TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ABDULKERİM ATAMAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/58415)
Karar Tarihi: 10/12/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Hasan HÜZMELİ
Başvurucu
Abdulkerim ATAMAN
Vekili
Av. Samet ATAMAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, idareye bildirimde bulunulmadan düzenlenen bir toplantıya katılma gerekçesiyle mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 7/11/2014 tarihinde başvurucunun da aralarında bulunduğu yedi kişi hakkında 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanun'un 28. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanuna aykırı toplantı düzenleme veya yönetme ya da bunların hareketlerine katılma suçunu işledikleri gerekçesiyle kamu davası açılmıştır. Cumhuriyet Savcılığı, Nusaybin ilçesi ile Suriye sınırına duvar inşası nedeniyle yapılan protesto faaliyetinin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Beytüşşebap İlçe Başkanı olan başvurucunun liderliğinde gerçekleştiğini belirtmiştir. İddianameye göre idareye bildirimde bulunulmadığı için kanuna aykırı hâle gelen etkinlikte bir grup, Beytüşşebap Belediyesi binası önünde toplanarak yürüyüş yapmış; bu esnada bazı katılımcılar terör örgütü lideri lehine slogan atmıştır. Cumhuriyet Savcılığı, terör örgütü propagandası suçunu işleyen kişilerin kimliğinin belirlenmesi için anılan suç yönünden soruşturma dosyasının tefrik edildiğini açıklamıştır.
3. Başvurucu, yargılama aşamasındaki sözlü savunmasında Suriye'deki savaşı protesto etmek ve çözüm süreci ile ilgili düşüncelerini bildirmek amacıyla BDP İlçe Başkanlığı olarak yürüyüş ve basın açıklaması düzenlediklerini ifade etmiştir. Ayrıca bu etkinliği Suriye sınırına yapılan duvarı protesto etmek ve bir belediye başkanının yaptığı açlık grevine destek olmak amacıyla gerçekleştirdiklerini belirtmiştir. Başvurucu, daha önce verilen bildirimlere idarece cevap verilmemesi nedeniyle başvuruya konu etkinlik için bildirimde bulunmadıklarını açıklamıştır.
4. Beytüşşebap Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) başvurucunun da aralarında olduğu sanıkların idareye bildirimde bulunmadan düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmaları nedeniyle 2911 sayılı Kanun'un 28. maddesinin birinci fıkrası kapsamında suç işlediklerini kabul etmiştir. Mahkeme, anılan suç kapsamında başvurucunun 1 yıl 3 ay hapis cezasıyla mahkûmiyetine ve cezanın ertelenmesine karar vermiştir. Mahkeme mahkûmiyet kararında, aralarında başvurucunun da olduğu sanıkların "olay tarihinde düzenleyicileri tespit edilemeyen toplantı ve gösteri yürüyüşüne katıldıklarının kendi ikrarları ve diğer deliller ile sabit olduğu" ve "Beytüşşebap Kaymakamlığı'na herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, sanıkların bu hususu bildikleri ve Beytüşşebap ilçesinin yapısı, sosyo-ekonomik durumu ve küçük bir ilçe olması münasebetiyle bilebilecek durumda oldukları" gerekçesine dayanmıştır. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 26/5/2021 tarihinde hükmün onanmasına karar vermiştir.
5. Başvurucu, nihai hükmü 5/11/2011 tarihinde öğrendikten sonra 2/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
6. Başvurucu; Suriye'deki savaşı protesto etmek ve çözüm süreci hakkında düşüncelerini bildirmek için basın açıklamasına katıldığını, herhangi bir taşkınlık olmaksızın göstericilerin dağıldığını belirterek sırf bildirimde bulunulmayan bir etkinliğe katılması nedeniyle cezalandırılmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiğinden yakınmıştır. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönünde bulundurulması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
7. Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmiştir.
8. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
9. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin dayanağı olan 2911 sayılı Kanun'un 28. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı kabul edilmiştir. Müdahalenin Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sınırlama sebeplerinden kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla yapıldığı anlaşılmıştır.
10. Anayasa Mahkemesi birçok kararında toplantı hakkının bildirim usulüne bağlanabileceğini kabul etmiştir (birçok karar arasından bkz. Ali Rıza Özer ve diğerleri, [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 121). İdareye önceden bildirimin amacının toplantı, yürüyüş veya diğer gösterilerin etkin şekilde kullanımını güvence altına almak için yetkililere makul ve uygun tedbir alma imkânının sağlanması olduğunu açıklamıştır (Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 39; Rıza Gökçen Erus ve diğerleri, B. No: 2014/17391, 19/4/2018, § 50; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 52). Ayrıca Anayasa Mahkemesi bireyin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının korunması ihtiyacı nedeniyle önceden bildirim yükümlülüğüne uyulmaması hâlinde idare ve mahkemelerce gözetilmesi gereken ilkeleri Selma Elma (B. No: 2017/24902, 4/7/2019) kararında açıklamıştır (bildirim usulü ve uygulanmasının amacı ile sınırlamanın niteliği ve bu yükümlülüğe aykırılık hâlinde sorumluluğa yönelik ilkeler için bkz. Selma Elma, §§ 41-47;Gülistan Atasoy ve diğerleri [GK], B. No: 2017/15845, 21/1/2021, §§ 57, 58; Dilan Ögüz Canan, § 39; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 122; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 52; kanunda öngörülen koşullar tümüyle karşılanmadan yapılan toplantının tek başına toplantının barışçıllığını ortadan kaldırmadığına vemüdahale için yeterli olmadığına ilişkin kararlar için bkz. Dilan Ögüz Canan, § 41; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 119; Gülşah Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 69; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247, 4/4/2018, § 57; barışçıl toplantıya devletin sabır ve hoşgörü göstermesine yönelik kararlar için bkz. Osman Erbil, § 54; Dilan Ögüz Canan, § 38; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, [GK], B. No:2014/920, 25/5/2017 § 81; Sevinç Hocaoğulları, B. No: 2015/271, 15/11/2018, § 43).
11. Anayasa Mahkemesi anılan kararda bildirim usulüne uyulmaması hâlinde yalnızca bu yükümlülüğü yerine getirmekle -organize edenlere ya da yönetenlere- mükellef olanlara ölçülü bir yaptırım uygulanabileceğini önemle vurgulanmıştır (Selma Elma, § 47/i). Ayrıca Anayasa Mahkemesi birçok kararında temel bir hakka müdahaleyi gerekli kılan zorunlu bir ihtiyacın varlığının ve bu doğrultuda yarışan değerler arasında adil bir denge kurulduğunun ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulması gerektiğini açıklamıştır (benzer değerlendirmeler için bkz. İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, B. No: 2016/23696, 8/6/2021, § 45; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, B. No: 2015/10676, 26/12/2018, §§ 40, 48; kınanabilir bir olaya karışmadıkları sürece toplantıya katılan kişilereen hafif kabul edilecek cezanın dahi uygulanmaması gerektiğine ve müdahalenin caydırıcı etkisine dair değerlendirmeler için bkz. Osman Erbil, §§ 51, 71; Ömer Faruk Akyüz, § 60).
12. Somut olayda, idareye bildirim verilmediği için kanuna aykırı olan bir etkinliği yönetmesi nedeniyle başvurucu hakkında 2911 sayılı Kanun'un 28. maddesi uyarınca kamu davası açılmıştır (bkz. § 2). Ancak yapılan yargılama sonucu ilk derece mahkemesi, başvurucunun ikrarına rağmen, etkinliğin düzenleyicisinin tespit edilemediğini belirterek başvurucuyu sadece kanuna aykırı olduğunu bildiği bir etkinliğe katılması nedeniyle cezalandırmıştır (bkz. §§ 3,4). Buna göre başvurucunun toplantıyı organize eden veya yöneten sıfatıyla değil toplantıya katılması nedeniyle cezalandırıldığı anlaşılmıştır. O hâlde Anayasa Mahkemesi önündeki mesele, bildirim verilmeden yapıldığı için kanuna aykırı olan etkinliğe katılması nedeniyle başvurucunun -ertelenen- 1 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının belirlenmesinden ibarettir.
13. İddianame ve mahkeme kararında yapılmak istenen etkinliğin bütünüyle barışçıl olmaktan çıktığı değerlendirilmediği gibi anılan toplantı nedeniyle kamu düzeninin bozulduğu veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin zedelendiği yönünde bir tespit de mevcut değildir. İlk derece mahkemesi sadece 2911 sayılı Kanun'un kamu düzenini korumak için öngördüğü hükümleri şeklî olarak değerlendirerek başvurucunun kanuna aykırı toplantıya katılmakla anılan hükümlere aykırı davrandığını tespit etmekle yetinmiştir.
14. Öte yandan başvurucunun müdahale öncesi veya sonrasında herhangi bir kamu düzenini bozucu nitelikte bir eylemi olduğuna ilişkin bir tespit olmadığı gibi derece mahkemesinin başvurucunun sadece toplantının katılımcılarından olduğu yönündeki kabulüne göre başvurucunun bildirim yükümlülüğünde bulunması gereken kişi statüsünde de olmadığı anlaşılmaktadır (bildirim yükümlülüğünün ihlali nedeniyle toplantı düzenleyicisine uygulanan yaptırımın değerlendirildiği karar için bkz. Ali Orak ve İrfan Gül, B. No: 2014/10626, 18/4/2018, §§ 39-67).
15. Yukarıdaki ilkeler bir bütün olarak ele alındığında derece mahkemesinin somut olayda başvurucuyu ertelenmiş bile olsa 1 yıl 3 ay gibi bir hapis cezasıyla cezalandırılmasını gerekli kılan zorunlu bir toplumsal ihtiyacın varlığını ve bu doğrultuda yarışan değerler arasında adil bir denge kurulduğunu ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya koymadığı sonucuna ulaşılmıştır.
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
17. Başvurucu; ihlalin tespiti ile 100.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.
18. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan GK, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019,§§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) GK, B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
19. Başvurucuya manevi zararları karşılığında net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Beytüşşebap Asliye Ceza Mahkemesine (E.2014/59, K.2015/6) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.