logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Orhan Orhan [1. B.], B. No: 2021/39795, 12/6/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ORHAN ORHAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/39795)

 

Karar Tarihi: 12/6/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Duygu BAKAY

Başvurucu

:

Orhan ORHAN

Vekili

:

Av. Mehmet DİNÇ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, adli yardım talebinin reddedilmesi sonrasında istinaf başvuruharcının yatırılmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu ile eski eşi arasında 2014 yılında karşılıklı boşanma davası açılmış, boşanma davasına ilişkin yargılama devam ederken başvurucunun eski eşi tarafından ayrıca 26/9/2014 tarihli dilekçe ile Kayseri 5. Aile Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde mal rejiminin tasfiyesi davası da açılmıştır.

3. Mahkemece; davacı eş lehine 30/9/2020 tarihli karar ile davanın kabulüne ve dört farklı taşınmaz üzerinden toplam 2.727.099,30 TL katılma alacağına, iki farklı araç üzerinden toplam 101.500 TL katılma alacağına, bir adet okul yapımı işi sebebiyle hak edişten dolayı 124.978,37 TL katılma alacağına, bir adet villadan dolayı da 389.024,39 TL değer artış payı alacağına hükmedilmiştir. Bunların yanı sıra ayrıca başvurucu aleyhine toplam 65.205,79 TL yargılama gideri ile 171.249,85 TL karar harcına ve 122.051,00 TL vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; boşanma davası yönünden başvurucunun davasının reddine, eski eşinin davasının ise kabulüne hükmedildiği ve bu kararın 15/9/2015 tarihinde kesinleştiği belirtilmiştir. Mahkemece, başvurucunun C. Yapı Tekstil İnşaat Taahhüt Turizm Gıda Sanayi Limited Şirketinin (Şirket) kurucusu ve tek ortağı olduğu, mevcut dava yönünden Şirket kayıt ve belgelerinde bilirkişi incelemesi yapılmasının zorunlu olduğu, bilirkişiye ticari defter ve belgeleri yerinde inceleme görev ve yetkisinin verildiği belirtilmiştir. Ancak başvurucu tarafından ticari defterlerin sunulmadığı, mahallinde yapılan keşifte Şirkete ve ticari defterlere ulaşılamadığı, başvurucuya verilen kesin sürede de ticari defter ve belgelerin sunulmadığı hususlarına dikkat çeken Mahkeme; bu sebeple davacının iddia ettiği ve Şirkette sermaye olarak kullanıldığını belirttiği mal varlıkları ile Şirketin tek ortaklı olması sebebiyle Şirket adına kayıtlı olan mal varlıklarının Şirket aktifinde olduğunu kabul ederek bu doğrultuda hazırlanan bilirkişi raporları üzerinden hüküm kurmuştur.

4. Başvurucu, 18/11/2020 tarihli istinaf dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunmuş; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/2019 tarihli kararı ile Şirketin iflasına hükmedildiğini, bu kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiğini belirtmiş ve kendi üzerine kayıtlı hiçbir mal ve alacak bulunmadığı gibi Şirketin de tasfiye sürecinde olduğunu ifade ederek ilgili belgeleri ve fakirlik belgesini ibraz etmiştir.

5. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 19/1/2021 tarihli ara kararı ile başvurucunun adli yardım talebini incelemiş ve itirazı kabil olmak üzere talebin reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun dilekçesi ile dosya kapsamındaki belge ve bilgilerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde başvurucunun kendisinin veya ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin kanun yolu başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varılmadığını belirtmiş ve istinaf yoluna başvuru (nisbi) harcı ile karar harcı ve gider avansını yatırması için başvurucuya bir haftalık kesin süre vermiştir.

6. Başvurucu, anılan karara karşı itiraz etmiş ve adli yardım talebini yinelemiş ise de Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 18/2/2021 tarihli ara kararı ile ve aynı gerekçelerle itirazı kabil olmak üzere adli yardım talebinin reddine hükmetmiştir. Başvurucu anılan karara karşı da itiraz etmiş ancak itirazı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 10/3/2021 tarihli ve 2021/2 Değişik İş sayılı kararı ile kesin olmak üzere reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde başvurucunun ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varılmadığı hususu belirtilmekle yetinilmiştir.

7. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi, başvurucunun istinaf talebine ilişkin 17/3/2021 tarihinde yaptığı incelemede ise başvurucunun adli yardım talebinin reddedilmiş olması nedeniyle harca ilişkin eksikliklerin tamamlatılması gerektiği gerekçesiyle dosyanın Mahkemesine geri çevrilmesine karar vermiştir.

8. Başvurucu, anılan karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuş ancak Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 7/4/2021 tarihli kararı ile geri çevirme kararı sonrası Mahkeme tarafından başvurucuya harcı yatırması için muhtıra gönderildiğini, başvurucunun muhtıraya rağmen harcı yatırmadığı gibi davanın kabulüne dair gerekçeli karar ile geri çevirme kararını temyiz ettiğini ancak temyiz başvurusu yönünden de başvuru ve karar harcını ikmal etmediğini belirtmiş ve sonuç olarak başvurucunun istinaf ve temyiz başvuru taleplerinin reddine karar vermiştir. Karar, temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilmiştir.

9. Başvurucu, anılan karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuş; Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme neticesinde 7/4/2021 tarihli Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına hükmedilmiştir. Yargıtay kararında öncelikle başvurucunun temyiz kanun yoluna başvuru sürecindeki adi yardım talebi incelenmiş ve temyiz dilekçesine ekli olarak sunduğu belgelere göre temyiz kanun yoluna başvuru sırasında ileri sürdüğü adli yardım talebi yerinde görüldüğünden kabulüne, temyiz harç ve giderlerinden geçici olarak muaf tutulmasına karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir. İşin esası yönünden ise adli yardım talebinin reddine dair karara itiraz edilmesi üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince 10/3/2021 tarihinde verilen kararın kesin nitelikli olduğu, adli yardım talebinin reddi sonrası istinaf harç ve giderlerinin verilen kesin süre içinde yatırılmasına ilişkin muhtıra gereğinin yerine getirilmediği, bu sebeplerle yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi kararı verilmiştir.

10. Başvurucu, nihai kararı 14/7/2021 tarihinde öğrendikten sonra 6/8/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Ödeme gücünden yoksun olan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

12. Başvurucu; üzerine kayıtlı taşınmaz veya araç kaydının bulunmadığını, dost ve akrabalarının yardımıyla hayatını idame ettirdiğini, bu kapsamda istinaf başvuru harcını ödemekten yoksun olduğuna ilişkin tüm bilgi ve belgeleri dosyaya ibraz ettiği hâlde hiçbir gerekçe ortaya koyulmaksızın genel geçer ve şablon bir ifade kullanılarak adli yardım talebinin reddedildiğini, böylece istinaf ve temyiz kanun yoluna başvuru imkânının elinden alındığını iddia etmiştir. Yargıtay tarafından yapılan incelemede adli yardım talebinin kabul edildiğini belirten başvurucu, adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlarda hiçbir açıklama yapılmadığını belirterek gerekçeli karar hakkının, etkili başvuru hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

13. Başvurucunun ihlal iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı başlığı altında değerlendirilmiştir.

14. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi neticesinde açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Başvurucunun önce adli ardım talebi reddedilmesinin, sonrasında da istinaf başvuruharcını yatırmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil ettiği görülmektedir. Bu kapsamda müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru bir amaç taşıma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

16. Başvuru konusu olayda adli yardım talebinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. ve devamı maddelerinde öngörülen şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle Mahkemece reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda yapılan müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.

17. Yargı harçları, yargı hizmetinden yararlanılması karşılığında devlete ödenen katkı payını ifade etmektedir. Yargı harcı ödeme yükümlülüğü getirilmesiyle, bölünebilen bir kamu hizmeti olan yargı hizmetinden yararlananların bu hizmetin maliyetinin bir kısmına katlanması hedeflenmektedir. Bunun yanında yargı harcının abartılı, zorlama veya ciddiyetten yoksun taleplerin disipline edilmesi ve gereksiz başvuruların önüne geçilerek mahkemelerin meşgul edilmesinin önlenmesi amacına hizmet ettiği de açıktır. Öte yandan başvurucuların harç dışındaki yargılama giderleri karşılığında avans yatırmakla yükümlü kılınmasının amacı ise yargılama sırasında yapılması zorunlu giderleri finanse etmektir. Bu giderlerin yargı hizmeti talep eden kişi tarafından karşılanması işin doğası gereğidir. Dolayısıyla başvurucuların harç ve diğer yargılama giderlerini ödemekle yükümlü kılınmasının mahkemeye erişim hakkının doğasından kaynaklanan ve anayasal açıdan meşru amaçlara dayandığı sonucuna ulaşılmıştır (Famiye Beğim ve Mehmet Tahir Beğim [1. B.], B. No: 2017/21882, 10/2/2021, § 45).

18. Adli yardım talebinin reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirip getirmediği hususlarının değerlendirilmesi gerekir.

19. Tarafların dava açarken veya yargılama sırasında harç, gider avansı gibi yargılama giderlerini ödemek zorunda bırakılmasına yönelik düzenlemeler mahkemeye erişim hakkına müdahale oluşturmakta ise de abartılı, zorlama veya ciddiyetten yoksun talepleri disipline etmeye yönelik orantılı müdahaleler meşru görülebilir. Ancak bu sınırlamaların hakkın özüne zarar vermeyecek nitelikte, meşru bir amaca dayalı ve kullanılan aracın sınırlama amacı ile orantılı olması, kamu yararının gerekleri ile bireyin hakları arasında kurulmaya çalışılan adil dengeyi bozacak şekilde birey aleyhine katlanılması zor külfetler yüklememiş olması gerekir (Özkan Şen [2. B.], B. No: 2012/791, 7/11/2013, §§ 61, 62).

20. Öte yandan temel hak ve özgürlükleri korumak öncelikle yargılama makamlarının görevi olduğundan ve maddi olguları değerlendirmek noktasında bu makamlar Anayasa Mahkemesine göre daha elverişli konumda bulunduklarından, yargılama makamlarının kararlarında gösterdikleri gerekçeler ölçülülük incelemesinde büyük önem taşır.

21. Başvuruya konu davada Bölge Adliye Mahkemesince adli yardım talebinin reddedilmesi üzerine başvurucu tarafından gerekli harç ve masraflar yatırılamadığı için başvurucunun istinaf talebi reddedilmiş; temyiz incelemesinde ise adli yardım talebi kabul edildiği hâlde istinaf talebinin harç ve giderler yatırılmadığı için reddi yönündeki kararın onanmasına hükmedilmiştir.

22. Ölçülülük incelemesinde öncelikle değerlendirilmesi gereken hususlar yapılan müdahalenin elverişlilik ve gereklilik kriterlerini sağlayıp sağlamadığına ilişkindir. Bu kapsamda yapılan incelemede başvurucunun harç ve yargılama gideri ödemekle yükümlü kılınmasının gereksiz yere dava açılmasını önleme amacına ulaşılması yönünden elverişli bir araç olduğu açıktır (Famiye Beğim ve Mehmet Tahir Beğim, § 50).

23. İkinci olarak müdahalenin gereklilik kriterini sağlayıp sağlamadığı incelenmelidir. Gereklilik, mahkemeye erişim hakkını en az zedeleyen aracın seçilmesini ifade etmektedir. Yargısal başvurularda ilgililerin harç ve diğer yargılama giderleri ödemekle yükümlü kılınmasının mahkemeye erişim hakkını kısıtladığı tartışmasızdır. Bununla birlikte harç ve yargılama giderlerini ödeme yükümlülüğünün doğduğu ana göre müdahalenin derecesi değişebilmektedir. İlgilinin daha yargılamanın başında yargılama giderlerini ödemekle yükümlü tutulması ile yargılamanın sonunda yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmesi arasında müdahalenin ağırlığı bakımından önemli farklılık bulunmaktadır. Yargılama giderlerinin dava şartı olarak öngörülmesinin davanın esası karara bağlandıktan sonra kişinin yargılama giderini ödemekle yükümlü kılınmasına nazaran mahkemeye erişim hakkına daha ağır bir müdahale teşkil edeceği kuşkusuzdur. Bu sebeple yargılama giderlerini ödeme yükümlülüğünün yargılamanın sonuna ötelenmesinin hakka daha hafif bir müdahale teşkil etmesi sebebiyle tercihe şayan bir yöntem olduğu söylenebilir (Famiye Beğim ve Mehmet Tahir Beğim, § 51).

24. Dava açılırken kişiler harç ve gider avansını peşin ödemekle yükümlü tutulmasına karşın söz konusu yargılama masraflarının kısmen veya tamamen dava sonunda ödenmesi durumu gereksiz yere dava açılmasının önlenmesi amacına hizmet etmeyebilir. Kanun koyucu tarafların davanın hangi aşamasında yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olduklarını belirlemede takdir yetkisine sahiptir. Nitekim kanunda davacı tarafça başvuru ve maktu harcın peşin, nispi karar harcının da dörtte birinin peşin olarak ödenmesi, yine belirli miktarda gider avansının davanın başında alınması öngörülmek suretiyle mahkemeye erişim hakkı bağlamında araç ve amaç arasında adil bir denge kurulmaya çalışılmıştır.

25. Ekonomik ve sosyal durumları itibarıyla yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olan kişilerin sözü edilen masrafları davanın başında ödemekle yükümlü tutulmaları ya da yargılama sürecinde masraf gerektirecek nitelikteki delillerin dosyaya celbedilmesi için ödeme yapmak zorunda bırakılmaları mahkemeye erişimlerini imkânsız hâle getirebilir veya önemli ölçüde zorlaştırabilir. Yukarıda açıklandığı gibi adli yardım kurumunun tarafların talep ve delillerini ileri sürme, iddialarını ispat etme imkânlarını kolaylaştırarak bu suretle yargısal sürece etkili bir şekilde katılımlarını sağladığı, böylece mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahaleyi daha dengeli hâle getirdiği anlaşılmaktadır.

26. Dava açılırken veya yargılama sırasında taraflardan birine yükletilen harç ve diğer yargılama masraflarının miktarı, ilgilinin ödeme kabiliyeti ve kısıtlamanın getirildiği dava aşaması mahkemeye erişim hakkı yönünden dikkate alınması gereken hususlardır. Bu açıdan somut olay koşullarında ölçülülük incelemesi yapılırken mahkeme tarafından ödenmesi istenen harç ve yargılama giderlerinin başvurucuya aşırı bir külfet oluşturup oluşturmadığı, bu yükümlülüğün kaldırılmasının yolu olan adli yardımla ilgili verilen ret kararının gerekçesinin yeterliliğinin de değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

27. Somut olayda başvurucunun adli yardım talebi Bölge Adliye Mahkemesinin ara kararı ile reddedilmiştir. Başvurucu, adli yardım talep ettiği istinaf dilekçesinde, kurucusu olduğu Şirket üzerinden yapılan inceleme neticesinde Şirket adına kayıtlı malvarlığının ticari defterler ibraz edilmediği için aktif malvarlığına dahil edildiğini, ancak Şirketin iflas ettiğini ve tasfiye sürecine girdiğini belirtmiş; iflasa ilişkin mahkeme kararı ile kendi üzerine kayıtlı herhangi bir malvarlığı olmadığına ilişkin belgeleri ve muhtarlıktan alınan fakirlik belgesini de dava dosyasına ibraz etmiştir. Başvurucunun mevut davranışının, yargılamanın taraflarca hazırlama ilkesine uygun olarak yürütüleceği gerçeğine ve adli yardım talebinde bulunan kişinin mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunma zorunluluğuna uygun olduğu görülmektedir. Yargılama sürecinde davacı eski eşin iddiasının başvurucunun mal kaçırdığı yönünde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan değerlendirmede ise başvurucunun üzerinde görünen tüm taşınır ve taşınmazların 3. kişilere ya satış ya da devir yoluyla intikal ettirildiği tespit edilmiş ancak iflasa ilişkin mahkeme kararı ve güncel malvarlığı üzerinden hiçbir inceleme yapılmadan matbu gerekçelerle adli yardım talebinin reddedildiği anlaşılmıştır.

28. Aile Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından başvurucunun söz konusu tutarı ödemesi hâlinde kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde güçleştireceği iddiasını desteklemek için sunduğu belgelere itibar edilmediği görülmektedir. Öte yandan Yargıtayca yapılan inceleme neticesinde ise öncelikle başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verildiği ve sonrasında temyiz itirazlarının reddedildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı bir bütün olarak ele alındığında başvurucunun talep ve itiraz aşamalarında ileri sürdüğü iddialarına ayrıca ve açıkça cevap verilmeksizin matbu gerekçelerle adli yardım talebinin reddi kararı ile mahkemeye erişime yapılan müdahalenin gözetilen meşru amaç ile korunmak istenen hak yönünden gerekli ve orantılı olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Bu durumun başvurucu üzerinde aşırı bir yük oluşturduğu ve yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

29. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

30. Başvurucu; ihlalin tespiti, maddi/manevi tazminat ve yeniden yargılama talebinde bulunmuştur.

31. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1.B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

32. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

33. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine (E.2021/26) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. 30.000 TL vekâlet ücretinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/6/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Orhan Orhan [1. B.], B. No: 2021/39795, 12/6/2025, § …)
   
Başvuru Adı ORHAN ORHAN
Başvuru No 2021/39795
Başvuru Tarihi 6/8/2021
Karar Tarihi 12/6/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, adli yardım talebinin reddedilmesi sonrasında istinaf başvuruharcının yatırılmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi