logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Burak Akın (2) [1. B.], B. No: 2021/42842, 27/5/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BURAK AKIN BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2021/42842)

 

Karar Tarihi: 27/5/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Eren Can BENAKAY

Başvurucu

:

Burak AKIN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, İçişleri Bakanlığı Nakdi Tazminat Komisyonu kararının iptal edilmesi sonucu açılan davada, davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkınınihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrinde yüzbaşı olarak görev yapmaktayken 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsünün engellenmesi sırasında yaralanması nedeniyle 16/7/2016 tarihinde Gülhane Askerî Tıp Akademisine (GATA) sevk edilmiştir. Burada gerçekleştirilen tedavisi sonrasında 19/7/2016 tarihinde taburcu edilmiştir.

3. Başvurucu 18/11/2016 tarihinde İçişleri Bakanlığı Nakdi Tazminat Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur. Komisyon 16/12/2016 tarihinde başvurucuya 39.780 TL ödenmesine karar vermiştir. Kararda, başvurucunun darbe teşebbüsü ve terör eylemleri sırasında, terör eylemlerinin etkisinin azaltılmasına veya bertaraf edilmesine yardımcı ve faydalı olduğu belirtilmiştir.

4. Başvurucu daha sonra 8/7/2018 tarihli ve 30472 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 701 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (701 sayılı KHK) ekli listesine göre kamu görevinden çıkarılmıştır.

5. Ankara Valiliği (Valilik), başvurucunun kamu görevinden çıkarıldığını belirterek başvurucunun yaralanmasının 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında olup olmadığının tekrar değerlendirilmesi gerektiğini 10/10/2018 tarihli yazı ile Komisyona bildirmiştir.

6. Komisyon 12/12/2018 tarihinde, başvurucu adına çıkan tazminatın iptaline ve ödemesi yapılan 39.780 TL'nin yasal faiziyle birlikte geri alınmasına karar vermiştir. Başvurucu anılan işlemin iptali istemiyle 13/2/2019 tarihinde dava açmıştır.

7. Ankara 15. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 27/10/2020 tarihinde davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"Uyuşmazlıkta, davacının darbe girişiminden sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne ifade verdiği, 701 sayılı KHK uyarında kamu görevinden çıkarıldığı, ardından Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2018/35 E. sayılı dosyasında yargılamasının yapılarak 'örgütün eylem ve faaliyetleri ile ilgili faydalı bilgiler verdiği...örgüt içerisinde yer aldığı....etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde cezasızlık hali oluştuğu kanaatine varıldığından' gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, darbe girişiminin önlenmesine, darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı olunduğu sırada yaralandığına dair bir saptama bulunmadığı görülmektedir.

Bu durumda, 7091 sayılı Kanun'un 9. maddesine istinaden nakdi tazminat ödenebilmesi için gerekli olan '15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı olunduğu sırada yaralanmış' olma şartının somut olayda gerçekleşmediği sonucuna varıldığından, davacı adına çıkan nakdi tazminatın iptal edilmesine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."

8. Başvurucu, karara karşı 11/3/2021 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 27/4/2021 tarihinde istinaf başvurusunu kesin olarak reddetmiştir.

9. Başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başlatılan yargılamada Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 24/10/2018 tarihinde ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Kararda, başvurucu hakkında herhangi bir soruşturma işlemi başlamadan önce başvurucunun etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak örgüt faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suç işlemeksizin gönüllü olarak örgütten ayrıldığı, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili bilgi verdiği belirtilmiştir. Örgüt içinde bulunan kişilerle ilgili teşhis işlemlerinde bulunduğu ifade edilmiştir. Örgütün ankesörlü telefon ve hatta sosyal medya platformları aracılığıyla haberleşme yöntemlerini kullandığı hususunda bilgiler paylaştığı vurgulanmıştır. Bu veriler ışığında etkin pişmanlık hükümleri kapsamında cezasızlık hâli oluştuğu sonucuna varılmıştır. Karara karşı yapılan 26/10/2018 tarihli istinaf başvurusu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 13/11/2020 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karara karşı temyiz yoluna başvurulmaması nedeniyle 3/12/2020 tarihinde karar kesinleşmiştir.

10. Nihai karar olan Bölge İdare Mahkemesinin 27/4/2021 tarihli kararı, 7/7/2021 tarihinde başvurucuya tebliğ edildikten sonra başvurucu 6/8/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Başvurucu; dava konusu işlemin tesis edilme nedeni 701 sayılı KHK ile ihraç edilme olmasına karşın Mahkeme tarafından ceza yargılamasının gerekçe olarak gösterildiğini belirtmiştir. Ceza yargılaması neticesinde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen bu kararın mahkemeler tarafından irdelenmediğini ifade etmiştir. Darbenin önlenmesi sırasında yaralandığını ve bu konuda sağlık raporu bulunduğunu ancak bu hususların mahkemeler tarafından dikkate alınmadığını iddia ederek hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, gerekçeli karar hakkının, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılanma ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşulları gözönüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda ileri sürdüğü iddialarını yinelemiştir.

12. Başvuru,gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının, davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

15. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1.B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).

16. Mahkeme davayı reddederken, başvurucu hakkında Ağır Ceza Mahkemesi tarafından etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması neticesinde verilen kararda geçen ibarelere yer verdikten sonra başvurucunun darbe teşebbüsünün bertaraf edilmesine yardımcı olduğu sırada yaralandığına dair bir belirleme bulunmadığı sonucuna varmıştır. Ancak Mahkeme, Ağır Ceza Mahkemesi kararı ile bu sonuç arasındaki bağlantıyı nasıl kurduğunu ortaya koymamıştır. Başvurucu, darbe teşebbüsü sırasında yaralandığını ve bu sebeple GATA'ya sevk edildiğini; GATA tarafından düzenlenen raporun mevcut olduğunu söylemiştir. Öte yandan Komisyon kararında da, başvurucunun darbe teşebbüsünü bastırma sırasında yaralandığı belirtilerek başvurucuya tazminat ödemesine gerektiği sonucuna varılmıştır. Buna karşın Mahkeme söz konusu hususları değerlendirmemiş, başvurucunun darbe teşebbüsü sırasında yaralanmadığına yalnızca Ağır Ceza Mahkemesi kararında yer alan tespitlere yer vererek ulaşmıştır.

17. Bununla birlikte dava konusu işlem, Valiliğin başvurucunun 701 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarıldığını Komisyona bildirmesi üzerine tesis edilmiştir. Mahkeme ise başvurucunun darbe teşebbüsünün bertaraf edilmesine yardımcı olduğu sırada yaralandığına dair bir belirleme olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi hukuka uygun bulmuştur. Mahkeme tarafından yapılacak araştırma neticesinde başvurucunun darbe teşebbüsünün bertaraf edilmesinin sağlanmasına yardımcı olduğu sırada yaralanıp yaralanmadığı ortaya konulmalı ve Valiliğin yapmış olduğu bildirim ile birlikte değerlendirilerek işlemin hukuka uygun olup olmadığı tespit edilmelidir.

18. Öte yandan Mahkeme, başvurucu hakkında yürütülen ceza yargılaması neticesinde etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanılarak ceza verilmesine yer olmadığı kararını aktarmakla birlikte söz konusu kararın idari işleme olan etkisini herhangi bir şekilde değerlendirmemiştir. Kararda, Ağır Ceza Mahkemesi kararında yer alan ifadeler belirtilmiş ve kararın sonucu hakkında bilgi verilmiştir. Ancak bu bilginin verilmesi yeterli değildir. Ceza yargılamasında yer alan bilgi ve belgelere ulaşılarak söz konusu verilerin dava konusu işleme olan etkisinin değerlendirilmesinin önünde -masumiyet karinesine uygun olmak koşuluyla- herhangi bir engel bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından ceza yargılamasında yer alan verilerin tazminatın geri istenmesine olan etkisinin ortaya konulması gerekmektedir. Olaya bakıldığında ise Mahkeme tarafından ceza yargılaması esas alınmakla birlikte ceza yargılamasında yer alan olgular irdelenmemiştir. Mahkeme ceza yargılamasında yer alan bilgi ve belgeleri değerlendirmemiştir.

19. Kural olarak mahkeme kararlarında esasa ilişkin hususlarda yeterli gerekçe bulunması hâlinde kanun yolu merciince bu karara atıf yapılarak değerlendirme yapılması makul görülebilir. Mahkeme kararlarında gerekçe bulunmadığı hâllerde ise kişilerin ileri sürdüğü esaslı itirazların kanun yolu mercii tarafından gerekçeli bir şekilde karşılanması gerekir. Somut olayda mahkeme kararının yukarıda belirtilen bağlamda bir gerekçe içermediği, Bölge İdare Mahkemesi tarafından ise bu karara atıf yapılarak ayrıca herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.

20. Sonuç olarak başvurucunun yaralanmasına bağlı olarak tazminatı hak edip etmediği hususu Mahkeme kararının gerekçesinde yer almadığı gibi başvurucu hakkında mevcut veriler Mahkeme tarafından değerlendirilmemiştir. Mahkeme tarafından, elde edilen bilgilerin tesis edilen işleme ulaşmadaki hukuki etkisi ve işin esası ile ilgili kendi değerlendirmesi ortaya konulmamıştır. Diğer bir ifadeyle başvurucunun ödenen tazminatın haksız olarak geri istenildiğine dair iddiaları yeterli bir şekilde açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu nedenle, yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

22. Başvurucu tarafından masumiyet karinesinin ihlal edildiğinin ileri sürüldüğü görülmekte ise de gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından diğer ihlal iddiaları hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığı değerlendirilmiştir.

III. GİDERİM

23. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 39.780 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

25. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

26. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 15. İdare Mahkemesine (E.2019/291, K.2020/1415) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 487,60 TL harcın başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Burak Akın (2) [1. B.], B. No: 2021/42842, 27/5/2025, § …)
   
Başvuru Adı BURAK AKIN (2)
Başvuru No 2021/42842
Başvuru Tarihi 6/8/2021
Karar Tarihi 27/5/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, İçişleri Bakanlığı Nakdi Tazminat Komisyonu kararının iptal edilmesi sonucu açılan davada, davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkınınihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (idare) İhlal Yeniden yargılama
Masumiyet karinesi (idare) İncelenmesine Yer Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi