TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABDULKERİM SEVİNİK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/33648)
|
|
Karar Tarihi: 16/4/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Soner GÖÇER
|
Başvurucular
|
:
|
1. Abdulkerim SEVİNİK
|
|
|
2. Abdulmelik SEVİNİK
|
|
|
3. Esra SEVİNİK
|
|
|
4. Fuat SEVİNİK
|
|
|
5. İslam SEVİNİK
|
|
|
6. Saimet SEVİNİK
|
Vekili
|
:
|
Av. Hamza SEYREK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; Cizre'de terör örgütüne yönelik operasyonlar sırasında ölüm olayı meydana gelmesi ve konuya ilişkin etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının, ölüm olayına ilişkin açılan tazminat davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının, davanın reddedilmesi nedeniyle de hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/4/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. PKK terör örgütü 12/8/2015 tarihinden itibaren bazı il ve ilçe merkezlerinde öz yönetim ilan etmiştir. Öz yönetim ilan ettiği bölgelerde patlayıcıyla tuzaklanmış hendekler kazmak ve barikatlar kurmak suretiyle yalıtılmış bölgeler oluşturmaya çalışan PKK terör örgütü, kamuoyunda hendek olayları olarak adlandırılan ve aylarca devam eden bu süreçte roketatarlar, keskin nişancı tüfekleri, patlayıcılar ve otomatik saldırı tüfekleri kullanarak terör saldırıları düzenlemiştir. Okullar, hastaneler, barajlar, adliye binaları, ambulanslar gibi temel kamu hizmetlerini sağlayan eşya ve binaların yanında sivilleri de hedef alan bu terör saldırılarında 335 sivil hayatını kaybederken 2.106 kişi yaralanmıştır. Terör saldırılarında 859 güvenlik görevlisi ve Derik kaymakamı şehit olmuş, 4.711 güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Bu terör eylemlerinin engellenmesi, halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla sözde öz yönetim ilan edilen bazı bölgelerde mülki idare amirliklerince sokağa çıkma yasakları uygulanarak terörle mücadele operasyonları başlatılmıştır (hendek olayları, öz yönetim ilanları, PKK terör örgütünün şehir savaşı stratejisi ve sokağa çıkma yasakları hakkında arka plan bilgisi ile ayrıntılı açıklamalar için bkz. Gazal Kolanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/37897, 5/7/2022, §§ 16-28, 67, 346-348).
5. Başvuru konusu olay, operasyonların gerçekleştirildiği ve sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı dönemde yaşanmış olup başvuru formu ve ekleri ile Bakanlık görüşü ve eklerinde ifade edildiği şekliyle özetle şöyledir:
6. Başvuruculara göre yakınları olan B.S. 8/9/2015 günü evinde iken güvenlik güçleri ve terör örgütü mensupları arasında devam eden çatışmada evine isabet eden roketatar benzeri ateşli silah ve mühimmat parçaları nedeniyle yaralanmış; aynı binada ikamet eden A.A. ve S.S., B.S.yi hastaneye götürmek için sokağa çıktıklarında çatışma arasında kalmış, nihayetinde B.S. ve S.S. ölmüş, A.A. ise yaralanmıştır.
7. Kolluk personelince tanzim edilen Olay Tutanağı'na göre ise olay şöyle gelişmiştir: Olay günü akşam saatlerinde Kobra 18 telsiz kodlu ekip Botaş Caddesi üzerinde Özkan Sokak girişinde, Kobra 19 ve Doğan 3 telsiz kodlu ekipler ise Kantin Sokak girişinde, zırhlı araçlar içinde görev yapmaktadır. Nur Mahallesi'ndeki bu cadde ve sokakta elektrik olmadığı için etraf karanlıktır. 8/9/2015 günü saat 20.55 sıralarında Doğan 3 telsiz kodlu ekibin içinde bulunduğu zırhlı aracın yanına nereden atıldığı görülemeyen el yapımı bir bomba atılmış, akabinde Doğan 3 ve Kobra 19 telsiz kodlu ekiplerin bulunduğu araçlara farklı noktalardan uzun namlulu silahlarla yoğun şekilde ateş açılmıştır. Bu sırada beyaz renkli bir araca şüpheli şahısların gizlice binmeye çalıştığı fark edilmiş, aracın bulunduğu bölgeden, yaklaşık 70-80 metre mesafeden, uzun namlulu silahlarla Doğan 3 telsiz kodlu ekibin içinde olduğu zırhlı araca ateş açıldığı çıplak gözle görülmüştür. Doğan 3 telsiz kodlu ekip önce durumu Kobra 19 telsiz kodlu ekibe anons etmiş, ardından araç içindeki şahısların teslim olmalarını sağlamak amacıyla ateş açan şahısların etrafındaki kör noktalara, zırhlı aracın üzerinde takılı silah vasıtasıyla ateş açılmıştır. Şahısların ısrarlı bir şekilde aracı üzerilerine sürerek bulundukları yere doğru gelmeye, aynı zamanda aracın geldiği bölgeden ve farklı noktalardan ekibe ateş açılmaya devam edildiği görülmesi üzerine ateş edilen bölgeye ve aracın olduğu istikamete doğru saldırıyı bertaraf etmek ve etkisiz kılmak amacıyla ateş edilmiş, açılan karşı ateş neticesinde araç hareketsiz kalmıştır. Aracın çevresinde kalabalık bir grup olduğu, gruptakilerin koşarak farklı yönlere doğru gelip gittiğinin görülmesi, farklı noktalardan sürekli uzun namlulu silahlarla ateş açılmaya devam edilmesi nedeniyle ilk etapta şahısların bulunduğu araca yaklaşılamamıştır. Kobra 19 telsiz kodlu ekip, zırhlı araç ile yaklaştığında kapıları açık olan aracın koltuğu üzerinde şüpheli bir cisim olduğunu fark ederek zırhlı araçtan inmemiştir. Bir süre sonra aracın çevresinde bulunan şahısların olay yerinden kaçmaları üzerine aracın yanına gelen ekip, araçta erkek şahsın olduğunu, üzerinde örgüt mensuplarının giydiği kıyafet bulunan bir erkek şahsın ise aracın arka kısmında yerde yattığını görmüştür. Araç içinde bomba araması yapılabilmesi amacıyla olay yerine bomba imha ve inceleme uzmanı çağrılmıştır. Saat 23.00 sıralarında olay yerine intikal eden bomba imha ve inceleme uzmanı, aracın arka koltuğu üzerinde bir adet el bombası olduğunu görmüş, inceleme ve imha işlemleri için el bombasını muhafaza altına almıştır. Araçta ve çevresinde yapılan arama neticesinde başka herhangi bir bombaya, patlayıcı maddeye ve silaha rastlanmamıştır. Aracın dışında cesedi bulunan şahsın üzerinde S.S. adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı çıkmış, araçta bulunan ceset üzerinden ise kimliğini ispata yarar bir belge çıkmamıştır. Cesetler gerekli devlet hastanesinde sevk edilmiş, araç ise olay yerinden kaldırılarak Emniyet Müdürlüğünün bahçesine getirilmiştir.
A. Olaya İlişkin Yürütülen Soruşturma Süreci
8. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olaya ilişkin olarak derhâl resen soruşturma başlatmıştır.
1. Olay Yeri ve Araç İnceleme Faaliyetleri
9. Olay yeri inceleme raporu formuna göre Olay Yeri İnceleme ekibi 8/9/2015 günü saat 23.00 sıralarında olay yerine intikal etmiştir. Olay yerinde yapılan incelemede, Botaş Caddesi üzerinde bulunan 18 numaralı binanın önünde, dörtlüleri yanar, arka sürgü kapıları ve ön kapısı açık, sağ arka kapıdan ölü bir şahsın ayağı dışarı sarkmış vaziyette beyaz renkli bir araç bulunduğu görülmüştür. Aracın arka kısmında 18 numaralı binanın bahçesinin açık olan sürgülü kapısının rayı üzerinde yüzüstü yatar vaziyette, aracın arka sağ köşesine 7 metre mesafede yerde ölü bir şahıs vardır. Araç içinde bulunan bir adet el bombası bomba imha ve inceleme uzmanı tarafından muhafaza altına alınmış, araçta ve şahısların üzerilerinde başkaca patlayıcı madde veya silah bulunmadığı tespit edilmiştir. İlçe genelinde güvenlik güçleri ile terör örgütü mensupları arasında silahlı çatışmaların devam etmesi ve olay yerinin güvenli olmaması nedeniyle sadece fotoğraflama ve kamera kaydı yapılmış, cesetler de aracın içine alınarak araç, çekici vasıtasıyla İlçe Emniyet Müdürlüğü bahçesine getirilmiştir. Araç üzerinde gündüz inceleme yapılmasının daha uygun olacağı kanaatine varılarak incelemeye son verilmiştir.
10. 9/9/2015 günü gündüz saatlerinde Olay Yeri İnceleme ekibi, araç üzerinde de fotoğraflama ve kamera kaydı yapmak suretiyle inceleme yapmıştır. Aracın arka tarafında ateşli silaha ait olduğu düşünülen (araç diyagramına göre sekiz adet) giriş izi, ön camında ise çıkış izleri, yine sol ön kapı iç kısmında bir adet isabet izi, ayrıca aracın içinde kan olduğu düşünülen lekeler görülmüş; aracın sol arka ve ön camlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Araçta üç adet metal parça ve üç adet de deforme olmuş nüve bulunmuştur (Araçta tespit edilen biyolojik izler transfer edilerek muhafaza altına alınmış ancak Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü Kimlik Tespit Grup Amirliğinin ekspertiz raporuna göre tasnife elverişli herhangi bir vücut izi tespit edilememiştir.).
11. Soruşturma dosyasındaki tutanaklardan anlaşıldığı kadarıyla 13/9/2015 tarihinden itibaren olayın meydana geldiği binanın önünde olay yeri incelemesi yapılmak istenmiş ancak bölgede güvenliğin tam olarak sağlanamaması nedeniyle inceleme yapılamamış ve durum her gün tutanağa bağlanmıştır (Son tutanağın tarihi 20/10/2015'tir).
12. Olay Tutanağı'nda olay yerinde bulunduğu kayıt altına alınan, Doğan 3 telsiz kodlu ekibin kullandığı zırhlı araç üzerinde 13/9/2015 günü, Kobra 18 telsiz kodlu ekibin kullandığı zırhlı araç üzerinde ise 16/9/2015 günü Olay Yeri İnceleme ekibi incelemede bulunmuştur. Doğan 3 telsiz kodlu ekibin kullandığı zırhlı araç üzerinde beş, Kobra 18 telsiz kodlu ekibin kullandığı zırhlı araç üzerinde ise on sekiz adet mermi isabet izi tespit edilmiştir. İkinci araç üzerinde patlama sonucu oluştuğu kanaati uyandıran izlere de rastlanmıştır.
2. Adli Ölü Muayene ve Otopsi İşlemleri
13. 9/9/2015 günü devlet hastanesinde, Cumhuriyet savcısı huzurunda ve fotoğraf çekimi yapılmak suretiyle her iki ceset üzerinde ölü muayene işlemi yapılmıştır. Adli Ölü Muayene Tutanağı'na göre cesedi aracın dışında bulunan S.S.nin üzerinde gri, uzun kollu gömlek, gömlek üzerinde yelek ve altında şalvar, cesedi aracın içinde bulunan kimliği belirsiz şahsın üzerinde ise mavi tişört, atlet ve altında koyu mavi bir şalvar vardır. Ölü muayene işlemi neticesinde kesin ölüm nedeninin tespit edilememesi nedeniyle klasik otopsi işlemi yapılması gerektiği mütalaa edilmiştir.
14. Aynı gün, cesedi aracın içinde bulunan kimliği belirsiz şahsın cesedi üzerinde Cumhuriyet savcısı huzurunda yapılan otopsi sırasında hazır bulundurulan kimlik tanığı H.A. cesedin eniştesi B.S.ye ait olduğunu ifade etmiştir. Fotoğraf çekimi ve kamera kaydının yapıldığı işlem sırasında vücudun muhtelif yerlerinde çok sayıda metalik imaj ve çok parçalı kırıklar gözlemlenmiş; cesetten iki adet ateşli silah mermi çekirdeği gömlek parçası ele geçirilmiştir. Yapılan otopsi neticesinde kişiye iki adet ateşli silah mermi çekirdeği ve çok sayıda yabancı cisim isabet ettiği, bahsi geçen ateşli silah mermi çekirdeği yaralarının öldürücü nitelikte olduğu, atışların uzak atış mesafesinden yapıldığı, kişinin ölümünün çoklu ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı ayak parmak kemikleri ve kafa kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana geldiği mütalaa edilmiştir. İşlem sonrasında, atış artığı tespiti için her iki elin içinden ve dışından svap örnekleri alınmış; kıyafetler atış artığı ve atış mesafesi tespiti için, ateşli silah mermi çekirdeği gömlek parçaları ise kriminal inceleme için alıkonmuştur.
3. Müşteki, Müşteki/Şüpheli ve Tanık Beyanları
15. Aynı olayda yaralandığı anlaşılan A.A. sokağa çıkma yasaklarının kaldırıldığı 13/9/2015 günü devlet hastanesine başvurmuştur. Yapılan muayenesinde sol elinden ve gözünden yaralandığı tespit edilen A.A.nın kollukta ve Cumhuriyet Başsavcılığında beyanı alınmıştır:
i. A.A.nın hastaneye başvurduğu gün müşteki sıfatıyla kollukta ifadesi alınmıştır. İfade Tutanağı'na A.A.nın avukat istemediği kaydedilmiştir. A.A. ifadesinde olay günü komşusu B.S.nin evinden bağrışma sesleri gelmesi üzerine dışarı çıktığında B.S.nin kafasından yaralandığını gördüğünü, B.S.nin kardeşi H.nin B.S.yi hastaneye götürmek istediğini ancak araba kullanmayı bilmediğini söyleyerek kendisinden yardım istemesi üzerine evin bahçesindeki beyaz renkli aracın arka koltuğuna B.S.yi yatırdıklarını, bu sırada H.nin evin 30 metre kadar uzağındaki polis araçlarına telefonun ışığını kullanarak ve "İmdat!" diye bağırarak uyarıda bulunduğunu ifade etmiştir. A.A.ya göre sonrasında kendisi arabayı geri geri evin bahçesinden çıkarmış, H. ise kendisine aracın dışından yön tarif etmiştir. Aracın yönünü henüz düzeltmemişken bir anda silah sesleri gelmiş, gözünden ve direksiyondaki sol elinden yaralanmıştır. Sağ eliyle kapıyı açarak araçtan inmiş, kendisini önce bahçeye, sonra eve atmıştır. A.A., yaralanmasına rağmen sokağa çıkma yasağı olduğu ve sürekli silah sesleri geldiği için hastaneye gidemediğini, sokağa çıkma yasağının bitmesi üzerine hastaneye başvurduğunu ileri sürmüştür. Olay anında araçla bahçeden dışarı çıktığında yaklaşık 30 metre ileride iki zırhlı araç olduğunu ancak bu iki zırhlı araçtan kendilerine herhangi bir silahlı faaliyette bulunulmadığını, zaten araçların üzerindeki silahların namlularının kendilerine dönük olmadığını, kendisini kimin yaraladığını bilmediğini, yaralanmasıyla ilgili olarak herhangi bir şikâyeti bulunmadığını belirtmiştir.
ii. A.A.nın Cumhuriyet savcısı huzurunda ifadesi müşteki/şüpheli sıfatıyla alınmıştır. İfade sırasında müdafii de hazır bulunmuştur. A.A. İfadesinde kendisinin B.S.nin kiracısı olduğunu, aynı binanın zemin katında ikamet ettiğini, B.S.nin ise bir üst katta oturduğunu belirtmiştir. A.A.nın anlatımına göre olay günü akşam saatlerinde evin yakınından silah sesleri gelmiş ve akabinde üst kattan "Yardım edin." şeklinde bağrışmalar duyulmuştur. Hemen sonra B.S.nin kardeşi H.S. aşağı gelmiş ve kendisinden yardım istemiştir. Yukarı çıktığında B.S.yi bir odada başından yaralanmış hâlde yatarken görmüştür. Bu esnada odada duman gibi bir sis bulutu vardır ve dışarıdan çatışma sesleri gelmeye devam etmektedir. B.S.yi güçlükle odadan çıkararak kan gelen başını bir eşarp ile bağlamıştır. B.S.yi aşağıya indirdikleri esnada H.S. eline cep telefonunu alarak balkona çıkmış ve telefonun ışığını açarak Türkçe ve Kürtçe "İmdat, abimi vurdunuz!" diye bağırmıştır. Daha sonra B.S.yi bahçeye çıkarıp kendisini bir battaniyeye sarmışlardır. B.S.yi bahçede duran ve normalde kendisinin kullanımında olan beyaz renkli araca bindirmişlerdir. Sonrasında aracın şoför mahalline oturmuş, aracı bahçeden dörtlülerini ve farlarını yakarak çıkarmıştır. Bu esnada H.S. elindeki cep telefonunun ışığını açarak bahçeden dışarı çıkmış ve kendisine gelmesi yönünde işaret vermiştir. Aracı bahçeden çıkardıktan sonra aracın sağ koltuğuna olaydan hemen sonra yanlarına gelen M.S.A oturmuştur. H.S. ve eşinin aracın arkasına bineceği esnada komşuları S.S. koşarak aracın yanına gelmiş ve oturduğu şoför tarafındaki camdan başını sokarak "Ne oldu B... nerede?" diye sormuştur. Tam bu esnada aracın ön camından kurşunlar gelmeye başlamış, elinden ve gözünden yaralanmış, aracın çevresindekiler evin içine kaçmıştır. S.S. aracın yanında yere düşmüş, kendisini ise güçlükle eve atmıştır. Üzerindeki tişörtü çıkararak yaralandığı eline sarmıştır. Hep birlikte kapıyı kilitleyerek sabaha kadar evde beklemişlerdir. Gece ilerleyen saatlerde polisler zırhlı araçlarla gelerek arabanın fotoğraflarını çekmiş, sonrasında aracı ve cesetleri alarak gitmiştir. H.S.nin kendisine pansuman yaptığını, sokağa çıkma yasağı kalktıktan ve olaylar durulduktan sonra hastaneye başvurduğunu söylemiş; yaralanmasına sebep olanlardan şikâyetçi olduğunu ifade etmiştir.
16. Soruşturma kapsamında B.S.nin kardeşi H.S.nin 16/9/2015 günü müşteki sıfatıyla kollukta ifadesi alınmıştır. H.S. ifadesinde, olayın yaşandığı binanın üçüncü katında kendisi ve ailesinin, ikinci katında ise kardeşi B.S. ve ailesinin ikamet ettiğini, olay günü elektriklerin kesik olduğunu, yatsı ezanından sonra tüm aile fertleri ile birlikte B.S.nin ikametgâhına indiklerini ve yatsı namazını kıldıklarını, kendisinin ilaçlarını almak için üçüncü kata çıktığı esnada büyük bir patlama sesi duyduğunu, ikinci kattan çığlık sesleri geldiğini, aşağı indiğinde B.S.yi namaz kıldıkları odada kanlar içinde bulduklarını söylemiştir. Şebekeden kaynaklanan sorun nedeniyle telefonlar çekmediği için telefonla yardım isteyemediklerini, dışarı çıkıp bağırarak yardım istediğini ancak yardıma gelen olmadığını, bunun üzerine kapının önünde park hâlinde olan B.S.nin kullanımındaki beyaz renkli araç ile B.S.yi hastaneye götürmeye karar verdiklerini ifade etmiştir. H.S.ye göre sonrasında olaylar şöyle gelişmiştir: B.S.yi bir battaniyeye sarmışlar, kendisi, eşi ve komşuları A.A., B.S.yi aracın arka koltuklarına koydukları anda üzerilerine doğru ateş açılmıştır. Bunun üzerine B.S.yi araçta bırakarak binaya sığınmış, tekrar dışarı çıkamamışlardır. Bu nedenle sonrasında neler olduğunu görmemiştir. Bir gün sonra komşularından öğrendiği kadarıyla komşuları S.S. aracın yanında vurularak öldürülmüş, araç ve cesetler gece olay yerine gelen güvenlik kuvvetlerince götürülmüştür. Kardeşi B.S.nin vurulduğu odanın caddeye bakan tüm camlarının kırılmış, cam ve şarapnel parçaları tüm odaya yayılmıştır. Ayrıca üniversitede memur olan B.S.nin terör örgütüyle bir iltisakı olmadığı gibi tam tersi farklı zamanlarda ailecek terör örgütü mensuplarının saldırılarına maruz kalmışlar ve bunları savcılık nezdinde şikâyet konusu etmişlerdir.
17. Aynı olayda hayatını kaybeden ve cesedi aracın yanında bulunan S.S.nin eşi Ş.S.nin de 6/10/2015 günü müşteki sıfatıyla kollukta ifadesi alınmıştır. S.S. ifadesinde eşinin kasap olduğunu, olay günü eşi, gelini ve çocukları ile birlikte ikametgâhında bulunduğunu, akşam 21.00 sıralarında dışarıdan yardım çağrıları gelmesi üzerine Ş.S.nin dışarı çıktığını ve sesin geldiği yöne doğru gittiğini ancak saatler geçmesine rağmen dönmediğini, eşi S.S.nin B.S.nin evlerine 200-300 metre mesafedeki hastaneye götürülmesi esnasında öldürüldüğünü sonradan öğrendiğini ifade etmiştir.
18. B.S.nin olay anında evde bulundukları anlaşılan yeğeni N.S., başvurucuların komşuları Ay.A. ve N.A.nın da Cumhuriyet savcısı huzurunda tanık sıfatıyla ifadeleri alınmıştır. Onlar da daha önce beyanları alınan müştekiler ve müşteki şüpheli ile benzer yönde beyanda bulunmuştur.
19. Aynı olayda yaralandığı anlaşılan A.A.nın beyanlarında adı geçen M.S.A. kolluk ile yaptığı şifai görüşmede, olay günü komşusu H.S.nin kendisine seslenerek dışarı çıkmasını istediğini, "Ne oldu?" diye sorduğunda B.S.nin yaralandığını söylediğini, B.S.nin evine gittiğinde B.S.nin aşağı indirilerek araca konulduğunu gördüğünü, B.S.ye baktığında öldüğünü anladığını ifade etmiştir.
20. Başsavcılık, İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazdığı müzekkere ile olay mahallinde bulunan ve olaya ilişkin bilgisi olabilecek komşuların tespitini talep etmiş, kollukça bilgi sahibi olabilecek bir kısım komşunun ismine ulaşılmış ancak beyanları kendileri bulunamadığı için alınamadığı yönünde bilgi verilmiştir.
4. Kolluk Personelinin Beyanları
21. Olay yerinde bulunduğu anlaşılan Doğan 3,Kobra 18 ve Kobra 19 telsiz kodlu ekipte yer alan kolluk personelinin müşteki sıfatıyla kollukta ifadesi alınmıştır:
i. Olay günü Doğan 3 telsiz kodlu ekipte ekip amir vekili olduğu anlaşılan polis memuru ifadesinde, olay anında zırhlı araçta kendisi dışında şoför, kuleci (silahçı) ve üç de ekip memuru olmak üzere altı kişi olduklarını beyan etmiştir. Ekip amir vekili polis memuruna göre olay şu şekilde gelişmiştir: Olay akşamı Doğan 3telsiz kodlu ekip, Kobra 19telsiz kodlu ekiple birlikte Botaş Caddesi ile Kantin Sokak kesişiminde görevlendirilmiştir. Botaş Caddesi ile Özkan Sokak kesişimine yakın bir yerde ise Kobra 18 telsiz kodlu ekip görev yapmaktadır. Ekipler üç farklı zırhlı araçta bulunmaktadır. Mahallede elektrikler kesik olduğu için etraf karanlıktır. Ekiplerin gözetleme faaliyetine devam ettiği sırada Doğan 3 telsiz kodlu ekibin içinde olduğu zırhlı aracın yanına nereden ve kim tarafından atıldığı görülemeyen el yapımı bir patlayıcı atılmış, ardından eş zamanlı olarak hem Doğan 3 hem de Kobra 19 telsiz kodlu ekiplerin içinde olduğu zırhlı araçlara farklı yönlerden uzun namlulu silahlarla yoğun şekilde ateş açılmıştır. İfade sahibinin iddiasına göre tam bu sırada şüpheli şahısların Botaş Caddesi üzerindeki beyaz renkli bir araca gizlice binmeye çalıştıklarını ve aracın bulunduğu yönden yaklaşık 70-80 metre mesafeden, kendilerine doğru yoğun şekilde ateş edildiğini görmüştür. Durumu Kobra 19 telsiz kodlu ekibe anons etmiş, aracın kulecisi (silahçısı) olan personele ateş açması talimatı vermiştir. Ardından kuleci personel, içinde oldukları zırhlı aracın kulesindeki silahla ateş edilen, beyaz renkli aracın da bulunduğu bölgeye doğru ateş açmıştır. Beyaz renkli araç ekiplerin içinde olduğu zırhlı araçlara doğru gelmekte, aynı anda aracın geldiği yönden ve farklı noktalardan ekiplere yoğun şekilde ateş edilmeye devam edilmektedir. Bunun üzerine Doğan 3 telsiz kodlu ekip üyeleri zırhlı aracın yan ve arka mazgallarını açarak kendi silahları ile ateşe karşılık vermiştir. Açılan ateş sonucu beyaz renkli araç durmuştur. Kalabalık bir grubun aracın etrafına farklı noktalardan gelmesi ve zırhlı araçlara yönelik ateşin sürmesi nedeniyle beyaz renkli araca zırhlı araçlarla dahi yaklaşmak mümkün olmamıştır. Aynı anda Poyraz telsiz kodlu ekip, örgüt mensuplarının gruplar hâlinde bölgede bulunduğu, yol kenarlarına bomba bıraktıkları, bu nedenle personelin araçtan inmemesi gerektiği yönünde Botaş ve İdil Caddesi üzerindeki ekipleri uyarmıştır. Kobra 19 telsiz kodlu ekip ilk etapta araca yaklaşmak istediğinde aracın koltuğunda el bombasına benzer bir cisim gördüğünü, bu nedenle araca çok yaklaşamadığını anons etmiştir. Bir süre sonra Kobra 19 telsiz kodlu ekip, beyaz renkli aracı kontrol etmek maksadıyla zırhlı araçla beyaz araca yaklaşmıştır. Kobra 19 telsiz kodlu ekip, araca yaklaştığında aracın kapılarının açık olduğunu, aracın dışında arka tarafta bir erkek şahsın, araç içinde ise üzerinde örgüt mensuplarının giydiği kıyafet olan ikinci bir erkek şahsın hareketsiz şekilde yattığını, aracın koltuğu üzerinde ise el bombasına benzer bir cisim bulunduğunu anons etmiştir. Olay yerine bomba imha ve inceleme uzmanı çağrılmıştır. Nihayet bomba imha ve inceleme uzmanının olay yerine intikal ettiği 23.00 sıralarında inceleme yapılabilmesini sağlayacak düzeyde emniyet tedbiri alınabilmiştir.
ii. Doğan 3 telsiz kodlu ekibin diğer üyeleri de ekip amir vekili ile benzer yönde beyanda bulunmuştur ancak ekip memuru olarak görevli olan üç personel, ekip amirinin kendilerine beyaz renkli bir araca şüpheli şahısların gizlice binmeye çalıştığını, aracın bulunduğu yönden yaklaşık 70-80 metre mesafeden, kendilerine doğru yoğun şekilde ateş edildiğini çıplak gözle gördüğünü, ayrıca uyarı ateşi sonrası da şüpheli aracın ısrarla ekiplerin içinde olduğu zırhlı araçlara doğru gelmeye devam ettiğini söylediğini beyan etmiştir. Ekipte şoför olarak görev yapan polis memuru ve ekibin kulecisi ise bu hususta ekip amir vekilinin beyanlarına benzer yönde ifade vermiştir.
iii. Olay günü Kobra 19 telsiz kodlu ekipte ekip amir vekili olduğu anlaşılan polis memuru ifadesinde, zırhlı araçta olay anında kendisi dışında şoför, kuleci ve üç de ekip memuru olmak üzere altı kişi olduğunu ifade etmiştir. Ekip amir vekili polis memuruna göre olay şu şekilde gelişmiştir: Olay akşamı Kobra 19 telsiz kodlu ekip, Doğan 3 telsiz kodlu ekiple birlikte Botaş Caddesi ile Kantin Sokak kesişiminde görevlendirilmiştir. Botaş Caddesi ile Özkan Sokak'ın kesiştiği yere yakın bir yerde ise Kobra 18 telsiz kodlu ekip görev yapmaktadır. Ekipler üç farklı zırhlı araç içindedir. Mahallede elektrikler kesik olduğu için etraf karanlıktır. Ekiplerin gözetleme faaliyetine devam ettiği bir anda Doğan 3 telsiz kodlu ekibin içinde olduğu zırhlı araç tarafından şiddetli bir patlama sesi gelmiş, ardından eş zamanlı olarak hem Doğan 3 hem de Kobra 19 telsiz kodlu ekiplerin içinde olduğu zırhlı araçlara farklı yönlerden uzun namlulu silahlarla yoğun şekilde ateş açılmıştır. Bu sırada Doğan 3 telsiz kodlu ekip; Botaş Caddesi üzerindeki beyaz renkli araca şüpheli şahısların gizlice binmeye çalıştığını, aracın bulunduğu yönden yaklaşık 70-80 metre mesafeden, kendilerine doğru yoğun şekilde ateş edildiğini anons etmiştir. Kobra 19 telsiz kodlu ekibin ekip amir vekili de durumu anons etmek suretiyle bildirmiştir. Ardından Doğan 3 telsiz kodlu ekip, ateşin geldiği yöne, beyaz renkli aracın bulunduğu tarafa doğru zırhlı aracın kulesindeki silahla ateş açmıştır. Eş zamanlı olarak Kobra 19 telsiz kodlu ekip de zırhlı aracın kulesindeki silahla çıplak gözle tespit ettiği, namlu alevlerinin çıktığı noktalara doğru ateş açmıştır. İfade sahibinin iddiasına göre beyaz renkli araç ekiplerin içinde olduğu zırhlı araçlara doğru gelmekte, aracın geldiği yönden ve farklı noktalardan ekiplere yoğun şekilde ateş edilmeye devam edilmektedir. Zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu beyaz renkli araç durmuştur. Farklı noktalardan koşarak gelen kalabalık bir grubun aracın etrafına gelmesi ve zırhlı araçlara yönelik ateşin sürmesi nedeniyle beyaz renkli araca yaklaşmak zırhlı araçlarla dahi mümkün olmamıştır. Aynı anda Poyraz telsiz kodlu ekip, örgüt mensuplarının gruplar halinde bölgede bulunduğu, yol kenarlarına bomba bıraktıkları bu nedenle personelin araçtan inmemesi gerektiği yönünde Botaş ve İdil Caddesi üzerinde bulunan ekipleri uyarmaktadır. Bir süre sonra Kobra 19 telsiz kodlu ekip, içinde bulundukları zırhlı araçla beyaz renkli araca kontrol etmek maksadıyla yaklaşmış; aracın kapılarının açık olduğunu, aracın dışında arka tarafta bir erkek şahsın, aracın içinde ise üzerinde örgüt mensuplarının giydiği kıyafet bulunan ikinci bir erkek şahsın hareketsiz şekilde yattığını, aracın koltuğu üzerinde ise el bombasına benzer bir cisim bulunduğunu görmesi üzerine araca daha fazla yaklaşmamış ve durumu telsiz ile anons ederek güvenli bir mesafeye çekilip aracı ve çevresini gözetlemeye devam etmiştir. Olay yerine bomba imha ve inceleme uzmanı çağrılmıştır. Uzman, olay yerine intikal edene kadar zaman zaman ekiplere ateş açılmış, nihayetinde bomba imha ve inceleme uzmanının olay yerine intikal ettiği 23.00 sıralarında inceleme yapılabilmesini sağlayacak düzeyde emniyet tedbiri alınabilmiştir.
iv. Kobra 19 telsiz kodlu ekibin diğer üyeleri de ekip amir vekili ile benzer yönde beyanlarda bulunmuştur. Ancak ekibin kulecisi olan polis memuru, beyaz renkli aracın ısrarla ekiplerin içinde bulunduğu zırhlı araçlara doğru geldiğini ekip amir vekilinin kendilerine söylediğini beyan etmiş, ekip memuru üç personel de bu hususta bir beyanda bulunmamıştır. Aracın şoförü olan polis memuru ise ekip amir vekilinin bu husustaki beyanlarına benzer yönde beyanda bulunmuştur.
v. Olay günü Kobra 18 telsiz kodlu ekipte ekip amir vekili olduğu anlaşılan polis memuru ifadesinde; olay anında şoför, kuleci ve üç de ekip memuru olmak üzere zırhlı araç içinde altı kişi olduklarını beyan etmiştir. Ekip amir vekili polis memuruna göre olay şu şekilde gelişmiştir: Olay akşamı Kobra 18 telsiz kodlu ekip Botaş Caddesi ile Özkan Sokak girişinde görevlidir. Kobra 19 telsiz kodlu ekip ile Doğan 3 telsiz kodlu ekip ise Botaş Caddesi ile Kantin Sokak kesişiminde görevlendirilmiştir. Ekipler üç farklı zırhlı araç içinde görev yapmaktadır. Ekiplerin gözetleme faaliyetine devam ettiği bir anda Kobra 19 ve Doğan 3 telsiz kodlu ekiplerin bulunduğu bölgede önce şiddetli bir patlama sesi duyulmuş, ardından uzun namlulu silahlarla yoğun bir şekilde ateş açılmıştır. Telsiz konuşmalarında caddede şüpheli bir araç bulunduğunu duyan ekip, aracın kaçışını engellemek maksadıyla hareket ettiği sırada kendi zırhlı araçlarına dauzun namlulu silahlarla yoğun bir şekilde ateşe başlanmıştır. Ekip, şüpheli aracın bulunduğu yönde doğru 10 metre kadar ilerleyerek aracı göz temasına almıştır. İfade sahibinin iddiasına göre ekibin kulecisi (silahçısı) şüpheli araçtan kaçabilecek şahısları engellemek maksadıyla aracın çevresindeki kör noktalara uyarı atışı yapmıştır. Sonrasında ekip, Kobra 19 telsiz kodlu ekibin çevre güvenliğini sağlamıştır.
vi. Kobra 18 telsiz kodlu ekibin diğer üyeleri de ekip amir vekili ile benzer yönde beyanlarda bulunmuşlardır.
5. Telsiz Kayıtları
22. Soruşturma sırasında Başsavcılık, olay anında bölgede olan ekiplerin telsiz muharebelerini CD ortamında ve kollukça fiziki dökümü yapılmış bir şekilde celp etmiştir. Fiziki döküm incelendiğinde olay akşamı 20.38 ile 23.59 arası telsiz konuşmalarını içerdiği anlaşılmaktadır (CD örneği başvurucular ya da Bakanlık tarafından dosyaya sunulmadığı için teyit edilememiştir). Telsiz konuşmalarının olaya ilişkin kısımları özetle şu şekildedir:
i. Olay yerinde olduğu anlaşılan Doğan 3, Kobra 18 ve Kobra 19 telsiz kodlu ekiplere ilişkin olarak dökümde yer alan ilk muharebe Kobra 19 tarafından saat 20.53'de yapılan -muhatabı belli olmayan- "atma, atma kobra" şeklindeki 3 saniyelik anonstur.
ii. Bahsi geçen ekiplerin yukarıdaki anonsu takip eden ilk anonsu, Kobra 19 tarafından saat 20.54'de yapılan "doğan 3 beklemede kal" şeklindeki 2 saniyelik anonstur.
iii. Doğan 3, Kobra 19 nolu ekibi muhatap alarak saat 20.54'de "amirim ilerideki arabaya faaliyet yaptık" şeklinde anons geçiyor;Kobra 19 "araçtan faaliyet var mı şuan, az önce faaliyet vardı" şeklinde karşılık veriyor; Doğan 3 ise soruya "karşı taraftan da yapılıyordu amirim, araçtan içeriye giriyorlardı faaliyet yaptım, aldım bir tanesini" şeklinde yanıtlıyor.
iv. Doğan 3 ve Kobra 19 nolu ekipler sırası ile Kobra 18 nolu ekibe yönelik olarak saat 20.55'de "karşı taraftan atma, faaliyeti biz alıyoruz" şeklinde anons geçiyor.
v. Doğan 3, saat 20.55'de Avcı 1'i muhatap alarak "botaş caddesi üzeri özkanlı sokağa yakın bir bölgede araca binmeye çalışan ivedi bir şekilde şahıslar sivil araca, tarafımızca faaliyet yapıldı efendim, bilginiz olsun" şeklinde anons geçiyor; Avcı 1 "ellerinize sağlık aynı şekilde devam edin, bu tarz olaylarda araçtı araç kullanmaktan...etmeyelim arkadaşlar" (konuşma dökümünü yapan personel tarafından mesajın bir kısmının anlaşılamadığı belirtilmiştir) şeklinde yanıtlıyor. Saat 20.56'da Doğan 3, saat 20.55'de Avcı 1'i muhatap alarak "bir tanesi duvarın dibinde şu anda etkisiz halde sanırım" şeklinde anons geçiyor; bunun üzerine Avcı, Avcı 1'i muhatap alarak "arkadaşlarımız bir teröristi etkisiz hale getirdi, doğru mu?" diye soruyor, Avcı 1 "doğrudur sayın başkanım, araca bnip kaçmaya çalışırken müdahale etmişler bir tanesi..." (konuşma dökümünü yapan personel tarafından mesajın bir kısmının anlaşılamadığı belirtilmiştir) şeklinde yanıtlıyor. Daha sonra Doğan 3, Avcı'yı muhatap alarak "botaş caddesi üzeri özkanlı sokakta araca binmeye çalışan ve inmeye çalışan şahıslara tarafımızdan faaliyet yapıldı, bir tanesi cadde üzerinde yatıyor, araç farları yakık vaziyette" şeklinde anons geçiyor.
vi. Telsiz konuşmalarından anlaşıldığına göre daha sonra Doğan 3 ve Kobra 19 nolu ekiplerin içerisinde bulunduğu zırhlı araçlar ile -Kobra 18'in gözetiminde- şüpheli araca doğru yaklaşılmıştır. Saat 20.53 Doğan 3 "bir tane etkisiz halde yatıyor aracın kenarında" şeklinde anons geçiyor. Saat 20.59'da Kobra 19, Doğan 3'ü muhatap alarak "aracın tahminen orta koltukta da bir ayak gözüküyor" şeklinde uyarıda bulunuyor; Doğan 3 ise "muhtemelen o da eks" şeklinde yanıtlıyor ve "araca yaklaşıyoruz kontrollü bir şekilde" diye ekliyor. Saat 21.03'de Avcı 1, Doğan 3'ü muhatap alarak "patlayıcı yüklü olabilir araç, bir müddet kontrollü müdahale yapın" ve "araca fazla yaklaşmayın" şeklinde anonslar geçiyor. Saat 21.26'da Kobra 19 "şu an koltuk üzerinde muhtemelen el bombası tarzı bir şey gördük, fazla yaklaşmıyoruz" şeklinde anons geçiyor; Avcı 1 "güvenli mesafede beklemede kalın" talimatı veriyor.
vii. Telsiz konuşmalarından bomba imha uzmanının 23.40 sularında olay yerine intikal ettiği anlaşılıyor, 23.42'de bahse konu yerde birisi aracın içinde birisi dışında olmak üzere iki ceset bulunduğunu bildiren bomba imha uzmanı 23.42'de Merkez'e hitaben "araç içerisinde bir adet el bombası var" ve "el bombasını muhafaza altına aldım aracı buradan çektirmemiz lazım" şeklinde anonslar geçiyor.
viii. Telsiz konuşmalarından anlaşıldığına göre daha sonra şüpheli araç, Kobra 19 telsiz kodlu zırhlı araç vasıtasıyla garnizona çekiliyor.
6. Zırhlı Araç Kamera Kayıtları
23. Başsavcılık, Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğüne (Emniyet Müdürlüğü) yazdığı 15/9/2015 tarihli müzekkere ile olaya ilişkin kamera görüntülerinin (olay yerinde görevli araçlara ait kameraların kaydettiği görüntüler dahil) CD ortamına aktarılması ve görgü tanıklarının ifadelerine başvurulması talimatı vermiştir. Emniyet Müdürlüğü verdiği 16/10/2015 tarihli yanıtta, zırhlı araçların ve insansız hava araçlarının kameralarının kaydettiği görüntülere ulaşılması için çalışmaların sürdüğünü bildirmiştir.
24. Başsavcılığın 30/11/2016 tarihli müzekkere ile Doğan 3 ve Kobra 19 telsiz kodlu ekiplerin içerisinde bulundukları zırhlı araçların olay günü kaydettiği kamera görüntülerinin gönderilmesini talep etmiştir. Araçların esas görev yeri olan Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü 16/2/2017 tarihinde; Doğan 3 telsiz kodlu ekibin olay günü kullandığı zırhlı aracın 12/9/2016 günü görev dönüşü motor kısmında çıkan yangın neticesinde komple yandığı; Kobra 19 telsiz kodlu ekibin olay günü kullandığı zırhlı aracın ise 22/11/2016 tarihinde Siirt Özel Harekat Şube Müdürlüğü emrine tahsis edildiği şeklinde yanıt vermiştir.
7. Kriminal İnceleme Raporları
25. Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün iki ayrı uzmanlık raporu ile cesetten ele geçen 2 (iki) adet ateşli silah mermi çekirdeği gömlek parçasının tespit ve teşhise elverişli nitelikteki karakteristik izleri yitirdiği, bu nedenle hangi silah yada silahlardan atıldığının tespiti yönünde mukayeseli bir inceleme yapılamadığı; araçtan ele geçen3 (üç) adet nüve üzerinde hangi silah yada silahlardan atıldığının tespiti yönünde mukayeseli bir inceleme yapılmasının mümkün olmadığı, araçtan ele geçen toplam 3 (üç) adet mermi çekirdeği ve mermi çekirdeği nüve parçasının üzerinde ise kısmi yapıda izler bulunduğu ancak kovan olmadığı için bunlar üzerinde de bir karşılaştırma yapılamadığı bildirilmiştir.
26. Aynı Müdürlüğün diğer bir uzmanlık raporunda ise B.S.nin cesedinden alınan sol el avuç içi ve sol el üstü svaplarında atış artığı tespit edildiği, diğer svaplarda atış artığına rastlanmadığı (cesedi olay yerinde aracın dışında bulunan S.S.nin cesedinden alınan svapların hiçbirinde atış artığına rastlanmadığı); yine B.S.nin cesedinden ele geçen tişört üzerinde bulunan muhtelif sayıda delikler etrafında atış artığı tespit edildiği bildirilmiştir.
27. Başsavcılık, uzmanlık raporunda tespit edilen atış artığının nasıl bulaştığına dair görüş sormuş, Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü; atış artıklarının büyük bir kısmının silaha, fişeğe, mermi giriş deliği etrafına ve namlu ağzına yakın bölgelere bulaştığını; ateş eden kişinin ellerine, elbiselerine ve kovan atma boşluğuna yakın bölgelere de bulaşacağını; atış artığı bulunan bölgelere ya da materyallere dokunma veya atış artığı ihtiva eden materyalleri tutma gibi nedenlerden dolayı şahsın temas ediş şekline bağlı olarak, ellerin ve giysilerin değişik bölgelerine farklı oranlarda atış artıklarının bulaşma olasılığı bulunduğu; ilkyardım amacıyla yaralı şahsın giriş deliği bölgesine dokunma, kartuşa dokunma, atış yapılan silahlara dokunma gibi durumlarda da atış artıklarının bulaşma olasılığı olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
28. Araç içerisinde ele geçen 1 (bir) adet el bombası üzerinde parmak izi incelemesi yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine, ele geçen el bombası üzerinde vücut izi çalışması yapılmasının hatta muhafazasının tehlike arz edecek olması nedeniyle Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda imha edildiği bildirilmiştir.
8. B.S. ve Olayda Ölen/Yaralanan Diğer Kişilerin Terör Örgütü İle İltisakı Olup Olmadığına Yönelik Yapılan Araştırmalar
29. Başsavcılık, İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazdığı müzekkere ile olayda ölen ve yaralanan şahısların hakkında teşhis işlemi bulunup bulunmadığı ve terör örgütüne mensubiyetleri olup olmadığı hususlarında araştırma yapılmasını istemiştir. İlçe Emniyet Müdürlüğünce yapılan araştırma neticesinde; B.S. ve aynı olayda hayatını kaybeden S.S ile aynı olayda yaralanan A.A. hakkında herhangi bir teşhis/beyan kaydı bulunmadığı ayrıca iltisaklı kurumlardan iletilen bilgi notlarında da şahıslarla alakalı herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, şahısların parmak izlerinin, faili meçhul olay yeri parmak izleri ile yapılan karşılaştırmasında da da herhangi bir eşleşmeye rastlanmadığı şeklinde yanıt verilmiştir.
9. Başvurucuların ve Soruşturmada Yer Alan Diğer Müştekilerin Dosyaya Sunduğu Görüntü CD'leri, Belgeler ve Dile Getirdikleri Talepler
30. Soruşturma dosyasında mevcut tutanak ve dilekçelerden anlaşıldığı kadarı ile:
i. B.S.nin yeğeni N.S. 16/9/2015 tarihinde kendi telefonunda kayıtlı olan fotoğraf ve videoları kolluğa teslim etmiştir.
ii. B.S.nin oğlu, başvuruculardan Abdulmelik SEBVİNİK 29/9/2015 tarihinde; olay yerinde inceleme yapılamamış olması nedeniyle, kendi imkânları ile çektikleri ikametlerinin fotoğraflarını kolluğa teslim etmiştir. Kollukça düzenlenen tutanağa göre fotoğraflarda ikametin balkon cam ve kapı camının tamamen kırılmış olduğu, balkon doğramasının dış yüzeyinde şarapnel parçaları bulunduğu, salon olduğu söylenen odanın muhtelif duvarlarında şarapnel parçaları ve izleri bulunduğu, odada serili halı üzerinde yanmadan dolayı zarar oluştuğu, ayrıca halı üzerinde roketatar parçaları olduğu görülmüştür.
iii. Soruşturmada yer alan diğer müşteki/şüpheli vekili bila tarihli dilekçesi ekinde bir kısım ses ve görüntü kayıtlarını içerdiğini belirttiği CD sunmuştur.
iv. B.S.nin yeğeni N.S. 13/11/2015 ve 18/8/2016 tarihli dilekçelerinde -özetle- olayın yaşandığı ikameti gösterir fotoğraf ve videoları daha önce kolluğa ibraz ettiklerini, amcası B.S.nin devlet memuru olduğunu, 55 yaşında, dindar, hacca gitmiş, medrese eğitimi almış, alim bir kişi olduğunu, değil örgüt üyesi olmak, örgüte sempatisi olan siyasi partiye üyeliği dahi bulunmadığını hatta B.S.nin ve B.S.nin yeğeni olan kendisinin evine daha önce terör örgütünce molotofkokteyli atıldığını ve kurşunlandığını, bu olaylara ilişkin soruşturmaların sürdüğünü ileri sürmüştür. N.S.ye göre kolluk tarafından tanzim edilen olay tutanağı gerçeğe aykırıdır. Olay tutanağında araca uyarıda bulunmasına rağmen üzerlerine gelmeye devam ettiği yazılmıştır, oysa araç bahçe kapısından bir metre bile ayrılamamış ve ateşe tutulmuştur. Yine aracın içinde ve dışında bir tane dahi mermi kovanı bulunmadığı dikkate alındığında güvenlik kuvvetlerine araçtan ya da etrafından ateş açıldı iddiası da gerçekçi değildir. N.S. araç içerisinden ele geçirildiği söylenen el bombasının üzerinde parmak izi incelemesi yapılmadan imha edilmesini de delillerin karartılması olarak yorumlamıştır.
31. Başvurucular ve soruşturmada taraf olan kimselerin sunduğu fotoğraf ve videolara ilişkin Başsavcılıkça yapılan bir işlem olup olmadığı anlaşılamamıştır.
10. Başsavcılıkça Alınan Kararlar
32. Soruşturma konusu olaya ilişkin olarak Başsavcılıkça birden fazla suça ilişkin olarak yürütülen soruşturmada sırası ile şu kararlar alınmıştır:
i. B.S.nin ölümüne ilişkin olarak "faili meçhul" şüpheli hakkında "kasten öldürme" suçundan yürütülen soruşturma, 2/11/2017 tarihli "ayırma kararı" ile "B.S.nin, S.S.nin ölümüne ve A.A.nın yaralanmasına sebep olan eylemden bağımsız, başka bir eylem sebebiyle öldürüldüğünün anlaşılması sebebiyle" tefrik edilmiş ve yeni bir soruşturma numarasına kaydedilmiştir. Aynı gün, yeni soruşturma dosyası üzerinden verilen "daimi arama kararı" ile olayın faillerinin zamanaşımı tarihine kadar sürekli aranmasına ve yılda bir düzenli olarak araştırma raporu düzenlenmesine karar verilmiştir. Bahsi geçen daimi arama kararında B.S.nin "...ikametinde bulunduğu esnada ikametlerine PKK/KCK terör örgütü mensuplarınca atılan roketin isabet etmesi neticesinde hayatını kaybettiği..." kabul edilmiş ve "Bu eylemi gerçekleştiren şüpheli veya şüphelilerin yapılan tüm aramalara rağmen kimliklerinin tespitinin mümkün olmadığı..." ifade edilmiştir.
ii. Aynı olayda öldürülen S.S.ye karşı "kasten öldürme"; aynı olayda yaralanan A.A.ya karşı "silahla yaralama" ve A.A. hakkında ise "silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından yürütülen soruşturma neticesinde ise "...soruşturmaların suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesinin gerektiği..." gerekçesiyle 24/10/2018 tarihinde "görevsizlik kararı" verilmiştir. Kararda şu tespit ve kanaatlere yer verilmiştir:
"...
Dosya kapsamı incelendiğinde [S.S]'nin elinde antimon elementi bulunduğunun, üzerinde terör örgütü mensuplarınca giyilen kıyafetin bulunduğunun, akşam vakti sokağa çıkma yasağı bulunduğu sırada ve çatışma yaşanan güvenli olmayan bir mahallede dışarıda bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, araçta bulunan el bombasının daha sonra araca yaklaşan kalabalık grup tarafından polislere tuzak kurmak amacıyla konmuş olabileceğinin, el bombasının koyan şahsın tespitinin mümkün olmadığının, müşteki şüpheli [A.A]'in terör eylemlerine katıldığına dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığı anlaşılmıştır."
...
...güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyon esnasında öldürüldüğü değerlendirilen [S.S]'ın ölümünde güvenlik güçlerinin...yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri, bu emrin yerine getirilmesi esnasında...meşru müdafaa hakkı kapsamında hareket ettikleri değerlendirilmiş...buna göre terör örgütü üyesi olan ve güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet yürüttüğü dosyadaki delil durumundan anlaşılan [S.S]''a yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu, olayda hukuka uygunluk sebebi bulunduğu, bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşılmıştır."
...
...müşteki şüpheli [A.A]''in terör örgütü ile bir bağlantısının tespit edilemediği anlaşıldığından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir."
B. Olaya İlişkin Açılan Tam Yargı Davası Süreci
33. Başvurucular, İçişleri Bakanlığı nezdinde 27/7/2016 tarihinde kayda giren bila tarihli dilekçeleri ile B.S.nin yaşamını kaybetmesi nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararın tazmini talep etmişlerdir.
34. İçişleri Bakanlığın yasal süresinde cevap vermemesi üzerine başvurucular, 18/7/2016 tarihinde Mardin 2. İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) nezdinde tam yargı davası açmıştır. Başvurucular açtıkları davada, B.S.nin güvenlik güçleri ile örgüt mensupları arasında yaşanan çatışma sırasında ikametinde iken ateşli silah ve şarapnel parçaları isabet etmesi sonucunda hayatını kaybettiğini, meydana gelen olaydaB.S.nin tamamen kusursuz olduğunu; yerleşik Danıştay içtihatlarına göre, güvenlik güçleri ile girilen çatışma sonucunda arada kalan veya çatışma sonucu zarar gören vatandaşların mağduriyetlerinin "sosyal risk ilkesi" gereğince karşılanması gerektiğini, zararın kendileri üzerinde bırakılamayacağını ileri sürmüşlerdir.
35. İçişleri Bakanlığı davaya karşı cevabında, B.S.nin güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla ateş açılan beyaz renkli bir arabanın içerisinde iken güvenlik güçlerine yönelik terör eylemi veya girişimi sırasında etkisiz hâle getirildiğini, masum bir vatandaş olmadığını, davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
36. İdare Mahkemesi yargılama sırasında; B.S hakkında, Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından tanzim edilen uzmanlık raporunun bir örneğini celp etmiş; ayrıca olaya ilişkin Başsavcılıkça yürütülen soruşturma dosyasının akıbetini sormuştur. Başsavcılık 10/11/2017 tarihli yanıtında, B.S.nin ölümüne ilişkin dosyanın tefrik edilerek, ayrı bir soruşturma dosyasına kaydedildiği ve bu dosya üzerinde daimi arama kararı verildiğini bildirerek; daimi arama kararının ve dosya kapsamında bulunan evrakların birer örneğini göndermiştir.
37. İdare Mahkemesi 6/7/2018 tarihinde taraf vekilleri huzuru ile icra ettiği duruşma sonrasında, aynı tarihli kararı ile istinaf yolu açık olmak üzere "davanın reddine" karar vermiştir. İdare Mahkemesi, B.S.nin terör olayları nedeniyle yürütülen operasyonlar sırasında evine isabet eden ateşli silah şarapnel parçaları nedeniyle yakınları tarafından hastaneye götürülmek istendiği sırada hayatını kaybettiği ileri sürülmüş ise de olayın bu şekilde gelişmediğini kabul etmiştir. İdare Mahkemesi "Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmaya ait soruşturma dosyası ve ekinde yer alan bilgi ve belgeler"den hareketle "...içinde...[B.S.] ile S.S. isimli şahısların bulunduğu anlaşılan...beyaz renkli...araçtan polis ekiplerinin bulunduğu yere doğru...uzun namlulu silahlarla ateş açıldığı" nı kabul etmiştir. Kararda -özetle- şu tespit ve kanaatlere yer verilmiştir:
i. Olay günü Botaş Caddesi üzerinde bulunan güvenlik güçlerinin içerisinde bulunduğu araçlara el bombası atılmış ve uzun namlulu silahlarla yoğun bir şekilde ateş açılmıştır. Ardından içinde B.S. ve S.S.nin bulunduğu beyaz renkli araçtan polis ekiplerinin bulunduğu yere doğru yine uzun namlulu silahlarla ateş açılmıştır. Saldırının etkisiz hale getirilmesi amacıyla araçta bulunan şahıslara müdahalede bulunulmuştur.
ii. Saldırının bertaraf edilmesinin ardından araç içerisinde yapılan aramada bir adet patlamamış el bombası ele geçirilmiştir. Ayrıca B.S.nin sol elinin içinde ve dışında atış artığı tespit edilmiştir.
iii. B.S.nin ikametinde iken vurulduğu ve hastaneye götürülmek istendiği sırada bahse konu araca bindirildiği ileri sürülmüş ise de 112 veya 155 ihbar hatlarına çağrıda bulunduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır.
iv. B.S. yoğun çatışmaların yaşandığı bir caddede, emniyet güçlerine saldırı hâlinde olduğu tespit edilen bir araç içerisinde vurularak öldürülmüştür.
v. Uğranıldığı ileri sürülen zararlardan, kusurlu veya kusursuz sorumluluk ilkeleri kapsamında davalı idarenin sorumlu tutulabilmesi mümkün değildir.
38. Başvurucular karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Başvurucular, Başsavcılığın B.S.nin ölümüne ilişkin daimi arama kararında, B.S.nin evinde iken yasadışı örgüt ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada, terör örgütünün atmış olduğu roketatarın evine isabet etmesi neticesinde öldüğünü kabul ettiğini ileri sürmüşlerdir. Başvuruculara göre otopsi raporu da B.S.nin roket atar mermi parçalarının isabeti neticesinde öldüğünü teyit etmektedir; İdare Mahkemesi, Başsavcılığın ulaştığı delilleri ve sonucu değil, kolluk tarafından -kendilerini sorumluluktan kurtarmak için yanlı bir şekilde- hazırlanan fezlekeyi kararına esas almıştır. Başvuruşlardan Esra SEVİNDİK ise verdiği ek dilekçe ile olay tarihinde telefon hatları ve şebekeler kesik olduğu için 112 ve 155'i arama imkanı bulunmadığını; dosyadaki fotoğraflar incelenirse B.S.nin üzerindeki pijamalarıyla öldürüldüğünün görüleceğini; B.S.nin Cizre'de terör karşıtı olarak bilindiğini, akrabalarının korucu olduğunu, daha önce evinin terör örgütünün saldırısına uğradığını ileri sürmüştür.
39. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi, 18/2/2021 tarihinde istinaf başvurusunun kesin olarak reddine karar vermiştir.
40. İstinaf kararı başvuruculara 22/3/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucular 20/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
41. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" kenar başlıklı 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"1. İdari dava türleri şunlardır:
...
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
..."
42. 2577 sayılı Kanun'un “Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması” kenar başlıklı 13. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir."
43. Sosyal risk ilkesine ilişkin Danıştay içtihatları ile konuya ilişkin uluslararası hukuk için bkz. Murat Beydilli [GK], B. No: 2019/14642, 17/6/2021, §§ 26 -28, 29-31.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
44. Mahkemenin 16/4/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Yaşam Hakkının Usul Boyutunun İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
45. Başvurular, B.S.nin öldürülmesi olayında etkili bir soruşturma yürütülmediğini ileri sürmüştür.
46. Bakanlık görüşünde, olaya ilişkin yürütülen soruşturma neticesinde olayın kimlikleri belirlenemeyen PKK/KCK terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirildiği anlaşılsa da kesin ve net olarak kimlik bilgileri belirli faillere ulaşılamadığı için daimi arama kararı verildiği ifade edilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında başvuru formundaki beyanlarını tekrarlamıştır.
2. Değerlendirme
47. Doğal olmayan bir ölümle ilgili başlatılan soruşturmada ilerleme yoksa veya soruşturma artık etkisiz bir hâl almışsa, başvurucular, gerekli özeni göstermeli ve şikâyetlerini çok uzun süre geçirmeden Anayasa Mahkemesine sunmalıdır (Rahil Dink ve diğerleri, B. No: 2012/848, 17/7/2014, § 77). Böyle bir durumda başvurucular, etkili bir soruşturma yürütülmediğinin farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunmalıdır (Abdulkerim Şen ve diğerleri, B. No: 2014/15441, 9/6/2020, § 80.) Doğal olarak başvurucuların etkili bir soruşturma yürütülmediğinin ne zaman farkına varması gerektiği her başvurunun şartlarına bağlı olarak değerlendirilecektir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, B. No: 2014/15732, 24/1/2018, § 87).
48. Başvurucuların verilen daimî arama kararlarıyla soruşturmanın etkisiz olduğunun farkına varması kural olarak beklenir (Önder Asan, B. No:2018/18685, 16/3/2023, § 58).
49. Somut olayda; B.S.nin öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturmada son olarak 12/7/2017 günü bir kısım tanıkların beyanları alınmış, 26/10/2017 tarihinde ise -zaten daha önce celp edilmiş olan- telsiz kayıtlarına ilişkin bir yazışma yapılmış ve nihayetindeBaşsavcılıkça2/11/2017 tarihinde daimi arama kararı verilmiştir (bkz. § 32). Daimi arama kararı sonrası da dosyada etkili bir işlem yapılmamıştır. Daimi arama kararı, başvurucuların açtığı tam yargı davasına Başsavcılığın 10/11/2017 tarihli yazısı ile bildirilmiş ve örneği de gönderilmiştir (bkz. § 36). Bireysel başvuru ise 20/4/2021 tarihinde yapılmıştır.
50. Bu durumda başvurucular, 2017 kasım ayından bu yana ceza soruşturmasında ilerleme kaydedilemediğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde İdare Mahkemesi kararından sonra 2021 nisan ayında yaptığı bireysel başvuruda etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Dolayısıyla başvurunun -etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiği iddiası yönünden- süresinde yapılmış olduğu kabul edilemez.
51. Açıklanan gerekçelerle, yaşam hakkının usul boyutu ile ihlal edildiği iddiasının, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yaşam Hakkının Maddi Boyutunun İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
52. Başvurular, Cizre'de terör örgütüne yönelik gerçekleştirilen operasyonlar sırasında gerekli güvenlik önlemleri alınmadığı için B.S.nin öldürüldüğünü, devletin koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
53. Bakanlık görüşünde, açılan tam yargı davasının idarenin olayda, kusurlu veya kusursuz sorumluluk ilkeleri kapsamında sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedildiği ifade edilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında -özetle- davanın reddedilmesinin haksız olduğunu, Danıştayın yerleşik içtihatlarına göre sosyal risk kapsamında idarenin tazmin yükümlülüğü bulunduğunu ifade etmiştir.
2. Değerlendirme
54. Bireysel başvurunun yaşam hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi için kamu makamlarının yaşam hakkının koruma alanına kasıtlı eylemleri veya ihmal suretiyle tezahür eden eylemsizlikleri ile bir müdahalesinin gerçekleştiği iddia edilmelidir. Başka bir anlatımla yaşam hakkı kapsamında yapılacak bir inceleme ancak yetkili makamların kusura dayalı sorumluluğunun ileri sürüldüğü hâllerde söz konusudur. Bir ölümden kusursuz sorumluluk ilkeleri gereğince sorumlu olunduğunun ileri sürülmesi hâlinde ise bireysel başvurunun açıklanan gerekçelerle yaşam hakkından incelenebilmesi mümkün değildir (Aziz Biter ve diğerleri, B. No: 2015/4603, 19/2/2019, §§ 58, 59).
55. Somut olayda, başvurucular; İdare Mahkemesi nezdinde açtıkları tam yargı davasında ölüm olayı nedeniyle oluşan zararlarının "sosyal risk ilkesi" gereğince karşılanması gerektiğini ileri sürmüşlerdir (bkz. § 34). Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı yanıtlarında da (bkz. § 47) aynı görüşü yinelemişlerdir.
56. Anayasa Mahkemesinden önce başvurulan tazminat yolunun en azından özü itibarıyla ihlali tespit edebilecek nitelikte bir başvuru yolu olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, başvurucuların söz konusu şikâyetleri açısından gerekli başvuru yolunu tüketmeden bireysel başvuruda bulundukları sonucuna ulaşılmıştır (Hadice Akyürek ve Hasan Akyürek, B. No: 2015/13867, 9/5/2019, § 59).
57. Açıklanan gerekçelerle, yaşam hakkının koruma yükümlülüğüne ilişkin maddi boyutun ihlal edildiği iddiasının, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
58. Başvurular, açılan tam yargı davasının uzun sürdüğü için makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
59. Anayasa Mahkemesi Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
60. Açıklanan gerekçelerle, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkı
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
61. Başvurular, B.S.nin öldürülmesi nedeniyle açtıkları tam yargı davasının, Başsavcılığın daimi arama kararındaki tespitlerine rağmen B.S.nin terör örgütü üyesi olduğu gerekçesi ile reddedilmesi nedeniyle masumiyet karinesi ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuruculara göre, İdare Mahkemesi, Başsavcılığın daimi arama kararını göz ardı etmiş hatta yanlış yorumlamıştır.
62. Bakanlık görüşünde -özetle- olaya ilişkin yürütülen soruşturma neticesinde olayın kimlikleri belirlenemeyen PKK/KCK terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirildiği anlaşılsa da kesin ve net olarak kimlik bilgileri belirli faillere ulaşılamadığı için daimi arama kararı verildiği; açılan tam yargı davasının ise idarenin olayda, kusurlu veya kusursuz sorumluluk ilkeleri kapsamında sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedildiği ifade edilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca Başsavcılık tarafından yapılan soruşturma sonucunda, içinde B.S ile S.S. isimli şahısların bulunduğu anlaşılan araçtan polis ekiplerinin bulunduğu yere doğru uzun namlulu silahlarla ateş açıldığının anlaşıldığı belirtilmiştir.
63. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında -özetle- Başsavcılıkça yürütülen soruşturmada, B.S.nin terör örgütü üyeleri ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışma sırasında, evinde iken eve roket atar isabet etmesi nedeniyle vefat ettiği sonucuna varılarak daimi arama kararı verildiğini; davanın reddedilmesinin haksız olduğunu, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarına göre sosyal risk kapsamında idarenin tazmin yükümlülüğü bulunduğunu ifade etmişlerdir.
2. Değerlendirme
64. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
''Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
65. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikâyeti bir bütün olarak incelendiğinde şikayetin, delillerin takdirinde açık ve bariz hata yapıldığına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla meselenin özünün, derece mahkemesinin yaptığı tespit ve ulaştığı sonucun adaleti ve sağduyuyu açıkça hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içerip içermediğine ilişkin olduğu ve dolayısıyla şikayetin, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
66. Başvurucuların, B.S.nin terör örgütü üyesi olduğu gerekçesi ile reddedilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin de ihlal edildiği iddiası da esasen derece mahkemesinin yaptığı tespit ve ulaştığı sonuca ilişkin olduğundan bu iddianın da hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerekmektedir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
67. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
68. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).
69. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).Bu çerçevede, derece mahkemelerinin delilleri değerlendirmesinde ve hukuk kuralını yorumlamasında bariz bir takdir hatası bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz. (Kenan Özteriş, B. No: 2012/989, 19/12/2013, § 48).
70. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).
71. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde, aslında yargılamanın sonucuna ilişkin olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi, yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149; M.B., § 83; Murat Beydili, § 58).
72. Anayasa Mahkemesi Mehmet Geçgel (B. No: 2014/4187, 18/4/2019) kararında, başvurucu hakkında hükmedilen cezanın 21/12/2000 tarihli ve 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun kapsamında ertelenmiş olması nedeniyle hakkında ceza hukuku ilkelerine göre mahkûmiyet hükmü bulunmamasına rağmen idare mahkemesinin ortada gerçek bir mahkûmiyet varmış gibi değerlendirme yaparak başvurucunun tazminat talebini reddettiği kararının bariz takdir hatası içerdiği kanaatine ulaşmış ve başvurucunun hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
73. Anayasa Mahkemesi, başvurucuların murisinin terör örgütü mensuplarınca öldürülmesi sebebiyle meydana gelen zararın tazmini talebiyle açılan davanın, murisin terör örgütü ile bağlantısının olduğuna ilişkin bilgiler gerekçe gösterilmek suretiyle reddedilmesi nedeniyle, hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olan Şirin Fidan (B. No: 2016/5523, 17/6/2020) başvurusunda; hakkında bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığı hususunda ihtilaf bulunmayan başvurucular murisi hakkında yapılan değerlendirmenin murisin terör örgütü üyeliğinden mahkûm olduğu izlenimi verdiği gerekçesiyle, derece mahkemesinin başvurucunun tazminat talebinin reddedilmesine ilişkin kararının hakkaniyete uygun yargılanma hakkını ihlal edecek şekilde bariz takdir hatası içerdiği sonucuna varmıştır.
74. Anayasa Mahkemesi İsmet Murtezaoğlu kararında (B. No: 2018/17312, 18/10/2022, § 40) aşağıdaki hâllerde aslında yargılamanın sonucuna ilişkin olan bir durumun bizatihi kendisinin usule ilişkin bir güvenceye dönüştüğünün kabul edilebileceğini ifade etmiştir:
i. Somut olayda uygulanan veya uygulanması gereken hukuk kurallarının kabul edilebilir herhangi bir yorumuna dayanılmaması,
ii. Delil ile bu delilin ispat aracı olarak kullanıldığı vakıa arasında kurulan bağın kabul edilebilir bir muhakemeye dayanmaması veya mantık dışı bir çıkarıma dayanması,
iii. Açıkça yanlış olan olguların hükme esas alınması,
iv. Somut olayın açıkça belirli olan koşullarının gözetilmemesi,
v. Belirli bir hususu ispat ettiğinde kuşku bulunmayan bir delilin açıkça keyfî olarak dikkate alınmaması,
vi. Maddi olayın tespitinde aksi ispat edilemeyecek ve savunma yapmayı anlamsız kılacak varsayımlara dayanılması,
75. Anayasa Mahkemesi aynı kararda (İsmet Murtezaoğlu, § 40) yargılamanın sonucuyla ilgili hususları usule ilişkin bir güvenceye dönüştüren durumların yukarıda belirtilenlerle sınırlı olmadığını, bunlara benzer hâllerde de Anayasa Mahkemesince bireysel başvuru kapsamında denetim yapılabileceğini; bununla birlikte belirtilen eksikliklerin adil yargılanma hakkının ihlaline yol açabilmesi için bunların ayrıca yargılamanın hakkaniyetini zedelediğinin tespit edilmiş olması gerektiğini de ifade etmiştir.
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
76. Başvurucuların, B.S.nin ölümü nedeniyle uğradıkları zararın sosyal risk ilkesi gereğince karşılanması talebi ile açtıkları tam yargı davası; İdare Mahkemesi'nce, içinde B.S.nin de bulunduğu beyaz renkli araçtan polis ekiplerine ateş açıldığı gerekçesiyle reddedilmiştir (bkz. § 37). İdare Mahkemesi, B.S.nin evine isabet eden ateşli silah şarapnel parçaları nedeniyle hayatını kaybettiği iddiasını kabul etmemiş; B.S.nin de içinde bulunduğu araçtan polis ekiplerine ateş açılması nedeniyle güvenlik güçlerinin karşılık vermesi üzerine B.S.nin öldürüldüğünü kabul etmiştir. İdare Mahkemesi kararında, Başsavcılıkça yürütülen soruşturmada elde edilen bilgi ve belgelerden hareketle bu sonuca ulaşıldığı ifade edilmiştir. Böyle olmakla birlikte, bu kabul; Başsavcılığın yürüttüğü soruşturmada elde edilen deliller ve ulaştığı sonuç ile açıkça çelişmektedir. Şöyle ki:
i. Başvurucular, soruşturma dosyasında beyanı alınan diğer müştekiler ve tanıklar; B.S.nin evde iken bulunduğu odaya isabet eden roketatar mermisi sonucu hayatını kaybettiğini iddia etmişlerdir. B.S.nin cesedi üzerinde yapılan otopside, vücudun muhtelif yerlerinde çok sayıda metalik imaj ve çok parçalı kırıklar gözlemlendiği şeklindeki tespit (bkz. § 14) bu durumu teyit ettiği gibi, başvurucuların soruşturma dosyasına sundukları fotoğraflarda odanın zemininde roketatar parçaları olduğu ve balkon cam ve kapı camının tamamen kırıldığı odada, balkon doğramasının dış yüzeyinde ve odanın muhtelif yerlerinde şarapnel parçaları bulunduğu tutanak altına alınmıştır (bkz. § 30).
ii. İdare Mahkemesi'nce, içinde B.S.nin de bulunduğu beyaz renkli araçtan polis ekiplerine ateş açıldığı kabul edilmiştir. Oysa Olay tutanağında (bkz § 7) bu yönde bir kayıt yoktur. Olay tutanağında "aracın bulunduğu bölgeden, yaklaşık 70-80 metre mesafeden" zırhlı araçlara ateş açıldığı ifade edilmiştir. Dahası, soruşturma sırasında, olay yerinde bulunduğu anlaşılan Doğan 3,Kobra 18 ve Kobra 19 telsiz kodlu ekip içerisinde yer alan kolluk personelinin ifadeleri alınmış olup (bkz § 21); bu ifadelerin hiçbirisinde, araçtan kendilerine ateş açıldığı yönüne bir beyan yoktur. İfadelerde ortak nokta "aracın bulunduğu yönden yaklaşık 70 - 80 metre mesafeden" kendilerine doğru yoğun şekilde ateş edildiği şeklindedir. Daha da önemlisi olay tutanağı ve araç inceleme tutanağında araç içerisinde veya aracın civarında boş kovan bulunduğuna dair bir kayıt yoktur. Oysa araçtan ateş açılması ihtimalinde araç içerisinde ve aracın civarında çok sayıda boş kovan bulunması gerekir idi.
iii. İdare Mahkemesi kararında Başsavcılıkça yürütülen soruşturmada elde edilen bilgi ve belgelerden hareket edildiği ifade edilmiştir. Oysa Başsavcılık, B.S.nin ikametinde bulunduğu esnada ikametlerine PKK/KCK terör örgütü mensuplarınca atılan roketin isabet etmesi neticesinde hayatını kaybettiğini kabul etmiş ve faillerin tespitinin mümkün olmadığı gerekçesiyle daimi arama kararı vermiştir (bkz § 32). Başsavcılık aynı olayda yaralanan -ve beyaz renkli aracın şoför mahallinde bulunduğu kabul edilen- A.A.nın terör eylemlerine katıldığına dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığını, A.A hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini kabul etmiştir (bkz § 32). Bir önemli hususta Başsavcılığın araçta bulunan el bombasının daha sonra araca yaklaşan kalabalık grup tarafından polislere tuzak kurmak amacıyla konmuş olabileceğini kabul etmiş olmasıdır (bkz § 32).
77. Yukarıda da değinildiği üzere Anayasa Mahkemesinin kural olarak somut davadaki delilleri değerlendirme ve hukuk kurallarını yorumlama gibi bir görevi yoktur. Ancak mahkemelerin yargılama sırasında taraflarca ileri sürülen argümanların gerçekliğinin tespitine yönelik gerekli ve etkili incelemeleri yapması, elde edilen deliller çerçevesinde ilgili ve yeterli bir gerekçeyle değerlendirme yapılarak ulaşılan sonucun bariz takdir hatası içermemesi adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Aksi durum adil yargılanma hakkının usul güvencelerini anlamsız kılar (İsmet Murtezaoğlu, § 47).
78. Somut olayda İdare Mahkemesi, B.S.nin evine isabet eden ateşli silah şarapnel parçaları nedeniyle hayatını kaybettiği iddiasını kabul etmemiş; B.S.nin de içinde bulunduğu araçtan polis ekiplerine ateş açılması nedeniyle güvenlik güçlerinin karşılık vermesi üzerine B.S.nin öldürüldüğünü kabul etmiştir. Gerekçeli kararda, Başsavcılıkça yürütülen soruşturmada elde edilen bilgi ve belgelerden hareketle bu sonuca ulaşıldığı ifade edilmiştir. Oysa Başsavcılık, B.S.nin ikametinde bulunduğu esnada ikametlerine PKK/KCK terör örgütü mensuplarınca atılan roketin isabet etmesi neticesinde hayatını kaybettiğini kabul etmiş ve faillerin tespitinin mümkün olmadığı gerekçesiyle daimi arama kararı vermiştir. Başsavcılık aynı yaklaşımla, olayda yaralanan -ve beyaz renkli aracın şoför mahallinde bulunduğu kabul edilen- A.A hakkında da kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini kabul etmiştir. Nitekim, soruşturma dosyasında beyanı alınan müşteki ve tanıklar B.S.nin evde iken bulunduğu odaya isabet eden roketatar mermisi sonucu hayatını kaybettiğini ifade etmişler; otopside B.S.nin vücudun muhtelif yerlerinde çok sayıda metalik imaj ve çok parçalı kırıklar tespit edilmiş ayrıca evin isabet aldığı söylenen odasının zemininde roketatar parçaları görülmüştür. Dahası olay tutanağında B.S.nin içinde bulunduğu beyaz renkli araçtan polis ekiplerine ateş açıldığı yönünde bir kayıt bulunmadığı gibi olay yerinde bulunana kolluk personelinin ifadelerin hiçbirisinde, araçtan kendilerine ateş açıldığı yönüne bir beyan da bulunmaktadır. İdare Mahkemesi öngörülemeyecek bir şekilde, bu delilleri ve olguyu gözardı etmiş, ancak aksi bir kanaate nasıl ulaştığı hususunda herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Buna göre mahkeme, somut olayın açıkça belirli olan koşullarını gözetmeden sonuca ulaşmıştır.
79. Dolayısıyla İdare Mahkemesinin öngörülemeyecek bir yaklaşımla, B.S.nin de bulunduğu beyaz renkli araçtan polis ekiplerine ateş açıldığını kabul etmesinin; davanın sonucuna doğrudan etki eden ve usul güvencelerini anlamsız kılan bariz bir takdir hatası olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
80. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
VI. GİDERİM
81. Başvurucular toplam 500.000 TL maddi, 1.250.000 TL ise manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
82. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
83. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların tazminat talepleri kabul edilmemiştir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yaşam hakkının usul boyutu ile ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yaşam hakkının koruma yükümlülüğü boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mardin 2. İdare Mahkemesi'ne (E.2016/546, K.2018/1951) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.