logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ersin Çiçek ve Osman Akbaş [2. B.], B. No: 2021/1864, 26/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERSİN ÇİÇEK VE OSMAN AKBAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/1864)

 

Karar Tarihi: 26/3/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Şeyda Nur ÜN

Başvurucular

:

1. Ersin ÇİÇEK

 

 

2. Osman AKBAŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda bulunan başvuruculara slogan atma gerekçesiyle disiplin cezası verilmesi üzerine infaz hâkimliğine yapılan şikâyette, sonuca etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucular, başvuru tarihinde hükümlü olarak Mardin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır. 9/10/2020 tarihinde D/13, D/14 ve D/15 koğuşlarında toplu bir şekilde slogan attıkları gerekçesiyle başvurucuların da aralarında bulunduğu 57 tutuklu ve hükümlü hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

3. Ceza İnfaz Kurumu yaşanan olayla ilgili olarak 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereği "tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içerisinde yazılı veya sözlü savunma verebilecekleri, aksi hâlde savunma hakkından vazgeçmiş sayılacakları" ihtarını içeren savunma istem yazısını tutuklu ve hükümlülere tebliğ etmiştir. Başvurucular savunma istem yazısını imzalamamış ancak sözlü savunmada bulunmak istediklerine dair dilekçe vermişlerdir.

4. Başvurucuların da aralarında bulunduğu 54 tutuklu ve hükümlünün sözlü savunma vermek istediklerine dair dilekçelerine istinaden Ceza İnfaz Kurumunun 19/10/2020 tarihli tutanağına göre ilk olarak D/13 koğuşundaki bir hükümlü ifade odasına alınmış, Türkçe bilmesine ve konuşmasına rağmen tercüman eşliğinde Kürtçe savunma yapmak istediğini beyan etmiş, kendisine kurumda tercüman bulunmadığı ve savunmasını Türkçe yapması gerektiği, aksi hâlde savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmiştir. Tercüman eşliğinde savunma yapmak istediğini yinelemesi üzerine hükümlü, savunması alınmaksızın koğuşuna geri gönderilmiştir. Akabinde hak kaybı olmaması adına D/13, D/14 ve D/15 koğuşundaki tutuklu ve hükümlülere bu durum bildirilmiş, tutuklu ve hükümlülerin tamamının tercüman eşliğinde Kürtçe savunma yapmak istediklerini beyan etmeleri nedeniyle savunmaları alınmamıştır. Ceza İnfaz Kurumu da savunma alınamadığına dair 19/10/2020 tarihli tutanağı tanzim etmiştir.

5. Disiplin Kurulunun 23/10/2020 tarihli kararıyla başvurucuların gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak disiplin suçunu işlediklerinden bahisle bir ay haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakma disiplin cezasıyla cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

6. Başvurucular Ceza İnfaz Kurumunun kararına itiraz etmiş, itiraz dilekçelerinde de disiplin soruşturmasına karşı sözlü savunma yapmak istediklerini ancak Ceza İnfaz Kurumunun tercüman bulunmadığı gerekçesiyle savunmalarını almadığını, taleplerinin Kürtçe savunma yapmak olmadığını, yalnızca sözlü savunma yapmak istediklerini, Ceza İnfaz Kurumunun varsayım üzerinden hareket ettiğini, 19/10/2020 tarihli tutanakta geçtiği gibi kendilerine kurum tarafından bu hususta herhangi bir bildirim yapılmadığını beyan etmişlerdir. İtirazları inceleyen Mardin İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) 19/11/2020 tarihinde "Disiplin Kurulu kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı" gerekçesiyle başvurucuların itirazının reddine karar vermiştir. Anılan ret kararı, slogan atma eylemine dair Ceza İnfaz Kurumu personeli tarafından tutulan tutanağa dayanmaktadır.

7. Başvurucular, İnfaz Hâkimliğinin kararına itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi 30/11/2020 tarihinde "kararın usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle başvurucuların itirazını kesin olarak reddetmiştir.

8. Başvurucular, nihai hükmü 2/12/2020 tarihinde öğrendikten sonra 24/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir. 2021/1871 numaralı başvurunun 2021/1864 numaralı başvuru ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.

