TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
F.H. BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2021/51731)
Karar Tarihi: 18/9/2024
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Metin KIRATLI
Raportör
Ayça GANİDAĞLI DEMİRCİ
Başvurucu
F.H.
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın sanık tarafından sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 2010 yılında yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS) ilişkin başlatılan bir soruşturmada beyanına başvurulan ve 100 ve üzeri doğru yapıp 3227 şüpheli arasında bulunan şüpheli A.Ç., müdafii huzurundaki kolluk ifadesinde başvurucunun KPSS sorularını kendine verdiği yönünde beyanda bulunmuştur. Bunun üzerine başvurucu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu 11/10/2016 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde üzerine atılı suçlamaları ve tanık A.Ç.nin ifadelerini kabul etmemiştir. Başvurucu, Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/10/2016 tarihli kararı ile tutuklanmıştır.
3. Başsavcılık tarafından hazırlanan 11/11/2016 tarihli iddianamenin kabulüyle başvurucu hakkında FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
4. Başvurucu ve müdafiinin hazır bulunduğu sekizinci celsede aynı dosya sanığı A.Ç. Mahkeme huzurunda dinlenmiştir. Başvurucu ve müdafii 9/2/2017 tarihli savunma dilekçeleri ile aynı dosyanın sanığı ve başvurucu aleyhine tanık olan A.Ç.nin başvurucunun eski kiracısı olduğunu ve aralarında husumet bulunduğunu, bu kapsamda başvurucuya iftira attığını, A.Ç.nin 3/2/2017 tarihli dilekçesi ile başvurucu aleyhine olan beyanlarını yalanladığını, sanık ile başvurucu arasındaki husumete ilişkin olarak Mahkemenin istemesi hâlinde tanık dinletebileceğini belirtmiştir.
5. Diğer yandan hakkında yürütülen ceza soruşturması kapsamında tanık K.G. başvurucu aleyhine beyanlarda bulunmuştur. Bu beyanlar ilk olarak Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının yazıları ekinde başvurucunun dosyasına girmiştir. Daha sonra tanık K.G. Sandıklı Asliye Ceza Mahkemesinde istinabe yoluyla dinlenmiştir. Tanık K.G. beyanında; 1997 yılında Sandıklı ilçesinde ortaokula giderken başvurucunun bir kişiyle okulun bahçesine geldiğini, yanlarında matematik kitabı getirdiklerini, üniversite öğrencisi olduklarını ve isterlerse ders çalıştırabileceklerini söylediklerini, beş altı ay kadar evlerine ders çalışmak amacıyla gittiğini, ilk üç dört ay sadece ders çalıştırdıklarını, sonrasında Fethullah Gülen'in kasetlerini izletip kitaplarını okutmaya başladıklarını, "hizmet cemaatinden" olduklarını söylediklerini, başvurucunun "Sen istersen askerî liselere git, şu anda orada namaz kılınmıyor, içki içiliyor. Sen askerîyeye gidersen bir tane iyi bir insan oraya girmiş olur." diye telkinlerde bulunduğunu ifade etmiştir. Başvurucu tanık K.G.yi tanımadığını, verdiği beyanları kabul etmediğini beyan etmiştir.
6. Mahkeme 2/5/2019 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme başvurucunun mahkûmiyetini tanık beyanlarının yanı sıra başvurucunun ByLock kullanıcısı olmasına, FETÖ/PDY'nin üst düzey yöneticileri ile HTS kayıtlarının olmasına, 2010 yılında yapılan ilk KPSS'ye girip 120 sorudan 118 doğru yapıp ikinci sınavda ise 120 sorudan 73 doğru yapan M.H.nin başvurucunun eşi olmasına ve genel kültür testinin 9 numaralı sorusunda, aynı testin 44 numaralı sorusunda başvurucunun eşi ile aynı yanlış şıkta birleşmesine, FETÖ/PDY tarafından çalınan sınav sorularının sınav öncesinde örgüt tarafından kendisine verilmesi üzerine sınava hazırlandığı ve 2010 KPSS'de iptal edilen eğitim bilimleri ile iptal edilmeyen genel kültür-genel yetenek testlerindeki başarısının bundan kaynaklandığı kanaatine varılmasına dayandırmıştır. Ayrıca Mahkeme gerekçeli kararda başvurucunun, A.Ç.nin kolluk ifadesinin işkence altında alındığı iddiası hakkında; işkence ve kötü muameleye ilişkin herhangi bir delil olmadığı gibi A.Ç.nin kolluk ifadesinin de müdafii huzurunda alındığını açıklayarak işkenceyle ilişkilendirilen savunmanın dikkate alınmadığını belirtmiştir.
7. Başvurucunun istinaf talebi reddedilmiş, temyiz talebi üzerine ise Yargıtay 3. Ceza dairesi; başvurucu yönünden kurulan hükmün gerekçesinde başvurucunun 78748 ID numaralı ByLock kullanıcısı olduğu kabul edilmişse de Ankara İl Emniyet Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 11/8/2020 tarihli yazısıyla 78748 ID numaralı ByLock kullanıcısının A.Ü. olduğunun bildirilmiş olması karşısında dosyadaki diğer deliller dikkate alındığında Mahkemenin kabulünde ve ceza tayininde isabetsizlik görülmediğinden, bu durumun sonuca etkili olmadığını belirterek hükmü onamıştır.
8. Başvurucu 11/11/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Ayrıca yapılan incelemede başvurucu ile birlikte aynı dosyada sanık olan A.Ç.nin kollukta kamu görevlilerinin kötü muamelesine maruz kaldığı ve ifadesinin bu şartlar altında alındığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine 2021/55174 numaralı bireysel başvuruda bulunduğu ve bu başvuru hakkında kamu görevlilerinin kötü muamelesine maruz kalındığı iddialarının herhangi bir adli ve/veya idari merciye iletildiğine dair bir bilgi veya belge sunulmadığı gerekçeleriyle başvuru yollarının tüketilmemesi sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verildiği tespit edilmiştir.
10. Komisyon; adli yardım talebinin kabulüne, tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu, tanık beyanlarının mahkûmiyet hükmünde belirleyici delil olarak değerlendirildiğini ancak kendisine bu tanığı sorgulama imkânının verilmediğini ileri sürmüştür.
12. Adalet Bakanlığı görüşünde, başvurucuya hakkında beyanda bulunan tanık ifadelerinin okunduğu ve bu beyanlara karşı itiraz ve savunmalarının sorulduğu ve başvurucu ve müdafiinin söz konusu tanık ifadelerine yönelik savunmalarını Mahkemeye sundukları belirtilmiştir. Ayrıca Mahkemece söz konusu tanık beyanı dışında gerekçeli kararda yer verilen değerlendirmelerle başvurucu hakkında mahkûmiyet hükmü kurulduğuna dikkat çekilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarına atıfta bulunarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını tekrarlamıştır.
13. Başvuru, tanık sorgulama hakkı kapsamında incelenmiştir.
14. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorgulama veya sorgulatma hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya kovuşturma evresinde sorgulama ya da sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).
15. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın Mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Duruşmada sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence, sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40). Yargılamayı yürüten mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların savunmanın onlara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) gibi vasıtalarla dinlenilmesi de telafi edici güvencelerden biri olarak değerlendirilebilir (Metin Akdemir (2), B. No: 2020/3964, 21/9/2022, § 36).
16. Başvuru konusu olayda incelenmesi gereken ilk sorun, beyanı delil olarak kabul edilen tanığın duruşmada dinlenmemesinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığıdır. Başvurucu ile birlikte aynı dosyada sanık olan A.Ç., başvurucu ve müdafiinin hazır bulunduğu celse Mahkeme huzurunda dinlenmiş, diğer tanık K.G. ise istinabe mahkemesince başvurucu ve müdafiinin yokluğunda dinlenmiştir. Tanık K.G.nin neden Mahkeme huzurunda ya da SEGBİS aracılığı ile dinlenmediğine ilişkin Mahkemece bir açıklamaya yer verilmemiştir. Diğer bir ifadeyle tanığın savunmanın da hazır bulunduğu bir celsede dinlenmemesine ilişkin olarak herhangi bir geçerli neden ileri sürülmemiştir. Ancak buna ilişkin bir neden ileri sürülmemesi, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir.
17. İkinci olarak hükmün tek veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama ve sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır. Başvurucu hakkındaki gerekçeli karar incelendiğinde duruşmada dinlenmeyen tanığın başvurucu aleyhine verdiği beyanların ve diğer delillerin ağırlığı hususunda Mahkemece herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmüştür.
18. Gerekçeli karar içeriğinden Mahkemenin huzurda dinlenmeyen tanık beyanları dışında huzurda dinlenen ve 2010 yılında yapılan KPSS'de 100 ve üzeri doğru yapıp 3227 şüpheli arasında bulunan başvurucu ile birlikte aynı dosyada sanık olan A.Ç.nin, müdafii huzurundaki kolluk ifadesinde başvurucunun KPSS sorularını kendisine verdiği yönündeki beyanlarına, başvurucunun FETÖ/PDY'nin üst düzey yöneticileri ile HTS kayıtlarının olmasına ve 2010 yılında yapılan KPSS'de iptal edilen eğitim bilimleri ile iptal edilmeyen genel kültür-genel yetenek testlerindeki başarı farklılığına ve eşiyle aynı yanlışta birleştiğine ilişkin tespitlere dayandığı anlaşılmıştır (bkz. § 6). Bu kapsamda duruşmada sorgulanamayan tanık K.G.nin beyanlarının mahkûmiyet kararına götüren tek veya belirleyici nitelikte delil olduğunun kabulü mümkün görünmemektedir. Başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânı bulmadığı tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olarak mahkûmiyette kullanılmadığının tespit edilmesi nedeniyle tanık sorgulama hakkıyla ilgili uygulanan testin üçüncü aşamasıyla ilgili bir inceleme yapılmamıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.