logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Cengiz Kılıç (2) [1. B.], B. No: 2020/34949, 13/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

CENGİZ KILIÇ BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2020/34949)

 

Karar Tarihi: 13/3/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

Cengiz KILIÇ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; çocukla başvurucu baba arasında kişisel ilişki kurulması yönünde verilmiş mahkeme kararlarına rağmen kişisel ilişki tesis edilememesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

A. Anayasa Mahkemesinin İhlal Kararına Konu Olan Süreç

2. Başvurucu tarafından 18/5/2001 doğumlu müşterek çocuk E.C.K.nın annesi S.K.ya karşı 23/11/2001 tarihinde açılan boşanma davası 13/12/2005 tarihinde reddedilerek temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Dava sürecinde başvurucu babayla çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına tedbiren karar verilmiştir. Anılan ret kararından sonra başvurucu yeniden boşanma davası açmıştır. Bu davada tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin annesine verilmesine, başvurucu babayla kişisel ilişki kurulmasına dair verilen karar 2/11/2010 tarihinde kesinleşmiştir.

3. Başvurucu, çocuğuyla kişisel ilişki kurması yönünde kesinleşmiş mahkeme kararları olmasına rağmen annenin engellemeleri ve bu engellemelerin şahsi girişimlerine rağmen kaldırılmaması sonucunda çocuğuyla kişisel ilişki kuramadığını ileri sürerek 3/4/2006 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuruda bulunmuştur. AİHM 6/12/2011 tarihli kararıyla başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini tespit etmiş, başvurucuya 17.000 avro manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir.

4. Devam eden süreçte taraflarca karşılıklı olarak velayete ve kişisel ilişkiye dair davalar açılmış olup bu davalar devam ederken başvurucu 30/4/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Anılan başvuruda çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulması yönünde verilmiş mahkeme kararlarına rağmen kişisel ilişki tesis edilememesi, buna neden olan şahısların cezalandırılmaması ve konu ile ilgili olarak AİHM tarafından verilen ihlal kararı gereklerinin iç hukukta yerine getirilmemesi nedenleriyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür.

5. Yukarıda belirtilen bireysel başvuru sonuçlanmadan önce 10/2/2015 tarihinde verilen kararla müşterek çocuk ile babası arasındaki şahsi ilişkinin kaldırılması davasının ve velayetin değiştirilmesi davasının reddine karar verilmiştir. Anılan karar temyiz incelemesinden geçerek 19/2/2016 tarihinde kesinleşmiştir.

6. Anayasa Mahkemesi ise 3/2/2016 tarihinde, başvuruya konu olayların bütününde kişisel ilişki tesisine yönelik tedbirlere hükmedilmesine rağmen tedbirin gereklerinin etkin bir şekilde yerine getirilmediğinden hareketle başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin gerekli tedbirlerin alınması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir (Cengiz Kılıç [2. B.], B. No: 2013/3181, 3/2/2016).

B. Anayasa Mahkemesi Kararı Sonrası Süreç

7. Anayasa Mahkemesinin anılan kararı sonrasında şahsi ilişkinin kaldırılması ve velayetin değiştirilmesi davalarına bakan Mahkeme aynı dosya üzerinden 31/3/2016 tarihinde ek karar vermiştir. Bu kapsamda 12/7/2013 tarihinde verilen danışmanlık tedbiri kararının devam ettiğine dikkat çekilmiş, anılan tedbire ilişkin olarak uygulama planı sunulması, gerektiğinde çocuk ve anne dışındaki ilgililerin sürece dâhil edilmesi ve en geç iki ayda bir yapılan işlemler konusunda bilgi verilmesi için İstanbul Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğüne müzekkere yazılmıştır. Bununla birlikte Mahkeme nezdinde görev yapan psikologla görüşme yapmak üzere 10/5/2016 tarihinde çocuğu hazır etmesi için anneye tebligat çıkarılmasına, psikologla çocuk arasındaki görüşmelerin en geç iki ayda bir olacak şekilde devamlılığının sağlanmasına ve çocukla baba arasındaki iletişimin kurulabilmesi için yapılabilecek işlemler konusunda rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.

8. Anılan ek karar uyarınca Mahkeme nezdinde görev yapan psikolog tarafından 21/6/2016 tarihinden 3/4/2019 tarihine kadar olan süreçte çocuk ve anneyle periyodik olarak görüşme sağlanmış, bu kapsamda hazırlanan on üç adet rapor Mahkemeye sunulmuştur. Anılan rapor içeriklerinde, belirli bir yaşa gelmiş ve tamamen reddedici bir tutum sergileyen çocuğu babasıyla kişisel ilişki kurmaya zorlamanın çocuğun babasına olan öfkesini pekiştirici bir etki yarattığı ifade edilmiştir.

9. Bunun yanında dosya kapsamında İstanbul Valiliği Beyoğlu Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğünde görevli psikolog tarafından görüşme planı takip formu düzenlenmek suretiyle belirli periyotlarda görüşmeler yapıldığı ve düzenlenen raporların Mahkemeye gönderildiği görülmektedir.

10. Ayrıca çocuk hakkında alınan sağlık tedbiri kapsamında çocuk ve ergen psikiyatri polikliniğinde çeşitli tarihlerde çocuğun muayenesi yapılarak raporlar düzenlenmiştir. Anılan raporlarda çocukta herhangi bir psikopatoloji saptanmadığı ifade edilmiştir.

11. Tüm bu belirtilenler haricinde Mahkemece 3/1/2017 tarihinde verilen ek kararla danışmanlık tedbirinin süresinin altı ay daha uzatılmasıyla birlikte uzman tarafından gerekli görüldüğünde sürece babanın da dâhil edilmesine karar verilmiştir. Devam eden süreçte annenin 11/9/2018 tarihinde tedbirin kaldırılması talebinde bulunduğu görülmüştür. Mahkemece verilen 12/9/2018 tarihli ek kararla Anayasa Mahkemesinin 2013/3181 sayılı kararı doğrultusunda ulaşılmak istenen sonuca tam olarak ulaşılamadığı kanaatiyle annenin tedbirin kaldırılması yönündeki talebi reddedilmiştir.

12. Çocuğun 18/5/2019 tarihinde reşit olmasıyla psikolog görüşmelerinin sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun "Koruyucu ve destekleyici tedbir kararı alınması" kenar başlıklı 7. maddesinin (6) numaralı fıkrası uyarınca tedbirin uygulanması, on sekiz yaşın doldurulmasıyla kendiliğinden sona ermektedir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nde (UYAP) yapılan incelemede 3/4/2019 tarihli sosyal görüşme raporunda çocuğun 2019 yılının Mayıs ayında on sekiz yaşına girecek olması sebebiyle son kez görüşme yapıldığı ifade edilmiştir. Başvurucu 3/1/2020 tarihli dilekçesiyle 3/4/2019 tarihli sosyal görüşme raporunda da belirtildiği üzere çocuğunun on sekiz yaşına girdiğini, bu tarihten sonra kendisiyle görüşülmeyeceğinin belirtildiğini ve bundan sonra bu konuda bir şey yapılmayacağının ortada olduğunu ifade etmiştir. Aynı dilekçede başvurucu, yaşanan süreçte Anayasa Mahkemesi kararında yer alan ihlale ilişkin eksikliklerin giderilmediğini beyan ederek Mahkemeden bu hususta bir karar vermesini talep etmiştir.

13. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinin 3/2/2016 tarihinde verdiği karardan sonraki sürece ilişkin olarak 26/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

14. Başvurucu, AİHM ve Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu ihlal kararlarından sonra dahi çocuğuyla görüşmesinin sağlanamadığını beyan etmiştir. Bu kapsamda psikolog ve çocuk arasındaki görüşmelere kendisinin dâhil edilmediğini, hazırlanan rapor içeriklerinin yetersiz olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu; annenin tutum ve davranışları sonucunda çocuğun ebeveyne yabancılaşma sendromu yaşadığını, kamusal makamlarca zamanında önlem alınmaması sebebiyle çocuğuyla ilişkisinin tamamen koptuğunu ifade ederek aile hayatına saygı hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

15. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiğini ifade etmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

16. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapılması gerekir.

17. Nitekim ilgili usul kuralları uyarınca sürenin münhasıran tebliğden itibaren işlemeye başlayacağının kabul edildiği uygulamaların aksine bireysel başvuru yoluna özgü olarak başvuru süresi, ihlalin öğrenilmesi esasına bağlanmıştır (benzer yöndeki kararlar için bkz. Mehmet Özcan [1. B.], B. No: 2019/6266, 15/1/2020, § 27; Hüseyin Aşkan [2. B.], B. No: 2017/15649, 21/7/2020, § 30; Ümran Özkan [GK], B. No: 2019/13338, 8/3/2023). Diğer yandan somut olayın koşullarında başvurucunun nihai karardan daha erken bir tarihte haberdar olması gerektiğinin değerlendirilmesi durumunda Anayasa Mahkemesi, başvuru süresinin başlangıcı için bu tarihi de esas alabilir (Ögeday Akın [1. B.], B. No: 2014/2345, 10/6/2015, § 38; Hüseyin Aşkan, § 24).

18. Somut olayda velayetin ve kişisel ilişkinin değiştirilmesine ilişkin açılan karşılıklı davaların reddi kararının 19/2/2016 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Anayasa Mahkemesinin 3/2/2016 tarihli ihlal kararı sonrasında ise çocuk hakkındaki tedbirlerin uygulanmasına ve denetlenmesine, esas yargılama dosyası üzerinden ek kararlar verilmek suretiyle devam edilmiştir. 5395 sayılı Kanun'da çocuklar için uygulanan koruyucu ve destekleyici tedbirlerin çocuğun on sekiz yaşını doldurmasıyla kendiliğinden sona ereceği açıkça düzenlenmiştir. Bunun yanında 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Erginlik" başlıklı 11. maddesinde erginliğin on sekiz yaşın doldurulmasıyla başlayacağı hükme bağlanmıştır. 4721 sayılı Kanunun çocuk ile kişisel ilişkinin düzenlendiği 323. maddesinde ise kural olarak ana ve babadan her birinin velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Böylelikle çocuk ile kurulan kişisel ilişkinin de çocuğun ergin olduğu tarihe kadar devam edeceği ilgili mevzuat kapsamında açıktır.

19. Anılan kanunlarda yer alan düzenlemelerin yanı sıra başvurucunun bireysel başvuruda bulunmadan önce dava ve başvurularını takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülüğü bulunduğunu vurgulamak gerekmektedir. Bu yükümlülük kapsamında yapılan yargılamanın nasıl sonlanacağı konusunda gerekli özeni gösterme sorumluluğu başvurucuya aittir (Benzer yönde değerlendirmeler için bkz. A.C. ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1827, 25/2/2016).

20. Somut başvuruda her ne kadar danışmanlık tedbirinin sona ermesi hususunda nihai karar verilmediği belirtilmişse de ilgili mevzuat uyarınca çocuk on sekiz yaşını doldurduğunda ergin olduğundan hem kişisel ilişkinin hem de uygulanan tedbirlerin kendiliğinden sona ereceği anlaşılmaktadır. Başvurucunun 3/1/2020 tarihli dilekçesindeki beyanları uyarınca, hem 3/4/2019 tarihli sosyal görüşme raporu içeriğinden hem de çocuğunun on sekiz yaşına girdiği tarihten haberdar olduğu görülmektedir. Ayrıca bu dilekçede başvurucu ihlal iddialarını da ileri sürmüştür. Tüm bunlara rağmen başvurucunun çocuğuyla arasındaki kişisel ilişki ile çocuk hakkında hükmedilen tedbirlerin kendiliğinden sona erdiği tarih olan 18/5/2019 tarihinden çok uzun süre sonra 26/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu tespit edilmiştir.

21. Böylelikle Mahkemenin ek kararlarla sadece tedbire ilişkin yargı sürecini devam ettirdiği, tedbirin de çocuğun reşit olmasıyla kendiliğinden sona erdiği gözetildiğinde başvurucunun 3/1/2020 tarihindeki talebinin bireysel başvuru sürecine bir etkisinin olmadığı kabul edilmiştir. Bu durumda başvurucunun çocuğun reşit olduğu tarihten önceki sürece ilişkin ihlal iddialarını içeren bireysel başvurusunu, özen yükümlülüğü bağlamında en geç çocuğun reşit olduğu 18/5/2019 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapması gerektiği açıktır. Başvurucunun bireysel başvuruyu26/10/2020 tarihinde başvuru süresi geçtikten sonra yaptığı, sürenin geçirilmesine ilişkin herhangi bir açıklama/mazeret sunmadığı anlaşılmakla başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 13/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Cengiz Kılıç (2) [1. B.], B. No: 2020/34949, 13/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı CENGİZ KILIÇ (2)
Başvuru No 2020/34949
Başvuru Tarihi 26/10/2020
Karar Tarihi 13/3/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, çocukla başvurucu baba arasında kişisel ilişki kurulması yönünde verilmiş mahkeme kararlarına rağmen kişisel ilişki tesis edilememesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı AİHM Kararlarına Uyulmaması Süre Aşımı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi