TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MESUT DENİZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/30462)
Karar Tarihi: 2/4/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Şeyda Nur ÜN
Başvurucu
Mesut DENİZ
Vekili
Av. Ahmet ÖZGÜL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, başvurucunun bilgi edinme talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 1972 doğumlu başvurucu, İstanbul Şişli'deki Halil Rıfat Paşa Mahallesinde ikamet etmektedir ve başvurucunun işyeri adresi de aynı muhittedir.
3. Başvurucu; ikametgâhı ile işyerinin çok yakınında bulunan Dr. Haşim İşcan Parkı ile ilgili olarak 2/11/2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) kanalıyla bir bilgi edinme başvurusunda bulunmuştur. Başvurucunun söz konusu talebi "İstanbul ili, Şişli ilçesi, Kaptanpaşa mahallesinde 10407 ada, 1 numaralı parsel üzerinde bulunan Dr. Haşim İşcan Parkının belediyenizin sorumluluğunda olup olmadığı; temizlik, bakım ve halkın kullanımına sunulmasına ilişkin hizmetlerin belediyenizce yerine getirilip getirilmediği hususlarında bilgi verilmesi" şeklindedir.
4. Başvurucunun söz konusu talebine idarece herhangi bir yanıt verilmemiş, başvurucu iş bu zımni ret işleminin iptali talebiyle dava açmıştır. Davanın görüldüğü İstanbul 12. İdare Mahkemesi 26/1/2021 tarihinde "bakılan uyuşmazlıkta, davacı tarafından yapılan başvurunun davacının menfaatini ne şekilde etkilediği, başvurunun zımnen reddi işleminin davacı bakımından nasıl bir hukuki sonuç doğurduğu hususlarının ortaya konulmadığı görülmekte olup, bu işleme karşı davacı tarafından açılan davada ehliyetinin bulunmadığı" gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar vermiştir.
5. Başvurucu anılan karara yönelik istinaf talebinde bulunmuş, dosyayı inceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi 22/4/2021 tarihinde "kararın usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir.
6. Başvurucu, nihai hükmü 27/5/2021 tarihinde öğrendikten sonra 31/5/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
9. Başvurucu; bilgi edinme başvurusunda bulunduğu yerin kamunun hizmetindeki bir çocuk parkı olduğunu, kamunun ortak yararını barındırdığını ve bu sebeple söz konusu yerle ilgili istediği bilgilerin verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu, ikametgâhının ve işyerinin hakkında bilgi talebinde bulunduğu parkın çevresinde olduğunu ve söz konusu davanın 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 13. maddesinde yer alan "hemşehri hukuku" kavramından hareketle açıldığını belirtmiştir.
10. Adalet Bakanlığı görüşünde; başvurunun kendine özgü koşulları içerisinde ve başvurucunun şikayetleri kapsamında, başvurucu tarafından elde edilmek istenilen bilgilere erişimin sağlanmasının başvurucunun düşüncesini açıklama hakkını kullanmasının bir aracı olmadığı, dolayısıyla Anayasa ve AİHS ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokollerin ortak koruma alanına girmeyen başvurunun "konu bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemezliğine karar verilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir.
11. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.
12. Anayasa Mahkemesi, Yaman Akdeniz ([GK], B. No: 2016/6815, 15/2/2023) kararında bilgi edinme hakkı kapsamında resmî makamlardan talep edilen bilgi ve belgelerin hangi durumlarda Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında görülmeye uygun olduğunu incelemiştir. Anayasa'nın 26. maddesinin kişilere resmî makamlarca tutulan bilgiye ulaşma şeklinde genel bir hak tanıdığı, devlete de elindeki veri ve belgelerle ilgili bilgi verme ve/veya talep edilen bilgiyi toplama yükümlülüğü yüklediği şeklinde anlaşılamayacağını, bununla birlikte kesin nitelikteki bir yargı kararıyla devlete bilgi verme yükümlülüğü yüklenmesi ve resmî makamlarca tutulan verilere erişimin düşüncenin açıklanması özgürlüğünün kullanılmasında araçsal bir işlev üstlenmesi olmak üzere her iki durumda da bilgi edinme talebinin reddedilmesinin ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahaleye yol açabileceğini kabul eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadını gözönünde bulundurmamak için bir neden görmediğini açıklamıştır (aynı kararda bkz. § 52).
13. Anayasa'nın 26. maddesi bağlamında devlete bilgi verme ödevi yükleyen ilk durumla ilgili bir tereddüt bulunmamakla beraber ikinci durumun açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç olduğunu belirten Anayasa Mahkemesi, somut olayın şartları esas alınarak yapılacak değerlendirmede dört kriterin sağlanması hâlinde bilgi edinme hakkının ifade özgürlüğünün kullanılmasının bir aracı olduğu sonucuna ulaşılacağını belirtmiştir. Buna göre;
i. Bilgi edinme talebinin amacı: Kamu kurumları tarafından tutulan bilgiye erişim düşüncenin açıklanması amacının bir ön şartı olmalıdır. Bu bağlamda talep edilen bilginin, gazetecilik faaliyetlerinde veya kamusal tartışma platformu oluşturan diğer faaliyetlerin hazırlık aşaması olan düşüncenin oluşumu sürecinde faydalanılmak üzere ulaşılması gerekli bir araç olduğunun ortaya konulması gerekir.
ii. Talep edilen bilginin niteliği: Talep edilen bilginin niteliğinin kamu yararı testini geçiyor olması gerekir. Bu bağlamda resmî makamlarca tutulan ve kişinin kendisi hakkındaki bilgiye erişim talebi ile kişinin kendisi hakkında olmamakla birlikte kamu yararı amacı da taşımayan bilgiye erişim talebi başvuruculara Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında bir hak tanımaz. Ancak kamu yararını ilgilendiren, kamuya menfaat sağlayacak meselelere ilişkin bilgi taleplerinde bilgi edinme hakkının ifade özgürlüğünün gerçekleştirilmesinde başvurulan bir araç işlevi gördüğü kabul edilebilir.
iii. Bilgi edinme talebinde bulunan kişinin kimliği: Bilgi edinme talebinde bulunan kişinin kamunun bilgilendirilmesi konusundaki rolünün özel bir önem taşıması gerekir.
iv. Talep edilen bilginin mevcudiyeti: Anayasa'nın 26. maddesi resmî makamlara bilgi ve veri toplama yükümlülüğü yüklememektedir. Bu nedenle ancak hazır ve kullanılabilir olan bilgiye erişim taleplerinin reddi ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturabilir (daha ayrıntılı değerlendirmeler için aynı kararda bkz. § 53).
14. Somut olayda başvurucu, ikamet adresinin yakınındaki bir çocuk parkıyla ilgili talep ettiği bilginin kendisine verilmemesinden şikâyetçidir. Bu kapsamda söz konusu bilgi edinme talebinin ifade özgürlüğünün kullanılmasının bir aracı olup olmadığının ortaya konulmasında öncelikle bilgi edinme talebinin amacı ve bu kapsamda başvurucunun bilgi edinme talebinin düşüncenin açıklanmasının bir ön şartı olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
15. Başvurucuya göre ikamet adresinin yakınındaki çocuk parkının belediyenin hizmetinde olup olmadığı, hemşehri hukuku çerçevesinde kendisine verilmesi gereken bir bilgidir. Buna rağmen başvurucu; bu genel ve soyut açıklama dışında gerek yargılama esnasında gerekse de bireysel başvuru formunda söz konusu bilgiye neden ihtiyaç duyduğuna, anılan bilgiyi nerede ve nasıl kullanacağına, söz konusu bilgiye erişememesi nedeniyle menfaatinin nasıl bir zarara uğradığına dair bir malumat sunmamıştır.
16. Nitekim idare mahkemeleri de başvurucunun söz konusu bilgiye erişememesinin menfaatini nasıl etkilediğini ortaya koyamaması nedeniyle davanın ehliyet yönünden reddine karar vermiştir. Kaldı ki başvurucunun hakkında bilgi talebinde bulunduğu çocuk parkının hangi belediyenin sorumluluğunda olduğunu basit bir araştırma sonucu kolaylıkla tespit etmesi de mümkündür. Anayasa Mahkemesi kendisine sunulan bilgi ve belgelerden başvurucunun açtığı idari davanın ve yaptığı bireysel başvurunun aşırı zorlama olduğu kanaatine ulaşmıştır. Nihai olarak tüm bu sebeplerle yukarıda açıklanan kapsamdaki bir bilgiye erişim talebi başvurucuya Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında bir hak tanımamaktadır.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 2/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.