TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
PARHAT HALMURADOW BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/38395)
|
|
Karar Tarihi: 21/1/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Parhat HALMURADOW
|
Vekili
|
:
|
Av. Emre EKİCİ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, hukuka aykırı idari gözetim kararı dolayısıyla açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. İstanbul genelinde yapılan uygulamada yasal kalış hakkı bulunmayan Türkmenistan uyruklu başvurucunun da aralarında yer aldığı 38 düzensiz göçmen tespit edilmiş ve başvurucu yakalanarak Kütahya'ya sevk edilmiştir. Yapılan mülakatta Türkiye’ye İran üzerinden kaçak yollarla giriş yaptığını beyan etmesi sonucu 4/4/2013 tarihli ve6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h) bendi uyarınca Kütahya İl Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından 24/10/2019 tarihinde başvurucu hakkında sınır dışı etme işlemi tesis edilmiştir. Aynı tarihte başvurucu hakkında idari gözetim kararı alınmıştır.
3. İzmir Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından 28/10/2019 tarihinde, başvurucu hakkında verilen idari gözetim kararının devamına karar verilmiştir. 4/11/2019 tarihinde başvurucu, idari gözetim kararına İzmir 2. Sulh Ceza Hâkimliği nezdinde itiraz etmiştir. İtirazı değerlendiren Sulh Ceza Hâkimliği 29/11/2019 tarihinde, idari gözetim kararının kaldırılarak başvurucunun serbest bırakılmasına kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"...İtiraz eden vekilin itiraz gerekçeleri, cevap dilekçesi ekinde ibraz edilen belgeler ve diğer deliller incelendiğinde; itiraz gerekçeleri karşısında idare tarafından itiraz eden hakkında yapılan işlem ve ibraz edilen evraklar ile delillere göre, idarenin muhtariyetinde olmak kaydıyla idare tarafından 6458 sayılı Kanunun 57/4 maddesinin uygulamada muhtariyetinin bulunduğu da dikkate alındığında; delillere göre hakkında tahdit kaydı da bulunmayan itiraz edenin itirazının kabulüne… [karar verildi.]"
4. Bu karar sonrasında aynı gün başvurucu serbest bırakılmıştır.
5. Başvurucu 4/12/2019 tarihinde; hukuka aykırı olarak geri gönderme merkezinde tutulduğu iddiasıyla uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazminini İzmir Valiliğinden talep etmiştir. Söz konusu talebin zımnen reddedilmesi sonrasında başvurucu, hakkında uygulanan idari gözetim nedeniyle temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasıyla İzmir 1. İdare Mahkemesi nezdinde tam yargı davası açmıştır. İzmir 1. İdare Mahkemesi 21/12/2020 tarihinde davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"Yukarıda hükümlerine yer verilen 6458 sayılı Kanun'un 57. maddesi uyarınca, idari gözetim kararının, haklarında sınır dışı işlemi tesis edilen, kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal edenler hakkında alındığı, davacının işlem tarihi itibariyle yürürlükteki şekliyle 6458 sayılı Kanun'un 54/1-h bendinde düzenlenen, Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler kapsamında sınır dışı edilmesine karar verildiği, kaçma ve kaybolma riski bulunduğu değerlendirilerek hakkında idari gözetim altına alındığının anlaşıldığı, idari gözetim kararına karşı davacının Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz hakkı bulunduğu, davacının itiraz üzerine idari gözetimin sonlandırıldığı görülmüşse de idari gözetim kararının sonlandırılmasının idari gözetim kararının hukuka aykırı olduğunu sonucunu doğurmayacağı, zira idari gözetim kararı verilmesi işleminin, 6458 sayılı yasanın 57. maddesi gereğince davalı idareye verilen görev ve yetki çerçevesi içinde tesis edildiği, bu kapsamda hakkında sınırdışı etme işlemi tesis edilen yabancının sınırdışı edilinceye kadar kaçma ve kaybolmasının önlenmesi, bu sırada çıkış işlemlerinin tamamlanmasına yönelik bir tedbir olduğu, her ne kadar bu süreç içinde yabancının hürriyeti kısıtlanmış olsa da Anayasanın 19. maddesinde hüküm altına kişi hürriyeti temel hakkının yine bu madde kapsamında "usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz..." şeklinde yer verilen bir istisnası olduğu, bu nedenle yabancının idari gözetim altına alınmasının direkt olarak kişi hürriyeti temel hakkının ihlali olmadığı açıktır.
Maddi tazminat istemi yönünden;
Buna göre, bakılan davada, haksız yere24.10.2019-29.11.2019 tarihleri arasında idari gözetim altında tutulduğu ileri sürülerek, çalışamadığından bahisle maddi tazminat talebinde bulunulmuş ise de, davacı hakkında 6458 sayılı Kanun'un 54/1-h bendinde düzenlenen, Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler kapsamında sınır dışı edilmesine karar verildiği, idari gözetimin dayanağı olan sınır dışı işlemine karşı açılan davanın da Kütahya İdare Mahkemesi'nin 06.08.2020 tarih ve E:2020/107, K:2020/387 sayılı kararıyla reddedildiği hususu gözetildiğinde, bu hali ile davacı hakkında tesis edilen sınırdışı etme kararına, bağlı işlem durumunda olan idari gözetim işleminin haksız ve hukuka aykırı olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının idari gözetim altında tutulduğu süreçte çalışamadığından bahisle maddi zarara uğradığı ileri sürülmüş ise de, bu iddiasının ispatına ilişkin dosyaya hiçbir bilgi ve belge sunulmadığı, zararın somut ve net olarak ortaya konulamadığı, davacının çalışma izni olmadığından ülkemizde yasal yollarla çalışma ihtimalinden bahsedilemeyeceğinden ve idari gözetim altına alma işleminin hukuk aykırılığı ortaya konulamadığından, maddi tazminat talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Manevi tazminat istemi yönünden;
…
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından gözetim altında bulunduğu sürece kötü muameleye maruz kaldığı, insan onuruyla bağdaşmayacak fiziki şartlar altında yaşadığının ileri sürülmediği, manevi tazminat isteminin dayanağı olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesi olduğunun gösterildiği görülmektedir.
Bu durumda, esasen ülkesinden uzakta dilini kültürünü bilmediği bir ülkede sınırdışı edilme ve idari gözetim altına alınma gibi işlemlerin başına gelmiş olması nedeniyle her insan kadar üzüntü ve elem duymasının normal ve insani bir durum olduğu, ağır bir elem ve üzüntü duyduğu veya şeref ve haysiyetinin rencide edildiği ileri sürülmediği gibi bu hususunda ispatlanamadığı, yukarıda açıklanan sebeplerle davacının idari gözetim altına alınmasının da hukuka aykırılığının ortaya konulamadığı anlaşıldığından, bu durumun yabancıya tazminat ödenmesini gerektirmeyeceği açıktır."
6. Başvurucu söz konusu karara karşı İzmir Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf başvurusu yapmıştır. İzmir Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi 27/5/2021 tarihinde İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğunu, kaldırılmasını veya yeni bir karar verilmesini gerektiren bir neden bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir. Bu karar 18/6/2021 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
7. Başvurucu 2/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Komisyon, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
10. Başvurucu; Sulh Ceza Hâkimliğince idari gözetimin hukuka aykırı olduğuna karar verildiğini, haksız bir biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmasına rağmen manevi tazminat talebinin İdare Mahkemesince reddedildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği bazı kararlara ve idare mahkemelerinin gerekçelerine yer verilmiş; inceleme yapılırken Anayasa'nın ve mevzuatın ilgili hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
12. Başvurucunun şikâyetinin özü, uygulanan idari gözetim tedbirinin hukuka aykırı olduğundan bahisle açtığı tazminat davasının reddedilmesi olduğundan şikâyetin Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci ve dokuzuncu fıkraları kapsamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden incelenmesi gerekir.
13. Anayasa Mahkemesine göre sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka aykırı olduğuna hükmetmesi hâlinde bu kararın kesinleşmesinden sonra hukuka aykırı idari gözetim kararı nedeniyle varsa doğan zararın tazmini için 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda öngörülen süre içinde idari yargıda tam yargı davası açılması mümkündür. Bu hâlde idari yargıda tam yargı davası açma yolu tüketilmeden Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulamaz (B.T. [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, § 73).
14. Somut olayda başvurucunun idari gözetim kararına yaptığı itiraz, İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/7/2014 tarihli kararıyla kabul edilmiştir. Başvurucu da daha sonra idari yargıda tam yargı davası açmış ve bu yolu tüketmesi üzerine bireysel başvuruda bulunmuştur. Dolayısıyla başvurucunun idari gözetimin hukuka aykırılığı bakımından başvuru yollarını tüketmiş olduğunun kabul edilmesi gerekir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu belirtilmiş, ikinci ve üçüncü fıkralarında özgürlüğün kısıtlanabileceği durumlar sayılmış, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarında ise hürriyetinden yoksun kalan kişilere tanınan güvencelere yer verilmiştir.
16. Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında ise bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zararların tazminat hukukunun genel prensiplerine göre devlet tarafından ödeneceği ifade edilmiştir. Anılan fıkrada yer alan "bu esaslar dışında bir işleme tâbi tutulan kişiler" tabiri ile maddenin diğer tüm fıkralarında belirtilen kurallara aykırı bir işleme tabi kılınmanın kişiye tazminat hakkı doğurduğu belirtilmiştir. Buna göre maddenin ikinci veya üçüncü fıkralarında belirtilen durumlara aykırı şekilde kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahalede bulunulması ya da kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale edilen kimsenin maddenin dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarındaki güvencelerden yararlandırılmaması hâlinde uğranılan zararlar devlet tarafından ödenecektir (Safkan Aydoğdu, B. No: 2014/7498, 5/4/2017, § 44).
17. Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlal edilip edilmediğini belirleyebilmesi için öncelikle başvurucunun anılan maddenin diğer fıkralarında belirtilen esaslar dışında bir işleme tabi tutulup tutulmadığını incelemesi gerekmektedir. Yapılacak bu inceleme sonucunda başvurucunun Anayasa'nın 19. maddesinin ilk sekiz fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu ve bu kapsamda uğradığı zararın devlet tarafından tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmediği tespit edilirse Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlali söz konusu olabilecektir (Safkan Aydoğdu, § 45).
18. Dolayısıyla Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının uygulanabilmesi için başvurucunun anılan maddenin diğer fıkralarında belirtilen esaslar dışında bir işleme tabi tutulup tutulmadığının mahkemelerce ya da Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi gerekir. Bu bağlamda kişinin Anayasa'nın 19. maddesinin ilk sekiz fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu ve bu kapsamda uğradığı zararın devlet tarafından tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmediği veya bir tazminat imkânının bulunmadığı tespit edilirse Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlali söz konusu olacaktır. Öte yandan kişinin Anayasa'nın 19. maddesinin ilk sekiz fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu mahkemeler tarafından tespit edilmişse Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, §§ 46, 47).
19. Somut olayda, idari gözetim kararının hukukiliğini denetleme noktasında asli yetkiye sahip olan Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucu hakkında verilen idari gözetim kararının hukuka aykırı olduğuna karar verilmiştir. Dolayısıyla idari gözetimin hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir. Sulh Ceza Hâkimliğinin hukuka aykırılık tespitine rağmen idare mahkemesi başvurucunun manevi tazminat talebini reddetmiştir. Dolayısıyla başvurucu, hukuka aykırı tutma nedeniyle tazminat elde edememiştir.
20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -ikinci fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucu; yargılamanın yenilenmesi ve 50.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 19. maddesinin -ikinci fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzereİzmir 1. İdare Mahkemesine (E.2020/466, K.2020/1724) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.