logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Şeyma Demirel [2.B.], B. No: 2020/6715, 19/7/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ŞEYMA DEMİREL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/6715)

 

Karar Tarihi: 19/7/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Şeyma DEMİREL

Vekili

:

Av. Tarık AVŞAR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ikamet edilen ilin terk edilmemesi şeklindeki adli kontrol tedbiri nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan açılan soruşturma kapsamında 10/6/2019 tarihinde tutuklanmıştır. Kovuşturma aşamasında; başvurucunun 2016 doğumlu bakıma muhtaç çocuğu ile birlikte ceza evinde kaldığı, eşinin de tutuklu olarak yargılandığı, başvurucunun tutukluluğunun devamının çocuk açısından ileride telafisi güç veya imkânsız sonuçlar doğurabileceği gözetilerek 3/7/2019 tarihinde tahliyesine karar verilmiştir. Tahliye kararı ile birlikte başvurucu hakkında yurt dışına çıkmamak ve ikamet ettiği Eskişehir ilini terk etmemek şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir.

3. Başvurucu, Antalya ilinde tutuklu bulunan eşi ile açık görüş gerçekleştirmek için 18/7/2019 tarihinde izin talebinde bulunmuş ancak bu talebi ağır ceza mahkemesince reddedilmiştir. Başvurucu 30/7/2019 tarihinde yeni bir talepte bulunmuş, ağır ceza mahkemesince talebin tekrar niteliğinde olduğu gerekçesiyle 2/8/2019 tarihinde yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

4. Başvurucu yargılandığı suçtan 8/10/2019 tarihinde 8 yıl 1 ay 15 gün süreyle hapis cezasına mahkûm edilmiş ve adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verilmiştir. Başvurucu 30/12/2019 tarihinde; Antalya'da tutuklu bulunan eşinin nakil talebinin kabul edilmediğini, adli tedbir kararı nedeniyle eşini ziyaret edemediğini, kendisinin iki buçuk yıldır eşini, çocuğunun ise sekiz aydır babasını göremediğini ifade ederek aile bütünlüğünün korunması için adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını, bu kabul görmezse açık görüş ziyareti için iki gün izin verilmesini talep etmiştir. İstinaf mahkemesi; başvurucunun terör örgütü üyesi olma suçundan mahkûm olması, aldığı cezanın miktarı ve kabul edilebilir bir mazeretinin bulunmadığı gerekçesiyle bu talebi reddetmiştir. Başvurucunun itirazı ise söz konusu kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 27/1/2020 tarihinde öğrendikten sonra 21/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

8. Başvurucu; eşinin farklı bir ilde tutuklu bulunduğunu ve nakil talebinin kabul edilmediğini, kendisinin adli kontrol tedbiri nedeniyle eşini ziyaret edemediğini, be nedenle çocuğunun da uzun süredir babasını göremediğini belirterek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkındaki deliller ve derdest dava dosyası kapsamında uygulanan adli tedbirin orantılı olup olmadığının Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşulları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bakanlığın görüşüne karşı beyanında başvurucu; tedbir kararlarının somut olay temelinde gerekçeli olması gerektiğini, hakkında devam eden il dışına çıkmamak şeklindeki tedbiri hiç ihlal etmediğini, Anayasa Mahkemesi içtihadı uyarınca tedbir süresinin uzaması durumunda daha somut gerekçelere dayanılması gerektiğini belirtmiştir.

9. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

11. Başvurucu hakkında ikamet edilen ili terk etmemek şeklinde adli kontrol tedbirine karar verilmesi ve bu suretle başka bir ilde tutuklu olan eşini ziyaret etme imkânından yoksun bırakılmasının aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturduğu açıktır. Söz konusu müdahale 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 109. ve 110. maddeleri çerçevesinde gerçekleştirildiğinden kanuni dayanağı bulunmaktadır. Bunun yanında müdahalenin suçluların cezalandırılması, yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi ve bu suretle kamu düzeninin sağlanması meşru amaçları ile yapıldığı açıktır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Latife Akyüz, B. No: 2016/50822, 7/9/2021, §§ 43-45). Bu belirlemelerin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı irdelenecektir.

12. Aile hayatına saygı hakkı, Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Anayasa'nın 41. maddesinde ise çocuğun yüksek yararı çerçevesinde ana babasıyla ilişki kurma ve sürdürme hakkı ifade edilmiştir. Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği 41. maddesinin de aile hayatına saygı hakkına yönelik müdahalelerin değerlendirilmesi bağlamında dikkate alınması gerekir (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).

13. Anayasa'nın 41. maddesinde ifade edilen çocuğun yüksek yararı mahkemeler, idari makamlar ve yasama organı tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde gözetilmesi gereken bir ilkedir. Bu bağlamda çocuklar üzerinde etki doğuracak bir işlem yapılacağı zaman bu işlemin çocuğun yararına uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından oldukça önemlidir (Şükran İrge, B. No: 2016/8660, 7/11/2019, § 33).

14. Anayasa Mahkemesi koruma tedbirlerinin konu edildiği başvurularda bu tedbirlerin uygulanması suretiyle kişilerin anayasal haklarına yapılan müdahaleler nedeniyle meydana gelen zararların ağırlığının tespit edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bunun için koruma tedbiri yoluyla yapılan müdahalelerin sonuçlarına eğilmek gerekir. Anayasa Mahkemesi olayın somut koşullarında koruma tedbiri nedeniyle uğranılan zararın kaçınılmaz olandan ağır veya aşırı sonuçlara yol açıp açmadığını, ağır sonuçlara yol açmış ise böyle bir zararın kamu makamlarınca makul bir sürede, uygun yöntem ve vasıtalarla gideriminin sağlanıp sağlanmadığını denetleyecektir (Hülya Kar, § 25; Latife Akyüz, § 48; Hakkı Gök, B. No: 2017/33469, 3/11/2022, § 44).

15. Somut olayda terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu olarak yargılanan başvurucu, ceza evinde birlikte kaldığı küçük çocuğu olması nedeniyle yurt dışına çıkmamak ve ikamet ettiği ili terk etmemek şeklinde adli kontrol kararları verilerek tahliye edilmiştir. Başvurucu; eşinin farklı bir ilde tutuklu bulunduğunu, kendisinin eşini ve küçük yaştaki çocuğunun da babasını uzun süredir göremediğini, bu nedenle aile bütünlüklerini sürdüremediklerini belirterek ya hakkındaki tedbir kararının kaldırılmasını yahut da kendisine ziyaret izni verilmesini istemiştir. Derece mahkemeleri kararlarında mahkûm olunan suçun niteliği, verilen cezanın miktarı ve başvurucunun makul bir mazeretinin bulunmaması gerekçesiyle tedbir kararının kaldırılması ve izin talebi reddedilmiştir.

16. Başvurucunun şikayeti hakkında uygulanan ikamet edilen ili terk etmemek şeklindeki adli kontrol tedbirinin hukuki olmadığından ziyade söz konusu tedbir nedeniyle farklı bir ilde tutuklu bulunan eşini ziyaret edememesine ilişkin olduğundan başvuru bu kapsamda ele alınmış ve söz konusu adli kontrol tedbirinin hukukiliği incelenmemiştir.

17. Başvurucu, talep ve itirazlarında koruma tedbiri nedeniyle eşini ziyaret edemediğini ve küçük çocuğunun da bu sebeple babasını göremediğini belirterek aile bütünlüğünün korunması ve sürdürülmesiyle ilgili esaslı iddialarda bulunmuştur. Başvurucu önce eşini ziyaret için izin talebinde bulunmuş, bu talebi kabul görmeyince sonraki taleplerinde ya koruma tedbirinin kaldırılmasını ya da alternatif olarak eşini ziyaret için geçici izin verilmesini dile getirmiştir. Buna karşın derece mahkemeleri kararlarında başvurucunun aile bütünlüğünün korunmasına yönelik izin talebi için herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.

18. 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkra hükümlerinde koruma tedbirleri kapsamındaki yükümlülüklerin kısmen değiştirilebileceği ya da bu yükümlülüklere geçici muafiyet tanınabileceğine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Bu düzenlemelerin derece mahkemelerine koruma tedbirlerinin uygulanmasında kişilerin temel hak ve özgürlükleriyle ilgili taleplerini değerlendirme ve bu kapsamda tedbire ilişkin yükümlülükleri somut olaya özgü koşullar çerçevesinde değiştirebilme veya bunlara geçici muafiyet tanıma imkânı verdiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun izin talebine ilişkin olarak ise derece mahkemeleri kararlarında anılan mevzuat çerçevesinde bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.

19. Bir kişi hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasının bir takım sonuçları olacağından hakkında tedbir uygulanan kişinin taleplerinin her durumda karşılanması beklenemez. Somut olayda ise başvurucunun tutuklu olan eşini uzun bir süre boyunca ziyaret edememesinin, başvuruya konu talep tarihinde üç yaşında olan çocuğunun babasını görememesi ve anne babasıyla aynı anda bir arada olamamasının başvurucunun ve çocuğunun aile bütünlüğü üzerinde ciddi etkileri olacağı ve bu etkilerin zamanla ağırlaşacağı açıktır. Buna karşın derece mahkemeleri kararlarında başvurucunun izin talebi ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirilmemiş, çocuğun üstün yararına ilişkin bir tartışma yapılmamış ve başvurucunun talebinin neden reddedildiğine ilişkin ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konulmamıştır. Dolayısıyla hakkında ikamet edilen ili terk etmemek şeklinde koruma tedbiri uygulanan başvurucunun eşini ziyaret etmek amacıyla yaptığı izin talebinin reddedilmesi şeklindeki aile hayatına saygı hakkına yönelik müdahalenin orantılı olmadığı ve demokratik toplum düzeninin gerekleriyle uyuşmadığı kanaatine varılmıştır.

20. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında net 23.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya 10. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/157, K.2019/412) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 23.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. 9.900 TL vekâlet ücretinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Şeyma Demirel [2.B.], B. No: 2020/6715, 19/7/2023, § …)
   
Başvuru Adı ŞEYMA DEMİREL
Başvuru No 2020/6715
Başvuru Tarihi 21/2/2020
Karar Tarihi 19/7/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ikamet edilen ilin terk edilmemesi şeklindeki adli kontrol tedbiri nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Çocuk (velayet, kişisel ilişki, Lahey Sözleşmesi, koruma kararları) İhlal Manevi tazminat, Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi