TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
İMAM TINIĞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/16550)
Karar Tarihi: 2/5/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Muhammed Nuri ÖZGÜR
Başvurucu
İmam TINIĞ
Vekili
Av. Mahmut ÇİFTÇİ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, imza incelemesi konusunda bilirkişi raporu alınması talebinin reddedilmesi ile usule ilişkin imkânlar noktasına dezavantajlı konuma düşürülme nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Müşteki firmanın vekili, İstanbul İcra Ceza Mahkemesine hitaben verdiği 8/11/2019 tarihli şikâyet dilekçesiyle başvurucunun keşide ettiği çekin karşılığını bankada bulundurmadığından ve "Karşılıksızdır." işlemi yapılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince başcurucunun cezalandırılmasını talep etmiştir.
3. Gebze 1. İcra Ceza Mahkemesi (Mahkeme) yargılama sonucunda başvurucunun 97.970 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Başvurucu, istinaf kanun yoluna başvurmuş; Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi 26/1/2021 tarihinde istinaf başvurusunu kesin olarak reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Sanık müdafiinin istinaf dilekçesi ile çekteki imzanın sanığa ait olmadığını belirtmiş ise de; 5941 sayılı yasanın 5/1. maddesinde düzenlenen suçun karşılıksız çek keşide etmek suçu olmayıp çekin karşılığını bulundurmama suçu olması bakımından şayet çekteki imza sanığa ait olmasa dahi çekin rıza dışı elden çıktığı ispatlı olmadıkça sorumluluktan kurtulmasının mümkün olmaması birlikte değerlendirildiğinde imza inkarının yargılamayı uzatma amaçlı olduğu kanaat ve takdirine varılarak yapılan incelemede;
Yerel mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, duruşma tutanakları, savunma ve diğer delillere göre hukuka aykırılığın bulunmadığı bu yönüyle delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirilip kanunda öngörülen ceza tipine uyduğu ve cezanın doğru olarak uygulandığı anlaşılmakla,..."
4. Mahkeme 26/2/2021 tarihinde, 25/3/2020 tarihli ve 7226 sayılı Kanun'un 49. maddesi ile 5941 sayılı Kanun'a eklenen geçici 5. madde gereğince, anılan ilamın infazının durdurulmasına ve Kanun'da öngörülen ihtarın başvurucuya yapılmasına ilişkin ek karar vermiştir.
5. Başvurucu, mahkûmiyete ilişkin nihai kararı 3/3/2021 tarihinde öğrendikten sonra 1/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Müşteki firma 2/7/2021 tarihinde şikâyetten vazgeçtiğine ilişkin dilekçeyi Mahkemeye sunmuştur. Mahkeme aynı tarihli ek kararı ile hükmün tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.
7. Komisyon; silahların eşitliği ilkesi ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu, dava konusu çek üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmesine ve bunun yargılamanın esasını etkileyecek nitelikte olmasına rağmen Mahkemenin bilirkişi incelemesi talebini reddetmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği, bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
9. Genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31; S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
10. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (Mehmet Güven Ulusoy, § 32; S.Ö., § 29).
11. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 83. maddesi ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi gereği başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir.
12. Somut olayda mahkûmiyet kararı kesinleştikten sonra müştekinin şikâyetinden vazgeçmesiyle Mahkeme, hükmün tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasına karar vermiştir. Bu karar 7/7/2021 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir. Bu olgular başvurucunun ihlal iddialarına yönelik kabul edilebilirlik ve esas incelemesi bakımından oldukça önemlidir. Buna karşılık başvurucu, İçtüzük'ün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı bir şekilde yukarıda ifade edilen olgulara ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.
13. Başvurucunun başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermeyerek, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmeyerek başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
14. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 2/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.