|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
NECLA TAMRİŞ BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2021/27251)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 16/9/2025
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üyeler
|
:
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
|
Başvurucu
|
:
|
Necla TAMRİŞ
|
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Reyhan YALÇINDAĞ BAYDEMİR
|
|
|
|
Av. Serdar ÇELEBİ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Olayların olduğu dönemde başvurucu, Diyarbakır'ın Çınar ilçesinin belediye başkan yardımcısıdır. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) PKK/KCK terör örgütünün kadın yapılanması içinde yer aldığı iddia edilen Tevgere Jinen Azad (Özgür Kadın Hareketi) (TJA) isimli oluşuma yönelik olarak başvurucunun da aralarında bulunduğu kişiler hakkında soruşturma başlatılmıştır.
3. Başvurucu hakkında TJA isimli oluşuma mensup olduğu şüphesiyle silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında soruşturma başlatılmıştır.
4. Bu kapsamda Başsavcılık suç delillerinin elde edilmesi amacıyla 2/4/2021 tarihinde başvurucunun ikametgâhında arama yapılması hususunda Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğinden talepte bulunmuştur. Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hâkimliği aynı tarihli kararı ile 5/4/2021 tarihinde başvurucunun ikametgâhında arama yapılmasına, arama sonucunda elde edilen delillere el konulmasına ve bu deliller üzerinde inceleme yapılmasına karar vermiştir.
5. Alınan karar doğrultusunda aynı tarihte başvurucunun ikametgâhında arama yapılmış ve arama neticesinde bir kısım kitap, dergi ile başvurucunun cep telefonu ve SIM kartına el konulmuştur.
6. Başsavcılık 5/4/2021 tarihinde başvurucu hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar vermiştir.
7. Başvurucu bu kapsamda 5/4/2021 tarihinde gözaltına alınmıştır. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince 8/4/2021 tarihinde başvurucunun ifadesi alınmıştır. İfade alma işlemi sırasında başvurucunun avukatı hazır bulunmuştur. İfade Tutanağı'nda, ifade alma işlemi öncesinde isnat edilen suçlamaların başvurucuya açıklandığı belirtilmiştir. İfadesi esnasında başvurucuya genel itibarıyla TJA ile ilgili sorular sorulmuştur. Başvurucu bakımından elde edilen delillere göre ifadesi esnasında başvurucuya sorulan sorular şu şekildedir:
i. Başvurucuya PKK terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettiği iddia edilen TJA yapılanmasıyla ilgili sorular sorulmuştur. Bu yapılanmayla bir bağlantısının olup olmadığı, bu oluşumun etkinliklerine katılıp katılmadığı, gözaltına alınmasıyla ilgili olarak TJA isimli oluşumun sosyal medya hesabından paylaşım yapılmasının sebebi sorulmuştur.
- Başvurucu bu oluşumla ilgili bir bilgisinin olmadığını, gözaltına alınan kişiler arasında yer aldığı için paylaşımda bu şekilde adının geçtiğini, adını kimin ve ne amaçla kullandığını bilmediğini belirtmiştir.
ii. Başvurucuya TJA’nın faaliyetleri kapsamında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftasında 4/3/2020 ve 4/3/2021 tarihlerinde düzenlenen kadın şenliği etkinliğine, 6/8/2019 tarihinde de kadın ve çocukların öldürülmesi ve tecavüzüne karşı yapıldığı iddia edilen bir etkinliğe neden katıldığı sorulmuştur.
- Başvurucu; Dünya Kadınlar Günü resmî bir organizasyon olduğu için kutlama yapıldığını, kendisinin de bu amaçla anılan etkinliklere katıldığını belirtmiştir.
iii Başvurucuya ayrıca TJA’nın başka konularda yayımladığı sosyal medya paylaşımları ile ilgili sorular sorulmuştur.
- Başvurucu TJA ile bir bağlantısı olmadığından bu paylaşımlarla da bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürmüştür.
iv. Başvurucunun TJA yapılanması içinde yer alarak bu yapılanmanın gerçekleştirdiği eylem, etkinlik ve eğitimlere katıldığı, örgütsel bilinç oluşturulması noktasında çalışma yürüttüğü, araç ve güvenli ev temin etme görevini üstlendiği ve örgüt tarafından barış annesi olarak tabir edilen güvenli kişilerden olduğu şeklindeki beyanların yer aldığı gizli tanık "FİRAR" ve gizli tanık "G11O55L44F47"nin ifadeleri sorulmuştur.
- Bu kapsamda 9/6/2020 tarihinde Firar kod isimli gizli tanık başvurucu ile ilgili olarak "Ben bu örgüt mensubunu Necla olarak biliyorum. PKK/KCK terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan’ın görüşleri doğrultusunda kurulan terör örgütünün çatı yapılanması olan devlet biçiminde örgütlenmiş olan KCK yapılanmasında toplumsal alan koordinasyonunda kadın yapılanması TJA içerisinde kadro olarak faaliyet yürüten E.T., E.T. ve K.T. gibi şahıslarla örgütsel görüşmeler gerçekleştirir. Bu şahıslardan almış olduğu talimatlar doğrultusunda kadın yapılanması içerisinde faaliyet yürütmektedir. Bu yapılanmanın gerçekleştirdiği eylem, etkinliklere ve eğitimlere katılır. Kadın yapılanmasında faaliyet gösteren şahısların düzenlediği ideolojik eğitimlere katıldığı gibi örgütsel bilinç oluşturulması noktasında çalışma yürütür. Kadro örgüt mensuplarının düzenlemiş olduğu eğitimlerde araç ve güvenli ev temininde bulunmaktadır. PKK terör örgütü tarafından barış annesi olarak tabir ettiği ve terör örgütünün düzenlediği eylem ve etkinliklere katılan ve örgütün güvendiği şahıslardandır." şeklinde beyanda bulunmuştur.
- Yine 1/4/2021 tarihinde G11O55L44F47 numaralı gizli tanık başvurucu ile ilgili olarak "Bu kişiyi Songül Ana olarak tanırım bu kişi yukarıda açıklamasını yaptığım kendisine TJA aktivisti diyen ve TJA içerisinde örgütün talimatlarını Türkiye'de hayata geçiren kişilerdendir. Kendisi halen Çınar belediyesi eş başkanıdır. Başkan olması yine örgütün talimatı gereğidir. Belediye eş başkanlığında da yine TJA faaliyetlerini yürütmektedir. Örgütün talimatlarını hayata geçirmek adına TJA'nın belirlediği evlerde toplantılara ana olarak katılan veya toplantıları organize eden kişidir. PKK/KCK terör örgütünün KCK yapılanmasında toplumsal alan koordinasyonunda kadın yapılanması TJA içerisinde kadro olarak faaliyet yürütür. TJA yapılanmasının gerçekleştirdiği eylem, etkinliklere ve eğitimlere katılır. Kadın yapılanmasında faaliyet gösteren şahısların düzenlediği ideolojik eğitimlere katılır ve örgütsel bilinç oluşturulması noktasında çalışma yürütür. Kadro örgüt mensuplarının düzenlemiş olduğu eğitimlerde araç ve güvenli ev temini sağlar. PKK terör örgütü tarafından Barış Anası olarak tanınır ve örgütün güvendiği şahıslardandır Örgütün ideolojisine ve kendisine verdiği görev ve programa sadık kalarak kendisine verilen görevleri sorgulamaksızın yerine getirmesi, her ne olursa olsun örgütün amaç ve ideolojisini en üst seviyede görmesinden tüm örgütsel eylemlere aktif bir şekilde katılıp destek vererek diğer örgüt mensuplarına örnek olmaya çalışmasından ve TJA içerisinde örgüt tarafından görevlendirilen şahıs olmasından dolayı bu şahıs örgüt tarafından evli olmasına rağmen ‘Yerel Kadro’ örgüt mensubu olarak görülmektedir ancak kendisi tam bir Kadro gibi hareket etmektedir. Ayrıca bu kişi yukarıda da belirttiğim üzere TJA ve örgütün kadın yapılanması olarak faaliyet yürüten dernekler içerisinde görevlendirilmekte veya derneklerin organizesinde gerçekleştirilen eylemlere aktif olarak katılan kişidir. Bu şahıs TJA ile Değer aileleri arasında koordineyi sağlar ve değer ailelerinin yaptığı basın açıklamaları, eylemler ve etkinlikleri organize eder, bu ailelerin basın açıklaması yapacağı günlerde onlara araç temin etmektedir. TJA Türkiye sözcüsü B.E. isimli örgüt mensubundan aldığı talimatlar doğrultusunda değer ailelerinin evlerinde toplantılar yapar ve bu toplantılara katılacak ailelerin geliş gidişlerini de sağlamaktadır. Ayrıca B.E. isimli örgüt mensubu bu şahsın evini uzun bir dönem güvenli ev olarak kullanmıştır. B.E. isimli örgüt mensubunun altında bulunan kadroları da evinde barındırmıştır. Eğer kendi evinde kalan Kadro örgüt mensubu varsa yeni gelen Kadro örgüt mensubunu başka bir değer ailesinin evine göndermektedir. Kendisi örgüte çok sıkı bağlıdır ve bu bağlılığından dolayı Kadro örgüt mensuplarının güvenini kazanmıştır, bu sebeple Kadro örgüt mensubu gibi faaliyet yürütmektedir." şeklinde beyanda bulunmuştur.
- Başvurucu; gizli tanıkların beyanlarının asılsız, gerçeğe aykırı ve çelişkili olduğunu, gizli bir etkinliğe katılmadığını, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ilçe belediyesi eş başkanı olarak çeşitli toplantılara ve basın açıklamalarına katıldığını belirtmiştir.
v. Başvurucuya Diyarbakır Valiliğinin kararı ile açık alanlardaki her türlü eylem ve etkinliğin yasaklandığı bir dönemde ceza infaz kurumlarında bulunan terör örgütüyle iltisaklı tutuklu ve hükümlülerin başlatmış oldukları açlık grevi ve ölüm orucu hakkında kamuoyu oluşturmak ve geniş halk kitlelerince de eylemlerin sahiplenilmesini sağlamak maksadıyla 9/5/2019 ve 25/5/2019 tarihleri arasında Tutuklu Aileleri ve Yakınları Derneği organizesinde yapılan eylemlere neden ve kimlerden talimat alarak katıldığı, eylem sırasında PKK terör örgütünü övücü sloganlara ve şarkılara eşlik edip etmediği sorulmuştur.
- Başvurucu bu etkinliğe katıldığını hatırlamadığını, gittiği etkinliklerde slogan atmadığını, bu etkinliğe gitmiş olsa bile kimseden talimat alarak gitmediğini ileri sürmüştür.
vi. Başvurucuya 10/2/2019 tarihinde HDP organizesinde Diyarbakır’da düzenlenen ve Abdullah Öcalan ile örgütün kurucularından olan S.C.nin konuşmalarını içeren sinevizyon gösteriminin yapıldığı ve örgüte müzahir çeşitli sloganların atıldığı "HDP Kadın Belediye Başkan Adaylarının Tanıtımı" konulu etkinliğe neden katıldığı sorulmuştur.
- Başvurucu, bu etkinliğe katıldığını ancak sinevizyon gösterisini ve sloganları hatırlamadığını ileri sürmüştür.
vii. Başvurucuya 17/2/2019 tarihinde Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde bulunan HDP il binasında düzenlenen, "Genç Kadın Konferansı" konulu, örgüte müzahir kişilerin fotoğraflarının yer aldığı, bu minvalde konuşmaların yapıldığı, Abdullah Öcalan'ın fotoğrafına ve konuşmalarına yer verildiği, örgüt marşının çalındığı, öldürülen PKK’lılar için saygı duruşunda bulunulduğu etkinliğe neden katıldığı sorulmuştur. Başvurucuya ayrıca 2/4/2019 tarihinde Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesinde HDP merkez ve dış ilçe belediye başkan adaylarının tanıtımının yapıldığı ve terör örgütünün propagandasına dönüştüğü değerlendirilen etkinliğe, 26/12/2018 tarihinde olayların olduğu dönemde 27. dönem Hakkâri milletvekili olan L.G. hakkında Diyarbakır'da görülen dava sonrasında adliye önünde yapılan basın açıklamasına, 16/1/2020 tarihinde Diyarbakır HDP il binasında yapılan örgütsel pankartların ve Abdullah Öcalan'ın posterinin asılı olduğu etkinliğe neden katıldığı sorulmuştur.
- Başvurucu bu etkinliklere katıldığını hatırlamadığını söylemiştir.
viii. Başvurucuya ikametgâhında yapılan aramada ele geçirilen bir kısmı hakkında yasaklama ve toplatma kararı bulunan kitap ve dergiler ("Demokratik Modernite Düşünce ve Kuram Dergisi", "Jineolojî" dergisinin çeşitli sayıları, Abdullah Öcalan tarafından yazılan "Kürt Aşkı" isimli kitap)sorulmuştur.
- Başvurucu; bu yayınların yasak olduğunu bilmediğini, bazılarından haberinin olmadığını, bunları okumadığı için içeriklerini bilmediğini belirtmiştir.
ix. Başvurucuya TJA oluşumunun faaliyetlerini legal zemine aktarmak amacıyla kurulan ve bu faaliyetleri legal görünüm altında yürüttüğü iddia edilen Rosa Kadın Derneğiyle ve bu Derneğin binasında yapılan aramada ele geçirilen materyallerle ilgili sorular sorulmuştur.
- Başvurucu bu Dernek ile ilgili bilgisinin olmadığını belirtmiştir.
x. Yine ev araması neticesinde el konulan başvurucunun cep telefonu üzerinde yapılan incelemede şüpheli bulunan mesaj içerikleri ve Abdullah Öcalan'a ait resimler, Abdullah Öcalan’ın hakkında toplatma kararı bulunan "Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü" isimli kitabından bir pasajı içeren Word belgesi, yine "Jineoloji akademisi yönetimine" ibaresi ile başlayan Word belgesi, örgüte müzahir haber sitelerine ait ekran görüntüleri sorulmuştur.
- Başvurucu; bu fotoğrafları paylaşmadığını, bu fotoğrafların HDP’nin başkanlar WhatsApp grubuna geldiğini, fotoğrafları silmediği için telefonunda kaldığını, söz konusu belgeleri okumadığını, bir kısmından haberinin dahi olmadığını belirtmiştir.
8. İfadesinin alınmasının ardından Başsavcılık başvurucuyu tutuklanması istemiyle nöbetçi sulh ceza hâkimliğine sevk etmiştir. Başvurucu, Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hâkimliğince 9/4/2021 tarihinde müdafii eşliğinde yapılan sorgusunun ardından terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır. Tutuklama kararının gerekçesi aşağıdaki gibidir:
"... Şüpheli Necla Tamriş'in üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğine dair; şüpheli hakkında elde edilen 2 tane gizli tanık beyanı dahilinde ‘şüphelinin PKK/KCK kapsamında eylem ve etkinliklere katıldığı, örgüt tarafından Barış Anası olarak konumlandırıldığı, örgüt mensubunu evinde barındırdığı, örgüt yapılanmasında yerel kadro örgüt mensubu olarak adlandırıldığına’ ilişkin tespitler, PKK/KCK silahlı terör örgütünün çeşitli sosyal medya hesapları üzerinden yapılmış çağrılar üzerine birden fazla eylem ve basın açıklamasına katıldığı, şüphelinin ikamet aramasında hakkında toplatma kararı olan birden fazla sayıda kitap ele geçirildiği, şüphelinin telefonu üzerinde yapılan dijital incelemede terör örgütüne müzahir fotoğraf, yazı vb. dokümanların ele geçirildiği, suç unsuru olduğu tespit edilen tape kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 5. maddesinde öngörülen geçerli şüphe sebeplerinin, 1982 Anayasası'nın 19. maddesinde belirtilen kuvvetli belirtinin ve CMK'nın 100/1 maddesinde öngörülen kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin mevcut olduğu müsnet suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı, müsnet suçun CMK 100/3 maddesinde belirtilen katalog suçlardan oluşu, verilmesi beklenen cezaya göre şüphelinin kaçma ihtimalinin kuvvetle muhtemel bulunması, tutuklama tedbirinin ölçülü olması ve bu safhada adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından şüphelinin CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmasına, ... [karar verildi.]"
9. Başvurucu, tutuklama kararına 14/4/2021 tarihinde itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hâkimliği 22/4/2021 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
10. Başvurucu, bu kararı 7/5/2021 tarihinde öğrenmiş; 4/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
11. Öte yandan başvurucunun tutukluluk durumu 7/5/2021 tarihinde gözden geçirilmiş ve tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
12. Başsavcılığın 18/5/2021 tarihli iddianamesiyle başvurucunun terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
13. İddianamede, ilk olarak TJA kapsamında yapılan tespitler ve bu oluşumun PKK/KCK silahlı terör örgütü ile organik bağına yer verilmiş ve devamında ifadesi esnasında başvurucuya sorulan eylemleri suçlamaya konu edilmiştir.
14. İddianamenin Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesince kabulünün ardından kovuşturma evresi başlamıştır. Ağır Ceza Mahkemesi 26/5/2021 tarihinde düzenlediği tensip zaptıyla başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
15. Ağır Ceza Mahkemesi 16/6/2021 tarihli duruşmada başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
16. Yapılan yargılama sonucunda Ağır Ceza Mahkemesi 8/6/2022 tarihinde atılı suçun sabit görülmemesi nedeniyle başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan beraatine karar vermiştir.
17. Başsavcılık, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş olup istinaf incelemesi bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla devam etmektedir.
18. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
19. Başvurucu; suç işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni bulunmadığını, tedbirin ölçülü olmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca katılmış olduğu gösterilerin, toplantıların ve etkinliklerin tutuklamaya dayanak oluşturduğunu belirterek ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu; Anayasa'da öngörülenin dışında siyasi saiklerle tutuklandığını, bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkıyla bağlantılı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18. maddesinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Adalet Bakanlığı (Bakanlık), başvurucu hakkında beraat kararı verildiği için 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında tazminat davası açması gerektiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde ayrıca Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği bazı kararlara ve derece mahkemelerinin gerekçelerine yer verilmiş; inceleme yapılırken Anayasa'nın ve mevzuatın ilgili hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında tazminat yolunun etkili bir yol olmadığını belirtmiş; bireysel başvuru dilekçesindeki ihlal iddialarını yinelemiştir.
22. Başvurunun bu kısmı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.
23. Tutuklamanın hukukiliğine ilişkin genel ilkeler daha önce Anayasa Mahkemesince belirlenmiştir. Buna göre kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin ölçütlerin belirlendiği Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen şartlara uygun olmadığı müddetçe Anayasa'nın 19. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve tutuklama tedbirinin niteliğine uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halas Aslan [1. B.], B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54).
24. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, terör örgütüne üye olma suçundan 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
25. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirininön şartı olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
26. Tutuklama kararında gizli tanık ifadeleri, başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün propagandası niteliğindeki birden fazla eylem ve basın açıklamasına katılması, ev aramasında hakkında toplatma kararı olan birden fazla sayıda kitap ele geçirilmesi, telefonu üzerinde yapılan dijital incelemede terör örgütüne müzahir fotoğraf, yazı vb. dokümanların bulunması, suç unsuru olduğu değerlendirilen tape kayıtları kuvvetli suç şüphesinin varlığına delil olarak gösterilmiştir. Soruşturma makamlarınca başvurucunun esas olarak PKK’nın kadın yapılanması olduğu iddia edilen TJA oluşumu kapsamında faaliyet gösterdiği ileri sürülmüştür.
27. Soruşturma makamlarının tespitine göre TJA adlı oluşum 31/10/2016 tarihli ve 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan KJA'nın (Kongra Jinen Azad/Özgür Kadın Kongresi) devamı niteliğindedir. Soruşturma makamlarına göre KJA ve daha sonra TJA, PKK/KCK terör örgütünün kadın yapılanması içinde faaliyet yürütmektedir. İddianamede, TJA adlı oluşum ile ilgili olarak gizli tanık ve tanık (terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan) ifadelerine, bu oluşumun düzenlediği etkinliklere, terör örgütüne müzahir internet sitelerinde TJA'nın ne şekilde yer aldığına ilişkin haberlere, başka şüphelilerden ele geçirilen bu yapılanmaya dair örgütsel dokümanlara yer verilerek bu oluşumun PKK terör örgütüyle organik bağı olduğu ileri sürülmüştür. Bu oluşumun PKK terör örgütü ile bağlantılı olduğuna ilişkin tespitlerin temelsiz olmadığı görülmektedir. Tutuklama kararında da atıf yapılan gizli tanık beyanlarında başvurucunun bu oluşum ile olan bağlantısına ilişkin yer, zaman, kişi ve eylem bilgileri ihtiva eden olguya dayalı anlatımların kuvvetli belirti olarak kabulü mümkün görülmüştür. Ayrıca tutuklama kararında dayanılan diğer deliller de bir bütün olarak dikkate alındığında bu olguların başvurucunun PKK terör örgütü ile bağlantılı bir suç işlediği hususunda kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olmadığı kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak başvurucu yönünden suç şüphesini doğrulayan kuvvetli belirtilerin bulunmadığının kabulü mümkün değildir.
28. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması şeklindeki ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
29. Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan terör örgütüne üye olma suçunun vasıf ve mahiyetine, suç için Kanun'da öngörülen yaptırımın ağırlığına, verilmesi beklenen cezaya göre kaçma ihtimalinin kuvvetle muhtemel bulunmasına, suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan katalog suçlar arasında olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 8).
30. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tiplerindendir. İsnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak [2. B.], B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan terör örgütü üyesi olma suçu, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve Kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır.
31. Sonuç olarak başvurucu hakkında verilen tutuklama kararında açıklanan ve kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
32. Öte yandan başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülü olup olmadığının belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 268; Selçuk Özdemir [GK], B. No:2016/49158, 26/7/2017, § 76).
33. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri [2. B.], B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64).
34. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen cezanın miktarını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.
35. Yukarıda ulaşılan sonuçlar karşısında başvurucunun siyasi bir amaçla tutuklandığı ve tutuklama tedbiri nedeniyle ifade hürriyetinin, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddialarının incelenmesi gerekli görülmemiştir.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN bu görüşe katılmamıştır.
B. Diğer İhlal İddiaları
37. Başvurucunun yakalama ve gözaltı nedenleri ile hakkındaki suçlamaların açıklanmadığına ilişkin iddiasının Deniz Özfırat ([2. B.], B. No: 2013/7929, 1/12/2015, § 53), Mehmet Bilal Çolak ([2. B.], B. No: 2017/25971, 30/10/2018, § 87) kararları; tutukluğa itirazlarının geç değerlendirildiği veya bu itirazlara cevap verilmediğine ilişkin iddiasının Emre Altındağ ([1. B.], B. No: 2017/7726, 10/3/2021, §§ 98-101), Mustafa Cengiz ( [2. B.], B. No: 2016/77983, 3/11/2020, §§ 73, 74), Mustafa Okumuş ([2. B.], B. No: 2017/17773, 25/9/2019, § 84), Mehmet Takımsu ([2. B.], B. No: 2016/63712, 15/11/2018, § 68) kararları, tutukluluğun devamı yönündeki kararlara itiraz üzerine verilen kararların tebliğ edilmediğine ilişkin iddiasının Özcan Erdagöz ( [2. B.], B. No: 2018/8173, 26/2/2020, § 39), Mutlu Bulut ([1. B.], B. No: 2017/20749, 26/9/2019, §§ 104, 105); Oktay Şener ([1. B.], B. No: 2020/9407, 3/3/2022, §§ 81-84), Özgür Arıbaş ([1. B.], B. No: 2015/2394, 31/10/2018, §§ 57-60) kararları doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle; seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Tuncer Bakırhan ([1. B.], B. No: 2017/28478, 11/10/2018, §§ 65-75), Nevzat Azak ([2. B.], B. No: 2014/973, 5/4/2017, § 35) kararları doğrultusunda konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Hasan Tahsin GÖKCAN'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/9/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz Birinci Bölüm çoğunluğunca başvuranın tutukluluk kararıyla ilgili olarak kuvvetli belirtinin ve meşru amacın bulunduğu, tutuklamanın olay koşullarında ölçülü olduğu kanaati ile başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte tutuklama kararında dayanılan delilin ağırlıklı olarak gizli tanık ifadelerinden oluştuğu, diğer delillerin ise belediye başkanvekili olan başvuranın katıldığı bazı etkinliklerden ibaret bulunduğu görülmektedir.
2. Gizli tanıkların anlatımında başvuranın kod adı kullandığı ve bazı örgütsel eylemlerde bulunduğu ileri sürülmekte ise de öncelikle anılan iki gizli tanığın başvuranın kod adı konusunda uyuşmadıkları görülmektedir. Firar kod isimli gizli tanık başvuranın örgütte Necla olarak bilindiğini söylemişken, G11055L44F47 numaralı gizli tanık ise başvuranı Songül Ana olarak tanıdığını ileri sürmüştür. Öte yandan tutuklama kararında gizli tanıkların başvuranın bazı örgütsel etkinliklerde bulunduğuna ilişkin detaylı anlatımlarındaki olguları teyit eden, anlatımlarla uyuşan başka delil veya emareye de dayanılmamıştır. Başvuranın katıldığı söylenen Dünya Kadınlar Günü etkinliği ve benzeri etkinliklerin ise örgütsel faaliyet niteliğiyle ilgili bir olgusal temel gösterilememiştir. Bu durumda tutuklama anında başvurana atılı suça ilişkin kuvvetli belirtinin bulunmadığı için ihlal kararı verilmesi gerektiği görüşündeyim. Kaldı ki kuvvetli belirtinin bulunduğunun kabul edilmesi durumunda dahi tutuklama kararında belediye başkan yardımcısı olarak görev yapan başvuranın tutuklu yargılanmasının demokratik toplum düzeni bakımından zorunlu ve ölçülü olduğuna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçenin de bulunmadığı görülmektedir.
|
|
|
|
|
Başkan
Hasan Tahsin GÖKCAN
|