TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ERHAN GİRGİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/20981)
|
|
Karar Tarihi: 13/3/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Rıdvan DEMİR
|
Başvurucu
|
:
|
Erhan GİRGİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Orhan REŞANLIOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gözaltında tutulan şüphelinin fiziksel saldırıya uğramasına tanık olduğu hâlde müdahalede bulunmayan, hakaret ve tehdit fiillerini işleyen kolluk görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Avukat olan başvurucu, anlatımlarına göre 23/3/2016 tarihinde Kocaeli'nde seyir hâlinde iken sivil polisler tarafından durdurulmuş, polislerin arama yapmak istemesi üzerine onlardan kimlik ve arama kararını ibraz etmelerini istemiştir. Bunun üzerine hakaret ve tehdit edilip elleri kelepçelenerek polis merkezine götürülmüştür. Polis merkezinde olayın tanığı olan S.D.ye polislerce gerçeğe aykırı olan İfade Tutanağı zorla imzalatılmış ve aracın ruhsatı olmasına rağmen aracın ruhsatı olmadığından bahisle para cezası uygulanmıştır.
3. Başvurucu, polis merkezinde de polislerin kanun dışı tutumuna maruz kaldığını belirtmiş; polis merkezinde memur B.K.nın yüzü duvara dönükken arkadan dizlerine vurarak kendisini oturttuğunu, muayene işlemleri için götürülünceye kadar dizüstü bekletildiğini ileri sürmüştür. Başvurucuya göre Kürt kökenli olması sebebiyle kendisine ağır hakaret edilmiştir. Başvurucu, polis memuru İ.A.nın kendisine Kürt kökenli olduğu için memleketi sevmediğini ima ederek hakaret içeren ifadelerle ülkeyi terk etmesini istediğini, yine polis memuru B.K.nın başvurucunun aslen Ağrılı olduğunu öğrenmesi üzerine annesine hakaret ettiğini söylemiştir. Başvurucu, polis merkezinde bulunan İ.A., E.B., A.S., M.D. ve M.Y. ile diğer polis memurlarının da kendisine hakaret ettiğini belirtmiştir. Başvurucu hakkında düzenlenen 23/3/2016 tarihli adli muayene raporunda el bileklerinde ve bacaklarında yumuşak doku zedelenmesinden bahsedilmiştir.
4. Polislerin olaya ilişkin olarak hazırladığı kolluk ihbar evrakına göre polis memurları başvurucudan arama sırasında kimliğini ibraz etmesini istemiş, başvurucu, kimliğini ibraz etmemiş; polis memurlarını iteklemiştir. Bunun üzerine başvurucuya kademeli olarak zor kullanılmıştır. Başvurucuya zor kullanıldığı esnada orada bulunan B.B. başvurucunun akrabası olduğunu, başvurucuyu alamayacaklarını belirttiği için başvurucu ile beraber gözaltına alınmıştır.
5. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 2016/5931 soruşturma numaralı dosya kapsamında kolluk ihbar evrakı üzerine başvurucu ile B.B. hakkında görevi yaptırmamak için direnme, Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılama suçlarından soruşturma başlatmıştır. Soruşturma neticesinde her iki şüpheli hakkında da polis memurlarına direndiklerinin tespit edilemediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.
6. Başsavcılık, başvurucunun 24/3/2016 tarihli şikâyeti üzerine polis memurları hakkında kasten yaralama ve görevi kötüye kullanma suçları kapsamında soruşturma açarak soruşturmayı yukarıda bilgileri verilen soruşturma ile birleştirmiştir. Anılan dosya kapsamında Başsavcılık, başvurucunun, B.B.nin ve olay üzerine polis merkezine giden ve olay sırasında Sakarya Cumhuriyet savcısı olan Y.T.nin, şüpheli sıfatıyla şikâyet edilen polis memurlarının ifadelerini almıştır.
7. B.B. olay sırasında alkollü olduğu için polis memurlarının kendisine ne imzalattığını, polis memurlarına bir söz sarf edip etmediğini hatırlamadığını, kısacası bir şey hatırlamadığını belirtmiştir. Başvurucunun arkadaşı olan Y.T. olay üzerine karakola gittiğini, polis memuru B.K.nın başvurucunun terörist olduğunu ima ederek başvurucuyla arkadaşlık etmemesi gerektiğini söylediğini ifade etmiştir. Y.T., B.K.nın polis memurlarından arama kararı isteyenlerin genel itibarıyla terör örgütleriyle bağlantılı kişiler olduğunu, başvurucunun da polis memurlarından arama kararını istemesinin bundan kaynaklandığını belirttiğini söylemiştir. Y.T. ayrıca başvurucu ile B.K.nın yanında yaptıkları konuşmalarda başvurucunun ısrarla anne ve babasının nereli olduğunun sorulduğunu ve Ağrı iline kayıtlı olduklarının öğrenilmesi üzerine "Hah! Şöyle." denildiğine yönelik ifadesine B.K.nın sessiz kaldığını ve durumu inkâr etmediğini açıklamıştır. Başvurucuya yönelik eylemleri görmediğini ancak polis memuru B.K.nın başvurucuya diz çöktürdüğünü ikrar ettiğini beyan etmiştir.
8. Başvurucu, soruşturma kapsamında verdiği ifadesinde kolluk görevlilerini teşhis etmiş; polis merkezinde maruz kaldığını iddia ettiği hakaret ve tehditler kapsamında ilgililerden şikâyetçi olmuş; B.K.nın eylemlerine polis merkezindeki kolluk görevlilerinin müdahalede bulunmaması sebebiyle ilgiler hakkında da suç duyurusunda bulunmuştur. Ayrıca ayrımcılık yapıldığını, anne ve babasının nüfusa kayıtlı olduğu il ve Kürt kökenli olması nedeniyle ayrımcı bir tutum sergilendiğini beyan etmiştir.
9. Soruşturma kapsamında Başsavcılık, şüpheli sıfatıyla polis memuru B.K.nın, kolluk görevlileri de şüpheli sıfatıyla polis memurları İ.A. ve A.S.nin ifadelerini almıştır. İ.A. ve A.S. suçlamaları reddetmiş, başvurucuya yönelik hakaret ve tehdit suçlarını işlemediklerini söylemiştir. B.K. ise başvurucunun etrafı gözlediğinden şüphelendiği için başvurucuyu odasında diz üstü şekilde beklettiğini, başvurucunun aracının durdurulduğu esnada kendilerinden arama kararını göstermelerini istediğini belirtmiş ancak söz konusu arama kararının başvurucuya ibraz edildiğine ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.
10. Başsavcılık, olaya ilişkin polis merkezi kamera kayıtları üzerinde bağımsız bir bilirkişi kurumuna inceleme yaptırmıştır. İnceleme sonucunda hazırlanan bilirkişi raporuna göre başvurucu gözaltına alındığı sırada direnmemiş, itilerek polis aracına bindirilmiştir. Polis merkezinde B.K. başvurucuyu diz üstü çöktürmüş, ara sıra gelip başvurucunun yanında durmuş ve kalkmasını engellemiştir. Diğer polis memurlarının herhangi bir fiiline rastlanmamıştır.
11. Söz konusu deliller doğrultusunda Başsavcılık, polis memuru B.K. hakkında basit yaralama suçu dışındaki eylemleri ile diğer polis memurları hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş; karar gerekçesinde diğer polis memurlarının hakaret ve tehdit suçunu işlediklerine dair delil bulunmadığını, tanık anlatımlarının duyuma dayalı olduğunu belirtmiştir.
12. Söz konusu karara karşı başvurucu, itiraz etmiş; itiraz dilekçesinde Başsavcılık tarafından görevi kötüye kullanma suçu kapsamında bir değerlendirme yapılmadığını, kendisine yönelik kötü muamele fiillerinin işlenmesine göz yuman polis memurlarınıncezalandırılması gerektiğini ifade etmiştir. Gebze 1. Sulh Ceza Hâkimliği itirazı reddetmiştir.
13. Sulh Ceza Hâkimliği kararının 19/3/2021 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 19/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. Komisyon, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
15. Başvurucunun bireysel başvuru yapmasından sonraki süreçte başvurucuya kötü muamelede bulunduğundan bahisle hakkında iddianame düzenlenen B.K.nın kamu görevlisi olması nedeni ile sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanma sureti ile kasten yaralama suçunu işlediğinin sabit olması nedeniyle 187 gün adli para cezası karşılığında 3.740 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına Gebze 8. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından karar verilmiş ve hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Söz konusu karar üzerine başvurucunun ayrı bir bireysel başvurusu bulunmamaktadır.
II. DEĞERLENDİRME
16. Başvurucu; gözaltında bulunduğu sırada kendisine kötü muamelede bulunan kolluk görevlisinin fiillerine tanık oldukları hâlde müdahale etmeyen, hakaret ve tehdit fiillerini işleyen diğer kolluk görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, soruşturmanın makul sürede ve titizlikle yürütülmediğini, şikâyetçi olduğu kolluk görevlilerinin ifadesinin alınmadığını belirterek kötü muamele yasağı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; soruşturmanın gerekli dikkat ve özenle yürütüldüğü, başvurucuya kötü muamelede bulunan kolluk görevlisi hakkında dava açıldığı, diğer kolluk görevlileri yönünden soyut iddiaları destekler nitelikte somut delillerin bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
17. Başvuru, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
19. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 101-103; S.D., B. No: 2020/31969, 24/10/2024, §§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).
20. Somut olayda Görüntü İzleme Tutanağı'na göre gözaltına alındığı sırada herhangi bir direnç göstermeyen ve B.K.nın ifadesinden de anlaşılacağı üzere sadece arama kararının ibraz edilmesini isteyen başvurucuya kelepçe takılmasını ve güç kullanılmasını gerekli kılacak bir hususun bulunmadığı görülmüştür. Başvurucunun gözaltında kötü muameleye uğradığı, Başsavcılığın polis memuru B.K. hakkında düzenlediği iddianameden ve söz konusu iddianameye dayanarak gerçekleştirilen kovuşturmadan açıkça anlaşılmaktadır. Başvurucu, gözaltında bulunduğu sırada gerçekleştirilen kötü muameleye müdahale etmeyen kolluk görevlilerinin görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerini belirterek suç duyurusunda bulunmuş ancak başvurucunun haklarında suç duyurusunda bulunduğu B.K., İ.A. ve A.S. dışındaki kamu görevlilerinin ifadelerinin alınmadığı tespit edilmiştir. İ.A. ve A.S.nin ifadeleri de başvurucunun hakaret ve tehdit suçlarının işlendiğine ilişkin suç duyurusuyla sınırlı olarak alınmıştır. Oysa Başsavcılığın, görevi kötüye kullanma suçu kapsamında şüphelilerin ifadelerini almadığı ve başvurucunun gözaltına alınması sırasında gerçekleştirilen eylemler hakkında bir değerlendirme yapmadığı görülmüştür. Başvurucunun şikâyetinden sonra soruşturmanın beş yıl gibi uzun bir sürede tamamlandığı, Başsavcılığın karmaşık olmayan soruşturma dosyasında süratle hareket etmediği değerlendirilmiştir.
21. Somut olayda Başsavcılığın başvurucunun şikâyetinden sonra soruşturmayı beş yıl gibi uzun bir sürede tamamladığı, şüphelilerin isnat edilen suç kapsamında ifadelerini almadığı, görevi kötüye kullanma suçu yönünden değerlendirme yapmadığı ve karmaşık olmayan soruşturma dosyasında süratle hareket etmediği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla kötü muamele yasağının usul boyutu ihlal edilmiştir.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
23. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden soruşturma yargılama yapılması yanında 100.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturmamakamınca yapılması gereken iş, yenidensoruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
25. Başvurucuya manevi zararları karşılığında talebine bağlı kalınarak net 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Öte yandan başvurucunun uğradığını iddia ettiği zararla ilgiliolarak bilgi ve belge sunmaması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağına ilişkin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2016/5931) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 115.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, maddi tazminata ilişkin talebinin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.