logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Fethiye Sema Neftci ve diğerleri [1.B.], B. No: 2021/18325, 30/4/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FETHİYE SEMA NEFTCİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/18325)

 

Karar Tarihi: 30/4/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Şehadet ÖZTÜRK

Başvurucular

:

1. Fethiye Sema NEFTCİ

 

 

2. Hande NEFTCİ

 

 

3. Yıldırım NEFTCİ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ölümle neticelendiği iddia edilen yaralama olayına ilişkin yapılan yargılamada etkili soruşturma yapma yükümlülüğüne uyulmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu Fethiye Sema Neftci'nin eşi ve diğer başvurucuların babası olan S.N. 1/9/2017 tarihinde trafikte seyir hâlinde iken başka bir aracın şoförü olan S.B. ile tartışmaya başlamıştır. Yaşanan tartışma sırasında S.B. tarafından itilen S.N. yere düşerek kalçasından ve başından yaralanmıştır.

3. Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) yaralama olayına ilişkin olarak resen ceza soruşturmasına başlamıştır. Soruşturma sürecinde müşteki sıfatıyla S.N.nin, şüpheli sıfatıyla S.B.nin ifadeleri alınmış; olaya tanık olan şahısların beyanlarına başvurulmuş ve S.N.nin tedavi sürecine ilişkin belgeler getirtilerek dosyaya alınmıştır.

4. S.N.nin tedavisine ilk olarak Bodrum Acıbadem Hastanesinde başlanmıştır. Hastanede yapılan tetkiklerde sağ femur başında fraktür (sağ uyluk kemiği başında kırık) ve sağ frontalde 1 cm eritem (alnın sağ tarafında 1 cm çapında kızarıklık) tespit edilmiştir. Vücudunun kalça kısmında oluşan uyluk kemiği kırığına ilişkin ameliyat tedavisi önerilen S.N.ye ameliyatın yüksek riskli olduğu da bildirilmiştir. S.N.nin ameliyata rıza göstermesi üzerine 4/9/2017 tarihinde Maltepe Üniversitesi Hastanesine sevk edilmiş ve burada ameliyat olmuştur. 18/9/2017 tarihinde tedavisi sona ererek taburcu edilen S.N., 19/9/2017 tarihinde evinde vefat etmiştir. S.N. adına düzenlenen ölüm belgesinde ölüm nedeni, herhangi bir hastalık veya durum belirtilmeyerek doğal ölüm olarak gösterilmiş ve otopsi yapılmaksızın S.N.nin defin işlemleri yapılmıştır.

5. Yaralama olayına ilişkin başlatılan soruşturma devam ederken S.N.nin vefat etmesi ile soruşturmanın seyri değişerek yapılan işlemler S.N.nin ölümü ile yaralama olayı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı noktasında yoğunlaşmıştır. Bu kapsamda Muğla Adli Tıp Şube Müdürlüğünden (Muğla ATK) kati rapor tanzim edilmesi istenmişse de Kurum 2/5/2018 tarihli cevabi yazısında fethi kabir yapılarak ceset üzerinde yapılacak otopsiden sonra düzenlenecek otopsi raporu ile birlikte tekrar değerlendirmenin uygun olacağını belirtmiştir.

6. Başsavcılığın istinabe talebi üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca 30/5/2018 tarihinde yapılan fethi kabir işlemi sonunda çıkarılan ceset, otopsi işlemi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 20/11/2018 tarihli otopsi raporunun sonuç bölümünde, adli soruşturma dosyasının gönderilerek Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulundan (ATK İhtisas Kurulu) görüş alınmasının uygun olduğu kanaati bildirilmiştir.

7. ATK İhtisas Kurulunca düzenlenen 28/11/2019 tarihli raporun ilgili bölümü şöyledir:

"...Kişinin ölümünün künt kalça travmasına bağlı femur kırığı ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak kişinin ölüm anına ait ölüm sebebi ve mekanizmasını açıklayacak muayene bulgusu, laboratuar tetkiki, radyografik tetkik, EKG bulgusu gibi herhangi bir tıbbi belge bulunmadığı, zamanında otopsi yapılarak dokularda makroskobik, mikroskobik incelemeler ile toksikolojik analizler de yapılmamış olduğu, fethi kabir suretiyle yapılan otopsisinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularda ayrıntılı travmatik değişim analizi yapılamadığı, iç organlarda ayrıntılı makroskopik değerlendirme yapılamadığı, iç organların histopatolojik incelemelerinin yapılamadığı dikkate alındığında;

Mevcut bulgular ile kişinin ölüm sebebi ve mekanizmasının tespit edilemediği,

3. Kişinin ölüm sebebi ve mekanizması tespit edilemediğinden 01/09/2017 tarihinde maruz kaldığı yaralanmayla ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılamadığı oy birliği ile mütalaa olunur."

8. Başsavcılık 13/1/2020 tarihinde S.B. hakkında ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama suçundan iddianame düzenlemiştir.

9. Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılamada sanık savunması ile müşteki ve tanık beyanları alınmış, yaralanmanın niteliğine ilişkin olarak Muğla ATK'dan rapor alınmıştır. Kurumdan alınan 30/9/2020 tarihli raporda yaralama eylemi sonucu oluşan kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin 5. derecede olduğu ancak S.N.nin yaşamını tehlikeye sokan bir durum oluşturmadığı kanaati bildirilmiştir.

10. Mahkemece yapılan yargılama üç celsede tamamlanarak 4/2/2021 tarihinde karar verilmiştir. Mahkeme, sanık S.B.nin fiili ile S.N.nin ölümü arasında illiyet bağının kesin olarak tespit edilememesini gerekçe göstererek S.B.nin olası kasıtla nitelikli kasten yaralama suçundan 7 ay 2 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve anılan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar vermiştir.

11. Mahkeme tarafından 9/2/2021 tarihinde yazılan gerekçeli karar henüz taraflara tebliğ edilmemişken 10/2/2021 tarihinde sanık müdafii, verilen karara itiraz etmiştir. Katılanlar vekili ise 11/2/2021 tarihinde karara karşı itiraz edilmek üzere süre tutum dilekçesi vermiş, gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edilmesini talep etmiştir. Mahkeme, müdafi itirazı ile katılanlar vekilinin süre tutum dilekçesini itiraz merciine göndermiştir.

12. HAGB kararına karşı yapılan itirazlar Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesince 16/2/2021 tarihinde reddedilmiştir. İtirazın reddine dair kararda esas olarak HAGB kararının usul ve kanuna uygun olduğu, kararda herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, HAGB şartlarının gerçekleştiği hususlarına dayanılmıştır.

13. Başvurucular, nihai kararı 22/2/2021 tarihinde öğrenmelerinin ardından 24/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

14. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

15. Başvurucular özetle Mahkemece verilen kararda ATK İhtisas Kurulu raporuyla çelişkili olan Muğla ATK raporunun esas alındığını, yeniden rapor alınarak raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi yönündeki itirazlarının reddedildiğini, gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edilmediğini, verilen HAGB kararına karşı sundukları süre tutum dilekçesinin itiraz mahkemesine gönderilmesi nedeniyle gerekçeli itiraz haklarını kullanamadıklarını, itiraz merciince yapılan incelemede de kararın içeriğinin tartışılmaksızın sadece şeklî bir denetim yapıldığını, bu şekilde adil yargılanma hakkının alt güvencelerinden olan savunma hakkı ve silahların eşitliği ilkelerinin ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde başvurucuların iddialarının incelenmesinde Anayasa Mahkemesi içtihatlarının dikkate alınmasından bahsedilmiş, somut olayın şartlarına göre yeterli olabilecek tazminat yolu tüketilmeden başvuruda bulunulduğu belirtilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir. Başvurucuları temsil eden avukat 4/8/2022 tarihinde vefat etmiştir.

16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucuların iddialarının özü, ölümle sonuçlandığı iddia edilen yaralama olayı hakkında yapılan ceza yargılaması sürecinde itirazlarının değerlendirilmemesine ve yargılama sonucu verilen karara karşı gerekçeli itiraz haklarını kullanamamalarına ilişkindir. Bu nedenle başvuru, yaşam hakkının etkili soruşturma yürütme yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.

17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

18. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin usule ilişkin bir yönü, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirmektedir. Yürütülecek bu soruşturmanın temel amacı yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını, kamu görevlilerinin müdahalesiyle veya onların sorumlulukları altında meydana gelen ya da diğer bireylerin fiilleriyle gerçekleşen ölümler nedeniyle ilgililerin hesap vermelerini sağlamaktır (T.A., B. No: 2017/32972, 29/9/2021, § 138). Usul boyutundaki yükümlülüğün yerine getirilmesindeki amaç yaşamı etkili ve caydırıcı yaptırımlarla koruma altına almak, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanabilmesini sağlamaktır (Aziz Biter ve diğerleri, B. No: 2015/4603, 19/2/2019, § 58).

19. Ceza soruşturmasının etkili olması için soruşturma makamlarının resen ve derhâl harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeninin veya sorumlu kişilerin belirlenmesi imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma yükümlülüğüne aykırılık oluşturabilir. Ceza soruşturmasının fiilen hesap verilebilirliğini sağlamak için soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması ve ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanması gerekir (T.A., § 110). Son olarak belirtmek gerekir ki yürütülen soruşturmada makul bir hızda gerçekleştirilme ve özen gösterilme zorunluluğu da zımnen mevcuttur (Filiz Aka, B. No: 2013/8365, 10/6/2015, § 29).

20. Diğer yandan belirtmek gerekir ki devletin söz konusu pozitif yükümlülüğünün sonuç yükümlülüğü olmayıp uygun araçların kullanılması yükümlülüğü olması, başvuruculara üçüncü tarafları adli bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı verdiği tüm yargılamaları mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevi yüklediği anlamına gelmemektedir (Mehmet Köktaş, B. No: 2018/35775, 10/3/2021, § 40).

21. Somut başvuru bakımından başvurucuların yakını S.N.nin ölümünden haberdar olan Başsavcılığın derhâl soruşturma işlemlerine başladığı görülmüştür. Başsavcılık tarafından fethi kabir ve otopsi işlemleri yapılmış, Adli Tıp Kurumundan gerekli raporlar temin edilmiş, taraf ve tanık beyanları alınmıştır. Mahkeme, yeni bir adli tıp raporu almış; taraf ve tanıkları dinlemiştir. Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında olaya ilişkin tüm deliller tespit edilmiş ve süreç 3 yıl 6 ay gibi makul sayılabilecek bir sürede sonuçlandırılmıştır.

22. Açıklanan sürece ilişkin olarak başvurucular, kovuşturma aşamasında Muğla ATK'dan alınan rapor ile soruşturma aşamasında alınan ATK İhtisas Kurulu raporu çelişkili olmasına rağmen bu raporun esas alınarak karar verildiğini, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesine dair itirazlarının da reddedildiğini ileri sürmüştür. ATK İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen 28/11/2019 tarihli raporda, kişinin ölüm sebebinin tespit edilemediğinin ve şüphelinin eylemi ile maktulün vefatı arasında illiyet bağı olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılamadığının belirtildiği, Muğla ATK'nın 30/9/2020 tarihli raporunda ise sağ femur boynunda parçalı ayrışma gösteren kırığa neden olan yaralanmanın hayati tehlikeye neden olmadığının, hayati fonksiyonları ağır derecede etkiler nitelikte olduğunun belirtildiği görülmüştür. 28/11/2019 tarihli raporun illiyet bağına, 30/9/2020 tarihli raporun ise yaralanmanın niteliğinin tespitine ilişkin olduğu anlaşıldığından anılan raporlardaki değerlendirmelerin farklı hususlara ilişkin olması nedeniyle aralarında herhangi bir çelişki olmadığı görülmüş ve başvurucuların bu iddiaları dayanaksız bulunmuştur.

23. Ayrıca belirtmek gerekir ki ATK İhtisas Kurulunun ölüm sebebi ve illiyet bağı hususlarında kesin görüş bildirememesi otopsi işleminin geç yapılmasından ileri gelmişse de Muğla ATK'nın fethi kabir ve otopsi işlemi yapılması gerekliliğini ortaya koyduğu 2/5/2018 tarihli yazısından sonra Başsavcılığın istinabe talebi üzerine 30/5/2018 tarihinde fethi kabir işlemi gerçekleştirilmiştir. Otopsi işleminin yapılması gerekliliğinin anlaşılması ile yerine getirilmesi arasındaki yaklaşık bir aylık sürenin kısalığı, Başsavcılıkça yapılan işlemlerin niteliği ve soruşturmanın bütünü dikkate alındığında ATK İhtisas Kurulunun gerekli tespitlerde bulunamamasında soruşturma makamlarına yüklenebilecek bir özensizliğin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

24. Başvuru, vefat eden S.N.nin yakınlarının sürece gerekli olduğu ölçüde katılıp katılmadığı noktasında da incelenmelidir. Bu kapsamda katılan sıfatını taşıyan başvurucuların meşru menfaatlerini korumak adına yargılama sürecine gerektiği ölçüde katıldıklarından söz edilebilmesi için yargılama sürecinden haberdar edilmeleri ve yargısal süreçte esaslı iddia ve itirazlarını ileri sürebilmeleri gerekir.

25. Bireysel başvuruya konu olayda başvurucular, verilen HAGB kararına karşı itiraz etmek üzere süre tutum dilekçesi sunmuş; bu dilekçede de gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edilmesi hâlinde karara karşı ayrıntılı itirazlarını sunacaklarını belirtmiştir. Mahkemece gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmeden anılan süre tutum dilekçesi itiraz merciine gönderilmiş ve itiraz merciince itirazın reddine kesin olarak karar verilmiştir.

26. Mahkemece verilen karara karşı kanun yoluna başvuran başvurucuların bu aşamada argümanlarını ileri sürebilme imkânına sahip olmaları da yargılamaya gerekli olduğu ölçüde katılımlarının sağlanması açısından bir gerekliliktir. Ancak Mahkeme, katılan tarafın ayrıntılı itirazlarını öne sürmesini beklemeden sunulan süre tutum dilekçesini itiraz dilekçesi olarak değerlendirerek itiraz makamına tevdi etmiştir. İtiraz mercii olan Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi de açıklanan hususları gözetmeden itirazı kesin olarak reddetmiştir. Başvurucular gerekçeli karardan ancak kesin karar verildikten sonra haberdar olabilmiş ve Mahkemenin gerekçesine karşı ayrıntılı itirazlarını öne sürememiştir.

27. Sonuç olarak başvurucuların itirazlarını dosyaya sunmasına imkân sağlanmayarak iddialarının itiraz incelemesinden yoksun bırakılması yoluyla ceza davasına katılımlarının sınırlandığı ve bu şekilde yaşam hakkının usul boyutu olan etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

28. Başvurucuların itiraz mahkemesince HAGB itirazının dosya esasına girilmeksizin şeklen incelenerek karar verildiği yönündeki argümanları açısından Anayasa Mahkemesi Atilla Yazar ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/1635, 5/7/2022) kararında bu hususa ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur. Anılan kararda itiraz mercilerinin HAGB itirazları üzerine verdikleri kararların dosya üzerinden yeknesak şekilde ve sadece şeklî şartlar yönünden ilk derece mahkemelerince verilen kararlarda hukuka aykırılık bulunmadığını ve bu sebeple de itirazın reddedildiğini bildiren bir cümleden ibaret gerekçelerden oluştuğu belirtilerek uygulamada HAGB kararlarına karşı itiraz mercilerinin davayla doğrudan ilgili olan hususları ayrıca değerlendirip yeterli bir gerekçe ile cevap vermeleri gerekirken sistemsel olarak bu yükümlülüklerini yerine getirmedikleri sonucuna ulaşılmıştır (Atilla Yazar ve diğerleri, § 155). Kararda yapılan tespit ve değerlendirmeler mevcut başvuru için de geçerli olup yargı mercilerince gözardı edilmemelidir.

29. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

30. Başvurucular ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve her biri için ayrı ayrı 200.000 TL olmak üzere toplam 600.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.

31. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca yapılması gerekenlere hükmedilmesi gerekir. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemenin yapması gereken iş, başvuruculara gerekçeli kararı tebliğ ederek ayrıntılı itirazlarını sunabilmelerine imkân tanıdıktan sonra sunulan itirazları yeniden itiraz incelemesi yapmak üzere Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesine göndermektir. İtiraz mahkemesince de Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun olan yeni bir karar verilmelidir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100; Ayşe Eşlik B. No: 2014/15969, 21/6/2017, § 48).

32. Ayrıca ihlalin niteliği dikkate alınarak başvuruculara manevi zararları karşılığında net 200.000 TL manevi tazminatın müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.

33. Kendisini avukatla temsil ettiren başvurucuların vekili Av. Attila Çelik'in ölümü ile vekâlet ilişkisi sona ermiş olsa da bireysel başvurunun avukat aracılığı ile yapılmış olması sebebiyle bakılan başvuruda başvurucular lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin yaşam hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için gerekli işlemler yapılarak Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesine (2021/148 D.İş) iletilmek üzere Bodrum Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/34, K.2021/41) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvuruculara net 200.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Fethiye Sema Neftci ve diğerleri [1.B.], B. No: 2021/18325, 30/4/2024, § …)
   
Başvuru Adı FETHİYE SEMA NEFTCİ VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2021/18325
Başvuru Tarihi 24/3/2021
Karar Tarihi 30/4/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ölümle neticelendiği iddia edilen yaralama olayına ilişkin yapılan yargılamada etkili soruşturma yapma yükümlülüğüne uyulmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Üçüncü kişiler arası eylemler sonucu ölüm/Ağır yaralanma - Usul yükümlülüğü İhlal Manevi tazminat, Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi