logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Bazi Bor [1. B.], B. No: 2021/7891, 16/4/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BAZİ BOR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/7891)

 

Karar Tarihi: 16/4/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Muhammed Cemil KANDEMİR

Başvurucu

:

Bazi BOR

Vekili

:

Av. Seda ZENGİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, nakil yoluyla ceza infaz kurumuna gelen başvurucunun yanında getirdiği radyo nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, başvuru tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Diyarbakır 1 No.lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunmaktadır.

3. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumuna 22/10/2020 tarihinde Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan nakil yoluyla gelmiştir. Başvurucunun yanında getirdiği S. marka 12 bantlı ICF-SW11 model radyonun yasaklı olduğunun Ceza İnfaz Kurumuna kabulü sırasında tespit edilmesi üzerine başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

4. Ceza İnfaz Kurumu idaresi, disiplin soruşturması kapsamında başvurucunun savunmasını talep etmiştir. Başvurucu savunmasında, söz konusu radyonun on yıldır kendisinde olduğunu, radyoyu gittiği her ceza infaz kurumunda kullandığını, geçen sene T tipi infaz kurumundayken kendisine verilmediğini, depoya kaldırıldığını, oradan D tipi ceza infaz kurumuna gelirken kendisine verildiğini, Ceza İnfaz Kurumuna gelirken söz konusu radyoyu beraberinde getirdiğini, radyonun kendisine verilmezse depoya konulacağı düşüncesinde olduğunu belirtmiştir.

5. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin Kurulu) başvurucu hakkında 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 44. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (g) bendi uyarınca "11 gün hücreye koyma" disiplin cezası vermiştir. Disiplin Kurulu kararında; Ceza İnfaz Kurumunun yüksek güvenlikli olduğunu ve terör mahkûmlarını barındırdığını, başvurucu tarafından yapılan eylemin cezasız kalması durumunda diğer hükümlüler açısından kötü örnek teşkil edebileceğini ve ceza infaz kurumunda düzen, disiplin ve güvenliğin sağlanamayacağını belirtmiştir. Disiplin Kurulu ayrıca Anayasa Mahkemesinin Mehmet Reşit Arslan (4) ([2. B.], B. No: 2013/2909, 9/3/2016) kararına atıf yapmış ve kararın "...uzun dalga özelliğine sahip radyo bulundurulması ve bu radyo ile yasak yayınlar kapsamında terör örgütü propagandası yapan yayınların dinlenmesi ile takip edilmesinin, buradan verilecek mesajlara göre hareket edilmesinin Ceza İnfaz Kurumunun düzeni ve güvenliği açısından idarenin daha hassas davranmasını gerektirdiği" kısmını alıntılamıştır.

6. Başvurucu, Disiplin Kurulunun kararına karşı İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. Şikâyet dilekçesinde; hakkında verilen disiplin cezasının hukuka aykırı olduğunu, disiplin soruşturmasına konu radyoyu daha önce bulunduğu bir ceza infaz kurumunun kantininden aldığını, radyonun on yıldır kendisinde olduğunu, söz konusu radyonun önceki infaz kurumlarında bazen alınarak depoya kaldırıldığını, bazen kendisine verildiğini, nakil sırasında kendisine verilen radyoyu açık şekilde eşyalarının içerisine bıraktığını, bir yıl cezası kaldığını, bilerek disiplin cezası almasına sebep olabilecek bir fiili işlemesinin mantık dışı olduğunu belirtmiştir.

7. İnfaz Hâkimliği tarafından 11/11/2020 tarihinde duruşma gerçekleştirilmiştir. Duruşmada başvurucu söz konusu radyoyu Muş E Tipi Ceza İnfaz kurumundan aldığını, daha önce bulunduğu ceza infaz kurumlarında radyo bulundurmanın yasak olduğunun söylenmediğini beyan etmiştir.

