TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MURAT ÇEŞME BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/4579)
Karar Tarihi: 10/7/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Çağlar ÖNCEL
Başvurucu
Murat ÇEŞME
Vekili
Av. Candan DUMRUL KADIYORANOĞLU
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirine karar verilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini iddiasına ilişkindir.
A. Bireysel Başvuruya Konu Süreç
2. Başvurucu ile diğer şüpheliler hakkında Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP-C) silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma başlatılmış ve başvurucu 10/12/2018 tarihinde gözaltına alınmıştır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucunun adli kontrol altına alınarak yurt dışına çıkışının yasaklanmasına ve belirlenen yere imza karşılığında başvurmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 18/12/2018 tarihinde anılan talebin kabulüne ve yüklenen suçun niteliği ile mevcut delil durumuna göre başvurucunun 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 109. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bentleri uyarınca haftada bir gün kolluk birimine imza karşılığı başvurmasına ve yurt dışına çıkışının yasaklanmasına karar vermiştir.
4. Başsavcılık 20/3/2019 tarihinde başvurucu hakkındaki adli kontrol nedeninin ortadan kalktığı gerekçesiyle belirlenen yerlere imza karşılığı başvurma şeklindeki adli kontrol tedbirinin resen kaldırılmasına karar vermiştir. Anılan soruşturma sonucunda Başsavcılık 14/5/2019 tarihli iddianame ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca cezalandırılmasını talep etmiştir.
5. Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 13/5/2019 tarihinde düzenlediği Tensip Tutanağı ile başvurucunun üzerine atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu dikkate alınarak yurt dışına çıkışının yasaklanmasına ilişkin adli kontrol tedbirinin devamına karar vermiştir. Başvurucu 26/7/2019 tarihinde Mahkemeye sunduğu dilekçesinde; adli kontrol tedbirinin gerekçesiz olduğunu, Devlet Su İşleri Müdürlüğünde mühendis olarak çalıştığını, gerek işi nedeniyle gerekse aile üyelerinin büyük kısmının yurt dışında yaşaması nedeniyle sık sık yurt dışına seyahat ettiğini beyan etmiştir. Dilekçede, mensubu olduğu Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası ile bağlantılı Kamu Hizmetleri Enternasyonali (PSI) isimli uluslararası sendika tarafından 19/8/2019-20/8/2019 tarihlerindeki toplantı için Fransa'ya davet edildiğini bildirerek orantısız şekilde uygulanan adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6. Başvurucu 24/10/2019 tarihinde Mahkemeye sunduğu dilekçe ile adli kontrolün kaldırılması talebini yinelemiş ayrıca 19/11/2019-21/11/2019 tarihleri arasında düzenlenecek 8. uluslararası inşaat mühendisleri konferansına makale sunmak üzere davet edildiğini ve tedbirin devamı hâlinde bu organizasyona katılamayacağını bildirmiştir. Mahkeme, aynı tarihli duruşmada başvurucu hakkındaki delillerin henüz tam olarak toplanmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar vermiştir.
7. Başvurucu 30/12/2019 tarihinde yeniden adli kontrol kararının kaldırılması talebinde bulunmuştur. Dilekçede; 16/1/2020-17/1/2020 tarihlerinde PSI isimli uluslararası sendika tarafından yeniden Fransa'ya davet edildiğini, ayrıca ailesinin büyük kısmının yurt dışında yaşaması nedeniyle her yıl birkaç kez ülke dışına seyahat etmesine rağmen adli kontrol tedbiri nedeniyle bu imkândan yoksun kaldığını beyan etmiştir. Mahkeme, 31/12/2019 tarihinde başvurucunun hukuki durumunda bir değişiklik olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Başvurucunun itirazı, Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesince 3/1/2020 tarihinde kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle kesin olarak reddedilmiştir.
8. Başvurucu, nihai kararı 6/1/2020 tarihinde öğrendikten sonra 3/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Bireysel Başvuru Sonrası Süreç
9. Başvurucu hakkındaki yargılamanın ve adli kontrol kararının devam ettiği görülmüştür.
10. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu; yurt dışına çıkışının yasaklanmasına ilişkin tedbirin hukuka aykırı olduğunu, mensubu olduğu sendikanın yurt dışındaki faaliyetleri kapsamında gönderilen davet mektupları ile inşaat mühendisi olarak makale sunmak üzere aldığı uluslararası davet mektubunu Mahkemeye sunmasına rağmen anılan taleplerin gerekçesiz şekilde reddedildiğini belirtmiştir. Ayrıca aile üyelerinin büyük kısmının yurt dışında yaşadığını ifade eden başvurucu, cezaya dönüşen adli kontrol kararı nedeniyle ailesi ile de görüşemediğini ifade ederek özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, sendika hakkının, adil yargılanma hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Bakanlık görüşünde, kişi özgürlüğü ve güvenliği kapsamındaki şikâyetlerin Anayasa Mahkemesince çok sayıda başvuruda seyahat hürriyeti bağlamında incelenerek konu bakımından yetkisizlik kararı verildiği, adil yargılama hakkına ilişkin şikâyetler yönünden ise iç hukuk yollarının tüketilip tüketilmediğinin değerlendirilmesi gerektiği bildirilmiştir. Görüşte, PSI sendikasının internet sitesinde yayınladığı etkinlikler arasında başvurucunun davet aldığını beyan ettiği konferansların listelenmediğini dahası yine internet sitesi verilerine göre sendikanın her ay benzer etkinlikleri yapmaya devam ettiği belirtilmiştir. Görüşte son olarak başvurucunun aile bireylerinin yurt dışında olduğunu ve konferansta makale sunamadığını ileri sürmesine rağmen anılan hususların özel hayatına ne şekilde etkili ettiğini temellendirmesi gerektiği vurgulanmıştır. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki talep ve iddialarını tekrar etmiştir.
13. Başvuruya konu yurt dışına çıkmama şeklindeki adli kontrol tedbirinin esas olarak yerleşme ve seyahat hürriyeti kapsamında kaldığı açıktır. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek (4) No.lu Protokol’e Türkiye'nin taraf olmadığı hatırlatılarak anılan protokolde yer alan "Serbest dolaşım özgürlüğü"nün ortak koruma alanına girmediği açıklanmıştır (birçok karar arasından bkz. Mehmet Takımsu, B. No: 2016/63712, 7/11/2013, §§ 78-80; Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 53; Fevzi Doğaner, B. No: 2014/6453, 20/12/2017, § 14; Onur Can Taştan [GK], B. No: 2018/32475, 27/10/2021, § 48). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kapsamında olmayan bazı hakların ortak koruma alanı içinde yer alan temel haklarla esaslı şekilde ilişkili olması durumunda ilgili haklarla bağlantı kurularak inceleme yapılmasının mümkün olduğunu da açıklamıştır (ifade özgürlüğü bağlamında bkz. Özgür Sevgi Göral, B. No: 2014/12112, 4/10/2017; özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı bağlamında bkz. Şengül Tükel, B. No: 2018/12456, 12/1/2022, § 40). Nitekim Anayasa Mahkemesi Yağmur Erşan ve Onur Can Taştan kararlarında, esasen seyahat özgürlüğü kapsamında kalan pasaport iptalinin, Latife Akyüz ve Hakkı Gök kararlarında ise yurt dışına çıkış yasağı öngören adli kontrol tedbirinin belirli şartların varlığı hâlinde özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenebileceğini kabul etmiştir (ayrıntılı açıklamalar için bkz. Yağmur Erşan [GK], B. No: 2018/36451, 27/10/2021, §§ 39, 40, 47-51; Onur Can Taştan, §§ 39, 40, 47-51; Latife Akyüz, B. No: 2016/50822, 7/9/2021, 36-38 §§; Hakkı Gök, B. No: 2017/33469, 3/11/2022, §§ 31-33).
14. Bu bağlamda başvuruya konu olan tedbirin başvurucunun gelişimi ve sosyal, mesleki, ekonomik ve ailevi ilişkileri yönünden olumsuz etkilerinin ortaya konulması hâlinde özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.
15. Somut olayda başvurucu, ailesinin bir kısmının yurt dışında yaşadığını ve mesleki faaliyetleri kapsamında uluslararası alanda ilişkileri bulunduğunu ileri sürmüştür. Bununla birlikte başvurucunun ülkemizde mühendis olarak çalışmaya devam ettiği, ayrıca yurt dışındaki aile bireyleri hakkında ayrıntılı bir açıklamada bulunmadığı dikkate alındığında yukarıda yer verilen içtihatlar kapsamında yurt dışına çıkmama şeklindeki adli kontrol tedbirinin başvurucunun özel hayata saygı hakkını ciddi şekilde etkilediğine ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığına ilişkin açıklamalarda bulunma yükümlülüğünü yerine getirdiği söylenemez.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Kenan YAŞAR bu sonuca katılmamıştır.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Kenan YAŞAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/7/2024 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvuru, yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirine karar verilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Hakkında yapılan soruşturmada başvurucu gözaltına alınmış ve Sulh Ceza Hâkimliğince haftada bir gün kolluk birimine imza karşılığı başvurmasına ve yurt dışına çıkışının yasaklanmasına karar verilmiştir.
3. Başvurucu, defaten Devlet Su İşleri Müdürlüğünde mühendis olarak çalıştığını, gerek işi nedeniyle gerekse aile üyelerinin büyük kısmının yurt dışında yaşaması nedeniyle sık sık yurt dışına seyahat ettiğini, mensubu olduğu Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası ile bağlantılı PSI isimli uluslararası sendika tarafından toplantı için Fransa'ya davet edildiğini, uluslararası inşaat mühendisleri konferansına makale sunmak üzere davet edildiğini adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
4. Başvurucunun itirazları Ağır Ceza Mahkemesince kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle kesin olarak reddedilmesi üzerine Başvurucu, bireysel başvuruda bulunmuştur.
5. Mahkememiz, Anayasa'nın 20. Maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı açısından başvurunun kabul edilemez olduğuna oyçokluğu ile karar vermiştir. Aşağıda belirtilen sebeplerle başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği kanaati ile Mahkeme çoğunluğunun kararına iştirak edilmemiştir.
6. Başvuruya konu yurt dışına çıkmama şeklindeki adli kontrol tedbirinin esas olarak yerleşme ve seyahat hürriyeti kapsamında kaldığı açıktır. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek (4) No.lu Protokol’e Türkiye'nin taraf olmadığı hatırlatılarak anılan protokolde yer alan "Serbest dolaşım özgürlüğü"nün ortak koruma alanına girmediği açıklanmıştır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kapsamında olmayan bazı hakların ortak koruma alanı içinde yer alan temel haklarla esaslı şekilde ilişkili olması durumunda ilgili haklarla bağlantı kurularak inceleme yapılmasının mümkün olduğunu da açıklamıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi Yağmur Erşan ve Onur Can Taştan kararlarında, esasen seyahat özgürlüğü kapsamında kalan pasaport iptalinin, Latife Akyüz ve Hakkı Gök kararlarında ise yurt dışına çıkış yasağı öngören adli kontrol tedbirinin belirli şartların varlığı hâlinde özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenebileceğini kabul etmiştir (Yağmur Erşan [GK], B. No: 2018/36451, 27/10/2021, §§ 39, 40, 47-51; Onur Can Taştan, §§ 39, 40, 47-51; Latife Akyüz, B. No: 2016/50822, 7/9/2021, 36-38 §§; Hakkı Gök, B. No: 2017/33469, 3/11/2022, §§ 31-33).
7. Somut olayda başvurucunun ailesinin bir kısmının yurt dışında yaşadığı ayrıca sendikal ve mesleki faaliyetleri kapsamında uluslararası alanda ilişkileri bulunduğu gözetildiğinde başvurucu hakkında uygulanan yurt dışına çıkamama şeklindeki tedbirin başvurucunun kişisel, sosyal ve mesleki ilişkilerine olumsuz etkisinin olduğu, başvurucunun özel hayat ve aile hayatına saygı hakkına müdahale teşkil ettiği sabittir.
8. Tutuklamaya alternatif bir koruma tedbiri olan adli kontrol tedbirinin hukuka uygun olduğunu söyleyebilmek için öncelikle suç şüphesinin ve uygulanma nedeninin denetime elverişli olacak şekilde yeterli bir gerekçeyle ortaya konulması gerekir (Aret Demirci, B. No: 2018/30446, 8/2/2024, § 17).
9. Özellikle yurt dışına çıkamamak şeklindeki adli kontrol tedbirinekarar verilirken kişinin yurt dışındaki ailevi, kişisel ve mesleki bağları ile kişiye isnat edilen suçun niteliği, delil durumu ve mahkûmiyet hâlinde alacağı cezanın ağırlığı birlikte değerlendirilerek adli kontrol tedbirinden beklenen kamusal menfaat ile başvurucunun menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulması ve bu durumun yeterli gerekçeyle açıklanması gerekir (Hasan Hüseyin Güney, B. No: 2019/32372, 23/5/2023, § 18).
10. Başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılandığı, isnat edilen suçun/olası cezanın ağırlığı gözetildiğinde başvurucunun yargılamadan/infazdan kaçmasını önlemek adına hakkında geçici süreyle adli kontrol uygulanması somut olay bağlamında güdülen meşru amaca uygun görülebilir. Bununla birlikte herhâlde, kişilerin tedbire itirazlarının, soruşturmanın ve kovuşturmanın geldiği safha, deliller ve kişilerin somut durumu, tedbirin amacını gerçekleştirmeye uygun alternatif tedbirler de gözetilerek yeterli gerekçe ile karşılanması gerekir. Anılan niteliğe sahip olmayan ve şablon cümlelerin tekrarlanmasından ibaret olan gerekçelerle tedbirin uzun süre uygulanması müdahale edilen temel hak ve özgürlüğün ihlali sonucunu doğurabilir.
11. Buradan hareketle somut olay değerlendirildiğinde, başvurucunun itirazlarının yurt dışı ile ailevi ve mesleki ilişkileri gözetilerek karşılanmadığı, kovuşturmanın geldiği aşama, deliller gözetilerek tedbirin devam ettirilme gereklerinin yeterli gerekçe ile ortaya konulmadığı dolayısıyla tekrar içeren, genel ve soyut gerekçelerle tedbirin reddedilerek yaklaşık 5 yıldır devam ettirildiği görülmüştür. Başvurucu itirazlarını yargı makamlarına taşımasına rağmen soruşturma ve kovuşturma makamları ilgili ve yeterli değerlendirmeler yapmaksızın başvurucunun taleplerini reddetmiştir.
12. Tüm süreç birlikte değerlendirildiğinde yargı makamları tarafından, başvurucunun yaşadığı ülkedeki bağları ile isnat edilen suçun/olası cezanın ağırlığı gözetilerek (muhakemenin sağlıklı yürütülmesi ve başvurucunun yargılamaya katılarak savunma hakkını kullanması amaçlarıyla uygulanan) tedbirden beklenen kamusal menfaat ile başvurucunun menfaatleri arasında adil bir denge kurulduğu söylenemez.
13. Ayrıca müdahale konusu tedbire alternatif olabilecek tedbirlerin tartışılmadığı, başvurucunun özel hayatına ve aile hayatına yönelen müdahalenin olumsuz etkilerini azaltacak şekilde hızlı ve özenli bir ceza soruşturması/kovuşturması yapılmadığı vurgulanmalıdır. Sonuç olarak yaklaşık beş yıldır uygulandığı anlaşılan yurt dışı çıkış yasağı şeklindeki müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır (Hasan Hüseyin Güney, B. No: 2019/32372, 23/5/2023, § 21).
14. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği kanaatine vardığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.
Üye