TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYTAÇ ÜNSAL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/5813)
|
|
Karar Tarihi: 14/12/2023
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin Ozan ADIYAMAN
|
Başvurucu
|
:
|
Aytaç ÜNSAL
|
Vekili
|
:
|
Av. Hatice ASLAN ATABAY
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda fiziksel şiddete maruz kalınması ve olaya ilişkin yürütülen ceza soruşturmasının etkili olmaması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/9/2018 tarihli kararıyla silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır. Burhaniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilen başvurucu 2/12/2018 ile 17/12/2018 ve 15/3/2019 ile 22/3/2019 tarihleri arasında duruşma nedeniyle misafir tutuklu olarak Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda alıkonulmuştur.
3. Başvurucu, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) sunduğu 20/12/2018 tarihli dilekçeyle 17/12/2018 tarihinde ceza infaz kurumundan sevk edilmesinde görevli olan jandarma personelinin fiziksel şiddetine maruz kaldığını açıklayarak jandarma personelinden şikâyetçi olmuştur. Başsavcılık tarafından yürütülen 2019/75 numaralı soruşturmada başvurucunun iddiaları hakkında 15/4/2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
4. Başvurucu, Başsavcılığa sunduğu 29/5/2019 tarihli ikinci dilekçeyle ceza infaz kurumundan sevk edilmesinde görevli olan aynı jandarma personelinin ve onunla birlikte hareket eden kolluk görevlilerinin 18/3/2019 tarihinde de kendisine fiziksel şiddet uyguladıklarını ileri sürerek şikâyetçi olmuştur. Dilekçeye başvurucunun avukatı ile birlikte bir avukat ve bir stajyer avukat tarafından hazırlanan 5/4/2019 tarihli tutanak da eklenmiştir. Tutanakta başvurucuya karşı keyfi şekilde fiziksel güç uygulandığı ileri sürülmüştür. Ayrıca anılan dilekçede, başvurucu hakkında 18/3/2019 tarihinde düzenlenen sağlık raporlarının temin edilmesi de talep edilmiştir.
5. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünün ekindeki belgeye göre jandarma personeli tarafından düzenlenen sevk/nakil devriyesinin görev sonuç raporunda "Silivri Cezaevi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Burhaniye T Tipi Ceza İnfaz Kurumuna nakli istenilen Aytaç ÜNSAL (DHKP-C) isimli H/T emniyet ve güvenlik açısından kol saati ve kemerini çıkartmasını talep ettiğimizde çıkarmayacağını söylemiş ve Jandarma personeline karşı direnmiştir. Direnmesine istinaden kendisine zarar vermeyecek şekilde zor kullanılmış kemer ve kol saati tarafımızca muhafaza edilmek üzere teslim alınmıştır." şeklindeki tespit yer almıştır. Bununla birlikte başvurucu hakkında düzenlenen 22/3/2019 tarihli adli muayene raporunda "Her iki bilekte iç ve dış [Okunamadı.] Abrazyon (sıyrık) izleri bulunmaktadır." bulgularına ve"hastanın lezyonları BTM ile giderilebilir." ifadesine yer verilmiştir.
6. Başvurucunun 29/5/2019 tarihli şikâyeti üzerine başlayan 2019/6971 numaralı soruşturmada, yukarıda açıklanan 2019/75 numaralı soruşturmaya atıf yapılarak mükerrer soruşturma nedeniyle kovuşturma imkânı bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına bir delil toplanmadan karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"Müşteki vekilinin şikayet dilekçesinde özetle; Tutuklu/Hükümlü müvekkilinin cezaevinde sevki sırasında görevli jandarma personeli tarafından işkenceye maruz kaldığını beyan ederek şikayetçi olduğu, buna karşılık bir örneği dosya arasına alınan müştekiye ait dilekçeden görüldüğü üzere aynı konu/şikayete ilişkin C.Başsavcılığımızca soruşturma yürütüldüğünün görüldüğü,
Müştekinin aynı olaya ilişkin şikayeti nedeniyle C.Başsavcılığımızın 2019/2634 K. Sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, söz konusu takipsizli[k] kararına müşteki tarafından itiraz edildiği ve Silivri Sulh Ceza Hakimliği'nin 2019/2003 D.İş sayılı kararı ile itirazın reddedildiği, dolayısıyla mükerrer soruşturma halinin gerçekleştiği, ayrıca 5271 s.CMK 172/f.2'de 'Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.' düzenlemesine yer verildiği, müşteki vekilinin dilekçesinin müştekinin önceki dilekçesini tekrarlamaktan ibaret olduğu, bu nedenle açıklanan kanun maddesinde düzenlenen şartın da gerçekleşmediği anlaşıldığından..."
7. Başvurucu vekili tarafından anılan karara karşı yapılan itiraz, Başsavcılığın kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle Silivri Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/12/2019 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
8. Başvurucu nihai kararı 7/1/2020 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 5/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Komisyon tarafından başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu;
i. Ceza infaz kurumundan sevk edilmesinde görevli olan jandarma personelinden daha önce şikâyetçi olması nedeniyle ortaya çıkan husumete bağlı olarak jandarma personelinin "Beni şikâyet etmişsin, ne oldu bak bir şey çıkmadı." dediğini, zorla yere yatırarak kendisine fiziksel şiddet uyguladığını,
ii. Maruz kaldığını ifade ettiği kötü muameleye ilişkin iddiaları hakkında Başsavcılığın etkili ceza soruşturması yürütmekten kaçındığını, herhangi bir delil toplanmadan, şikâyet ettiği olayın gerçekleştiği tarih konusunda yanılgıya düşülerek aynı olayla ilgili ikinci kez soruşturma yürütüldüğü gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini,
iii. Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı yaptığı itirazın Sulh Ceza Hâkimliğince incelemeden reddedildiğini ileri sürerek kötü muamele yasağı kapsamındaki etkili soruşturma yükümlülüğünün, adil yargılanma hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir.
11. Konuya ilişkin insan hakları yargısı içtihadını sunan Bakanlık; başvuruya konu soruşturmanın mükerrer olmadığını kabul etmekle birlikte aynı olaya ilişkin daha önce yapılan soruşturmada jandarma personelinin güç kullanımının hukuka uygun olarak değerlendirildiğini, ikinci soruşturmada da Başsavcılığın bu değerlendirmesinden ve ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmadığını ifade etmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
12. Başvuru kapsamında ileri sürülen iddiaların tümü kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
13. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan, maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü öncelikle negatif yükümlülük olarak kamu otoritelerinin kişilerin fiziksel ve ruhsal olarak zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirdiği gibi ayrıca pozitif yükümlülük olarak devlete kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Sınırları belli bazı durumlarda, mevzuata uygun olarak ve sadece kaçınılmaz hâllerde aşırı olmaması şartıyla güvenlik güçleri tarafından fiziksel güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir. Bununla beraber fiziksel güce başvurmak kesinlikle zorunlu hâle gelmedikçe bu neviden fiiller prensip olarak kötü muamele yasağını ihlal edecektir. Anayasa’nın 17. maddesi gereğince devletin ölümcül ya da yaralamalı saldırı durumunda sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Yürütülmesi gereken ceza soruşturmasının etkili kabul edilebilmesi için derhâl başlatılması, sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmesi, olayı çevreleyen tüm hususları aydınlatması, nesnel ve tarafsız analizlere dayanması, olaya karışmış olabilecek kişilerden bağımsız olması, özenle yürütülmesi ve suç tespit edildiği takdirde eylemle orantılı bir cezayla sonuçlandırılmış olması gerekir. Kontrol altındaki kişilerin vücutlarında bir yaralanma tespit edilmişse ve kötü muamele iddiaları da varsa yaralanmanın nasıl oluştuğu konusunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğü idari ve yargısal kurumlarıyla devlete aittir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, Dilan Dursun, B. No: 2015/18831, 2/11/2022).
14. Başvurucu hakkında düzenlenen 22/3/2019 tarihli adli muayene raporunda başvurucunun her iki el bileğinde sıyrık tespit edilmiştir. Ayrıca jandarma personeli tarafından düzenlenen görev sonuç raporuna göre emniyet ve güvenlik gerekçeleriyle kol saati ve kemerini çıkarması talebine karşı başvurucunun direnmesi nedeniyle anılan eşyalar zor kullanılarak teslim alınmıştır (bkz. § 5).
15. Devletin yaralamalı saldırı durumunda sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Buna göre zor kullanmanın gerekliliği ve ölçülülüğü hakkında açıklama yapma yükümlülüğünün aracı da ancak etkili bir ceza soruşturması olabilir.
16. Başsavcılık; başvurucunun mağduru olduğu, tarafları ve niteliği aynı olan farklı bir olay nedeniyle yürütülen soruşturmayı ve bu soruşturma sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı gerekçe göstererek aynı olayla ilgili mükerrer (ikinci kez) soruşturma açıldığını kabul etmiştir (bkz. § 6). Hâlbuki başvurucunun mağduru olduğu ilk soruşturma şüphelilerin 17/12/2018; mükerrer olduğu kabul edilen soruşturma ise 18/3/2019 tarihindeki eylemlerine ilişkindir. Her ne kadar her iki soruşturmanın tarafları ve şikâyetin niteliği aynı olsa da olayların birbirinden farklı olduğu açıktır.
17. Başsavcılık tarafları ve niteliği aynı olan olayın tarihiyle ilgili yanılgıya düşerek sonuca ulaşmış ve mükerrer kabul ettiği eylemle ilgili soruşturma yürütmeden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
19. Bu aşamada kötü muamele yasağının maddi boyutu yönünden bir inceleme yapılmasına olanak bulunmadığı değerlendirilmiştir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden soruşturma yapılması ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
22. İhlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya talebiyle sınırlı olarak manevi zararları karşılığında net 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına (Soruşturma No: 2019/6971) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 50.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.