logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(E.S. [1. B.], B. No: 2021/34852, 16/4/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

E.S. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/34852)

 

Karar Tarihi:16/4/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Aydın DEMİREL

Başvurucu

:

E.S.

Vekili

:

Av. Ali Turab AKMAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, suç tarihinden uzun süre geçtikten sonra tutuklama ve tutukluğun devamına dair kararlar verilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde sona ermiştir. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

3. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51, Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).

4. Darbe girişimi sırasında başvurucu, asteğmen olarak görev yapmaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılığı) tarafından İstanbul/Maltepe 2. Zırhlı TugayKomutanlığında (Tugay Komutanlığı) 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen olaylar kapsamında başvurucu ve 120 kişiyi aşan diğer şüpheliler hakkında bazı suçlardan soruşturma başlatılmıştır. Başvurucuya anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçu isnat edilmiştir.

5. Soruşturma sürecine ilişkin olarak yapılan incelemede her yıl düzenli aralıklarla şüphelilere, görev yaptıkları yerlere ve yürütülen idari tahkikatlara ilişkin bilgi ve belge temin edilmeye çalışıldığı, şüphelilerin bağlantılı bulundukları değerlendirilen kişiler hakkındaki soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin bilgi ve belge talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Buna göre;

- 2018 yılında başvurucuya, diğer şüphelilere ve görev yaptıkları yerlere ilişkin bilgi talep edilmiş, ayrıca darbe teşebbüsüne ilişkin soruşturma dosyasıyla bağlantılı diğer soruşturma dosyaları ile idari tahkikat raporları istenmiş,

- 2019 yılında darbe teşebbüsüne ilişkin diğer soruşturma dosyalarındaki yeni bilgi ve belgeler yanında şüphelilere ilişkin olarak ilgili kurumlardan bilgi istenmiş, ardışık arama, HTS inceleme tutanağı ve tanık ifadeleri soruşturma dosyasına girmiş,

- 2020 yılında darbe teşebbüsüne ilişkin diğer soruşturma dosyalarındaki yeni bilgi ve belgeler yanında şüphelilere ilişkin bilgi istenmiş, bir kısım şüpheli yönünden ifade alınmak üzere talimat yazılmış, şüphelilerin adreslerinde arama kararı verilmiş, kurumlardan gelen belgeler ışığında bilirkişi raporu düzenlenmiş,

- Ayrıca farklı tarihlerde dosya ile bağlantısı olduğu ifade edilen şahısların tanık beyanları dosyaya kazandırılmış, yürütülen yargılamalara ilişkin belgeler ile başka savcılıklarca yürütülen soruşturma dosyalarında verilen yetkisizlik, birleştirme ve tefrik kararları ile düzenlenen iddianameler soruşturma dosyasına katılmıştır.

6. Başsavcılık 19/9/2020 tarihinde başvurucu ve diğer on dört şüpheli hakkında tutuklama talebinde bulunmuştur. İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 19/9/2020 tarihinde, bir şüphelinin adli kontrol altına alınmasına, başvurucu ve diğer şüphelilerin tutuklanmasına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:

"15/7/2016 tarihinde FETÖ silahlı terör örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi nedeni ile 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda meydana gelen olaylarla ilgili olarak yürütülmekte olansoruşturmaya esas olmak üzere;... şüphelilerden; ... [E.S]'ın Teğmen, ... rütbesi ile suç tarihinde kışlada görev yaptıkları, darbe girişimine aktif olarak katılan ve hakkında kamu davası açılan Yarbay [F.K.nin] sıkıyönetim ilan edildiğine dair konuşması üzerine, darbe girişiminin açık olarak ortaya çıktığı zaman diliminde gece 00:00'dan sonra (01:00-02:00), Yarbay [F.K.nın] şüpheli [E.O.ya] verdiği, şüpheli [E.O.nun] da sevk kapsamındaki şüphelilere verdiği emri üzerine şüphelilerin, Sabiha Gökçen Havalimanını işgal eden askeri birliklere takviye olmak amacı ile ile 14 adet tankın hazırlanmasına yardımcı oldukları, şüpheli [E.O.nun],Yarbay [F.K.nın] 'acele edin' şeklindeki emirlerini personele tekrarladığı,... 2. Tank Bölük garajına giderek mühimmatları tanklara dağıttıkları, tankların çalıştırıldığı, tankların hazırlanarak arka arkaya dizilmek sureti ile kol düzeni oluşturulduğu, ancak vatandaşlarımızın darbe girişimini engellemek amacı ile kışla önünde bulunması nedeni ile tankların dışarı çıkamadığı, şüphelilerin darbe girişimi kapsamında kanunsuz emirleri yerine getirdiği, konusunda dosyada mevcut tespitler, o güne ait tutanaklar ve aleyhe beyan içerikleri, bir kısım şüpheliler aleyhine ankesörlü arama olarak tabir edilen arama içerikleri raporlarının mevcudiyeti, şüphelilerin emniyet aşamasında ve sorgu esnasında 15 temmuz darbe girişimine ilişkin beyanlarının aynı olaya ilişkin olmasına rağmen çelişkiler içermesi, şüphelilerin o gece darbe girişimine katılma konusunda herhangi bir eylemlerinin olmadığına ilişkin tanıklarının olduğu beyanlarının bu aşamada teyide muhtaç olduğu, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunduğu, yüklenen suçun yasada öngörülen ceza miktarı, işlendiği iddia edilen suçun önemli ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedenin 'kanun gereğince' var sayıldığı, alması muhtemel cezagöz önüne alındığında kaçma şüphesinin bulunduğu, soruşturmanın henüz tamamlanmaması nedeniyle şüphelilerin delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğu, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde, türkiye cumhuriyetianayasasının 13. maddesindeifade olunan‘ölçülülük’ ilkesi uyarınca, daha hafif koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri uygulanmasının bu aşamada soruşturmaya konu suç ve bu şüpheliler açısından ‘yetersiz’ kalacağı ve amaca hizmet etmeyeceği kanaatine varılarak şüpheliler ve müdafisinin serbest bırakılma istemlerinin reddi ile tüm şüphelilerin üzerine atılı olan anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan 5271 sayılı cmk’nın 100 ve devamı maddeleri uyarınca ayrı ayrı tutuklanmalarına,

7. Başsavcılık 21/12/2020 tarihinde, başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açmıştır. İddianamede, başvurucu dışında 127 şüpheli daha bulunmaktadır. İddianamede, başvurucunun ismi gece yarısından sonra havalimanına takviye gönderilmek üzere on adet tankın hazırlanmasına ilişkin olay kısmında geçmektedir. İddianameye göre darbe teşebbüsünün başlaması sonrasında gece saatlerinde havalimanının kontrol altına alınması amacıyla Tugay Komutanlığında görevli bir yarbayın idaresindeki gruba takviye güç olarak askerî personel ve zırhlı araçlar gönderilmesi için hazırlık yapılmış, vatandaşların kışla önünde bulunması nedeniyle sıraya giren tankların çıkması mümkün olmamıştır. İdari tahkikat raporuna göre ise normal şartlarda tankların kışla dışına çıkmaması gerektiğini profesyonel askerlik görevinde olan şüphelilerin bilmesi gerektiği hâlde şüpheliler darbe girişimi dışında kanunsuz emri yerine getirmiştir.

8. 30/12/2020, 26/2/2021, 7/5/2021, 3/6/2021, 16/4/2021, 9/7/2021 tarihli kararlarla başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Bu kararlara karşı yapılan itirazlar da reddedilmiştir. Başvurucunun 9/7/2021 tarihli tutukluluğun devamına itirazı İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince (Ağır Ceza Mahkemesi) 27/7/2021 tarihinde reddedilmiştir.

9. Ret kararı başvurucuya 27/7/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucu 4/8/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Ağır Ceza Mahkemesince 15/10/2021 tarihinde başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir. Tahliye kararında; tutuklulukta geçirilen süre, mevcut delil durumuna göre suç vasfının lehe değişme ihtimalinin bulunması, savunmanın alınmış olması hususlarının gözetilerek haftanın belirli günlerinde imza atma şeklindeki adli kontrol tedbirinin yeterli olacağı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 15/12/2022 tarihinde, başvurucu hakkında kaçınılmaz bir hataya düştüğü gerekçesiyle anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükmün gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

5. GECE YARISINDAN SONRA SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANINA TAKVİYE GÖNDERİLMEK ÜZERE (14) ADET TANKIN HAZIRLANMASI OLAYI:

...

...sanıkların olay tarihinde Yarbay [Ş.Ç.nin] 2.Tank Tabur Garajlar bölgesinde içtima düzeninde sıkıyönetim ilan edildiğine, Hükümetin Anayasal düzeni koruyamadığına, TSK'nın yönetime el koyduğuna, polislerin itaat ettiğine, polislerin yardım edeceğine, karşı çıkan olursa gereğinin yapılmasına, 1.Tank Taburunun köprülere ve Sabiha Gökçen Havalimanına gideceğine dair sanıklara yaptığı konuşma sonrasında [Ş.Ç.nin] hazırlanan tanklarla birlikte Sabiha Gökçen Havalimanına intikal ettiği, tank taburunun emir ve komutasını [E.O.ya] bıraktığı, darbe girişiminin açık olarak ortaya çıktığı zaman diliminden sonra, Kurmay başkanı Yarbay [F.K.nın] sanık [E.O.ya] Sabiha Gökçen Havalimanını işgal eden askeri birliklere takviye olmak amacı ile 14 adet tankın hazırlanması emrini verdiği ve bu kapsamda iş bu olaya konu sanıkların da verilen emir doğrultusunda tankları hazırladıkları, tanklara mühimmat yükledikleri ve bu suretle tankları hazır hale getirerek tankların çalıştırıldığı, arka arkaya dizilmek sureti ile kol düzeni oluşturdukları ve bu şekilde eylemlere iştirak ettikleri sübut bulan eylemlerde bulundukları anlaşılmış olup;

...

Sanıklar [E.S.], [diğer sanık isimleri] ise ankesörlü telefonlardan arandıklarına ilişkin bir veriye rastlanılmadığı anlaşılmış ve havuz sorgularında sanıkların FETÖ/PDY iltisakını gösterir herhangi bir bulguya rastlanılmadığı görülmüştür.

...

Sanıkların olay tarihinde üstleri veya kendi rütbelerindeki askerlere verilen görev/iş bölümü uyarınca kışlaya çağrıldıkları, sanıkların ilgili görev yerlerine tatbikat, terör saldırısı, denetleme adı altında çağrıldıkları ve görev yerlerine intikal ettikleri, bir kısım sanıkların kışlaya geç intikali veya başkaca sebeplerle Yarbay [Ş.Ç.nin] içtima alanındaki konuşmasında bulunmadıkları, sanıklardan [E.S], [diğer sanık isimleri] ise 2. Tank Taburu Garajlar Bölgesinde bulundukları ve [Ş.Ç.nin] sıkıyönetim söylemini duyduğu, ... ilerleyen saatlerde Kurmay başkanı Yarbay [F.K.nın] sanık [E.O.ya] Sabiha Gökçen Havalimanını işgal eden askeri birliklere takviye olmak amacı ile 14 adet tankın hazırlanması emrini verdiği ve bu kapsamda iş bu olaya konu sanıkların da verilen emir doğrultusunda tank hazırladıkları, tanklara mühimmat yükledikleri, yine mühimmat ve tank hazırlığı yapan sanıkların Yarbay [F.K.nın] baskısı ve Yüzbaşı [E.O.], Teğmen [H.D.] ve Akademiden gelen 1 yüzbaşı ve 1 binbaşı rütbesindeki kişilerin nezareti altında hazırlık yapmaya başladıkları, sanıkların ilerleyen saatlerde gerek sosyal medya gerekse eş dost ve akrabalarından aldıkları telefonlardan olayın darbe girişimi olduğunu anlamaları ile öncelikle hazırlıkları yavaşlattıkları,... anlaşılmış olup;

Bu şekliyle hukuka aykırı fakat bağlayıcı emir altında suç işleyen sanıklar; [E.S],[diğer sanık isimleri] hukuki durumu ve yasal mevzuat göz önüne alındığında;

Bağlayıcı Emir Sorunu

...

Hata Hükümlerinin (TCK 30) Uygulama Alanı

...

Bu açıklamalar ışığında; dosya kapsamında dinlenen erlerin beyanları, bu beyanlarla sanıkların örtüşen savunmaları; ve kamera kayıtları birlikte değerlendirildiğinde; Yarbay [Ş.Ç.nin] 2.Tank Tabur Garajlar bölgesinde içtima düzeninde sıkıyönetim ilan edildiğine, ... TSK'nın yönetime el koyduğuna, polislerin itaat ettiğine, polislerin yardım edeceğine, karşı çıkan olursa gereğinin yapılmasına, 1.Tank Taburunun köprülere ve Sabiha Gökçen Havalimanına gideceğine dair yaptığı konuşma sonrasında[Ş.Ç.nin] hazırlanan tanklarla birlikte Sabiha Gökçen Havalimanına intikal ettiği, tank taburunun emir ve komutasını[E.O.ya] bıraktığı, darbe girişiminin açık olarak ortaya çıktığı zaman diliminden sonra, Kurmay başkanı Yarbay [F.K.nın] sanık [E.O.ya] Sabiha Gökçen Havalimanını işgal eden askeri birliklere takviye olmak amacı ile 14 adet tankın hazırlanması emrini verdiği ve bu kapsamda iş bu olaya konu sanıkların da verilen emir doğrultusunda tankları hazırladıkları, tanklara mühimmat yükledikleri ve bu suretle tankları hazır hale getirerek tankların çalıştırıldığı, arka arkaya dizilmek sureti ile kol düzeni oluşturdukları ve bu şekilde eylemlere şeklindeki eylemleri yönünden sanıkların kanunsuz emrin gerçek amacını önceden bildiklerinin kanıtlanamadığı, yine sanıkların sıkı yönetim ilan edildiğinde dair de kesin bir delilin olmadığı, bu şekliyle sanıkların; yaşları, rütbeleri, mesleki bilgi ve tecrübeleri, olayın gerçekleştiği yer ve zaman itibariyle yasalar çerçevesinde verilen emrin hizmete müteallik olmadığını ve amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu ve verilen emirlerin darbe yapılmasına yönelik olduğu bilincine varıp sorgulamalarına dair sanıkların o anki hal ve şartlara göre bilebilecek durumda olmadıkları, bu itibarla sanıkların eylemlerinin bir bütün olarak TCK'nın 309/1 maddesi uyarınca; zarar tehlikesi açısından ortaya koyduğu katkı-önem derecesine göre, eylemlerinin kül halinde 'yardım etmek' olarak TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle 309.maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunu oluşturduğu, ancak sanıkların konusu suç teşkil eden emrin ifasını askeri hiyararşi içinde mutlak itaat ve emrin muhtevasını sorgulayamama ilkelerinin sonucu olarak bağlayıcı olduğu hususunda kaçınılmaz bir yanılgıya düştüğü kanaatine varıldığından TCK'nın 30/3 maddesi kapsamında ceza sorumluluğunu kaldıran neden olarak TCK'nın 24/1- 4 maddesinde yer alan 'yerine getirilmesi görev gereği zorunlu bir emrin uygulanması' nedenine ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düştüğü anlaşılmakla; CMK'nın 223/3-d maddesi uyarınca kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi nedeniyle sanıklar hakkında ayrı ayrı ceza verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur.

..."

12. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi başvurucu yönünden istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu hakkındaki ceza yargılamasının temyiz kanun yolu aşamasında derdest olduğu tespit edilmiştir.

13. Komisyon, başvurucunun iddialarının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Tutuklamanın Hukuki Olmaması Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu; hakkında soruşturma başlatıldıktan üç yılı aşkın bir süre sonra kendi rızasıyla ifade vermeye geldiği ve hakkındaki adli kontrol tedbirine uyduğu, kaçma ya da delilleri karartma şüphesi bulunmadığı hâlde hukuka aykırı olarak tutuklandığını, adli kontrol tedbirinin niçin yetersiz kalacağının gerektiği şekilde açıklanmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun tahliye olması nedeniyle tazminat davası açma imkânının bulunduğunun kabul edilebilirlik incelemesinde gözetilmesi gerektiğini, iddianın esası bakımından yapılacak incelemede ise Mahkemenin ifadeleri ve isnat edilen suçun katalog suçlardan olduğunu gözeterek tutuklama kararı verdiğinin dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

15. Başvurunun bu kısmı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

16. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yapılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen ölçütlere uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan söz konusu hakkı ihlal edecektir. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (bazı ekleme ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Baydan, § 70).Dahası, Anayasa’nın 19. maddesinde ek olarak getirilen güvencelerle uyumlu olmayan müdahaleler de -Anayasa’nın sözüne aykırı olacağı için- kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline sebebiyet verebilecektir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 84).

17. Başvurucu, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Diğer yandan başvurucu, adli kontrol tedbirlerine uymasına rağmen yargılama aşamasında tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Adli kontrol tedbirlerine uyulsa bile soruşturma veya kovuşturma aşamasında şüpheli ya da sanıklar hakkında tutuklama tedbirine başvurulmasının önünde kanundan kaynaklanan bir engelin bulunduğu tespit edilmemiştir (aynı yöndeki değerlendirme için bkz. Eren Erdem [1. B.], B. No: 2019/9120, 9/6/2020, §§ 138, 143; Ahmet Ali Ala [1. B.], B. No: 2020/5156, 10/3/2021, § 38). Tüm bu verilere göre başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

18. Suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin bulunup bulunmadığı bakımından yapılan incelemede, dosyada mevcut deliller uyarınca derece mahkemesinin başvurucuya isnat edilen suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin bulunduğunun kabulünden ayrılmayı gerektirecek bir husus bulunmadığı değerlendirilmiştir.

19. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.

20. Darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle bağlantılı veya doğrudan teşebbüsle olmasa da FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir. Yine FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 271, 272; Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, §§ 78, 79).

21. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçu, Türk hukuk sistemi içinde en ağır cezai yaptırım öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak [2. B.], B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır.

22. Somut olayda Hâkimlik tarafından başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçunun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan katalog suçlar arasında olmasına, Kanun'da suça ilişkin olarak öngörülen yaptırımın ağırlığına göre kaçma şüphesinin ve delilleri karartma şüphesinin bulunmasına ve adli kontrolün yetersiz kalacak olmasına dayanıldığı görülmektedir.

23. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Hâkimlik tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde aradan geçen uzun süreye rağmen başvurucu yönünden kaçma ve delilleri karartma tehlikesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

24. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 151).

25. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri [2. B.], B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri (gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme) de dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).

26. Başvurucu dışında çok sayıda şüphelinin bulunduğu soruşturma dosyasına göre Başsavcılığın başvurucu dâhil çok sayıda şüpheli ile eylemlerini içeren ve soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakacak nitelikteki suçlamaları konu alan bu soruşturma sürecinde usule ilişkin birçok işlem yaptığı, yaklaşık üç yıllık süreçte hareketsiz kalmadığı değerlendirilmektedir. Başsavcılık, isnat edilen suçlara ilişkin bilgi ve belge toplamanın yanı sıra esasen şüphelilerin eylemlerine ve katıldıkları olaylara yönelik araştırma yapmış, soruşturma sürecinde elde ettiği bilgi ve belgelere göre yeni delil durumuna dayanarak başvurucunun da tutuklanmasını talep etmiştir. Böylelikle başvurucu, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/9/2020 tarihli kararıyla tutuklanmıştır. Sonuç olarak başvurucuya isnat edilen suçların gerçekleştiği tarih ile tutuklama tedbirinin uygulandığı tarih arasında uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen belirtilen tüm bu hususlar (bkz. § 5) ile somut olayın özellikleri, isnat edilen suçlar için öngörülen yaptırımın ağırlığı ve işin niteliği gözetildiğinde uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu görülmektedir.

27. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Hâkimliğin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olmadığı anlaşılmaktadır.

28. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

29. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin Anayasa'da bu hakka dair (13. ve 19. maddeler) yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

B. Tutukluluğun Makul Süreyi Aşması Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

30. Başvurucu; tutukluluğun devamına ilişkin kararların ilgili ve yeterli gerekçe içermediğini, bu kararlara karşı yapılan itirazların incelenmeden ve adli kontrol tedbirinin niçin yetersiz kalacağına ilişkin değerlendirme olmaksızın şablon gerekçelerle reddedildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

31. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş veya hükümlü hâle gelmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak [2. B.], B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek [1. B.], B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ahmet Kubilay Tezcan [2. B.], B. No: 2014/3473, 25/1/2018, § 26). Somut olayda 15/10/2021 tarihinde tahliye edilen başvurucu yönünden anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(E.S. [1. B.], B. No: 2021/34852, 16/4/2025, § …)
   
Başvuru Adı E.S.
Başvuru No 2021/34852
Başvuru Tarihi 4/8/2021
Karar Tarihi 16/4/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, suç tarihinden uzun süre geçtikten sonra tutuklama ve tutukluğun devamına dair kararlar verilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tutukluluk (süre) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi