logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Manavoğlu İnşaat Nakliyat Madencilik ve Ticaret Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2020/37475, 14/1/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MANAVOĞLU İNŞAAT NAKLİYAT MADENCİLİK VE TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/37475)

 

Karar Tarihi: 14/1/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Duygu BAKAY

Başvurucu

:

Manavoğlu İnşaat Nakliyat Madencilik ve Ticaret Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Serap KAYA İNCİR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; katma değer vergisi matrah arttırımının iptali nedeniyle tahakkukun terkinine ve tahsilatın reddine ilişkin düzeltme fişlerinin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi sebebiyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, gerekçeli karar hakkı ile masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu 11/5/2018 tarihli ve 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 5. maddesi uyarınca 2017 dönemi katma değer vergisi için matrah arttırımı başvurusunda bulunmuş ve ilk taksidini de ödemiştir. Ancak Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığından (GİB) gelen bildirim üzerine Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı (idare) 2/11/2018 tarihli işlem ile başvurucunun, 7143 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (9) numaralı fıkrası kapsamında yer aldığının tespiti ile matrah artırımlarını iptal etmiş ve bu kapsamda tahakkukları terkin ederek, yapılan tahsilatların reddine dair düzeltme fişleri düzenlemiştir.

3. 7143 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (9) numaralı fıkrası şöyledir:

"(9) 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler” veya bu fiiller nedeniyle incelemesi devam edenler ile terör suçundan hüküm giyenler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla haklarında terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle adli makamlar, genel kolluk kuvvetleri veya Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar kapsamında vergi incelemesi yapılması, terörün finansmanı suçu veya aklama suçu kapsamında inceleme ve araştırma yapılması talep edilenler, bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümlerinden yararlanamazlar. Şu kadar ki 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasında yer alan defter, kayıt ve belgeleri yok etme veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyma veya hiç yaprak koymama veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme fiillerinden hareketle yapılan vergi incelemesinin tamamlanması sonucu bu fiillerin varlığının tespit edilememesi durumunda, bu durumun tespitine ilişkin raporun mükelleflere tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde yazılı başvurmaları, matrah ve vergi artırımı sonucu hesaplanan vergileri, raporun tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde altı eşit taksitte ödemeleri ve maddede öngörülen diğer şartları yerine getirmeleri koşuluyla bu madde hükümlerinden yararlanırlar."

4. Başvurucu, düzeltme fişlerinin iptali talebiyle Antalya 1. Vergi Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Dava dilekçesinde, hakkında herhangi bir adli yahut idari soruşturma bulunmadığını, kendisine bu yönde bir bilgilendirme yapılmadığını, öte yandan matrah arttırımının iptaline ilişkin işlemde de herhangi bir gerekçe belirtilmediğini, ilgili Kanun maddesinde yer alan hususlardan hangisi ile ilişkilendirildiği konusunda bilgilendirilmediğini ileri sürmüştür. Davalı idare ise savunma dilekçesinde başvurucunun Kanun'un 5. maddesinin (9) numaralı fıkrası kapsamında kaldığını iddia etmiştir.

5. Mahkeme 14/5/2019 tarihli karar ile davanın kabulüne ve düzeltme fişlerinin iptaline hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde, idare tarafından başvurucunun Kanun'un 5. maddesinin (9) numaralı fıkrası kapsamında bulunduğu yinelenmekle birlikte fıkrada düzenlenen hususlardan hangisinin mevcut olduğu, dolayısıyla işlemin sebep unsurunun belirtilmediği ifade edilmiştir.

6. İdare tarafından karara itiraz edilmiş; istinaf dilekçesinde, savunma dilekçesinde ileri sürülen hususlar tekrar edilmiştir.

7. Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi (Vergi Dava Dairesi) tarafından yapılan istinaf incelemesinde davalı idareden, Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığından (MASAK) ve Antalya Cumhuriyet Başsavcılığından (Başsavcılık) başvurucu hakkında bilgi talebinde bulunulmuştur. Ara kararlarına verilen yanıtlardan, GİB'in mezkûr yazısının MASAK tarafından düzenlenen listeye dayandığı, bunun dışında başvurucu hakkında 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesinin (b) fıkrasındaki "defter, kayıt ve belgeleri yok etme veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyma veya hiç yaprak koymama veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme" fiilleri kapsamında tamamlanmış veya devam eden bir vergi incelemesinin bulunmadığı belirtilmiştir. Savcılıktan gelen cevabi yazıda ise bir başka şirket ve ortakları hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yapılan soruşturma kapsamındabaşvurucunun da aralarında bulunduğu bir kısım şirket ve şahısların soruşturma yürütülen şirket ve ortaklar ile parasal ilişkilerinin araştırılmasının talep edildiği, bu kapsamda inceleme başlatıldığı belirtilmiştir.

8. Vergi Dava Dairesi 10/9/2020 tarihli nihai kararı ile Başsavcılıktan gelen yazıya istinaden gerekçeli kararının kaldırılmasına ve davanın reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Bu durumda davacı şirket hakkında terör örgütüne veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle adli makamlar tarafından yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar kapsamında Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığından terörün finansmanı suçu veya aklama suçu kapsamında inceleme ve araştırma yapılmasının talep edilmesi nedeniyle davacı şirketin 7143 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 5. fıkrası gereğince katma değer vergisi artırımından yararlanmasına olanak bulunmadığından, 2017 yılına ait katma değer vergisi artırımının iptaline ilişkin 02/11/2018 tarih ve E.198171 sayılı işlem ile tahakkukun terkinine ve tahsilatın reddine ilişkin düzeltme fişlerinde hukuka aykırılık görülmemiş ve davanın kabulü yolundaki Mahkeme kararında yasal isabet bulunmamıştır."

9. Başvurucu, nihai hükmü 30/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 30/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11. Başvurucu; tesis edilen hukuki işlemin iptali talebiyle açılan davada yürütülen yargılamanın adil olmadığını, yasal olarak ticari faaliyet yürüten bir firmayla kısa süreli hazır beton alım işi nedeniyle yaptığı ticaretin suç olarak gösterildiğini, öte yandan aynı tarihlerde kamu kurumlarının da aynı şirketle ticari ilişkiler yürüttüğünü, bu kapsamda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

12. İlke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam [2.B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

13. Somut olayda, Vergi Dava Dairesince yazılan ara kararlara ilgili kurumlardan gelen cevabi yazılara göre bir yapı lojistik şirketi hakkında 2016 hesap döneminde mal alım ve satımı görülmediği halde düzenlenen belgelerin olduğu gözetilerek bunların tamamının sahte olduğu ve komisyon karşılığında düzenlendiği şüphesi ile inceleme başlatılmıştır. Anılan inceleme kapsamında bu şirketin 2016 yılında ticaret yaptığı tüm şirket ve kişiler hakkında da inceleme başlatılmış olup başvurucu da bu şirketler arasında yer almaktadır.

14. Başvurucu, yaptığı ticaret yasal olduğu hâlde bunun suç olarak gösterildiğini belirtmiş ise de dava dosyasından başvurucu hakkında sadece inceleme başlatıldığı hususunun tespit edildiği, bu incelemenin sonucuna dair henüz -yargılama sırasında- bir bilginin bulunmadığı, öte yandan 7143 sayılı Kanun'a göre de matrah arttırımına ilişkin düzenlemeden yararlanamayacak kişi ve şirketlerle ilgili olarak haklarında inceleme başlatılmış olmasının yeterli görüldüğü anlaşılmıştır. Kaldı ki Kanun'un 5. maddesinin (9) numaralı fıkrasının son cümlesine göre başlatılan inceleme kapsamında isnat edilen fiillerin varlığı tespit edilemez ise ilgilinin talebi hâlinde bu madde hükümlerinden yine yararlanılabileceği belirtilmiştir.

15. Sonuç olarak, Vergi Dava Dairesince ilgili kurumlara müzekkere yazılmak suretiyle somut olayın araştırıldığı, dava dosyasındaki deliller ve ilgili mevzuat birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşıldığı görülmektedir. Mahkemenin gerekçeli karar içeriği ve yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, somut olayda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan husus bulunmadığı görülmüştür.

16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

17. Başvurucu, istinaf mahkemesince iddia ve itirazlarının karşılanmadığını, hangi şirket ile hangi terör örgütü kapsamında irtibat kurduğunun dahi açıklanmadığını belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

18. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu [1.B.], B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi [1.B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

19. Somut olayda Vergi Dava Dairesi kişi yahut şirketlerin katma değer vergisi arttırımından faydalanabilmeleri için ilgili mevzuat kapsamında devam eden bir MASAK incelemesi yahut adli/idari bir soruşturma altında bulunmamaları gerektiğini belirtmiş ve ara karara cevaben dosyaya gelen yazılar neticesinde, başvurucu hakkında, soruşturma altında bulunan başka bir şirket ile kurduğu ticari ilişki kapsamında inceleme başlatıldığını, bu nedenle başvurucunun anılan şartları taşımadığını değerlendirmiştir.

20. Bu durumda Vergi Dava Dairesinin istinaf incelemesi aşamasında verdiği kararda, gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Masumiyet Karinesinin İhlal Edildiği İddiası

22. Başvurucu; ne adli makamlar ne de idari makamlarca hakkında doğrudan yürütülen bir soruşturma yahut kovuşturma bulunmadığını, başka bir şirket hakkında yürütülen soruşturma kapsamında ve bu şirket ile yapılan alışveriş nedeniyle incelemeye alındığını ancak yapılan inceleme neticesinde de örgütsel bir bağ tespit edilemediğini belirtmiş ve bu kapsamda masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Masumiyet karinesi, Anayasa'nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." şeklinde düzenlenmiştir. Anayasa’nın 36. maddesinde ise herkesin iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Anılan maddeye adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, kendisine bir suç isnat edilen herkesin suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılacağı düzenlenmiştir. Bu itibarla masumiyet karinesi, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir unsuru olmakla beraber suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağına dair 38. maddesinin dördüncü fıkrasında ayrıca düzenlenmiştir (Fameka İnş. Plastik San ve Tic. Ltd. Şirketi [1.B.], B. No: 2014/3905, 19/4/2017, § 27).

24. Masumiyet karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır (AYM, E.2013/133, K.2013/169, 26/12/2013). Anılan karine, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına almaktadır. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol [2.B.], B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).

25. Adil yargılanma hakkının bir unsuru olan masumiyet karinesinin sağladığı güvencenin iki yönü bulunmaktadır. Güvencenin ilk yönü; kişi hakkındaki ceza yargılaması sonuçlanıncaya kadar geçen, bir başka ifadeyle kişinin ceza gerektiren bir suçla itham edildiği (suç isnadı altında olduğu) sürece ilişkin olup suçlu olduğuna dair hüküm tesis edilene kadar kişinin suçluluğu ve eylemleri hakkında erken açıklamalarda bulunulmasını yasaklar. Güvencenin bu yönünün kapsamı sadece ceza yargılamasını yürüten mahkemeyle sınırlı değildir. Güvence aynı zamanda diğer tüm idari ve adli makamların da işlem ve kararlarında, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçlu olduğu yönünde ima ya da açıklamalarda bulunmamasını gerekli kılar. Dolayısıyla sadece suç isnadına konu ceza yargılaması kapsamında değil ceza yargılaması ile eş zamanlı olarak yürütülen diğer hukuki süreç ve yargılamalarda da (idari, hukuk, disiplin gibi) masumiyet karinesinin ihlali söz konusu olabilir (Galip Şahin [1.B.], B. No: 2015/6075, 11/6/2018, § 39).

26. Güvencenin ikinci yönü ise ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet dışında bir hüküm kurulduğunda devreye girer ve daha sonraki yargılamalarda ceza gerektiren suçla ilgili olarak kişinin masumiyetinden şüphe duyulmamasını, kamu makamlarının toplum nezdinde kişinin suçlu olduğu izlenimini uyandıracak işlem ve uygulamalardan kaçınmasını gerektirir (Galip Şahin, § 40).

27. Masumiyet karinesinin sağladığı ve yukarıda anılan güvencenin dışında kalan, ayrıca suç isnadına ve suç ithamına ilişkin olmayan durumlara yönelik ihlal iddiaları ise masumiyet karinesinin kapsamı içinde yer almamaktadır (İdris Ertaş [GK], B. No: 2018/21949, 20/5/2021, § 74).

28. Somut olayda başvurucu hakkında herhangi bir ceza yargılamasının bulunmadığı açıktır. Bireysel başvuruya konu mahkeme kararlarında, başvurucu hakkında inceleme başlatıldığı hususu tespit edilmiş olup mahkeme kararlarında başvurucunun herhangi bir suçla bağlantılı olduğuna dair saptamada bulunulmadığı görülmüştür. Yargı mercilerince yürütülen yargılamanın bir ceza davası niteliği taşımadığı ve kararda kullanılan dilin başvurucunun masumiyetini sorgulamadığı açıktır. Buna göre hakkında ceza yargılaması ve suç isnadı bulunmayan, herhangi bir suçla itham da edilmeyen başvurucunun ihlal iddialarının masumiyet karinesi kapsamına girmediği anlaşılmıştır.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Manavoğlu İnşaat Nakliyat Madencilik ve Ticaret Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2020/37475, 14/1/2025, § …)
   
Başvuru Adı MANAVOĞLU İNŞAAT NAKLİYAT MADENCİLİK VE TİCARET LTD. ŞTİ.
Başvuru No 2020/37475
Başvuru Tarihi 30/11/2020
Karar Tarihi 14/1/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, katma değer vergisi matrah arttırımının iptali nedeniyle tahakkukun terkinine ve tahsilatın reddine ilişkin düzeltme fişlerinin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi sebebiyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, gerekçeli karar hakkı ile masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Masumiyet karinesi (idare) Konu Bakımından Yetkisizlik
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi