TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SELAHATTİN ÖZTEKİN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/28601)
Karar Tarihi: 7/1/2025
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Şehadet ÖZTÜRK
Başvurucu
Selahattin ÖZTEKİN
Vekili
Av. Rojhar EROL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ağır nitelikli yaralama olayı hakkındaki ceza yargılamasının makul süratle yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde öğrenci olan başvurucunun sınıf arkadaşı C.A. ile husumeti bulunmaktadır. 17/11/2014 tarihinde sınıfın girişinde başvurucunun, arkadaşı M.K. ile kucaklaşırken C.A.ya temas etmesi nedeniyle C.A. kendisine omuz atıldığını düşünmüş ve başvurucu ile tartışmıştır. Aynı gün başvurucu, arkadaşları V.T. ve A.U. ile okul çıkışı evlerine doğru yürürken C.A. ve arkadaşları M.K., E.D., Y.E.K. ile karşılaşmış; aralarında arbede yaşanmıştır. C.A., M.K., E.D. ve Y.E.K. tarafından darbedilen başvurucu ağır şekilde yaralanmıştır. Bu arbede sırasında V.T. ve E.D. de birbirlerini basit nitelikte yaralamıştır.
3. Olay üzerine Biga Cumhuriyet Başsavcılığınca resen başlatılan soruşturmaya suç vasfı nedeniyle yazılan fezleke üzerine Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) devam edilmiştir. Başsavcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Adli Tıp Kurumu Çanakkale Adli Tıp Şube Müdürlüğünden aldığı 18/2/2015 tarihli raporda başvurucun yaralanmasının yaşamını tehlikeye soktuğu, kafa ve yüz kemiklerinde tespit edilen kırıkların hayat fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte olduğu belirtilmiştir.
4. Olayın tarafları ile tanıkların beyanlarını alan Başsavcılık, V.T. ve E.D.nin birbirlerine karşı eylemleri nedeniyle kasten basit yaralama suçundan, C.A. M.K., E.D. ve Y.E.K.nın başvurucuya yönelik eylemleri nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmaları talebiyle 30/3/2015 tarihli iddianame ile kamu davası açmıştır.
5. Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianameyi kabul ederek yargılamaya başlamıştır. Olayın taraflarını ve tanıkları dinleyen Mahkeme, olay anına ilişkin görüntüler hakkında bilirkişi raporu alarak yargılamayı tamamlamış; 12/10/2018 tarihli kararında C.A., E.D. ve M.T.nin başvurucuya yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan beraatlerine, Y.E.K.nın başvurucuya yönelik değişen suç niteliğine göre nitelikli kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir. Mahkemenin ayrıca V.T. ve E.D. hakkında birbirlerine karşı eylemleri nedeniyle kasten basit yaralama suçundan verdiği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itiraz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
6. Katılan başvurucu vekili ve sanık Y.E.K. müdafii, başvurucuya yönelik eylemler açısından verilen hükümlere karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi (İstinaf Dairesi) istinaf başvurularını değerlendirerek sanıkların eylemlerinin hukuki niteliği, oluşturma ihtimali olduğu suç vasfı, verilen ceza miktarı, haksız tahrik ve derecesi hususlarının değerlendirilmesi bakımından davanın yeniden görülmesine karar vermiştir. Bu kapsamda bazı tanıkların yeniden beyanlarına başvurulup sanık savunmaları alınmıştır. Yapılan yargılama sonucu 14/2/2022 tarihinde C.A., M.K., E.D. ve Y.E.K.nın başvurucuya yönelik nitelikli kasten yaralama suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmiştir. Verilen kararı katılan vekili, sanık müdafileri ve Cumhuriyet savcısı temyiz etmiştir.
7. Temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 1. Ceza Dairesi (Yargıtay Dairesi) 16/5/2023 tarihinde İstinaf Dairesi kararının bozulmasına karar vermiştir. Yargıtay Dairesi bozma gerekçesinde İstinaf Dairesinin istinaf talepleriyle ilgili tek hüküm kurulması gerektiğini gözetmeden katılan vekilinin istinaf başvurusu yönünden ayrı, sanık müdafiinin başvurusu yönünden ayrı hüküm kurarak karışıklığa neden olduğunu, bu nedenle verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.
8. Bozma sonrası İstinaf Dairesince yapılan yargılamada bozma ilamı doğrultusunda hüküm kısmında düzeltmeler yapılarak bozma öncesi verilen karardaki gibi C.A., M.K., E.D. ve Y.E.K.nın başvurucuya yönelik nitelikli kasten yaralama suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmiştir.
9. İstinaf Dairesince verilen 25/12/2023 tarihli mahkûmiyet kararı Yargıtay Dairesinin 22/10/2024 tarihli kararıyla onanmıştır.
10. Başvurucu 9/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
11. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
12. Başvurucu; ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmasının üzerinden uzun süre geçmesine rağmen davanın henüz sonuçlanmadığını, devletin etkili soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, uzun süren yargılama nedeniyle manevi olarak yıprandığını, yeterince özenli ve hızlı şekilde tamamlanmayan yargılama nedeniyle maddi ve manevi varlığının korunması, etkili başvuru, yaşam ve makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
13. Olayın niteliği ve formdaki iddialar doğrultusunda başvurucunun şikâyetlerinin özü yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkindir. O hâlde başvuruda incelenmesi gereken ilk husus başvurunun yaşam hakkı kapsamında incelenip incelenemeyeceğidir.
14. Ölümün gerçekleşmediği bazı hâllerde de başvuru; kişiye karşı kullanılan gücün derecesi ile türü, güç kullanımının ardında yatan niyet ve amaç ile maruz kalınan eylemin mağdurun fiziki bütünlüğü üzerindeki sonuçları gibi hususlar birlikte değerlendirilerek yaşam hakkı kapsamında incelenebilir (Mehmet Karadağ, B. No: 2013/2030, 26/6/2014, § 20; Mustafa Çelik ve Siyahmet Şeran, B. No: 2014/7227, 12/1/2017, § 69; Yasin Ağca, B. No: 2014/13163, 11/5/2017, § 110).
15. Başvuruya konu olayda başvurucu, kafasında kırıklar oluşacak ve yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaralanmıştır. Bu sebeple başvurunun yaşam hakkının usul boyutu kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
17. Yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülükleri kapsamında devlet, yaşam hakkını korumak için oluşturulan yasal ve idari çerçevenin gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili bir yargısal sistem kurmakla da yükümlüdür. Bu usul yükümlülüğü şüpheli her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, §§52, 54; Fatma Akın ve Mehmet Eren [GK], B. No: 2017/26636, 10/11/2021, § 97).
18. Ölüme kasten neden olunması veya ölümün saldırı sonucu meydana gelmesi hâlinde etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğü ölüm olayı hakkında ceza soruşturması yürütülmesini gerektirir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 55). Bu tür bir soruşturmanın Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturma makamları resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeli, soruşturmayı makul bir özen ve süratle yürütmeli, soruşturma veya sonuçları, gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olmalı ve meşru menfaatlerini korumak için ölen kişinin yakınları soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılabilmelidir (Serpil Kerimoğlu, §§ 57, 58; Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30;Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 99). Bununla birlikte etkili soruşturma yürütme yükümlülüğü bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Anayasa’nın 17. maddesi başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 56; Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 98).
19. Olası cezai sorumluluğun tespiti adına yürütülen soruşturma sonrasında kovuşturma evresine geçilmiş ise bu aşama da Anayasa’nın 17. maddesinin gereklerine cevap verebilecek nitelikte olmalıdır (Filiz Aka, B. No: 2013/8365, 10/6/2015, § 30; Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 100).
20. Mevcut başvuruda başvuruya konu edilen yargılama sürecinde yapılan işlemler ve başvurucunun iddiaları birlikte değerlendirildiğinde başvuruda incelenmesi gereken mesele, yargılamanın makul bir sürat ve özenle yürütülüp yürütülmediğidir.
21. Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi hususu hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi yönünden bir gerekliliktir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30). Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yapılıp yapılmadığına ilişkin tespit başvuruya konu olayın kendi koşullarına, soruşturmadaki şüpheli veya sanık sayısına, suçlamaların niteliğine, olayın karmaşıklık derecesine ve soruşturmanın ilerlemesine engel olan unsurlar ya da güçlüklerin bulunup bulunmadığına göre farklılık gösterebilecektir (Fahriye Erkek ve diğerleri, B. No: 2013/4668, 16/9/2015, § 91).
22. Somut olaya ilişkin süreçte başvurucunun yaralanması 17/11/2014 tarihinde meydana gelmiş olup olay hakkında Başsavcılıkça yürütülen soruşturma beş aydan daha kısa bir sürede tamamlanmıştır. Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda üç yıl altı ayda karar verilmiştir. İstinaf Dairesi üç yıl dört ayda davayı yeniden görerek karar vermiş, Yargıtay Dairesinin bozma kararıyla sonuçlanan temyiz süreci bir yıl üç ay sürmüştür. İstinaf Dairesince bozma kararı sonrası yapılan yargılama yedi ayda tamamlanmış olup dosyanın ikinci temyiz süreci on ay sonra Yargıtay Dairesinin 22/10/2024 tarihli onama kararıyla sona ermiştir.
23. Başvuru konusu yargılamanın yaklaşık on yıl sürmesinin mahkemelerin iş yükünden kaynaklanmış olabileceği anlaşılmakla birlikte, incelenen dava koşullarında yargılama süreciyle ilgilihiçbir unsur yargılamanın bu denli uzamasını haklı kılmamaktadır. Hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanan başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği dikkate alındığında özelde başvurucunun ve genel olarak da toplumdaki diğer bireylerin hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını sürdürmesi ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız kalındığı görünümü verilmesinin engellenmesi açısından yaklaşık on yıl süren yargılamanın makul bir özen ve süratle yürütülmediği sonucuna ulaşılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
25. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 100.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
26. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için manevi zararları karşılığında başvurucuya talebi doğrultusunda net 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2015/148, K.2018/437) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 7/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.