TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUHAMMET ATILGAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/16187)
|
|
Karar Tarihi: 30/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Güzay ŞERBETCİ
|
Başvurucu
|
:
|
Muhammet ATILGAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Hatice Kübra EKİCİ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kamudaki görevinden çıkarılan hukukçunun baro staj listesine yazılmasına ilişkin verilen kararın mahkemece iptal edilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Polis memuru olarak görev yaptığı sırada olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerine (OHAL KHK'ları) dayanılarak kamu görevinden çıkarılan başvurucu, baro staj listesine avukat stajyeri olarak yazılma talebiyle Ankara Barosuna başvurmuştur. Başvurucunun talebi Ankara Barosu Yönetim Kurulu tarafından kabul edilmiştir. Bu karara karşı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz edilmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucunun OHAL KHK'sı ile görevinden çıkarıldığı, kamu görevlisi olma niteliğini kaybettiği, hakkında kovuşturma bulunduğu vurgulanmıştır. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu anılan itirazı reddetmiştir.
3. Söz konusu karar, Adalet Bakanlığı (Bakanlık) tarafından uygun bulunmayarak bir daha görüşülmek üzere TBB'ye geri gönderilmiştir. TBB, önceki kararında ısrar ederek başvurucunun baro staj listesine yazılmasına karar vermiştir. Bakanlık, anılan karara karşı Ankara 10. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açmıştır. Başvurucu, davalı TBB'nin yanında iptal davasında müdahil olarak yer almıştır.
4. Mahkeme öncelikle yürütmenin durdurulması talebini kabul etmiş, sonrasında 30/11/2020 tarihli kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan ceza davasının derdest olduğu, başvurucuya isnat edilen fiilin niteliği ile baro levhasına yazılması durumunda yürütülecek kamu hizmetinin önemi ve özelliği vurgulanmıştır. Anılan hususlar ile 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun ilgili düzenlemeleri dikkate alınarak staj listesine yazılma kararı için kovuşturma sonucunun beklenmesinin yerinde olacağı sonucuna varılmıştır.
5. İptal kararına karşı TBB'nin istinaf kanun yoluna başvurusu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesinin 11/3/2021 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.
6. Başvuru 14/4/2021 tarihindeyapılmıştır.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
9. Başvurucu, avukatlık yapabilmesi için başvurduğu baro staj listesine yazılma talebinin mahkeme tarafından reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; somut olayın kendine özgü koşulları,başvurucuya isnat edilen fiilin niteliği ile baro staj levhasına yazılması durumunda yürütülecek kamu hizmetinin önemi ve özelliği dikkate alınarak karar verildiği, başvurucunun baro staj levhasına yazılmamasının özel hayatına ve aile hayatına saygı hakkını ne şekilde etkilediğini yeterince ortaya koyamadığını dile getirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı başvuru formunda yer alan beyanlarını yinelemiştir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Mehmet Çetinkaya ve D.K. [GK], B. No: 2018/27392, 15/4/2021; B.A.Y. [GK], B. No: 2019/19788, 5/7/2022).
11. Başvurucunun iddiasının baro staj listesine yazılma talebinin reddedilmesine, dolayısıyla serbest avukatlık yapmasının engellenmesine ilişkin olduğu görülmüştür. Mesleki hayata yönelik bu tür tedbirlerin ya da müdahalelerin hangi durumlarda özel hayat bağlamında uygulanabilir olduğu hususunda belirlenen ölçütler Tamer Mahmutoğlu ([GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, §§ 84-96) kararında açıklanmıştır.
12. Başvurucunun staj listesine yazılma talebinin reddinin özel hayata saygı hakkına müdahale niteliğinde olduğu ve anılan müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa'nın 20. maddesini ihlal edeceği açıktır (Ömer Özcan [GK], B. No: 2019/24047, 23/3/2023).
13. Anayasa Mahkemesi Ömer Özcan kararında anılan müdahalenin meşru amacının olduğunu tespit ederek kanuni dayanağını demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük kriteriyle birlikte incelemiştir.
14. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi 1136 sayılı Kanun'un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında bazı suçlardan kovuşturma altında bulunulması hâlinde avukatlığa alınma isteği hakkındaki kararın kovuşturma sonuna kadar ertelenebileceği ancak ilgili mevzuatta stajın ötelenmesine dair açık bir kanuni düzenlemenin bulunmadığını tespit etmiştir. Buradan hareketle stajın avukatlığa kabul talebinde bulunmanın ön şartı olarak düzenlendiği dikkate alındığında bu kuralın staja başvuruda işlerlik kazandırılacak şekilde geniş yorumlanmasının öngörülebilir olmadığı, hak ve özgürlükleri daraltan bir yorum olduğu değerlendirilmiştir (Ömer Özcan, §§ 61, 63).
15. Bununla birlikte anılan kararda kovuşturmanın mahkûmiyetle sonuçlanması hâlinde adayın staj listesinden ve avukatın baro levhasından kesin olarak silineceğinin mevzuatta açıkça düzenlendiğinin gözetilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu açıklamalar bağlamında hakkında devam eden kovuşturma bulunması sebebiyle başvurucunun baro staj listesine yazılmamasının hangi zorlayıcı toplumsal ihtiyacı karşıladığının ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır (Ömer Özcan, §§ 64, 65).
16. Somut başvuruda da anılan karardan ayrılmayı gerektirir bir husus bulunmamaktadır. Bu nedenle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Ömer ÇINAR bu görüşe katılmamıştır.
III. GİDERİM
17. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 5.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
18. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
19. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞiYLE,
C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Ömer ÇINAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
D. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 10. İdare Mahkemesine (E.2020/937, K.2020/1836) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
Başvuru, polis memur iken kamudaki görevinden çıkarılan hukukçunun baro levhasına yazılmasına ilişkin talebinin mahkemece iptal edilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Sayın Mahkemece yapılan değerlendirmede çoğunluk tarafından, başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesindeki özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Aşağıda belirttiğimiz gerekçelerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Şöyle ki;
Başvurucu, polis memuru olarak görev yaptığı sırada FETÖ/PDY ile irtibat ya da iltisak içinde olduğu gerekçesi ile 672 sayılı OHAL KHK’sına dayanılarak kamu görevinden çıkarılmıştır. Başvurucu, baro levhasına stajyer olarak yazılmak için Ankara Barosuna başvurmuş, bu başvurusu kabul edilmiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucunun polis memurluğundan çıkarıldığı, Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılamasının devam ettiği belirtilerek Türkiye Barolar Birliği’ne itiraz edilmiştir. TBB’nin red kararı Adalet Bakanlığı tarafından uygun bulunmayarak geri gönderilmiş, TBB’nin kararında ısrar etmesi üzerine Bakanlık tarafından dava açılmıştır. İdare Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilmiş, yargılama sonucunda TBB’nin işleminin iptaline karar verilmiş, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu da Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.
1136 sayılı Kanun'un "Avukatlığa Kabulde Engeller" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:
"Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık mesleğine kabul istemi reddolunur : a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak. _Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir”.
1136 sayılı Kanun'un "Redde veya Kovuşturma Sonuna Kadar Beklenmesine Dair Karara İtiraz" kenar başlıklı 8. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:
"…Baro yönetim kurullarının adayın levhaya yazılması hakkındaki kararları, karar tarihinden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliğine gönderilir. Türkiye Barolar Birliği kararın kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde uygun bulma veya bulmama kararını ve itirazın kabul veya reddi hakkındaki kararlarını onaylamak üzere karar tarihinden itibaren bir ay içinde Adalet Bakanlığına gönderir. Bu kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir..._Adalet Bakanlığının dördüncü fıkra uyarınca verdiği kararlara karşı, Türkiye Barolar Birliği, aday ve ilgili baro; Adalet Bakanlığının uygun bulmayıp bir daha görüşülmek üzere geri göndermesi üzerine Türkiye Barolar Birliğince verilen kararlara karşı ise, Adalet Bakanlığı, aday ve ilgili baro idari yargı merciine başvurabilir…”.
Başvurucuların baro levhasına kayıt talebinin kabulüne dair Adalet Bakanlığı’nın yaptığı itirazın ve yerel mahkemelerin Türkiye Barolar Birliği (TBB)’nin baro levhasına kayıt işleminin iptal gerekçesi, başvurucu hakkında Avukatlık Kanununun 5. maddesinde belirtilen suçlardan dolayı kovuşturma bulunmasıdır. Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” hükmü yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi kararlarında; özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkının kişinin çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını içerdiği, kişilerin mesleki hayatları ile özel hayatları arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğu, kişinin mesleği ile ilgili tasarrufların özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir (Anayasa Mahkemesi’nin Serap Tortuk kararı, Başvuru No; 2013/9660, K. Tarihi; 21/1/2015, § 36; Yine bkz. AYM, Bülent Polat kararı, Başvuru No;2013/7666, K. Tarihi; 10/12/2015, § 62).
Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanmayan ve kişilerin mesleki hayatlarına ya da sosyal statülerine yönelik müdahaleler ya da tedbirler içeren her durumun doğrudan doğruya özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığını, bu türden müdahalelerin konu olduğu süreçlerin özel hayata saygı hakkının incelenmesini ve güvencelerinin harekete geçirilmesini sağlamaya elverişli olması gerektiğini, mesleki hayata ve sosyal statüye yönelik olarak gerçekleştirilen müdahalelerin ya da alınan tedbirlerin kişilerin sosyal yaşamlarına ve çevreleriyle kuracakları iletişime, dolayısıyla özel hayatlarına dolaylı da olsa bir etkisinin olacağı öngörülebilir olsa da bu kapsamdaki gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi muhtemel etkinin meselenin özel hayata saygı hakkı kapsamında ele alınmasını gerekli kılacak ölçüde ciddi ve asgari bir ağırlık düzeyinde olduğunun ortaya konulması gerektiğini, bu çerçevede özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanılmaksızın mesleki hayata ve sosyal statüye yönelen müdahalelerin ya da tedbirlerin özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi için muhataplarının özel hayatları üzerinde ciddi etkisinin olması veya bu düzeyde bir etkinin doğmasının muhtemel olması gerektiğini ifade etmiştir ( Bkz. Anayasa Mahkemesi’nin 23.07.2024 tarihli, 2023/25 E. ve 2024/139 K. sayılı kararı, §45,46).
Baro levhasına kayıt talebinin yerel mahkemece iptaline ilişkin müdahale Avukatlık Kanununun 5. ve 8. maddeleri çerçevesinde yapılmış olup, başvurucu hakkında kovuşturma bulunduğundan kanuni dayanağı mevcuttur.Kişilerin özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına getirilen sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca ölçülü de olması gerekir. Ölçülülük ilkesi ise elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise amaç ile araç arasında adil bir denge kurulmasını gerektirmektedir. (bkz. Anayasa Mahkemesi’nin 23.07.2024 tarihli, 2023/25 E. ve 2024/139 K. sayılı kararı, § 61). Avukatlık Kanununun 1. maddesinde avukatlığın, kamu hizmeti ve serbest bir meslek olduğu belirtilmiş, aynı Kanunun 2. maddesinde ise, avukatlığın amacının; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olduğu belirtilmiştir. Bu anlamda avukatlık faaliyetinin, yargı faaliyetinin önemli ve ayrılmaz bir unsuru olduğu açık olup, baro levhasına kayıt için Kanunun 5. maddesinde belirtilen suçlardan kovuşturma bulunmaması koşulunun aranmasının meşru amaca ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez.
Kaldı ki, somut olayda olduğu gibi herhangi bir Kanunda öngörülen kuralın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların idari yargıya taşınabilmesi ve idarenin takdir hakkını somut olay bağlamında doğru bir şekilde değerlendirip değerlendirmediğinin denetlenmesi mümkündür. Somut olayda da Avukatlık Kanunu’nun 8. maddesinin verdiği yetki çerçevesinde Adalet Bakanlığı tarafından, TBB’nin takdir hakkı çerçevesinde verdiği kararın idare mahkemesince denetlenmesi söz konusudur. Avukatlık Kanunu’nun 5. maddesinde adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Kanunda bekletme işlemi için bir süre tayin edildiği ve kovuşturmanın sonuçlanmasına kadar mümkün olabileceği belirtilmiş olduğundan, söz konusu düzenlemenin, başvurucuların özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına orantısız, dolayısıyla ölçüsüz bir sınırlama getirmediği sonucuna ulaşılmalıdır. Bu bağlamda, başvurucu hakkında Avukatlık Kanununda belirtilen suçlardan, ceza kovuşturmasının devam ettiği gerekçesi ile Bakanlık tarafından baro levhasına kayıt yapılmasına itiraz edilmesi somut bir olgu olup, söz konusu kovuşturmalar neticelendikten sonra tekrar değerlendirme yapılması her zaman mümkün olduğundan, başvurucunun özel hayatına yapılan müdahale Anayasa’ya aykırı değildir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ihlal edilmediğinden aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.