TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
KADİR ÇITAK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/23590)
Karar Tarihi: 20/11/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportörler
Zehra GAYRETLİ
Hüseyin Özgür SEVİMLİ
Başvurucu
Kadir ÇITAK
Vekili
Av. Bülent DİKEN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza davasında karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 1983 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuruya konu olayın geçtiği tarihte Şanlıurfa'nın Siverek ilçesindeki bir ilkokulda öğretmen ve müdür vekili olarak görev yapmaktadır. Aynı okulda görev yapan bazı öğretmenler, başvurucunun 7/3/2016 ile 29/3/2016 tarihleri arasında okula gelmediği hâlde resmî evrak niteliğindeki ek ders ücretine ilişkin ders ve kurs defterlerini anılan tarih aralığında ders vermiş gibi doldurarak ek ders ücreti aldığı yönünde idari birime şikâyette bulunmuştur. Şikâyet üzerine olayla ilgili idari tahkikat süreci başlatılarak muhakkik görevlendirilmiştir. Gerekli yasal sürecin tamamlanması ve soruşturma izni verilmesi üzerine Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucu hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından soruşturma başlatmıştır.
3. Başvurucu; soruşturma kapsamında alınan ifadelerinde bahsi geçen defterleri sehven doldurduğunu, durumu fark edince doldurduğu yerlerin üzerini tek çizgi ile çizmek suretiyle düzelttiğini ve kurum zararını ödediğini ileri sürmüştür. Soruşturma kapsamında beyanına başvurulan tanık H.A. başvurucunun 7/3/2016 tarihinde babalık izni kullanarak yaklaşık üç hafta kadar okula gelmediğini, görevine fiilen başladığı 29/3/2016 tarihinde ders defterlerinin kendisine ilişkin kısmını doldurduğunu ancak izinli olduğu günlere ait kısımları da doldurduğunu fark etmesi üzerine buralara tek çizgi çekerek düzelttiğini ifade etmiştir. Tanık H.A. beyanının devamında başvurucunun defterleri sehven doldurduğunun anlaşılması üzerine aynı gün tutanak tuttuklarını, bu tutanağı başvurucu ve öğretmen M.T.nin de imzaladığını, başvurucunun izinde olduğu günleri dikkate alarak bu günlere ilişkin ödemenin nisan ayı ek ders ödemelerinden kesileceğini bu tutanakta açıkça belirttiklerini ifade etmiştir.
4. Soruşturmanın tamamlanmasının ardından Başsavcılık, başvurucunun anılan suçlardan cezalandırılması talebiyle kamu davası açmış; iddianamede başvurucunun 7/3/2016 ile 29/3/2016 tarihleri arasında okulda olmadığı hâlde bu tarih aralığında kendisini okula gelmiş gibi göstermek suretiyle resmî defterleri usulsüz şekilde doldurduğunu ve böylece haksız kazanç elde ettiğini ifade etmiştir.
5. Siverek Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülen davanın duruşması yedi celsede tamamlanmıştır. Başvurucu, duruşmanın birinci celsesinde yaptığı savunmasında eşinin 7/3/2016 tarihinde doğum yapması nedeniyle on gün babalık izni kullandığını, babalık izninin bittiği 17/3/2016 tarihinden 28/3/2016 tarihine kadar da okulda olmadığını belirtmiştir. Savunmasının devamında okulda fiilen çalıştığı son bir sene içinde beden eğitimi ve sosyal bilgiler dersleri verdiği hâlde bu derslere ilişkin defterleri doldurmadığını, herhangi bir denetimde sorun yaşanmaması için işbaşı yaptığı 29/3/2016 tarihinde defterlerin tamamını doldurduğunu ancak babalık izninde olduğu günleri de ders vermiş gibi sehven imzaladığını fark ettiğini, hatasını fark edince bu kısımları tek çizgi çekmek suretiyle düzelttiğini ileri sürmüştür. Ayrıca ek ders ücretinden haberi olmadığını, Müdür Yardımcısı H.A.nın kendisine bilgisi dışında ek ders yazdığını, bunu fark edince tutanak tuttuğunu, H.A.nın hatasından kendisinin sorumlu tutulamayacağını, suçlamayı kabul etmediğini belirtmiştir.
6. Mahkeme, başvurucu hakkında şikâyet dilekçesi veren H.K., A.B., H.E.A., R.A. ve K.S. isimli öğretmenleri tanık olarak dinlemiştir. Tanıklar beyanlarında özetle şikâyet dilekçelerini tekrar ettiklerini, bu bağlamda başvurucunun yaklaşık üç hafta okula gelmediği hâlde okula gelmiş gibi defterleri doldurarak ek ders ücreti aldığını, ayrıca babalık izni kullandığı döneme ait izin raporunu da idareye sunmadığını öğrendiklerini ifade etmiştir.
7. Mahkeme, duruşmanın ikinci celsesinde tanık H.A.nın beyanına başvurmuştur. Tanık H.A. beyanında soruşturma aşamasında verdiği beyanı tekrar ederek ders defterlerinin ilgili kısmını başvurucunun sehven doldurması üzerine bu kısımları tek çizgi çizmek suretiyle yine düzelttiğini belirtmiştir. Tanık H.A. beyanının devamında herhangi bir aya ait ek ders ücretlerinin o ay tamamlanmadan evvel tahakkuk ettirildiğini, bir yanlışlık yapılırsa bunun takip eden aydan kesinti yapılmak suretiyle bu yanlışlığın düzeltildiğini ifade etmiştir.
8. Adli emanette bulunan uyuşmazlığa konu defterler Mahkemece duruşmanın üçüncü celsesinde incelenmiş ve bu incelemeye ilişkin gözlem, Duruşma Tutanağı'na detaylı şekilde aktarılmıştır. Buna göre suça konu edilen bazı defterlerin beden eğitimi dersine ilişkin sütunlarının 7/3/2016 ile 29/3/2016 tarihleri arasındaki kısımlarının doldurulduğu ve doldurulan bölümlerin bir kısmının üzeri çizildiği hâlde bazı tarihlerde herhangi bir çizgi bulunmadığı ifade edilmiştir. Aynı celsede iddia makamı esas hakkındaki mütalaasını sunmuştur.
9. Duruşmanın dördüncü celsesinde esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapan başvurucu ek ders ödemelerinin ders ve kurs defterleri dikkate alınarak yapılmadığını, ek derslerin her ayın 22. ve 23. günleri sistem üzerinden aylık olarak bildirildiğini, ayın sonuna kadar kalan bir haftalık sürede ilgili öğretmen tarafından ek ders verilmediği takdirde yapılan ödemenin takip eden ayın ödemesinden mahsup edildiğini, her öğretmen açısından ek ders ödemelerinde zaman zaman hatalar yapıldığını, bu hataların mahsup etme yöntemiyle giderildiğini, kendisinin de bu şekilde bir hata yaptığını belirterek suçlamayı reddetmiştir.
10. Tutanakta imzası bulunan tanık M.T. duruşmanın beşinci celsesinde Mahkemece dinlenmiştir. M.T. beyanında özetle her ayın son haftası içinde ek ders ücret talebinin ilgili birime iletildiğini ancak bu bir haftalık süre içinde ilgili öğretmen tarafından herhangi bir şekilde ders verilmemiş ise bir sonraki ay kesinti yapıldığını, ilgili mevzuata uygun olmasa da uygulamanın bu şekilde geliştiğini ifade etmiştir.
11. Duruşmanın tamamlanmasının ardından Mahkeme hükmü açıklayarak başvurucunun resmî belgeyi sahte olarak zincirleme şekilde düzenleme suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiş; gerekçeli kararda başvurucunun fiilen okulda bulunmadığı 7/3/2016 ile 29/3/2016 tarihleri arasına tekabül eden ders ve kurs belgelerinin ilgili kısımlarını doldurduğunun sabit olduğunu, yaklaşık 22 günlük ek ders gününün yanlış doldurulduğuna ilişkin savunmanın hayatın olağan akışına uygun olmadığını vurgulamıştır.
12. Başvurucu, resmî belgeyi sahte olarak düzenleme suçundan kurulan hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu, gerekçeli istinaf dilekçesinde diğerlerinin yanı sıra ek derslerin tespiti ve bunlara ilişkin ödemelerin belirlenmesi noktasında sınıf defterlerinin herhangi bir bağlayıcılığı olmadığını zira ek ders bilgilerinin Kamu Bilişim Sistemi (KBS) üzerinden girişinin yapıldığını, buna göre ders defterlerini usulsüz bir şekilde doldurmak suretiyle herhangi bir kazanç elde etmesinin söz konusu olmadığını, dolayısıyla suç unsurlarının olayda mevcut olmadığını ileri sürerek bozma talebinde bulunmuştur.
13. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi (Daire) 20/11/2020 tarihinde istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı "sanığın işlediği resmi belgede sahtecilik suçunun arasına zaman aralığı girip girmediğinin net olarak belli olmadığı, sanığın farklı günlere ait ders defterlerini aynı anda mı ayrı ayrı günlerde mi işlediğinin dosya kapsamından anlaşılmadığı[nı]" belirterek zincirleme suç hükümlerine ilişkin şartların olayda mevcut olmadığı gerekçesiyle karara itiraz etmiştir. Daire, itirazı kabul ederek 20/11/2020 tarihli kararın kaldırılmasına karar vermiştir.
14. Daire tarafından yeniden yapılan inceleme sonucunda zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağının bulunmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm fıkrasından "3 yıl 1 ay 15 gün ibaresinin çıkarılarak yerine 2 yıl 6 ay" ibaresinin yazılmasına ve sonuç olarak hükmün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine 1/3/2021 tarihinde karar verilmiştir. Daire kararında tanık H.A.nın 28/3/2016 tarihinde düzenleyerek aynı gün idareye teslim ettiği 2016 yılı Mart ayına ilişkin fazla çalışma ücret bordrosunda başvurucu yönünden mart ayının tamamında işe gelmiş gibi ek ders ücreti tahakkuk ettirdiğinin, 29/3/2016 tarihinde okula gelen başvurucunun da 7/3/2016 ile 29/3/2016 tarihleri arasında okula gelmiş gibi ek ders ve kurs defterlerinin boş yerlerini doldurduğunun sabit olduğunu vurgulamıştır. Kararın devamında Daire, durumun bir kısım öğretmence fark edilmesi üzerine başvurucu ve tanık H.A.nın 29/3/2016 tarihli bir tutanak düzenleyerek başvurucunun babalık izni kullandığı döneme ilişkin bir yanlışlık yapıldığını belirttiklerini, bu yanlışlığa ilişkin olarak 12 iş gününe denk gelen ödemenin nisan ayı ek ders ödemelerinden kesileceğini tutanağa bağladıklarını ancak başvurucunun okula gelmediği mart ayının diğer günlerine ilişkin herhangi bir tutanak tanzim edilmediğini ifade etmiştir. Buna göre Daire, başvurucunun okula gelmediği hâlde gelmiş gibi ek ders ve kurs defterlerini doldurup imzalaması nedeniyle resmî belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediği sonucuna ulaşmıştır.
15. Başvurucu 15/3/2021 tarihinde nihai kararı öğrendiğini beyan ederek 13/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
17. Başvurucu; okula gelmediği hâlde gelmiş gibi ek ders ve kurs defterlerini doldurup imzalaması eylemini sehven gerçekleştirdiğine, defter doldurmanın ötesinde ek ders ücretlerinin ödenmesine dair işlemlerin dijital sistem üzerinden yapılması gerektiğine ve hata sonucu oluşan zararı giderdiğine yönelik esasa etkili itirazlarının yargılama makamları tarafından dikkate alınmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının belirlenmesinin gerektiği vurgulanmıştır. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
18. Başvuru, adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
20. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi özellikle açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata, B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri, B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnş. Tur. Ltd. Şti., B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).
21. Somut olayda Mahkeme, başvurucunun fiilen okulda bulunmadığı 7/3/2016 ile 29/3/2016 tarihleri arasına tekabül eden ders ve kurs belgelerinin ilgili kısımlarını doldurduğunun sabit olduğunu, yaklaşık 22 günlük ek ders gününün yanlış doldurulduğuna ilişkin savunmanın hayatın olağan akışına uygun olmadığını değerlendirmiştir (bkz. § 11). Daire ise durumun bir kısım öğretmence fark edilmesi üzerine başvurucu ve tanık H.A.nın 29/3/2016 tarihli bir tutanak düzenleyerek başvurucunun babalık izni kullandığı döneme ilişkin bir yanlışlık yapıldığını belirttiklerini, bu yanlışlığa ilişkin olarak 12 iş gününe denk gelen ödemenin nisan ayı ek ders ödemelerinden kesileceğini tutanağa bağladıklarını ancak başvurucunun okula gelmediği mart ayının diğer günlerine ilişkin herhangi bir tutanak tanzim edilmediğini belirttikten sonra başvurucunun okula gelmediği hâlde gelmiş gibi ek ders ve kurs defterlerini doldurup imzalamak suretiyle atılı suçu işlediğinin sabit olduğunu belirtmiştir (bkz. § 14).
22. Başvurucu ise yargılamanın tüm aşamalarında söz konusu defterleri kasten gerçeğe aykırı şekilde doldurduğu iddiasına itiraz etmiştir. Bu bağlamda başvurucu; okulda fiilen çalıştığı son bir sene içinde beden eğitimi ve sosyal bilgiler dersleri verdiği hâlde bu derslere ilişkin defterleri doldurmadığını, herhangi bir denetimde sorun yaşanmaması için işbaşı yaptığı 29/3/2016 tarihinde defterlerin tamamını doldurduğunu, ancak babalık izninde olduğu günleri de ders vermiş gibi sehven imzaladığını fark edip bu kısımları tek çizgi çekmek suretiyle düzelttiğini ve kurum zararını da ödediğini ileri sürmüştür. Diğer yandan başvurucu, Müdür Yardımcısı H.A.nın kendisine bilgisi dışında ek ders yazdığını, H.A.nın hatasından kendisinin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca sınıf defterlerinin herhangi bir bağlayıcılığının bulunmadığını, zira ek ders bilgilerinin KBS üzerinden girişinin yapıldığını, buna göre ders defterlerini usulsüz bir şekilde doldurmak suretiyle herhangi bir kazanç elde etmesinin söz konusu olmadığını savunmuştur (bkz. §§ 5, 12).
23. Mahkeme ve Daire; kararlarında başvurucunun okula gelmediği günlerde ek ders ve kurs defterlerini doldurmak suretiyle atılı suçu işlediğini kabul etmişse de başvurucunun ek ders ödemelerinin tahakkuk süreci itibarıyla defterlerin bağlayıcılığının bulunmadığına, sehven oluşan durumu gidermek için defterdeki ilgili kısımları çizgi çekerek düzelttiğine, ayrıcaek ders bilgilerinin KBS üzerinden girişinin yapıldığına, ek ders yazan kişinin kendisi olmadığına, dolayısıyla dava konusu eylemin hata sonucu gerçekleştirildiğine, sonrasında da zararı giderdiğine dair savunmalarına karşın -hayatın olağan akışı gerekçesi dışında- başvurucunun atılı suç açısından kastının bulunmadığına ilişkin iddialarını ilgili ve yeterli gerekçeyle değerlendirmemiştir. Gerekçelerde birtakım değerlendirmeler yer almaktaysa da başvurucunun açık ve ayrı yanıt verilmesini gerektiren ve yukarıda anılan iddialarının karşılandığından bahsedilemez. Bu nedenle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
25. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
27. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemelere aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun resmî belgede sahtecilik suçunu işleyip işlemediği yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede mahkemenin delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.
28. Öte yandan başvurucu maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından da manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Siverek Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/45, K.2018/193) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.