TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ÖZGÜR KARAKAYA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/50808)
Karar Tarihi: 18/9/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Metin KIRATLI
Raportör
Hüseyin Özgür SEVİMLİ
Başvurucu
Özgür KARAKAYA
Vekili
Av. Seda ŞARALDI
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza davasında sanığın hazır bulunma talebi reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Bireysel Başvuru Süreci
2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından aralarında başvurucunun da bulunduğu şüpheliler hakkında yürütülen soruşturma sonucunda düzenlenen iddianame ile başvurucu hakkında DHKP-C silahlı terör örgütü yöneticisi ve üyesi olma, mala zarar verme, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından açılan kamu davası İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülmeye başlanmış ve yargılama 22 celsede tamamlanmıştır.
3. Yargılamanın 2. celsesinde müdafii ile duruşmada hazır bulunan başvurucunun savunması alınmış, sonraki celselerin bazıları başvurucu müdafiinin katılımıyla, bazıları ise başvurucu ve müdafiinin yokluğunda yapılmıştır. Başvurucu müdafiinin hazır bulunduğu 15. celsede Başsavcılık esas hakkındaki mütalaasını sunmuş, başvurucu müdafii mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre talep etmiştir. Mahkeme, başvurucunun farklı bir suçtan dolayı tutuklanması üzerine 17, 18 ve 19. celselerde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla hazır edilmesine karar vermiş ancak başvurucunun duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılmak istemediğini beyan etmesi üzerine anılan celselerde başvurucunun yokluğunda yargılamaya devam edilmiştir. Başvurucu müdafii 19. celsede başvurucunun SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılımının sağlanmasına itiraz ederek Mahkemenin yargı çevresindeki bir ceza infaz kurumuna nakledilmesi talebinde bulunmuştur. Celse sonunda Mahkeme, başvurucunun nakli konusunda yetkisi olmadığı gerekçesiyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
4. Mahkeme, başvurucu ve müdafiinin yokluğunda yaptığı 22. celsede başvurucunun 2911 sayılı Kanun'un 32. maddesinin (1) numaralı fıkrasına muhalefet suçundan 5 ay hapis, görevi yaptırmamak için direnme suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün hapis, terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçundan 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve mala zarar verme suçlarından da beraatine karar vermiştir.
5. Beraat kararlarına karşı Başsavcılığın, mahkûmiyet kararlarına karşı da başvurucunun istinaf kanun yoluna başvurması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi (Daire) 2/7/2020 tarihinde beraat kararlarına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, mahkûmiyet kararlarının ise bozulmasına kesin olarak karar vermiştir. Daire bozma gerekçesinde; başka suçtan ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun duruşmalardan bağışık tutulma talebinin olmadığını vurguladıktan sonra hükmün kurulduğu celsede başvurucu hazır bulundurulmaksızın yargılamaya devam edilmesinin kanuna aykırı olduğunu belirtmiştir.
6. Bozma üzerine Mahkeme, başvurucunun tutuklu bulunduğu İzmir 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) gönderdiği 15/12/2020 tarihli yazı ile başvurucunun 4/3/2021 tarihinde yapılması kararlaştırılan celsede SEGBİS aracılığıyla hazır edilmesi talimatı vermiş, Daire kararı da başvurucu müdafiine celse arasında 15/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna karşın başvurucu, celse tarihinde Mahkemeye gönderdiği dilekçe ile duruşmaya bizzat katılmak istediğini, sağlık sorunları ve dava hakkında müdafii ile görüşemediği gerekçesiyle bu tarihteki duruşmaya katılmayacağını beyan etmiştir.
7. Bozma sonrası yargılama 4/3/2021 tarihinde yapılan tek celsede tamamlanmıştır. Başvurucu ve müdafiinin hazır bulunmadığı bu celsede başvurucunun dilekçesi okunmuş ve Dairenin bozma kararına uyulmasına karar verilerek yargılama tamamlanmıştır. Yargılama sonunda Mahkeme, başvurucunun bozma kararına konu suçlardan ilk hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme gerekçeli kararda, Daire kararında belirtilen usulî eksikliğin başvurucunun kendi isteğiyle duruşmaya katılmamasından kaynaklandığı belirtilmiştir.
8. Başvurucu -diğerlerinin yanı sıra- duruşmada hazır bulunmayı talep ettiği hâlde duruşmaya katılımının rızasına aykırı olarak SEGBİS aracılığıyla sağlanmaya çalışılması ve yokluğunda karar verildiğine dair itirazlarını dile getirerek anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş, Daire 30/9/2021 tarihinde 2911 sayılı Kanun'un 32. maddesinin (1) numaralı fıkrasına muhalefet ve terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçlarından verilen mahkûmiyet kararları yönünden temyiz kanun yolu açık, görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen mahkûmiyet kararı yönünden de kesin olmak üzere istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
9. Başvurucu, nihai kararı 10/10/2021 tarihinde öğrendikten sonra 20/10/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Komisyon; adli yardım talebinin kabulüne, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı dışındaki ihlal iddialarının kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin incelenmesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
B. Bireysel Başvuru Sonrası Süreç
11. Başvurucu, 2911 sayılı Kanun'un 32. maddesinin (1) numaralı fıkrasına muhalefet ve terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçlarından verilen mahkûmiyet kararlarına yönelik Daire kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmuş olup bu suçlar yönünden dava Yargıtay'da derdesttir.
12. Diğer yandan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı 8/9/2022 tarihinde, başvurucunun bozma sonrası yapılıp tek celsede tamamlanan duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep ettiği hâlde yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Daire kararının kaldırılması için 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca talepte bulunmuştur. Dairenin itirazı reddetmesi üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu (Başkanlar Kurulu) 20/10/2022 tarihinde itirazı kesin olmak üzere reddetmiştir. Başkanlar Kurulu ret kararında, başvurucunun kendi isteğiyle duruşmaya katılmaması nedeniyle hakkını kötüye kullandığını ve yargılamayı uzatmayı amaçladığını değerlendirmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
13. Başvurucu; bozma öncesi yargılamada savunmasının alındığı celse dışındaki celselerde yokluğunda yargılama yapılarak karar verildiğini, bozma sonrası yapılan yargılamada da duruşmaya bizzat getirilmek suretiyle katılmak istediğini belirtmiş olmasına rağmen talebinin Mahkemece dikkate alınmayıp SEGBİS aracılığı ile duruşmalara katılmak zorunda bırakıldığını ve yokluğunda yapılan yargılama sonucunda hüküm kurulduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; SEGBİS'e ilişkin mevzuat hükümleri ile yargısal içtihatlara değinildikten sonra başvurucunun SEGBİS üzerinden ifadesinin kendisinin tutumu nedeniyle hiç alınamadığı ve duruşmaya katılımının SEGBİS aracılığıyla sağlanması hâlinde ses veya görüntü kalitesinde sorun olduğuna dair itiraz ileri sürmediği, dolayısıyla SEGBİS'e yönelik itirazının nedenini ortaya koymadığı ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
15. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı kapsamında incelenmiştir.
16. Başvurucu hakkında 2911 sayılı Kanun'un 32. maddesinin (1) numaralı fıkrasına muhalefet ve terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçlarına konu davanın Yargıtay'da derdest olması ve başvurucunun bireysel başvuru formunda görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen ve Daire kararıyla kesinleşen mahkûmiyet kararı yönünden bireysel başvuruda bulunduğunu beyan etmesi karşısında, anılan hakka yönelik ihlal iddiası bu suçtan kesinleşen hükümle sınırlı olarak incelenmiştir.
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
18. Anayasa Mahkemesi, Şehrivan Çoban ([GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020) ve Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020) kararlarında duruşmada hazır bulunma hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararlarda öncelikle kişilerin talebine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir. Bu müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük yönünden inceleneceğini ifade etmiştir. Anılan kararlarda 5271 sayılı Kanunu'nun 196. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşmıştır (Şehrivan Çoban, §§ 72-104; Emrah Yayla, §§ 58-86).
19. Anılan kararlarda ölçülülük yönünden yapılan incelemede ise başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayanılarak kabul edilmediğinin ortaya konulmaması ve başvurucunun Dairenin bozma kararı sonrası SEGBİS yoluyla duruşmaya katılımının sağlanmaya çalışıldığı ancak başvurucunun duruşmaya katılmaması üzerine yokluğunda devam eden celsede esaslı işlemlerin yapılması nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı değerlendirilmiştir.
20. Öte yandan Anayasa Mahkemesi daha önce adil yargılanma hakkı güvencelerinden açık veya örtülü şekilde feragat edilmesinin mümkün olduğunu belirterek feragatin Anayasa'ya uygun kabul edilebilmesi için feragat iradesinin açık olmasının ve sonuçlarının kişi yönünden makul olarak öngörülebilir olmasının gerektiğini belirtmiştir. Buna ek olarak asgari usul güvencelerinin sağlanmış olması, ayrıca adil yargılanma hakkından feragat edilmesini meşru olmaktan çıkaran üstün bir kamu yararının da bulunmaması gerekmektedir (Nurettin Balta, B. No: 2016/10023, 28/12/2021, § 45). Örtülü feragatin hangi durumlarda Anayasa'ya uygun kabul edileceğine ilişkin ilkeler genel olarak Ansar Onat (B. No: 2019/14515, 15/6/2022) kararında belirtilmiştir. Buna göre örtülü feragatin geçerli olabilmesi için feragat eden tarafın söz konusu eylemlerinin sonuçlarını makul olarak öngörebileceğinin ortaya konulması gerekmektedir. Dolayısıyla yetkili yargı organlarının bu konuda varsayıma dayalı bir değerlendirme yapmamaları gerekir (duruşmada hazır bulunma hakkı bakımından yapılan benzer değerlendirmeler için bkz. Emrah Yayla, § 75). Bununla birlikte adil yargılanma hakkı güvencelerinden feragat iradesi, bunu gösteren olguların bulunmasından veya suç isnadı altındaki kişinin tutum ve davranışlarından anlaşılabilir (Ansar Onat, § 21).
21. Somut olayda duruşma, bozma kararı öncesi yirmi iki celsede, bozma kararından sonra da tek celsede tamamlanmıştır. Başvurucu, bozma öncesi yapılan yargılama sırasında yalnızca 2. celsede hazır bulunmuş; duruşmanın diğer celselerine SEGBİS aracılığı ile dahi katılmamıştır. Başvurucunun doğrudan duruşmada hazır bulunma hakkından feragat ettiğine dair bir beyanı bulunmamaktadır. Dahası başvurucu bozma sonrası yargılamanın yapıldığı tarihte de duruşmaya bizzat katılmak istediğini, sağlık sorunları ve müdafii ile görüşememiş olması nedeniyle celseye katılmayacağını dile getirmiştir (bkz. § 6). Ayrıca zımnen feragat iradesinin ortaya konulduğunu gösteren somut olguların varlığından söz etmek de mümkün gözükmemektedir.
22. Başvurucu duruşmada hazır bulunmayı istediği hâlde Mahkemece bu talep değerlendirilmeden doğrudan SEGBİS aracılığıyla hazır edilmeye çalışıldığını ve bu şekilde duruşmaya katılmayı kabul etmemesine rağmen yokluğunda duruşma yapılarak karar verildiğine dair iddialarını istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde de ileri sürmüştür. Buna göre başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkına ilişkin taleplerini kanun yolu aşamalarında dile getirdiği görülmüştür.
23. Başvurucunun bozma kararı öncesi yapılan duruşmalarda SEGBİS'e yönelik itirazlarını birçok kez dile getirdiği, bozma kararı sonrası yapılan celsede de benzer nedenle duruşmaya katılmayı reddettiği hâlde, gerekçeli kararda bozma nedenine dayanak olan hukuka aykırılığın giderilmesi açısından Mahkemece diğer seçenekler değerlendirilmeden ve olaya özgü somut gerekçeler sunulmadan başvurucunun duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılımının sağlanmaya çalışılması karşısında, en uygun aracın seçilmemesi sebebiyle müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna yol açmıştır. Buna göre somut olayda da anılan kararlarda yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
25. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/126, K.2021/45) GÖNDERİLMESİNE,
D. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.