logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Serdar Aksoy [1. B.], B. No: 2021/29035, 29/4/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SERDAR AKSOY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/29035)

 

Karar Tarihi: 29/4/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Aydın DEMİREL

Başvurucu

:

Serdar AKSOY

Vekili

:

Av. Mesut YILDIZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması ve tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Menemen ilçe belediye başkanı olarak görev yapmakta iken Menemen Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından zimmet suçunu işlediği isnadıyla başlatılan soruşturma kapsamında 20/11/2020 tarihinde gözaltına alınmıştır.

3. Başsavcılık tarafından başvurucu ve diğer şüphelilerin zimmet suçunu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin ve tutuklama nedenlerinin bulunduğu belirtilerek tutuklama talebinde bulunulmuştur. Başvurucu ve bazı şüpheliler 23/11/2020 tarihinde sevk edildikleri Menemen Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) tarafından 24/11/2020 tarihinde müsnet suçtan tutuklanmıştır. Tutuklama kararının gerekçesi şöyledir:

"...Şüpheli Serdar Aksoy'un üzerine atılı zimmet suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir olguları bulunması, (bu somut olgulardan Kanun Yönetmelik ve Genelge uyarınca Menemen Belediyesine ait hurda eşyaların ancak MKE ye devrinin yapılabileceği, bunun dışında 3. şahıslara satılmasının söz konusu olmayacağı, Kanunu bilmeme durumunun mazeret sayılamayacağı, şüpheli her ne kadar savunmasında tüm suçlamaları reddettiği görülmüş ise de; şüphelinin Menemen Belediye Başkanı olarak görev yaptığı, görevi icabınca Belediyenin tüm mal varlıklarından sorumlu olacağı, yönetiminin ve değerlendirilmesinin yasa gereği kendisine bırakıldığı, eylem tarihinin ilk günü olan 21/02/2020 tarihinde şantiye amiri olarak görev yapan [K.Y.nin] kendisiyle watsaptan yapmış olduğu görüşmesinde açıkça durumu şüpheli Serdar Aksoy'a bildirdiğini beyan etmesine karşılık şüpheli Serdar Aksoy'un bu beyana cevap olarak oraya gelen arkadaşlar İzmir Büyükşehir Belediyesinin de anlaşmış olduğu hurda firması İzmir'deki CHP İlçe Belediyelerinde bulunan hurdaları bunlar alıyorlar. Konu ile ilgili bir sıkıntı yok. Arkadaşlar neyi alacaklarını biliyorlar. Bilgim dahilinde şeklinde yanıt verdiği, bu şekilde işlenen suça onay verdiği, aralarında herhangi bir husumet bulunmamasına karşılık bu duruma izahat getiremediği, [G.Y.] isimli kişinin savunmalarında [T.T.] ile Belediye başkanının konu hakkında görüştüklerine şahit olduğunu beyan ettiği, olayın kısa bir süre içerisinde basında ve kamuoyunda haber konusu yapılmasına rağmen bu durumla alakalı derhal bir soruşturma yapmadığı gibi adli mercilere de haber vermediği, durumdan vakıf olduğunun açıkça belli olduğu kaldı ki; kendine ait şahsi aracı olan 35 ...9 plaka sayılı aracın 21/02/2020 tarihinde olay yerinde görüntülenmesine karşılık bu duruma da izahat getiremediği, olayı organize eden ve zimmeti örtbas sürecinde yer alan [T.] ve [G.] isimli kişiler ile de yakın ilişkiler içinde olduğu,[T.] isimli kişinin şüphelinin eşi olan [D.Y.A.ya] ait şahsi kredi kartı borcunu ödediğinin banka hesap hareketleri ile açıkça tespit edildiği, ayrıca [T.] ve [G.] isimli kişiler ile birlikte hareket eden [M.Ç.] isimli kişinin ise şüpheli Serdar Aksoy'un [M.E.] isimli kişiye ait şahsi borcunu ödediği, buna dair savunmasının dosya kapsamı ile çelişir vaziyette olduğu, ayrıca şüphelinin Şubat ayında gerçekleşen olayla alakalı öncelikle geçmiş tarihli olarak tanık olarak ifadesine başvurulan [M.Ç.] isimli kişiyi soruşturmacı olarak görevlendirdiği, daha sonra zimmetin ortaya çıkacağı düşünülerek görevine son verildiği, bunun yanı sıra [G.U.] isimli kişi vasıtasıyla kamu zararı ödettirilen [S.] isimli şirketin eylem tarihleri itibariyle faal vaziyette olmadığı halde, kamu zararının giderilmesi yoluna gidildiği, bu şekilde zimmetin şüpheli ve yönetim ekibi ile birlikte zimmetin örtbas edilmeye çalışıldığı gibi aynı şekilde şüpheli Serdar aksoy tarafından mobing uygulanmak suretiyle [T.T.], [N.] ve [K.] isimli kişilere tutanaklar tanzim ettirdiği, bu aşamada şüpheli eyleminin dosyada yer alan somut deliller ile ve şüphelinin kamu görevlisi olması nedeniyle tamamlanmış zimmet suçuna iştirak etmiş olduğunun sabit olduğu, asıl temel cezanın 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası olacak şekilde düzenlendiği, şüphelinin eylemlerinin kamera görüntüleri, tanık beyanları ile sabit olduğu, bu eylemin neticesinde ilgili şüphelilerde açıklandığı üzere zimmetten faydalanma durumunun açıkça tespit edildiği, meydana gelen eylemin ağırlığı, zimmete geçirilen hurdaların niteliği ve miktarı bir arada değerlendirildiğinde şüphelinin serbest kalması halinde bu durumun ceza adaleti ile bağdaşmayacağı, isnat edilen eylemin cezasının yasada öngörülen alt ve üst sınırı, delillerin tam olarak toplanmamış olması nedeni ile değiştirilme/karartılma şüphesinin varlığı, isnat edilen eylemin ve yasada öngörülen orantılılık ilkesi dikkate alınarak adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı..."

4. Başvurucunun tutuklama kararına yaptığı itiraz Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2/12/2020 tarihli kararıyla tutuklama kararında isabetsizlik bulunmadığı ve tutuklama gerekçelerinin devam ettiği belirtilerek reddedilmiştir. Soruşturma süresince başvurucunun serbest bırakılma talepleri ve tutukluluk hâlinin devamına itirazları; zimmet suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi bulunduğuna dair delillerin varlığı, isnat edilen suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı, delillerin tam olarak toplanmamış olması nedeniyle değiştirilme/karartılma şüphesinin bulunması, tutuklama nedenlerinde herhangi bir değişiklik olmaması, adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı, tutuklama tedbirinin bu aşamada ölçülü olduğu gerekçeleriyle reddedilmiştir.

5. Başsavcılığın gönderdiği fezleke sonrasında Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu ve diğer 23 şüpheli hakkında 9/3/2021 tarihinde kamu davası açılmıştır. İddianamede, başvurucunun zimmet suçunu işlediği ileri sürülmüştür. İddianamenin ilgili kısmı şöyledir:

"...Kamu Kurum ve kuruluşların, Mahalli İdarelerin ve askeri birliklerin sahip olduğu hurda nitekli malzemelerini Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından her altı ayda bir belirlenen fiyat üzerinden, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu MKE Hurda İşletmesi Müdürlüğüne satış suretiyle devretmek zorunda olmalarına rağmen Menemen Belediyesinin bu prosüdürü izlemeyip Menemen Belediyesine ait Koyundere Şantiyesinde bulunan Menemen Belediyesine ait hurdaların belediye görevlileri tarafından usulsüz olarak satışının yapıldığına dair ihbar ve şikayet üzerine yapılan soruşturmada;

MKE Genel Müdürlüğünün 30/07/2021 tarihli yazısında Menemen Belediyesince2020 yılında hurda malzeme teslimi yapılmadığının belirtildiği,

...

Şüphelilerden Serdar AKSOY'un şüpheli [T.F.Ç]'ı tanıdığı,... Menemen Belediyesine ait Koyundere mevkisinde bulunan belediyeye ait hurdalar konusunda Menemen Belediyesi Satınalma Birimi Sorumlusu [T.T.]'nın şüpheli [O.Y.] ile görüştüğü, şüpheli [O.Y.] 'ın bu konuyu şüpheli [T.F.Ç]' a söylemesiyle her iki şüphelinin hurdaların satışı konusunda görüştükleri, şüpheli [O.Y.] 'ın da bu görüşmeden sonra olay tarihinden yaklaşık 10-15 gün önce geçimini serbest olarak hurda metal geri dönüşüm alım satım işi yaparak yaptığı aracılık ile kar sağlayan şüpheli [G.Y.] ve serbest olarak hurda metal alım satım işi yapan şüpheli [F.K.] ile irtibata geçerek Menemen Belediyesine ait hurdaları kendilerine verebileceklerini söylemesi üzerine, birbirlerini tanıyan ve birlikte iş yapan şüpheliler [G.Y.] ve şüpheli [F.K.]'un bu konuyu aralarında konuştukları ve hurda işi için görüşmeye karar verdikleri,... şüpheli[O.Y.]'ın belediye hurdalarının satılacağını ve kendisine bu işi yapacak kişilerle onları tanıştıracağını söylediği, restaurantta şüpheli [T.F.Ç.]'ın geldiği şüpheli[O.Y.]'ın, şüpheli [T.]ı belediyeci olarak tanıştırdığı,... Menemen Belediyesine ait Koyundere mevkisinde bulunan belediyeye ait hurdaların satışı konusunu konuştukları, şüpheliler [T.F.Ç.] ve [O.Y.] 'ın şüpheliler [G.Y.] ve[F.K.] ile anlaşmaya vardıkları, ... Menemen Belediyesi şantiyesinde yaklaşık 150-200 ton tutarında hurdaların satışına ilişkin şüpheli [F.K.] ile [G.Y.]'ın alıcı olduklarını belirterek alınacak hurdalar için fiyat teklifinde bulundukları, belediye görevlileri olan şüpheliler [G.K.] ve [T.T.]'nın şüpheliler [F.K.] ve [G.Y.]'ın verdiği teklifi kabul ederek hurda satış işinin ihaleye çıkartılmadığını, Başkanlık Makamı oluru ile doğrudan temin yoluyla yapılacağını söyledikleri, yaptıkları anlaşma gereğince şüpheli [T.T.]'nın nakit olarak 50.000-100.000 TL para istediği, şüpheliler [T.T.] ve [G.K.]' un paranın ödenmesi konusunda ısrarcı oldukları ve paranın acil olarak ödenmesi gerektiğini ve başkanın beklediğini söyledikleri, şüpheli [G.Y.]'ın nakit para vermek yerine şüpheli [T.T.]'dan hesap numarası istediği, şüpheli [T.T.]'nın Menemen Belediyesi şirketi olan [M.] Şirketinin hesap numarasını şüpheli [F.K.]'a gönderdiği, şüpheli [G.Y.]'ın [M.] Şirketini araştırırken şüpheliler [G.K.] ve [T.T.]'nın bir başka buluşmada paranın yatırılacağı hesaptan personel ödemesi yapılacağını, paranın hesapta bloke olma ihtimaline karşılık paranın nakit olarak verilmesini istedikleri, şüpheli [F.K.] ve [G.Y.]'ın de aldıkları hurda karşılığı ödeme yapabileceklerini söyledikleri bu konuda tarafların karşılıklı olarak anlaştıkları, şüpheli [G.]'nin alınacak hurdalar konusunda yetki belgesi istediği, şüpheliler [T.T.] ve [G.K.]'unyetki belgesini hallettiklerini söyledikleri,

...

21/02/2020 tarihinde şüpheliler [G.Y.] ve [F.K.]'un yanlarında şüpheli[Z.T.] ve operatör [N.] isimli şahıs ile gittikleri, şantiye alanında bulunan hurdaların götürüleceğine dair bilgisi olmayan koyundere fen işleri şantiyesinde şantiye amiri olarak görev yapmakta olan şüpheli [K.Y.]'ün bu hususu şüpheli [G.K.]'a sorduğunda, şüpheli [G.K.]'un kendisini başkanın görevlendirdiğini, ayrıca görevlendirme yazısı da olduğunu belirttiği,

...

... şüpheli [T.T.]'nın beş dakika sonra dönerek belediye başkanı adına ıslak imzalı, kaşeli, yetkilendirme belgesini getirip şüpheli [G.Y.]'a verdiği, şüpheli [G.Y.] ve şüpheli [G.K.]'un ayrılarak belediyenin fen işleri şantiyesine döndükleri ve şantiyede söküm hurda taşıma işine başladıkları,

 İzmir Kriminal Polis Laboratuvar Müdürlüğünün 21/11/2020 tarihli raporunda, Menemen Belediye Başkanlığı Yazı İşleri Müdürlüğünce bila tarihli düzenlenmiş bir adet yetkilendirme belgesinin incelenmesinde,

...

Söz konusu kaşenin şüpheli Serdar AKSOY'un bilgisi ve izni doğrultusunda kullanıldığının şüpheli [M.C.] tarafından da belirtildiği,

Şüpheli [K.Y.]'ü şüpheli Serdar AKSOY'un whatsaptan aradığında şüpheli Serdar AKSOY'un hurdaların satışı ile ilgili bilgisi olduğunu, İzmir ilindeki CHP li belediyelerin satışlarını tek firma üzerinden düzenli birşey yaptıklarını, herhangi bir sıkıntı olmadığını söylediği, şüpheli [K.Y.]''ün şüpheli [M.C.] ile de görüştüğünü, şüpheli [M.C.]'in kendisine konunun Serdar Başkanca bilindiğini, herhangi bir sıkıntı olmadığını söylediği,

...

(Şüpheli [K.Y.]'ün Sulh Ceza Hakimliğinde sorgusunda şüpheli Serdar AKSOY'un kendisini whatsaptan aradığını... kendisinden kamera görüntülerinin silinmesini isteyen kişinin şüpheli Serdar AKSOY olduğu, ancak kendisinin silmediğini belirttiği)

...

Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce düzenlenen raporda kamera görüntüsü izleme inceleme ve tespit tutanağında Menemen Belediyesi Koyundere Şantiyesinde bulunan hurdaların suç tarihinde tespiti yapılan kayıtlarda;... [G.K.], [G.Y.], [F.K.] ve kimliği tespit edilemeyen kişinin [K.B.] isimli işyerine giriş yaptıkları, [K.B.] isimli işyerine gelen hurda yüklü araçların çıkış yaptığı...

...

Menemen Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada zimmet miktarının tespit edilmemiş nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığımızca görevlendirilen bilirkişi raporunda düzenlenen 08/02/2021 tarihli raporda Menemen Belediyesi Koyundere Şantiyesinde bulunan hurdaların usulsüz bir şekilde taşınması ile ilgili hurdaların nakliyesinde kullanılan ve haklarında ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen hurda araçların şoförlerinin beyanları, kamera görüntülerinden tespit edilen hurda araç plakaları ve hurda yüklemesi yapan araçların yükleme kapasiteleri ve sefer sayıları dikkate alınarak hurda nakliyesi yapan araçların üç gün içinde 285091 kğ hurda nakliyesi yaptıklarının tahmin edildiği, hurda işinin fiyatlarının piyasada günlük oranda değiştiği, ayrıca hurdanın cinsine göre bakır, demir ve plastik olması ile pazarlık fiyatına göre fiyatın değişebileceği, kesin bir rakam olmamakla birlikte Menemen Belediyesi Koyundere Şantiyesinde alınan hurdaların 285091 kğ olup hurda karşılığının bedelinin 632.654,75 TL olduğunun tespitinin yapıldığı,

...

Menemen Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğü tarafından [S.G.D.] San. Tic. Ltd. Şti. firmasına hitaben 16.10.2020 tarihli ...belgenin; 5018 sayılı kanunun 71’inci maddesi ve Kamu Zararlarının tahsiline yönelik yönetmelik hükümlerine göre 06.10.2020 tarihli- ve 17431 -sayılı dilekçenize istinaden tarafınıza gerçekleştirilen tahakkuk olan 190.000,00 TL’yi belediyemizin Menemen Vakıflar Bankası şubesindeki... iban numaramıza ivedilikle yatırılması hususunda, gereğinin bilgilerinize rica ederim. şeklinde olduğu,

 Vakıflar bankası Özkanlar şubesinin 16.10.2020 tarihinde saat 15:37 de [S.G.D.] San. Tic. Ltd. Şti. (.. ödeyen, Menemene Belediyesi alıcı olarak göründüğü ve belediye hesabına 190.000 TL para yatırma işlemi yapıldığı, dekontun açıklama bölümünde ihtirazi kayıtla 06.10.2020 tarih ve ... dilekçeye istinaden [S.G.D.] San. Tic. Ltd. Şti.... adına belediyeye ait şantiyedeki hurda satış bedeli yazıldığı, İşlem yapan (parayı yatıran) F.U. olarak göründüğü,

...

