TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALEV ŞAHİN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/39281)
Karar Tarihi: 27/2/2025
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Metin KIRATLI
Raportör
İsmail ŞAHİN
Başvurucu
Alev ŞAHİN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, mektubun sakıncalı görülen kısmının çizilerek gönderilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, olay tarihinde terör örgütüne üye olma suçundan Sincan 3 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunmakta olup 4/6/2021 tarihinde tahliye edilmiştir.
3. Başvurucunun bir milletvekiline göndermek istediği mektup, İnfaz Kurumu tarafından 16/9/2020 tarihinde kısmen sakıncalı bulunarak, on beş (15) sayfalık mektubun sadece bir cümlesinin sakıncalı görülüp bu cümlenin çizilerek gönderilmesine karar verilmiştir. Kısmen sakıncalı mektup gönderme kararının gerekçesinde; mektup içerisindeki bir cümlenin gerçeği yansıtmadığı, İnfaz Kurumu görevlilerine iftirada bulunulduğu, çevreye karşı İnfaz Kurumu hakkında olumsuz algı oluşturulmaya çalışıldığı ve mektubun geri kalan kısımlarında sakıncalı bir emare bulunmadığı belirtilmiştir. Mektup içeriğinin genel olarak başvurucunun gözaltına alınmasından İnfaz Kurumuna getirilişine kadar süreçten ve İnfaz Kurumunda yaşadığı sorunlardan bahsettiği, mektubun sakıncalı bulunan cümlesinde ise infaz koruma memurlarının bazı mahpuslara saldırdığına dair duyum aktarıldığı görülmüştür.
4. Başvurucu, anılan karara karşı mektubun sakıncalı bulunan kısmına ilişkin gerekçelerin yerinde olmadığı iddiasıyla Ankara Batı 1. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği 3/11/2020 tarihli kararıyla sakıncalı bulunan tek cümlelik ifadenin İnfaz Kurumunun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri içerdiği gerekçesiyle şikâyetin reddine karar vermiştir.
5. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) itirazda bulunmuştur. Ağır Ceza Mahkemesi, anılan kararların usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle 16/11/2020tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
6. Başvurucu nihai hükmü 20/11/2020 tarihinde öğrendikten sonra 7/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucu, yazdığı mektubunun sakıncalı görülen kısmının çizilerek gönderilmesi kararının gerekçesinin somut ve gerçekçi olmadığını ileri sürmüştür. Başvurucu, mektubunun çizilerek gönderilmesinin haberleşme hürriyetini ihlal ettiğini iddia etmektedir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; ceza infaz kurumu uygulamalarına karşı yargı yolunun açık olduğu ve yargı kararlarına karşı idarenin müdahale imkânının bulunmadığı ifade edilmiştir.
9. Başvuru, haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Mahpusların mektuplarının denetlenmesi ve alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin kanuniliği, meşru amacı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkeler Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak açıklanmıştır (bkz. Ahmet Temiz [2. B.], B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-68; Muhittin Pirinççioğlu (3) [1. B.] , B. No: 2017/34566, 10/3/2020, §§ 44-57; Cihat Ayik ve Hacı Ali Baştürk [1. B.], B. No: 2017/31506, 10/3/2020, §§ 44-57). Anılan ilkelerden hareketle ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelerin mektubu gönderen, mektubun muhatabı ve mektup içeriği gözetilerek mektuba özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi ve haberleşme hakkının kötüye kullanıldığının objektif bir şekilde ortaya konulması gerektiği söylenebilir. Dolayısıyla bu kapsamda öncelikle mektubun içeriğindeki hangi sözlerin neden sakıncalı olduğu ilgili mevzuat kapsamında yeterli bir gerekçe ile gösterilmek zorundadır. Ayrıca yazışmanın kısmen sakıncalı görülmesi hâlinde sakıncalı görülen kısımların çizilmesi suretiyle yazışmanın muhatabına ulaştırılma imkânının olup olmadığı hususunun da ilgili kararlarda tartışılması gerekir (Gökhan Gündüz [2. B.] , B. No: 2017/36100, 13/10/2020, § 43; Davut Şen [2. B.] , B. No: 2018/14937, 11/2/2021, § 44; İnan Gök (2) [2. B.], B. No:2018/36333, 24/11/2021, § 44).
12. Somut olayda, göndermek istediği mektubun sakıncalı görülen kısmının çizilerek gönderilmesi nedeniyle başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (ayrıntılı açıklama için bkz. Ahmet Temiz, §§ 46, 55; Muhittin Pirinççioğlu (3), §§ 45, 47).
13. On beş sayfalık mektubun sakıncalı görülen tek cümlesinin çizilerek gönderilmesinin nedeni ilgili kararlarda kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri içerdiği şeklinde açıklanmıştır. Başvurucunun çizilen cümlede infaz koruma memurlarının gerçekleştirdiğini iddia ettiği bir eylemi bir duyuma dayandırdığı, somut bir bilgi vermediği dolayısıyla duyuma dayalı bir bilginin tüm infaz koruma memurlarına ve kuruma karşı olumsuz algı oluşturma ve paniğe sevketmeye elverişli gören gerekçenin temelsiz ve yetersiz olduğu söylenemez. Bununla birlikte çizilen kısmın on beş sayfadan oluşan mektubun anlam bütünlüğünü bozacak nitelikte olmadığı dolayısıyla müdahalenin ölçülü olduğu da anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar çerçevesinde ilgili kararlarda mektupla ilgili ve yeterli gerekçenin yer aldığı, başvurucunun yargı makamlarına itiraz ve iddialarını sunabildiği de gözetildiğinde başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
14. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Geçici olarak muaf tutulan 446,9 TL harçtan ibaret yargılama giderinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucudan TAHSİLİNE ,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.