8. Başvurucunun duruşmadaki beyanları üzerine Hâkimlik 18/11/2020 tarihinde Muş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderdiği müzekkere ile başvurucunun üzerinde bulunan radyonun, kurumlarının kantininden satın alınıp alınmadığını sormuştur. Muş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunca bu müzekkereye 19/11/2020 tarihinde verilen cevapta, başvurucunun kaldığı sürelerde yapılan alımları incelendiğinde R. marka radyo alımı yaptığı, Diyarbakır İnfaz Hâkimliği ile şifahen yapılan görüşmede başvurucunun disiplin cezası almasına neden olan S. marka radyonun başvurucuya satışının yapılmadığı belirtilmiştir.

9. Hâkimlik, başvurucunun şikâyetini 4/1/2021 tarihli kararıyla reddetmiştir. Hâkimlik kararında; Muş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna yazılan müzekkere cevabında disiplin cezasına konu radyonun bahsi geçen senelerde ilgili kurumdan alınmadığının belirtildiği, başvurucunun üzerine atılı eylemden kurtulmak maksatlı beyanda bulunduğu yönünde kanaate varıldığı belirtilmiştir.

10. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına itiraz etmiştir. Başvurucu, radyonun markasının R. yahut S. olmasının arasında bir fark olmadığını, her iki radyonunda FM ve AM bandı özelliğinin bulunduğunu ileri sürmüştür.

11. Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 20/1/2021 tarihinde İnfaz Hâkimliği kararının usul ve kanuna uygun olması gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.

12. Başvurucu, mahkeme kararını 27/1/2021 tarihinde öğrendiğini belirtmiş; 25/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Anayasa Mahkemesince 1/6/2021 tarihinde Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna müzekkere yazılarak -Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün AM bandı olan radyoların yasaklandığına ilişkin 11/3/2020 tarihli yazısı da hatırlatılarak- başvurucuya AM bandı özelliği bulunan radyoların yasaklandığına dair bir bildirimde bulunulup bulunulmadığı sorulmuştur. Bu müzekkereye cevaben; başvurucunun bulunduğu dönem içinde anılan özellikteki radyoların yasaklandığına dair bir kararın mahpuslara ilan edilmediği, başvurucunun 22/10/2020 tarihinde nakil olduktan sonra 4/3/2021 tarihinde Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulunca söz konusu radyoların bulundurulmamasına dair karar verildiği ve 6/3/2021 tarihinde bu kararın ilan edildiği belirtilmiştir.

14. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

15. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

16. Başvurucu; nakil geldiği Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz kurumunda disiplin cezasına konu radyonun sadece kendisinden alınarak depoya kaldırıldığını, hakkında disiplin soruşturması açılmadığını, kendisine tanınan haktan keyfî olarak mahrum kılındığını ileri sürerek maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının, özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca kişisel duygu ve düşüncelerini içinde bulunduğu kısıtlı şartlarda radyo aracılığıyla geliştirdiğini, bu hakkının hukuka aykırı şekilde kısıtlanması nedeniyle ifade özgürlüğü ile eğitim ve haberleşme haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu son olarak, hakkında hükmedilen 11 gün hücre cezası nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.

17. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurunun kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının öncelikle incelenmesi gerektiği, ayrıca yargılama mercilerince başvurucunun savunmalarından disiplin cezasına konu radyonun yasak olduğunu bildiğinin anlaşıldığı, radyoyu ceza infaz kurumu kantininden aldığı iddiasının araştırıldığı belirtilerek somut olayın kendine özgü şartların değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

18. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır. Bu iddialara ek olarak, çift frekanslı radyoların yasaklandığına ilişkin kendisine bir yazı tebliğ edilmediğini, bunun Mahkememiz müzekkeresi üzerine verilen cevaptan da anlaşıldığını, aldığı disiplin cezasının şartlı tahliyesini etkileyeceğini ileri sürülmüştür.

