logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sercan Aran [2. B.], B. No: 2021/24835, 26/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SERCAN ARAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/24835)

 

Karar Tarihi: 26/3/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Rıdvan DEMİR

Başvurucu

:

Sercan ARAN

Vekili

:

Av. Mert BAL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında kolluk kuvvetlerinin orantısız müdahalesi sonucu yaralanma meydana gelmesi ve olaya ilişkin etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu 24/1/2020 tarihinde Tehlikedeki Avukatlar Günü kapsamında Ankara Adliyesinde bir grup avukat ile birlikte "Sessiz Çığlık" sloganıyla bir toplantı ve basın açıklaması yapmak istemiştir.

3. Kolluk görevlilerinin başvurucunun da aralarında bulunduğu grubun gerçekleştirdiği toplantı ve basın açıklamasına Ankara Valiliğinin (Valilik) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (C) bendi ile 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. maddesi kapsamında aldığı 21/1/2018 tarihli ve 2018/1938 sayılı kararı gereğince müdahale ettiği belirtilmiştir. Söz konusu karar; Ankara genelinde park ve bahçelerde, genel yollarda, kamu binaları önlerinde, açık/kapalı alanlarda 21/1/2018 tarihinden itibaren Zeytin Dalı Operasyonu süresince umuma açık ve/veya kapalı yer toplantıları, basın açıklamaları, açlık grevi, oturma eylemi, anma toplantısı/toplanma, konser, şenlik, şölen gibi toplu eylem/etkinliklerin yasaklanması yönündedir.

4. Kolluk görevlilerinin gerçekleştirdiği müdahalede yaralandığını belirten başvurucu hakkında düzenlenen 24/1/2020 tarihli adli muayene raporuna göre başvurucunun her iki elinin yüzeyinde en büyüğü 0,5x0,5 cm, yine her iki el parmaklarında da en büyüğü 3 cm boyutunda abrazyon oluşmuştur.

5. Olay sonrasında başvurucu 20/2/2020 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) suç duyurusunda bulunmuş; dilekçesinde kolluk görevlilerinin müdahalesi neticesinde yaralandığını, gerekli olmadığı hâlde biber gazı kullanıldığını belirtmiş, bu duruma sebep olan kolluk görevlilerinin tespit edilmesini ve kasten yaralama suçu ile inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin engellenmesi suçu kapsamında cezalandırılmalarını talep etmiştir. Ayrıca şikâyet dilekçesinde tanık olarak dinlenilmesi talebiyle bazı avukatların isimlerini bildirmiş, video ile fotoğraflar sunmuş ve kolluk birimlerinde bulunan video kayıtlarının dosyaya kazandırılmasını istemiştir.

6. Başsavcılık 4/3/2020 tarihinde Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne olayla ilgili olarak bir tahkikat evrakı olup olmadığının tespit edilmesi, olması hâlinde bir örneğinin gönderilmesi, başvurucuya müdahalede bulunan polis memurlarının açık kimliklerinin tespit edilmesi talimatlarını iletmiştir.

7. 13/4/2020 tarihinde emniyet birimleri, soruşturma dosyasına bilgi ve belgeler sunmuştur. Bu bilgi ve belgeler arasında Görüntü Çözüm Tutanağı da yer almaktadır. Görüntü Çözüm Tutanağı'na göre başvurucunun da aralarında olduğu gruba kolluk görevlileri kalkanlarını kullanarak müdahale etmiş, başkaca bir fiilleri olmamıştır. Başvurucu, kalkanlara yaslanmak ve kalkanları indirmeye çalışmak suretiyle kolluk görevlilerine direnmiştir.

8. Başsavcılık 15/6/2020 tarihinde başvurucunun aralarında olduğu gruba kolluk görevlilerinin yasal yetkileri dâhilinde müdahale ettiğini, zor kullanma yetkisi kapsamında güç kullanarak başvurucu ve içinde bulunduğu grubu olay yerinden uzaklaştırdığını, darp olayının yaşanmadığının kamera görüntülerinden anlaşıldığını belirterek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Karara yapılan itiraz sulh ceza hâkimliği tarafından reddedilmiş ve başvurucuya 8/3/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir.

9. Başvurucu 7/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11. Başvurucu, toplantı ve basın açıklamasına müdahale eden kolluk görevlilerinin fiilleri ve gerekli olmadığı hâlde biber gazı kullanmaları sebebiyle yaralandığını, yaralanmasına yönelik etkili bir soruşturma yürütülmediğini belirterek kötü muamele yasağının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; kolluk görevlilerinin başvurucunun izinsiz gerçekleştirdiği toplantıya müdahalesinin zor kullanma yetkisi kapsamında kaldığı, olayın önceki yerleşik içtihatlara uygun şekilde çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyanda ihlal iddialarını yinelemiştir.

12. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Anayasa'nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara ulaşmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 101-103; S.D. [1. B.], B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 111-114; Veli Saçılık (2) [1. B.], B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).

15. Somut olayda Başsavcılık, sadece kolluk birimlerinin sunduğu tahkikat evrakına göre bir sonuca varmıştır. Oysa başvurucunun sunduğu adli muayene raporu dikkate alınarak bildirdiği tanıkların dinlenmesi, sunduğu video kayıtları ile fotoğrafların incelenmesi, kolluk tarafından tanzim edilen Görüntü İzleme Tutanağı ile yetinilmeyerek söz konusu görüntüler üzerinde inceleme yapılması veya bağımsız bilirkişilere inceleme yaptırılması sonucunda bir karara varılması soruşturmanın etkili yürütülmesi açısından önemlidir. Bu durumda Başsavcılığın soruşturmayı etkili bir şekilde yürüttüğü ve başvurucunun soruşturmaya katılımını sağladığı söylenemeyecektir. Dolayısıyla kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

17. Kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiği iddialarının incelenebilmesi için olayı çevreleyen maddi koşullar, inceleme yapmaya olanak verecek şekilde aydınlatılmalıdır. Olayın aydınlatılması ise ihlal iddiaları ile ilgili etkili bir soruşturma yapılmasına bağlıdır. Başvuruya konu olayda olayı çevreleyen koşullar yeterince aydınlatılmadığından bu aşamada kötü muamele yasağının maddi boyutu yönünden inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.

B. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

18. Başvurucu, gerçekleştirdikleri barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşüne yönelik müdahale sebebiyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyanda ihlal iddialarını yinelemiştir.

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmiştir.

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

21. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahale, hakkın kullanılması sırasında olabileceği gibi kullanılmasından sonraki işlemlerin de hak üzerinde sınırlayıcı etkisi vardır (Osman Erbil [2. B.], B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 53; sendika hakkına ilişkin olarak bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 48).

22. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

23. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa'nın 34. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.

24. Hak ya da özgürlüklere bir müdahale söz konusu olduğunda öncelikle tespiti gereken husus, müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığıdır. Anayasa'nın 34. maddesi kapsamında yapılan bir müdahalenin kanunilik şartını sağladığının kabul edilebilmesi için müdahalenin kanuni bir dayanağının bulunması zorunludur (kanunilik şartına başka bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki [1. B.], B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Hayriye Özdemir [2. B.], B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 53; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35).

25. Anayasa uyarınca, temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların öncelikle kanunla öngörülmüş olması gerekir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre de Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan kanunilik ölçütünün karşılanması için müdahale, şeklî anlamda bir kanuna dayanmalıdır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 31; Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 75; Fatih Saraman [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 65; Turgut Duman [1. B.], B. No: 2014/15365, 29/5/2019, § 66; Tamer Mahmutoğlu [GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, § 103; Selçuk Sinan [1. B.], B. No: 2018/16395, 10/5/2022, § 41).

26. Bununla birlikte temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirmekte olup bu noktada kanunun niteliği önem kazanmaktadır. Kanunla sınırlama ölçütü; sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini ifade eden belirliliğini garanti altına almaktadır (Halime Sare Aysal [GK], B. No: 2013/1789, 11/11/2015, § 62; Fatih Saraman, § 66; Turgut Duman, § 67; Tamer Mahmutoğlu, § 104).

27. Belirlilik, bir kuralın keyfîliğe yol açmayacak bir içerikte olmasını ifade eder. Temel hakların sınırlandırılmasına ilişkin kanuni düzenlemenin içerik, amaç ve kapsam bakımından belirli ve muhataplarının hukuksal durumlarını algılayabilecekleri açıklıkta olmalıdır. Bir kanuni düzenlemede, hangi davranış veya olgulara hangi hukuksal sonuçların bağlanacağı ve bu bağlamda kamusal makamlar için nasıl bir müdahale yetkisinin doğacağı belirli bir kesinlik ölçüsünde ortaya konmalıdır. Bu durumda bireylerin hak ve yükümlülüklerini öngörerek davranışlarını tanzim etmeleri mümkün olabilir. Böylece hukuk güvenliği sağlanarak kamu gücünü kullanan organların keyfî davranışlarının önüne geçilmiş olur (Hayriye Özdemir, §§ 56, 57).

28. 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

C) İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. (Ek cümle: 25/7/2018-7145/1 md.) Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.

 (Ek paragraf: 25/7/2018-7145/1 md.)Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir."

29. 2911 sayılı Kanun'un "Toplantının ertelenmesi veya bazı hâllerde yasaklanması" başlıklı 17. maddesi şöyledir:

"Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir."

30. Somut olayda Valiliğin Zeytindalı Operasyonu'nun devam etmesi nedeniyle kamu düzeni ve güvenliğinin korunması amacına matuf olarak il genelindeki tüm eylem ve etkinlikleri süresiz olarak yasaklayan bir karar verdiği görülmüştür.

31. Kanun koyucu 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (C) bendinin ikinci fıkrası ile 2911 sayılı Kanun'un 17. maddesinde, bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahalenin konu, kişi, yer ve zaman bakımından sınırlamalarını belirleyerek çerçevesini ortaya koymuştur (bkz. §§ 28, 29). Anılan kurallarda valiliğin toplantıya müdahalesinin belirli bir süre ile sınırlı olabileceği düzenlenmiştir (Çağla Yolaşan Kurul [GK], B. No: 2021/29184, 27/9/2023, § 47). Dolayısıyla somut olaydaki kuralların kamu düzeni ve güvenliğinin korunması amacına yönelik ve tüm etkinlikleri kapsayan süresiz yasaklama kararının dayanağı olarak kabulü mümkün değildir.

32. Ayrıca kolluk görevlilerinin başvuruya konu toplantıya müdahale etme nedeni olarak hem kolluk tarafından tanzim edilen belgede hem de Başsavcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda belirtilen Valilik kararı olmasa da adliye binası girişinde yapılacak bir eyleme müdahale konusunda genel yetkisi bulunmakla birlikte ne kolluk görevlileri ne de yargısal denetimi yapan Başsavcılık genel yetki kapsamında toplantıya müdahale edilmesini gerektiren koşulların somut olayda var olduğundan bahsetmemiştir. Bu yönüyle de barışçıl olmadığı belirtilmeyen başvuruya konu toplantıya müdahaleyi gerektirecek koşulların bulunmadığı anlaşılmıştır.

33. Sonuç olarak başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

34. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

35. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden soruşturma yapılması ile 25.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

36. Başvuruda tespit edilen kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek soruşturma sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden soruşturma konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

37. Öte yandan manevi zararları karşılığında başvurucuya talebi dikkate alınarak net 25.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B.1. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2020/41816) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 25.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Sercan Aran [2. B.], B. No: 2021/24835, 26/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı SERCAN ARAN
Başvuru No 2021/24835
Başvuru Tarihi 7/4/2021
Karar Tarihi 26/3/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında kolluk kuvvetlerinin orantısız müdahalesi sonucu yaralanma meydana gelmesi ve olaya ilişkin etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Toplantı ve gösteri yürüyüşüne güç kullanarak müdahale İhlal Yeniden soruşturma
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Toplantı ve gösteri yürüyüşü İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi