TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
BERAT KAAN SEVEN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/27736)
Karar Tarihi: 24/10/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Tuğba YILDIZ
Başvurucular
1. Berat Kaan SEVEN
2. Derya ŞENGÜL SEVEN
3. Muhammed Mustafa SEVEN
Vekili
Av. Birhan ARSLAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, mahkeme kararının yeterli gerekçe içermemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucular, F.S.nin mirasçılarıdır. F.S., Ankara Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapmaktayken 12/10/2017 tarihinde bir şüphelinin sağlık kontrolü için hastaneye sevkinde görevlendirilmiştir. Sevk sırasında yaşanan silahlı çatışma neticesinde F.S. yaralanmış, polis memuru arkadaşı ise vefat etmiştir. F.S. 21/10/2017 tarihinde kalp krizi geçirerek vefat etmiştir.
3. Başvurucular, F.S.nin polis memuru arkadaşıyla birlikte bir şüphelinin sağlık kurumuna sevki sırasında yaşadıkları silahlı çatışmada arkadaşının vefat etmesi üzerine vicdani huzursuzluk ve rahatsızlık sonucu görevi nedeniyle vefat ettiğini ileri sürerek toplam 131.536,05 TL nakdi tazminatın ödenmesi talebiyle Ankara 3. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.
4. Mahkeme 7/10/2020 tarihli kararla davanın kabulüne karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Uyuşmazlıkta, davacıların murisi F.S.nin görevi başında iken 12.10.2017 tarihinde girilen silahlı çatışmada yaralandığı, arkadaşının ise vefat ettiği, F.S.nin hastaneye sevk edildiği ve istirahat raporu verildiği, arkadaşının vefatından 2 gün sonra 14.10.2017 tarihinde hastaneye başvurduğu ve göğüs ağrısı şikayetinin bulunduğu, hastanede arkadaşının vefatı nedeniyle duyduğu üzüntüyü dile getirdiği ve Sağlık Müdürlüğü tarafından verilen yazıda davacının göğüs ağrısının arkadaşının şehit olması nedeniyle tetiklendiği hususuna yer verildiği, 21.10.2017 tarihinde kalp krizi nedeniyle vefat ettiği hususları bir arada değerlendirildiğinde davacıların murisinin görevi başında iken fiziki ve psikolojik olarak büyük bir olay yaşadığı ve vazife arkadaşını kaybettiği, olayın ardından çok kısa bir süre sonra hastaneye başvurduğu ve vazifesinin etkisi nedeniyle vefat ettiği, vefat olayı ile davacıların murisinin geçirdiği çatışma arasında illiyet bağınını bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Mahkememiz ara kararıyla davalı idareden davacıların murisinin vefat etmesi nedeniyle nakdi tazminat ödenmesi yolunda bir karar verilmiş olsaydı ne kadar ödeme yapılabileceğinin sorulduğu, davalı idarenin 21.01.2020 tarih ve 16.35.32.260.68 sayılı yazısı ile muris F.S.nin anne ve babasının vefat ettiği, eşi Derya Seven, çocukları Muhammed Mustafa Seven ile Berat Kaan Seven'in her birine 43.845,35-TL olmak üzere toplam 131.536,05-TL ödeneceği bilgisi verilmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen 10.03.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı Derya Seven için 32.884,01-TL, davacı Muhammet Mustafa Seven için 49.326,01-TL, davacı Berat Kaan Seven için 39.326,01-TL olmak üzere toplam 131.536,05-TL'nin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Bu durumda, davacıların murisi F.S.nin vazifesinin etkisi nedeniyle vefat ettiği anlaşıldığından davacıların 131.536,05-TL nakdi tazminat ödemesi talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir."
5. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi 14/4/2021 tarihli kararla davalı idarenin istinaf talebinin kabulüne ve Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine kesin olarak karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Yapılan incelemede; davacıların yakını F.S.nin,12.10.2017 tarihinde görevli olduğu bir adli olayda yaralandığı, arkadaşı polis memurunun bu olayda şehit olduğu, istirahatli iken 14.10.2017 tarihinde, nefes darlığı, burun akıntısı ve göğüs ağrısı şikayetiyle Kahramankazan Hamdi Eriş Devlet Hastanesi Baştabipliğine başvuruda bulunduğu, sağlık raporunun öykü bölümünde, vefat edenin ara ara göğüs ağrısı olduğu, dinlenmekle azaldığı, polis arkadaşının şehit olmasından dolayı bu ağrının arttığının belirtildiği, vefat edenin EKG'sinin çekildiği, doktor tarafından troponin isteminde bulunduğu, ancak vefat edenin vakti olmadığı gerekçesiyle kan vermediği, kardiyoloji bölümüne giderek Halter EKG, tanısal anjigrafi yaptırmasının doktor tarafından vefat edene önerildiği, vefat edenin üzerinde baskı olduğu, arkadaşının yerine kendisinin şehit olması gerektiği, işlerinin yoğun olduğunu, kardiyoloji ile uğraşacak vakti olmadığının İlçe Sağlık Müdürü imzalı Dr. ... tarafından düzenlenen belgede belirtildiğinin anlaşıldığı, vefat edenin yaralanma olayının göğüs ağrısını tetiklediği, 21.10.2017 tarihinde kalp krizi geçirerek vefat ettiğininde yine bu yazıda belirtildiği görülmektedir.
Davacıların yakını vefat eden polis memuru bu yaralanma nedeniyle nakdi tazminat ödendiği, polis memuru F.S.nin, iç güvenlik ve asayişin korunması görevi ile görevli iken yaralandığı, adli olayda arkadaşını kaybettiği, arkadaşının vefat olayının kendisini etkilediği, bu durumun İlçe Sağlık Müdürü imzalı yazıda açıkça belirtildiği, ancak davacının muayene sonunda kalbi için gerekli kontrolleri bilerek ve isteyerek yaptırmadığının anlaşıldığı, istirahatli iken kalp krizi geçirerek vefat ettiği, vefat olayının görevden kaynaklandığına ve görevin neden ve etkisiyle meydana geldiğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan; vefat edenin yakınlarına vazife maluliyet aylığı bağlanması istemiyle yapılan başvuruda SGK Vazife Maluliyet Tespit Kurulunun 04.01.2019 tarih, 19 sayılı kararı ile, vefat edenin ölümünde görevin neden ve etkisinin bulunup bulunmadığının incelenmesi sonucu, ölümün işyerinde ve işin yürütümü sırasında meydana gelen olaylardan veya işyerinde görevli olduğu sırada meydana gelen dış etkenlerden kaynaklanmadığı kabul edilerek 5510 sayılı Kanunun 47. maddesine göre vazife maluliyet hükümlerinin uygulanmayacağına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacıların yakını F.S.nin vefatının, 2330 sayılı yasa kapsamında icra ettiği somut bir görev sırasında ve bu görevden kaynaklanan sebeple meydana gelmediği anlaşıldığından istinafa konu idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır."
6. Başvurucular, nihai hükmü 3/6/2021 tarihinde öğrendiklerini belirtmiş;23/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucular; istinaf karar gerekçesinin yeterli olmadığını ve kendi içinde çelişkili olduğunu ileri sürmektedir. Karar gerekçesinde; murislerinin kalbi için gerekli kontrollerini bilerek isteyerek yaptırmadığına yer verilmesinin hatalı olduğunu, idare mahkemesinin bu hususu karar gerekçesinde değerlendirdiğini, murislerinin raporlu olmasına rağmen hastaneden iş için çağrıldığını, işlerinin yoğun olduğunu, ayrıca doktor tarafından kardiyolojiye sevkinin sağlanmadığını, ilaç tedavisiyle taburcu edildiğini, yaşanılan çatışmadan önce de göğüs ağrısı olduğunu, arkadaşının vefat etmesi ve kendisinin yaralanması nedeniyle rahatsızlığının tetiklendiğini tüm bu hususlar birlikte değerlendirilmeden karar verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Benzer durumda olup görevin ifası sırasında kalp krizi geçirenlere nakdi tazminat verilmişken çatışma sonrası istirahatli olduğu dönemde kalp krizi geçiren murislerine de bu imkânın sağlanması gerektiğini bu nedenle de eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmektedir.
8. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde mevcut başvurunun kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının öncelikle incelenmesi gerektiği, başvurucu gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de istinaf mahkemesince ileri sürülen şikâyetler dikkate alınarak F.S.nin icra ettiği görev sırasında ve görevden kaynaklanan sebeple vefatının meydana gelmediği sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınmasının faydalı olacağı belirtilmiştir.
9. Bakanlık görüşüne karşı başvurucular; murislerinin yaşanılan çatışmada yaralanması üzerine raporlu olduğunu, bu dönemde kalp rahatsızlığının oluştuğunu, yakın arkadaşının olayda vefat etmesinin murislerini etkilediğini, raporlu olduğu dönemde olaya ilişkin İçişleri Bakanlığı müfettişine bilgi verilmek üzere çağrıldığını, üzerinde büyük bir baskı olduğunu dolayısıyla olay ile vefatının arasında illiyet bağının bulunmadığının söylenemeyeceğini bu konuya ilişkin Adli Tıp Kurumundan da rapor alınmadığını ileri sürmüştür.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
12. Somut olayda idare mahkemesi; İlçe Sağlık Müdürü doktorun ölüm olayına ilişkin yazısını dikkate almış ve anılan yazıda yaralanma olayının F.S.nin göğüs ağrısını tetiklediği ve bu hâlde görevine devam ettiği 21/10/2017 tarihinde kalbi durmuş olarak acile getirildiği belirtilmiştir. Mahkeme anılan yazıya dayanarak başvurucular murisinin görevi başında iken fiziki ve psikolojik olarak büyük bir olay yaşadığını ifade etmiştir. Ayrıca olayda vazife arkadaşını kaybettikten çok kısa bir süre sonra hastaneye başvurduğunu ve vazifesinin etkisi nedeniyle kalp krizinden vefat etmiş olduğuna karar vermiştir.
13. İstinaf Mahkemesi kararında İlçe Sağlık Müdürünün yazısına yer verilmiş ancak anılan yazıyla ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın başvurucular murisinin bilerek isteyerek gerekli sağlık kontrollerini yaptırmadığı ve istirahatli olduğu dönemde vefat ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Karar gerekçesinde olaya ilişkin alınan aksi yönde bir doktor raporuna yer verilmediği gibi idare mahkemesinden neden farklı bir sonuca ulaşıldığına ilişkin makul bir gerekçe ortaya konulamamıştır.
14. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Basri BAĞCI bu sonuca katılmamıştır.
III. GİDERİM
15. Başvurucu; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
16. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan , B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) , B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Basri BAĞCI'nın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesine (E.2021/357, K.2021/1407) iletilmesi için Ankara 3. İdare Mahkemesine (E.2019/1018, K.2020/1765) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487.60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvuruculara ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/10/2024 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvurucuların yakını olan F.S, 12/10/2017 tarihinde polis arkadaşıyla birlikte görev ifa ettikleri sırada kendilerine yönelik silahlı saldırı neticesinde yaralanmış, arkadaşı ise vefat etmiştir.
2. Olaydan iki gün sonra nefes darlığı, burun akıntısı ve göğüs ağrısı şikayetleri ile Devlet Hastanesine müracaat eden F.S.ye kardiyolojik tetkikler yaptırması önerisinde bulunulmasına rağmen ilgili bu yönde bir girişimde bulunmamış, saldırının gerçekleşmesinden dokuz gün sonrada kalp krizi geçirerek vefat etmiştir.
3. SGK Vazife Maluliyet Tespit Kurulunun 4/1/2019 tarih ve 19 sayılı Raporunda, ölümün işyerinden ve iş yürütümü sırasında meydana gelen olaylardan veya işyerinde görevli olduğu sırada meydana gelen dış etkenlerden kaynaklanmadığı belirtilmiştir.
4. Somut olgu ve belgeleri değerlendiren yargılama mercileri başvurucuların murisinin vefat etmesinin görevin neden ve etkisiyle meydana gelmediğine karar vermiştir.
5. Ayrıca F.S.nin kalbi için gerekli kontrolleri bilerek ve isteyerek yaptırmadığı karar gerekçesinde vurgulanmıştır.
6. Yargılama mercileri başvurucuların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışmıştır.
7. Bu bağlamda gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığını değerlendirdiğimizden, çoğunluğun ihlal yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir.