|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
|
Metin KIRATLI
|
|
Raportör
|
:
|
Soner GÖÇER
|
|
Başvurucular
|
:
|
1. Dilber ŞAHİN
|
|
|
|
2. Selim ŞAHİN
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Açelya Tuba TEMÜR
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, şüpheli ölümle ilgili olarak yürütülen soruşturmanın etkisiz olması nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucuların yakını E.G.C. eşi ve çocukları ile ikamet ettiği konutta gece saatlerinde fenalaşmış, 112 Acil ekiplerince hastaneye sevk edilmiş, 18 gün yoğun bakımda tedavi altına alınmasına rağmen kurtarılamayarak 22/10/2020 günü hayatını kaybetmiştir.
3. Akşehir Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olay hakkında resen soruşturma başlatmıştır. Aynı gün yapılan ölü muayene ve otopsi işleminde kesin ölüm sebebi tespit edilememiş; histopatolojik ve toksikolojik inceleme yapılmak üzere vücuttan kan, safra, organ ve doku örnekleri alınmıştır.
4. E.G.C.nin eşi A.C.nin şüpheli sıfatı ile ifadesine başvurulmuştur. Şüpheli A.C. kollukta ve Cumhuriyet savcısı huzurunda alınan beyanlarında olay gecesi eşinden gelen hırıltı benzeri sesler üzerine uyandığını, ışığı açtığında eşinin ağzında bir bez parçası gördüğünü ve hemen bezi çıkardığını, eşini sarsmasına ve ona seslenmesine rağmen yanıt alamadığını, sonrasında kalp masajı yapıp 112 Acili ve tanıdığı bir kardiyolog olan Ç.D.yi aradığını, bir süre sonra da 112 Acil görevlilerinin ve Ç.D.nin gelerek eşine müdahale ettiğini ifade etmiştir. Şüpheli; eşinin uyurken mavi renkli bir çarşafı parmağına doladığını, ayrıca uyurken parmak emme alışkanlığı olduğunu belirtmiştir. Şüpheli ayrıca eşi ile severek evlendiklerini, ailevi sorunları ya da herhangi bir kimseyle husumetleri olmadığını söylemiştir. Şüpheli, ifadesinde geçen mavi renkli bezi Başsavcılığa teslim etmiş ve bez emanete alınmıştır.
5. Ç.D. ifadesinde olay gecesi A.C.nin arayarak telaşlı şekilde yardım istemesi üzerine A.C.nin evine gittiğini, eve geldiğinde E.G.C.nin entübe olduğunu ve 112 Acil ekibinin kalp masajı yaptığını, kendisinin de şok cihazıyla müdahale etmek suretiyle E.G.C.yi hayata döndürdüğünü, ardından hastayı ambulansla devlet hastanesine götürdüklerini, olay yerine ulaştığında hastaya müdahale etmekte olan 112 Acil ekibinden bir görevlinin kendisine "Hocam hastanın ağzında bez parçacıkları vardı, onları çıkarttık." dediğini, ayrıca A.C.nin elinde tuttuğu küçük bir bez parçasını göstererek "Evlendiğimizden beri sürekli bu bez parçası ile uyuyordu. Bir türlü bıraktıramadım." dediğini söylemiştir.
6. Soruşturmada E.G.C.ye ilk müdahaleyi yapmış olan 112 Acil sağlık ekibinin üç üyesinin de ifadesine başvurulmuştur. Bahsi geçen personel eve ulaştıklarında E.G.C.yi kalbi durmuş şekilde bulduklarını, kalp masajı neticesinde kalp atımını görmeleri üzerine hastayı entübe ettiklerini ifade etmiştir. Personel ayrıca A.C.nin elinde tülbent benzeri bir yazma tuttuğunu ve eşinin boğazına bu yazmanın kaçtığını, kendisinin yazmayı ağzından çıkardığını söylediğini, kontrol ettiklerinde hastanın ağzında herhangi bir iplik parçası görmediklerini ifade etmiştir.
7. Soruşturma sırasında müşteki sıfatıyla ifadeleri alınan başvurucular ile E.G.C.nin kardeşi G.Ş.Ç.; E.G.C.nin hayatına etki edecek şekilde bir rahatsızlığı olmadığını, eşi A.C. ile herhangi bir sorunları bulunmadığı gibi husumetli olduğu kimsenin de olmadığını, E.G.C.nin ölümü ile ilgili olarak akıllarına şüpheli bir durum gelmediğini ancak olaydan sonra A.C.nin sordukları sorulara sürekli çelişkili cevaplar verdiğini söylemiştir. Olay zamanında dokuz yaşında olan, E.G.C. ile A.C.nin müşterek çocukları Ç.C. olay gecesi babasının sesi ile uyandığını, annesinin genelde parmağını emerek ve eline bez dolayarak uyuduğunu, olayın yaşandığı sırada da annesinin ağzında dişine sıkışmış vaziyette bez olduğunu söylemiştir. Ç.C. ayrıca annesi ve babasının hiçbir zaman kavga etmediğini, çok mutlu bir aile olduklarını belirtmiştir.
8. Soruşturma sırasında E.G.C. ile A.C.nin müşterek çocukları Ç.C.nin, E.G.C.nin arkadaşı F.Ş. ve Z.Ş.nin, akrabaları D.Y. ve K.K.nın, komşuları T.K., T.T. ve C.E.nin, çocuklarının bakıcısı olan H.T.nin, E.G.C.nin sevk edildiği devlet hastanesinde müdahalede bulunan acil serviste nöbetçi doktoru olan İ.T.nin tanık sıfatı ile ifadelerine başvurulmuştur.
9. Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu, ölüm nedeni hakkında hazırladığı raporda kişinin travmatik tesirle veya zehirlenerek öldüğüne dair tıbbi delil olmadığını, doğumsal kaynaklı kalp damar hastalığı olan kişinin ölümünün solunum yoluna bez kaçmasına bağlı mekanik asfiksi sonucu meydana geldiğini açıklamıştır.
10. Yürütülen soruşturma neticesinde Başsavcılık 16/6/2021 tarihinde A.C.nin üzerine atılı kasten öldürme suçunu işlediğine ilişkin kamu davası açılmasını gerektirir her türlü şüpheden uzak, somut bir delil elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Akşehir Sulh Ceza Hâkimliği (Sulh Ceza Hâkimliği) karara yapılan itirazı 6/7/2021 tarihinde reddetmiştir.
11. Başvurucular, kararı 8/7/2021 tarihinde öğrendikten sonra 11/8/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
12. Bireysel başvuru yapmalarından sonra başvurucular, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından aldıkları bir uzman mütalaasını 7/7/2022 tarihinde soruşturma dosyasına sunarak yeniden soruşturma işlemlerine başlanmasını talep etmiştir. Başsavcılık, bahsi geçen uzman mütalaasını yeni delil kabul ederek 1/12/2022 tarihinde Sulh Ceza Hâkimliğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Sulh Ceza Hâkimliği 5/12/2022 tarihli kararıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kamu davası açılmak üzere kaldırılmasına karar vermiştir. Başsavcılık 22/3/2023 tarihinde tekrar kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Bu karara yapılan itirazı değerlendiren Sulh Ceza Hâkimliği, daha önce verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kamu davası açılmak üzere kaldırıldığına işaret ederek 28/4/2023 tarihinde itiraza konu kararı kaldırmıştır. Başsavcılık 3/5/2023 tarihli iddianame ile A.C. hakkında eşi kasten öldürme suçundan kamu davası açmıştır. Akşehir Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davada A.C.nin 28/2/2025 tarihinde beraatine karar verilmiş, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun incelemesi devam etmektedir.
II. DEĞERLENDİRME
13. Başvurucular; yakınlarının ölümünün aydınlatılmadığını, ölümün boğulma sonucu olduğu tespit edilmekle birlikte bu boğulmanın doğal yolla olup olmadığının yeterince araştırılmadığını ve eksik inceleme neticesinde şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini iddia edip yaşam hakkı ve adil yargılanma hakkı ile hak arama hürriyetinin ve kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, bireysel başvuru sonrasında Başsavcılığın talebi doğrultusunda Sulh Ceza Hâkimliğince kamu davası açılmak üzere kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verildiği, bu hususun kabul edilebilirlik incelemesinde dikkate alınması gerektiği, ayrıca etkin soruşturma yükümlülüğünün bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğü olduğu bildirilmiştir. Başvurucular Bakanlık görüşüne karşı öncekilere benzer yönde beyanlarda bulunmuş, ayrıca bireysel başvurunun yapıldığı tarihteki koşullar itibarıyla incelenmesi gerektiğini, bu bakımdan başvurunun kabul edilebilir olduğunu iddia etmiştir.
14. Başvuru, yaşam hakkının usul boyutu kapsamında incelenmiştir.
15. Şüpheli bir ölüm olayı hakkında yürütülen soruşturmanın etkili olup olmadığı yönünden inceleme yapılabilmesi için -mutlak surette gerekli olmasa da- yürütülen soruşturmanın makul bir süreyi aşmaması şartıyla ilgili kamu makamları tarafından nasıl sonlandırılacağının beklenmesi bireysel başvuru ile getirilen koruma mekanizmasının ikincil niteliğine uygun olacaktır (Rahil Dink ve diğerleri [1. B.], B. No: 2012/848, 17/7/2014, § 76; Hüseyin Caruş [1. B.], B. No: 2013/7812, 6/10/2015, § 46). Bununla birlikte başvurucuların yetkili makamlara müracaat etmelerine rağmen doğal olmayan bir ölüm olayı hakkında soruşturma başlatılmamışsa, başlatılan soruşturmada ilerleme yoksa veya soruşturma artık etkisiz bir hâl almışsa başvuruculardan soruşturmanın sonucunu beklemesini istemek makul olmayacaktır (Rahil Dink ve diğerleri, § 77). Böyle bir durumda başvurucular, gerekli özeni gösterip etkili bir soruşturma yürütülmediğinin farkına vardıkları veya varmaları gereken andan itibaren başvuru süresi içerisinde başvuruda bulunmalıdırlar. Doğal olarak başvurucuların etkili bir soruşturma yürütülmediğinin ne zaman farkına varmaları gerektiği her davanın şartlarına bağlı olarak değerlendirilecektir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu [1. B.], B. No: 2014/15732, 24/1/2018, § 87). Son olarak ifade etmek gerekir ki soruşturmada ilerleme sağlanacağına dair umut verici gelişmeler ile gerçekçi varsayımlar bulunduğu ve soruşturmanın ilerlemesini sağlayıcı tedbirler alındığı sürece başvuruculardan başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunmaları da beklenmemelidir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, § 88).
16. Somut olayda başvurucuların yakınlarının ölümü hakkında Başsavcılıkça derhâl bir ceza soruşturması başlatılmıştır. Bu soruşturma kapsamında ölü muayene ve otopsi işlemleri ile ölüme ilişkin adli raporlar celbedilmiş, başvurucular dâhil müştekiler ve tanıkların beyanlarına başvurulmuştur. Başsavcılıkça 16/6/2021 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilse de başvurucuların yeni delil olduğu iddiasıyla sundukları uzmanlık raporu gözetilerek şüpheli A.C. hakkında kamu davası açılmıştır ve bu dava henüz derdesttir. Yapılan işlemler ile aradan geçen süre birlikte değerlendirildiğinde başvurucuların yakınının ölümü hakkında yürütülen yargısal sürecin erken etkisizlik belirtileri göstermediğisonucuna varılmıştır. Bununla birlikte varılan sonuç, yargılamanın etkisiz olduğu iddiasıyla ileride yapılacak olası bir başvuruya engel değildir.
17. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 17/9/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.