TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MORTEZA HOSSEINI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/29313)
|
|
Karar Tarihi: 25/3/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Sinan ARMAĞAN
|
Başvurucu
|
:
|
Morteza HOSSEINI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/7/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Bölüm tarafından 7/7/2021 tarihinde Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 73. maddesi uyarınca sınır dışı etme işleminin tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu 1995 doğumlu bir erkektir ve Afganistan vatandaşıdır.
6. Başvurucu, yasal olmayan yollarla Türkiye'ye geldikten sonra 10/1/2018 tarihinde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine (BMMYK) giderek uluslararası koruma talebinde bulunmak istediğini beyan etmiştir. BMMYK'nın yönlendirmesi ile başvurucu 17/1/2018 tarihinde Trabzon İl Göç İdaresi Müdürlüğü (Göç İdaresi) nezdinde uluslararası koruma başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu, uluslararası koruma talebinde bulunma nedenini "Savaş vardı, düşmanlığımız vardı, evden çıkamıyordum." şeklinde, Türkiye'ye geliş tarihini ise başvurudan bir hafta öncesi olarak beyan etmiştir.
7. Başvurucu, uluslararası koruma başvurusu kimlik belgesini yenilemek için 25/11/2019 tarihinde Göç İdaresine gitmiş; başvuru dilekçesinde D. isimli bir kadınla evlendiğini, onun için Türkiye'ye geldiğini, İzmir ve Ankara'da toplamda on bir ay kaldığını,eşinin ailesinin evliliklerine karşı çıktığını ve kendilerini tehdit ettiğini, bu nedenle Trabzon'a gelemediğini beyan etmiştir. Dilekçe vermesi sonrasında başvurucunun uluslararası koruma talebi 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 77. maddesinin (ç) bendi uyarınca ikamet ilini izinsiz terk ettiği gerekçesiyle 16/12/2019 tarihinde geri çekilmiş sayılmıştır. Söz konusu işlem 17/12/2019 tarihinde başvurucuya bir tercüman aracılığıyla tebliğ edilmiştir.
8. Başvurucu 24/12/2019 tarihinde sınır dışı etme işlemi kapsamında götürüldüğü bir polis merkezinde verdiği ifadesinde ülkesinde can güvenliği olmadığı için Türkiye'ye geldiğini, halasının kızıyla dinî nikâhla evlendiğini, eşinin kardeşlerinin kendilerini Trabzon'da aradıklarını, bulurlarsa öldüreceklerini söylemiştir.
9. Uluslararası koruma başvurusunun geri çekilmiş sayılmasına ilişkin işlemin itiraz edilmeksizin kesinleşmesi sonrasında 24/12/2019 tarihinde Trabzon Valiliği, başvurucu hakkında 6458 sayılı Kanun'un 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (i) bendi (uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar) uyarınca sınır dışı etme kararı almıştır.
10. Başvurucu, sınır dışı etme kararının iptali amacıyla Trabzon İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmış; dava dilekçesinde babasının Afganistan'da komando olarak görev yapması nedeniyle Taliban tarafından uzun yıllardır tehdit edildiklerini, bu nedenle ülkesinden ayrılmadan sekiz ay önce Kunduz şehrinden Kabil'e taşındıklarını, burada yaşamaktayken ağabeyinin sevdiği kızla birlikte Türkiye'ye kaçması üzerine evlendiği kişinin ailesinin kendilerini tehdit etmeye başladığını, bu nedenle evden çıkamadığını, en son dayısının bacağından vurulması ve şikâyet etmelerine rağmen bir sonuç alamamaları üzerine korkuya daha fazla dayanamayıp ülkesini terk ettiğini belirtmiştir. Başvurucu; ülkesine geri gönderildiği takdirde Taliban'a katılmaya zorlanacağını, ayrıca ağabeyinin düşmanları ve Türkiye'de evlendiği eşinin ailesi tarafından öldürülebileceğini, iç karışıklık yaşanan ülkesinde can güvenliğinin olmadığını iddia etmiştir.
11. İdare Mahkemesi başvurucunun açtığı davayı 28/4/2021 tarihinde kesin olarak reddederken sınır dışı etme işleminin kanuna uygun olup olmadığıyla sınırlı bir inceleme yapmış, başvurucunun menşe ülkesinde karşılaşacağı riske ilişkin iddialarını değerlendirmemiştir.
