logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Düzgün Doğan [1. B.], B. No: 2021/2077, 14/5/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DÜZGÜN DOĞAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/2077)

 

Karar Tarihi: 14/5/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Eren Can BENAKAY

Başvurucu

:

Düzgün DOĞAN

Vekili

:

Av. Erhan ÜRKÜT

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, sürekli işçi kadrosuna geçme talebinin reddine dair işleme karşı açılan davada hukuk kurallarının hatalı uygulanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ve kesinleşmemiş mahkûmiyet hükmünün uygulanması nedeniyle de masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, Diyarbakır Bağlar Belediyesi bünyesinde işçi olarak çalışmaktayken 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (696 sayılı KHK) 127. maddesiyle 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 24. madde kapsamında sürekli işçi kadrosuna atanmak için başvurmuştur.

3. Başvurucu hakkında 3/10/2016 tarihli ve 676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (676 sayılı KHK) 74. maddesiyle 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendine eklenen (8) numaralı alt bent uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yaptırılmıştır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlanması nedeniyle başvurucunun sürekli işçi kadrosuna ataması gerçekleştirilmemiştir.

4. Başvurucu, söz konusu işlemin iptali istemiyle 16/4/2018 tarihinde dava açmıştır. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesince (Mahkeme) 9/5/2019 tarihinde dava reddedilmiştir. Kararda, başvurucunun 2009 yılında terörörgütü propagandası yapma suçundan 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın Yargıtay tarafından onandığı, yine başvurucunun 2012 yılında terör törgütü propagandası yapma suçundan 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, bu hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı bilgisine yer verilmiştir. Başvurucu hakkında terör örgütü propagandası yapma suçuyla ilgili olarak verilen iki ayrı kararın bulunduğu, söz konusu kararlarda belirtilen fiilin (terör örgütü propogandası yapma) güvenlik soruşturmasında dikkate alınabileceği ifade edilmiştir. Buradan hareketle başvurucunun yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü ideolojik görüş ve eylem içinde olduğu kanaatine varılmıştır.

5. Başvurucu, karara karşı 24/5/2019 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 10/9/2020 tarihinde istinaf başvurusunu gerekçeli olarak reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"Davacının, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/2/2009 tarih ve E:2008/52, K:2009/106 sayılı karar ile terörörgütü propogandası yapmak suçundan 1 yıl hapis cezası ile mahkum edildiği veanılan kararın Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 13/2/2012 tarih ve E:2010/6213, K:2012/1795 sayılı kararı ile kesinleştiği, ayrıca Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/2/2010 tarih ve E:2009/402, K:2010/367 sayılı kararı ile davacının terörörgütü propogandası yapmak suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılarakhükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz olduğundan değil hakkında Devlet Memuru olmasına engel olan mahkumiyet kararı bulunduğundan bahisle 657 sayılı Kanunun 48/A-5. maddesi uyarınca sürekli işçi kadrosuna geçiş başvurusunun reddedildiği ve ret işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı, istinafa konu mahkeme kararının da sonucu itibariyle hukuka uygun olduğu sonucuna varılmaktadır."

6. Karar 29/11/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu 9/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesince 26/2/2009 tarihinde başvurucunun terör örgütünün propagandasını yapma suçundan 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesince 13/2/2012 tarihinde karar düzeltilerek onanmıştır.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu, hakkında verilen ve açıklanması geri bırakılan hükmün mahkûmiyet olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir. Buna rağmen haksız ve hukuka aykırı olarak davanın reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, yapılan yargılama sonucunda başvurucunun 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinde yer alan şartları sağlamadığından sürekli işçi kadrosuna geçiş başvurusunun reddedilmesinin olgusal sebeplere dayandığı değerlendirilerek işlemin hukuka uygun olduğuna karar verildiğini belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

11. Başvuru, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam [2. B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

13. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda mahkemelerin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).

14. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biriyle doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai durumlarda, aslında yargılamanın sonucuna ilişkin olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin mahkemelerin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi mahkemelerin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149; M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 83).

15. Somut olayda başvurucu, sürekli işçi kadrosuna geçme talebinde bulunmuştur. Hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak neticelenmesi nedeniyle talebi reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu işleme karşı iptal davası açmıştır. Mahkeme davayı reddederken başvurucu hakkında terör örgütü propagandası yapmak suçu ile ilgili iki ayrı Mahkeme tarafından verilen kararların bulunduğu ve söz konusu kararlara esas olan terör örgütü propagandası yapma fiilinin güvenlik soruşturmasında olumsuz olarak dikkate alınabileceğini belirtmiştir. Bölge İdare Mahkemesi ise başvurucunun kasten işlediği suçtan dolayı 1 yıl hapis cezası aldığı, bu ceza nedeniyle devlet memurluğu için gereken şartı sağlamadığını ifade etmiştir.

16. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği, ilgili mevzuatı yorumlamak yargı mercilerinin görevi olup Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda incelediği husus Anayasa'da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğidir. Bu kapsamda devlet memurluğunun şartlarını taşıyıp taşımadığına karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesinin bu hususta üstleneceği rol mahkemelerce yapılan yorumların Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkına etkisini somut olayın şartları ışığında incelemektir.

17. Mahkeme başvurucunun güvenlik soruşturmasını olumsuz kabul ederken başvurucunun yargılandığı fiilin niteliğini değerlendirmiştir. Ancak yargılamada nihai kararı veren Bölge İdare Mahkemesi, başvurucunun terör örgütü propagandası yapma suçundan aldığı 1 yıl hapis cezasının temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesini gözönünde bulundurarak başvurucunun devlet memuru olmak için gereken şartı sağlamadığını vurgulamıştır.

18. 657 sayılı Kanun'un 48. maddesine göre, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olan kişi devlet memurluğuna alınmada aranan genel şartlardan birini sağlamamış olacaktır. Başvurucu, terör örgütü propagandası yapma suçundan yapılan yargılama neticesinde 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmış; bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmediği gibi söz konusu bu karar Yargıtay tarafından onanmış ve dolayısıyla başvurucunun aldığı mahkûmiyet hükmü kesinleşmiştir. Bu durumda başvurucunun 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinde düzenlenen devlet memuru olmak için taşınması gereken genel şartlardan birini sağlamadığına dair Mahkeme yorumunun temelsiz olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır.

19. Bölge İdare Mahkemesince sonuca hangi nedenle ulaşıldığı, başvurucu ve üçüncü kişilerin objektif olarak anlamasına imkân verecek yeterli gerekçeyle ortaya konulmuştur. Bölge İdare Mahkemesinin yaptığı değerlendirmenin, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasına yönelik olduğu, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir unsur içermediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla başvuru konusu olayda başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların mahkemelerin delilleri değerlendirilmesine ve hukuk kurallarını yorumlanmasına ilişkin olduğu, mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında, ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Masumiyet Karinesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

21. Başvurucu, hükmün açıklanması geri bırakılan ceza için verilen süre geçtiğinde kamu davasının düşeceğini belirtmiştir. Buna rağmen bu hükmün esas alınarak sürekli işçi kadrosuna geçişinin engellenmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22. Bakanlık görüşünde; inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı, mahkemelerce yapılan değerlendirme ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

23. Masumiyet karinesi, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır. Bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti asıl olduğundan suçluluğu ispat külfeti iddia makamına ait olup kimseye suçsuzluğunu ispat mükellefiyeti yüklenemez. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol [2. B.], B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26). Masumiyet karinesi bakımından önemli olan husus kamu makamlarının işlem ya da kararlarında belirttikleri gerekçeler veya kullandıkları dil nedeniyle bireye cezai sorumluluk yüklememeleri, ceza mahkemeleri tarafından henüz suçlu bulunmamış bireyin masumiyeti üzerine gölge düşürülmesine sebebiyet vermemeleridir (Galip Şahin [1. B.], B. No: 2015/6075, 11/6/2018, § 47).

24. Başvuruya konu olayda nihai kararı veren Bölge İdare Mahkemesi, başvurucu hakkında verilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmadığı, kesinleşmiş 1 yıl hapis cezasını değerlendirerek devlet memuru olmak için gereken genel şartlardan birinin sağlanmadığı kanaatine varmıştır. Bölge İdare Mahkemesi başvurucunun sürekli işçi kadrosuna geçme talebinin reddedilmesini olgusal olarak ele almış; kararda başvurucu hakkında herhangi bir suça ilişkin saptamada bulunmamıştır. Bölge İdare Mahkemesi olgusal olarak olayı değerlendirmiş ve mevzuat hükümlerini gözönünde bulundurarak sonuca ulaşmıştır. Bu hâle göre mevzuat ve somut olayın koşulları değerlendirilmek suretiyle işlemin hukuka uygun olduğu tespit edildiğinden masumiyet karinesinin ihlal edilmediği kanaatine varılmıştır.

25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1.Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucunun üzerinde BIRAKILMASINA 14/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Düzgün Doğan [1. B.], B. No: 2021/2077, 14/5/2025, § …)
   
Başvuru Adı DÜZGÜN DOĞAN
Başvuru No 2021/2077
Başvuru Tarihi 9/12/2020
Karar Tarihi 14/5/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, sürekli işçi kadrosuna geçme talebinin reddine dair işleme karşı açılan davada hukuk kurallarının hatalı uygulanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ve kesinleşmemiş mahkûmiyet hükmünün uygulanması nedeniyle de masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Masumiyet karinesi (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi