TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SERCAN SUBAŞI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/35711)
Karar Tarihi: 27/2/2025
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Metin KIRATLI
Raportör
Mehmet Yavuz YAŞAR
Başvurucu
Sercan SUBAŞI
Vekili
Av. Evrim ÇAĞLAYAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kamu zararının ödenmesinin istenmesine ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davanın incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, aile hekimi olarak görev yapmaktadır.
3. Iğdır Valiliği (İdare) Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından, başvurucu adına görev yaptığı Aile Sağlığı Merkezinde 26/1/2016 tarihinde meydana gelen soğuk zincir kırılması sonucu bozulan aşıların imha edilmesinden oluşan toplam 7.686,99 TL zararının otuz gün içinde yasal faiziyle birlikte ödenmesi yolunda işlem tesis edilmiştir.
4. Başvurucu anılan işlemin iptali talebiyle 29/5/2017 tarihinde Erzurum 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme 23/11/2018 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararda 26/1/2016 tarihinde meydana gelen soğuk zincir kırılması sonucu bozulan aşıların imha edilmesi nedeniyle oluşan zararın 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 12. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca bu konudaki genel hükümlerin uygulanması suretiyle işlem tesisi yoluna gidilmesi gerekirken 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu uygulanmak suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı vurgulanmıştır.
5. Bu arada İdare tarafından başvurucunun 7.686,99 TL kurum zararına sebep olduğu ve ödeme emri bildirimine rağmen zararın ödenmediği iddiasıyla belirtilen kamu zararının yasal faiziyle birlikte başvurucudan tahsili amacıyla Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Asliye Hukuk Mahkemesi) 14/6/2017 tarihinde alacak davası açılmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesi 15/2/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde, başvurucunun üzerine düşeni yerine getirerek çalışanına haber verip gerekli önlemi aldığı, çalışılan yerin koşulları gereği gece saatleri terör ihtimali nedeniyle başvurucu doktorun aile hekimliğine gidememesi durumunun mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilerek bu hâliyle söz konusu zarardan mücbir sebep nedeniyle başvurucunun sorumlu tutulamayacağı vurgulanmıştır. Anılan karara karşı İdare tarafından yapılan istinaf başvurusu İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi tarafından 10/7/2018 tarihinde istinaf başvurusunun süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilerek kesinleşmiştir.
6. İdarenin Erzurum 2. İdare Mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf talebi Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 3.İdari Dava Dairesinin (Bölge İdare Mahkemesi) 3/6/2021 tarihli kararıyla kabul edilerek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın incelenmeksizin reddine kesin olarak karar vermiştir. Bölge İdare Mahkemesi karar gerekçesinde, uyuşmazlığın mevzuatta öngörülmeyen bir ödemenin yapılması nedeniyle oluşan kamu zararı olmayıp meydana gelen soğuk zincir kırılması sonucu bozulan aşıların imha edilmesinden oluşan aşı zararının bir ay içinde tazmin edilmesi yolunda tesis edilen işlemden kaynaklandığı ve 657 sayılı Kanun'un 12. maddesi çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi; bu kabulden hareketleanılan işlemin bu hâliyle icrai nitelik taşımadığını, hazırlık işlemi niteliğinde olduğunu, genel hükümlerin uygulanması öncesinde rızaen ödeme yapılmasına ilişkin bildirim olarak kabulünün gerektiğini,işlem sonrasında rızaen ödemenin gerçekleşmemiş olmasıhâlinde657 sayılı Kanun'un 12. maddesi uyarınca genel hükümlere göretahsil yoluna gidilmesi gerekeceğinden, davanın incelenmesine olanak bulunmadığını vurgulayarak davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
7. Nihai karar 14/7/2021 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 4/8/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
9. Başvuru belgelerinin bir örneği, bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu, 26/1/2016 tarihinde 23.55 sıralarında aranarak aşıların sıcaklığının 1,4 celcius dereceye düştüğünün söylendiğini, ilçede ikamet ediyor olması ve ilçede terör nedeniyle gece yolculuğu için güvenliğin olmaması sebebiyle köyde bulunan Aile Sağlığı Merkezine gidemediğini, 23.56'da H.G. isimli kişiyi arayarak önlem almasını istediğini, 27/1/2016 tarihinde sabah tutanak tutulduğunu, Aile Sağlığı Merkezinin fiziki koşullarının yeterli olmaması nedeniyle bu olayın meydana geldiğini belirterek adına borç çıkarılmasının haksız olduğunu iddia etmiş ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca, Mahkemenin İdareden istinaf kanun yolu başvurusu için posta ücretini yedi gün içinde yatırması, aksi takdirde temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına ilişkin4/2/2019 tarihli yazısının 14/2/2019 tarihinde tebliğ edilmesine karşın İdare tarafından söz konusu eksikliğin süresinde tamamlanmadığını ancak Mahkemenin bunu görmezden geldiğini iddia etmiştir.
11. Bakanlık görüşünde, başvurunun kabul edilebilirliğine dair yapılacak incelemedebaşvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bakanlık tarafından ayrıca, başvuruya ilişkin olarak Sağlık Bakanlığından temin edilen görüş ve ilgili belgelerin başvurucunun şikâyetine ilişkin olarak yapılacak incelemede dikkate alınmak üzere gönderildiği belirtilmiştir.
12. Sağlık Bakanlığı görüşünde, dava konusu işlemin icrai nitelik taşımadığını, hazırlık işlemi niteliğinde olduğunu nitekim oluşan kamu zararının tahsili maksadıyla başvurucuya karşı adli yargı merciinde alacak davasının açıldığı belirtilmiştir.
13. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır.
14. Başvurucunun diğer haklarla bağlantı kurarak ileri sürdüğü iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
15. Anayasa Mahkemesi 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesine ilişkin değerlendirmesinde bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için iki temel ön koşul bulunduğunu, bu kapsamda ilkinin başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi ve bunun sonucunda kendisinin mağdur olduğunu ileri sürmesi, ikincisinin ise bu ihlalden dolayı kişisel olarak ve doğrudan etkilenmesi olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesi çerçevesinde bir hakkı doğrudan etkilenmeyen kişi mağdur statüsü kazanamaz (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, §§ 42, 43).
16. Diğer taraftan bireysel başvuruda mağdur kavramı, davada menfaat veya dava ehliyeti kuralları gibi kurallardan bağımsız bir şekilde yorumlanır. Ayrıca mağdur kavramı, günümüzde toplumun koşulları ışığında değişime tabi olup bu kavram aşırı biçimcilikten uzak bir şekilde yorumlanmalı ve uygulanmalıdır (Onur Doğanay, § 44).
17. Öte yandan bir başvurunun kabul edilebilmesi için başvurucunun sadece mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp ihlalden doğrudan etkilendiğini yani mağdur olduğunu göstermesi veya mağdur olduğu konusunda Anayasa Mahkemesini ikna etmesi gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi de mağdurluk statüsünün varlığı için yeterli değildir (Onur Doğanay, § 45; Ayşe Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014, § 24).
18. Bireysel başvuru yolunu işletebilecekler esas itibarıyla doğrudan mağdur sıfatını taşıyan kişiler olmakla birlikte somut olayın koşullarına ve ihlal edilen hakkın niteliğine göre mağdur ile arasında doğrudan kişisel ve özel bir bağ bulunan, dolayısıyla da Anayasa'nın ihlalinden olumsuz olarak etkilenmiş veya ihlalin sona ermesinden meşru ve kişisel bir menfaati bulunan kimseler de dolaylı mağdur sıfatıyla bireysel başvuruda bulunabileceklerdir (Engin Gök ve diğerleri, B. No: 2013/3955, 14/4/2016, § 53).
19. Diğer taraftan yargılama makamlarınca uyuşmazlığın esasının incelenebilirliğinin değerlendirilmesinde kamu yararı ile bireyin menfaatleri arasında denge kurulurken dava konusu işlemin mahiyeti, başvurucunun hukuki durumuna ve gelecek yaşantısına ne şekilde etkilerinin olduğu, işlemin hukuka uygunluk denetimi gerçekleştirilmediğinden bertaraf edilemeyen bu etkilerin başvurucuya bir külfet yükleyip yüklemediği gibi hususlar gözönünde bulundurulmalıdır.
20. Bu kapsamda bireyin hukuki durumu üzerinde birtakım etki ve sonuçlar doğuran, dolayısıyla hak ve menfaatlerini etkilediği çok açık olan işlemleri yargı mercileri önünde uyuşmazlık konusu etme imkânından yoksun bırakılması mahkemeye erişimini imkânsız hâle getirebileceğinden ölçülülük ilkesini zedeleyebilir.
21. Somut olayda, başvurucu idare mahkemesinde kamu zararını tespit eden işleme karşı dava açmış, idare mahkemesi işlemi iptal etmiştir. Yapılan istinaf incelemesinde ise Bölge İdare Mahkemesi, mahkeme kararını kaldırarak işlemin icrai nitelik taşımadığı, hazırlık işlemi niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine kesin olarak karar vermiştir. Öte yandan İdare tarafından başvurucuya karşı adli yargıda açılan alacak davasında ise Asliye Hukuk Mahkemesi başvurucunun zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine hükmetmiş ve bu karar dabaşvurucu lehine kesinleşmiştir. Bu hâliyle başvurucu hakkında uyuşmazlığa konu borç çıkarma işlemi ile ilgili herhangi bir takibin kalmadığı görülmüştür.
22. Bu durumda yukarıda değinildiği üzere başvurucuya karşı aynı sebepten adli yargıda açılan davada lehe karar verilmesi dikkate alındığında, ihlale neden olunduğu ileri sürülen uyuşmazlıkta başvurucunun güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilenmediği ve mağdur sıfatlarının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 27/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.