TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
WALEED KHALID ISMAEL AL HALBOOSI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/30079)
Karar Tarihi: 18/12/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Sinan ARMAĞAN
Başvurucu
Waleed Khalıd Ismael AL HALBOOSI
Vekili
Av. Ahmet UYGUR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile aile hayatına saygı hakkının, sınır dışı etme kararının iptaline ilişkin davanın süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle de kötü muamele yasağı ve yerleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/7/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Bölüm, 13/7/2021 tarihinde Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca sınır dışı etme işleminin tedbiren durdurulmasına karar vermiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, 1986 doğumlu bir erkek olup Irak Cumhuriyeti vatandaşıdır. Başvurucu, Düzce'de ailesiyle birlikte ikamet etmekte iken Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucunun da aralarında olduğu bazı kişilerle ilgili olarak DAEŞ terör örgütü kapsamında soruşturma başlatmıştır.
6. Başsavcılık, başvurucu ve beraberindekileri tutuklanması talebiyle sulh ceza hâkimliğine sevk etmiştir. Düzce 1. Sulh Ceza Hâkimliği 21/1/2021 tarihinde tutuklama talebinin reddine, başvurucunun salıverilmesine karar vermiştir. Adli işlemler sonrasında başvurucu Düzce İl Göç İdaresi Müdürlüğüne gönderilmiştir.
7. Düzce Valiliği 22/1/2021 tarihli kararıyla 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) ve (g) bentleri (kamu düzeni veya güvenliği açısından tehdit oluşturma, ikamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler) uyarınca başvurucunun sınır dışı edilmesine ve idari gözetim altına alınmasına karar vermiş; karar gerekçesinde DAEŞ terör örgütü kapsamında hakkında adli işlem yapılan başvurucunun kamu güvenliği için risk oluşturduğu, ayrıca 21/10/2019 tarihinde ikamet izninin süresinin dolduğu hususlarına yer vermiştir. Kararda başvurucu hakkında gerekli değerlendirmelerin yapıldığı, başvurucunun 6458 sayılı Kanun'un 4. ve 55. maddeleri kapsamında olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir.
8. Sınır dışı etme ve idari gözetim kararları başvurucuya 22/1/2021 günü saat 16.00'da Türkçe ve Arapça olarak tebliğ edilmiştir. Başvurucu, her iki tebliğ belgesini adını yazarak imzalamıştır. Tebliğ edilen belgelerde sınır dışı etme kararının gerekçesine ilişkin kanun maddeleri belirtilmiş; sınır dışı etme kararına karşı idari yargı yoluna başvuru imkânı ve süresi (yedi gün), avukat yardımından yararlanma, idari gözetim ve süresi, idari gözetim kararına karşı itiraz yolu, geri gönderme merkezindeki konaklama, hak ve yükümlülükler açıklanmıştır.
9. Başvurucu, vekili aracılığıyla anılan kararın iptali talebiyle Bolu 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu; dava dilekçesinde Irak'ın El Anbar şehrinde yaşamaktayken 2014 yılı sonlarında ülkesindeki iç karışıklıktan kaçarak ailesiyle birlikte yasal olmayan yollardan Türkiye'ye geldiğini, kendisinin ve ailesinin 24/9/2020 ila 30/8/2021 tarihlerinde geçerli ikamet izni olduğunu, DAEŞ ile ilgili suçlamaların bir dayağının olmadığını, ülkesine gönderildiği takdirde kötü muamele göreceğini, okula giden iki çocuğundan ve eşinden ayrılacak olması nedeniyle aile bütünlüğünün bozulacağını iddia etmiştir. Başvurucunun vekili dava dilekçesinde başvurucu hakkındaki sınır dışı etme kararından 3/2/2021 tarihinde başvurucuyu ziyaret ettiği Çanakkale Geri Gönderme Merkezinde haricen haberdar olduğunu ve aynı gün dava açtığını iddia etmiştir.
10. İdare Mahkemesinin 4/6/2021 tarihli kararıyla davanın süre aşımı nedeniyle kesin olarak reddine karar verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Bakılan davada, dava konusu işlemin davacıya tebliğine ilişkin tebliğ belgesinde 'Şahsınız veya yasal temsilciniz ya da avukatınız tarafından, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde idare mahkemesine başvurulabilir' ibaresine yer verilmekle karara karşı başvuru yolu ve süresinin kendi dilinde (Arapça) ve Türkçe çevirisiyle birlikte belirtildiği, davacı tarafından dava konusu işlemin tarafına usule uygun tebliğ edilmediği belirtilse de tebliğ formunda davacının imzasının bulunduğu, dava konusu işlemin tebliğ belgesinin davacı tarafından imza edilmekle içeriğinin bilindiğinin kabulü gerektiği ve davacının işlemden ve işleme karşı başvuru yolu ve süresinden tebliğle birlikte haberdar olduğu anlaşılmakla, davacının sınır dışı edilmesine ilişkin işleme karşı en geç kararın tebliğ edildiği 22.01.2021 tarihini izleyen günden itibaren 6458 sayılı Kanun 53. maddesi uyarınca 7 gün içinde dava açılması gerekirken (en geç 29.01.2021 tarihinde dava açılması gerekirken) bu süre geçirilerek 03.02.2021 tarihinde açılan iş bu davada süre aşımı bulunduğundan, uyuşmazlığın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süre aşımı yönünden reddine ... karar verildi."
11. Anılan karar başvurucuya 29/6/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 12/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurucu, tutulmakta olduğu Çanakkale Geri Gönderme Merkezinden Çanakkale 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/2/2021 tarihli kararı sonrası salıverilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. İlgili hukuk için bkz. Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah [GK], B. No: 2021/2831, 15/2/2023, §§ 30-41.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Anayasa Mahkemesinin 18/12/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
15. Anayasa Mahkemesi tarafından adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için gerekli şartlar Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013, § 23) kararında, yabancıların adli yardım talepleri konusunda benimsenen ilkeler ise Nadali Agheli Kohne Shari (B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18) kararında yer almaktadır. Anılan ilkelere göre adli yardım için gerekli şartlar mevcutsa karşılıklılık şartı gerçekleşmese bile yabancının adli yardım talebi kabul edilmelidir. Somut başvuruda yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. İhlal İddiaları Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; Irak'ın El Anbar bölgesinde yaşadığını ve Sünni olduğunu, annesinin terör saldırıları sırasında öldüğünü, ülkesindeki iç karışıklık nedeniyle ailesiyle birlikte ülkesinden kaçtığını, ülkesine geri gönderildiği takdirde babasını da kaçıran Haşdi Şabi güçleri nedeniyle hayatının risk altında olacağını ve aile bütünlüğünün bozulacağını, Irak'ta sürekli ayrımcılığa maruz kaldığını iddia etmiştir. Ayrıca ikamet izni ile Türkiye'de bulunduğunu belirterek dayanağı olmayan bir suçlamayla hakkında sınır dışı etme kararı alındığını söylemiştir. Başvurucu; İdare Mahkemesinin sınır dışı etme kararının tebliğine ilişkin iddialarını gözetmeden davayı şeklî bir incelemeyle süre aşımından reddettiğini, yargıya erişim konusunda eksiklik ve aksaklık bulunan geri gönderme merkezinde tutulurken geç dava açması nedeniyle davasının reddedilmesinin haksızlık olduğunu, itirazlarının incelenmediğini, ülkesine geri gönderildiği takdirde yaşamının son bulacağına ilişkin iddialarının esası hakkında bir inceleme yapılmadığını belirterek yaşam, etkili başvuru ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder.
18. Başvurucunun, sınır dışı edilmesi hâlinde yaşamının tehlikeye gireceğine yönelik iddiası yaşam hakkı; sınır dışı etme kararının uygulanması hâlindeaile bütünlüğünün bozulacağına yönelik iddiası ise aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmelidir.Başvurucunun, ülkesine geri gönderildiği takdirde yaşamının son bulacağına ilişkin iddialarının esası hakkında bir inceleme yapılmadığına ve geri gönderme merkezinde yaşadığı adalete erişim sorununa rağmen süresinde dava açmadığı gerekçesiyle açtığıdavasının reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin iddiasının yaşam hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmesi gerekir. Ayrıca sınır dışı etme tarihinde başvurucunun ikamet izni bulunduğu gözetildiğinde davanın süre aşımı nedeniyle usulden reddedildiğine ve dayanağı olmayan bir suçlamayla sınır dışı etme kararı alındığına yönelik iddia yerleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında değerlendirilmelidir. Dolayısıyla başvurucunun iddiaları, “Yaşam Hakkı ve Yerleşme Hürriyetiyle Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia” ve “Yaşam ve Aile Hayatına Saygı Haklarının İhlal Edildiğine İlişkin İddia” olmak üzere iki ayrı başlık altında incelenecektir.
a. Yaşam Hakkı ve Yerleşme Hürriyetiyle Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
19. Anayasa’nın 40. maddesinde, Anayasa'da güvence altına alınmış hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkesin yetkili makama başvurma hakkı güvence altına alınmaktadır. Buna göre etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Yusuf Ahmed Abdelazım Elsayad, B. No: 2016/5604, 24/5/2018, §§ 59, 60).
20. Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre kötü muamele yasağı kapsamında inceleme yapılabilmesi için sıkı ispat kriterleriyle donatılmış, savunulabilir nitelikte bir iddianın varlığı aranırken anılan yasakla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğinin makul şekilde açıklanması inceleme için yeterli görülebilir (Yusuf Ahmed Abdelazım Elsayad, § 63).
21. Yukarıda yer verilen değerlendirmelerin yaşam hakkı bağlamında dile getirilen iddialar için de geçerli olduğu açıktır. Öte yandan yerleşme hürriyetiyle bağlantılı etkili başvuru hakkı söz konusu olduğunda sınır dışı edilmenin muhatabı olan yabancının yetkili bir merci -hâlihazırdaki mevzuata göre mahkeme- önünde verilen karara karşı gerekçeler sunabilmesi ve durumunun yeniden incelenmesini isteyebilmesi için ilk aşamada sınır dışı etme kararının kendisine hukuka uygun şekilde tebliğ edilmesi gerekir.Bunlarla birlikte usul güvencelerinin etkili bir şekilde koruma sağlaması için şeklî bir incelemenin ötesinde yabancının öne sürdüğü iddiaların esası hakkında bir değerlendirme yapılması da şarttır. Ayrıca yabancı, argümanlarını hazırlayıp sunabilmesi için yargılamanın imkân ve kolaylıklarından faydalanabilmelidir. Bu doğrultuda özellikle ülkenin dilini ve hukukunu bilmeyen bir yabancıya davadaki usul kuralları aşırı bir külfet yükleyecek ölçüde katı yorumlanmadan davanın ilerlemesi sağlanmalıdır (Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah [GK], B. No: 2021/2831, 15/2/2023, § 76).
22. Somut olayda başvurucu, ülkesinin hangi bölgesinden geldiğini de belirterek özellikle mezhebi nedeniyle ülkesinde hayatının tehlikede olacağını iddia etmiştir. Başvurucunun dile getirdiği iddialar, adli ve idari makamlar tarafından değerlendirme yapılmasını gerektirecek ciddiyete sahiptir. Bu tespitten sonra yapılması gereken iş, davayı usulden reddeden İdare Mahkemesinin haklı bir dayanağının olup olmadığının ortaya konulmasıdır.
23. Başvurucu, idari gözetim kararı doğrultusunda 22/1/2021 tarihinden itibaren geri gönderme merkezinde tutulmaya başlanmıştır. Sınır dışı etme kararı başvurucuya kendi dilinde (Arapça) tebliğ edilmiştir ve tebliğ belgesinde başvurucunun imzası bulunmaktadır.Başvurucu, imzanın kendisine ait olmadığına ya da verilen kararı anlayamadığına ilişkin bir itiraz ileri sürmemiştir. Ayrıca tebliğ belgesinde sınır dışı etme kararına karşı yedi gün için idare mahkemesinde iptal davası açılabileceği ve istediği takdirde Düzce Barosu tarafından avukat görevlendirilebileceği açıkça belirtilmiştir.
24. Geri gönderilecekleri ülkede kötü muameleye maruz kalacaklarını ileri süren yabancıların -özellikle de idari gözetim altında tutulanların ya da bir başka ifadeyle devletin gözetimi altında bulunanların- farklı dildeki açıklamaları/tebligatı anlama, ülkenin yasal mevzuatı hakkında bilgi sahibi olma ve resmî makamlara başvuruda bulunma konusunda oldukça dezavantajlı bir pozisyonda bulundukları tartışmasızdır (Yusuf Ahmed Abdelazım Elsayad, § 65). Bununla birlikte somut olay bağlamında başvurucu, iptal davasını neden yasal süresinde açamadığını açıklarken somut bir nedenden bahsetmemiş; geri gönderme merkezindeki eksiklik ve aksaklığa atıf yapmakla yetinmiştir. Başvurucu, belirttiği sorunların içeriğini anlatmamış, kamu makamlarının engellemesinden mi yoksa geri gönderme merkezinin işleyişindeki bir eksiklikten mi dava açmakta geciktiğini izah etmemiştir. Diğer taraftan başvurucunun avukatı, iptal davasındaki dilekçesinde başvurucu hakkındaki sınır dışı etme kararından haricen haberdar olduğunu iddia ederken bu sorunun neden veya kimden kaynakladığını açıklamamıştır. Bunlar dışında başvurucu, yasal sürede dava açamamasının önündeki başka bir engelden de söz etmemiştir.
25. Bu bilgiler ışığında hakkında alınan sınır dışı etme kararına karşı yedi gün içinde dava açması gerektiğini bilen başvurucunun geç dava açmasında kendi kusuruna dayanmayan bir neden gözükmediği ve İdare Mahkemesinin davayı süre aşımı nedeniyle usulden reddetmesinin ihlale neden olmadığı sonucuna varılmıştır. Varılan bu sonuç nedeniyle tamamen davanın esasıyla ilgili olan, dayanağı olmayan bir suçlama nedeniyle sınır dışı etme kararı alındığına yönelik şikâyetin yerleşme hürriyetiyle bağlantılı etkili başvuru hakkı kapsamında ayrıca incelenmesi mümkün görülmemiştir.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun yaşam hakkı ve yerleşme hürriyetiyle bağlantı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edilmediği açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Yaşam ve Aile Hayatına Saygı Haklarının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
27. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucu, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmeli; bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunmalı; bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermelidir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
28. Somut olayda başvurucunun açtığı davanın süre aşımı nedeniyle reddedildiği ve İdare Mahkemesinin dava açma süresinin başlangıcına esas alınacak tarihle ilgili yorumunun yaşam hakkı ve yerleşme hürriyetiyle bağlantı olarak etkili başvuru hakkının ihlaline neden olmadığı dikkate alındığında başvurucunun hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarını usulüne uygun olarak tüketmediği sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Yaşam hakkı ve yerleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yaşam ve aile hayatına saygı haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Sınır dışı etme işlemine ilişkin verilen tedbir kararının SONLANDIRILMASINA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.