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun mezkûr iddialarının bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır (benzer yönde bir karar için bkz. Nevzat Turgut (2), B. No: 2019/41273, 10/7/2024, § 13, Eşref Arslan, B. No: 2014/14655, 18/7/2018, § 33; Gıyasettin Aydın (2), B. No: 2017/17252, 1/7/2020, § 26).

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

21. Ceza infaz kurumuna nakil yoluyla gelen başvurucunun yanında getirdiği radyo nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

22. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (g) bendinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı, müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amaçları kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).

23. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak koruma alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Öte yandan ifade özgürlüğünün mutlak bir hak olmadığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlandırılabileceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).

24. 5275 sayılı Kanun'un 67. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında hükümlünün radyo dinleme ve televizyon yayınlarını izleme hakkı bulunduğu belirtildikten sonra bunların nasıl kullanılacağı ve edinme şekilleri de gösterilmiştir. Kanunda, merkezî yayın sistemi bulunmayan ceza infaz kurumlarında, yararlı olmayan yayınların izlenmesini ve dinlenmesini engelleyecek önlemler alınmak suretiyle bağımsız anten kullanılarak televizyon ve radyo izlenmesine ve dinlenmesine izin verilebileceği; bu tür cihazların, bedeli kendisi tarafından ödenmek koşuluyla hükümlü adına kurumca satın alınabileceği fakat her ne biçimde olursa olsun dışardan gelenler tarafından getirilen radyo ve televizyonun kuruma alınmayacağı belirtilmiştir. Kaldı ki yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarının sıkı güvenlik rejimine tabi hükümlülerin barındırıldıkları yerler olduğunu ve infaz kurumlarında düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması hususunda devletin takdir hakkının daha geniş olduğu da unutulmamalıdır (Gıyasettin Aydın (2), B. No: 2017/17252, 1/7/2020,§ 42).

25. Bu doğrultuda, nakil yoluyla başka bir ceza infaz kurumundan gelen başvurucunun Kuruma kabulü sırasında eşyaları üzerinde yapılan incelemede, başvurucunun yanında getirdiği radyonun yasaklı olduğunun tespit edilmesiyle başvurucu hakkında sair elektronik eşyaları ceza infaz kurumuna soktuğu bahsiyle 5275 sayılı Kanun uyarınca hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

26. Disiplin suç ve cezaları yönünden genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca, kanun kapsamındaki bir disiplin suçunun oluşabilmesi ve cezasının uygulanabilmesi için sadece her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre hükümlü hakkında kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır (AYM, E. 2013/6, K. 2013/111, 10/10/2013; Memiş Berber, B. No: 2017/38744, 20/10/2021, § 22). Nitekim, Anayasa Mahkemesi ceza infaz kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun’un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçunu oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5), §§ 43, 44; Cihat Özdemir, B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22).

27. Anayasa Mahkemesinin Ömer Evsen ([1. B.], B. No: 2021/41813, 7/1/2025) kararına konu benzer olayda, nakil yoluyla ceza infaz kurumuna gelen başvurucunun yanında getirdiği radyo nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılması hususu değerlendirilmiştir. Ömer Evsen kararında, başvurucunun disiplin soruşturmasına konu radyoya nakil olduğu ceza infaz kurumuna kabulü sırasında el konulduğu, radyonun eşya deposuna kaldırıldığı, nakil olana kadar ki süreç içerisinde COVID-19 pandemisi nedeniyle ailesinin kendisine ziyarete gelememesi nedeniyle radyoyu ailesine teslim edemediği yönündeki itirazlarını disiplin soruşturması ve yargılama sürecinde ileri sürmesine rağmen bu itirazların ilgili idare ve yargılama mercilerince karşılanmadığı belirtilmiştir. Anılan kararda, başvurucunun nakil sırasında getirdiği eşyaları arasında yer alan radyonun daha önceki ceza infaz kurumunda ne yolla edinildiği, söz konusu radyonun yasaklı eşya olması hâlinde neden önceki ceza infaz kurumunda disiplin cezasına konu edilmediği hususlarında gerekli araştırmanın yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Söz konusu kararda ayrıca,emanet eşya kontrolünde fark edilen radyonun başvurucu tarafından ceza infaz kurumuna sokulmaya teşebbüs eylemi olarak nasıl nitelendirildiği konusunda idari ve yargısal kararlarda temel birtakım açıklamaların yapılması da beklenildiği belirtilmiştir (Ömer Evsen [1. B.], § 24) .

28. Ömer Evsen kararında, başvurucunun eylemi nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya konulamadığı, bu nedenle yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğunun gösterilemediği değerlendirilmiştir (Ömer Evsen [1. B.], § 25). Kararda, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

29. Somut olayda başvurucunun nakil olduğu Ceza İnfaz Kurumuna kabulü sırasında eşyaları arasında yasaklı olduğu tespit edilen bir radyonun bulunması üzerine başlatılan disiplin soruşturmasında başvurucuya hücreye koyma cezası verilmiştir. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumuna ve yargılama mercilerine sunduğu dilekçelerinde söz konusu radyonun on yıldır kendisinde olduğunu, daha önce bulunduğu bazı ceza infaz kurumlarında radyonun kendisine verilmeyerek depoya konulduğunu, en son bulunduğu Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda radyonun depoya kaldırıldığını, bu radyoyu Ceza İnfaz Kurumuna beraberinde getirdiğini, radyoyu daha önce kaldığı bir ceza infaz kurumu kantininden satın aldığını, radyonun uygun görülmemesi hâlinde eşya dolabına kaldırılacağını düşünerek getirdiğini belirtmiştir. Ceza İnfaz Kurumu idaresince disiplin soruşturması sürecinde bu itirazlar dikkate alınmamış ve yargılama mercileri tarafından da başvurucunun itirazları hakkında herhangi bir araştırma yapılmaksızın ret kararları verilmiştir. İnfaz Hâkimliğince sadece radyonun hangi kurumdan nasıl alındığı üzerinde durulmuş, başvurucunun diğer iddiaları ile ilgili olarak ise bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca, idari ve yargısal kararlarda nakil nedeniyle Ceza İnfaz Kurumuna girişte yapılan kontrolde radyo tespit edilmesinin neden ceza infaz kurumuna eşya sokulma eylemi olarak nitelendirildiği konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Bu durumda başvurucunun eylemi nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı idare ve yargılama mercilerince ilgili ve yeterli bir gerekçe ileortaya konulmamıştır. Bu nedenlerle başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğunun gösterilemediği değerlendirilmiştir.

30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

31. Başvurucu; mahkeme sürecinde avukat yardımı, duruşmalara katılım ve tercüman yardımı konularında zorluklar çıkarılması, ağır ceza mahkemesi kararının gerekçesiz olması ve nihai kararı ancak kendi çabasıyla öğrenmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkınınihlal edildiğini iddia etmiştir. İfade özgürlüğü şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucunun bu iddialarının ayrıca incelenmesine gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

32. Başvurucu; ihlalin tespiti, 30.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

33. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

34. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

35. Bununla birlikte yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında ve eski hâle getirme kuralı çerçevesinde başvurucuya net 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA

E. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır İnfaz Hâkimliğine (E.2020/5201, K.2021/9) GÖNDERİLMESİNE,

F. Başvurucuya net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

G. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

H. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Bazi Bor [1. B.], B. No: 2021/7891, 16/4/2025, § …)
   
Başvuru Adı BAZİ BOR
Başvuru No 2021/7891
Başvuru Tarihi 25/2/2021
Karar Tarihi 16/4/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, nakil yoluyla ceza infaz kurumuna gelen başvurucunun yanında getirdiği radyo nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Müdafi yardımından yararlanma hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tercüman yardımından yararlanma hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Sözlü yargılanma hakkı (aleni yargılanma, duruşmada hazır bulunma vs.) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi