TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET CEVAT ÇALIK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/36408)
Karar Tarihi: 5/6/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Şahap KAYMAK
Başvurucular
1. Ahmet Cevat ÇALIK
2. Ayşe KÖSE
3. Hasan ÇALIK
4. Kürşat ÇALIK
5. Miraç ÇALIK
6. Nurettin ÇALIK
Başvurucular Vekili
Av. Necati ÖZLÜ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; paylı mülkiyet esasına tabi taşınmazlarda paydaşlar arası haksız işgal tazminatı (ecrimisil) talebine ilişkin olarak açılan davada usuli kazanılmış hakka dair itirazın değerlendirilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucular aleyhine, Trabzon ili Yomra ilçesi Yenice köyünde bulunan paylı mülkiyete konu taşınmazlardaki fiilî kullanımları sebebiyle diğer iki paydaş tarafından Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) ecrimisil davası açılmıştır.
3. Mahkeme keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırdıktan sonra düzenlenen bilirkişi raporlarını hükme esas alarak davanın kısmen kabulü ile 23.833,72 TL ecrimisil bedelinin yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen başvurucular tarafından davacılara ödenmesine hükmetmiştir.
4. Başvurucuların istinaf talebi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemeye iadesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; paydaşlar arasında ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı 10/7/2012 tarihi ile ecrimisil davasının açıldığı 23/11/2015 tarihi arasında hesaplama yapılması, ecrimisil talebine konu taşınmazların mahallini, kullanım ve tasarruf durumunu bilen yerel bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması, söz konusu bilirkişiler ve taraf tanıklarının beyanlarının alınması ve teknik bilirkişiye keşfi izlemeye elverişli olacak nitelikte kroki düzenlettirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca ziraatçi bilirkişiden 2012-2015 dönemine ilişkin ecrimisil hesabına yönelik rapor temin edilerek mahkemece yeniden verilecek kararda ecrimisil davalarına özgü ilke ve kuralların gözönünde bulundurulmasının önem arz ettiği ifade edilmiştir.
5. Mahkeme, kaldırma kararı üzerine yaptığı yargılamada davanın kısmen kabulü ile toplam 36.579,94 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ayrı ayrı ödenmesine, diğer taleplerin reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde; mahallinde bilirkişi heyeti ile birlikte keşif yapıldığı, fen bilirkişisine rapor aldırıldığı, başvurucuların tanıkları ile tespit edilen mahalli bilirkişilerin dinlendiği, teknik bilirkişi tarafından zirai gelir metodu kullanılarak 1 dekar fındık bahçesinden elde edilecek net gelirin ve buna bağlı olarak yıllar itibarıyla ecrimisil bedelinin hesaplandığı belirtilmiştir.
6. Başvurucular, mahkemenin 23.833,72 TL ecrimisil bedeline hükmettiği ilk kararına ilişkin olarak davacılar tarafından istinaf talebinde bulunulmadığından söz konusu bedelin karşı taraf yönünden kesinleştiğini, bu durum usuli kazanılmış hak teşkil ettiğinden kaldırma kararı sonrasında mahkemece daha yüksek tutar olan 36.579,94 TL ecrimisil bedeline hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
7. Başvurucular, nihai hükmü 24/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 11/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
9. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucular; kaldırma kararı öncesinde mahkemenin hükmettiği ecrimisil bedelinden sonra yeniden verdiği kararda daha yüksek bir bedele hükmedemeyeceği, mahkemenin ilk kararıyla kesinleşen bedelin dikkate alınması gerektiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
11. Başvuru, gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
14. Öte yandan istinaf/temyiz merciinin yargılamayı yapan mahkemenin kararını uygun bulması hâlinde bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da bir atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus istinaf/temyiz merciinin bir şekilde istinafta/temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini, derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu göstermesidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Yasemin Ekşi, § 57). Ancak istinaf/temyiz incelemesi sırasında ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların istinaf/temyiz merciilerince cevapsız bırakılması gerekçeli karar hakkının ihlaline neden olabilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Caner Kandırmaz, B. No: 2013/3672, 30/12/2014, § 31).
15. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli karar hakkı bağlamındaki görevi uyuşmazlığın esası yönünden önem taşıyan meselelere ilişkin olarak derece mahkemelerinin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya koyup koymadıklarını incelemekten ibarettir. Anayasa Mahkemesinin derece mahkemesinin açıkça keyfî olmadığı veya bariz bir takdir hatası içermediği sürece gerekçelerini denetleme gibi bir görevi olmadığı gibi derece mahkemesi kararlarındaki hukuka aykırılıkları gidermek de Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (Halit Kabadağ, B. No: 2019/3589, 23/11/2021, § 30).
16. Başvurucuların temel iddiası istinaf kanun yolunda ileri sürdükleri ve esasa etkili olduğunu belirttikleri hususun istinaf mahkemesi kararında gözetilmediğine ilişkindir.
17. Somut olayda mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra bilirkişilerce düzenlenen raporlar hükme esas alınmış ve davacılara yasal faiziyle 23.833,72 TL ecrimisil bedeli ödenmesine karar verilmiştir. Başvurucular tarafından mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi, mahkeme kararını kaldırmıştır. Buna göre kaldırma kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda mahkeme yeniden bir karar vererek davacılara 36.579,94 TL ecrimisil bedeli ödenmesine hükmetmiştir.
18. Başvurucular, istinaf başvuru dilekçesinde kaldırma kararından sonra mahkemenin ilk kararında hükmettiği ecrimisil bedelinden daha yüksek bir bedele hükmetmesinin usuli kazanılmış hakka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, bu hususa ilişkin değerlendirme yapmadan istinaf başvurusunu reddetmiştir. Oysa başvurucuların ileri sürdüğü söz konusu hususun davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olduğu ve Bölge Adliye Mahkemesinin anılan iddiayı makul bir gerekçe ile cevaplandırma yükümlülüğü altında bulunduğu kabul edilmelidir. Bu duruma rağmen Bölge Adliye Mahkemesi tarafından herhangi bir açıklama yapılmadan karar verildiği anlaşılmıştır.
19. Dolayısıyla başvurucuların yargılamanın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının Bölge Adliye Mahkemesince konu ile ilgili makul ve yeterli bir gerekçe ile karşılanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
20. Diğer yandan bu ihlal kararının davanın esasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili olarak yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yine yargılama mercilerinin takdirindedir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
22. Başvurucular; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 36.031,13 TL tazminat talebinde bulunmuştur.
23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
24. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine (E.2020/800, K.2020/1358) iletilmek üzere Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2018/208, K.2020/58) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuların tazminat talebinin REDDİNE,
E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.