12. Verilen karar 7/6/2021 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 6/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, bireysel başvuru yaptıktan sonra bir daha kendisi veya ülkesiyle ilgili olarak herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. İlgili hukuk için bkz. Masoud Talebi [2. B.], B. No: 2023/26088, 19/3/2024, §§ 30-43.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Anayasa Mahkemesinin 25/3/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
15. Anayasa Mahkemesi tarafından adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için gerekli şartlar Mehmet Şerif Ay ([2. B.], B. No: 2012/1181, 17/9/2013, § 23) kararında, yabancıların adli yardım talepleri konusunda benimsenen ilkeler ise Nadali Agheli Kohne Shari ([1. B.], B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18) kararında yer almaktadır. Anılan ilkelere göre adli yardım için gerekli şartlar mevcutsa karşılıklılık şartı gerçekleşmese bile yabancının adli yardım talebi kabul edilmelidir. Somut başvuruda yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; İdare Mahkemesinde ileri sürdüğü iddiaları tekrarlayarak ülkesine dönemeyeceğini, geri gönderildiği takdirde öldürülebileceğini, kötü muamele görebileceğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında olduğu değerlendirilmiş ve inceleme bu yasak kapsamında yapılmıştır.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
19. Kötü muameleye uğrama riski bulunan ülkeye sınır dışı etme konusunda benimsenen genel ilkeler A.A. ve A.A. ([GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 54-72) kararında yer almaktadır. Bu ilkeler kısaca şöyledir:
i. Sınır dışı edilecek kişiye ülkesinde karşılaşabileceği risklere ilişkin olarak etkili bir karşı çıkma imkânı tanınması gerekir. Aksi hâlde sınır dışı edildiğinde kötü muameleye maruz kalma riski altında olduğunu iddia eden ve bu iddiasını delillendirme konusunda devlete göre daha kısıtlı imkânlara sahip olan yabancıya gerçek anlamda bir koruma sağlanabildiğinden bahsedilebilmesi mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla hakkında sınır dışı kararı verilen bir yabancının iddialarını araştırtma ve bu kararı adil bir şekilde inceletme imkânı sağlayan usul güvencelerine sahip olduğu kuşkusuzdur. Bu çerçevede sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğine ilişkin iddiasının tartışılabilir/araştırmaya değer ve belirli bir ciddilik seviyesinde olması, iddiasını destekleyen bilgi ve belgeleri sunması durumunda idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır. Anılan usul güvencelerinin bir gereği olarak idari makamlar tarafından alınan sınır dışı kararlarının bağımsız bir yargı organı tarafından denetlenmesi, bu denetim süresince sınır dışı kararlarının icra edilmemesi ve yargılama sürecine tarafların etkili katılımının sağlanması gerekir.
ii. Sınır dışı etme kararının uygulanması hâlinde kötü muamele yasağının ihlal edilebileceğine karar verilebilmesi için geri gönderilen ülkedeki riskin varlığının bir olasılığın ötesinde gerçek olduğu ispatlanmalıdır. Bu konudaki ispat külfeti iddianın niteliğine göre kamu makamlarına ve/veya başvurucuya aittir.
iii. Gerçek riskin varlığına ilişkin maddi olguların bulunup bulunmadığı araştırılırken kural olarak sınır dışı kararının verildiği tarihteki şartlar dikkate alınmalıdır. Ancak yapılacak değerlendirmenin sonucunu doğrudan etkileyecek önemli gelişmeler olması hâlinde yeni durum da gözönünde tutulmalıdır.
iv. Sınır dışı etme kararıyla ilgili bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesinin öncelikli rolü, geri gönderilen ülkede kötü muamele riskinin varlığına ilişkin savunulabilir bir iddianın olduğu durumlarda idari ve anılan yasak kapsamındaki usul güvencelerinin yargısal makamlar tarafından sağlanıp sağlanmadığını denetlemekten ibarettir. Anayasa Mahkemesi, usul güvencelerinin sağlanmadığını değerlendirdiğinde ikincillik ilkesi gereği kural olarak yeniden yargılama yapılması amacıyla ihlal kararı verir. Usul güvencelerinin sağlandığı durumlarda ise geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riski olup olmadığı ayrıca değerlendirilir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, somut olayın özel şartları altında gerekli gördüğü hâllerde geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riski bulunup bulunmadığını istisnai olarak ilk elden kendisi de inceleyebilir. Böyle bir durumda Anayasa Mahkemesi, sınır dışı işleminin gerçekleşmesi hâlinde kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilip edilmeyeceğine ilişkin bir değerlendirme yapabilir.
20. Uluslararası koruma başvurusu kabul edilmeyen bir yabancı hakkında sınır dışı etme kararı alındığında yabancının yaşam hakkı ve/veya kötü muamele yasağına ilişkin iddiaları hakkında sonuca varabilmek için sınır dışı etme kararı öncesinde kamu makamları önünde yaptığı açıklamaların içeriği, kendisiyle ilgili hangi işlemlerin yapıldığı veya ne tür kararlar verildiği de incelenmelidir (Masoud Talebi, § 57).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
21. Başvurucu, sınır dışı edilmesi hâlinde ülkesinde kötü muameleye maruz kalacağını iddia etmiştir. Bu durumda başvurucunun idari ve adli makamlar önünde ortaya koyduğu bilgi ve belgeler de dikkate alınarak ülkesinde kötü muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir risk olduğuna inanmak için esaslı gerekçeler sunup sunmadığı değerlendirilmelidir.
22. Başvurucu, anlatımına göre yasal olmayan yollardan Türkiye'ye giriş yaptıktan kısa bir süre sonra ülkesinde zulüm görmekten korktuğu için uluslararası koruma başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu, uluslararası koruma talep ederken sunduğu dilekçede savaş ve düşmanlıktan korkması nedeniyle ülkesini terk ettiğini bildirmiştir. Ülkesini terk etme nedenini çok kısa belirten başvurucu, nasıl bir risk altında olduğunu açık şekilde ortaya koymamıştır. Başvurusunun sonuçlandığı iki yıllık sürede kendisiyle henüz bir mülakat gerçekleştirilmemiş ise de başvurucu da ülkesindeki riski açıklamak ve bu konudaki bilgi/belgeleri kamu makamlarının dikkatine sunmak için bir çaba sarf etmemiştir. Kaldı ki başvurucu 24/11/2019 tarihinde Göç İdaresine sunduğu dilekçesinde (bkz. § 7) uluslararası koruma başvurusunda bulunurken sunduğu dilekçenin aksine Türkiye'ye eşi için geldiğini belirtmiştir. Söz konusu dilekçeden sonra Göç İdaresi başvurucunun uluslararası koruma başvurusunun geri çekilmiş sayılmasına karar vermiştir. Başvurucu, bu işleme karşı yargı yoluna başvurmadığından uluslararası koruma talebi aleyhine kesinleşmiş; başvurucunun ülkesindeki riske ilişkin iddiaları da bu süreçte açıklığa kavuşmamıştır.
23. Başvurucu, sınır dışı etme kararının iptali amacıyla açtığı davada bu kez menşe ülkesindeki riske ilişkin iddialarını daha açık bir şekilde dile getirmiş; kendisinin ve kardeşinin yaptıkları evlilikler nedeniyle eşlerinin aileleri tarafından tehdit edilmeleri ayrıca babasının asker olması nedeniyle ülkesinde kötü muameleye maruz kalacağını iddia etmiştir. Başvurucu, babasının asker olduğunu belirtmesine rağmen babasının göreviyle ilgili hiçbir özel bilgi paylaşmamış; hâlen yaşayıp yaşamadığını, söz konusu riskten babasının ne şekilde etkilendiğini, onun da ülkesini terk edip etmediğini açıklamamış ya da kardeşinin Türkiye'ye geldikten sonra yaşamını burada sürdürüp sürdürmediğini, kardeşinin eylemi nedeniyle neden kendisinin de risk altında olduğunu ve riskin devam edip etmediğini izah etmemiştir. Diğer taraftan evliliği nedeniyle eşinin ailesi tarafından tehdit edildiğini iddia etmişse de Türkiye'de olduklarını belirttiği bu kişilerle ilgili olarak adli makamlar nezdinde şikâyetçi olup olmadığını, olmadığı takdirde bunun nedeni konusunda bir beyanda bulunmamıştır. Dile getirdiği iddialar hakkında herhangi bir belge sunmayan başvurucunun açıklamalarına bakıldığında araştırma yapmaya veya gerçekliğine inanmaya yeter ayrıntılı bilgi içermediği anlaşılmaktadır.
24. Uluslararası koruma başvurusunda bulunduktan sonra Göç İdaresine sunduğu 24/11/2019 tarihli dilekçeyle beyanlarının güvenilirliğini gölgeleyen başvurucunun gerek sınır dışı etme kararına karşı açtığı iptal davasında gerekse de bireysel başvuruda ileri sürdüğü iddialar ve yaptığı açıklamalar itibarıyla ülkesinde karşılaşacağı riskin gerçek olduğu konusunda esaslı nedenler sunmadığı sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Sınır dışı etme işlemine ilişkin verilen tedbir kararının SONLANDIRILMASINA,
E. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
F. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 25/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.