TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET EMİN TEKİN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/13258)
|
|
Karar Tarihi: 25/3/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Mehmet ALTUNDİŞ
|
Başvurucular
|
:
|
Mehmet Emin TEKİN ve diğerleri (ekli listenin (D) sütunu)
|
Vekili
|
:
|
Av. Seyfettin TAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurular, mülke ulaşılamamasından kaynaklanan zararların tazmini için açılan davaların reddedilmesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına yöneliktir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular, muhtelif tarihlerde yapılmıştır. Ekli listenin (B) sütununda gösterilen dosyalar konu yönünden hukuki irtibat olması nedeniyle 2021/13258 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiş ve inceleme 2021/13258 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmüştür.
3. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Ekli listenin (D) sütununda yer alan başvurucular Batman İli, Sason İlçesi, Yakabağı Köyü'nde ikamet etmekteyken yaşanan terör olayları nedeniyle 1994 yılında köylerini boşaltmak durumunda kaldıklarından bahisle uğranılan zararların 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında karşılanması istemiyle 2/9/2004 tarihinde Batman Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyon Başkanlığı'na (Komisyon) başvurmuşlar ve taraflar arasında 4/10/2006 tarihinde sulhname imzalanmak suretiyle geçmiş döneme ait uyuşmazlıklar sona erdirilmiştir. Ardından başvurucular halen köylerine geri dönemediklerinden bahisle 2000 yılı ve sonrasında oluşan zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle muhtelif tarihlerde yeniden Komisyon'a başvurmuşlardır. Başvurular Komisyon tarafından muhtelif tarihlerde reddedilmiştir.
7. Başvurucular Komisyon kararlarının iptali istemiyle Batman İdare Mahkemesinde iptal davası açmışlardır. Başvurucular dava dilekçesinde 1994-2000 yıllarına ait zararların tazmin edildiğini ancak 2000 yılı sonrası zararlarının tazmin edilmediğini, mülklerine ulaşamadıklarını belirtmişlerdir. Mahkemeler muhtelif tarihlerde davaları reddetmiştir. Mahkemeler gerekçeli kararlarında; davacıların 30/05/2007 tarihinden önceki dönemde uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini istemi yönünden 5233 sayılı Yasa'nın Geçici 4. maddesi uyarınca en son 30/05/2008 tarihine kadar başvuruda bulunması gerekirken, bu tarihten çok sonra yapılan -9/10/2018 tarihinde- kayda giren başvurunun süresinde olmadığı görüldüğünden dava konusu işlemin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığını açıklamışlardır. Kararlarda davacıların, 30/5/2007 tarihinden başvuru tarihi olan 9/10/2018 tarihine kadarki dönemde uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini istemi yönünden; Yakabağ Köyü'nün 1994-2004 yılları arasında terör olayları nedeniyle boş kaldığı, kesin olarak 2004 yılı Ocak ve Şubat aylarında köye dönüşlerin tekrardan başladığı, köye dönüş yapmayan vatandaşların köyün ulaşım, eğitim ve sosyal şartlarının kısıtlı olmasından dolayı dönmek istemedikleri, hali hazırda köyde 60 kadar kişinin ikamet ettiği, toplamda 21 hanenin bulunduğu, bu hanelerden 6 tanesinin daimi olarak ikamet ettiği, geriye kalan hanelerin ise yaz aylarında (3 ay) gelip tekrardan ayrıldıkları, daimi olarak ikamet eden 6 hanenin tamamında en az bir güvenlik korucusu veya geçici köy korucusunun bulunduğu, 1994 yılında köy boşaltılmadan önce korucu olmayan hane sayısının 20 olduğu, şu an için korucu olmayan hane olmadığı, 2004 yılından bu yana herhangi bir terör olayının meydana gelmediği, bu durumda; kişisel güvenlik kaygıları veya eğitim, ulaşım, sağlık ve sosyal imkansızlıklar sonucu yaşadıkları köyü terk edenlerin/geri dönüş yapmayanların uğradıkları zararların 5233 sayılı Yasa kapsamında karşılanmasının olanaklı olmaması nedeniyle, davacıların 30/5/2007 tarihinden başvuru tarihi olan 9/10/2018 tarihine kadarki dönemde uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini isteminin reddine ilişkin dava konusu işlemin bu kısmında da hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
8. Başvurucular davaların reddine yönelik kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi; başvuru tarihinden geriye doğru 30.05.2007 - 09.10.2017 tarihleri arasındaki bir yıllık dönemi aşan kısmı yönünden; 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden sonra meydana gelen zararlar bakımından Kanun’un 6. maddesinde belirlenen süreler içinde, 19/07/1987 ile 27/07/2004 tarihleri arasında meydana gelen zararlar bakımından ise 5233 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesinde öngörülen süre içinde idareye başvurulabileceği, davacı tarafından, köyden göç etmenin sadece sosyal ve ekonomik koşullarla açıklanamayacağı, güvenlik sorunlarının bulunduğu, Yakabağı Köyü'nün mezralarına ilişkin araştırmanın yapılmadığı öne sürülerek başvuru tarihinden geriye dönük 2000 yılından sonraki tüm zararların karşılanması istenilmişse de davacının iddia ettiği süregelen zararları yönünden başvuru tarihinden geriye doğru 1 yıllık dönemi kapsayan zararlarına ilişkin isteminin kabul edilebileceği bu tarihten geriye doğru 1 yılı aşan döneme ilişkin tazmin isteminin ise hukuken kabul edilemeyeceği sonucuna varmış ve 30.05.2007 tarihinden önceki kısmı ve başvuru tarihinden itibaren geriye doğru bir yıllık dönem olan 09.10.2017 - 09.10.2018 tarihleri arasındaki kısmı yönünden istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir. Bölge İdare Mahkemesi 30.05.2007-09.10.2017 tarihleri arasındaki kısmı yönünden ise ilk derece mahkemesi kararı sonucu itibariyle hukuka uygun olduğundan istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.
9. Başvurucular, nihai karardan sonra süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Başvurunun incelenmesi sırasında başvuruculardan Tevfik Bulut vefat etmiştir. Tevfik Bulut'un mirasçıları Naif Bulut, Şemsettin Bulut, Fahrettin Bulut, Yılmaz Bulut, Cahit Bulut, Necati Bulut, Cemile Bulut 18/2/2025 tarihinde bireysel başvuruya devam etmek istediklerini bildirmişlerdir.
IV. İLGİLİ HUKUK
11. İlgili ulusal ve uluslararası mevzuat, içtihat ve belgeler için bkz. Osman Kızılcan [GK], B. No: 2021/11655, 28/7/2022, §§ 18-25; Abdurrahman Gültekin ve Sadullah Doysak, [2 B], B. No: 2013/3528, 24/3/2016, § 16.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Anayasa Mahkemesinin 25/3/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
13. Ekli listenin (D) sütununda adli yardım talebinde bulunduğu belirtilen başvurucuların başvuru giderlerini karşılayabilecek ölçüde mal varlığı bulunmadığı ve taleplerinin dayanaktan yoksun olmadığı anlaşılmış olup adli yardım taleplerinin kabulü ile yargılama giderini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına karar verilmesi gerekir.
B. 30/5/2007- 9/10/2017 Tarihleri Arasındaki Döneme İlişkin Tazminat İsteminin Reddedilmesi Nedeniyle Mülkiyet Hakkıyla Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
14. Başvurucular ikamet ettikleri Batman İli, Sason İlçesi, Yakabağı Köyü'nde yaşanan terör olayları nedeniyle bu yerleri terk etmek durumunda kaldıklarını ve burada bulunan mal varlıkları ile geçim kaynaklarını kullanmaktan mahrum kaldıklarını,köyde terör riski hala bulunduğundan zararların devam ettiğini, zararların geçmişe dönük 1 yılı aşan kısımlar yönünden reddedilmesinin adil yargılanma ve mülkiyethakkınınihlal ettiğini ileri sürmüşler ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.
2. Değerlendirme
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucuların, ikamet ettikleri yerde gerçekleşen terör olayları nedeniyle 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptıkları taleplerin ve akabinde açtıkları davaların reddedildiğini süre gelen zararlar yönünden Mahkemenin ulaştığı sonucun hakkaniyete aykırı olduğuna yönelik iddiaların temel olarak mülke ulaşamamaktan kaynaklandığı anlaşıldığından başvurunun mülkiyet hakkıyla bağlantılı etkili başvuru hakkı yönünden incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
16. Bölge Adliye Mahkemesi 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/7/2004 tarihinden sonra meydana gelen zararlar bakımından Kanun’un 6. maddesinde belirlenen süreler içinde, 19/7/1987 ile 27/7/2004 tarihleri arasında meydana gelen zararlar bakımından ise 5233 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesinde öngörülen süre içinde idareye başvurulabileceği, 2000 yılından sonraki süregelen zararlar yönünden başvuru tarihinden geriye doğru 1 yıllık dönemi kapsayan zararlarına ilişkin isteminin kabul edilebileceği bu tarihten geriye doğru 1 yılı aşan döneme ilişkin tazmin isteminin ise hukuken kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır.
17. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Osman Kızılcan ([GK], B. No: 2021/11655, 28/7/2022) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede evvela süregelen müdahalelerde zarar konusu olay için somut bir tarih belirlenemeyeceği vurgulanmıştır. Ardından 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun'un 6. maddesinde belirtilen sürelerin müdahalenin kesildiği tarihten itibaren başlatılması gerektiğine aksi yorumun başvurucunun müdahalenin başlangıcının altmışıncı gününden sonra her gün Zarar Tespit Komisyonuna başvurması sonucunu doğuracağına işaret etmiştir. Sonuç olarak Zarar Tespit Komisyonuna başvuru süresine ilişkin yorumun makul olmayan, zarar konusu olayın âdeta her yıl kesintiye uğrayarak tekrarlandığını kabul eden, aşırı şekilci ve başvurucunun 5233 sayılı Kanun'la getirilen tazminat imkânından yararlanmasını zorlaştıracak kadar katı olduğunu değerlendirerek Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
18. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda 30/5/2007- 9/10/2017 tarihleri arasındaki dönem yönünden başvuruların süreden reddedilmesi nedeniyle başvurucuların Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 9/10/2017-9/10/2018 Tarihleri Arasındaki Dönemde Uğranılan Zararlar Yönünden Tazminat İsteminin Reddedilmesi Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
19. Başvurucular tazminat taleplerinin reddine yönelik "köyün tamamen boşaltılması ya da bir kısmının boşaltılması" gibi ölçütlerin 5233 sayılı Kanun'un amacına aykırı ölçütler olduğunu, köy koruculuğu sisteminin devam ettiğini bu bağlamda Mahkemece verilen ret kararlarının yeterli araştırmaya dayanmadığını, kararların tek taraflı ve hakkaniyete aykırı olduğunu, zararlarının oluştuğunu iddia ettikleri yerlerde keşif yapılmadığını, köyde terör riski hala da bulunduğundan zararların devam ettiği belirterek adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.
2. Değerlendirme
20. 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararların kapsam dışında olduğu açıkça belirtilmiştir. 5233 sayılı Kanun’un uygulanması bağlamında daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış olan bu taleplere ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmeler neticesinde de belirtilen hususlara ilişkin iddiaların maddi olayın ve hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması bağlamında mahkemelerce değerlendirilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu belirtilerek açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır (Sabri Çetin, [1.B.] B.No: 2013/3007, 6/2/2014, §§ 45-50; benzer yöndeki karar için bkz. Akbayır/Türkiye, B. No: 30415/08, 28/6/2011, § 88). Bu konudaki takdir mahkemelere ait olmakla beraber mahkeme kararlarının bariz takdir hatası içermesi durumunda anayasal bir temel hak veya özgürlüğün ihlal edilip edilmediğinin tespiti noktasında farklı bir değerlendirme yapılması gerekebilir (Mesude Yaşar, [2.B.], B. No: 2013/2738, 16/7/2014, § 93; Cahit Tekin, [1.B.], B. No: 2013/2744, 16/7/2014, § 88).
21. Somut başvuruda başvurucular tarafından açılan davalar Yakabağ Köyü'nde 2004 yılından bu yana herhangi bir terör olayının meydana gelmediği, kişisel güvenlik kaygıları veya eğitim, ulaşım, sağlık ve sosyal imkansızlıklar sonucu yaşadıkları köyü terk edenlerin/geri dönüş yapmayanların uğradıkları zararların 5233 sayılı Yasa kapsamında karşılanmasının olanaklı olmaması gerekçesiyle Mahkemelerce reddedilmiş ve bu kararlar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir (bkz. § 7, 8).
22. Anayasa Mahkemesi Abdurrahman Gültekin ve Sadullah Doysak kararında 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin yorumu kapsamında başvurucuların zararının tazmin edilebilmesi için köyün ya da mezranın tamamen boşalmış/boşaltılmış olması veya Danıştayın anılan yerleşim yerlerinde sadece geçici köy korucularının kalması şartını arayan yerleşik içtihatlarının keyfîlik içermediğine karar vermiştir (Abdurrahman Gültekin ve Sadullah Doysak, [2.B.], B. No: 2013/3528, 24/3/2016, § 28). Somut başvurularda da Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle 9/10/2017-9/10/2018 döneminde uğranılan zararlar yönünden tazminat isteminin kabul edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine yönelik iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
24. Başvurucular; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama ile 100.000 TL manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), [1.B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
26. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da başka bir karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
27. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
B. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
C. 9/10/2017-9/10/2018 döneminde uğranılan zararlar yönünden tazminat isteminin kabul edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine yönelik iddianın KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. 30/5/2007- 9/10/2017 tarihleri arasındaki döneme ilişkin tazminat isteminin reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
E. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
F. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli listenin (E) sütununda gösterilen mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
G. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
H. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
İ. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
J. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.