logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Dilan Çelik ve diğerleri [2. B.], B. No: 2021/45846, 2/7/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DİLAN ÇELİK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/45846)

 

Karar Tarihi: 2/7/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Soner GÖÇER

Başvurucular

:

1. Dilan ÇELİK

 

 

2. Büşra ÇELİK

 

 

3. Sena ÇELİK

Vekili

:

Av. Sedat ÇINAR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, terör olayları sebebiyle uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak ölüm olayı meydana gelmesi ve bu olay hakkında etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. PKK terör örgütü 12/8/2015 tarihinden itibaren bazı il ve ilçe merkezlerinde öz yönetim ilan etmiştir. Öz yönetim ilan ettiği bölgelerde patlayıcıyla tuzaklanmış hendekler kazmak ve barikatlar kurmak suretiyle yalıtılmış bölgeler oluşturmaya çalışan PKK terör örgütü, kamuoyunda hendek olayları olarak adlandırılan ve aylarca devam eden bu süreçte roketatarlar, keskin nişancı tüfekleri, patlayıcılar ve otomatik saldırı tüfekleri kullanarak terör saldırıları düzenlemiştir. Okullar, hastaneler, barajlar, adliye binaları, ambulanslar gibi temel kamu hizmetlerini sağlayan eşya ve binaların yanında sivilleri de hedef alan bu terör saldırılarında 335 sivil hayatını kaybederken 2.106 kişi yaralanmıştır. Terör saldırılarında 859 güvenlik görevlisi ve Derik kaymakamı şehit olmuş, 4.711 güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Bu terör eylemlerinin engellenmesi, halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla sözde öz yönetim ilan edilen bazı bölgelerde mülki idare amirliklerince sokağa çıkma yasakları uygulanarak terörle mücadele operasyonları başlatılmıştır (hendek olayları, öz yönetim ilanları, PKK terör örgütünün şehir savaşı stratejisi ve sokağa çıkma yasakları hakkında arka plan bilgisi ile ayrıntılı açıklamalar için bkz. Gazal Kolanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/37897, 5/7/2022, §§ 16-28, 67, 346-348).

3. Başvuru konusu olay, yukarıda özetlenen sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ve operasyonların gerçekleştirildiği dönemde yaşanmıştır. Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi Kaynartepe Mahallesi'nde ara sokaklarda terör örgütü mensuplarınca hendekler kazılıp barikatlar kurularak yolların kapatıldığı, tuzaklı bombaların yerleştirildiği, civarda silahlı örgüt mensuplarının bulunduğu şeklinde ihbarların gelmesi üzerine Bağlar Kaymakamlığı tarafından Kaynartepe Mahallesi'nde 15/3/2016 günü saat 03.00 itibarıyla sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.

4. Kolluk personelince tanzim edilen Olay Tutanağı'na göre 15/3/2016 günü saat 10.30 sıralarında Emniyet Müdürlüğü Haber Merkezine Diyarbakır'da bulunan özel bir hastaneye ateşli silahla yaralanan bir şahsın getirildiği bilgisinin iletilmesi üzerine ihbara konu hastaneye ekipler yönlendirilmiş, yaralanan şahsın başvurucuların yakını E.Ç. olduğu anlaşılmış, E.Ç. yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak aynı gün saat 10.40 sıralarında hayatını kaybetmiştir.

A. Olaya İlişkin Yürütülen Ceza Soruşturması Süreci

5. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olaya ilişkin resen soruşturma başlatmıştır.

6. E.Ç.yi hastaneye getiren E.B. kollukça alınan beyanında olay günü saat 10.00 sıralarında Nükhet Coşkun Caddesi'nde bir kalabalık görmesi üzerine oraya yöneldiğinde el arabası içinde yaralı bir şahıs olduğunu gördüğünü, daha önceden tanımadığı bu şahsı insaniyet namına ticari taksiyle hastaneye getirdiğini, daha sonra şahsın isminin E.Ç. olduğunu öğrendiğini ifade etmiştir.

7. Aynı gün Cumhuriyet savcısının katılımıyla, fotoğraf ve video ile kayıt altına alınmak suretiyle ceset üzerinde ölü muayene ve otopsi işlemi yapılmıştır. Otopsi öncesinde çekilen grafide ateşli silah mermi çekirdeği ile uyumlu herhangi bir radyolojik imaj tespit edilememiştir. Otopside göğüs sol ön alt kısımda ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği, sırt solda ise çıkış deliği görülmüştür. Otopsi neticesinde kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kot kırıkları, iç organ yaralanması ve iç kanama sonucu meydana geldiği mütalaa edilmiş; ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliğinin kıyafete denk gelmesi nedeniyle atış mesafesine ilişkin görüş belirtilemediği açıklanmıştır. Otopsi sırasında cesedin el ve yüzünden svap örnekleri, on parmak parmak izi ile kan ve idrar örnekleri alınmış; ayrıca kıyafetler de olay yeri inceleme ekibine teslim edilmiştir. Ceset üzerinden anahtar, sigara, çakmak, tütün kâğıdı, yeşil renkli bir bitki, bir miktar para çıkmış; E.Ç.yi hastaneye getiren şahıs kolluğa telefon ve cüzdan teslim etmiştir.

8. Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarınca yapılan inceleme neticesinde E.Ç.nin ellerinden ve yüzünden alınan svap örneklerinde atış artığına veya patlayıcı madde kalıntısına rastlanmadığı, mont üzerindeki deliğin etrafında atış artığı tespit edildiği, atışın ateşli silahla uzak atış mesafesinden yapıldığı kanaati bildirilmiştir. Ankara Kriminal Polis Laboratuvarınca faili meçhul olaylar DNA veri bankasında yapılan incelemede E.Ç.den alınan kandan elde edilen genotipin üç farklı olayda (hırsızlık ve yaralamaya ilişkin)olay yerinde bulunan bir kısım örnekten elde edilen genotiple uyumlu olduğu tespit edilmiştir.

9. Başvuru formu ekinde örneği sunulan dilekçeden anlaşıldığı kadarıyla başvurucu Dilan Çelik, vekili aracılığıyla Başsavcılığa sunduğu 25/3/2016 tarihli dilekçe ile işe giderken kollukça açılan ateş sonucu ve uzaktan atılan ateşli silah mermisiyle öldüğünden şüphelendiği eşinin ölümü nedeniyle şikâyetçi olduğunu dile getirmiş; dosyaya katılma talebinde bulunmuştur.

10. Başsavcılık, kolluğa yazdığı 28/3/2016 tarihli müzekkereyle olayın nasıl geliştiği hususunda araştırma yapılması, olayın aydınlatılmasını sağlayacak her türlü delilin toplanması, tereddüt hâlinde bilgi verilerek yeniden talimat alınması, bu doğrultuda cesede nerede ulaşıldığı, ölümün nerede vuku bulduğu, varsa güvenlik kamera görüntülerinin edinilmesi ve bilgi sahiplerinin beyanlarına başvurulması, E.Ç. hakkında arşiv kayıtları da taranmak suretiyle terör örgütü ile iltisakı olup olmadığının tespiti talimatını vermiştir.

11. Kollukça E.Ç. hakkında yapılan açık kaynak araştırmasında adına herhangi bir sosyal medya hesabına rastlanmamış; yapılan sorgulamada aranan şahıslardan olmadığı, arşiv kaydı da bulunmadığı görülmüştür.

12. Yine kollukça tanzim edilen Güvenlik Kamerası Tespit Tutanağı'nda; E.Ç.yi hastaneye getiren şahsın E.Ç.yi yaralı vaziyette ilk gördüğü yer olarak ifade ettiği Nükhet Coşkun Caddesi (Armina Market) civarında, 15/3/2016-21/3/2016 tarihleri arasında güvenlik sorunu nedeniyle kamera kaydı araştırması yapılamadığı, 5/4/2016 günü bahsi geçen caddede ve bağlantılı sokaklarda yapılan çalışmada olay anını gösteren herhangi bir güvenlik kamerasına rastlanmadığı kayıt altına alınmıştır.

13. Başsavcılık kolluğa yazdığı 27/3/2017 tarihli müzekkereyle E.Ç.nin ölümünün araştırılarak bu hususta düzenlenecek evrakın ivedi şekilde gönderilmesi talimatı vermiştir.

14. Başsavcılıkça 4/5/2017 tarihinde E.Ç.nin ölümüne ilişkin olarak o tarihe kadar 2016/7861 soruşturma numarası üzerinden münferiden yürütülen soruşturmanın hukuki ve fiilî irtibat nedeniyle 2016/9219 soruşturma numaralı dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir (İşbu dosyanın 15/3/2016 günü saat 03.00 itibarıyla ilan edilen sokağa çıkma yasağı sonrası yaşanan münferit olaylara ilişkin birleştirilmiş dosyalardan müteşekkil olduğu anlaşılmıştır.).

15. Başsavcılık 16/10/2017 tarihinde, E.Ç.nin ölümüne ilişkin olay bakımından tüm aramalara rağmen fail ya da faillerin tespit edilemediği gerekçesi ile daimî arama kararı vermiştir. Aynı daimî arama kararında, başkaca maktuller ile bir kısım kolluk personeli müştekiye yönelik muhtelif suçlar da yer almıştır. Kararda diğer maktullerin yakınlarına müşteki sıfatı ile yer verilmiş olmasına rağmen E.Ç.nin yakınları olan başvurucuların veya soruşturmadaki vekillerinin isimlerine yer verilmemiştir. Daimî arama kararı sonrası emniyet müdürlüğünce -sonuncusu 16/7/2024 tarihinde olmak üzere- muhtelif tarihlerde Başsavcılığa yazılan yanıtlarda, daimî arama kararına konu olaya ilişkin fail ya da faillerin tespit edilemediği bildirilmiştir.

16. Başvurucular, vekili aracılığıyla verdikleri 19/12/2017 ve 22/2/2018 tarihli dilekçeleri ile olay gecesi saat 03.00'te ilan edilen sokağa çıkma yasağından haberi olmayan yakınları E.Ç.nin işe giderken otobüs durağında kolluk kuvvetlerince açılan ateşle yaralandığı ve neticesinde öldüğünü ileri sürerek soruşturmanın hızlandırılmasını, dosyaya katılımlarının sağlanmasını, dosyadaki belgelerden örnek verilmesini talep etmiş; ayrıca E.Ç.nin çalıştığına ilişkin olarak isimlerini bildirdikleri tanıkların dinlenmesini talep etmiştir. Başvurucular 21/2/2019 tarihli dilekçelerinde ise önceki beyanlarını tekrar ederek E.Ç.nin ailesi ile birlikte olay günü evlerinde kaldığı kız kardeşi ve eniştesinin de tanık olarak dinlenmesini, olayın münferit olması nedeniyle Sur ilçesinde yaşanan diğer olaylara ilişkin soruşturmalardan ayrılmasını talep etmiştir. Başvurucular 25/9/2019 ve 3/2/2021 tarihli dilekçelerinde önceki beyanlarını tekrarlamış; bu dilekçelerde soruşturma numarası olarak 2016/7861 veya 2016/9219'u vermişlerdir (yukarıda ifade edildiği gibi 2016/7861 birleştirme öncesi soruştuma numarası iken 2016/9219 birleştirme sonrası soruşturma numarasıdır.). Başvurucular 7/4/2021 tarihli dilekçelerinde 28/3/2016 tarihinde Başsavcılıkça kolluğa yazılan müzekkeredeki eksikliklerin giderilmediğini, dosyada esaslı hiçbir işlem yapılmadığını dile getirerek önceki taleplerini tekrarlamıştır (Başvurucular işbu dilekçelerinde soruşturma numarasını 2016/9219 olarak vermiş, parantez içinde ise birleştirme öncesi soruşturma numarasının 2016/7861 olduğunu yazmıştır.).

B. Başvurucuların Açtığı Tam Yargı Davası Süreci

17. Başvurucular ayrıca 7/10/2016 tarihinde Diyarbakır İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) nezdinde, yakınları E.Ç.nin ölümü dolayısıyla uğradıkları maddi ve manevi zararlarının hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereğince tazmini talebi ile tam yargı davası açmıştır.

18. Yargılama sırasında İdare Mahkemesi olaya ilişkin olarak yürütülen ceza soruşturması dosyasının suretini 17/11/2017 tarihinde celbetmiştir. Celbedilen evrakta Başsavcılıkça 16/10/2017 tarihinde verilen daimî arama kararı da yer almaktadır.

19. İdare Mahkemesi sokağa çıkma yasağını ihlal ederek sokağa çıkan ve ölümünün nasıl meydana geldiğinin tespit edilemediği E.Ç.nin ölümünde idarenin hizmet kusuru olmadığı gibi kusursuz sorumluluk şartları bakımından da ölümün terör olayları ya da sosyal risk kapsamında tazminini gerektirecek bir yönü olmadığı gerekçesi ile 25/12/2018 tarihinde davayı reddetmiştir. Başvurucuların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 10/2/2021 tarihli kararla İdare Mahkemesinin kararını kaldırmış; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiştir. Bölge İdare Mahkemesi, kararında E.Ç.nin ölümünün terör olaylarının bir sonucu olduğunu, ölüm nedeniyle ortaya çıkan zararlardan idarenin kusurlu sorumluluğu olmadığını ancak maddi ve manevi zararın sosyal risk ilkesi gereğince karşılanması gerektiğini açıklamıştır.

20. Başvurucular ve davalı idare, karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuşlardır. Başvurucular 7/4/2021 tarihli temyiz dilekçelerinde, yürütülen ceza soruşturmasında Başsavcılıkça olaya ilişkin delillerin toplanmasına yönelik yazılan 28/3/2016 tarihli müzekkereye Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünce cevap verilmediğini ifade etmişlerdir. Temyiz taleplerinin 20/3/2025 tarihinde reddi ile karar kesinleşmiştir.

C. Bireysel Başvuru Süreci

21. Başvurucular, olaya ilişkin olarak Başsavcılıkça yürütülen ceza soruşturmasının etkili olmadığını ileri sürerek 1/9/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

22. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

23. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

24. Başvurucular, yakınları olan E.Ç.nin gece ilan edilen sokağa çıkma yasağından habersiz şekilde işe gitmek isterken cadde üzerindeki otobüs durağında kolluk güçlerinin hiçbir uyarıda bulunmadan açtıkları ateş sonucu hayatını kaybettiğini, olaya ilişkin başlatılan müstakil soruşturmanın daha sonra benzer olaylarla ilgili soruşturma dosyasıyla birleştirildiğini, etkili bir araştırma ve inceleme yapılmadığını, kendilerinin müşteki olarak ifadelerine dahi başvurulmadığını, yaşam hakkının maddi ve usul boyutu ile ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; daimî arama kararı verildikten yaklaşık dört yıl sonra bireysel başvuruda bulunulmasının süre yönünden yapılacak kabul edilebilirlik incelemesinde dikkate alınması gerektiği, yakınmaların esasına ilişkin olarak yapılacak değerlendirmede ise Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, ilgili içtihatlar ile somut olayların kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

25. Başvuru, yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir.

26. Yaşam hakkının maddi boyutuyla ilgili iddialar yönünden başvuruya uygulanabilir ilkeler, devletin yaşam hakkı bağlamında yüklendiği negatif yükümlülükle ilgili olanlardır. Bu ilkeler Serpil Kerimoğlu ve diğerleri ([2. B.], B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 51), Cemil Danışman ([1. B.], B. No: 2013/6319, 16/7/2014, §§ 44, 45, 50, 57, 63) ve Nesrin Demir ve diğerleri ([1. B.], B. No: 2014/5785, 29/9/2016, § 108) de dâhil birçok kararda yer almaktadır.

27. Anayasa'nın 17. maddesi uyarınca devletin yaşam hakkı kapsamında birtakım pozitif yükümlülükleri vardır. Pozitif yükümlülüklerinin usule ilişkin boyutu gereğince devletin kasten ya da saldırı veya kötü muameleler sonucu meydana gelen ölüm vakalarında sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütmesi gerekir. Bu tür olaylarda, yürütülen idari ve hukuki soruşturmalar ve davalar sonucunda sadece tazminat ödenmesi ihlali gidermek ve mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 55) ve tazminat veya tam yargı davasının başvuru süresine bir etkisi bulunmamaktadır (Nevzat Koçak [1. B.], B. No: 2015/11217, 9/10/2019, § 42).

28. Yaşam hakkının ihlal edildiği şikâyetiyle ilgili soruşturmaların etkili olup olmadığı yönünden inceleme yapılabilmesi için yürütülen soruşturmanın makul bir süreyi aşmaması şartıyla ilgili olarak kamu makamları tarafından nasıl sonlandırılacağının beklenmesi bireysel başvuru ile getirilen koruma mekanizmasının ikincil niteliğine uygun olacaktır (Rahil Dink ve diğerleri [1. B.], B. No: 2012/848, 17/7/2014, § 76; Hüseyin Caruş [1. B.], B. No: 2013/7812, 6/10/2015, § 46). Diğer taraftan başvurucunun yetkili makamlara müracaat etmesine rağmen doğal olmayan bir ölümle ilgili soruşturma başlatılmamışsa, başlatılan soruşturmada ilerleme yoksa veya soruşturma artık etkisiz bir hâl almışsa başvurucudan soruşturmanın sonucunu beklemesini istemek makul olmayacaktır. Böyle bir durumda başvurucu, gerekli özeni göstermeli ve şikâyetini çok uzun süre geçirmeden Anayasa Mahkemesine sunabilmelidir (Rahil Dink ve diğerleri, § 77). Zira soruşturmanın etkililiğini sağlayacak bir başvuru yolu bulunmamaktadır. O hâlde anılan ihlal iddiaları yönünden başvuru yollarının tüketilmesi gerekmemektedir (Yasin Ağca [1. B.], B. No: 2014/13163, 11/5/2017, § 121). Böyle bir durumda başvurucu, etkili bir soruşturma yürütülmediğinin farkına vardığı veya varması gerektiği andan itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapmalıdır. Doğal olarak başvurucunun etkili bir soruşturma yürütülmediğinin ne zaman farkına varması gerektiği her başvurunun şartlarına bağlı olarak değerlendirilecektir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu [1. B.], B. No: 2014/15732, 24/1/2018, § 87).

29. Soruşturmada ilerleme sağlanacağına dair umut verici gelişmeler ve gerçekçi varsayımlar olduğu, soruşturmanın ilerlemesini sağlayıcı tedbirler alındığı sürece başvurucudan başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunması beklenmemelidir. Bununla beraber bu hâlde dahi soruşturmanın daha sonra etkisizleştiğini öğrenen başvurucu, durumun farkına vardığı veya varması gerektiği andan itibaren süresi içinde bireysel başvuruda bulunmalıdır (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, § 88).

30. Belirli bir süre boyunca etkisiz şekilde sürdürülen ceza soruşturmasında daimî arama kararı verilmişse başvurucudan, verilen daimî arama kararlarıyla soruşturmanın etkisiz olduğunun farkına varması kural olarak beklenir (benzer değerlendirme için bkz. Önder Asan [2. B.], B. No: 2018/18685, 16/3/2023, § 58; Sevil Ulaş [1. B.], B. No: 2020/34875, 6/3/2024, § 31).

31. Somut başvuruya konu soruşturmada Başsavcılık, kolluğa yazdığı 27/3/2017 tarihli müzekkereyle E.Ç.nin ölümünün araştırılarak bu hususta düzenlenecek evrakın ivedi şekilde gönderilmesi talimatı vermiştir (bkz. § 13). Bahsi geçen müzekkereye yanıt verildiğine dair Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde (UYAP) bir belgeye rastlanmadığı gibi işbu müzekkere sonrası yapılmış esaslı bir işlem de görülmemiştir. Nitekim Başsavcılık 16/10/2017 tarihinde, E.Ç.nin ölümüne ilişkin olarak tüm aramalara rağmen fail ya da faillerin tespit edilemediği gerekçesi ile daimî arama kararı vermiştir (bkz. §15). Daimî arama kararı sonrasında da esaslı bir işleme rastlanmamıştır (bkz. §15).

32. Kısacası esasen daimî arama kararı öncesinde açıkça etkisiz bir hâl alan soruşturmada verilen daimî arama kararı sonrasında da soruşturmayı canlandıracak bir işlem yapılmamıştır. Başvurucular, daimî arama kararı sonrasında soruşturma dosyasına verdikleri 19/12/2017, 22/2/2018 ve 21/2/2019 tarihli dilekçelerle soruşturmanın hızlandırılmasını talep ederek bir kısım delilin toplanmasını, ayrıca olayın münferit olması nedeniyle Sur ilçesinde yaşanan diğer olaylara ilişkin soruşturmalardan ayrılmasını talep etmiştir (bkz. §16). 25/9/2019 ve 3/2/2021 tarihli dilekçelerinde önceki beyanlarını tekrarlayan başvurucular, 7/4/2021 tarihli dilekçelerinde dosyada esaslı hiçbir işlem yapılmadığını ileri sürmüştür (bkz. § 16). Dahası olaya ilişkin olarak başvurucuların açtığı tam yargı davasında İdare Mahkemesi, ceza soruşturması dosyasının suretini 17/11/2017 tarihinde celbetmiş olup celbedilen evrak içinde Başsavcılıkça verilen daimî arama kararı da yer almıştır (bkz. § 18). Hatta davanın reddi üzerine başvurucular 7/4/2021 tarihli temyiz dilekçelerinde yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliğine de değinmiştir (bkz. § 20).

33. Daimî arama kararı verilmesinden önce de etkisiz bir hâl aldığı anlaşılan soruşturmada başvurucuların en geç daimî arama kararıyla soruşturmanın etkisiz olduğunu fark etmeleri gerekmektedir. Kaldı ki başvurucuların münferit tarihli dilekçelerinde dile getirdiği talepler de karşılanmamıştır. Dahası başvurucular, tam yargı davası kapsamında verdikleri 7/4/2021 tarihli temyiz dilekçesinde de soruşturmanın etkisiz hâle geldiğinin farkında olduklarını açıkça ifade etmiş; buna rağmen başvuru yapmak için 1/9/2021 tarihine kadar beklemiştir. Her ne kadar E.Ç.nin ölümüne ilişkin olay bakımından verilen daimî arama kararında E.Ç.nin yakınları olan başvurucuların veya soruşturmadaki vekillerinin isimlerine yer verilmemişse de soruşturmada verilmiş bir gizlilik kararı da olmadığı dikkate alındığında başvurucuların bireysel başvuru tarihi olan 1/9/2021'den uzun zaman önce soruşturmanın etkisiz olduğuna vâkıf olma imkânı olmuştur ancak başvurucular, etkili bir soruşturma yürütülmediğinin farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunmamıştır.

34. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 2/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Dilan Çelik ve diğerleri [2. B.], B. No: 2021/45846, 2/7/2025, § …)
   
Başvuru Adı DİLAN ÇELİK VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2021/45846
Başvuru Tarihi 1/9/2021
Karar Tarihi 2/7/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, terör olayları sebebiyle uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak ölüm olayı meydana gelmesi ve bu olay hakkında etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Güvenlik güçlerinin ölümcül güç kullanması Süre Aşımı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi