logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yasin Uygun [1.B.], B. No: 2021/3125, 6/6/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YASİN UYGUN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/3125)

 

Karar Tarihi: 6/6/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Zehra GAYRETLİ

Başvurucu

:

Yasin UYGUN

Vekili

:

Av. Orhan SAYDAM

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, beyanı mahkûmiyet kararında belirleyici ölçüde delil olarak kullanılan tanığın duruşmada sorgulanamaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/12/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ve bu kapsamdaki gerekçeli karar ve tanık sorgulama hakları dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Seydişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) hakkında yürütülen bir soruşturma kapsamında örgütün jandarma askerî yapılanması içinde yer aldıklarından şüphelenilen bazı kişilerin bir otelde moral ve motivasyon toplantısı düzenledikleri anlaşılmış; başvurucunun da bahsi geçen şüphelilerle birlikte otele giriş çıkış yaptığına dair otel kaydı olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine başvurucu hakkında FETÖ/PDY üyesi olduğu şüphesiyle soruşturma başlatılmıştır.

6. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla 18/3/2019 tarihinde iddianame düzenlenmiştir. İddianamede başvurucunun örgüt toplantısına katıldığına dair otel kaydının bulunmasına delil olarak dayanılmıştır. Ayrıca başvurucunun örgüte müzahir dernek ve sendikalarda üyeliğinin tespit edilmesine, Bank Asya hesabında hesap hareketliliği olmasına, FETÖ/PDY ile iltisaklı kuruluşlarda çalışma kaydı olmasına delil olarak yer verilmiştir.

7. Bu arada Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY hakkında yürütülen başka bir soruşturma kapsamında jandarma personeli G.K. isimli kişinin şüpheli sıfatıyla ifadesi alınmıştır. G.K. soruşturma aşamasında verdiği ifadede başvurucu hakkında da açıklamalarda bulunarak Karabük'te görev yaptığı dönemde örgütle kurduğu irtibatın başvurucu aracılığı ile sağlandığını, başvurucunun kendisinden sorumlu kişi olduğunu ifade etmiştir. G.K.nın 17/5/2019 tarihinde Cumhuriyet savcısına verdiği ifadenin ilgili kısmı şöyledir:

"1999 yılında askeri okula girdim, 2007 harp okulu mezunuyum, o dönemden bu yana görev yaparım. (...) 2011 yılında Karabük iline tayin oldum. Bingöl ilinde irtibatlı olduğum şahıs bana Karabük ilinde irtibata geçeceğim şahsın numarasını verdi. Ben Karabük ilinde ismini Yasin [başvurucu] olarak bildiğim açık kimlik bilgilerini Yasin UYGUN olarak teşhis ettiğim şahısla görüşmeye başladım. Bu şahısla 2 yıl boyunca toplamda 7-8 sefer görüştüm bu görüşmelerimizde Fethullah GÜLEN kitapları okur ve namaz kılardık.

Sabit hattan beni 2011 yılında ardışık arayan şahsın ben Bingöl ilindeyken benimle ilgilenen ve ismini [E.] olarak bildiğim şahıs olduğuna eminim. Öğrendiğim kadarıyla bu şahıs beni sabit hattan aradıktan sonra o zaman benimle ilgilenecek olan Yasin UYGUN isimli şahsı da aramış. 2012 yılındaki ardışık aranmam ise Yasin isimli şahsın aradığına eminim."

8. Bursa 11. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde açılan kamu davası üç celsede tamamlanmıştır. Duruşmanın başvurucu ve müdafiinin hazır bulunduğu 27/6/2019 tarihli birinci celsesinde tanık G.K.nın yukarıda yer verilen beyanları başvurucu ve müdafiineokunmuştur. Başvurucu; tanık beyanlarına karşı yaptığı savunmada tanığın beyanlarının doğru olmadığını, bu beyanları kabul etmediğini ifade etmiştir. Mahkeme tanık G.K.nın istinabe yoluyla dinlenmesi için talimat yazılmasına karar vererek duruşmayı 31/10/2019 tarihine ertelemiştir.

9. Tanık G.K.nın 8/10/2019 tarihinde istinabe mahkemesinde alınan beyanının ilgili kısmı şöyledir:

"Ben Bingölde çalışırken tayinim Karabüke çıktı. Bingöldeki ismini [E.] diye hatırladığım Fetö İmamı beni Karabükte Yasin ile tanıştırdı. Ben Karabükteki görevim boyunca Yasin ile en fazla 6-7 defa görüşmüşüzdür. Her görüşmemiz ortalama 2 saatti. Görüşmelerimizde kitap okunurdu Fetöye ait kitaplar okunurdu. Kasetlerden sohbet dinlenirdi. Namaz vakti gelince namaz kılardık. Bana seni artık evlendirelim mi evlenmeyi düşünür müsün dedi. Bende böyle söylemesi üzerine irtibatı kestim. Ve zaten Karabükten de tayin oldum. Görüşmelerimiz Yasinin kendi evinde olurdu. Benden herhangi bir himmet adı altında bağış istemedi. Benim bilgim bundan ibarettir, başka bir diyeceğim yoktur."

10. Duruşmanın 31/10/2019 tarihli ikinci celsesinde tanık G.K.nın beyanları başvurucu ve müdafiine okunmuş; başvurucu ve müdafii, aleyhe hususları ve tanık beyanlarını kabul etmedikleri yönünde savunma yapmıştır.

11. Yargılama neticesinde Mahkemece başvurucunun atılı suçtan hapis cezasıyla cezalandırılmasına 6/11/2019 tarihinde karar verilmiştir. Gerekçeli kararda örgüt liderinin talimatı üzerine başvurucunun Bank Asya hesabında mevduat artışına gittiğine ilişkin tespite ve başvurucunun örgütün askerî mahrem yapılanması içinde faaliyet yürüttüğü yönündeki tanık beyanına delil olarak dayanılmıştır. Mahkeme yasal olarak kurulmuş bir derneğin ve sendikanın örgütsel olmayan faaliyetlerine katılımın suç olarak ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle başvurucunun dernek ve sendika üyeliğinin delil olarak değerlendirilmediğini gerekçeli kararında belirtmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Dosya arasında bulunan Banka kayıtları, bu kayıtlar üzerinde alınan bilirkişi raporu, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamı doğrultusunda; sanığın örgüt içerisinde tayin usulü ile örgüte ait kurumlarda uzun yıllar öğretmenlik yaptığı, askeri mahrem yapılanması içerisinde faaliyet yürüttüğü, askeri öğrencilerle sohbet adı altında toplantılar yaptığı, Konya Jandarma Askeri yapılanması içerisinde faaliyet gösteren örgüt mensuplarının moral ve motivasyonu için düzenlenen otel toplantılarına katıldığına dair otel kayıtlarının bulunduğu, Bank Asyaya talimatla para yatırdığı anlaşılmıştır. Her ne kadar sanıksuçlamaları inkar etmiş ise de, sanığın eylemlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz etmesi nedeniyle örgüt hiyerarşisine girdiği ve bu şekilde örgüt ile organik bağ kurduğu anlaşılan sanığın silahlı terör örgütü FETÖ/PDY üyesi olduğu konusunda mahkememizce tam bir vicdani kanaat oluşmuş[tur.]"

12. Başvurucu, istinaf ve temyiz dilekçelerinde -diğerlerinin yanı sıra- tanığın mahkeme huzurunda dinlenilmediğini ve soru sorma hakkının kullandırılmadığını belirtmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

13. Tanık sorgulama hakkı yönünden ilgili ulusal mevzuat için bkz. Uğur Özcan, B. No: 2021/12137, 26/7/2022, §§ 17-22.

14. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 19/3/2019 tarihli ve E.2018/6626, K.2019/1852 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, ... Bank Asya'daki hesabı üzerinden örgütün talimatı üzerine işlem yapmak şeklindeki eylemlerinin, TCK 220/7 maddesi kapsamında örgüte yardım etme suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi..."

15. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 15/1/2019 tarihli ve E.2018/4959, K.2019/145 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"2- BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ'de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etmek olarak kabul edilebileceği nazara alındığında sanığın ilgili yerlerden Bank Asya hesap hareketlerinin getirtilip, gerekirse hesap hareketlerine dair bilirkişi raporu alınıp tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve yetersiz belgelere dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi... [bozmayı gerektirmiştir.]"

16. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18/5/2021 tarihli ve E.2019/2369, K.2021/3193 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Sanığın örgüt liderinin talimatı ile işlem yaptığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde tespiti bakımından sanığın Bank Asya nezdindeki 2014 yılı öncesi de dahil olmak üzere hesap açılış bilgileri, aylık bakiye gelişimi ve tüm hesap hareketlerine ilişkin kayıtlar dosyaya celbedilip incelenerek, temin edilen kayıtlar üzerinde uzman bilirkişi raporu alınıp, örgüt liderinin talimatından sonra ve bu talimat doğrultusunda katılım hesabı açma, döviz veya altın alma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığı tespitine çalışılıp sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve yetersiz belgelere dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi..."

B. Uluslararası Hukuk

17. İlgili uluslararası hukuk için bkz. Nurcan Gülabi, B. No: 2015/15355, 23/5/2018, §§ 24-27.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Anayasa Mahkemesinin 6/6/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Tanık Sorgulama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin iddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucu; tanık beyanının istinabe yoluyla alındığını, bu tanığı sorgulayamadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Bakanlık görüşünde; yargılama aşamasında söz konusu tanık ifadelerinin başvurucuya okunarak tanık beyanlarına karşı başvurucu ve müdafiinin diyeceklerinin sorulduğu ifade edilmiştir.

21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru dilekçesindeki iddialarını yinelemiştir.

2. Değerlendirme

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.

23. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorgulama ve sorgulatma hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

24. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda, hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40). Bundan başka tanıkların onlara soru sorulmasına imkân sağlayacak şekilde aynı anda ses ve görüntü nakleden vasıtalarla dinlenmesi de savunma tarafına sağlanabilecek telafi edici güvencelerden biri olarak değerlendirilebilir.

25. Somut olayda Mahkeme tarafından tanık G.K.nın istinabe mahkemesince alınan beyanları ikinci celsede başvurucu ve müdafiine okunmuş ancak tanığın huzurda dinlenilmesine ilişkin herhangi bir çaba gösterilmemiştir. İlgili duruşma tutanağı ve gerekçeli kararda da tanığın mahkemede hazır edilememesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak buna ilişkin bir nedenin ortaya konulmaması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

26. Mahkeme mahkȗmiyet kararında başvurucunun örgütün askerî mahrem yapılanması içinde faaliyet yürüttüğünü ortaya koyan otel kayıtlarına ve tanık beyanına delil olarak dayanmıştır. Buna ek olarak başvurucunun örgüt liderinin talimatından sonra Bank Asya hesabında mevduat artışına gittiğine ilişkin tespite ve örgüte ait kurumlarda çalışmış olmasına da gerekçeli kararda delil olarak yer verilmiştir. Bununla birlikte gerekçeli kararda başvurucu aleyhindeki tanık beyanı ile Bank Asya hesap hareketlerinin ve örgüte ait kurumlarda çalışmasının delil olarak önemine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.

27. Yargıtay uygulamasına göre kişilerin Bank Asya nezdindeki mutat bankacılık işlemleri örgütsel faaliyet kabul edilmemektedir. Bununla birlikte bu kişilerin örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve Bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olma suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etme olarak kabul edilebileceği anlaşılmaktadır (bkz.§14). Bu kapsamda bankacılık işlemlerinin örgüt liderinin talimatına istinaden gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği yönündeki değerlendirme sanığın Bank Asya nezdindeki 2014 yılı öncesi de dâhil olmak üzere hesap açılış bilgileri, aylık bakiye gelişimi ve tüm hesap hareketlerine ilişkin kayıtlar dosyaya celbedilip incelenerek, temin edilen kayıtlar üzerinde uzman bilirkişi raporu alınıp örgüt liderinin talimatından sonra ve bu talimat doğrultusunda katılım hesabı açma, döviz veya altın alma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek yapılacaktır (bkz. §16 ). Gerekçeli kararda, başvurucunun Bank Asya hesabının hangi tarihte açıldığı, bu hesaba ilişkin bankacılık işlemlerinin FETÖ/PDY lideri ve yöneticilerinin Bank Asyaya destek olunması şeklindeki talimatı öncesindeki niteliği ve hacmi, bu talimattan sonra anılan hesabın ne şekilde kullanıldığı, aktif kullanım olarak kabul edilen işlemlerin hacminin ne olduğu, örgüt lideri ve yöneticilerinin talimatından sonra hesapta ciddi bir artış olup olmadığına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Diğer bir ifadeyle söz konusu bankacılık işlemlerinin neden mutat olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin yeterli bir değerlendirmeye yer verilmemiştir.

28. Yine Yargıtay uygulamasında kişilerin örgütle irtibatlı kurumlarda çalışmalarının terör örgütü üyeliği suçu açısından tek başına yeterli delil olarak kabul edilmediği görülmektedir [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararı]. Bu durum karşısında duruşmada dinlenmeyen tanığın beyanlarının mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

29. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Ancak Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanığı başvurucunun da ona soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Tanığın istinabe yoluyla alınan beyanları duruşmada okunmuş ise de başvurucu, tanığın beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onu sorgulayamamış; sorulan sorulara verdiği cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanığın gösterdiği reaksiyonlar konusunda Mahkemenin dikkati çekilememiş, tanığın beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanık beyanda bulunurken gösterdiği reaksiyonlarla ilgili olarak izlenim edinememiştir. Öte yandan hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanı dışında başka delillere de dayanılmış olmasının beyanları belirleyici ölçüde mahkûmiyete temel alınan tanığı sorgulama imkânı tanınmaması nedeniyle savunma makamının maruz kaldığı sınırlamayı telafi ettiğini söylemek de mümkün gözükmemektedir. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanık beyanı belirleyici ölçüde hükme esas alındığı hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanığın duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

31. Başvurucu, yargılama aşamalarında ileri sürdüğü iddia ve itirazlarının karşılanmadığını, gerekçesiz kararlar verildiğini belirterek hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

32. Başvurucunun tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamında ileri sürdüğü şikâyetleri hakkında ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

VI. GİDERİM

33. Başvurucu, yeniden yargılama yapılması ve tazminat talebinde bulunmuştur.

34. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

35. Bu konuda önemle belirtilmelidir ki suçlu-suçsuz kararı vermek ya da daha hafif veya ağır ceza belirlemek de Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 67). Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olup olmadığı yönünde bir tespit içermemektedir. İhlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede delillerin takdir biçimine göre mahkemenin benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.

36. Tanık sorgulama hakkı tanığın yargılama evrelerindeki beyanlarının delil değeriyle ilgili bir derecelendirme yapılmasını güvence altına almamaktadır. Diğer bir ifadeyle bu hak, tanığın duruşmadaki beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği yönünde bir güvence içermemektedir. Savunmaya duruşmada tanığı sorgulama fırsatı tanındığı ve sanığın diğer anayasal haklarına saygı gösterildiği sürece tanığın aşamalardaki beyanlarının hangisine itibar edileceği meselesi karar veren mahkemenin takdirindedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Musa Yılmaz Acar, B. No: 2013/1664, 16/7/2014, § 53). Mahkeme, şüphelinin/sanığın anayasal haklarını gözetmek ve gerekçesini ortaya koymak koşuluyla tanığın soruşturma evresinde elde edilen ifadesine de üstünlük tanıyabilir.

37. Öte yandan, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bursa 11. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/126, K.2019/399) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Yasin Uygun [1.B.], B. No: 2021/3125, 6/6/2024, § …)
   
Başvuru Adı YASİN UYGUN
Başvuru No 2021/3125
Başvuru Tarihi 30/12/2020
Karar Tarihi 6/6/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, beyanı mahkûmiyet kararında belirleyici ölçüde delil olarak kullanılan tanığın duruşmada sorgulanamaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (hukuka aykırı deliller, bariz takdir hatası vs.) İncelenmesine Yer Olmadığı
Gerekçeli karar hakkı (ceza) İncelenmesine Yer Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 201
206
209
210
211
217
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi