logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sıtkı Yumuş [2.B.], B. No: 2021/40945, 14/1/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SITKI YUMUŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/40945)

 

Karar Tarihi: 14/1/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Zehra GAYRETLİ

Başvurucu

:

Sıtkı YUMUŞ

Vekili

:

Av. Ertuğrul Cem CİHAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza davasında esaslı iddia ve savunmaların gerekçede değerlendirilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 1971 doğumlu olan başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde Şanlıurfa İl Jandarma Komutanlığında astsubay olarak görev yapmakta iken emekliliğe ayrılmıştır.

3. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) Jandarma Genel Komutanlığı mahrem örgütlenmesi hakkında yürüttüğü bir soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan Ramiz kod adlı H.K., etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma talebiyle kollukta verdiği ifadesinde başvurucu hakkında da açıklamalarda bulunmuştur. H.K. ifadesinde özetle örgütün mahrem asker yapılanmasında astsubaylardan sorumlu öğretmen olarak görevlendirildiğini, bu görevlendirme kapsamında 2010 yılı Nisan ayından itibaren Konya'daki astsubaylarla ilgilendiğini, başvurucunun da Konya İl Jandarma Komutanlığında görev yapan ve kendisine bağlı olan astsubaylardan biri olabileceğini ifade etmiştir. Başvurucuyu 2010 yılında Akif kod isimli örgüt mensubu aracılığı ile tanıdığını, başvurucunun Sadık kod adını kullandığını, memleketini Kırıkkale olarak bildiğini, o dönemde lisede okuyan bir çocuğu olduğunu ve arabasının bulunmadığını belirterek başvurucuyu fotoğraftan teşhis etmiştir. H.K. beyanının devamında başvurucunun ikamet ettiği adresini "Konya Kule Site yakını" olarak belirtmiş ve 2013 yılından sonra başvurucuyu İsa kod adlı örgüt mensubuna devrettiğini ifade etmiştir.

4. Soruşturma sonucunda Başsavcılık, aralarında başvurucunun ve H.K.nın da olduğu çok sayıda şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açmıştır. İddianamede örgütün askerî mahrem yapılanması hakkında detaylı açıklamalarda bulunduktan sonra H.K.nın başvurucu hakkında verdiği beyana atıf yaparak başvurucunun astsubay olarak görev yaptığı dönemde örgütsel olarak abisi olan üstleri ile düzenli şekilde gizli toplantılar yaptığı, bu toplantılarda aldığı emirlere göre hareket ettiği, kurumuyla ilgili bilgileri abisine aktardığı, bu şekilde öğretmene bağlı olarak FETÖ/PDY'nin mahrem asker yapılanmasında yer aldığı iddia edilmiştir.

5. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davanın duruşması on bir celsede tamamlanmıştır. Duruşmanın birinci celsesinde beyanı alınan H.K. soruşturma aşamasında verdiği ifadeyi tekrar ederek örgütün mahrem asker yapılanması kapsamında Konya'da astsubaylardan sorumlu öğretmen olarak görevlendirildiği 2010 yılında başvurucuyla tanıştığını, 2010-2011 yılları arasında ayda bir kez olmak üzere görüştüklerini, 2011 yılından sonra ise başvurucuyu başka bir örgüt mensubuna devrettiğini ifade etmiştir. Ayrıca başvurucunun Kırıkkaleli olup iki çocuğu olduğunu, "İl Jandarmaya 2-3 km mesafede bir yerde" ikamet ettiğini hatırladığını da belirtmiştir.

6. Aynı celsede H.K.nın beyanlarına karşı savunması alınan başvurucu ise H.K.yı tanımadığını, H.K.nın kendisiyle ilgili verdiği bilgilerin çelişkili olduğunu ileri sürerek suçlamayı kabul etmemiştir. Duruşma salonunda hazır bulunan başvurucu müdafii ise H.K.ya bazı sorular yöneltmiştir. Duruşma Tutanağı'na göre başvurucu müdafiinin yönelttiği sorulara karşılık olarak H.K. başvurucunun Kırıkkaleli olduğunu, 2013 yılına kadar geçen sürede iki çocuğu olduğunu, Konya'nın Karatay ilçesinde İl Jandarma Komutanlığına yakın bir adreste ikamet ettiğini ancak açık adresini bilmediğini belirtmiştir. Bu cevap üzerine başvurucu müdafii H.K.nın yargılama aşamalarında verdiği beyanlardaki çelişkili hususlara Mahkemenin dikkatini çekerek başvurucunun Kırşehirli olduğunu, 2015 yılına kadar mülkiyetinde bir otomobilin bulunduğunu, kayıtlara bakıldığında bunların açıkça görülebileceğini, başvurucunun ikamet adresinin ve çocuk sayısının da soruşturma aşamasındaki beyanlarında H.K. tarafından hatalı belirtildiğini ileri sürmüştür.

7. Yargılamanın tamamlanması sonucunda Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiş; gerekçeli kararda H.K.nın beyanlarına dayanılarak başvurucunun örgütün düzenlediği sohbet toplantılarına katılmasının ve kod adı kullanmasının örgüt ideolojisini benimsemek suretiyle örgütle organik bağ kurduğunu gösterdiğini belirtmiş, ayrıca H.K.nın beyanlarının doğruluğu hakkında da değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu bağlamda H.K.nın başvurucu hakkındaki beyanında başvurucunun hangi teşkilatta çalıştığını, medeni durumu, çocuk sayısı, ikamet adresi ve örgütte kullandığı kod adı gibi konularda ayrıntılı bilgi verebilmesinin bu beyanın hayal ürünü olmadığını kanıtladığını vurgulamıştır. Mahkeme; başvurucunun H.K.yı tanımadığına ilişkin savunması karşısında ise H.K.nın sahip olduğu bilgilerin başvurucuyu tanımadan elde edilemeyeceğini, beyanın somut veriler ile de desteklendiğini, bu suretle beyanların doğru kabul edilerek beyanlara itibar edildiğini gerekçeli kararında belirtmiştir.

8. Başvurucu; istinaf ve temyiz dilekçelerinde diğerlerinin yanı sıra H.K.nın kendisi hakkında verdiği bilgilerin hatalı olduğunu, yargılama aşamalarında bu beyanlardaki çelişkili hususlara ve hatalı noktalara dikkat çekmesine rağmen Mahkemenin gerekçeli kararında söz konusu iddia ve itirazları hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığını, H.K. ya fotoğraftan yaptırılan teşhis işleminin ilgili mevzuata aykırı olduğunu, bu bağlamda görünüş itibarıyla kendisine benzer olan birden fazla kişinin fotoğraflarının kendisinin fotoğrafıyla birlikte gösterilmesi suretiyle teşhis yaptırılması gerekirken bu hususa uyulmadığını, duruşmada da bu itirazı ileri sürdüğü halde Mahkemece değerlendirme yapılmadığını, diğer bir ifadeyle teşhis işlemine ilişkin savunmasının karşılanmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

9. Karar, istinaf ve temyiz aşamalarından geçerek kesinleşmiştir.

10. Başvurucu 20/7/2021 tarihinde nihai kararı öğrendikten sonra 30/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucu; aynı davada sanık olan H.K.nın etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma talebiyle verdiği gerçeğe aykırı ve çelişkili beyanlara istinaden cezalandırıldığını, bu kişinin beyanlarının oturduğu adres, çocuk sayısı, memleketi ve arabasının olup olmaması gibi hususlarda yanlış olduğunu, bu konularda yaptığı itirazın ise mahkemelerce karşılanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Bakanlık görüşünde, başvurucunun şikâyetlerinin delillerin değerlendirilmesine ilişkin olduğu vurgulanmıştır. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

14. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu; yargılama aşamalarındaki beyanları aleyhinde delil olarak kullanılan H.K.nın kendisi hakkında verdiği bilgilerin hatalı olduğunu ileri sürmüş ancak bu bilgilerin hatalı olduğunun ortaya çıkarılması için gerekli araştırmaların yapılması yönünde bir talepte bulunup bulunmadığına, talepte bulunmuş ise bu talebin mahkemelerce hangi yönde değerlendirildiğine ilişkin bireysel başvuru formunda herhangi bir şikâyete yer vermemiştir. Başvurucu temel olarak davanın esasına etkili iddia ve itirazlarının gerekçeli kararda karşılanmamasından yakınmıştır. Başvuru karar sonucunu etkileyecek esaslı bir iddianın gerekçeli kararda karşılanmamasına ilişkin olduğundan başvurucunun iddiasının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi özellikle açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata, B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri, B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnş. Tur. Ltd. Şti., B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).

17. Somut olayda başvurucu, örgütün mahrem asker yapılanması içinde astsubaylardan sorumlu öğretmen olduğu anlaşılan H.K.nın düzenlediği sohbet toplantılarına katıldığı, bu kişinin hiyerarşisine tabi olduğu ve kod adı kullandığı gerekçesiyle silahlı terör örgütü üyeliği suçundan mahkȗm edilmiştir. Kararda; başvurucunun anılan suçu işlediğinin aynı davada sanık olan H.K.nın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle soruşturma ve kovuşturma aşamasında başvurucu hakkında verdiği bilgiler doğrultusunda tespit edildiği ifade edilmiştir (bkz. § 7). H.K.nın başvurucu hakkında verdiği bilgiler ise genel olarak başvurucunun memleketinin Kırıkkale olduğu, kendisini tanıdığı dönemde araç sahibi olmadığı, soruşturma aşamasındaki beyanına göre bir, kovuşturma aşamasındaki beyanına göre iki çocuk sahibi olduğu, ikamet adresinin bir beyanına göre "Konya Kule Site yakını", diğer beyanına göre Konya'da "İl Jandarmaya 2-3 km mesafede bir yerde" olduğudur (bkz. §§ 3, 5).

18. Başvurucu savunmasında; H.K.nın kendisiyle 2010-2011 yılları arasında ayda bir kez olmak üzere düzenli bir şekilde görüştüğünü iddia etmesine rağmen kendisi hakkında verdiği bilgilerin gerçeğe uygun olmadığını, bu durumun H.K.nın kendisini tanımadığını açıkça gösterdiğini, nitekim kendisinin de bu kişiyi tanımadığını ileri sürmüştür. Başvurucu müdafii H.K.ya duruşma sırasında soru yönelterek verdiği bilgilerdeki gerçeğe uygun olmayan hususlara Mahkemenin dikkatini çekmiş; bu bağlamda başvurucunun memleketinin Kırıkkale değil Kırşehir olduğu, 2015 yılına kadar mülkiyetinde bir araç olduğu, ikamet adresinin ve çocuk sayısını da H.K.nın hatalı söylediği, kayıtların kontrol edilmesi durumunda bu hususların ortaya çıkacağını dile getirmiştir (bkz. § 6). Başvurucu ayrıca fotoğraftan yaptırılan teşhis işleminin ilgili mevzuata aykırı olduğunu yargılama aşamalarında ileri sürmüştür (bkz. § 8).

19. Başvurucunun savunması karşısında Mahkeme, H.K.nın başvurucu hakkında bilgi sahibi olduğu konuların başvurucuyu tanımadan elde edilebilecek bilgiler olmadığını, beyanların olgulara ve olaylara dayalı olduğunu, bu nedenlere H.K.nın beyanlarının doğru kabul edildiğini belirtmiş; bununla birlikte hangi somut veriye dayanarak beyanı doğru kabul ettiği hususunda karar gerekçesinde bir açıklamaya yer vermemiştir. Nitekim başvurucu; H.K.nın beyanlarında kendisiyle ilgili bilgilerde bazı hatalı noktalar olduğuna dikkat çekerek memleketi, çocuk sayısı, mülkiyetinde araç olup olmadığı gibi konulara ilişkin kayıtların incelenmesi hâlinde doğru bilgilere ulaşılmasının mümkün olduğunu dile getirmiş ise de Mahkeme, başvurucunun ileri sürdüğü bu iddia hakkında herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Buna ek olarak başvurucunun, teşhis işleminin hukuka aykırı olduğu yönündeki iddiası hakkında da Mahkemece bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmektedir. Diğer bir ifadeyle başvurucunun iddiası kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olduğu hâlde Mahkeme bu iddia hakkında somut bir değerlendirmede bulunmamıştır. Anılan iddia ve talepler kanun yolu aşamasında da karşılanmamıştır.

20. Buna göre başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren (oturduğu adres, çocuk sayısı, memleketi ve arabasının olup olmadığı gibi) konularda gerçeğe uygun olmayan bilgiler veren tanığın bu bilgileri ihtiva eden teşhisine dayanılarak cezalandırıldığına dair iddiası ayrı ve açık olarak tartışılmamış ve karşılanmamıştır. İstinaf ve temyiz incelemesi sırasında da bu eksikliğin telafi edilmediği görülmüştür. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

23. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

24. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

25. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/8, K.2018/113) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Sıtkı Yumuş [2.B.], B. No: 2021/40945, 14/1/2025, § …)
   
Başvuru Adı SITKI YUMUŞ
Başvuru No 2021/40945
Başvuru Tarihi 30/7/2021
Karar Tarihi 14/1/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza davasında esaslı iddia ve savunmaların gerekçede değerlendirilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Gerekçeli karar hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi