TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SERKAN BULUŞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/47434)
|
|
Karar Tarihi: 30/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Mehmet AKTEPE
|
Başvurucu
|
:
|
Serkan BULUŞ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, beyanları mahkûmiyet kararında belirleyici ölçüde delil olarak kullanılan tanığın duruşmada sanık tarafından sorgulanamaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tasarlayarak kasten öldürme şüphesiyle başvurucu ve diğer şüpheliler hakkında soruşturma başlatmış, soruşturma neticesinde de başvurucunun aynı suçtan cezalandırılması talebiyle 5/12/2016 tarihinde iddianame düzenlenmiştir.
3. Aynı soruşturma kapsamında tasarlayarak kasten öldürme şüphesiyle hakkında soruşturma yapılan S.Ş.'ye yönelik olarak ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan S.Ş.; başvurucu ve Ad.Ş. ile cezaevinde birlikte kaldığını, kendisine ait 1994 model bir aracı satması için başvurucuya bıraktığını ancak araç satılmayınca bir süre sonra başvurucunun yanına gittiğini, başvurucunun Bursa'da 2011 model aynı marka bir aracı fark ödemeksizin kendisine alabileceğini söylediğini, bu teklifi başvurucu ve Ad.Ş.nin "tokatçılık ile para kazandığını" bildiği için kabul ettiğini ve birlikte bir araçla Bursa'ya giderek bir aparta yerleştiğini, başvurucunun başka bir araç kiraladığını belirtmiştir. Ayrıca S.Ş.; olay tarihinde akşam saatlerinde başvurucu ve Ad.Ş.nin senin arabayı almaya gidiyoruz diyerek evden ayrıldığını, kendisinin evde kaldığını, başvurucu ve Ad.Ş.nin o gece eve gelmediğini, ertesi sabah saat 09.30 gibi başvurucunun kendisini sabit bir telefon hattından aradığını, “Ne yapıyorsun, biz Eskişehir'deyiz, arabayı alacağımız şahısla aramızda bir sıkıntı oldu, Bursa'dan Eskişehir'e gitmek zorunda kaldık, sen apart evi işleteni ara evi teslim et, eşyanı al Eskişehir'e gel” dediğini, kendisinin de apartı kiraladıkları kişiyi arayarak evi teslim ettiğini, sonrasında Eskişehir'e gittiğini, başvurucu ve Ad.Ş.nin kendisine “Birader senin araba işin olmadı, bizim tokatçı olduğumuzu anladılar, bir itiş kakış oldu, biz kaçtık” dediğini, burada Bursa'dan kiraladıkları aracı tekrar Bursa'ya teslim etmesini istediğini, kendisinin de aracı alarak Bursa'da teslim ettiğini, sonrasında İzmir'e döndüğünü, cinayetle ilgisinin olmadığını, suçsuz olduğunu ve iyi niyetinin kullanıldığını beyan etmiştir.
4. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Mahkeme duruşma neticesinde başvurucunun tasarlayarak kasten adam öldürmeye yardım suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"Sanık Serkan Buluş'un maktulün yerini Denizli'den gelip, araştırarak, m[a]ktulün abisini sosyal medya ortamında kadınmış gibi kandırıp takip ederek, kendisine sosyal hizmetle uğraşankamu görevlisi süsü verip tespit ederek belirlediği, yine cinayet esnasında cinayet mahaline sanık [Ad.Ş.yi] götürdüğü, uzun süre onu beklediği, onu olay yerinden silahı ile birlikte kaçırdığı, Bursa'ya yapmak istediğini belirttiği herhangi bir araç satış işi fiilini olay zamanı dahilinde gerçekleştirmediği hususları, kardeşi [M.B.nin] maktulüniçin araştırıp kandırdığını sorduğunda maktulün tanıdığı tekstilci şahıslara 500 bin TL civarında borcu olduğunu söylemesi üzerine, tanığın da maktulün evindeki eşyanın fakir bir insan olduğunu gösterdiğini, nasıl böyle bir şey olabileceğini belirtmesine karşın olayı sorgulamamış olduğunun anlaşılması, ilişkilerini ortaya koyan HTS kayıtları ve tapeler nazara alındığında olaya suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında icrasını kolaylaştırmak suretiyle yardım eden sıfatıyla iştirak ettiğinin kabulü ile eylemlerinin yoğunluğu gözönünde bulundurmak suretiyle cezasının üst hadden teşdiden uygulanması gerektiğinin ve savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğununkabulü gerektiği ..."
5. Başvurucu anılan hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi) davanın duruşmalı olarak yeniden görülmesine karar vermiştir. Yargılamada 27/3/2019 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda diğerlerinin yanı sıra tanık S.Ş.nin duruşma günü Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla hazır edilmesi için bulunduğu yer ağır ceza mahkemesine talimat yazılmasına, gelmemesi hâlinde ise zorla getirilmesinin istenmesine karar verilmiştir.
6. Ceza Dairesince yapılan ilk celsede savunması alınan diğer sanık Y.Ş.; Denizli'den tanıdığı başvurucunun Bursa'ya geldiğinde ölen S.O.nun ağabeyi E.O.dan 50.000 TL alacağı olduğunu ve onu bulmak istediğini kendisine söylediğini, E.O.yu bulmak için başvurucu ile bir hastaneye gittiğini beyan etmiştir. Aynı celsede başvurucunun kardeşi M.B., tanık sıfatıyla alınan beyanında; annesi ve ablasıyla ağabeyinin isteği üzerine İstanbul'dan Bursa'ya geldiğini, birlikte bir apartta kaldıklarını, ertesi sabah başvurucunun sabah kendisini uyandırarak bir aileye yardım götürmeleri gerektiğini söylediğini, yakalarında kaymakamlık yazan bir kart olduğunu, başvurucunun gösterdiği eve gittiklerinde başka yardım edilecek evler olup olmadığını sorduklarını, sonra ölen S.O.nun evine gittiklerini, kapıdan konuştuklarını, hatta S.O. işe geç kaldığını söylediğinden onu istediği yere bıraktıklarını, ağabeyi olan başvurucuya konuyu sorduğunda S.O.nun Denizli'de birilerini 500.000 TL dolandırdığını ve bu kişilerin kendisinden yardım istediğini söylediğini ifade etmiştir.
7. İkinci celsede tanık S.Ş. için Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesine yazılan talimata rağmen yapılan görüşmede tanığın hazır olmadığı anlaşılmıştır. Ceza Dairesi de tanık S.Ş. ilk derece mahkemesinde ve istinaf aşamasında tüm aramalara rağmen bulunamadığından tanık olarak beyanının alınması yönündeki ara kararından vazgeçilmesine oybirliğiyle karar vermiştir. Yargılama neticesinde Ceza Dairesi, Mahkemece verilen başvurucu hakkındaki mahkûmiyet kararını kaldırarak iştirak hâlinde tasarlayarak kasten adam öldürme suçundan yeni bir hüküm kurmuştur. Söz konusu kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Sanık Serkan Buluş ile ilgili olarak Yerel Mahkemece bu sanığın yardım eden sıfatıyla [Ad.Ş.nin] eylemine katıldığının kabulünün dosya kapsamıyla uyumlu olmadığı, isabetsiz bulunduğu düşünülmüştür. Şöyle ki sanık Serkan sanık [Ad.Ş.yi] cezaevinden tanımakta olup, onun [S.O.] ve ailesini bulması talebini sadece alacağını almak için kendine ilettiğini söylemiş ise de olayın cereyan tarzı ve gelişimi incelendiğinde, bu beyanın dosya kapsamı ve hayatın olağan akışına uygun düşmediği anlaşılmıştır. Sanık Serkan, [Ad.Ş.nin] sadece 10.000 TL alacağı nedeniyle [S.O.] ve ailesini bulmasını istediğini beyan etmiş ise de alacak miktarıyla ilgili bile dosyada çelişkili beyanlar bulunduğu, mesela sanık [Y.Ş.nin] Serkan'ın [E.O.dan] 50.000 TL alacağı olduğunu, Serkan'ın bu nedenle aradığını kendisine söylediğini beyan ettiği, Serkan'ın kardeşi [M.B.nin] ise abisinin kendisine evlerine gittiği şahısların arkadaşı olan [Al.Ş.yi] 500.000 TL dolandırdığını, bu nedenle adresi bulmaya yardımcı olduğunu söylediğini beyan ettiği, esasen 10.000 TL gibi günümüz şartlarında düşük sayılabilecek bir alacak için bir şahsın Denizli'den çıkıp Bursa'ya gelmesi, burada birkaç gün kalması, film senaryolarını aratmayacak şekilde bir araştırma çabası içerisine girmesi, adres bulunduktan sonra tekrar Denizli'ye gitmesi, beyanlarda belirtildiği üzere son öldürme olayından önce özel bir araçla Denizli'den Bursa'ya gelmeleri, Bursa'dan tekrar bu aracın sanık [Y.Ş.] tarafından Denizli'ye götürülmesi ve oradan otobüsle geri dönmesi, sanık Serkan'ın iki kardeşi ve annesini İstanbul'dan Bursa'ya getirtmesi, en azından bir gece kalmaları, bu işlemlerin maliyeti düşünüldüğünde 10.000 TL alacak için yapılmasının düşünülemeyeceği, sanık Serkan'ın ilk önce ölen [S.O.yu] abisi [E.O.yu] bulduğunda 17/2/2016 ile [S.O.yu] bulduktan sonra 18/2/2016'da [Ad.Ş.] ile hemen irtibata geçtiği, sonrasında Denizli'ye gidip onunla yüz yüze de görüştükleri, öldürme eylemini planladıkları, verilen karar doğrultusunda Bursa'ya yine birlikte gelip olay yerine birlikte gidip, sanık [Ad.Ş.nin] tabanca ile ateş ederek eylemi gerçekleştirmesinden sonra yine birlikte olay yerinden kaçtıkları, yani eylemi baştan beri birlikte işleme kararı ile birlikte gerçekleştirdikleri, sanıklar [Ad.Ş.] ve Serkan'ın TCK 37 maddesi anlamında eylemin müşterek faili oldukları vicdani kanısına varılmış, sanık Serkan yönünden Yerel Mahkeme kararı kaldırılarak TCK 82/1-a, 62, 53, 58 maddeleri uygulanarak mahkûmiyetine dair aşağıda yazılı hüküm tesis olunmuştur.
Sanık Serkan suçlamayı kabul etmediğini sadece alacak nedeniyle [S.O.] ve ailesinin adresini bulduğunu, öldürme niyetinden haberinin olmadığını beyan etmiş ise de yukarıda açıklandığı üzere dosya kapsamı ve olayın cereyan tarzı nazara alındığında sadece 10.000 TL alacak için bu derece kapsamlı bir araştırma faaliyetinde bulunmanın hayatın olağan akışına aykırı düştüğü ve yapılan eylem ve araştırmaların maliyeti düşünüldüğünde 10.000 TL alacak için yapılamayacağı kanaatine varılmış, sanık Serkan'ın baştan beri öldürme niyetini bildiği, öldürme mahalline beraber geldikleri ve beraber kaçtıkları sanığın savunmasının cezadan kurtulmak amacıyla samimi olmayan beyanlar niteliğinde bulunduğu kanaatine varılmış ve itibar edilmemiştir.
Sanık [Ad.Ş.] de olayda tasarlama bulunmadığını, maktul [S.O.nun] olay anında alacağını istemesi üzerine kendisine küfretmesi nedeniyle aniden olayın gerçekleştiğini beyan etmiş ise de yukarıda açıklanan mahkememizin kabulü doğrultusunda sanık [Ad.Ş.nin] kardeşi [Al.Ş.nin] eşi [Z.T.nin] gerçekleştirdiği veya dedikodusu yapılan aldatma fiilini kendi üzerine alındığı, adeta kendi namına yakıştıramadığı, bu nedenle cezaevinden çıktıktan sonra öldürme kararını verdiği, bu doğrultuda arkadaşı Serkan'dan adresin bulunmasını istediği, adres bulunduktan sonra da kurguladığı plan doğrultusunda öldürme kararından vazgeçmeyerek, sebat ederek eylemi gerçekleştirdiği, sanığın aksi yönündeki savunmasının daha az ceza almaya yönelik bulunduğu kanaatine varılmış, sanığın savunmasına itibar edilmemiştir..."
8. Başvurucu anılan hükme karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Yargıtay 1. Ceza Dairesi 3/3/2021 tarihinde temyiz isteminin reddi ile hükmün onanmasına karar vermiştir.
9. Başvurucu, nihai hükmü 15/6/2021 tarihinde öğrendikten sonra 22/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna ve anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu; gerekçeli kararda beyanına yer verilen tanığın huzurda dinlenilmesi için Mahkemenin herhangi bir girişimde bulunmadığını, kendisine tanıklara soru sorma imkânı tanınmadığını, bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun tanık S.Ş.nin dinlenmesi konusundaki takdiri Mahkemeye bıraktığı belirtilmiş, Mahkemenin tanık S.Ş.nin dinlenmesi yönündeki ara kararından vazgeçmesini gerekçelendirdiği ve tanığın soruşturma aşamasında alınan ifadeleri ile yetinilmesine oybirliği ile karar verildiği ifade edilmiştir. Ayrıca mahkûmiyet kararında delil olarak tanık beyanlarının yanı sıra; başvurucu ile S.O.yu kasten öldüren sanık Ad.Ş. arasındaki ilişkiyi ortaya koyan HTS kayıtları ve tapelere de yer verildiği, başvurucunun maktulün adresini tespit etmek için bir plan yaptığı ve onu uyguladığının kendi beyanlarıyla da sabit olduğu vurgulanmıştır.
13. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında, tanık S.Ş.nin Ceza Dairesince tanık olarak dinlenmediğini, tanığın kendisinin Bursa'ya adam öldürme eyleminden habersiz olarak araç alım satım işi için gittiğini ortaya çıkaracak kişi olduğunu ileri sürmüştür.
14. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.
15. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı [2. B.], B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir [2. B.], B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M. [2. B.], B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ [2. B.], B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz [1. B.], B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorgulama ve sorgulatma hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).
16. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur [2. B.], B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay [1. B.], B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim [2. B.], B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların -sanığın da onlara soru sormasına imkân sağlayacak ve sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edecek şekilde- SEGBİS gibi vasıtalarla dinlenmesi telafi edici bir güvence olabilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Uğur Özcan [1. B.], B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayı kendi açısından anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).
17. Başvuru konusu olayda incelenmesi gereken ilk sorun, beyanı delil olarak kabul edilen tanığın duruşmada dinlenmemesinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığıdır. Somut olayda tanık S.Ş.nin huzurda veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmesi için adres araştırması yapılmış, adresinin bulunduğu ağır ceza mahkemesine SEGBİS ile dinlenilmesi için talimat yazılmış ancak tanığın tüm aramalara rağmen bulunamaması nedeniyle tanık dinlenmekten vazgeçilmiştir. Yargılamada ilgili tanığın dinlenilmesi noktasında Mahkeme belli bir çaba göstermiş olsa da bu çabanın yeterli olduğu söylenemez. Bu noktada ilgili duruşma tutanağı ve gerekçeli kararda tanığın duruşmada hazır edilememesinin veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmemesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya da yer verilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.
18. Eldeki başvuruda Ceza Dairesi; ölen S.O.nun diğer sanık Ad.Ş.ye 10.000 TL borcu olduğundan başvurucunun S.O.yu bulmak için Denizli'den iki kez Bursa'ya geldiğine yönelik anlatımına itibar etmemiş, bu anlatımı hayatın olağan akışına uygun bulmamıştır. Ayrıca katılan, tanık ve sanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde de alacağın varlığı, miktarı ve sebebi noktasında da açık çelişkiler olduğu Ceza Dairesince ortaya konulmuştur. Başvurucu, Denizli'den Bursa'ya gelerek sosyal medyada kendisini kadın olarak tanıttığı ölenin ağabeyi ile irtibat kurmuş ve yerini tespit etmiştir. Dahası İstanbul'dan Bursa'ya ailesi ile birlikte kız kardeşi tanık M.B.yi de çağırmış, M.B.nin anlatımıyla da ortaya konulduğu üzere kendisine ve kız kardeşine sosyal yardım kuruluşu görevlisi süsü vererek ölen S.O.nun evine kadar gitmiştir. Başvurucu, çeşitli çabalarla ölen S.O.nun adresini tespit ederek diğer sanık Ad.Ş.ye bildirmiş, sonrasında Ad.Ş. ile tekrar Bursa'ya gelmiştir. S.O.nun Ad.Ş. tarafından öldürüldüğü olayda onu olay yerine getirmiş ve öldürme eylemi sonrasında Ad.Ş. ile olay yerinden kaçmıştır.
19. Somut olayda Ceza Dairesi, başvurucu ile diğer sanık Ad.Ş. arasındaki HTS ve tape kayıtlarına, 10.000 TL alacağın tahsili için başvurucunun ilk gelişinde üç gün kadar Bursa'da kalmasına, sonra Ad.Ş. ile beraber geldiklerinde de üç gün daha Bursa'da kalmalarının masraflarına, iki defa Bursa'ya gelişteki araç kiralama ve yakıt giderleri gibi masraflara, alacağın adresi saptanmış olan bir kişiden gündüz vakti gidip istemek yerine gece saat 23.35 sıralarında istenmiş olmasına, maktulün sanığa borcu olmadığına dair tanıklıkların da varlığına, böyle bir borcun var olduğunu gösterir dosyada yazılı ya da somut bir delil bulunmamasına istinaden mahkûmiyet sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca bunlara ek olarak maktulün aracının lastiğinin havasının indirilmesinin başvurucunun amacının borç istemek olmadığını göstermesi, başvurucunun ölenin yerini Denizli'den gelip araştırarak, maktulün ağabeyini sosyal medya ortamında kadınmış gibi kandırıp takip etmesi, kendisine sosyal yardımda bulunan kamu görevlisi süsü vermesi, yine cinayet mahaline sanık Ad.Ş.yi götürmesi, uzun süre onu beklemesi, Ad.Ş.yi olay yerinden silahı ile kaçırması ve Bursa'da yapmak istediğini belirttiği herhangi bir araç satış işini olay zamanı dahilinde gerçekleştirmemesi Ceza Dairesince mahkûmiyete dayanak yapılmıştır. Bu hüküm, Yargıtay tarafından temyiz istemlerinin esastan reddi ile onanmıştır.
20. Sonuç olarak gerekçeli karar içeriğinden Ceza Dairesinin, başvurucunun S.O.nun öldürülme eylemine iştirak ettiğine dair pek çok farklı delile dayandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda duruşmada sorgulanamayan tanık S.Ş.nin beyanının mahkûmiyet kararına götüren tek veya belirleyici nitelikte delil olduğunun kabulü mümkün görünmemektedir. Başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânı bulmadığı tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olarak mahkûmiyette kullanılmadığının tespit edilmesi nedeniyle tanık sorgulama hakkıyla ilgili uygulanan testin üçüncü aşamasıyla ilgili bir inceleme yapılmamıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 30/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.