TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
YUSUF BİRKAN BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2021/46394)
Karar Tarihi: 27/2/2025
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Metin KIRATLI
Raportör
Yusuf KARABULAK
Başvurucu
Yusuf BİRKAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumundaki süresiz yayınlar ile ziyaret ve posta yoluyla getirilen kitaplara sınırlama konulması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/8/2021 tarihinde yapılmıştır.
3. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, başvuru tarihinde hükümlü olarak Afyonkarahisar 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu/İdare) bulunmaktadır.
7. Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının (İdare ve Gözlem Kurulu) 18/3/2021 tarihli kararıyla, hükümlü ve tutukluların odalarda mensubu olduğu dinin kutsal kitabı ve meali hariç en fazla beş kitap, iki dergi, Kurum kütüphanesinden temin edebileceği üç kitap olmak üzere toplam on süreli/süresiz yayın bulundurabileceğine, yayınların on beş günde bir değiştirilmesine, hediye kapsamında birden fazla kitap geldiği takdirde sadece bir kitabın kabulüne, diğer kitaplar ziyaretçisi tarafından getirilmişse bu kitapların ziyaretçisine iadesine karar verilmiştir. Kararda ayrıca kitap kargoyla gelmiş ise kargo ücretinin hükümlünün emanet para hesabından kesilerek kargonun geldiği adrese gönderilmesine veya emanet eşya deposuna kaldırılmasına yönelik düzenleme yapılmıştır. Ek olarak Emanet Eşya Depo Biriminde yoğunluk oluşturmaması için alınan kitapların hükümlülerin dilekçeleri doğrultusunda ziyaretçisine teslim edilmesine ve Ceza İnfaz Kurumunda adli ve terör suçundan barındırılan bütün hükümlülere, öğretimine devam edenlere gelen ders kitapları hariç kargo yoluyla ya da yakınları aracılığıyla gelen hiçbir kitap veya dokümanın Ceza İnfaz Kurumuna kabul edilmemesi de kararda yer almıştır.
8. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumuna naklen geldiği süreçte yanında 170-180kitap getirdiğini, emanet eşya deposundaki yoğunluk sebebiyle kitaplarını ailesine verip daha sonra ihtiyaç duyduğunda tekrar kargoyla alabileceğinin İdarece söylendiğini, buna binaen 160 kitabı ailesine gönderdiğini, Ceza İnfaz Kurumunca alınan karar uyarınca kargo veya ziyaret yoluyla kitap alımının engellendiğini, hediye kapsamında gelen kitapların birçoğunun kendisine teslim edilmediğini, ailesine teslim edilmek üzere üzere on altı kitap belirlemesine rağmen kırk yedi kitap verildiğini, bedelini ödeyerek kitap alamadığını, İdareye ait kütüphaneden istediği kitaplar yerine rastgele kitap verildiğini, yazdığı öyküye el konulduğunu belirterek Afyonkarahisar İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği/Hâkimlik) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği 31/5/2021 tarihli kararında; henüz yeni oluşturulsa da Ceza İnfaz Kurumunun bir kütüphanesi olduğunu, İl Halk Kütüphanesinden kitap değişim programı kapsamında imzalanan protokol gereği getirilen kitaplardan, parası hükümlü/tutukluların hesaplarından kesilmek koşuluyla dış kantin yoluyla satın alınan kitaplardan, hediye kapsamında (doğum günü, dinî bayramlar, yılbaşı ve iki ayda bir olmak koşuluyla) kargoyla hükümlü/tutuklulara gönderilen kitaplardan, hükümlü/tutukluların sevk ve nakil olarak geldiklerinde üzerilerine kayıtlı kitaplardan kitap ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini belirterek talebin reddine karar vermiştir.
9. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı önceki itirazlarına ek olarak İl Halk Kütüphanesinden de faydalanamadığını belirterek itiraz etmiştir. Afyonkarahisar Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) İnfaz Hâkimliği kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle talebin kesin olarak reddine karar vermiştir.
10. Başvurucu, nihai kararı 28/7/2021 tarihinde tebliğ aldıktan sonra 5/8/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
11. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı HakkındaKanun’un “Süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı” kenar başlıklı 62. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.
(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar, hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam eden hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.
(3) (Değişik:14/4/2020-7242/32 md.) Kurum disiplinini, düzenini veya güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren, hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran yahut müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez.
..."
12. 5275 sayılı Kanun'un "Hükümlüye dışarıdan gönderilen hediyeyi kabul etme hakkı" kenar başlıklı 69. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(Değişik:14/4/2020-7242/34 md.) (1) Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü, iki ayda bir kez, ayrıca dinî bayram, yılbaşı veya kendi doğum günlerinde dışarıdan gönderilen ve kurum güvenliği için tehlikeli olmayan bir hediyeyi kabul etme hakkına sahiptir. ... Bunun esas ve usulleri yönetmelikle belirlenir."
13. 29/3/2020 tarihli ve 31083 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'in "Dışarıdan gönderilen hediyeleri kabul etme hakkı" kenar başlıklı 77. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü Ocak, Mart, Mayıs, Temmuz, Eylül, Kasım aylarının ilk haftasında ve dinî bayramlarda, her yıl 31 Aralık günü yılbaşı sayılarak yılbaşında veya kendi doğum günlerinde dışarıdan gönderilen ve kurum güvenliği ve kişilerin sağlığı için tehlikeli olmayan bir hediyeyi kabul etme hakkına sahiptir.
(2) Hediye kabulüne ilişkin aşağıdaki esaslar uygulanır:
a) Hükümlü, hediye olarak ancak kitap veya giyim eşyası kabul edebilir. Hediye olarak kitabın ücreti de gönderilebilir, bu durumda kitap, kurum kantini aracılığıyla temin edilir.
b) Hediye, ziyaretçi tarafından verilebileceği gibi posta veya kargo yolu ile de gönderilebilir.
14. Bakanlığın 12/7/2005 tarihli Ceza İnfaz Kurumları Kütüphane ve Kitaplık Yönergesi’nin “Oda veya koğuşa verilecek yayın ve süresi” kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:
“Oda veya koğuşta okunmak üzere, kütüphane ve kitaplıklarda bulunan süreli ve süresiz yayınlar, hükümlü ve tutuklulara zimmetle verilir.
Verilecek yayın sayısı, kütüphane ve kitaplık hizmetlerini aksatmayacak, oda veya koğuş düzenini bozmayacak şekilde, oda veya koğuştaki hükümlü ve tutuklu mevcudu ile kütüphane veya kitaplıkta bulunan yayın sayısı dikkate alınarak eğitim kurulu kararıyla belirlenir.
Verilen yayınlar, en çok onbeşinci günün sonunda kütüphane veya kitaplığa iade edilir. Bu sürenin bitiminde, sürenin uzatılmasını isteyenlere; yayın adedine, yayına gösterilen ilgiye ve faydalanma maksadına göre kütüphane veya kitaplık sorumlusu tarafından ek süre verilebilir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Anayasa Mahkemesinin 27/2/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
16. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay ([2.B.], B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
18. Başvurucu; ceza infaz kurumundaki kütüphaneden üç kitap alınabileceğine karar verilmesine karşın bir veya iki kitap verilip bu kitapların on beş günde bir değiştirilmesi gerekirken yirmi günde bir değiştirildiğini, İl Halk Kütüphanesinden faydalanamadığını, hediye olarak gelen ve depoda bulunan kitaplarından on altısının ailesine teslim edilmesini istemesine karşın kırk yedisinin verildiğini, önceki ceza infaz kurumundaki durumuna nazaran daha az kitap okuduğunu, kendini geliştirme, kitaba erişim ve eğitim haklarının engellendiğini iddia etmiştir.
19. Bakanlık görüşünde; ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik şikâyetler incelenirken Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak değerlendirmede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının göz önüne alınması gerektiği belirtilmiştir.
20. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
2. Değerlendirme
21. Somut olayda başvurucu, kitaba erişimindeki kısıtlamalardan şikâyetçidir.
22. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararında, hükümlü ve tutuklulara posta/kargo yoluyla gelen, ziyaretçilerin getirdiği veya hükümlü ve tutukluların satın aldıkları süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. İbrahim Kaptan (2) [2.B.], B. No: 2017/30723, 12/9/2018, § 23; Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; Ahmet Sil ve Taner Yay [2.B.], B. No: 2017/35227, 30/9/2020, § 31).
23. Bu doğrultuda başvurucunun ihlal iddialarının süresiz yayına erişimin kısıtlanması bağlamında ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
25. Anayasa’nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade edilmiştir ve “başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (Emin Aydın [1.B.], B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 43).
26. İfade özgürlüğü, insanın haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir (Emin Aydın § 40).
27. Bilgi ve düşünceleri edinme özgürlüğünün ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu konusunda hiçbir şüphe ya da anlaşmazlık bulunmamaktadır (Özkan Kart [1.B.], B. No: 2013/1821, 5/11/2014, § 32). Anayasa’da ifade özgürlüğüne ilişkin olarak daha ayrıntılı düzenlemeler de yer almakla birlikte mevcut koşullar altında başvurunun ifade özgürlüğüne ilişkin temel düzenleme olan Anayasa’nın 26. maddesi kapsamında incelenmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.
28. Tutuklu ve hükümlüler, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2.B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda tutuklu ve hükümlülerin ifade özgürlüğü de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altındadır (Murat Karayel (5) [2.B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).
29. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altındadır (İbrahim Bilmez [1.B.], B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy [1.B.], B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; Ahmet Temiz (6) [2.B.], B. No: 2014/10213, 1/2/2017, § 34).
30. Bu doğrultuda Ceza İnfaz Kurumu kararı ile mahkûmların kitaba erişiminin sınırlandırılmasının haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu açıktır.
31. Mutlak değil sınırlanabilir bir hak olan ifade özgürlüğü Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklerin sınırlama rejimine tabidir. İfade özgürlüğüne ilişkin 26. maddenin ikinci fıkrasında sınırlama sebeplerine yer verilmiştir. Ancak bu özgürlüğe yönelik sınırlamaların da bir sınırının olması gerektiği açıktır. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında Anayasa’nın 13. maddesindeki ölçütler gözönüne alınmak zorundadır. Bu sebeple ifade özgürlüğüne getirilen sınırlandırmaların denetiminin Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan ölçütler çerçevesinde ve Anayasa’nın 26. maddesi kapsamında yapılması gerekmektedir (Özkan Kart,§ 33).
32. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri kararında, benzer müdahalelerin hukuki dayanağı olan 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve başvuruya konu süreli yayınların ceza infaz kurumlarının düzeninin ve güvenliğinin sağlanması, suçun önlemesi ve mahkûmun ıslahı amaçlarıyla başvuruculara verilmemesi şeklindeki müdahalelerin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen kamu düzeni ve kamu güvenliği kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varmıştır (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 32, 33). Mevcut başvuruda da anılan tespitten ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir.
33. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendini göstermesi gerekmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan [1.B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
34. Öncelikle somut olayda, İnfaz Hâkimliği kararında başvurucunun itirazları "... hükümlü, kargo ile gönderilen kitapların verilmesini, kitap sayısındaki sınırın en azından tekli odalar yönünden 15 şahsi kitap, 4 dergi ve 6 kütüphane kitabı olacak şekilde artırılmasını ve yasal mevzuat ve dini kitapların bu sayıya dahil edilmemesinin sağlanmasını, fotokopi dokümanların kontrol edilerek verilmesini ya da istediği dokümanların kurumca belirlenecek şekilde temin edilmesinin sağlanmasını talep ederek" şeklinde özetlenmiş ise de başvurucunun şikâyetlerinin belirtilen hususları içermediği görülmüştür. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğine yukarıda belirtilen (bkz. § 8) konularda şikâyette bulunmuşsa da gerekçeli kararda başvurucunun şikâyetlerinin doğru bir şekilde yansıtıldığından söz etmek mümkün görünmemektedir.
35. Başvurucu, İdare ve Gözlem Kurulu kararı sonrasında İnfaz Hâkimliğine birden fazla konuda şikâyette bulunmuştur. Bu şikâyetlerden ilki kitap kotası uygulamasına ilişkindir. Bu konuda İnfaz Hâkimliği sınırlamanın mevzuata uygun olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur.
36. Ayrıca başvurucu naklen gelirken yanında getirdiği kitapları Ceza İnfaz Kurumu emanet eşya deposunda yer bulunmaması sebebiyle ailesine göndermek zorunda kaldığını belirtmiş, İdare ve Gözlem Kurulu kararı sonrasında ise bu kitapları getirmesinin engellendiğinden şikâyetçi olmuştur. İnfaz Hâkimliği, kararda hükümlü/tutukluların dış kantin yoluyla kitap satın alabileceğine veya hediye yoluyla kitap temin edebileceğine yer vermiş; sevk ve nakil olarak gelirlerken üzerilerindeki kitaplarla kitap ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini gerekçesine eklemiştir. Başvurucunun naklen gelirken getirdiği kitaplara erişememesi hususunda ise karardaherhangi bir değerlendirmeye yer verilmemiştir.
37. Öte yandan başvurucu; Ceza İnfaz Kurumuna ait kütüphaneden az sayıda ve rastgele kitap alabildiğini ifade etmiştir. İnfaz Hâkimliğinin bu şikâyete ilişkin değerlendirmesi ise başvurucunun Ceza İnfaz Kurumunda yeni oluşturulan kütüphaneden ve yapılan protokol gereği İl Halk Kütüphanesinden faydalanma imkânı olduğu yönündedir. Başvurucu, Ağır Ceza Mahkemesine İl Halk Kütüphanesinden ise hiçbir şekilde faydalanamadığını, uygulamada yaşanan aksaklık ve eksiklikleri belirtmesine rağmen Ağır Ceza Mahkemesi bu yönde detaylı bir inceleme ve başvurucunun kitaba erişim hususundaki mağduriyetine yönelik değerlendirme yapmamıştır.
38. Anayasa Mahkemesi daha önce Özkan Kart kararında ceza infaz kurumu idaresinin kitap kotası uygulamasını ifade özgürlüğü kapsamında incelemiş ve ceza infaz kurumunun oda veya koğuş düzeninin sağlanması amacıyla mahpusların -düzenli aralıklarla değiştirilen- belli sayıda kitap bulundurabilmesi düzenlemesinde anayasal sorun olmadığı sonucuna varmıştır (anılan kararda bkz. §§ 52-56). Buna göre somut olayda İnfaz Hakimliğinin Anayasa Mahkemesi kararlarını dikkate alarak Ceza İnfaz Kurumunda kitap kotası uygulamasına yönelik ortaya koyduğu gerekçenin ilgili ve yeterli olduğu değerlendirilmiştir.
39. Bununla birlikte yukarıda da değinildiği üzere yargı mercilerinin yaptığı incelemede başvurucunun itirazlarının anlaşılırlığının tam anlamıyla ortaya konulmadığı, şikâyetin özetinin başvurucunun sunduğu şikâyetler ile bağdaşmadığı görülmektedir. Ayrıca başvurucunun kitap sınırlamasına yönelik sunduğu itirazlarda mevzuatın ilgili hükmüne yer verilmişse de terör suçlarından hükümlülerin posta ve ziyaret yoluyla kitap temin edememesine yönelik uygulamaya dair herhangi bir gerekçelendirme yapılmaksızın şikâyetin reddedilmesine karar verilmiştir. Diğer yandan başvurucunun Ceza İnfaz Kurumu kütüphanesinden ve İl Halk Kütüphanesinden kitap temin ederken uygulamada yaşanan sorunlara ilişkin sunduğu açıklamalar gözönünde tutulmaksızın Ceza İnfaz Kurumunda kütüphane bulunmasından ve İl Halk Kütüphanesi ile kitap değişim programı kapsamında imzalanan protokolden söz edilerek başvurucunun itirazına yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu nedenle başvurucunun talebinin reddine ilişkin kararların ilgili ve yeterli bir gerekçe içermediği anlaşılmakla müdahalenin demokratik toplumda zorunlu bir ihtiyacı karşılamadığı sonucuna varılmıştır.
40. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesiyle güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
41. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 100.000 Amerikan doları maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
42. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1.B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
43. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir (Hasan Sarıcı [GK], B. No: 2018/37695, 9/10/2024, § 55).
44. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda Anayasa'nın 26. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir. İfade özgürlüğüne yönelik yapılan haksız müdahale nedeniyle başvurucuya 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğü ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Afyonkarahisar İnfaz Hâkimliğine (E.2021/2461, K.2021/2951 sayılı) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.