Şüpheli Serdar AKSOY yukarıda açıklandığı üzere belediye şantiyesinde bulunan ve MKE'ye teslimi gereken hurda malzemelerinin hukuka aykırı olarak satışının yapıldığı, şüpheli [G.Y.]'ın yetkilendirilmesine dair belgenin şüpheli Serdar AKSOY eli ürünü olmasa dahi, şüpheli Serdar AKSOY'un hurdaların şantiye alanından çıktığından bilgisinin olduğunun birçok şüpheli savunmasında geçtiği, Şüpheli [G.Y.]'a verilen yetki belgesinin hafta içi mesai saatlerinde kendisinin bilgisi dışında kullanılamayan kaşe imzasıyla imzalandığı, hurdaların nakliyesi sırasında kendisine ait aracın olay yerinde görüntülendiği, nakliye sırasında olay yerinde bulunan kişilerle yakın ilişkiler içerisinde olduğu, yine bu kişilerle arasında para alışverişinin olduğu, eylem tarihinin ilk günü olan 21/02/2020 tarihinde şantiye amiri olarak görev yapan [K.Y.] ile whatsap görüşmesinde şüpheli Serdar Aksoy'un oraya gelen arkadaşlar İzmir Büyükşehir Belediyesinin de anlaşmış olduğu hurda firması İzmir'deki CHP İlçe Belediyelerinde bulunan hurdaları bunlar alıyorlar. Konu ile ilgili bir sıkıntı yok. Arkadaşlar neyi alacaklarını biliyorlar. Bilgim dahilinde şeklinde yanıt vermiş olması, Koyundere şantiye şefi [K.Y.]’ün vermiş olduğu beyanda,21-22-23.02.2020 tarihlerinde Menemen Belediyesine ait şantiyeden gayri hukuki yollardan [G.Y.] ve [F.K.] tarafından çıkartılan hurdaların çıkarılmasına ait kamera görüntülerinin silinmesinin başkan Serdar AKSOY tarafından makamında bizzat [K.Y.]’ten talep edilmesi, Başkan Serdar AKSOY’un, [K.Y.]’ü, [N.K.]’yı, [T.T.]’yı ve [M.C.]’i Menemen ilçesindeki Menemen Şehir Parkının içerisindeki park müdürlüğünün ofisine çağırdığı, Başkan Serdar AKSOY öncelikle [K.Y.]’e savcılığa ve emniyete gidip gitmediğini sorduğu, ve şantiyedeki usulsüz hurda çıkışı işinin düzeltilmesi gerektiğini, medyaya yansıyan görüntüler olduğunu, usulsüz hurda çıkışı olmadığı, olayın tamamiyle spekülatif haberler olduğu işten çıkartılan personellerin görüntüleri almasıyla ilgili iftira ve yalan beyanlarda bulunduklarına dair mobing uygulanmak suretiyle [T.T.], [N.K.] ve [K.Y.] ve [M.C.] isimli şüphelilerin tutanaklar tanzim ettirerek [M.Ç.]'a bu tutanakları vermek suretiyle usulsüz satılan hurdaların idari soruşturmasını yönlendirerek suçun ortaya çıkmasını engellemesi,... şüpheli Serdar AKSOY'un zimmet suçunu işlediği,..."

6. Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi (1. Ağır Ceza Mahkemesi) 18/3/2021 tarihli tensip incelemesiyle, atılı suçun türü, suçun işlendiği yönünde kuvvetli suç şüphesi bulunması, kanıtların yeterince toplanmamış olması, kanıtları etkileme, karartma ve kaçma şüphesinin bulunması, atılı suçun katalog suçlardan olması, adli kontrolün yetersiz kalacağı, tutukluluğun orantılı olması ve tutukluluk süreleri gözetilerek başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Yargılama aşamasında da başvurucunun tutukluluk hâline itirazları ve tahliye talepleri ağır ceza mahkemelerince incelenerek atılı suçun türü, katalog suç olması, tutuklu kalınan süre, savunmaların alınmamış olması nedeniyle reddedilmiştir.

7. 11/5/2021 tarihinde başvurucunun tahliye talebi, atılı suçun türü, suçun işlendiği yönünde kuvvetli suç şüphesi bulunması, kanıtların yeterince toplanmamış olması, kanıtları etkileme, karartma ve kaçma şüphelerinin bulunması, adli kontrolün yetersiz kalacağı, tutukluluğun orantılı olması ile tutukluluk süresinin gözetildiği gerekçesiyle reddedilmiş ve tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı itiraz da 3/6/2021 tarihinde reddedilmiştir.

8. Başvurucu, ret kararını 9/6/2021 tarihinde öğrendiğini belirtmiş olup 5/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede, 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki 7/7/2021 tarihli ilk duruşmada başvurucunun mahkeme huzurunda savunmasını yaptığı, 1. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklulukta geçen süre, infaz rejimi, delillerin toplanmış olması, kaçma ya da delilleri karartma şüphesinin bulunmaması, kesinleşen cezanın infazının her an mümkün olması dikkate alınarak tutukluluktan beklenen tedbirin adli kontrol tedbiriyle de sağlanabilecek olması gerekçeleriyle başvurucu ve diğer tutukluların tahliyesine, haklarında en yakın polis merkezine başvurarak imza atma yükümlüğü ile yurt dışı çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verildiği tespit edilmiştir.

10. 1. Ağır Ceza Mahkemesi 12/4/2023 tarihinde diğer sanıklar hakkında verdiği çeşitli hükümlerin yanı sıra başvurucu ve diğer sanık G.K. hakkında basit zimmet suçundan neticeten 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetmiştir.

11. Başvurucunun istinaf talebini inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18/7/2023 tarihinde başvurucu hakkında verilen hükmün bozulmasına karar vermiştir.

12. Bozma kararı sonrası yargılama 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmektedir.

13. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

14. Başvurucu; makul sürede hâkim/mahkeme önüne çıkarılmadığını, tutukluluğun devamı kararlarının da haksız ve gerekçesiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş veya hükümlü hâle gelmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, § 26). Somut olayda 7/7/2021 tarihinde tahliye edilen başvurucu yönünden anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Tutukluluk İncelemelerinin Hâkim/Mahkeme Önüne Çıkarılmaksızın Yapıldığına İlişkin İddia

17. Başvurucu; tutukluğun devamına ilişkin kararların dosya üzerinden yapılan incelemeyle verildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

18. Anayasa Mahkemesi Kadir Ayhan (B. No: 2020/20083, 10/3/2021) ve Yavuz Cengiz (B. No: 2019/37138, 15/6/2021) kararlarında bu şikâyetlere ilişkin yaptığı incelemelerde, başvurucunun inceleme tarihi itibarıyla hâkim/mahkeme önüne çıkarılmış olması hususunu nazara alarak verilecek bir ihlal kararının başvurucunun yeniden hâkim önüne çıkarılmasını sağlamayacağını ve serbest kalması sonucunu doğurmayacağını belirtmiş; bu durumda yalnızca kişinin uzun süre hâkim/mahkeme önüne çıkarılmamasıyla ilgili bir hak ihlalinin tespiti ve gerekiyorsa belli bir miktar tazminata hükmedilmesiyle yetinileceği sonucuna varmıştır.

19. Öte yandan Anayasa Mahkemesi anılan kararda bu tür ihlal iddiaları bakımından öncelikle aynı giderim imkânını sağlayan başvuru yollarının tüketilmesi ve bunlardan sonuç alınamaması hâlinde bireysel başvuruda bulunulması gerektiğini açıklayarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu tespitini yapmış ve başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna varmıştır.

20. Somut olayda 24/12/2020, 14/1/2021, 12/2/2021 ve 8/3/2021 tarihlerinde vekili vasıtasıyla duruşmalarda tutukluluğa itirazlarını ileten başvurucunun 7/7/2021 tarihli ilk duruşmada mahkeme önüne çıktığı ve savunmasını yaptığı görülmüştür. Dolayısıyla somut iddia yönünden anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

22. Başvurucu; tutuklanması için zimmet suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni bulunmadığını, suçun katalog suçlardan olmadığını, adli kontrolün niçin yetersiz kalacağına dair gerekçenin yetersiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun tutukluluk incelemelerinin duruşmasız yapılması ve/veya makul sürede hâkim/mahkeme önüne çıkarılmama şikâyetleri bakımından tazminat davası yolunu tüketip tüketmediği hususunun başvurunun kabul edilebilirlik incelemesi bakımından gözetilmesi gerektiğini, tutuklamanın hukukiliği iddiası bakımından Hâkimliğin tutuklama gerekçelerinin yapılacak değerlendirmede gözetilmesi gerektiğini, tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiaları bakımından ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin organize suçlar açısından makul gördüğü tutukluluk sürelerinin değerlendirmede dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru sırasındaki iddialarını yinelemiştir.

24. Başvurunun bu kısmı da kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

25. Anayasa Mahkemesi içtihadına göre tutuklama tedbirinin uygulandığı yargılama neticesinde verilen kararının kesinleşmiş olması hâlinde başvurucunun tutuklamanın hukuka aykırı olduğu iddiasına yönelik olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında tazminat davası açabileceği kabul edildiğinden (Reşat Ertan, B. No: 2013/5700, 15/4/2015, § 26; Ömer Köse, B. No: 2014/12036, 16/11/2016, § 34; Eyyüp Güneş [GK], B. No: 2017/28308, 21/10/2021, § 88; Murat Ağırel ve diğerleri [GK], B. No: 2020/11655, 7/4/2022, §§ 23-26) somut olayda başvurucu hakkındaki hüküm henüz kesinleşmemiş olmakla, başvuru yollarının tüketildiği sonucuna varılan ve açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

26. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, zimmet suçundan 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

27. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

28. Bu noktada her somut olayda tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin olup olmadığının, tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığının ve tutuklama tedbirinin ölçülülüğünün takdiri öncelikle anılan tedbiri uygulayan yargı mercilerine ait olduğunun zira bu konuda taraflarla ve delillerle doğrudan temas hâlinde olan yargı mercileri Anayasa Mahkemesine kıyasla daha iyi konumda olduğunun yeniden ifade edilmesi gerekir (Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017 §§ 123, 124).

29. Başvurucunun tutuklanmasına esas teşkil eden eylemi işlediği yönünde çeşitli tanık beyanları, Makine ve Kimya Endüstrisi Müdürlüğünün yazısı, görevlendirme ve yetkilendirme yazıları, banka hesap hareketleri inceleme tutanağı, Mali Suçlar Mücadele Şube Müdürlüğünün raporu, dijital materyallerin incelemesi sonucu düzenlenen rapor, kamera görüntüsü inceleme ve tespit tutanakları, ses kaydı dökümü, İzmir Kriminal Polis Laboratuvar Müdürlüğünün raporu gibi deliller mevcuttur (bkz. §§ 3, 5).

30. Anayasa Mahkemesi; kişinin suçla itham edilebilmesi için yakalama veya tutuklama anında delillerin yeterli düzeyde toplanmış olmasının mutlaka gerekli olmadığını zira tutukluluğun amacının, yürütülen soruşturma ve/veya kovuşturma sırasında kişinin tutuklanmasının temelini oluşturan şüphelerin doğruluğunu kanıtlayarak veya ortadan kaldırarak adli süreci daha sağlıklı bir şekilde yürütmek olduğunu, buna göre suç isnadına esas teşkil edecek şüphelere dayanak oluşturan olgular ile ceza yargılamasının sonraki aşamalarında tartışılacak olan ve mahkûmiyete gerekçe oluşturacak olguların aynı düzeyde değerlendirilmemesi gerektiğini belirtmiştir (Mustafa Ali Balbay, B. No: 2012/1272,4/12/2013, § 73; Mehmet Haberal, B. No: 2012/849, 4/12/2013, § 71).

31. Öte yandan tutuklama aşamasında suçun sübutu gerekmediği için isnat edilen eylemin tutuklama kararında belirtilen suçtan başka bir suçu oluşturma ihtimali olması tutuklama kararını salt bu nedenle hukuka aykırı hale getirmeyecektir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi birçok kararında somut olgular içeren tanık anlatımlarını suç şüphesini doğrulayan kuvvetli bir belirti olarak kabul etmiştir (Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52, Recep Uygun, B. No: 2016/76351, 12/6/2018, § 43; İsmail Çıtak, B. No: 2016/78629, 28/11/2019, § 52; Y.G., B. No: 2017/5933, 9/1/2020, § 55; İbrahim Okur, B. No: 2016/50394, 27/2/2020, § 82; Mustafa Onuk, B. No: 2016/21484, 9/7/2020, §§ 49-52; Yusuf Erdoğan, B. No: 2017/11828, 10/2/2021, § 46).

32. Tüm bu bilgiler ışığında, tutuklamaya esas deliller gözönüne alındığında başvurucunun isnat edilen eylemleri işlediğine yönelik kuvvetli suç şüphesinin mevcut olduğuna ilişkin kabulün temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir.

33. Başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması şeklindeki ön koşulun mevcut olduğu tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.

34. Tutuklama kararında; eylemin ağırlığı, zimmete geçirilen hurdaların niteliği ve miktarı bir arada değerlendirildiğinde başvurucunun serbest kalması hâlinde bu durumun ceza adaletiyle bağdaşmayacağı, isnat edilen eylemin cezasının kanunda öngörülen alt ve üst sınırı, delillerin tam olarak toplanmamış olması nedeniyle değiştirilme/karartılma şüphesinin varlığı, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gerekçelerine dayanılmıştır.

35. Somut olayda 24/11/2020 tarihinde tutuklanan başvurucu; yaklaşık 7 aylık tutukluluğunun ardından 7/7/2021 tarihinde tutuklulukta geçen süre, infaz rejimi, delillerin toplanmış olması, kaçma ya da delilleri karartma şüphesinin bulunmaması, kesinleşen cezanın infazının her an mümkün olması dikkate alınarak tutukluluktan beklenen tedbirin adli kontrol tedbiriyle de sağlanabilecek olması gerekçeleriyle hakkında adli kontrol tedbiri uygulanarak tahliye edilmiştir (bkz. § 9).

36. Başvurucunun MKE'ye devri zorunlu olan hurda nitelikteki eşyaların ihale yapılmaksızın usulsüz şekilde satışından haberdar olduğuna, hurdaların devri sırasında kullanılan yetkilendirme belgesinin başvurucunun bilgisi dahilinde düzenlendiğine ilişkin tanık beyanları dışında çok sayıda olgusal saptamanın bulunduğu somut olaydadelillerin karartılma ihtimaline yönelik olarak başvurucunun kamera kayıtlarının silinmesi talimatına ilişkin tanık beyanları gibi tespitler bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda somut olayın koşulları ile başvurucuya isnat edilen suça ilişkin soruşturmada delillerin toplanması sürecinin devam ettiği ve tutukluluk hâline ilişkin mahkeme kararlarının esasen delillerin tamamının toplanmamış olması gerekçesine dayandığı dikkate alındığında özellikle delillerin yok edilmesi, gizlenmesi veya değiştirilmesi şüphesine yönelik olarak başvurucu yönünden tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

37. Öte yandan başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir.

38. Başvurucunun tutuklanmasına temel olan soruşturmada birçok şüphelinin bulunduğu ve delillerin toplanmasına devam edildiği anlaşılmaktadır. Bu hususlar da dikkate alınarak başvurucu hakkında yaklaşık 8 ay uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varılmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

39. Açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Tutuklamanın hukuki olmadığı iddiası bakımından Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Serdar Aksoy [1. B.], B. No: 2021/29035, 29/4/2025, § …)
   
Başvuru Adı SERDAR AKSOY
Başvuru No 2021/29035
Başvuru Tarihi 5/7/2021
Karar Tarihi 29/4/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması ve tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) İhlal Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi