TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SAVAŞ KUBAT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/14208)
Karar Tarihi: 10/12/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
C. Ece YALIM
Başvurucu
Savaş KUBAT
Vekili
Av. Ömer Faruk AKBIYIK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gece vakti alkollü içecek satışı yapıldığı gerekçesiyle idari para cezası verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir
2. Başvurucu, İstanbul'un Kadıköy ilçesinde alkollü içecek satışı yapan bir tekel büfesi işletmektedir.
3. Kolluk kuvvetlerince 10/11/2019 tarihinde saat 00.20'de başvurucunun işlettiği tekel büfesinden alkollü içecek satışı yapıldığı gerekçesiyle saat 00.55'te düzenlendiği belirtilen tutanak üzerine Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığınca (İdare) 22/1/2020 tarihinde başvurucu aleyhine 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’nun 6. maddesinin beşinci fıkrasına göre içkilerin 22.00'den sonra satılamayacağı hükmüne dayanılarak 52.060 TL idari para cezası uygulanmıştır. İdari para cezası tutarı 4250 sayılı Kanun'un 7 .maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile aynı hükmün üçüncü fıkrası çerçevesinde 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamülleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un 8.maddesinin (k) bendine göre belirlenmiştir.
4. Başvurucu, bu idari para cezası kararına karşı 12/2/2020 tarihinde İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) başvuruda bulunmuştur. Başvuru dilekçesinde kolluk kuvvetlerince düzenlendiği iddia edilen tutanağın tebliğ edilmediğini, olay günü kime hangi marka alkollü içecek satıldığını bilmediğini, soyut iddia üzerine aleyhine idari para cezası uygulandığını, alkollü içecek satışı yaptığına dair herhangi bir yazılı delilin olmadığını, fiş, fatura gibi bir belge sunulmadığını, tek taraflı düzenlenen tutanakla cezalandırılması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını iddia etmiştir.
5. Hâkimlik 24/12/2020 tarihinde başvurunun reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; idari yaptırım kararıyla ilgili düzenlenen tahkikat evrakı ve idari yaptırım kararı onaylı suretlerinin celbedildiği evrak üzerinde yapılan incelemede idarece düzenlenen tutanakla eylemin sabit olduğu, sabit bulunan eylemin oluşturduğu kabahat nedeniyle başvurucu hakkında idari yaptırım kararının düzenlendiği ve düzenlenen idari yaptırımın kanuna ve usule uygun olduğu belirtilmiştir.
6. Başvurucu, Hâkimlik kararına itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde önceki beyanlarına benzer beyanlarda bulunmuş; tutanak içeriğinde tanık beyanı varsa tanığın dinlenilmesi gerektiğini, içeriğini bilmediği tutanağa itiraz ettiğini belirtmiştir.
7. Başvurucunun itirazını değerlendiren İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği 20/1/2021 tarihinde itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir. Karar gerekçesinde Hakimlikçe verilen kararda usule ve kanuna aykırılık ile değiştirilecek husus bulunmadığını ifade etmiştir.
8. Nihai karar başvurucuya 31/1/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, başvuru 16/2/2021 tarihinde yapılmıştır. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu; kolluk görevlileri tarafından düzenlendiği iddia edilen tutanağın tebliğ edilmediğini, olay günüalkollüiçecek satışı yapmadığı hâlde aleyhine idari para cezasıuygulandığını, görmediği bir tutanağa karşı savunma yapmak zorunda kaldığını, savunma hakkının kısıtlandığını, idari para cezasına itirazının özensiz biçimde basmakalıp ifadelerle gerekçesiz olarak reddedildiğini, dosyada bulunmayan bir tutanağa itibar edildiğini, idari para cezası miktarının çok yüksek olduğunu belirterek adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerektiği, yapılacak incelemede, ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşullarının göz önünde bulundurulması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
11. Başvurucunun iddialarının özünün gece vakti alkollü içecek satışı kabahatinden ötürü idari para cezası verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olduğu anlaşıldığından şikâyet mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Somut olayda İdare tarafından başvurucunun saat 22.00'den sonra alkollü içecek satışı kabahatinden başvurucuya idari para cezası verilmiştir. İdari para cezasıyla cezalandırma neticesinde başvurucudan tahsil edilen paranın başvurucunun mal varlığına dâhil olduğu ve verilen idari para cezasıyla mal varlığında eksilmeye yol açıldığı kuşkusuz olduğuna göre bu paranın başvurucu açısından mülk teşkil ettiği açıktır.
14. Başvurucuya saat 22.00'den sonra alkollü içecek satışı nedeniyle idari para cezası verilmiştir. Buna göre müdahaleyle alkollü içecek satışının belirli koşullar dâhilinde düzenlenerek kontrol edilmesi amaçlanmıştır. Bu durumda başvuru konusu olayda başvurucunun idari para cezasıyla cezalandırılması yoluyla yapılan müdahalenin sonuçları yanında özellikle amacı dikkate alındığında başvurunun mülkün kamu yararına kullanılmasının kontrol edilmesine ilişkin kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.
15. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesi gözönünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahale kanuna dayanmalı, kamu yararı amacı taşımalı ve ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılmalıdır(Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 62).
16. Başvuruya konu idari para cezası 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesi, 7. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 4733 sayılı Kanun'un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (k) bendi hükümlerine göre verilmiş olup söz konusu kanun hükümlerinin açık, ulaşılabilir ve öngörülebilir mahiyette olduğu dikkate alındığında başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuna dayalı olduğu kuşkusuzdur.
17. Başvuruya konu idari para cezasını gerektiren kabahat düzenlemesiyle alkollü içecek satışı yapılması gece vakti belirli saatler dâhilinde yasaklanmış ve cezai yaptırım belirlenmiştir. Kanun koyucunun gece saatlerinde alkollü içkilerin kontrollü ve güvenli bir şekilde tüketimini sağlamak için alınan tedbirler çerçevesinde söz konusu düzenlemeyi yaptığı dikkate alındığında müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacının olduğu kabul edilmelidir.
18. Müdahalenin kanuni ve meşru amaca uygun olduğu anlaşılmakla birlikte müdahalenin ölçülü olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir.
19. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşur. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade eder (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
20. Somut olayda başvurucunun işlettiği TEKEL büfesinde saat 22.00'den sonra alkollü içecek satışı yaptığı kolluk görevlilerince tespit edilmiş, bu tespit üzerine başvurucuya 4250 sayılı ve 4733 sayılı Kanunların hükümleri uyarınca idari para cezası verilmiştir.
21. İdari para cezası uygulanmak suretiyle başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı amacını gerçekleştirmek bakımından elverişli olduğu ortadadır.Kamu makamlarının kamu yararı amacını gerçekleştirebilmeleri için idari para cezalarının belirlenmesi şeklindeki müdahalenin gerekli olduğugörülmüştür.
22. Müdahalenin ölçülülüğünün değerlendirilmesi bakımından müdahalenin orantılılığı da değerlendirilmelidir. Öngörülen tedbirin maliki olağan dışı ve aşırı bir külfet altına sokması durumunda müdahalenin orantılı, dolayısıyla ölçülü olduğundan söz edilemez. Bu durumda uygulanan tedbir nedeniyle başvuruculara aşırı ve orantısız yük yüklenip yüklenmediğinin tespiti gerekir.
23. Başvurucu; mülkiyet hakkına yapılan müdahaleye karşı savunma yapamadığı, itirazını etkin bir biçimde ortaya koyamadığından yakınmıştır. Başvurucu idari para cezasına karşı iddia ve itirazlarını hiç görmediği bir tutanağa karşı yapmak zorunda bırakıldığını ileri sürmüştür.
24. Başvurucu, itirazlarında söz konusu kabahatin işlenmediği hâlde kollukçadüzenlendiği iddia edilen dosyada bulunmayan tutanağa itibar edildiğini iddia etmiştir.Nitekim itiraz değerlendirmesi yapan Hâkimlik, İdarece düzenlenen tutanak ile eylemin sabit olduğunu belirtmiş; kararında sabit bulunan eylemin oluşturduğu kabahat nedeniyle idari yaptırım kararı düzenlendiği ve bu idari yaptırımın kanun ve usule uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddedildiğini değerlendirmiştir. Anılan karara itirazı değerlendiren İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği de kararın usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek itirazın reddine karar vermiştir.
25. Somut olayda idari ve yargısal makamlar, kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağı esas alarak başvurucunun söz konusu kabahati işlediği kanaatine varmıştır. Ancak başvurucu; itiraz dilekçelerinde bu tutanağı hiç görmediğini, kime, hangi marka alkollü içecek satıldığını, tutanakta tanık beyanı olup olmadığını bilmediğini ifade etmiştir. Hâkimlik kararında ve anılan karara itirazın değerlendirildiği İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun itirazında ileri sürdüğü hususlara değinilmemiş, başvurucunun eylemiyle kanuna aykırılık arasında bağlantı olduğunu gösterir bir değerlendirme yapılmamıştır.
26. Başvurucuya idari para cezası verilmesi şeklindeki müdahalenin ölçülü olabilmesi için Anayasa'nın 35. maddesinde öngörülen mülkiyet hakkının usule ilişkin güvencelerinin sağlanmış olması, bu güvenceler kapsamında öncelikle başvurucuya idari para cezasının hukuka aykırı olarak keyfî veya makul olmayan şekilde uygulandığına ilişkin itiraz ve savunmalarını yetkili makamlar önünde etkin biçimde ortaya koyabilme olanağının tanınması gerekir.
27. Bu bilgiler ışığında başvurucunun itiraz ve savunmalarını etkin biçimde ortaya koyamadığı, Hâkimlik kararlarında söz konusu itiraz ve savunmalarla ilgili ve yeterli gerekçe bulunmadığı, başvurucunun mülkiyet hakkının korunması için gerekli usuli güvencelerin somut olayda sağlanmadığı anlaşılmıştır. Gece vakti alkollü içecek satışı nedeniyle idari para cezası verilmesi şeklindeki mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin; kamu yararı amacıyla karşılaştırıldığında başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı külfet yüklediği, başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengeyi bozduğuvesonuç olarak ölçülü olmadığı kanaatine varılmıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
29. Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
30. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar vardır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş; yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (2020/1158 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.