11. Başvurucular; olay tarihinde hiçbir şekilde slogan atmadıklarını, hukuka aykırı ve keyfî bir şekilde kendilerine ceza verildiğini iddia etmiştir. Ayrıca slogan atma eylemine katılmadıkları için Disiplin Kurulu tarafından gönderilen savunma istem yazısını imzalamadıklarını, disiplin soruşturması esnasında sözlü savunma vermek istediklerini ancak bu taleplerinin Disiplin Kurulu tarafından bir varsayımdan hareketle Kürtçe savunma vermek istedikleri şeklinde kabul edildiğini ve kurumda tercüman bulunmadığı gerekçesiyle savunmalarının alınmadığını beyan etmiştir. Başvurucular, Ceza İnfaz Kurumu tarafından tutulan 19/10/2020 tarihli tutanakta yer alan hususların gerçeği yansıtmadığını, koğuşlarına gelinerek kendilerine savunmayla ilgili hususlarda herhangi bir bilgi verilmediğini eklemiştir. Nihayetinde başvurucular slogan atma eylemine katılmadıklarına ve sözlü savunmalarının alınmadığına yönelik tüm sürece dair İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmalarına karşın İnfaz Hâkimliği tarafından hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın şikâyetlerinin gerekçesiz bir şekilde reddine karar verildiğini iddia etmiştir.

12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; mevcut başvuruda başvurucuların ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik şikâyetleri incelenirken Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı genel hatlarıyla bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

13. Başvuru, adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu [1. B.], B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce yeterli bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

16. Disiplin suç ve cezaları yönünden genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun'un 37. maddesi uyarınca, Kanun kapsamındaki bir disiplin suçunun oluşabilmesi ve cezasının uygulanabilmesi için sadece her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Kanun'un 37. maddesine göre ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre hükümlü hakkında Kanun'da belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Memiş Berber [1. B.], B. No: 2017/38744, 20/10/2021, § 22).

17. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi; ceza infaz kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun'un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçunu oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5) [2. B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, §§ 43, 44; Cihat Özdemir [2. B.], B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22). Bununla birlikte ceza infaz kurumlarında düzenin ve güvenliğin sağlanması için özellikle terör örgütlerine bağlılığı canlı tutmak amacındaki toplu eylemlere karşı daha hassas olunması gerektiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığını da ifade etmiştir (Murat Karayel (5), § 46; Cihat Özdemir, § 22; Memiş Berber, § 23). Dolayısıyla somut olayda başvurucuların slogan atma şeklinde bir eylemde bulunup bulunmadıkları ile eylemin ceza infaz kurumunun güvenliğini veya disiplinini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek nitelikte olup olmadığının ceza infaz kurumu kararı ve yargı mercilerinin kararlarında ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulup konulamadığı incelenmelidir.

18. Somut olayda başvurucuların da aralarında bulunduğu bir grup tutuklu ve hükümlünün terör örgütü lideri lehine slogan attıkları gerekçesiyle haklarında disiplin soruşturması başlatılmış, soruşturma esnasında başvurucular sözlü savunma yapmak istediklerini beyan ettikleri dilekçelerini Disiplin Kuruluna sunmuştur. Söz konusu dilekçelerde başvurucuların sözlü savunma yapma taleplerinin haricinde farklı bir dilde veya tercüman eşliğinde savunma yapmak istediklerine dair bir talep bulunmamaktadır. Disiplin Kurulu, sözlü savunma talebinde bulunan bir hükümlünün savunmasını alacağı esnada hükümlünün tercüman eşliğinde Kürtçe savunma yapmak istediğini beyan etmesi üzerine kurumda tercüman bulunmadığını belirtmiş; hükümlünün talebini yinelemesi üzerine savunması alınmamıştır.

19. Bu aşamadan sonra Ceza İnfaz Kurumu tarafından tutulan 19/10/2020 tarihli tutanağa göre slogan atılan koğuşlara gidilerek kurumda tercüman bulunmadığı bildirilmiş, tutuklu ve hükümlülerin tercüman eşliğinde savunma yapmak istemelerini beyan etmeleri üzerine savunmalarının alınmadığı belirtilmiştir. Bu noktada kamu görevlileri tarafından düzenlenen tutanakların içeriğinin hukuka/gerçeğe uygunluk karinesinden yararlanacağı ilkesi kabul edilmekle birlikte söz konusu karinenin tutanağın içeriğinin hukukilik ya da gerçeklik açısından tartışıldığı bir yargılamada geçerli olmayacağı hususu hatırlanmalıdır. Gerçekten de bir yargılamada idare tarafından tanzim edilen belgelerin içeriğinin gerçekliği karinesinin yargılamanın sonucu yönünden belirleyici olması, bireyi devlete karşı dezavantajlı bir konuma sokacağından silahların eşitliği ilkesini zedeleyebileceği gibi suç isnadıyla ilgili yargılama söz konusu olduğunda masumiyet karinesini de ihlal edebilir (Gurbet Çoban [1. B.], B. No: 2019/38857, 17/11/2021, § 44).

20. Nitekim başvurucular; İnfaz Hâkimliğine yaptıkları şikâyette, meydana gelen olaya yönelik olarak sözlü savunma talebinde bulunduklarını, taleplerinin tercüman istemine yahut Kürtçe savunma yapmaya yönelik olmadığını, tutanakta iddia edildiği gibi Ceza İnfaz Kurumu personelininkoğuşlara gelerek savunmaya ilişkin kendilerinden talep almadıklarını ancak tutanağa bu şekilde yazıldığını beyan etmişlerdir. Bu noktada başvurucuların iddia edilen slogan atma eylemini gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin ve sözlü savunmalarını tercüman eşliğinde Kürtçe olarak yapmak isteyip istemediklerinin tespitinin -başvurucularının itirazları da dikkate alındığında- yargılamanın sonucu yönünden belirleyici olduğunda kuşku yoktur. Nitekim 5275 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (4) numaralı fıkrasının "Savunma alınmadan disiplin cezası verilemez." şeklindeki emredici hükmü karşısında disiplin cezaları yönünden hükümlü ve tutukluların savunmasının alınması zorunlu olup aksi durum söz konusu disiplin cezasını hukuken sakat hâle getirecektir.

21. Hâl böyleyken disiplin soruşturması esnasında başvurucuların savunmasının alınmadığı ve olayın faillerinin net ve kesin bir şekilde tespitine yarayacak başkaca delillerin ortaya konulamadığı gözönüne alındığında başvurucular hakkındaki tek delilin Ceza İnfaz Kurumu tarafından tutulan slogan atma eylemine dair tutanak olduğu görülmüştür. Üstelik söz konusu tutanakta yalnızca kurum personelinin imzası bulunmakta, tutanakta belirtildiği şekliyle başvuruculara savunmaları hakkında bilgi verildiği ve başvurucuların da Türkçe savunmayı reddettiğine dair başvurucular yönünden ispata yarayacak bir şerh veya başvuruculardan alınmış ayrı bir yazılı belge ya da Ceza İnfaz Kurumunun iddiasını destekleyen ve kurum personelinin koğuşlara bilgilendirme için gittiği zamana ait kamera kaydı bulunmamaktadır.

22. Buna karşın somut olayda yargı mercileri yalnızca Ceza İnfaz Kurumu tarafından verilen ve 19/10/2020 tarihli tutanaktaki tespitleri de içeren Disiplin Kurulu kararını dikkate alarak başvurucuların şikâyetlerini reddetmiştir. Ancak başvurucuların slogan atıp atmadıklarına yönelik disiplin soruşturması aşamasında yukarıda bahsedilen süreçte savunmaları alınmadığı gibi İnfaz Hâkimliğine itiraz dilekçelerinde belirtmelerine karşın bu hususun açıklığa kavuşturulmasına yönelik olarak İnfaz Hâkimliği herhangi bir işlem yapmamış, başvurucuların idari soruşturma kapsamında savunmalarının alınmamasının haklı bir nedeni olup olmadığı konusunda da bir inceleme gerçekleştirmemiştir. Yine başvurucuların gerek savunma yapamadıkları gerekse de slogan atmadıkları iddialarına yönelik olarak gerekçeli kararda herhangi bir değerlendirmeye de yer verilmemiştir. Bunun yanı sıra İnfaz Hâkimliğinin karara dayanak aldığı deliller arasında sadece slogan atma eylemine ilişkin tutanağın olması ve bunun da başvurucular tarafından inkâr edilmesi karşısında İnfaz Hâkimliği neden idarenin tutanağının hükme esas alındığını gerekçelendirememiştir. Diğer bir ifadeyle başvurucuların sözlü savunmalarının alınmadığına ve haklarında haksız yere disiplin cezası verildiğine ilişkin esaslı iddiaları yargı mercileri tarafından açıklığa kavuşturulmamıştır. Yargı mercileri yalnızca disiplin cezasının usul ve yasaya uygun olduğunu belirtmekle yetinmiştir. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucuların gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

24. Başvurucular, olay tarihinde slogan atmadıklarını ve haksız bir şekilde disiplin cezasına maruz kaldıklarını belirterek ifade özgürlüğünün de ihlal edildiğini iddia etmiştir. Mevcut başvuruda gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik iddia ile ilgili olarak bu aşamada bir değerlendirme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

25. Başvurucular, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile ayrı ayrı 5.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

26. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

27. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,

B. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

C. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

D. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

F. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mardin İnfaz Hâkimliğine (E.2020/778, K.2020/824; E.2020/808, K.2020/816) GÖNDERİLMESİNE,

G. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ersin Çiçek ve Osman Akbaş [2. B.], B. No: 2021/1864, 26/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı ERSİN ÇİÇEK VE OSMAN AKBAŞ
Başvuru No 2021/1864
Başvuru Tarihi 24/12/2020
Karar Tarihi 26/3/2025
Birleşen Başvurular 2021/1871

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda bulunan başvuruculara slogan atma gerekçesiyle disiplin cezası verilmesi üzerine infaz hâkimliğine yapılan şikâyette, sonuca etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Gerekçeli karar hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade İncelenmesine Yer Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi