TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET NEJDET BAYRAM BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/51504)
Karar Tarihi: 7/1/2025
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Merve ARSLANTÜRK
Başvurucu
Ahmet Nejdet BAYRAM
Vekili
Av. Zeynep TUTĞAÇ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kolluk görevlilerinin fiziksel şiddetine uğranması ve olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/10/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçundan Başlatılan Ceza Soruşturmasıyla İlgili Süreç
5. Karabük İl Emniyet Müdürlüğüne 20/3/2021 günü akşam saatlerinde Ahmet diye bilinen ve üzerinde sahte kimlik taşıyan bir şahsın ilgili adreste uyuşturucu madde satışı yaptığı ihbarı üzerine başvurucu hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan soruşturma başlatılmıştır.
6. Kolluk görevlilerince tutulan 20/3/2021 tarihli tutanağın ilgili kısmı şöyledir :
"... Bahse konu [p]ansiyon civarında araştırma yapmış olduğumuz esnada bizce daha önceden de işlem yapıldığından dolayı bilinen [S.P.], [D.Ö.] isimli şahısların olduğu ve yanlarında esmer tenli, üzerinde gri renkli hırka ve mavi renkli pantolonlu bir erkek şahsın da olduğu görülmüş ve şahısların yanlarına ivedi bir şekilde gidilmiş, şahıslara polis tanıtma kimlik karnelerimiz gösterildiği esnada esmer tenli şahıs ekomini market isimli işyeri istikametine doğru kaçmaya başladığı esnada şahıs tarafımızca yakalanmış ve biz görevlilere yumruk ve tekme atmaya çalışmak suretiyle saldırıda bulunmuş ve şahsa sakin olması gerektiği söylenildiği h[â]lde şahıs saldırgan tavırlar sergilemesi, sinkaflı kelimeler kullanmasından dolayı biz görevlilere ve kendisine zarar vermemesi için şahsa artan nispette ve kademeli olarak güç kullanılarak kelepçe takılmak suretiyle şahıs güçlükle etkisiz h[â]le getirilmiş, şahıslara daha sonradan yapılan kimlik kontrollerinde şahısların[D.Ö.],[S.P.] ve biz görevlilerden kaçan Eyüp Demir isimli şahıs olduğu anlaşılmış...[tır]"
7. Kolluk görevlileri, yakalanan şahsın üzerinden çıkan Eyüp Demir kimlik bilgileriyle oluşturulan nüfus cüzdanının sahte olduğunu değerlendirerek yaptığı araştırmada nüfus cüzdanındaki fotoğrafın Eyüp Demir'e, kimlik bilgilerinin başka birine ait olduğunu, şahsın gerçek kimlik bilgilerinin Ahmet Nejdet Bayram olduğunu, yapılan sistem araştırmasında altı suç kaydının olduğunu ve hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan yakalama emri olduğunu tespit etmiştir.
8. Başvurucu hakkında yürütülen soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan S.P. ve D.Ö. başvurucunun polisten kaçtığını, başvurucu ile polisler arasında arbede yaşandığını, başvurucunun polislere direndiğini beyan etmiştir.
9. Başvurucu; Cumhuriyet savcısı huzurundaki ifadesinde ve Sulh Ceza Hâkimliğindeki sorgusunda sivil polislerden kimliklerini göstermelerini istediğini, bunun üzerine polislerin kendisine kızdığını ve gerginlik yaşadıklarını, daha sonra ellerini arkadan kelepçelediklerini beyan etmiştir.
10. Başvurucu 21/3/2021 tarihinde saat 01.40'ta uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan gözaltına alınmış, aynı gün saat 13.30'da Cumhuriyet savcılığına sevk edilmesi nedeniyle gözaltından çıkarılmış, Sulh Ceza Hâkimliğindeki sorgusunun ardından da tutuklanmıştır.
11. Başvurucu hakkında Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesinde düzenlenen21/3/2021 tarihli ve 02.34 muayene saatli nezarethane giriş muayene raporunda "Genel durum iyi, bilinç açık, gks 15 olan hasta. Frontal kemik lateralinde ciltaltı hematom, ekimoz mevcut. Sol kulak arkası abrazyon mevcut. Acil durum bildirir geçici rapordur. Kati rapor beyin cerrahi tarafından verilmesi uygundur. Nezarethane girişinde sakınca yoktur." şeklinde tespit yer almaktadır.
12. Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) başvurucu hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, resmî belgede sahtecilik suçlarından dava açılmıştır. İddianamede başvurucunun saldırgan tavırlar sergilemesi üzerine kademeli güç kullanılmak suretiyle etkisiz hâle getirildiği açıklanmıştır.
13. Yapılan yargılama sonucunda başvurucunun uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, resmî belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine karar verilmiş olup hükümler inceleme tarihi itibarıyla istinaf aşamasında derdesttir.
B. Görevi Kötüye Kullanma Suçundan Başlatılan Ceza Soruşturmasıyla İlgili Süreç
14. Başvurucu22/4/2021tarihli şikâyet dilekçesiyle,20/3/2021 tarihinde Karabük Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince ifade vermeye götürüldüğü sırada görevli polis memurlarının darp ve cebirine uğradığını ancak şiddetin tutanaklara geçirilmediğini, söz konusu fiziksel şiddet nedeniyle röntgen filmi çekilmemesinin gördüğü şiddetin en önemli delili olduğunu, darp ve cebirin bulunmadığına dair doktor raporunun gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek şikâyetçi olmuştur.
15. Başvurucunun şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında ifadesi alınmıştır. Başvurucu; 20/3/2021 tarihinde, polis olduklarını söyleyensivil giyimli iki kişinin kendisine kimliğini sorduğunu, kendisinin de bu kişilerden kimliklerini göstermelerini istediğinde üzerine çullandıklarını, karakolda da beş kişinin kendisini dövdüğünü, daha sonra hastaneye götürüldüğünü, kafasında şişlik olduğunu, doktorun öncelikle tomografi sonucunu görmesi gerektiğini söyleyerek kendisini beyin tomografisine gönderdiğini, bir saat kadar sonra da "Darp yoktur." şeklinde rapor verdiğini ifade etmiştir.
16. Başsavcılık, Karabük Adliyesi binasının güvenlik noktası ve giriş kısmı ile hastaneye giriş ve çıkış anı ile hastanenin içini gösteren kamera kayıtlarının temin edilmesini istemiştir. Yapılan araştırma neticesinde;
i. Karabük Adliyesi kamera kayıtlarının 28 gün tutulması sebebiyle görüntü kaydına ulaşılamadığı,
ii. Hastane kamera kayıtlarının incelenmesi neticesinde düzenlenen CD Tutanağı'nda sivil polis memurlarının başvurucuyu kelepçeli olarak hastaneye getirdikleri, görüntülerde herhangi bir zor kullanma, darp izine rastlanmadığı tespit edilmiştir.
17. Başsavcılık, hastaneden başvurucu hakkında düzenlenen raporlar, radyoloji kayıtları vb. tüm evrakın temin edilerek gönderilmesini istemiştir. Hastane tarafından Başsavcılığa gönderilen tıbbi belgeler şöyledir :
i. 21/3/2021 tarihli ve saat 02.37 istemli radyoloji sonuç raporunda başvuruya acil beyin tomografisi çekildiği, tetkik sonucu bulguların "Asimetriteden dolayı değerlendirme suboptimaldir. Değerlendirilebildiği kadarıyla; Dördüncü ventrikül orta hatta ve normal genişliktedir. Serebellum, pons ve mezensefalon dansiteleri BT çözünürlüğü dahilinde doğaldır. Bazal ganglionlar ve talamuslar normaldir. Serebral parankim normal olarak değerlendirilmiştir. Kanama veya infarkt alanı izlenmemiştir. Serebral sulkus derinlikleri ve ventriküler sistem genişliği yaş ile uyumludur. Orta hat yapılarda shift izlenmemiştir. Kranial kemik yapılar doğaldır." şeklinde olduğu kayıt altına alınmıştır.
ii. 21/3/2021 tarihli, saat 02.33 giriş ve saat 04.10 çıkışlı hasta vizit detay raporunda tanı adı "İdari amaçlar için muayene, tanımlanmamış.", yakınma "nezaret giriş +kan idrar numune alımı" şeklinde belirtilmiş; raporda başvurucu hakkındaki uyuşturucu testine dair laboratuvar sonuçlarına ve acil beyin BT tetkiki nedeniyle radyoloji rapor açıklamasına(bkz. § 17, i) yer verilmiş,u ygulanan tedavilerde ilacın adı kısmına "Dikloron 75 mg/3 ml im 10 ampul" yazılmış, uygulanan hizmetlerin "acil poliklinik muayenesi, idrarda keratinin (uyuşturucu için), uyuşturucu paneli, BT, beyin" olduğu belirtilmiştir.
iii. 21/3/2021 tarihli, saat 13.51 giriş ve saat 13.57 çıkışlı hasta vizit detay raporunda başvurucuya acil poliklinik muayenesi yapıldığı bilgisine yer verilmiştir.
iv. 21/3/2021 tarihli, saat 19.37 giriş ve saat 19.42 çıkışlı hasta vizit detay raporunda acil poliklinik muayenesi ve COVID-19 testi yapıldığı, test sonucunun negatif çıktığı belirtilmiştir.
18. Başsavcılık, şüpheli Karabük İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş; kararda atılı iddiaları duyan tanığın, kamera kaydının, doktor raporu veya başkaca delilin bulunmadığını, soyut iddia dışında kamu davası açmayı gerektirir her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil olmadığını gerekçe olarak açıklamıştır.
19. Başvurucunun karara itirazı Karabük Sulh Ceza Hâkimliğince 20/9/2021 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Anayasa Mahkemesinin 7/1/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu; Başsavcılıkça hakkında yürütülen uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan başlatılan soruşturma kapsamında 20/3/2021 tarihinde gözaltına alındığını, gözaltında kolluk görevlilerinin fiziksel şiddetine uğradığını, olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmediğini belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Bakanlık görüşünde, başvurucunun şikayet ettiği olayların yaşanmasından yaklaşık bir ay sonra Başsavcılığa başvurduğu, başvurucunun darp veya cebire maruz kaldığına dair delil elde edilemediği, ihlal iddialarının incelenmesi sırasında ilgili mevzuat hükümleri ve içtihatlar ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
2. Değerlendirme
23. İhlal iddiası kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
25. İnsan onurunun korunması amacıyla Anayasa’nın 17. maddesinin ilk fıkrasında maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı güvence altına alınmış; aynı maddenin üçüncü fıkrasıyla da kişilere işkence ve eziyet yapılması, kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulması yasaklanmıştır. Bu yasak için herhangi bir istisnanın kabul edilmemesi ve Anayasa’nın 15. maddesinde savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde de maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağının ifade edilmesi, yasağın mutlak niteliğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte yasak, tüm kötü muamele durumlarını kapsamaz. Bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi, asgari bir ağırlık derecesine (ciddiyet seviyesine) ulaşmasına bağlıdır. Asgari ağırlık derecesine ulaşılıp ulaşılmadığı, görecelidir ve somut olayın koşullarının değerlendirilmesiyle belirlenir. Yapılacak değerlendirmede muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi etkenler önem taşır. Bu etkenlere ardındaki kasıt veya saik ile birlikte muamelenin amacı da eklenebilir. Ayrıca gerilimin ve duyguların yükseldiği atmosfer gibi muamelenin yapıldığı bağlam da dikkate alınması gereken diğer bir etkendir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, §§ 80, 83; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 72, 74, 75).
26. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları -kişi üzerindeki etkisi ne olursa olsun- ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder. Kesin gerekli olduğu hâllerde de güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 81).
27. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasıyla yasaklanan muamelelerin varlığına ilişkin iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. Bu delillerin değerlendirilmesinde ise sözü edilen delillerin iddiayı makul şüphenin ötesinde ispat edip etmediği gözetilmelidir. Bununla birlikte yeterince ciddi, açık ve tutarlı emareler ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karineler de iddianın ispatı için yeterli kanıt teşkil edebilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cezmi Demir ve diğerleri, § 95; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 83).
28. Kişinin gözaltı veya tutukluluk gibi devletin kontrolü altında bulunduğu sırada yaralanması hâlinde yetkili makamlar, bu olaya ilişkin tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirmekle yükümlüdür (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95) zira bu tür olayların gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgiler çoğunlukla yetkili makamların erişimindedir (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).
29. Anayasa’nın 17. maddesi “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında bireyin bir devlet görevlisinin hukuka aykırı ve Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir iddiası hakkında etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Ceza soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturmayı yürüten kişiler olaya karışan kişilerden bağımsız olmalı, soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olmalı, mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli ve soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25; Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, §§ 111, 112, 114-117; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103). Ayrıca soruşturma sonunda verilen karar, kullanılan gücün gerekliliği ve orantılılığıyla ilgili bir değerlendirme içermelidir (bazı değişiklikliklerle birlikte bkz. Cebrail Bektaş ve Yüksel Şahin, B. No: 2015/4787, 25/9/2019, § 64).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
30. Başvurucu, hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan Başsavcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında ifade vermeye götürülürken görevli polis memurlarının fiziksel şiddetine uğradığı iddiası ile şikâyetçi olmuştur. Şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında ifadesi alınan başvurucu; polislerin üzerine çullandığını, karakolda beş kişinin kendisini dövdüğünü, kafasında şişlik meydana geldiğini ancak doktorun darp olmadığına dair rapor düzenlediğini beyan etmiştir (bkz. § 15).
31. Başsavcılık atılı iddiaları duyan tanık, kamera kaydı, doktor raporu veya başka delil olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermişse de başvurucunun iddialarının temelini oluşturan bilgi ve belgeleri soruşturma dosyasına getirtmemiştir. Bu eksiklik nedeniyle başvurucunun yakalama esnasında saldırgan tavırlarla direnmesi üzerine başvurucuya kademeli olarak güç kullanıldığına ilişkin tutanak (bkz. § 6),S.P. ve D.Ö.nün başvurucunun polislere direndiğine ilişkin anlatımları (bkz. § 8), başvurucunun yaralanmasını gösteren rapor (bkz. § 11) değerlendirilememiştir. Yine bu eksiklik, başvurucunun kesin adli raporunun alınamamasına da sebep olmuştur. Bu durumda sözü edilen evraklar soruşturma dosyasına getirtilmiş olsaydı olayın gerçekleşme koşullarının aydınlatılması için teşhis işlemi yapılması, şüpheli kolluk görevlilerinin ifadesinin alınması dâhil birçok soruşturma işlemi yapılabilirdi.
32. Başvurucu hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan yürütülen soruşturma kapsamında düzenlenen tutanakta (bkz. § 6)başvurucunun saldırgan tavrından söz edilmiştir. Bilgi sahibi sıfatıyla ifadelerine başvurulan S.P. ve D.Ö. de başvurucunun polise karşı direndiğini beyan etmiştir (bkz. § 8). Yürütülen soruşturma neticesinde Başsavcılıkça düzenlenen iddianamede başvurucunun tutumu nedeniyle orantılı güç kullanıldığı açıklanmıştır (bkz. § 12). Ancak Başsavcılıkça başvuru konusu soruşturma dosyasındaki eksiklikler nedeniyle başvurucuya karşı kullanılan gücün gerekliliği ve orantılılığı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın iddianın soyut olduğunun belirtilmesiyle yetinilmiştir.
33. Anılan hususlar kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılması için yeterlidir.
34. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
35. Başvuruya konu edilen soruşturma dosyasında, şikâyet konusu olan olay nedeniyle hastanedeki tüm tıbbi evraklar istenmiştir. Hastane tarafından başvurucu hakkındaki tıbbi evrak Başsavcılığa gönderilmiş ise de gönderilen tıbbi evrak içinde uyuşturucu veya uyarıcı madde imali ve ticareti suçundan yürütülen soruşturma dosyasında başvurucunun yaralanmasına ilişkin nezarethane giriş adli muayene raporu (bkz. § 11) yoktur. Anılan raporu başvurucu da sunmamıştır. Olayı ilk elden incelemekle görevli ve yetkili olan soruşturma makamının başvurucunun adli muayene raporunda tespit edilen yaralanmasıyla ilgili değerlendirme yapma imkânı bulunmadığı somut olayda Anayasa Mahkemesinin soruşturma makamının yerine geçerek bir değerlendirme yapması ikincillik prensibi gereği mümkün değildir. Bu bağlamda kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilip edilmediğine ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır.
V. GİDERİM
36. Başvurucu, ihlalin tespiti, yeniden soruşturma yapılması ve 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
37. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma makamınca yapılması gereken iş, yenidensoruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
38. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında taleple bağlı kalınarak net 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Karabük Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2021/2788) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.