logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Haci Sülük ve Ömer Sülük [1. B.], B. No: 2021/5155, 13/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HACİ SÜLÜK VE ÖMER SÜLÜK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/5155)

 

Karar Tarihi: 13/3/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Hüseyin Özgür SEVİMLİ

Başvurucular

:

1. Haci SÜLÜK

 

 

2. Ömer SÜLÜK

Vekilleri

:

1. Av. Bahar KILINÇ

 

 

2. Av. Sezgin YILDIRIM

 

 

3. Av. Soner DEMİRCİ

 

 

4. Av. Ömer Faruk TAMER

 

 

5. Av. Gökhan TATAROĞLU

 

 

6. Av. Çağrı MUŞTU

 

 

7. Av. Ezgi SEYRAN

 

 

8. Av. İskender BOZOKLU

 

 

9. Av. Naz YAMAN

 

 

10. Av. Meltem KABADAYI

 

 

11. Av. Necdet Kaan MENDERES

 

 

12. Av. Medine Zehra YAŞAR

 

 

13. Av. Sinem YİRMİBEŞOĞLU

 

 

14. Av. Gözde Seçil ÜNAL

 

 

15. Av. Duygu ÖNDER

 

 

16. Av. Turan ERDEN

 

 

17. Av. Hamdiye MUTLU ERDEN

 

 

18. Av. Sebahattin BAK

 

 

19. Av. Nurettin SERT

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza davasında sanıklar hakkında yürütülen kovuşturma işlemleri nedeniyle adil yargılanma hakkının çeşitli güvencelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 7/1/2021 ve 5/1/2023 tarihlerinde yapılmıştır. Komisyon; başvurucu Haci Sülük yönünden 2021/2161 ve 2021/5155 numaralı başvuru dosyalarında adil yargılanma hakkı dışında ileri sürülen diğer ihlal iddialarının kabul edilemez olduğuna, anılan şikâyetin kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. 2021/2161 numaralı başvuru dosyasının kişi bakımından hukuki irtibat nedeniyle 2021/5155 numaralı başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2021/5155 numaralı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

3. Başvurucular yönünden 2023/3030 ile 2023/3747 numaralı başvuru dosyalarının kişi bakımından hukuki irtibat nedeniyle 2023/5452 numaralı başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2023/5452 numaralı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir. Komisyonca 2023/5452 numaralı başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verildikten sonra anılan dosyanın da kişi bakımından hukuki irtibat nedeniyle 2021/5155 numaralı başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin 2021/5155 numaralı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu Haci Sülük, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu Ömer Sülük, diğer başvurucu Haci Sülük'ün oğlu olup başvurucular bireysel başvuru konusu olayların geçtiği tarihte Malatya'nın Pütürge ilçesinde ikamet etmektedir.

7. Pütürge ilçesinde 31/3/2019 tarihli mahallî seçimlerin yapıldığı Bölünmez Mahallesi'ndeki okulun 1015 numaralı seçim sandığının bulunduğu odasında gerçekleşen silahlı saldırı sonucunda sandık kurulunun siyasal partili üyeleri olarak görev yapan İ.A. ile H.A.nın öldürülmesi ve İ.A.nın babası olan A.A.nın da yaralanması olayıyla ilgili olarak Pütürge Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmıştır.

8. Kolluk görevlilerinin olay yerinde yaptıkları inceleme üzerine düzenledikleri aynı tarihli tutanakta şu tespitlere yer verilmiştir:

i. Oy verme işleminin yapıldığı okul binasındaki odada İ.A.nın olay anında, H.A.nın ise odaya gelen sağlık görevlilerinin müdahalesine rağmen kurtarılamayarak vefat ettiği, A.A.nın ise kolundan yaralandığı, A.A. ile yapılan görüşmede bu kişinin başvurucu Haci Sülük'ün oğlu olan C.S.nin oğulları Ma.S., A.S. ve Ö.S. ile başvurucu Ömer Sülük'ün hedef gözeterek ateş ettiğini, oğlu İ.A.ya A.S.nin, H.A.ya da başvurucu Ömer Sülük'ün ateş ettiğini ancak kendisine kimin ateş ettiğini görmediğini söylemiştir.

ii. Olay yerindeki görgü tanıklarının beyanları doğrultusunda R.Y.nin sandık kurulu başkanı, H.Y.nin sandık memuru, A.O.A. ile maktuller İ.A. ve H.A.nın da sandık müşahidi sıfatıyla görevli olarak, H.Ç., G.O.G., E.Y., S.Al., Z.Al. ve R.K.nın yanı sıra başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük ile Haci Sülük'ün torunları olan Ö.S., Ma.S. ve A.S.nin de seçmen sıfatıyla olay anında okul içinde bulunduğu tespit edilmiştir.

iii. Yine görgü tanıklarının anlatımlarına göre S.Al. ile eşi Z.Al.ın oy kullanmak için okula geldiği, Z.Al.ın okuma yazma bilmemesi nedeniyle S.Al.ın oy verme işlemi sırasında eşine refakat etmek için oy kullanılan kabine girmek istemesi üzerine R.Y.nin bu duruma hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle izin vermediği; maktul İ.A.nın da R.Y.ye destek olması üzerine tartışma çıktığı, bu tartışmaya başvurucular ile Ö.S., Ma.S. ve A.S.nin de müdahil olduğu, tartışmanın büyümesi üzerine söz konusu olayın meydana geldiği belirtilmiştir.

iv. Okul çevresinde görevlendirilen korucular C.A. ile B.B.nin silah sesleri üzerine okula girip olaya müdahale ettiği, bu kişilerin beyanına göre A.A.nın oy sandığındaki kullanılmış oy zarflarını yanan sobanın içine atarak yaktığı, bunun üzerine kullanılmayan oy pusulalarının güvenliği sağlamak için korucular tarafından çuvala konulup B.B.nin aracının bagajına kilitlendiği bilgisi aktarılmıştır.

v. Olayın gerçekleştiği odanın çeşitli yerlerinde iki adet deforme kurşun parçası, üç adet deforme fişek çekirdeği, sekiz adet boş kovan ile beş adet de dolu hâlde tabanca fişeği ele geçirilmiştir.

9. Şikâyetçi A.A. kollukta alınan ifadesinde;

i. Olay günü maktuller İ.A. ile H.A.nın S. Partisinin sanık müşahidi olarak görev yaptığını, oy kullanıp okulda beklediği sırada oy sandığının olduğu yerde başvurucular ile başvurucu Haci Sülük'ün torunlarının bulunduğunu, Z.Al.ın okur yazar olmaması nedeniyle başvurucu Haci Sülük ve yakınlarının bu kişinin açıktan oy kullanmasını istediğini ancak sandık müşahitlerinin buna izin vermediğini,

ii. Bunun üzerine başvurucular ile başvurucu Haci Sülük'ün torunları olan K.S., Ma.S. ve Ö.S.nin yanlarında getirdikleri tabancalarla hedef gözeterek ateş etmeye başladıklarını, K.S.nin maktul İ.A.ya, başvurucu Ömer Sülük'ün de maktul H.A.ya ateş ettiğini gördüğünü, kendisinin de sol kolundan yaralandığını ancak kendisine kimin ateş ettiğini görmemekle birlikte bu kişinin K.S. olduğunu düşündüğünü,

iii. İsmini verdiği bu kişilerin maktul H.A.nın evine seçimden önce gelerek oy verme konusuyla ilgili olarak "Oyunuzu bize vereceksiniz, yoksa olanlara katlanırsınız, size yazık olur." diyerek tehdit ettiğini, bu sırada maktulün evinde komşuları B.Ç., H.Ç. ve H.G.nin de olduğunu, okuldaki silahlı saldırıya ise S.Al., M.Ö., A.O.A., E.Y. ve G.O.G.nin bizzat şahit olduklarını söylemiştir.

10. Kolluk tarafından olaya ilişkin bilgisine başvurulan kişilerin "Bilgi Alma İfade Formu" başlıklı tutanak ile alınan ifadeleri şöyledir:

i. G.O.G. ifadesinde;

- Olay günü oy kullanıp okulun dışında beklediği sırada şikâyetçi A.A.nın okuldan içeri girdiğini, ardından seçmen E.Y.nin okuldan çıkıp yanına geldiğini ve içeride Z.Al.ın oy kullanmasıyla ilgili tartışma olduğunu söylediğini, bunun üzerine okula tekrar girdiğini, sandık başkanı R.Y.nin elindeki oy pusulası ile Z.Al.a nasıl oy kullanacağını anlattığını, bu sırada maktul İ.A.nın R.Y.ye Z.Al.ın eşiyle birlikte oy kullanmasının doğru olmadığını söylediğini, A.A.nın da İ.A.ya "Bırak Z.Al.ın yanında kocası ya da sandık başkanı girsin." dediğini, R.Y.nin ise kendisinin şikâyet edileceğini söyleyip buna izin vermediğini, bu sırada başvurucu Haci Sülük ve torunlarının bu tartışmaya katılıp S.Al.ın eşinin yanında oy kullanmaya girmesi gerektiğini söylediğini,

- Daha sonra silah sesleri gelince okulun içindeki odunluğa kaçtığını, içeridekiler panikle dışarı kaçınca yine olayın olduğu odaya gelip kapısından bakınca maktulleri yerde yatarken, babaları A.A.yı da kolunu tutup "Beni niye vurdunuz?" diye bağırırken gördüğünü, içeride bu üç kişiden başka kimsenin kalmadığını,

- Olayın saat 10.00 ila 10.30 sıralarında yaşandığını, olay anında içeride seçmenlerden E.Y., R.K., H.Ç. ile S.Al. ve eşi Z.Al., sandık kurulu başkanı R.Y., sandık görevlisi H.Y., başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük ile başvurucu HaciSülük'ün torunu olan Ö.S.nin olduğunu, Haci Sülük'ün diğer torunları A.S. ve Ma.S.nin olay anında orada olup olmadığını hatırlamadığını,

- Olay sırasında bir kargaşa ortamı yaşandığını ancak kimsenin elinde silah görmediği gibi kimin ateş ettiğini de bilmediğini, başvurucu Haci Sülük'ün oğluna ya da torunlarına ateş etmeleri yönünde talimat verdiğine tanık olmadığını, olaydan sonra okuldan çıktığında başvurucu Haci Sülük ve yanındakilerin okulun hemen yukarısında park hâlinde duran siyah renkli pikap cinsi bir otomobile binip gittiklerini söylemiştir.

ii. A.O.A. ifadesinde G.O.G.nin beyanlarına benzer yönde anlatımda bulunmuş ve onun beyanlarına ek olarak başvurucu Haci Sülük ve akrabalarının olaydan sonra koşarak okulun aşağısında bulunan yola doğru gittiklerini söylemiştir.

iii. B.B. ifadesinde;

- Güvenlik korucusu olup seçimin yapıldığı okulun çevresinde C.A. ile görevlendirildiğini, seçim sırasında sonradan başvurucu Haci Sülük'ün torunları olduğunu öğrendiği iki gencin kendilerine ve dışarıda bulunan vatandaşlara çay servisi yaptıklarını, kısa süre sonra okulun içinde bağrışma sesleri ve birilerinin "Güvenlik" diye bağırdığını duyup okula yöneldikleri sırada okulun içinden yaklaşık on el silah sesi duyduklarını, kendileri okuldan içeri girecekleri sırada okuldaki kişilerin dışarı kaçmaya başladıklarını,

- Bu sırada başvuruculardan Ömer Sülük'ün elinde bir demir parçasıyla dışarı çıktığını, onun arkasından da başvurucu Haci Sülük'ün çıktığını, başvurucu Haci Sülük'ün torunlarının ise Haci Sülük'ten önce ve kargaşa yaşandığı sırada dışarı çıktığını ancak o anda onları fark etmediklerini, okuldan çıkanlarla dışarıda bulunan vatandaşlar arasında kargaşa yaşanması üzerine kendisinin C.A. ile havaya ateş ettiğini,

- Okulun yaklaşık kırk metre aşağısında bağrışma duymaları üzerine o yöne doğru baktıklarında başvurucu Haci Sülük'ün torunlarından ikisini gördüklerini, bu kişilerin birbirlerinin üzerlerine bakıp içlerinden birinin "Ma. vurulmuş." diye bağırdığını, iki gençten birinin elinde siyah renkli bir cisim tuttuğunu ancak aralarında mesafe olduğu için hangisinin bağırdığını ve kimin elinde ne tuttuğunu göremediğini, sonra bu iki gencin yaya olarak kaçmaya başladığını,

- Okuldan tekrar bağrışma gelince okuldan içeri girip maktulleri yerde yatarken gördüklerini; şikâyetçi A.A.nın ise kolundan yaralı olduğunu, bunun üzerine kolluk görevlilerine haber verdiklerini beyan etmiştir.

iv. Güvenlik korucusu olan C.A. ifadesinde olay günü birlikte görev yaptıkları B.B.nin beyanlarına ek olarak okulun aşağısında gördüğü iki gençten birinin diğerine eliyle gizlediği siyah renkli bir tabancayı uzatıp verdiğini, bu tabancayı net olarak gördüğünü, tabancayı eline alan kişinin ise başvurucu Haci Sülük'ün yanında çalışan C.K.yı yanlarına çağırıp aldığı tabancayı C.K.ya verdiğini, C.K.nın da montunu kaldırıp tabancayı beline taktıktan sonra ortadan kaybolduğunu, o iki gencin ise koşarak kaçmaya başladığını söylemiştir.

v. S.Al. ifadesinde;

- Eşi Z.Al. ile oy kullanmaya geldikleri okulda başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük ile Haci Sülük'ün iki torununu gördüğünü ancak bu kişilerin İstanbul'da yaşıyor olmaları nedeniyle isimlerini bilmediğini, başvurucu Haci Sülük'ün oğlu olan C.S.nin erken saatlerde oy kullanıp kendi aracıyla Pütürge'ye gittiğini ancak onun yanında başkası olup olmadığını görmediğini,

- Kendi oyunu kullandıktan sonra okuma yazma bilmeyen eşine oy kullanması için yardım etmek istediğini ancak sandık başkanı R.Y. ile maktul İ.A. buna itiraz edince içeride bulunanlar arasında tartışma çıktığını, bunun üzerine eşini tek başına oy kullanması için kabine yönlendirip kendisi dışarı çıkmak üzere olduğu sırada içeriden silah sesleri gelince kendisini dışarı attığını, eşi Z.Al.ın da kaçarak arkasından geldiğini, dışarı çıktıktan sonra bir daha içeri girmediğini ve kimin kime ateş ettiğini de görmediğini beyan etmiştir.

vi. R.K. ifadesinde;

- Okula geldiğinde içeride sandık başkanı haricinde maktulleri gördüğünü, onların babası olan A.A.nın ise okula kendisi oy kullandıktan sonra geldiğini, içeride ayrıca başvurucular ile başvuruculardan Haci Sülük'ün torunlarından iki ya da üç kişinin olduğunu ancak bunların kim olduğunu bilmediğini,

- Oy kullanıp içeride oturduğu sırada A. ve S. soyadlı kişiler arasında tartışma çıktığını, ardından da silah sesleri geldiğini, hemen oradan kaçtığını ve kimin kime ateş ettiğini görmediğini söylemiştir.

vii. B.Ç. ifadesinde;

- Güvenlik korucusu olduğunu, olay günü evde oturduğu sırada kardeşinin yanına gelip silah sesleri duyduğunu söylemesi üzerine oy verme işleminin yapıldığı okula doğru koştuklarını, okul binasının bulunduğu yoldan başvurucu Haci Sülük'e ait siyah renkli pikap tarzı bir aracın geldiğini, başvurucu Haci Sülük'ün yanında çalışan işçisi C.K.nın aracı kullandığını, şoför koltuğunun yanında ise Ma.S.nin oturduğunu, araçta sadece bu iki kişinin olduğunu,

- C.K.nın araçla manevra yapıp okulun olduğu yere yöneldiğini ve okulun aşağısındaki viraja gelince burada araca başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük ile Haci Sülük ve torunu Ö.S.ve yüzünü göremediği genç bir kişinin bindiğini, böylece araçta altı kişi olduğunu, bu kişiler araca bindiğinde kendisiyle araç arasında yaklaşık beş metre mesafe olduğunu, başvurucu Haci Sülük'ün yanına gidip "Silah sesleri geldi, hayırdır?" diye sorduğunu, onun da sinirli şekilde "Canım sıkıldı, havaya sıktım." diye cevap verdiğini, bu kez de nereye gittiklerini sorduğunda başvurucu Ömer Sülük'ün eve gittiklerini söylediğini, sonra da aracın hızla olay yerinden uzaklaştığını,

- Okula gidip şikâyetçi A.A.ya neler olduğunu sorduğunda "Hepsi birden bize ateş ettiler." dediğini, yine A.A.nın kendisine başvurucular ile başvurucu Haci Sülük'ün torunlarının hepsinde tabanca gördüğünü ve ateş ettiklerini söylediğini,

- Maktul H.A. ile kapı komşusu olduklarını 29/3/2019 günü saat 20.30 sıralarında maktul H.A.nın evinde diğer maktul İ.A. ile H.Ç. ve H.G. ile oturdukları sırada eve başvurucu Haci Sülük ile kardeşi K.S. ve torunu Ö.S.nin geldiğini, başvurucu Haci Sülük'ün biraz oturduktan sonra maktul H.A.ya "Bizim niye buraya geldiğimizi biliyorsun." dediğini, maktul H.A.nın da "Amca sen bizi şimdiye kadar sormadın, beni [S. adlı siyasal parti] sandık müşahidi olarak yazmış, ben onlara söz verdim." dediğini, başvurucu Haci Sülük'ün maktul H.A.ya "Sizin buradaki bir oyunuz dışarıdaki yüz oya bedel." dediğinde maktul H.A.nın "Ben yeminliyim, veremem." diye söylediğini, bunun üzerine başvurucu Haci Sülük'ün sinirlenerek "Hem bana yazık olur, hem de sana yazık olur." diye maktul H.A.yı tehdit edip birlikte geldiği kişilere de "Biz yanlış yere geldik, kalkın gidelim." dediğini ve geldiği kişilerle birlikte evden ayrıldığını beyan etmiştir.

viii. E.Y. ifadesinde;

- Oy kullanmak için geldiği okul içindeki odada maktullerin görevli oldukları sandığın başında bulunduklarını, şikâyetçi A.A.nın saat 08.30 sıralarında sandık başına geldiğini, başvurucular ile başvurucu Haci Sülük'ün torunları olan Ö.S. ve Ma.S.nin yanlarında çalışan C.K.nın kullandığı siyah renkli pikap araçla okulun olduğu yere geldiklerini, başvurucu Haci Sülük'ün oğlu olan C.S.nin de kendi aracıyla ve yanında kız kardeşi ile oğlu A.S. ile okula geldiğini, saat 07.00 sıralarında oy kullanma işlemi başladığında C.S.nin kız kardeşi ve oğlu A.S. ile oylarını kullandıklarını, sonra C.S.nin başvurucu Haci Sülük'e Pütürge ilçesine gideceğini söyleyip geldiği kişilerle birlikte okuldan ayrıldığını,

- Başvurucu Haci Sülük'ün kardeşi olan K.S.nin okulda olmadığını, oyunu kullanıp dışarıda beklediği sırada okuldan bağrışma ve silah sesleri geldiğini, bu sesler üzerine okulun içinde bulunan kişilerin dışarıya doğru kaçmaya başladığını, başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük ile Haci'nin torunları olan Ö.S. ile Ma.S.nin, C.K.nın kullandığı pikaba binerek olay yerinden ayrıldığını, olay anında kimin ateş ettiğini göremediğini söylemiştir.

ix. H.Ç. ifadesinde;

- Z. Al.ın oy kullanmasına ilişkin çıkan tartışma sırasında sandık kurulu başkanı R.Y.nin telefonla seçim yetkilisini arayıp telefonun hoparlörünü açtığını, görüştüğü kişinin de S.Al.ın kabine girmesine izin vermediğini, bunun üzerine başvurucu Haci Sülük'ün diğer başvurucu Ömer Sülük'ü okulun dışına çıkardığını, yaklaşık beş dakika sonra başvurucu Haci Sülük'ün geri geldiğini, ardından da başvurucu Ömer Sülük'ün sinirli şekilde tekrar içeri girip sandık kurulunun önündeki masaya elini vurarak "Seçim iptal" diye bağırdığını,

- Maktul İ.A.nın R.Y.ye telefonla nereyi aradığını sorduğunda R.Y.nin Yüksek Seçim Kurulunu aradığını söylediğini, ardından İ.A.nın R.Y.ye okuma yazma bilmeyen Z.Al.ın yanında ya onun eşinin ya da R.Y.nin girmesini istediğini ancak R.Y.nin bu durumda kendisinin şikâyet edilebileceğini belirttiğini, şikâyetçi A.A.nın da maktul İ.A.ya "Sen karışma, onlar kendi aralarında hallederler." diye telkinde bulunduğunu,

- O sırada başvurucu Haci Sülük'ün başvurucu Ömer Sülük'e hitaben maktulleri kastederek "Bunların burada ne işi var, bunlar her seçimde burnumun dibine çıkıyorlar" dediğini, ardından S.Al. ile R.Y. arasındaki tartışmanın şiddetlendiğini, bu sırada kendisi sigara içmek için dışarı çıkacağı sırada silah seslerinin geldiğini, tekrar içeri geldiğinde maktulleri yerde yatarken gördüğünü, başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük'ün ellerinde silahlarının olduğunu, başvurucu Haci Sülük'ün torunu olan Ö.S.nin de sol elinde silah, sağ elinde de demir çubuk tuttuğunu, başvurucu Haci Sülük'ün ismini bilmediği diğer torununun da elinde silah tutarak dışarıyı gözetlediğini,

- Bunun üzerine kendisinin hızla dışarı çıkıp güvenlik görevlilerini çağırması üzerine korucuların olay yerine geldiğini, bu esnada önce seçmen olarak orada bulunan G.O.G., S.Al., E.Y., R.K. ve A.O.A.nın, ardından da sırayla başvurucu Ömer Sülük ve başvurucu Haci Sülük'ün torunlarının dışarı çıktığını, en son başvurucu Haci Sülük'ün çıktığını, bu kişilerin sonra da olay yeri yakınında duran araca binip uzaklaştığını, başvurucu Haci Sülük'ün torunu olan A.S.nin de olay yerinde olduğunu ancak bu kişinin olay anında okul içinde olup olmadığını hatırlamadığını,

- Olay anında başvurucu Haci Sülük'ün torunlarına ya da diğer başvurucuya maktullere ateş etmeleri yönünde talimat verdiğine şahit olmadığını belirtmiştir.

x. Y.A. ifadesinde,

- Oy kullanmak için geldiği okulda başvurucular ile Ö.S., Ma.S. ve K.S.yi gördüğünü, bir ara başvurucu Haci'nin sandık başkanı olan kişiye "Bak benim kızım savcı, sizi burada sürgün ettiririm" diye tehdit ettiğini, muhtarlık görevi yapmakta olan M.K.nın da o esnada başvurucu Haci'nin yanında olduğunu,

- Kendi işleri için Malatya'ya geldiği sırada söz konusu olayı öğrenip tekrar Pütürge'ye döndüğünü söylemiştir.

xi. Sandık görevlisi olan H.Y. ifadesinde;

- Z. Al.ın oy kullanma sürecinde başvurucular ile başvurucu Haci Sülük'ün torunları Ö.S., A.S. ve Ma.S.nin sandık kurulu başkanı R.Y.ye oy kullanma sırasında Z.A.nın yanında onun eşinin de kabine girmesine izin vermesini istediklerini, R.Y. ilçe seçimi müdürünü telefonla arayıp hoparlörü açarak durumu anlattığında konuştuğu kişinin de bu durumun hukuka aykırı olacağını söylediğini,

- Telefonu kapattıktan sonra başvurucu Haci ve yanındakilerle S.Al.in itirazlarını sürdürdüğünü, bunun üzerine R.Y.nin sandık müşahitlerine bu konuda itirazlarının olup olmadığını sorduğunu, A. Partisi müşahidinin itiraz etmediğini, maktul İ.A.nın ise buna izin vermeyeceğini belirttiğini, İ.A.nın telefonla bir avukatı arayıp durumu anlattığını ve konuşması için de telefonu R.Y.ye verdiğini,

- Başvurucu Ömer Sülük'ün elini masaya vurup "Seçim iptal." dediğini, bu sırada başvurucular ile başvurucu Haci Sülük'ün torunlarının maktul İ.A. ile tartışmaya başlayıp maktulün üzerine yürüdüklerini ve ona saldırdıklarını, soba kapağını açmak için kullanılan demir çubuğu o esnada başvurucu Ömer Sülük'ün elinde gördüğünü, koruculara seslenmek için dışarıya doğru hareketlendiğinde silah sesi duyduğunu, koruculara haber verip tekrar okula yöneldiğinde silah seslerinin arttığını ve insanların okuldan kaçtıklarını,

- Okulun kenarına saklandığı sırada başvurucunun torunlarından A.S.nin Ma.S.ye silah verdiğini, Ma.S.nin üzerinde ayrıca bir silah daha olduğunu, sonra başvurucu Haci Sülük'ün, torunları ve başvurucu Ömer Sülük ile bir araca binip olay yerinden uzaklaştıklarını, olay anında başvurucu Haci Sülük'ün diğer kişilere ateş etmeleri yönünde talimat verdiğine şahit olmadığını beyan etmiştir.

xii. Z.Al. ifadesinde eşi S.Al. ile oy kullanmak için okula geldiklerini, oy kullanacağı sandığın olduğu odada sandık başkanı ve diğer sandık görevlilerinin dışında seçmen olarak R.K., E.Y., A.O.A., H.Ç., G.O.G.nin yanı sıra başvurucular ile başvurucu Haci Sülük'ün ismini bilmediği iki torunu ve maktuller İ.A. ve H.A. ile şikâyetçi A.A.nın olduğunu, kendisi okuma yazma bilmediği için eşi S.Al.ın yardımcı olmak amacıyla kabine girmek istediğini ancak sandık başkanının buna itiraz ettiğini, sandık başkanı kendisine nasıl oy kullanacağını anlatırken bir anda içeride silahların patladığını, korkuyla kendisini dışarı attığını, okuldan çıkıp hızlıca evine gittiğini, olay sırasında da kimin kime ateş ettiğini görmediğini söylemiştir.

xiii. B.A. 3/4/2019 tarihinde alınan ifadesinde;

- Seçim günü Z.P.nin kendisini telefonla arayıp oy kullanması için okula götürmeyi teklif ettiğini, Z.P.ye kendisini başvurucu Haci Sülük'ün evinin yakınından almasını söyleyip saat 10.00 sıralarında söylediği yere eşinin yardımıyla gittiğini, başvurucu Haci Sülük'ün evine ait balkonun altındaki sandalyede oturduğunu, eşinin de yanında durup ayakta beklediğini, bu şekilde yaklaşık yirmi dakika beklediğini,

- Bu sırada başvurucu Haci Sülük'ün eşinin evin içinde olduğunu, ardından evin karşı cephesinden iki genç kişinin geldiğini, bu kişilerin başvurucu Haci Sülük'ün torunları olduğunu, bu iki kişi eve girdikten beş dakika kadar sonra aynı istikametten başvurucuların yürüyerek geldiklerini, bu kişilerin ellerinde ya da üzerlerinde silah bulunmadığını,

- Başvurucu Haci Sülük'ün gelip yanına oturduğunu, diğer başvurucu Ömer Sülük'ün de ayakta beklediğini, bu sırada başvurucu Haci Sülük'ün evde bulunan eşi A.nın başvurucu Haci Sülük'e "İyi bir şey yapmışsın" diye bağırdığını, başvurucu Haci Sülük'ün de "Sus içeri gir" dediğini, bunun üzerine başvurucu Haci Sülük'e konunun ne olduğunu sorduğunda başvurucu Haci Sülük'ün bir şey olmadığını söylediğini ancak kendisinin herhangi bir kişiyi vurduğuna dair bir şey anlatmadığını,

- Konuşma sırasında yanlarına Z.P.nin geldiğini, yanlarına E.P. de gelince eşi, başvurucu Haci Sülük'ün torunları ve başvurucularla birlikte ZP.nin aracına bindiklerini, oy kullanacağı okula gelince araçtan indiğini, diğerlerinin de Pütürge istikametine gittiğini söylemiştir.

xiv. Sanık kurulu başkanı olarak görev yapan R.Y. ifadesinde olay günü oy kullanma meselesi nedeniyle tartışma çıktığını, bu tartışma esnasında başvurucu Haci Sülük ile onun oğlu ve torunlarının maktul İ.A.nın üzerine yürüdüklerini, bu sırada İ.A.ya soba açmakta kullanılan demir çubuk ile vurulduğunu ancak kim tarafından vurulduğunu görmediğini, tarafları sakinleştirmek isterken silah patlama sesleri duyduğunu ancak kimin ateş ettiğini görmediğini, Ma.S.nin elinde silah gördüğünü, silahla vurulmadan önce birinin elini masaya vurarak "Seçim iptal" diye söylediğini ancak bunu kimin söylediğini de görmediğini, maktullerin şüphelilere yönelik fiziksel müdahalede bulunmadıklarını, olay öncesinde ya da olay sırasında başvurucu Haci Sülük'ün oğluna ya da torunlarına hitaben maktullere ateş etmeleri yönünde talimat verdiğini duymadığını söylemiştir.

xv. M.Ö. ifadesinde;

- Olay günü oy kullanma meselesi nedeniyle tartışma çıktığını, kendisinin odaya girerek şikâyetçi A.A. ile tokalaştığı esnada başvurucu Ömer Sülük'ün eğilerek sobanın yanından bir demir çubuk aldığını ve maktul İ.A.ya bununla vurduğunu, bu esnada başvurucu Haci Sülük'ün kirli sakallı olan torununun elindeki silahı İ.A.ya yönelttiğini,

- Kendisinin koruculara haber vermek üzere dışarıya doğru hareketlendiği esnada içeriden çok sayıda silah sesi geldiğini, daha sonra içeriden insanların kargaşa hâlinde dışarıya kaçtığını ve şikâyetçi A.A.nın kolunu tutarak başvurucu Haci Sülük'e hitaben "Haci bunu neden yaptınız?" diye bağırdığını, içerinden çıkan başvurucu Haci Sülük'ün C.K.ya "Arabayı çalıştır" diye seslendiği,

- C.K. ile başvurucular henüz araca binmeden önce başvurucu Haci Sülük'ün iki torununun okulun aşağı tarafında kaçtığını ve yaklaşık on beş metre sonra durduklarında torunlardan birinin başvurucu Haci Sülük'e Ma.S.nin ayağından vurulduğunu söylediğini, olay sırasında şikâyetçi ile maktullerin üzerinde silah görmediğini beyan etmiştir.

xvi. R.Ö. ifadesinde,

- Olay günü saat 09.30 sıralarında eşiyle oy kullanacakları sandığa geldiklerinde içeride bulunan S.Al.ın, eşi Z.Al.a oy kullanması konusunda yardımcı olmak istediğini ancak maktul İ.A.nın bunun yasak olduğunu söyleyip S.Al.a itiraz ettiğini, bu esnada sandık başkanının ise Z.Al.a nasıl oy kullanacağını anlattığını,

- Bu tartışma esnasında başvurucu Ömer Sülük'ün sobanın yanında bulunan demir çubuğu alarak maktul İ.A.nın kafasına vurmaya, seçmenlerden A.O.A.nın da başvurucu Ömer Sülük'e engel olmaya çalıştığını, maktul İ.A.nın yanında bulunan Ma.S.nin, elindeki tabancayla maktul İ.A.ya bir el ateş ettiğini, kendisinin de sıranın altına eğildiğini, bu sırada çok sayıda silah sesi duyduğunu ancak kimin ateş ettiğini göremediğini, olay öncesinde ya da olay sırasında başvurucu Haci Sülük'ü oğluna veya torunlarına hitaben maktullere ateş etmeleri yönünde talimat verdiğini duymadığını,

- Daha sonra dışarı çıktığında Ma.S.yi elindeki tabancayla okuldan kaçarken gördüğünü, Ma.S. kaçarken ileride durduğunu, Ö.S.nin bu sırada Ma.S.nin yanına gittiğini ve başvurucu Haci Sülük'e "Dede, [Ma.S. de] vurulmuş" diye bağırdığını, ardından da Ö.S., Ma.S. ile başvurucuların yaya olarak okuldan aşağı doğru kaçtıklarını,

- Başvurucu Haci Sülük'ün okulun yukarısında bekleyen pikap tarzındaki siyah araca binip olay yerinden ayrıldığını, bu aracı C.K.nın kullandığını, olay sırasında maktuller İ.A. ve H.A.nın şüphelilere saldırıda bulunmadıklarını beyan etmiştir.

xvii. Başvurucu Haci Sülük'ün oğlu olan Mi.S. Pütürge Cumhuriyet Başsavcılığınca tanık sıfatıyla alınan ifadesinde;

- Seçim günü farklı mahallelerdeki okulları ziyaret ettiği sırada farklı siyasal parti mensuplarıyla tartışmalar yaşanması üzerine kendi mensup olduğu siyasal partinin binasına parti görevlilerini toplayarak sakin olmaları yönünde telkinde bulunduğunu, bu sırada ağabeyi C.S. ile yeğeni A.S.nin de yanında olduğunu,

- Toplantı bittikten sonra hep birlikte parti binasında kaldıklarını, bireysel başvuruya konu olayı saat 10.30 sıralarında C.S.den öğrendiğini, olayı A.S.ye anlatmadıklarını, yaklaşık bir saat kadar sonra köyden geçmiş olsun dileklerini iletmek için gelen kişilerle konuştukları sırada A.S.nin olayı öğrendiğini,

- Sonrasında Ö.S. ve K.S. ile başvurucuların ilçe merkezine gelip polis refakatinde jandarma görevlilerine teslim olduklarını, saat 18.00 civarında A.S.nin de olayla ilgili olduğu bilgisi verilince onu da jandarmaya teslim ettiğini, Ma.S.nin olaydan sonra yaralı olarak kaçtığını duyduğunu, kendisinin olay yerinde olmadığını ve olayın nasıl meydana geldiğini bilmediğini beyan etmiştir.

11. Jandarma görevlilerinin düzenlediği 31/3/2019 tarihli tutanaklara göre; başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük ile Haci Sülük'ün kardeşi K.S. ve torunu Ö.S.nin kendi rızalarıyla teslim olacaklarına dair bilgi edinilmiş ve bu kişiler aynı gün saat 13.55 sıralarında Pütürge ilçe merkezinde bulunan yol emniyet ve kontrol noktasına polis ekipleriyle birlikte gelerek jandarma görevlilerine teslim olmuşlardır. A.S. de saat 18.30 sıralarında jandarma görevlilerine gelerek teslim olmuş, diğer yandan başvurucu Haci Sülük'ün yanında çiftçi olarak çalışan C.K. ise Bölünmez Mahallesi'nde başvurucu Haci Sülük'e ait evde yakalanmıştır.

12. Başvurucu Haci Sülük, şüpheli sıfatıyla kollukta müdafiinin de hazır bulunmasıyla alınan ifadesinde;

i. Seçim günü A. Partisi adına sandık müşahidi olarak görevlendirildiğini, sabah okulda sandık başkanı ve iki üye ile seçim sandığını hazırladıklarını, maktuller İ.A. ile H.A.nın da başka bir partinin müşahidi olduğunu, oy verme işlemi başladığı sırada yanında torunları Ö.S. ile Ma.S., başvurucu Ömer Sülük ve şikâyetçi A.A.nın olduğunu,

ii. S.Al. ile eşi Z.Al. oy kullanmak için geldiğinde kendisi ve torunlarının Z.Al.a yardım etmek istediklerini ancak maktullerle şikâyetçinin buna itiraz ettiğini, aralarındaki tartışmanın büyüdüğünü ve o kişilerin kendilerinin üzerine yürüdüğünü, bu sırada maktul H.A.nın belinden tabanca çıkardığını görünce kendisini okuldan dışarı attığını, bu arada yoğun şekilde silah seslerinin geldiğini ancak dışarıdaki korucuların da havaya ateş etmeleri nedeniyle kimin kaç el ateş ettiğini bilmediğini,

iii. Kendisi dışarıya çıktıktan kısa süre sonra torunu Ö.S. ile başvurucu Ömer Sülük'ün de geldiğini ancak Ma.S.nin gelmediğini, kalabalıkta yer alan kişilerden Ma.S.nin vurulduğunu ya da kaçtığını duyduğunu, olay yerinden uzaklaştıktan sonra köy minibüsüne denk geldiklerini, sonra da üçü birlikte karakola sığındıklarını,

iv. Ruhsatlı tabancası olduğunu ancak bunu seçim nedeniyle yanına almadığını, bildiği kadarıyla oğlu ve torunlarının da yanlarında silah olmadığını, ölen ve yaralanan kişilerle uzaktan akraba olduklarını, maktul H.A.nın İstanbul'da oturan kardeşleri kendisine yönelik maktule uğrarsa onu ikna edip istediği siyasal partiye oy vereceklerini söyledikleri için olaydan yirmi gün kadar önce S.Al. ile maktul H.A.nın evine gittiğini ancak onu evde bulamadığı için haber bıraktığını,

v. Seçimden bir gün önce de şikâyetçi A.A.nın kendisine "Ne yap yap H.A.ya uğra, uğrarsan oy verecek, gönlünü al" demesi üzerine aynı gün İstanbul'dan gelen kardeşi K.S. ile maktulün evine gittiklerini, o sırada evde yaklaşık beş kişilik bir misafir grubunun olduğunu, maktulün kendilerini soğuk karşıladığını, oğlu için maktulden oy istediğinde maktulün "Ben A. Partisine oy vermem" dediğini, kendisinin de maktule "Bu parti meselesi değil, senin köylün belediye başkanı olacak, bu senin için de şereftir, senin oyun başka oylardan daha değerlidir" dediğini ancak maktulün yüz vermemesi ve kendisinin çeşitli sağlık sorunları olması nedeniyle olayı büyütmediğini ve uzun süre oturmayıp evden ayrıldıklarını savunmuştur.

13. Başvurucu Haci Sülük Pütürge Cumhuriyet Başsavcılığında ve tutuklanması amacıyla sevk edildiği sırada sorguda verdiği ifadelerinde önceki savunmalarını tekrar etmiştir. Bu beyanlarına ek olarak olay sırasında maktul İ.A.nın belediye başkan adayına küfür ettiğini, kendi ruhsatlı tabancasının olay anında evde olduğunu, olaydan sonra başvurucu Ömer Sülük ile kendi torunu Ö.S. ile yürüyerek D. Mahallesindeki evlerine geldiklerini, evin önünde minibüs şoförü olan Z.P. ile karşılaştıklarını ve onun aracıyla Pütürge'de bulunan iş merkezine geldiklerini, burada da kendilerini alan polislerle birlikte jandarmaya gidip teslim olduklarını, olay anında kimseye ateş etmediğini, yanında çalışan C.K.nın da olay anında orada olmadığını söylemiştir.

14. Kollukta savunma yapmayacağını beyan eden başvurucu Ömer Sülük, şüpheli sıfatıyla Pütürge Cumhuriyet Başsavcılığında müdafiinin de hazır bulunmasıyla alınan ifadesinde;

i. Olay günü saat 07.00 sıralarında başvurucu Haci Sülük ile kendisinin yeğenleri Ö.S., A.S., Ma.S. ve ağabeyi C.S.nin yanı sıra annesi ve ablasıyla beraber üç ayrı araçla olayın olduğu okula geldiklerini, bu araçlarının ikisinin kiralık, diğerinin de kendilerine ait pikap tarzı bir araç olduğunu, ablası ve C.S.nin oy kullandıktan sonra kiralık araçlardan biriyle Pütürge'ye döndüğünü,

ii. Oy kullanmak için sandığa gelen yaşlı kişilere sandık kurulundaki görevlilerin yardımcı olmasına sandık parti müşahitlerinin karşı çıkmalarının üzerine parti müşahitleri ile oy kullanmak isteyen vatandaşlar arasında tartışma çıktığını, bunun üzerine sandık başkanına oy kullanma işleminin durdurulması ve kolluk kuvvetlerinin buraya intikal etmesi gerektiğini söylediğini, aynı zamanda parti yetkililerinden H.K.yı da arayarak burada oy kullandırılmadığını anlatıp kendilerinin bu duruma müdahil olmasını istediğini,

iii. Bu sırada ağabeyi C.S.nin, oğlu A.S.ye kiralık diğer araçla Pütürge'ye gelmesini söylemesi üzerine A.S.nin kiralık aracı alıp saat 08.30 sıralarında Pütürge'ye doğru yola çıktığını, ardından da Ö.S.nin C.K. ile evde bulunan kadınları evden getirmek için kendi araçlarıyla yola çıkıp eve gittiğini ve bu kişileri evden okula getirdiğini, onlar da oy kullandıktan sonra başvurucu Haci Sülük'ün C.K.ya "Kadınları eve bırak, sonra da gel bizi al, Pütürge merkeze gideceğiz" dediğini,

iv. Daha sonra oyunu kullanmak üzere S.Al. ve Z.Al.ın sandık başına geldiğini, S.Al.ın eşi Z.Al.a oy kullanması konusunda yardımcı olmak istediğini ancak buna parti müşahitlerinin karşı çıktığını, ardından maktul İ.A.nın kendilerini kastederek S.Al.a hitaben "Bu yavşaklara mı güveniyorsun, ben bu yavşakları da devleti de sinkaf ederim" şeklinde küfür etmeye başladığını,

v. Bunun üzerine kapının önünden S.Al. ile İ.Al.ın olduğu noktaya doğru yaklaşmaya başladığını, o esnada tartışmanın büyüdüğünü ve maktul H.A.nın belinden siyah renkli bir silahı çıkardığını gördüğünü, H.A.nın diğer elinde dekoyu renkli tahta bir sopanın olduğunu, bu sırada sol bacağının arka kısmın diz altı tarafına bir darbe aldığını ancak kendisine kimin vurduğunu görmediğini, o anda bir el silah sesi duyduğunu, ama bacağına aldığı darbe nedeniyle yere düştüğü için bu silahı da kimin ateşlediğini görmediğini, yere düştüğü sırada içeriden ve dışarıdan dört ya da beş el silah sesi geldiğini, kendisinin sadece yeğeni Ma.S. ile maktul H.A.nın elinde silah gördüğünü, ama kimin kime ateş ettğini görmediğini,

vi. Ardından okulun dışına çıktığını, dışarıda da yeğenleri Ö.S. ve Ma.S. ile başvurucu Haci Sülük'ü gördüğünü, Ö.S.ye C.K.nın nerede olduğunu sorduğunu, onun yerini öğrenip başvurucu Haci Sülük'ün de koluna girerek Ö.S. ile C.K.nın kullandığı araca binip D. Mahallesi'ne gitmek üzere yola çıktıklarını, yolda giderken başvurucu Haci Sülük'ün Pütürge'ye Z.P.nin aracıyla gideceklerini söylediğini, eve yaklaştıkları sırada Z.P.nin aracını gördüklerini, o esnada araçta B.A., F.A. E.P. adlı kişilerle birlikte E.P.nin eşinin olduğunu, bu araca Ö.S. ve başvurucu Haci Sülük ile birlikte binip Pütürge'ye geldiklerini, ilçe merkezine geldiklerine kolluk kuvvetlerinin kendilerini beklediklerini görüp onlara teslim olduklarını beyan etmiştir.

15. Başvurucu Haci Sülük'ün torunu ve C.S.nin oğlu olan Ö.S. şüpheli sıfatıyla kollukta müdafiinin de hazır bulunmasıyla alınan ifadesinde;

i. Seçimden bir gün önce amcası K.S. ve başvurucu Haci Sülük ile ziyaret amacıyla maktul H.A.nın evine uğradıklarını, geldiklerinde evde aynı köyden B.Ç.nin yanı sıra adının M.G. olduğunu tahmin ettiği ve adını bilmediği bir kişinin daha olduğunu, amcası Mi.S.nin belediye başkanı adayı olması nedeniyle başvurucu Haci Sülük'ün maktul H.A.dan oğluna seçimde oy vermesini istediğini, maktulün ise "Ben yüz karton sigara yakalattım, bunun için iki yıl gidip imza attım, ondan dolayı bu hükûmete oy vermem" dediğini, başvurucu Haci Sülük'ün de "Biz senden parti için oy istemiyoruz, köylün için oy ver, senin vereceğin bir oy başka yerde verilen yüz oydan daha kıymetli" dediğini ancak maktul H.A.nın "Ben başka partiye söz verdim, size oy vermem, siz beni adam yerine koymuyorsunuz, daha önce evime gelmediniz, başkalarının evine üç dört kez gittiniz" diye cevap verdiğini, bunun üzerine de başvurucu Haci Sülük'ün daha önce geldiği hâlde kendisini evde bulamadığını söyleyip ayrıca maktulün gönlünü almak için de yabancılara birçok kez gittiğini ancak kendisiyle aynı köyde oturduklarını ve benzer durumdaki başka kişilere de birçok kez gitmediklerini söylediğini,

ii. Maktul H.A.nın oy vermeyeceğini tekrarlaması üzerine başvurucu Haci Sülük'ün "Biz yanlış yere gelmişiz" dediğini ve birlikte evden ayrıldıklarını, bu konuşma sırasında kimsenin maktulü tehdit etmediğini,

iii. Olay günü üç araçla seçimin yapıldığı okula geldiklerini, araçlardan birinde kardeşi Ma.S. ile başvurucu Haci Sülük'ün, halası R.S ile amcasının oğlu C.S.nin diğer araçta, amcası olan başvurucu Ömer Sülük ile babaannesi A.F.S.nin de üçüncü araçta olduğunu,

iv. Olay yerine geldiklerinde amcası K.S.nin Pütürge'de olduğunu, oy verme işlemi başladıktan sonra maktul İ.A.nın oy kullanmaya gelen yaşlı insanlara yardım etmek isteyen kişilere sürekli engel olmaya çalıştığını, S.Al. adlı seçmen de yaşlı eşi Z.Al. ile oy kullanmaya geldiğinde maktullerin S.Al.a da engel olmak istediğini, maktul İ.A.nın S.Al.a "Sen kim oluyorsun da yardım ediyorsun ?" diye S.Al.ın üzerine yürüdüğünü, ardından da onun başvurucu Haci Sülük'e bakarak S.Al.a "Bu yavşaklara mı güveniyorsun ?" dediğini, maktulün kendisinin de üzerine yürüdüğü sırada sol kulağına çok yakın mesafeden silah sesi duyduğunu ve maktul İ.A.nın bacağından vurulduğunu gördüğünü,

v. Sesin şokuyla kulaklarını kapatıp odadan çıkmaya çalıştığını, bu sırada silah seslerinin gelmeye devam ettiğini, o esnada maktul H.A.nın sağ elinde de tabanca, sol elinde de sopa olduğunu ve sopa ile sol omzuna vurduğunu, olay anında kimin ateş ettiğini görmediğini, olay yerinden kaçıp kömürlük odasına saklandığını, oradan ayrılırken de şikâyetçi A.A.nın omzunu tutup kömürlüğe geldiğini gördüğünü,

vi. Bu olaylar sırasında korucuların da havaya ateş ettiklerini, ortalık karışınca kardeşi Ma.S.nin korkup kaçtığını, onun elinde silah olmadığını, dışarı çıktığında da silahlı bir kişi görmediğini,

vii. Sonrasında başvurucu Haci Sülük'ün yanında çalışan C.K.nın pikap araç ile olay yerinin aşağısındaki yola geldiğini, kendisinin de korkuyla araca atladığını, sonra da başvurucuların araca bindiğini, böylece hep birlikte olay yerinden ayrılıp D. köyündeki evlerine gittiklerini, oradan da Z.P. adlı kişinin minibüsüne binip Pütürge'de bulunan Haci Sülük İş Merkezine geldiklerini, orada babası C.S., amcaları K.S. ile Mi.S., kardeşi A.S. ile polislerin olduğunu, polis ekipleriyle jandarma görevlilerine teslim olduklarını beyan etmiştir.

viii. Ö.S. Pütürge Cumhuriyet Başsavcılığında ve tutuklanması amacıyla sevk edildiği sırada sorguda verdiği ifadelerinde önceki savunmalarını tekrar etmiştir.

16. Başvurucu Haci Sülük'ün torunu ve C.S.nin oğlu olan A.S. şüpheli sıfatıyla kollukta müdafiinin de hazır bulunmasıyla alınan ifadesinde;

i. Olayda ölen ve yaralanan kişileri aynı köyden olmaları nedeniyle tanıdığını ve bu kişilerle arasında önceden bir husumet olmadığını, olay günü kullandığı araçla, babası C.S. ve halası R.S. ile oy kullanmak için okula geldiklerini, bir süre sonra da kardeşleri Ö.S., Ma.S. ve babaannesi ile başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük'ün geldiğini, amcası K.S.nin olay günü okula hiç gelmediğini,

ii. Oy kullanma işlemleri öncesinde maktullerin sandık alanında gerekli düzenlemeleri yaptıklarını, o esnada şikâyetçi A.A.yı okulda görmediğini, babası ve babaannesinin oy kullandıktan sonra okuldan ayrıldığını, sonrasında babasının kendisini telefonla arayıp Pütürge'de amcası Mi.S.ye saldırdıklarını söyleyip onun yanına gitmesini söylediğini, bunun üzerine oy kullanıp saat 08.40 sıralarında aracıyla oradan ayrıldığını, babası ve halasının da aynı marka olmakla birlikte farklı bir araçla okuldan ayrıldığını, yolda giderken araçta benzin olmadığını fark ettiğini, D. Mahallesi'ndeki evlerinde şişe içinde benzin olduğu için onu almak amacıyla eve uğradığını,

iii. Benzini doldurup evden çıkarken C.K. ile karşılaştığını ancak durmadan yola devam ettiğini, Pütürge'deki akaryakıt istasyonuna gidip benzin aldığını, okulda meydana gelen olayı sonradan öğrendiğini, kimseye ateş etmediğini, olay günü okula gelen akrabalarında da silah görmediğini ancak Pütürge'de amcası Mi.S.nin yanına gittiğinde onun ofisinde olduğu sırada amcasının ruhsatlı tabancasını çekmeceden alıp vermesini istemesi üzerine bu tabancayı alıp amcasına verdiğini, aralarında söz konusu olay nedeniyle oluşan husumet nedeniyle şikâyetçi A.A.nın olaya karışan kişiler arasında kendi adını da vermiş olabileceğini ileri sürmüştür.

iv. A.S. Pütürge Cumhuriyet Başsavcılığında ve tutuklanması amacıyla sevk edildiği sırada sorguda verdiği ifadelerinde önceki savunmalarını tekrar etmiştir.

17. Başvurucu Haci Sülük'ün yanında çalışan C.K. şüpheli sıfatıyla kollukta müdafiinin de hazır bulunmasıyla alınan ifadesinde;

i. Seçim günü başvurucu Haci Sülük'ün torunu Ö.S.nin pikap araç ile gelip oy kullanmak için kendilerini götürdüğünü, oy kullandıktan sonra Ö.S.nin kendisinden oy kullanmaya birlikte geldikleri kadınları eve bırakmasını ve oradaki diğer aracı alıp gelmesini istediğini, eve geldiği sırada başvurucunun diğer torunu olan A.S.yi siyah bir araçla Pütürge istikametine giderken gördüğünü, ancak yanında kimseyi görmediğini, kendisinin de araçla oy kullanılan okulun yukarısına gelip aracı park ettiğini,

ii. Okula doğru gitmekte iken silah seslerinin geldiğini, o sırada da kalabalık bir grubun okuldan dışarı kaçtığını, Ö.S. ile başvurucuları okuldan çıkarken gördüğünü, başvurucu Haci Sülük'ün kardeşi K.S. ile diğer torunu A.S.yi görmediğini, başvurucu Haci Sülük'ün kendisinden aracı getirmesini istediğini, bunun üzerine araca doğru gittiğini, o sırada başvurucu Haci Sülük'ün torunu olan Ma.S.yi elinde kısa namlulu siyah bir tabanca tutarken gördüğünü, Mi.S.nin tabancayı kendisine doğru atıp tutmasını istediğini ancak Mi.S.ye tabancayı almayacağını söylediğini, bunun üzerine Mi.S.nin yere attığı tabancayı geri alıp kaçtığını,

iii. Araçla okulun yanına gelip önce başvurucu Haci Sülük'ü, sonra da yolun aşağısına doğru kaçan başvurucu Ömer Sülük ise Ö.S.yi aldığını, birlikte Pütürge istikametine giderlerken başvurucu Haci Sülük'ün aracı tanıyabileceklerini söyleyip eve gitmesini söylediğini, bunun üzerine D. Mahallesi'nde bulunan eve gittiklerini, başvurucular ile Ö.S.nin araçtan indikten sonra başvurucu Haci Sülük'ün kendisinden B. adlı yaşlı bir kişiyi oy kullanmaya götürmesini istediğini, bunun üzerine oradan ayrıldığını ve başvurucu ve yanındakileri bir daha görmediğini, onların Pütürge'ye hangi araçla gittiklerini de görmediğini söylemiştir.

iv. C.K. Pütürge Cumhuriyet Başsavcılığında ve tutuklanması amacıyla sevk edildiği sırada sorguda verdiği ifadelerinde önceki savunmalarını tekrar etmiştir.

18. Başvurucunun kardeşi olan K.S. kollukta müdafiinin de hazır bulunmasıyla ve şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde İstanbul'da oturduğunu, yeğeni olan Mi.S. belediye başkan adayı olduğu için ona destek olmak için Pütürge'ye geldiğini, seçim günü sürekli olarak Pütürge'de durduğunu ve olayın gerçekleştiği okula gitmediğini söylemiştir.

19. Başsavcılığın talebi üzerine Pütürge Sulh Ceza Hâkimliği başvurucu Haci Sülük'ün torunu ve C.S.nin oğlu olan Ma.S. hakkında 31/3/2019 tarihinde yakalama emri düzenlemiştir.

20. Başvurucu Haci Sülük'ün torunları olan A.S. ve Ö.S.nin yanı sıra başvurucular ile C.K. tutuklanmaları talebiyle 4/4/2019 tarihinde yapılan sorguları sonucunda C.K. suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan, diğerleri ise kasten öldürme ve kasten yaralama suçlarından dolayı tutuklanmışlardır.

21. Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 3/4/2019 tarihli uzmanlık raporuna göre, olayın taraflarının el, yüz ve giysileri ile olay yerinde kullanılan araçtan ve başvurucu Haci'nin evinde yapılan arama işlemi sırasında çamaşır makinesinin içinde ele geçirilen giysilerden alınan svap örneklerinin incelenmesi sonucunda;

i. Maktullerden alınan tüm svap örneklerinde atış artıklarının tespit edildiği, İ.A.ya yapılan atışın uzak atış, H.A.ya yapılan atışın ise yakın atış olduğu belirlenmiştir.

ii. Başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük ile Ö.S. ve A.S.ye ait tüm svaplar, başvurucu Haci Sülük'ün kardeşi olan K.S.ye ait yüz svabı ile pardesü, yine başvurucu Haci Sülük'ün yanında çalışan C.K.ya ait sağ el ve yüz svabı ile kaban ve şikâyetçi A.A.ya ait tüm svaplar üzerinde atış artıklarının tespit edildiği, şikâyetçi A.A.ya yapılan atışın uzak atış olduğu tespit edilmiştir.

iii. Pikap olarak tabir edilen kamyonetin koltukları, kapı açma kolları, el freni ve vites topuzuna ait svaplar üzerinde de atış artıkları tespit edilmiştir.

22. Maktuller üzerinde yapılan otopsi işlemleri sonucunda düzenlenen raporlarda şu tespitlere yer verilmiştir:

i. Maktul İ.A.nın vücudunda bir adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası bulunduğu ve yaralanmanın tek başına öldürücü nitelikte olduğu, cesetten mermi çekirdeği elde edilemediği ve kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana geldiği belirtilmiştir.

ii. Maktul H.A.nın vücuduna yedi adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet ettiği, bunlardan üçünün neden olduğu yaralanmanın tek başına öldürücü nitelikte olduğu, diğer ateşli silah yaralanmalarının tek başına öldürücü veya basit tıbbi müdahale ile giderilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kot kırıkları ile birlikte iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana geldiği belirtilmiştir.

23. Olay yerinde yapılan inceleme sonucunda tespit edilen mermi kovanları ile başvurucu Haci Sülük'ün evinde yapılan arama işlemi sonucunda ele geçirilen tabanca üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda, bu kovanlara ait mermilerin başvurucuya ait tabancadan atılmadığı, bunun dışında iki ayrı silahtan atıldığı belirlenmiştir.

24. Soruşturmanın tamamlanması sonucunda Pütürge Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği fezleke üzerine Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 10/5/2019 tarihinde; başvurucu Haci Sülük'ün yanında işçi olarak çalışan C.K. hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme ile suçluyu kayırma suçlarından, başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük ile başvurucu Haci Sülük'ün torunları olan A.S., Ma.S. ve Ö.S. hakkında 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a aykırılık, şikâyetçi A.A.ya yönelik kasten yaralama ile maktuller İ.A. ve H.A.ya yönelik kasten öldürme suçlarından cezalandırılmaları talebiyle iddianame düzenlemiştir. Anılan iddianamede soruşturma kapsamında alınan tüm beyanlar ile uzmanlık raporlarına yer verilmiş, bunun yanı sıra başvurucu Haci Sülük'ün müdafiinin gizli tanık dinletme talebinde bulunduğu, bu doğrultuda ilgili kişi hakkında gizli tanıklık yapması konusunda karar verilerek ifadesinin alındığı belirtilmiştir. Söz konusu kişinin iddianameye aktarılan ifadesi şöyledir:

"Şüpheli müdafilerinden Av. Soner Demirci'nin Pütürge Cumhuriyet Başsavcılığına sunmuş olduğu 03/04/2019 tarihli gizli tanık dinletilme talebi üzerine kimliğinin açığa çıkması durumunda hayatının tehlikeye düşeceğini belirten şahıs hakkında gizli tanıklık kararı verilerek alınan ifadesinde özetle, 22/03/2019 günü tarafımıza kimliğinin deşifre olmaması adına haricen bahsettiği mekanda oturduğu esnada içeriye isimlerini ifadesinde zikrettiği 4 şahsın geldiğini, seçimi nasıl kazanırız şeklinde konuştuklarını, konuşma esnasında 'biz o vatandaşa 30000 TL verirsek seçimi kazanırız' dediklerini, konuşmanın ardından bu 4 kişinin dışarıya çıktığını, 31/03/2019 günü oy kullandıktan sonra saat 09:00 sıralarında, 22/03/2019 günü bulunduğu mekana tekrar gittiğinde, Askerlik şubesinin ilerisindeki okulda tarafların kavga ettiklerini duyduğunu yine ifadesinde zikrettiği 3 şahsın aralarında geçen 'yukarıya haber salın tedbirlerini alsınlar' şeklindeki konuşmayı duyduğunu beyan etmiştir."

25. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi 14/5/2019 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapmıştır. Tensip Tutanağı'nda; başvurucular ile diğer sanıkların duruşmaya katılımlarının Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla sağlanmasına, soruşturma evresinde beyanları alınan B.A., R.Ö., M.Ö., H.Y., Z.P., C.A., B.B., B.Ç., A.O.A. ve G.O.G.nin tanık sıfatıyla ifadelerinin alınmasına dair işlemin istinabe yoluyla gerçekleştirilmesine ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 19. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca davanın nakline gerek olup olmadığı konusunda Malatya Valiliğinden görüş alınmasına karar verilmiştir.

26. Başvurucular ile diğer sanıkların müdafii ise 27/5/2019 tarihli dilekçesiyle, duruşmaya katılımın SEGBİS aracılığıyla sağlanmasına ve tanıkların ifadelerinin istinabe suretiyle alınmasına dair kararlara itiraz ederek sanıkların ve kendilerini sorgulama imkânı sağlanabilmesi için de tanıkların duruşmada bizzat hazır edilmelerini talep etmiştir. Başvurucular ve diğer sanıklar müdafiileri 18/6/2019 tarihli dilekçelerinde de; olay anında sınıfta seçmen olarak bulunan tüm tanıkların şikâyetçi ve maktullerin uzaktan akrabası ya da onlarla veya sanıklarla farklı nedenlerle husumetli olduklarını ileri sürmüş ve bu kişilerin ifadelerinin istinabe yoluyla alınması durumunda gizli tanıklığa dair hükümlerin uygulanmasını talep etmiştir.

27. Yargılama sırasında duruşma hazırlığı işlemleri kapsamındaki istinabe talepleri doğrultusunda Mi.S. ve şikâyetçiler A.A. ile maktullerin eşleri F.A. ve N.A. dışındaki tanıkların ifadeleri, istinabe talep edilen mahkemede yapılan ve başvurucuların müdafiilerinin de hazır bulundukları duruşmalarda alınmıştır. Bu duruşmalarda başvurucuların müdafileri tanıklara doğrudan veya ilgili mahkemenin hâkimi aracılığıyla sorular yöneltmiş, tanıklar ifadelerinde bu sorulara yönelik cevaplar da vermişlerdir. Diğer yandan, tanıklardan H.Ç.nin ifadesi istinabe talep edilen mahkemede alındıktan sonra bu tanık duruşmada hazır edilerek de ifade vermiştir.

i. Şikâyetçi A.A. ifadesinde önceki beyanlarından kısmen farklı olarak oy kullanma tartışması sırasında her iki başvurucunun da odadan dışarı çıktıklarını, bu kişiler odaya yeniden geldiklerinde ikisinin de ellerinde silah, başvurucu Ömer Sülük'ün elinde ayrıca demir çubuk olduğunu, içeri girip ateş ettiklerini, aynı zamanda hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen K.S. ile sanıklar Ö.S. ve Ma.S.de de silah olduğunu ve onların da ateş ettiğini, başvurucu Haci Sülük'ün kendisine ateş ettiğini, ancak silahın ateş almadığını, bunun üzerine başvurucu Haci Sülük'ün önce kendi silahına küfür ettiğini, odadan çıkarken de bu kez kendisini kolundan vurduğunu beyan etmiştir.

ii. Maktul İ.A.nın eşi F.A. ifadesinde; olay günü eşinin S. adlı siyasi partinin sandık müşahidi olarak görev yaptığını, eşinin annesi Ay.A.dan duyduğu kadarıyla eşinin seçimin yapıldığı okula silahsız olarak gittiğini, başvurucu Haci Sülük'ün eşinin yanına gelip para teklif ettiğini, ancak eşinin bunu reddettiğini, bu hususu önceden eşinin kendisine anlattığını, yine Ay.A.dan duyduğu kadarıyla başvurucu Haci Sülük'ün H.A.yı eşi İ.A.nın yanında da tehdit ettiğini söylemiştir.

iii. Maktul H.A.nın eşi N.A. ifadesinde; seçimden iki gün önce evlerine başvurucu Haci Sülük ile torunu sanık Ö.S. ve kardeşi K.S.nin geldiğini, bu sırada evde H.Ç., B.Ç., H.G. ile maktul İ.A.nın da olduğunu, gelen kişilerden başvurucu Haci Sülük ile torunu sanık Ö.S.de silah olduğunu, evde yaklaşık on beş dakika kaldıklarını, başvurucu Haci Sülük'ün maktul H.A.dan oy istediğini, maktulün de oyuna karışamayacaklarını söylemesi üzerine başvurucu Haci Sülük'ün "Oyunuzu bize verin yoksa sana da yazık olacak bize de yazık olacak" dediğini, maktul başvurucu Haci Sülük'e elini uzattığı hâlde elini sıkmadan evden ayrıldıklarını söylemiştir.

iv. Tanık H.Y.;

- Soruşturma evresinde gösterilen fotoğraflara istinaden verdiği ifadesini tekrar ettiğini, bu fotoğraflarda gördüğü kişilerin akraba ve sınıf içerisinde beş kişi olduklarını hatırladığını, sandık görevlileri ile eşine yardım etmek isteyen kişi arasında tartışma yaşandığını, seçimin başladığı saatten itibaren olayın yaşandığı ana kadar hep sınıfta olup hiç sınıftan ayrılmadığını, içerideyken, ilk ifadesinde bahsettikleri dışında bir sözlü veya fiziksel tartışma görmediğini, demir sopayı alıp partili üyenin üzerine yürüyen kişinin dışarıdan gelip demir sopayı alıp almadığını hatırlamadığını, demir sopayı alan kişinin sopayı almadan önce telefonda konuşurken "Bu seçim iptal" dediğini duyduğunu, silah seslerinden sonra korucunun tuttuğu ve elinde silah olan kişi ile bir başkası arasında silah alıp verme olayı olduğunu tam hatırlayamadığını söylemiştir.

- Başvurucular ile diğer sanıkların müdafiinin sorusu üzerine tanık H.Y., fotoğraf hafızasının iyi olduğunu, soruşturma evresinde olayı anlatırken kendisine gösterilen fotoğraflardan hareket ettiğini, gördüğü kişilerin isimlerini bilmediğinden net olarak ifade edemediğini, silah tutan kişinin grupta yer alan en genç kişi olduğunu, kendisine kaç adet fotoğraf gösterildiğini hatırlamadığını, kollukta ifadesi alınırken Cumhuriyet savcısının elindeki cep telefonundan fotoğraflar gösterdiğini, sonra ifadeye ara verildiğini, Cumhuriyet savcısı dışarıdayken orada bulunan bir kamu görevlisinin söz konusu fotoğrafları bulunan kişiler arasında akrabalık bağı olduğunu söylediğini, ancak ifadeye devam edildiğinde kendisine bu yönde bir açıklama yapılmadığını, fotoğraflar gösterildikten sonra bu kişilerin beş kişi oldukları yönünde zihnini toparladığını, fotoğraflar gösterilmeseydi bu kişileri 3-4 kişi olarak yine ifade edebilecek olduğunu, olayları anlatırken, örneğin "Demir sopayı alıp yürüdü" derken kendisine gösterilen fotoğraflar üzerinden teşhiste bulunup "Bu kişi demir sopayı aldı" şeklinde ifade verdiğini beyan etmiştir.

v. Tanık R.Ö. önceki ifadesine ek ve bu ifadeden kısmen farklı olarak tartışma sırasında maktul İ.A.nın S.Al.a hitaben "Sen bu yavşaklara mı güveniyorsun ?" dediğini, olay öncesinde herhangi birinin "Seçim iptal" diye bağırdığını duymadığını, Ma.S. ateş ettiği sırada başvurucu Haci Sülük'ün "Yapmayın, durun" dediğini, silah sesini duyunca masanın altına sanık Ö.S. ile birlikte girdiklerini, okuldan çıktığında eşinin kendisini hızlıca oradan uzaklaştırması nedeniyle sanık A.S.yi olay yerinde ve sanıkların okuldan nasıl ayrıldıklarını görmediğini beyan etmiştir.

vi. Tanık Z.P. önceki beyanlarına ek olarak olay günü saat 09:00 sıralarında başvurucu Haci Sülük'ün kendisini telefonla arayıp E.P. ile B.A.yı oy kullanmaları için götürmesini istediğini, bunun için başvurucu Haci Sülük'ün evine gittiğinde yanına başvurucuların geldiğini, o sırada başvurucu Haci Sülük'ün eşinin başvurucu Haci Sülük'e "Ne yaptın, bir çocuğa sahip çıkamadın" dediğini, bunun üzerine sanık Ö.S.ye ne olduğunu sorduğunda "Sandıkta kavga çıktı, kardeşim Ma.S.yi vurdular, Ma.S de onlardan iki kişiyi vurdu" dediğini söylemiştir.

vii. Tanık C.A. önceki beyanlarına ek olarak olaydan sonra dışarıda havaya ateş ettiğinde kalabalığın okulun dışına çıktığını, kalabalık içerisinde bulunan başvurucu Haci Sülük'ün kendisine doğru iki elini açarak "İçeride olay olduğunda neredeydiniz?" diye sorduğunda ona içeri girmeye yetkileri olmadığını söylediğini, başvurucu Haci Sülük'ün yanında diğer başvurucu ile sanık Ö.S.nin de olduğunu, başvurucu Ömer Sülük'ün elinde demir çubuk tuttuğunu, başvurucu Haci Sülük'ün elinde bir şey olmadığını hatırladığını, kalabalık dağıldığında okulun aşağısında bir kişinin Ma.nın kurşun yediğini söylediğini beyan etmiştir.

viii. Tanık B.B. önceki beyanlarına ek olarak olay sonrası vurulduğu söylenen Ma. adlı kişinin elinde siyah bir cisim olduğunu, bu cismi saklayarak kardeşi sanık Ö.S.ye verdiğini, sanık Ö.S.nin de bu cismi alıp montunun içine saklar gibi hareketler yaptığını, sonra da ikisinin birlikte okuldan aşağı doğru gittiklerini söylemiştir.

ix. Tanık G.O.G. önceki beyanlarına ek ve bu ifadesinden kısmen de farklı olarak tartışma sırasında tanık A.O.A.nın başvurucu Ömer Sülük'ü tuttuğunu, silah sesleri duyduğunda olayın şokuyla başvurucuların odada olup olmadığını hatırlayamadığını, sanık Ma.S.nin de odada olduğunu ancak sanık A.S.nin orada olmadığını, dışarı çıkınca başvurucu Haci Sülük'ün yavaş hareketlerle camiye doğru gittiğini gördüğünü, bunun dışında kimseyi görmediğini, sanık C.K.nın araç kullandığını ancak bu araçta başka kimseyi görmediğini, oğlu olan F.den duyduğu kadarıyla maktullerin seçimlerden önce yaptıkları konuşmada seçim günü olay çıkaracaklarını söylediklerini, oğlunun arkadaşı O.K.nın bu durumla ilgili olarak şikâyetçi A.A.yı arayıp olaya müdahale etmesini istediğini ancak A.A.nın buna çare bulamayacağını söylediğini beyan etmiştir.

x. Tanık M.Ö. önceki beyanlarına ek olarak sanıklar Ma.S. ile Ö.S.nin, eşi R.Ö.nün yeğenleri olduğunu, bu durumu da seçim günü eşiyle okula geldiklerinde eşinin kendisini bu kişilerle tanıştırması sonucu öğrendiğini, olay sonrası okuldan çıktığında sanık Ma.S.yi okulun aşağı kısmında karların üzerinde oturur vaziyette gördüğünü, bu sırada onun yanına başvurucu Ömer Sülük'ün gidip başvurucu Haci Sülük'e "Bu da vurulmuş." diye seslendiğini, sanık C.K.nın arabayı çalıştırdığını ancak diğer sanıkların bu arabaya binip binmediklerini görmediğini söylemiştir.

xi. Tanık H.Ç.;

- İstinabe yoluyla alınan ifadesinde önceki beyanlarından kısmen farklı olarak olay anında ismini bilmediği genç bir çocuğun elini beline attığını, başvurucu Haci Sülük'ün bu çocuğa "Dur yapma [Ma.]" dediğini, kendisini dışarı attığı anda silahların patladığını, başvurucu Haci'nin uyardığı ve elinde net olarak silah gördüğü kişinin maktul İ.A.yı vurduğunu, bu sırada kendisinin odadan dışarı çıktığını ve birçok silah sesi duyduğunu, "Seçim iptal" diyerek elini masaya vuran kişinin maktul İ.A. olduğunu, başvurucu Haci Sülük ve ailesi okuldan siyah bir araçla ayrılırlarken bahsettiği o genç kişinin sendeleyerek gittiğini, başvurucu Haci Sülük ile maktul İ.A.da silah görmediğini, başvurucu Haci Sülük dışında, onun oğlu ve torunlarını tanımadığını, istinabe talep edilen mahkemede alınan ifadesinin önceki beyanlarına göre daha doğru olduğunu beyan etmiştir.

- Mahkemede alınan ifadesinde ise; başvurucu Ömer Sülük'ün eline demir alıp maktul H.A.nın üzerine yürüdüğünü, başvurucu Haci Sülük'ün oğlu ve torununun elinde silahlar olduğunu, başvurucu Ömer Sülük'ün "Seçim iptal" diye bağırdığını, olay öncesi yaşanan tartışma sırasında sınıfta olmadığını, kolluktaki ifadesi sırasında görevlilerin kendisine gösterdikleri fotoğraflar üzerinden teşhislerde bulunduğunu, istinabe yoluyla alınan ifadesinin doğru olmadığını ve beyanlar arasındaki farklılığın nedenini söylemek istemediğini, olaya ilişkin kollukta verdiği ifadenin doğru olduğunu, sanık Ö.S.nin maktul İ.A.ya ateş ettiğini, başvurucu Ömer Sülük'ün de bir elinde demir çubuk, diğer elinde de tabanca olduğunu söylemiştir.

xii. Tanık E.Y. önceki beyanlarına ek olarak olay anında odadan çıkanlarda silah görmediğini, sanık Ma.S.nin "Yaralandım" dediğini, başvurucu Haci Sülük'ün kimseye talimat vermediğini söylemiştir.

xiii. Tanık S.Al. önceki beyanlarından kısmen farklı olarak olay anındaki tartışma sırasında başvurucu Ömer Sülük'ün sopayla maktul İ.A.ya vurduğunu, şikâyetçi A.A.nın da "Durun ne yapıyorsunuz?" dediğini, sonrasında sanık Ma.S.nin başvurucu Ömer Sülük'ün önüne geçerek silahla maktul İ.A.yı vurduğunu, bunu görünce kendisinin dışarı kaçtığını, bu kişilerin okuldan nasıl çıktıklarını görmediğini, seçimden önce maktul H.A.nın evine oy istemek için kendisinin de gittiklerini ancak o anda maktul H.A.nın evde olmadığını, kavga sırasında maktul İ.A.nın "Sen bunlara mı güveniyorsun?" diye, başvurucu Haci Sülük'ün de sanık Ma.S.ye "Yapma!" diye bir söz söylediğini duymadığını, başvurucu Haci Sülük'ün kimseye herhangi bir talimat verdiğini de duymadığını, sanık Ma.S.den başkasında silah görmediğini beyan etmiştir.

xiv. Sandık başkanı olan tanık R.Y. olay öncesi müşahitlere Z.Al.ın yerine eşinin oy kullanıp kullanamayacağını sorduğunda müşahitlerinden birinin kabul ettiğini, diğerinin ise reddettiğini, bunun üzerine tartışmanın kavgaya dönüştüğünü, akabinde silah sesi duyduğunu, fakat kimin silah kullandığını görmediğini, ismini hatırlayamadığı, fakat daha önceki beyanında kendisine teşhis ettirilen kişinin elinde silah olduğunu, bu kişinin silahı tavana doğrultuğunu, ancak bu kişinin silahını kullanıp kullanmadığını bilmediğini söylemiştir. Tanığa soruşturma evresindeki ifadesi okunduğunda, ilk ifadesinin daha doğru olduğunu, bu ifadesinde olayı eksik anlatmış olabileceğini, silahı tavana doğru doğrultan kişinin önceki ifadesinde belirttiği gibi Ma.S. olduğunu, ortam kalabalık olduğu için demir sopa ile maktul İ.A.nın üzerine yürüyen kişiyi hatırlamadığını, ancak sopayı havada gördüğünü, masaya vurulduğunu ve bir kişinin "Bu seçim iptal" diye bağırdığını hatırladığını, kimin bağırdığını görmediğini, Ma.S. dışında bir kişide silah görmediğini, kollukta başvurucu Hacı Sülük'ün torunlarını sosyal medya hesapları üzerinden fotoğraflarını göstermek suretiyle kendisine teşhis yaptırıldığını, maktulleri de sosyal medya üzerinden fotoğraflarına bakarak ayırt ettiğini, ismini söylediği kişiler dışında başkalarının fotoğraflarının kendisine gösterilmediğini, olay günü ortamda karmaşa olduğu için kimin kime nasıl davrandığını, ne söylediğini görmediğini söylemiştir.

xi. Tanıklar Z.Al., Mi.S., R.K., B.A. ve B.Ç. olay anına dair genel itibarıyla önceki ifadelerini tekrar etmişlerdir.

28. Yargılamada ilk celsenin yapılmasından önce davanın nakli hususunda Malatya Valiliği tarafından bildirilen görüş ve Bakanlığın nakil istemi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesi 8/7/2019 tarihinde yargılama sırasında güvenlik önlemleri alınsa bile toplumsal olaylar çıkabileceği ve tarafların ciddi tehditler altında kalabileceği, buna bağlı olarak yargılamanın düzenli yapılamayacağı, kamu güvenliği yönünden açık ve yakın tehlikenin söz konusu olabileceği gerekçesiyle kamu davasının Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesine (Mahkeme) nakline karar vermiştir. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi de yargılamaya devam edilmek üzere 25/7/2019 tarihinde dosyanın ilgili Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.

29. Başvurucular ile diğer sanıklar müdafileri ilk celse öncesinde Mahkemeye sundukları 20/8/2019 tarihli dilekçeyle tüm sanıkların duruşmaya katılımlarının SEGBİS yerine bizzat hazır edilmek suretiyle sağlanmasına dair taleplerini tekrar etmişlerdir. Mahkeme ise 21/8/2019 tarihinde yaptığı duruşma hazırlığı işlemleri sırasında tüm sanıkların duruşmaya katılımlarının tutuklu bulundukları ceza infaz kurumları ile SEGBİS bağlantısı kurularak sağlanmasına karar vermiştir.

30. Mahkeme, soruşturma evresinde koruma kapsamına alınan ve Mavi kod adı verilen gizli tanığı, Mahkemede hazır bulunması nedeniyle tarafların hazır bulunmadığı 8/10/2019 tarihli oturumda tanık sıfatıyla ifadesini almıştır. Gizli tanık ifadesinde iddianamede yer verilen anlatımını tekrar etmiştir.

31. Yargılamanın 8/10/2019 tarihli celsesinde SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılımları sağlanan başvurucular ile diğer sanıkların sorguları yapılmıştır. Bu celsede ayrıca, duruşmada hazır bulunan şikâyetçi A.A. ile maktul İ.A.nın eşi F.A. ile maktul H.A.nın eşi N.A.nın duruşmalara katılan olarak kabullerine de karar verilmiş ve H.Ç., B.K. ve başvurucu Haci Sülük müdafiinin talebi üzerinde K.S., H.K. ve F.G.nin tanık sıfatıyla ifadeleri alınmıştır. Başvurucu Haci Sülük müdafii aynı zamanda olay günü sanık kurulu başkanı olan tanık R.Y.nin telefonla görüştüğü M.O. adlı kişinin de tanık olarak ifadesinin alınmasını talep etmişse de Mahkeme, tanık R.Y.nin beyanlarına göre M.O.nun olay yerinde olmadığı ve olayı da doğrudan görmediği gerekçesiyle bu kişi yönünden tanık dinletme talebini reddetmiştir. Mahkeme bu celse sonunda, kendisine ulaşılamayan sanık Ma.S. yönünden davanın ayrılmasına karar vermiştir.

32. Yargılama sırasında Mahkemenin talebi doğrultusunda, telekomünikasyon operatörlerine ait olup olayın gerçekleştiği yer civarında bulunan baz istasyonları, bunların olay yeri civarına olan mesafeleri ile sanıkların kullandıkları GSM hatlarının kullanımına dair incelemeye esas olmak üzere istinabe yoluyla Pütürge Asliye Ceza Mahkemesince keşif yapılmıştır. Bu işlem sonrası düzenlenen bilirkişi raporu da celse arasında dosyaya sunulmuştur.

33. Başvurucular ve diğer sanıkların yargılama boyunca duruşmalara katılımları SEGBİS aracılığıyla sağlanmış ancak hükmün kurulduğu son celsede başvurucu Haci Sülük'ün müdafiileri hazır bulunmakla birlikte başvurucu Haci Sülük sağlık sorunlarından dolayı hastaneye kaldırılmış olması nedeniyle son celsede hazır edilememiştir. Diğer yandan Mahkeme, maktullerin olay anında sandık kurulu üyesi olarak görev yaptıkları 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 21. maddesinin (13) numaralı fıkrası uyarınca bu kişilere karşı işlenen suçların devlet memurlarına karşı işlenmiş gibi cezalandırılacağına dair hüküm uyarınca maktullere yönelik eylemin kasten öldürme suçunun nitelikli hâlini oluşturabileceği gerekçesiyle başvurucular ile sanıklar Ö.S. ve A.S.nin bu hususta ek savunmalarını almıştır.

34. Yargılama sonucunda Mahkeme, başvurucular ile sanıklar Ö.S. ve A.S.nin; maktuller İ.A. ve H.A.nın öldürülmesi nedeniyle nitelikli kasten öldürme suçundan iki kez müebbet hapis, katılan A.A.nın yaralanması nedeniyle kasten yaralama suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün hapis ve 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçundan da 10 ay 25 gün hapis; sanık C.K.nın ise suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme ile suçluyu kayırma suçlarından ayrı ayrı 2'şer yıl 1'er ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar vermiştir.

35. Gerekçeli kararda, başvurucular ile davasının ayrılmasına karar verilen Ma.S. dışındaki diğer sanıkların yargılama sırasında alınan savunmalarına şu şekilde yer verilmiştir:

"SANIK [A.S.] SEGBİS SİSTEMİ İLE MÜDAFİİ HUZURUNDA ALINAN SAVUNMASINDA ÖZETLE : 'Sabah saat 06:30 civarında babası ve halası ile birlikte okula oy kullanmaya gittiğini, babası ve halası oyunu kullandıktan sonra arkalarından babaannesi, amcası, abisi ve kardeşi [Ma.S.nin] geldiğini, saat 08:30 sıralarında telefon geldiğini ve amcasına bir saldırı olduğunu, [Ma..S.nin] Pütürge merkeze gittiğini, kendisinin de bir şey var mı diye Pütürge merkeze doğru yola çıktığını, plakasını tam olarak hatırlayamadığı [...] Kia Sportic Jeep marka aracında benzin olmadığını fark ettiğini, evine [Ş.A.nın] benzin bıraktığını, bu nedenle önce eve giderek aracına yaklaşık 4-5 litre benzin koyduğunu, tek başına Pütürge Merkeze giderken yolda [sanık C.K.yı] gördüğünü, [C.K.nın] aracında hanımların olduğunu ve onları eve bıraktığını, [C.K.] ile konuşmadığını, sadece yol verdiğini ve Pütürge merkeze gitmek için yola devam ettiğini, saat 09:30 - 10:00 civarında Pütürge Merkeze geldiğini ve aracına 200 TL'lik benzin aldığını, benzinlikte ismini tam olarak bilmediği genç bir çocuğun kendisine 'sıkıntı mı yaşıyorsunuz' diye sorduğunu, kendisinin de 'bilmiyorum yaşıyorum, yaşıyoruz' gibi bir cevap verdiğini, daha sonra benzin istasyonunun 200-300 metre ilerisinde bulunan iş hanının önüne geçtiğini, [...] numaralı telefonu kullandığını, kullandığının telefonun HTS kayıtlarına göre 09:45'de Bölünmez Köyünde sinyal baz alınmış ise orada olmadığını, böyle bir şeyin mümkün olmadığını, atış yapmadığını, amcası ve ailesi geldiğinde onlara sarıldığı için svapların kendisine sirayet etmiş olabileceğini, olay tarihinde Hacı Sülük İş Hanında olduğunu, olayla alakası olmadığını, olayı yaklaşık 1 saat sonra öğrendiğini, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, olayı amcasının oğlu ve babasından öğrendiğini, aracının iş hanının önüne ön tarafı kanala bakacak şekilde park ettiğini, tam olarak hatırlamadığını ama araçtan hemen indiğini, kendisinin Oxford'ta yaşadığını, akademik ingilizce ve aynı zamanda Nölük Üniversitesinde ekonomi yönetimi okumaya başladığını, okuldan izin alarak amcasını ziyaret etmeye geldiğini, Bölünmez Köyü ile Pütürge arasının dağlık bölge olduğunu, belki HTS kaydının orada çıkmış olabileceğini, Bölünmez Köyü ile dere düzündeki evinin arasının yaklaşık 15 dk sürdüğünü, Dere Düzü ile Pütürge arasınında yaklaşık 1 saat sürdüğünü, iş hanının 3. katında bulunduğu sırada bir ses geldiğini ve aşağıya indiğini, aşağıya indiğinde amcası, abisi ve dedesinin de orada olduğunu, orada onlarla sarıldığını, dedesinin muhtarı arayarak benzin istediğini, muhtarın benzini kendi evine yakın olan okulun alt tarafına bıraktığını, [Ş.A.dan] oy kullanmaya giderken benzini evlerine bırakmasını rica ettiklerini, [Ş.A.nın] da benzini evlerine bıraktığını, benzinin sandık başına geldiğini, oradan eve götürüldüğünü, benzini evde aracına yüklediğini' şeklinde savunma yapmıştır.

SANIK [Ö.S.] SEGBİS SİSTEMİ İLE MÜDAFİİ HUZURUNDA ALINAN SAVUNMASINDA ÖZETLE: '[A.S.nin] olay günü saat 08:30 - 09:00 seçim için kiraladıkları plakasını bilmediği Kia Sportic marka araçla ayrıldığını, seçim için biri siyah biri de gri iki araç kiraladıklarını, olay gününden bir gün önce kendisinin de aynı aracı kullandığını, araçların kendilerine ait olmadığı için plakalarını ezbere bilmediklerini, benzin doldururken olmadığını, o sırada okulda olduğunu, [A.S.nin] benzin almak için eve gittiğini ve oradan da babalarının yanına Pütürge'ye iş merkezine gideceğini, [S.Al.ın] eşinin oy kullanamadığını, Türkçesi'nin çok zayıf ve yaşlı olması nedeniyle oy kullanmayı anlayamadığını, sandık memuresinin tarif ettiğini, [S.Al.ın] eşinin kolundan çekiştirerek 'eşimin oyunu ben kullandırırım' dediğini, daha sonra tartışma yaşandığını, [maktul İ.A.nın S.Al.a] 'sen ne yapmaya çalışıyorsun lan' dediğini, [katılan A.A.nın da maktul İ.A.ya] '[İ.] sen karışma, ne yapıyorlarsa yapsınlar' dediğini, [S.Al.ın da maktul İ.A.ya] 'sen ne [s...] oluyorsun' diyerek küfür ettiğini, [maktul İ.A.nın da S.Al.a] 'asıl sen kim oluyorsun' dediğini, [S.Al.ın] dedesine 'sen bu yavşaklara mı güveniyorsun' dediğini, kendisinin de 'sizin belediyenizi de [s...], başkanınızı da [s...], Cumhurbaşkanınızı da [s...]" diyerek küfür ettiğini, amcası [başvurucu] Ömer Sülük'ün elinde bulunan demir profille [maktul İ.A.ya] vurmaya çalıştığını, ancak [tanık A.O.A.nın] araya girerek engel olduğunu, kardeşi [sanık Ma.S.nin] amcasının önüne geçerek [İ.A.ya] ateş ettiğini, teyzesi [tanık R.Ö.nün] kendisini sıranın altına çektiğini, sıranın altındayken [maktul H.A.nın] elinde bir silah gördüğünü ve bir kaç defa ateş ettiğini, daha sonra silahının sıkıştığını ve [H.A.nın] silahı ile oynamaya başladığını, dedesinin '[Ma.S.] yapma' diye bağırdığını, [H.A.nın] silahını düzeltmeye çalıştığı sırada kendisini kömürlüğe attığını, korucuların havaya ateş etmeye başladığını, [Ma.S.nin] aşağı taraftan kendisine '[Ö. abi]' diye bağırdığını, kendisinin de 'Bekle' dediğini, [Ma.S.nin de] 'buraya gel lan yaralıyım' dediğini, [Ma.S.nin] yanına koştuğunu, [Ma.S.nin] elinde bulunan silahı kendisine verdiğini ve 'yaralandım bacağım çok ağrıyor' dediğini ve yarasına baktığını, kendisinin de yukarı doğru 'amca, dede [Ma.] yaralanmış' diye seslendiğini, [Ma.nın] 'dedem bana kızacak şimdi' diyerek elinden silahı alarak koşarak gittiğini, dedesinin kötü olduğu için dedesine bakmaya gittiğini, o arada [Ma.nın] gözden kaybolduğunu, dedesi ve amcası ile birlikte [sanık C.K.nın] arabasına binerek olay yerinden ayrıldıklarını, oradan Pütürge'ye gittiğini, yolda iken [Ma.yı] arayarak 'Neredesin sen' diyerek kızdığını, [Ma.nın] da 'Beni merak etme' diyerek telefonu kapattığını, daha sonra tekrar [Ma.yı] aradığında telefonunun kapalı olduğunu, Pütürge'de iş merkezinin önünde indiklerini, iş merkezine gittiklerinde polislerin de orada olduğunu ve 'Sizi gözaltına alacağız' dediklerini, polislerin kendilerini alarak Malatya'ya götürdüğünü, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, elinde kesinlikle silah olmadığını, olay günü kardeşine bir şey olacak diye korktuğu için [sanık Ma.S.nin] elinde silah olduğunu söylemediğini, olay yerinden [...] plakalı araçla [kendisi, başvurucular ve sanık C.K.] ile birlikte ayrıldıklarını, olayın saat 10:00 - 10:30 arasında olduğunu, olay anında [sanık C.K.yı] okul içinde görmediğini, olaydan sonra arabanın yanında gördüğünü, [sanık A.S.nin] 08:30 - 08:50 arasında Kia Sporticti marka araba ile gittiğini, [sanık Ma.S.nin] olay yerinden uzaklaşarak gittiğini, kendileri ile eve gitmediğini, [sanık C.K.nın] aracına binmediğini, olay yerinin küçük olduğunu, bu nedenle üzerine svap geçmiş olabileceğini, korucuların da ateş ettiğini, onlara değerek dışarı çıktığını, buradan da svap geçmiş olabileceğini, koruculara içeri girmeleri için yalvardığını ancak bir türlü içeriye sokamadığını, İngiltere Oxford da oturduğunu, 23 Mart'ta Türkiye'ye geldiğini, 6 Nisan'da da dönmek için kardeşiyle Londra'ya biletleri olduğunu, 30 Mart 2019 tarihinde kendisi, dedesi Hacı Sülük ve dedesinin kardeşi [tanık K.S.] ile birlikte [maktul H.A.nın] evine uğradıklarını, dedesinin [H.A.ya] '[H.A.] bu seçimde oyunu bize bekliyoruz' dediğini, [H.A.nın] kabul etmediğini, daha sonra hep birlikte [H.A.nın] evinden çıktıklarını, olay anında [maktul H.A. ile sanık Ma.S.nin] elinde silah gördüğünü, [maktul İ.A.nın] silahını çekmek için elini beline attığını ancak vurulduğu için silahını çekemediğini, dışarı çıktığında korucuların elinde silah gördüğünü, başka kimsenin elinde silah görmediğini, olay anında sol omzuna darbe aldığını ve kendisine [H.A.nın] vurduğunu düşündüğünü, [sanık Ma.S.nin] silahı kendisine saklaması için vermediğini, yarasına bakmak için silahını verdiğini, silahı kabzasından tutmadığını, namlusundan tuttuğunu, amcası gelince [Ma.S.nin] elinden silahı alarak gittiği' şeklinde savunma yapmıştır.

SANIK HACI OĞLU ÖMER SÜLÜK SEGBİS SİSTEMİ İLE MÜDAFİİ HUZURUNDA ALINAN SAVUNMASINDA ÖZETLE: 'Sabah 06:30 sıralarında ailece oy kullanmak için evden çıktıklarını, saat 07:00 gibi okula gittiklerini, orada hazır bulunanların oylarını kullandığını, annesinin oyunu kullanmak için kendilerinden birinin yardım etmek istediğini, sandık başkanının kabul ettiğini, yardımcı olun dediğini, [maktul İ.A.nın] bırakmadığını, daha sonra sandık başkanının annesine oy kullanmayı tarif ettiğini, daha sonra oy kullanmaya gelenlere de sandık başkanının yardım etmek istediğini ancak [maktul İ.A.nın] engel olduğunu, [İ.A.nın] telefonla birini aradığını, telefonu sandık başkanı olan [tanık R.Y.ye] verdiğini, [R.Y.nin] telefonu dinledikten sonra kapattığını ve bir daha kimseye yardımcı olmadığını, daha sonra [S.Al.ın] eşinin oy kullanmaya geldiğini, [S.Al.ın] eşinin oy kullanmasında yardımcı olacağını söylediğini, [İ.A.nın] izin vermediğini, bu nedenle tartışma çıktığını, [İ.A.nın] kendilerini göstererek [S.Al.a] 'sen bu yavşaklara mı güveniyorsun, bunları da [s...] başkanlarını da [s...]' gibi sözler söylediğini, [katılan A.A.nın] oğluna doğru yürüdüğünü ve 'sen niye bırakmıyorsun ki insanlar oyunu kullansın' dediğini, [tanık A.O.A.nın] araya girdiğini, [İ.A.nın] elini masaya vurarak 'seçim bitmiştir, artık kimse oy kullanamaz' diye bağırdığını, kendisinin de yerde sobayı karıştırmak için bulunan demiri alarak [İ.A.nın] üzerine yürüdüğünü, araya [tanık A.O.A.nın] girdiğini ve kendisini bırakmadığını, [İ.A.nın] eline beline atıp silahını çıkarttığı anda sağ arka tarafından bir silah sesi duyduğunu, döndüğünde [sanık Ma.S.nin] elinde silah olduğunu, babasının 'yapma [Ma.]' diye bağırdığını, o anda [İ.A.nın] yere düştüğünü, [maktul H.A.nın] ateş etmeye başladığını, birkaç el ateş ettikten sonra silahın tutukluk yaptığını ve silahını kurmaya çalıştığını, daha sonra silah seslerinin tekrar çoğaldığını, hep beraber silah sesi durduğunda dışarı çıkmaya başladıklarını, dışarı çıktığında silah seslerinin geldiğini, korucuların da ateş ettiğini fark ettiğini, okulun sağ tarafına baktığında [sanıklar Ma.S. ile Ö.S.nin] konuştuklarını gördüğünü, ancak ne konuştuklarını duymadığını, daha sonra [sanık Ö.S.nin] yanına gelerek [sanık Ma.S.nin] yaralandığını söylediğini, [sanık Ma.S.nin] kaçmaya başladığını, arkasından seslendiğini ancak [Ma.S.nin] durmadığını, babasını almak için geri içeri döndüğünü, babası alarak [sanık C.K.nın] arabası ile eve geçtiklerini, evin önünde bir süre oturduktan sonra Pütürge'ye gittiklerini, Pütürge'de binanın içinde ve çevresinde polislerin olduğunu, polislerin kendilerini araca bindirip Malatya'ya gittiklerini, [İ.A.nın] elinde siyah renkli bir silah olduğunu, [H.A.nın] silahının da aynı renk olduğunu, daha önceki beyanında [Ma.S.yi] korumak için [Ma.S.de] silah gördüğünü söylemediğini, [sanık C.K.yı] olay yerinde okulun yukarısında gördüğünü, olay yerine yeni gelmiş, arabadan yeni inmiş gibi olduğunu, olayın saat 10:00 sularında olduğunu, olay yerinden [C.K.nın] kullandığı araçla [Ö.S. ve başvurucu Haci] ile birlikte ayrıldıklarını, [sanık A.S.nin] olay yerinden 08:30 sıralarında ayrıldığını, [Ma.S.nin C.K.nın] kullandığı araçta olmadığını, olay yerinin çok dar bir alan olduğunu, oradan bulaşmış olabileceğini ve atışın yakın mesafede yakınından yapıldığını, olayda kendisinde silah olmadığını, olaydan önce [tanık H.K.yı] telefonla aradığını, sıkıntılı durum olduğunu, olay yerine jandarmayı ve parti görevlilerini göndermesini söylediğini, olaydan sonra [H.K.] ile görüştüğünü, tam olarak ne dediğini hatırlamadığını 'olan oldu' gibi bir şey dediğini, [katılanların ailesi] ile aralarında husumet olmadığını, [tanık Z.P.nin] aracıyla gitmeyi ayarlamadıklarını, evin önünde [Z.P.nin] aracını görünce bindiklerini, Pütürge'ye gittiklerinde iş hanının önünde polislerin kendilerini karşıladığını, bir süre beklediklerini, [...]"şeklinde savunma yapmıştır.

SANIK HACI SÜLÜK SEGBİS SİSTEMİ İLE MÜDAFİİ HUZURUNDA ALINAN SAVUNMASINDA ÖZETLE :"Sabah 6.30'a doğru ailece okula gittiklerini, oylarını kullandıklarını, eşinin okuma yazma bilmediği için oğlunun yardım etmek istediğini, [maktuller İ.A. ve H.A.nın] bırakmadığını, oğlunun da tatsızlık çıkmasın diye tarif ettiğini, [O.K.nin] karısı, anası ve kızına oy kullanmada yardımcı olduklarını, ancak kendi taraftarlarına izin vermediklerini, [sanık C.K.yı] telefonla aradığını ve [C.K.ya] 'gel bizi götür' dediğini, [tanık S.Al.ın] karısının geldiğini, oy kullanması için [S.Al.ın] karısına yardım etmek istediğini, [İ.A.nın] da bırakmadığını, [S.Al.ın İ.A.ya] 'sen kim oluyorsun ki bırakmıyorsun' dediğini, [İ.A.nın da S.Al.a] 'bu yavşaklara mı güveniyorsun, bunları da partilerini de başkanı böyle [s...] ben" dediğini, daha sonradan duyduğuna göre [İ.A.nın] babasının [İ.A.ya] 'oyunu kullansın herkes sen niye karışıyorsun' dediğini öğrendiğini, oğlunun sobanın yanında bulunan demir sopayı eline aldığını, [tanık A.O.A.nın] oğlunun elinden sopayı aldığını ve [İ.A.ya] doğru bırakmadığını, o sırada [İ.A.nın] eline beline attığını ve silahı çektiğini, kendisinin arkada olduğunu, bir silah sesi geldiğini, baktığında [sanık Ma.S.nin] elinde silah olduğunu, [Ma.ya] 'yapma [Ma.]' diye bağırdığını, [maktul H.A.nın] sağ tarafından silah çıkarttığını, [Ma.ya] doğru ateş ettiğini, [Ma.nın] da ona ateş ettiğini, [H.A.nın] silahının tutukluk yaptığını ve namlusunu çevirdiğini, kapıya doğru ilerlemeden 4-5 defa daha silah sesi geldiğini, daha çıkmadan baktığında [H.A.nın] düşmüş olduğunu, kendisi ve herkesin çıktığını, çocukları, torunları ve [sanık Ö.S.nin] koluna girerek kendisini arabaya götürdüklerini, [Ma.yı] göremediğini ve '[Ma.] nerede' diye bağırdığını, orada bulunan birinin '[Ma.] vuruldu, gitti, [Ma.yı] aramayın' dediğini, [C.K.nın] arabasının kendilerinin olduğunu, kendisi, oğlu ve torununun araca binerek gittiklerini, [tanık B.A.nın] yürüyemediğini, bu nedenle [C.K.ya] '[B.A.yı] al okula götür' dediğini, evlerinin oraya gittiklerinde [B.A., hanımı ve tanık Z.P.nin] orada olduğunu, daha sonra [Z.P.nin] arabasına kendisi, [B.A.nın] karısı, oğlu ve torunu [sanık Ö.S.nin] bindiğini, onların yolun üzerindeki okula bıraktıklarını, kazaya doğru [Z.P.nin] arabasıyla ilerlediklerini, [C.K.yı] beklemediklerini ve [C.K.] ile görüşmediklerini, iş merkezine gittiklerinde ölmüş olduklarını öğrendiğini, polislerin kendilerini korumaya aldıklarını, 5-7 dakika burada beklediklerini, araç geldiğini ve Malatya'ya gittiklerini, olay yerinden [C.K.nın] arabasıyla ayrıldıklarını, oy kullanma alanında [İ.A.yı] kastederek 'bunların burada ne işi var, bunlar he seçimde burnumun dibinde çıkıyorlar' gibi şeyler söylemediğini, [katılan A.A.nın] dostu olduğunu, bu aile ile dost olduklarını, köylü olduklarını ve aralarında husumet bulunmadığına, ruhsatlı silahı olduğunu, olay anında silahının evde olduğunu, [İ.A.nın] silahını çektiğini ancak kullanmadığını, [Ma.S. ve H.A.nın] birbirlerine ateş ettiğini, olaydan sonra eve dönerken [Ma.nın] araçta olmadığını, seçimden önce [H.A.nın] evine iki kez gittiğini, [H.A.nın] köylüsü olduğunu ve birbirlerini sevdiklerini, ilk gittiğinde [H.A.nın] evde olmadığını, Malatya'ya arabasını yaptırmaya gittiğini, bu nedenle içeri girmediğini, tekrar gittiğinde [H.A.nın] evde olduğunu, [H.A.dan] oy istediğini, [H.A.nın] da vermeyeceğini söylediğini, daha sonra elini tutarak hatır istediğini ve gittiğini, [sanık A.S.nin] olaydan 1,5 saat önce çıktığını, [Z.P.yi] kendisinin çağırdığını, [Ma.yı] görmediğini, [Ma.nın] olay yerinden kaçtığını, Pütürge Merkez'de Hacı Sülük İş Hanına gittiklerini, orada iki oğlu, torunu [sanık A.S.] ve kardeşi ile sarıldığını, üzerinden svapların nasıl çıktığını bilmediğini, oğlunun çubuk ya da demir sopa gibi bir şeyi [İ.A.ya] atacağını ancak [A.O.A.nın] oğlunun elinden aldığını ve araya girdiğini, araçta çıkan svap izlerini bilmediğini, olay günü [oğlu tanık Mi.S.ye] saldırı olduğunu duyduğunu, [H.A.nın] elinde bulunan silahın nerede olduğunu bilmediğini, olay yerinde [S.Al., katılan A.A. ile maktuller İ.A. ve H.A.nın] olduğunu, [H.A. ve Ma.S.nin] ateş ettiği' şeklinde savunma yapmıştır.

SANIK [C.K.] SEGBİS SİSTEMİ İLE MÜDAFİİ HUZURUNDA ALINAN SAVUNMASINDA ÖZETLE :"Deredüzü mahallesinde oturduğunu, Hacıgil'in sabah 06:00'da arabayla Bölünmezler mahallesine gittiklerini, saat 08:30 sıralarında [sanık Ö.S.nin] geldiğini ve dedesinin oylarını kullanmaları için çağırdığını söylediğini, kendisi, eşi, kızı ve onların iki gelini ile birlikte Bölünmezler Mahallesine gittiklerini, oylarını kullandıklarını, Hacı Sülük'ün eşi [A.] ile birlikte Deredüzüne gittiklerini, kadınları burada bırakarak olay yerine gittiğini, olay yerine gittiğinde silahların patladığını, 4-6 silah sesi geldiğini, korucularının da yanında havaya ateş ettiğini, o arada okulundan herkesin dışarı çıktığını, dışarıya ilk [sanık Ma.S.nin] çıktığını, [Ma.nın] elinde silah olduğunu, Hacı'nın kendisini görür görmez '[C.K.] arabayı çevir bizi buradan götür' dediğini, arabayı çevirerek okulun alt tarafına getirdiğini, Hacı Sülük ve [başvurucu Ömer ve sanık Ö.S.yi] alarak Deredüzü Mahallesine gittiklerini, [Ma.nın] ilk çıktığında elindeki silahı kendisine uzattığını ve 'silahımı al' dediğini, kendisinin de 'ben almıyorum silahını' dediğini, [Ma.nın] okulun alt tarafına doğru kaçtığını, Hacı Sülük ve [başvurucu Ömer ile sanık Ö.S.yi] Deredüzü Mahallesinde onların evlerinin yakınlarında bulanan koyun başında indirdiğini, kendisinin de oy kullanması için [tanık B.A.yı] almaya gittiğini, daha sonra [başvurucu Ömer'in] kendisini arayarak [B.A.nın] evlerinin önünde olduğunu söylediğini, onları oy kullandıktan sonra okuldan evlerine bırakmalarını söylediklerini, kendisinin tekrar okulun oraya gittiğini, muhtarın kardeşinin [B.A.yı] evine bırakacağını söylediğini, kendisinin arabası ile evine gittiğini, daha sonra Jandarmanın gelerek evinde arama yaptığını ve kendisini Malatya'ya götürdüğünü, kendisinin bir suçu olmadığını, Hacı Sülük'ün yanında çalıştığını ve onun şoförü olduğunu, olay yerinden ayrılırken arabanın içinde [Ma.nın] olmadığını, Hacı Sülük ve [başvurucu Ömer ile sanık Ö.S.nin] olduğunu, Hacı'nın kolundan tutup arabaya bindirdiğini, bu nedenle üzerinden svap çıkmış olabileceğini, arabada [başvurucuların] bir şey demediğini, kadınları eve bırakmaya giderken saat 09:30 sıralarında eve 300 metre kala [A.S.yi] gördüğünü, [A.S.nin] yönünün Pütürge'ye dönük olduğunu, yolda karşılaştıklarını, olay günü bayanları Bölünmez Mahallesinden Deredüzü Mahallesine giderken yolda [A.S.nin] kendisini aradığını ve benzinin nerede olduğunu sorduğunu, kendisinin benzinin jeneratörün yanında olduğunu söylediği' şeklinde savunma yapmıştır."

36. Gerekçeli kararda, katılan ve tanıkların aşamalardaki ifadeleri ile muhakeme sürecinde kolluk görevlileri tarafından düzenlenen tutanaklar ve uzmanlık raporlarına değinilmiş, sonrasında olayın şu şekilde gerçekleştiği kabul edilmiştir:

"Olay tarihi olan 31/03/2019 tarihinden 2 gün önce sanıklar Haci Sülük, [hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen şüpheli K.S.], [sanık Ö.S. ve tanıklar B.Ç. ile H.Ç.nin] 31 Mart yerel seçimlerinde [A. Partisi] Belediye Başkan Adayı olan Hacı oğlu [Mi.S.ye] oy vermelerini istemek amacıyla maktül [H.A.nın] evine gittikleri, sanık Haci Sülük'ün [H.A.dan] oğlu [Mi.S.ye] oy vermesini istediği, maktül [H.A.nın] ise 'amca sen bizi bugüne kadar sormadın, beni başka partiden müşahid yazdılar' dediği, bunun üzerine sanık Hacı'nın 'senin bir oyun yüz oya bedel, oyunu oğlum [Mi.ye] ver' dediği, maktülün daha önce gelenlere söz verdiğini, bu yüzden [Mi.S.ye] oy veremeyeceğini söylemesi üzerine sanık Haci Sülük'ün sinirli bir şekilde 'Sana da yazık olur bana da yazık olur' dediği, yanındakilere 'Biz yanlış yere geldik, kalkın gidelim' diyerek maktülün ikametinden ayrıldığı, yine katılan [N.A.nın] beyanına göre maktül [H.A.nın] olaydan önce kendisine 'Beni tehdit ediyorlar' demesi üzerine kendisinin ise maktül [H.A.ya] 'Seni bir oy için mi öldürecekler' dediğini beyan ettiği, olay günü 31/03/2019 tarihinde Malatya ili Pütürge ilçesi Bölünmez köyünde 1015 nolu sandık kurulunun başkan [R.Y.], memur üye [H.Y.], partili sandık kurulu üyeleri [maktuller İ.A. ve H.A.dan] oluştuğu, tanık [S.Al.ın] okuma yazma bilmeyen eşi [Z.Al. ile] oy kullanma işlemi sırasında yanında kabine girmek istediği, sandık başkanı [R.Y.nin] bunun kanunlara uygun olmadığını söylediği, bunun üzerine [başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük ile diğer sanıklar Ö.S., A.S. ve Ma.S.nin] problem çıkaran olmayacağını, buna göz yumulabileceğini söylediği, bunun üzerine sandık başkanının seçim müdürünü aradığı ve telefonun sesini hopörlere verdiği, seçim müdürünün de bunun kanuna uygun olmadığını, böyle bir şeye izin verilemeyeceğini söylediği, buna rağmen Haci Sülük ve yanındakilerin (oğlu, torunları ile [S.Al.nın]) itirazlarını sürdürdüğü, sandık başkanının partili sandık üyelerine itirazları olup olmadığını sorduğu, [İ.A.nın] müsade etmeyeceğini söylediği ve telefonu ile avukatı aradığı, telefonu sandık başkanına avukat ile görüşmesi için verdiği, avukatın da böyle bir olaya müsade edilmesi halinde şikayetçi olacağını söylediği, telefon kapandıktan sonra Haci Sülük, oğlu ve torunları ile birlikte maktül [İ.A.] ile tartışmaya başladıkları, Haci Sülük'ün oğlu Ömer Sülük'ü dışarı çıkarttığı, yaklaşık 5 dakika sonra içeri girdikleri, Haci Sülük'ün oğlu Ömer Sülük'ün sandık kurulu masasına eli ile vurarak seçim iptal diye bağırdığı, sanıklar Haci Sülük, oğlu ve torunlarının tümünün [İ.A.nın] üzerine yürüdükleri ve Haci oğlu Ömer Sülük'ün sobanın yanından aldığı demir çubukla maktül [İ.A.ya] vurmaya başladığı, sanıkların üzerinde bulunan silahlar ile ateş etmeye başladıkları, maktül [İ.A. ve H.A.nın] öldüğü, katılan [A.A.nın] yaralandığı anlaşılmıştır."

37. Mahkeme başvurucularla diğer sanıklar Ö.S. ile A.S.nin iki ayrı nitelikli kasten öldürme, kasten yaralama ve 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçlarını 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 37. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca aslî fail sıfatıyla işledikleri sonucuna ulaşmıştır. Mahkûmiyet gerekçesinde bu hususta dayanılan delillere dair açıklamalar ve bu deliller doğrultusunda yapılan tespitler şöyledir:

"Olay yerinde bulunan sanıkların 31/03/2019 günü sabah erken saatlerde Bölünmez köyünde bulunan okula giderek oylarını kullandıkları, olay saatinde içeride bulunan sanıkların olaydan bir kaç saat önce oylarını kullanmış oldukları, olay anında [tanık Z.Al.] ile birlikte yakınlarının da birlikte oy kabinine girerek oy kullanmak istemesi üzerine sanıklardan ilk olarak tanık beyanları ve katılan [A.A.nın] beyanından anlaşılacağı üzere Haci Sülük ve Haci oğlu Ömer Sülük ile maktüller arasında tartışmanın başladığı, başlayan tartışma sonrasında diğer sanıkların babaları ve dedeleri olan aynı zamanda aile büyüğü olan Haci Sülük ile birlikte tartışmaya katıldıkları ve tartışmanın uzadığı, sanıkların olay yerinde birlikte gelmeleri, akraba olmaları ve tartışma başladıktan sonra maktüller üzerinde ortak bir hakimiyet kurduklarının anlaşıldığı, daha sonra sanıkların üzerlerinde bulunan silahları çıkartarak katılana ve maktüllere doğru hedef gözeterek ateş ettikleri, dosya kapsamında bulunan kriminal raporlardan anlaşılacağı üzere olay yerinde bulunan kovan ve fişeklerin yapılan incelemesinde iki farklı silahtan çıkan kovanların ve fişeklerin olay yerinde bulunduğu, katılan [A.A.nın] beyanlarında tüm sanıkların ateş ettiğinin belirtildiği, tüm sanıkların yapılan svap incelemesinde alınan örneklerin tamamında ve olay sonrasında sanıkların bindikleri aracın bütün koltuklarında atış artığının tespit edildiği, sanıkların tamamının silahlarını çıkartıp ateşlemedikleri düşünülse bile katılan beyanından anlaşılacağı üzere silahlı olan sanıklara olay yerinde tartışma sonrası birbirlerine destek olacak şekilde hareket ederek ateş eden sanıklar ile birlikte maktüller ve katılan üzerinde ortak bir hakimiyet kurduklarının sabit olduğu, katılan ve maktüller ile olay öncesi aralarında bulunan husumet sebebiyle olayın en başından beri seçim günü ruhsatlı silah taşımanın bile yasak olduğu bir günde olay yerine silahla gelerek tüm sanıkların olayın en başından beri fikir ve eylem birliği içerisinde olay öncesi, sonrası ve olay esnasında birlikte hareket etmeleri sebebiyle suçun işlenişi üzerinde ortak hakimiyet kurmak suretiyle birlikte hareket ettiklerinin sabit olduğu, yerleşik yargıtay içtihatları da göz önünde bulundurulduğunda fiile direk eylemsel bir iştirakı bulunmadığı halde olay yerinde olayın gidişatını ve gerçekleşeceğini bilerek veya olay başladıktan sonra diğer failleri engellemeden olayın gerçekleşmesinde diğer faillere manevi destek olan olay yerinde bulunması sebebiyle diğer faillerin suçun işlenmesindeki kanaatlerini güçlendiren sanıklarında birlikte ortak irade ve işbirliği içerisinde ortak hakimiyet kurmak sebebiyle hareket ettikleri ve TCK'nın 37. maddesinde yer alan suça iştiraklerinin olduğu anlaşılmaktadır. Yine yerleşik yargıtay içtihatlarından anlaşılacağı üzere olay yerine giden sanıklardan maktüllere ateş ettikten sonra bir kısım sanıkların silahından çıkan mermilerin maktüllere isabet etmemiş olmasına rağmen fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek fiil üzerinde ortak hakimiyet kurdukları için TCK'nın 37/1 maddesi kapsamında olay yerinde bulunan tüm sanıkların suçun faili olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Katılan [A.A.nın] beyanlarında; olay yerinde bulunan sanıkların tamamında silah olduğu, bazı sanıkların kapıyı kontrol ettiği, bazı sanıkların da kendisine ve maktüllere ateş ettiğini beyan ettiği, beyanlarından sanıkların olay yerinde fikir ve iş birliği içerisinde ortak hakimiyet kurarak olay yerini kontrol altında tuttukları ve eylemi gerçekleştirdikten sonra hep birlikte olay yerinden aynı araç ile uzaklaştıklarının anlaşıldığı, katılan beyanları, olay yerinde bulunan ve dosya kapsamında tanık olarak dinlenen tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere ortak hareket ederek eylem sonrası olay yerinden uzaklaşıp gittikleri, olay sonrası olay yerine 4 km uzaklıkta bulunan sanık Haci Sülük'ün evine gittikleri Haci Sülük'ün evine gelen tanık [Z.P.nin] sanıklar ile görüştüğünün anlaşıldığı, daha sonra beyanı alınarak dinlenen tanık [Z.P.] beyanlarında sanık Haci [Sülük'e] olayı sorduğunda Haci [Sülük'ün] kendisine '[A.lardan] iki kişiyi vurduk, onları da yaktık kendimizi de yaktık' şeklinde beyanda bulunduğu, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere olay yerinde bulunan sanıkların ortak hakimiyet kurduktan sonra gerçekleşen eyleme olay yerinde bulunan tüm sanıkların maddi veya manevi şekilde iştiraklerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

Somut olayda sanık Haci Sülük'ün 31 Mart seçimlerinde oğlu [Mi.S.ye] oy istemek için olaydan iki gün önce maktül [H.A.nın] evine gittiği, maktül [H.A.dan] oy istediği ancak maktülün kendisine 'Amca geç geldiniz, başkasına söz verdim' demesi üzerine sinirlenerek 'Kalkın yanlış yere geldik, sana da yazık olacak bana da yazık olacak' dediği, bu ortamda maktül [İ.A.nın] eşi, tanık [H.Ç.], Haci Sülük'ün kardeşi [K.S.nin] de bulunduğu, sanıkların 31 Mart 2019 tarihinde Bölünmez köyü 1015 nolu sandık başına geldikleri, üzerlerinde ruhsatsız ve ele geçirilemeyen silahlar bulunduğu, seçim günü ruhsatlı silahla dahi sokağa çıkmanın yasak olduğu günde sanıkların ruhsatsız silahlarla sandık alanına gitmelerinin sanıkların birlikte suç işleme kararını ortaya koyduğu, bu şekilde sanıkların birlikte hareket etmelerinin birbirlerine güven verdiği ve cesaretlendirdiği, sandık kurulunda partili üye olan maktüllerin tarafsız kamu tanıkları [R.Y. ve H.Y.nin] beyanı ile diğer tüm tanıkların beyanı doğrultusunda üzerlerinde silah bulunmadığı gibi sanıklara herhangi bir fiziki müdahalede bulunmadıklarının sabit olduğu, aksine tüm tanıkların ortak beyanları uyarınca sanık Haci Sülük'ün oğlu Ömer Sülük ile dışarıya çıkıp hızlı bir şekilde içeri girdikten sonra Haci oğlu Ömer Sülük'ün sinirli bir şekilde sandık kurulu masasına eli ile vurduğu ve seçim iptal diye bağırdıktan sonra tüm sanıkların ortak irade ile daha önce aldıkları suç işleme kararı doğrultusunda olay yerinde birbirlerine verdikleri cesaret ile ortak hakimiyet kurarak tüm sanıkların maktüllerin üzerine yürüdüğü, sanık Haci oğlu Ömer'in sobanın yanındaki demir çubukla maktül [İ.A.ya] vurmaya başladığı ve sanıkların maktüllere doğru hedef gözeterek ATK raporu uyarınca [İ.A.ya] tek atışla, [H.A.ya] yine ATK raporu uyarınca bitişik atışla ateş ettikleri, katılan [A.A.yı da] silahla yaraladıkları, sanıkların bu şekilde gerçekleştirdikleri eylemlerin ortak suç işleme iradesiyle, olay anında ortak hakimiyet kurarak işlediklerinin sabit olduğu, kaldı ki katılan beyanlarını doğrulayan tarafsız kamu tanıklarının ve diğer görgü tanıklarının beyanları ile sabit olduğu üzere maktüllerin sanıklara karşı fiziki müdahalelerinin bulunmadığı, maktüllerin üzerinde ve ellerinde silah bulunmadığının sabit olduğu, hatta bu hususta Sülük ailesinin yanında çalışan sanık [C.K.] kolluk, savcılık, sorgu ve mahkeme aşamasında sanık [Ma.S.nin] koşarak gittiğini, sektiğini görmediği, normal koşarak kaçtığını beyan ettiği, sanıkların firari sanık [Ma.S.nin] yaralandığı iddiasanın gerçeği yansıtmadığının anlaşıldığı, yine maktüllerin sanıklara yönelik hakaretlerinin olmadığı, yalnızca yaptıkları kamu görevi nedeniyle seçimin işleyişine ilişkin kanuni beyanlarda bulundukları, aynı beyanların sandık kurulu başkanı ve telefon ile görüşülen seçim müdürü tarafından da tekrarlandığı, buna rağmen sanıkların ortada kavga etmek için dahi bir sebep olmadığı halde daha önce aldıkları karar doğrultusunda olayı gerçekleştirdikleri, olaydan sonra bir kısım sanıkların Haci Sülük'ün evine gittikleri, tanıklar [B.A. ve Z.P.nin] 'ne oldu' diye sormaları üzerine sanık Haci Sülük'ün '[A.lardan] iki kişiyi vurduk, onları da yaktık, kendimizi de yaktık' şeklinde beyanda bulunduğu, hatta [B.A.nın] olayın hemen sonrası sıcağı sıcağına alınan ve mahkememizce itibar edilen soruşturma aşamasında ki beyanında Haci Sülük'ün eşinin Haci Sülük'e hitaben 'iyi bir şey yapmışsın' diyerek yüksek sesle bağırdığının beyan edildiği, yine tarafsız kamu tanığı olan sandık kurulu memur üyesi [H.Y.nin] beyanına göre 'vurulma olayından önce Sülük ailesinin maktül [İ.A.ya] saldırdığını, silah sesleri gelince okulun kenarına saklandığını, dışarıda Haci'nin torunu [A.S.nin] Haci Sülük'ün diğer torunu [Ma.S.ye] silah verdiği, aynı zamanda [Ma.S.nin] kendinde de silah olduğu' şeklinde beyanda bulunduğu, yine görgü tanığı [H.Ç.nin] olayın hemen sonrası sıcağı sıcağına savcılık huzurunda alınan ve yine mahkememiz huzurunda da savcılık beyanın doğruladığı beyanına göre 'Haci Sülük ve oğlu Ömer Sülük'ün elinde silah olduğunu, torunu [sanık Ö.S.nin] elinde de silah olduğunu ayrıca ismini bilmediği torununun elinde silahla dışarıyı gözetlediğini gördüğünü' beyan ettiği, yine tanık [B.Ç.] beyanında Hacı torunu [sanık Ö.S.yi] olay yerinden [sanık C.K.nin] kullandığı araç ile ayrılırken gördüğünü yanına gidip ne olduğunu sorduğunu kendisinin de sinirli bir şekilde 'Canım sıkıldı havaya ateş ettim' şeklinde cevap verdiğini beyan ettiği yani tanık beyanından anlaşılacağı üzere [sanık Ö.S.nin] de olayda ateş ettiğinin sabit olduğu, yine tanık [H.Ç.] savcılık ve mahkememiz huzurunda alınan beyanında; Haci Sülük ve oğlu Ömer Sülük'ün ellerinde silahları olduğunu, Haci Sülük'ün torunu [sanık Ö.S.nin] sol elinde silah olduğunu, Hacı Sülük'ün ismini bilmediği diğer torununu ise elinde silahla dışarıyı gözetlediğini, sonra kendisinin dışarı çıkıp okulun duvarının olduğu yere saklandığını, olay yerinde Hacı Sülük"ün torunu [sanık A.S.nin] de olduğunu, olay yerinde sanıklardan Haci Sülük, Haci Sülük'ün oğlu Ömer Sülük, Haci Sülük'ün torunları [sanık Ö.S., A.S.] ve Haci Sülük'ün ismini bilmediği diğer torununun olduğunu beyan ettiği, yine dosya kapsamında bulunan kriminal raporlardan anlaşılacağı üzere olay yerinde bulunan kovan ve fişeklerin yapılan incelemesinde iki farklı silahtan çıkan kovanların ve fişeklerin olay yerinde bulunduğu, katılan beyanları ile uyumlu tarafsız kamu tanıkları, görgü tanıklarının beyanları ile 03/04/2019 tarihli kriminal raporundan da anlaşılacağı üzere Haci Sülük, oğlu Ömer Sülük ve [sanıklar Ö.S. ile A.S.nin] ellerinde ve üzerlerinde svapların bulunduğunun rapor edildiği yine yurtdışında üniversite okuyan ve yalnızca 1 haftalığına Malatya ili Pütürge ilçesine gelen öğrencilerin ailesinin onayı, yardım ve temini olmadan ruhsatsız silah bulup, silahla sokağa çıkmanın dahi yasak olduğu günde, silah ile sandık kurulu başına gelmelerinin hayatın olayın akşına aykırı olduğu bu durumun sanık Haci Sülük ile oğlu ve torunlarında olaydan önce öldürme iradesinin oluştuğu ve ona göre hareket ettiklerine ilişkin olduğu değerlendirilmiştir.

Olay yeri tespit tutanağı, tarafsız kamu tanıkları ve tüm görgü tanıklarının olayın sıcağı sıcağına alınan beyanları, kriminal raporları, katılan [A.A.nın] olayı bizzat gören karşı tarafın yakını olduklarını ve gerçeği söylemeyebileceklerini beyan ettiği tanıklar [S.Al., M.Ö., A.O.A., G.O.G., E.Y., Z.Al. ve R.Ö.nün] beyanları, tanık [S.Al.ın] sanıkların iddia ettiği gibi 'Sen bunlara mı güveniyorsun' şeklinde [maktul İ.A.nın] bir beyanı olmadığı yönündeki beyanı ve diğer görgü tanıklarının beyanları ile katılan beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde maktüllerin ellerinde ve üzerilerinde silah bulunmadığı, maktüllerin sanıklara herhangi bir fiziki müdahalede bulunmadıkları, maktüllerin sanıklara karşı herhangi bir hakaret ve tehdit içerikli bir beyanlarının olmadığının sabit olduğu anlaşılmış, sanıkların maktüllere ilişkin silah olduğu, hakaret ve fiziki müdahale olduğuna ilişkin aşamalardaki çelişkili beyanlarının görgü tanıkları ve kriminal raporlar ile doğrulanmadığı ve örtüşmediği dolayısı ile sanıklar lehine haksız tahrik ve meşru müdafa şartlarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar sanıklar [sanık Ma.S.nin] vurulduğunu, sekerek gittiğini beyan etmiş iseler de yanlarında çalışan ve delilleri yok etme suçundan yargılanan [sanık C.K.nın] diğer tanıklar gibi [sanık Ma.S.nin] koşarak gittiğini, sekmediğini aşamalarda beyan ettiği anlaşıldığından sanıkların bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.

...

Tüm dosya kapsamı, sanık savunmaları ve 19/04/2019 tarihli uzmanlık raporunda olayda kullanılan silahların 6136 sayılı kanun kapsamındaki vahim nitelikte olmayan ateşli silah ve fişeklerden olduğunun bildirildiği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanıklar Haci Sülük, Ömer Sülük (Haci oğlu), [sanıklar Ö.S. ve A.S.nin] üzerilerine atılı '6136 Sayılı Yasaya Muhalefet' suçunu işlediği"

38. Mahkeme kararında ayrıca, maktullere yönelik atışların maktullere yakınlığı ile olay yerinin oy kullanılan küçük bir alan olması birlikte değerlendirildiğinde maktullere hedef gözetilerek ateş edildiği ve görüş açısı yönünden tartışmalı bir hususun bulunmadığı gerekçesiyle başvurucular ile diğer sanıkların olay yerinde keşif yapılmasına dair taleplerinin reddedildiği belirtilmiştir.

39. Başvurucular ile diğer sanıklar ve katılanların Mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (Daire) 17/7/2020 tarihinde nitelikli kasten öldürme suçları yönünden temyiz kanun yolu açık, kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık ile suç delillerini gizleme, yok etme veya değiştirme ve suçluyu kayırma suçları yönünden ise kesin olmak üzere istinaf başvurularını esastan reddetmiştir.

40. Başvurucular ile sanıklar Ö.S. ve A.S.nin Daire kararını temyiz etmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi) 8/12/2020 tarihli kararıyla nitelikli kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet kararlarına yönelik Dairenin esastan ret kararını onamıştır. Kararda, tarafsız kamu tanıklarının beyanları, olay yeri inceleme ve kriminal raporları ile katılan A.A.nın aşamalarda öze ilişkin farklılık göstermediği belirtilen ifadeleri doğrultusunda Mahkeme kararının gerekçesinde bir çelişki veya eksiklik bulunmadığı açıklamasına yer verilmiştir.

41. Başvuruculardan Haci Sülük, Ceza Dairesinin kararı üzerine farklı tarihlerde başvuru konusu olaylar ile ihlal iddiaları aynı olan 2021/2161 ile 2021/5155 numaralı bireysel başvurularda bulunmuştur. Ancak sonraki tarihli başvurusunun (B. No: 2021/5155) bireysel başvuru formunda “I-C-Başvurucunun Anayasa Mahkemesi önünde devam eden bir başka başvurusu varsa numarası:” ifadesi yer aldığı hâlde bu kısımda herhangi bir açıklama ya da bildirime yer vermemiştir.

42. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 26/1/2021 tarihinde, başvurucular ile sanıklar Ö.S. ve A.S. lehine Ceza Dairesi kararının kaldırılması için 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca itiraz talebinde bulunmuştur. Başvurucu Haci Sülük 2021/2161 numaralı bireysel başvuru dosyasında sunulan Bakanlık görüşüne karşı cevap dilekçesinin ekinde ve ardından her iki bireysel başvuru dosyasının numarasını da belirterek 2021/2161 ile 2021/5155 sayılı bireysel başvuru dosyalarına sunduğu ek beyan dilekçelerinde, iki ayrı bireysel başvuruya konu aynı nihai karara (Ceza Dairesi kararı) karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz talebinde bulunduğunu bildirmiş ve anılan talepnameyi Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

43. Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemindeki verilere göre anılan talepname üzerine Ceza Dairesince 8/9/2021 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz talebinin reddine ve itiraz hakkında karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna (Genel Kurul) gönderilmesine karar vermiştir. Genel Kurul ise 6/10/2022 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazını başvurucular yönünden reddetmiş, davanın diğer iki sanığı Ö.S. ile A.S. yönünden ise bu sanıkların iki ayrı kasten öldürme suçuna müşterek fail yerine yardım eden sıfatıyla iştirak ettikleri sonucuna ulaşarak itirazı kabul etmiş ve bu sanıklar yönünden Ceza Dairesi kararını kaldırarak Mahkeme kararını bozmuştur.

44. Genel Kurul kararında -diğerlerinin yanı sıra- sanık C.K. dışındaki diğer sanıkların iki ayrı nitelikli kasten öldürme suçundan aslî fail olarak cezalandırılmalarına dair gerekçenin yasal, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu olup olmadığı, gerekçenin bu nitelikleri taşıdığının kabulü hâlinde de başvurucuların nitelikli kasten öldürme suçlarından aslî fail olarak mı, aksi hâlde yardım eden olarak mı sorumlu tutulmaları gerektiği hususları değerlendirilmiştir.

45. Genel Kurul, söz konusu sanıklar hakkındaki mahkûmiyet gerekçesinin yasal, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu olduğu sonucuna oyçokluğuyla ulaşmıştır. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

"... Sanıkların olayın gerçekleştiği 31.03.2019 tarihinde oy kullanmak amacıyla olay yerinde bulunduklarının ortaya konulması, tanık seçmen [Z.Al.ın] oy kabinine bir başkasıyla girip giremeyeceği meselesi nedeniyle sanıklar Haci Sülük ve Haci oğlu Ömer Sülük ile maktuller arasında tartışma başladığı hususunun tanık anlatımlarına ve katılan [A.A.nın] beyanına dayandırılması, olay yerine birlikte geldikleri, akraba oldukları ve tartışma başladıktan sonra maktullere yönelik ortak hareket ettikleri belirtilen sanıkların üzerlerinde bulunan silahları çıkartarak katılana ve maktullere doğru hedef gözeterek ateş ettikleri hususunun kriminal raporlara, katılan [A.A.nın] beyanlarına ve özellikle sandık kurulu başkanı ve üyesi tanıkların beyanlarına dayandırılması, böylelikle sanıkların olay sırasında birbirlerine maddi-manevi destek olacak şekilde hareket ettiklerinin kabul edilmesi ve bu değerlendirme sırasında maddi olayın farklı ihtimallerle gerçekleşmesi halinde dahi sanıkların sorumluluklarının suça iştirak kapsamında olduğunun belirtilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesinin kendi olay kabulü çerçevesinde sanıkların kamu görevi nedeniyle kasten öldürme suçlarına iştirak ettiklerine ilişkin gösterdiği gerekçelerin Anayasa’nın 141 ve CMK'nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yasal ve yeterli olduğu kabul edilmelidir."

46. Bu yöndeki itirazda ulaşılan sonuç açısından karşıoy kullanan altı Genel Kurul üyesi, söz konusu sanıkların iki ayrı kasten öldürme suçuna iştirak ettiklerine dair gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmadığını değerlendirmiştir. Genel Kurul Başkanı ise karşıoy gerekçesinde; Mahkemenin somut olayın gerçekleşme şeklini birbiriyle çelişen iki farklı şekilde ortaya koyduğunu, dolayısıyla hukuki denetim yapma imkânı bulunmadığını ve kararın bu nedenle bozulması gerektiğini belirtmiştir.

47. Diğer yandan Genel Kurul oy çokluğuyla, başvurucuların iki ayrı nitelikli kasten öldürme suçuna da müşterek fail sıfatıyla iştirak ettikleri sonucuna ulaşmıştır. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

"4- Sanık Ömer Sülük'ün (Haci oğlu) atılı kasten öldürme suçuna TCK'nın 37/1. maddesi kapsamında 'müşterek fail' olarak mı, yoksa TCK'nın 39/2. maddesi kapsamında 'yardım eden' sıfatıyla mı iştirak ettiği;

[...]

Olayın hemen ardından katılan ve tanık anlatımları esas alınarak Kollukça tanzim edilen tutanak içeriğinde olay yerinde diğer sanıklarla birlikte olduğunun belirtilmesi, Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğince düzenlenen 03.04.2019 tarihli ve 1684 sayılı uzmanlık raporunda sanığa ait tüm svaplar üzerinde atış artıklarının tespit edilmesi, katılan [A.A.nın] aşamalarda sanığın elinde bulunan silahla hedef gözeterek maktul [H.A.ya] doğru ateş ettiğini gördüğünü belirtmesi, tanık [Z.P.nin]; kollukta olay günü sanık Haci ile oğlu olan Ömer’in bulundukları yere geldiklerini, pantolon paçalarının ve ayakkabılarının çamurlu olduğunu, sanık Haci’ye ne olduğunu sorduğunda adı geçenin '[A.lardan] iki kişiyi vurduk!' dediğini ifade etmesi, tanık [H.Ç.nin]; olay sırasında Haci’nin oğlu Ömer’in maktul [H.A.nın] üzerine yürüdüğünü ve maktul [H.A.ya] elindeki silahla ateş ettiğini gördüğünü, tanıklar [C.A. ve B.B.nin] olay sırasında sanık Ömer’i (Haci oğlu) elinde demir tutarken gördüğünü ifade etmesi, tanıklar [H.Y. ve R.Y.nin] Cumhuriyet savcılığında vermiş oldukları ifadelerinde tanık [S.Al.ın] eşi ile birlikte oy kullanmasında sakınca olmadığını söyleyenler arasında sanık Ömer’in (Haci oğlu) de bulunduğunu ve bunun hemen sonrasında olayların meydana geldiğini, olay sırasında sanık Ömer’in (Haci oğlu) diğer sanıklarla birlikte maktul [İ.A.nın] üzerine yürüdüğünü ve maktule demir çubukla vurulduğunu gördüklerini beyan etmeleri, tanıklar [M.Ö. ve R.Ö.nün] aşamalarda sanık Ömer’in (Haci oğlu) sobanın yanındaki demir çubukla maktul [İ.A.nın] kafasına vurduğunu gördüğünü anlatmaları ve sanık [Ö.S.nin] olay sırasında sanık Ömer’in (Haci oğlu) elinde demir bir profil olduğunu gördüğünü savunması hep birlikte değerlendirildiğinde; sanığın diğer sanık Haci ile birlikte aldığı suç işleme kararı çerçevesinde eylem üzerinde hâkimiyet kurarak maktullerin kasten öldürülmesi suçuna TCK'nın 37. maddesi kapsamında müşterek fail olarak katıldığı kabul edilmelidir.

[...]

5- Sanık Haci Sülük'ün atılı kasten öldürme suçuna TCK'nın 37/1. maddesi kapsamında 'müşterek fail' olarak mı, yoksa TCK'nın 39/2. maddesi kapsamında 'yardım eden' sıfatıyla mı iştirak ettiği;

Olayın hemen ardından katılan ve tanık anlatımları esas alınarak Kollukça tanzim edilen tutanak içeriğinde olay yerinde diğer sanıklarla birlikte olduğunun belirtilmesi, Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğince düzenlenen 03.04.2019 tarihli ve 1684 sayılı uzmanlık raporunda sanığa ait tüm svaplar üzerinde atış artıklarının tespit edilmesi, katılan [A.A.nın] aşamalarda sanığın elinde bulunan silahla hedef gözeterek ateş ettiğini gördüğünü belirtmesi, tanık [Z.P.nin]; kollukta olay günü sanık Haci ile oğlu olan Ömer’in bulundukları yere geldiklerini, pantolon paçalarının ve ayakkabılarının çamurlu olduğunu, sanık Haci’ye ne olduğunu sorduğunda adı geçenin '[A.lardan] iki kişiyi vurduk!' dediğini ifade etmesi, tanık [H.Ç.nin] aşamalarda sanık Haci’nin elindeki silahla ateş ettiğini gördüğünü açıklaması, tanıklar [H.Y. ve R.Y.nin] Cumhuriyet savcılığında vermiş oldukları ifadelerinde; tanık [S.Al.ın] eşi ile birlikte oy kullanmasında sakınca olmadığını söyleyenler arasında sanık Haci’nin de bulunduğuna ve bunun hemen sonrasında olayların meydana geldiğine, olay sırasında sanık Haci’nin diğer sanıklarla birlikte maktul [İ.A.nın] üzerine yürüdüğüne yer vermeleri ile olay öncesinde maktüllerden [H.A.ya] yönelik tehdit içerikli sözleri yanında Sülük ailesinin lideri konumundaki sanığın diğer sanıklar üzerindeki etkisi, otoritesi ve ağırlığının göz ardı edilemeyeceği, bu nedenle işlenmesine karar verilen fiili önleme veya icrasından vazgeçme noktasındaki tesiri hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın diğer sanık Ömer (Haci oğlu) ile birlikte aldığı suç işleme kararı çerçevesinde eylem üzerinde hâkimiyet kurarak maktullerin kasten öldürülmesi suçuna TCK'nın 37. maddesi kapsamında müşterek fail olarak katıldığı kabul edilmelidir."

48. Bu yöndeki itirazda ulaşılan sonuç açısından karşı oy kullanan Genel Kurul Başkanı ile altı Genel Kurul üyesi, başvurucu Haci'nin kasten öldürme suçlarından müşterek fail yerine yardım eden olarak cezalandırılması gerektiğini değerlendirmiştir.

49. UYAP üzerinden Ceza Dairesinin 8/9/2021 tarihli kararını başvurucu Haci Sülük vekillerinden Av. Sezgin Yıldırım 8/10/2021 tarihinde, Genel Kurul kararını da Av. Turan Erden 22/12/2022 tarihinde okumuştur. Genel Kurulun nihaî kararı üzerine başvurucular birlikte 2023/3030 ve 2023/3747; başvurucu Haci Sülük ayrıca 2023/5452 numaralı bireysel başvurularda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

50. 5237 sayılı Kanun'un "Faillik" kenar başlıklı 37. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur."

51. 5237 sayılı Kanun'un "Yardım etme" kenar başlıklı 39. maddesi şöyledir:

"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.

(2) Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:

a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.

b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.

c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak."

52. 5237 sayılı Kanun'un "Kasten öldürme" kenar başlıklı 81. maddesi şöyledir:

"Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır."

53. 5237 sayılı Kanun'un "Nitelikli haller" kenar başlıklı 82. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Kasten öldürme suçunun;

...

g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

...

İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır."

54. Tanık sorgulama hakkına ilişkin ulusal ve uluslararası hukuk kaynakları için bkz. Kadir İnan [2. B.], B. No: 2020/23928, 30/10/2024, §§ 14-25.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

55. Anayasa Mahkemesinin 13/3/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucu Haci Sülük'ün Ceza Dairesinin 8/12/2020 Tarihli Kararı Üzerine Yaptığı Bireysel Başvurular Bakımından

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

56. Başvurucu Haci Sülük, Ceza Dairesinin 8/12/2020 tarihli onama kararına kadar devam eden muhakeme sürecine ilişkin hakkında yürütülen kovuşturma işlemleri nedeniyle adil yargılanma hakkının çeşitli güvencelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

57. Bakanlık görüşünde, somut olayın kendine özgü koşulları bağlamında başvuru hakkının kötüye kullanımı nedeniyle başvurunun reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu Haci Sülük; Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formlarındaki iddiaları tekrar etmiş, bireysel başvuru hakkının kötüye kullanıldığı iddiasıyla ilgili olarak aynı zamanda farklı vekiller tarafından da temsil edildiğini, bu nedenle vekâletname ile verilen yetki kapsamında başka bireysel başvuru da yapılmış olabileceğini söylemiştir.

2. Değerlendirme

58. Genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö. [2.B.], B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28; Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31).

59. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven Ulusoy, § 32).

60. Anayasa Mahkemesi Ahmet Eroğlu ve diğerleri kararında da daha önce başvurunun değerlendirilmesini etkileyecek nitelikteki bir konuda başvurucu tarafından bilgi verilmeyerek Anayasa Mahkemesini yanıltıcı bir davranışın ortaya konulması meselesini incelemiş ve başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı nedeniyle reddine karar vermiştir (Ahmet Eroğlu ve diğerleri [1.B.], B. No: 2013/9418, 9/9/2015, § 31, 32).

61. Somut olayda eldeki bireysel başvuru dosyasında birleştirilen 2021/2161 numaralı bireysel başvurunun aynı başvurucu tarafından yapıldığı ve anılan dosyalarda yer verilen başvuru konusu olaylar ile ihlal iddialarının da aynı olduğu görülmektedir. Buna karşın 2021/5155 numaralı bireysel başvuruya ilişkin formda başvurucunun Anayasa Mahkemesi önünde devam eden 2021/2161 numaralı ilk bireysel başvurusu hakkında herhangi bir açıklama yapmamıştır (bkz. § 41).

62. Diğer yandan, her ne kadar başvurucu vekilleri 2021/2161 ile 2021/5155 numaralı bireysel başvurulara konu olan Ceza Dairesinin 8/12/2020 tarihli kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz talebinde bulunduğunu sonradan bildirmiş iseler de (bkz. § 42) başvurucu vekillerinden Av. Sezgin Yıldırım itirazın reddine ve itirazla ilgili inceleme yapılmak üzere dosyanın Genel Kurula gönderilmesine ilişkin Ceza Dairesinin 8/9/2021 tarihli kararını UYAP üzerinden 8/10/2021 tarihinde okuduğu hâlde, başvurucu veya vekilleri bu karar hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmedikleri gibi Genel Kurul kararı sonrasında başvurucu Ömer Sülük ile bu karara karşı üç ayrı bireysel başvuru daha yapmıştır (bkz. § 49).

63. Ceza Dairesinin kararı üzerine bireysel başvuruların yapılmasından sonraki süreçte Ceza Dairesince itirazın reddine karar verilerek itiraz konusunda inceleme yapılmak üzere dosyanın Genel Kurula gönderilmiş olması, başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaları yönünden mağdur statüsünün değerlendirilmesine veya mahkûmiyet kararıyla ilgili diğer ihlal iddialarına yönelik kabul edilebilirlik ve esas incelemesi bakımından oldukça önem taşımaktadır. Buna karşılık başvurucu 2021/5155 ve eldeki başvuruyla birleştirilen 2021/2161 numaralı bireysel başvuru dosyalarında Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı bir şekilde yukarıda ifade edilen olgulara ilişkin olarak da herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.

64. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurusunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan unsurlar hakkında bilgi vermediği, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından başvurucu Haci Sülük'ün, Ceza Dairesinin 8/12/2020 tarihli kararı üzerine yaptığı bireysel başvurular yönünden başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük'ün, Ceza Genel Kurulunun 6/10/2022 Tarihli Kararı Üzerine Yaptıkları Bireysel Başvurular Bakımından

1. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

a. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

65. Başvurucular; duruşmalarda fiziken hazır bulunma talepleri reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılımlarının sağlandığını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

66. Bakanlık görüşünde;

i. Muhakeme sürecinde yargılamanın yapıldığı yer dışında tutuklu bulunan başvurucuların davanın nakline, duruşmalara katılımın SEGBİS aracılığıyla sağlanmasına itiraz etmediklerini ve bu durumun kendilerini hangi nedenle dezavantajlı duruma düşürdüğü konusunda açıklamada bulunmadıklarını ileri sürmüştür.

ii. Başvuruculardan Haci Sülük'ün istinaf kanun yoluna başvuru talebinde, duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik itirazda bulunmadığını belirtmiştir.

iii. Bakanlık ayrıca, başvurucuların anılan haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının değerlendirilmesi açısından, konuya ilişkin mevzuat hükümleri ve yargısal içtihatlar ile olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir.

67. Başvurucu Haci Sülük; Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formlarındaki iddialarını tekrar etmiş; buna ek olarak Mahkemece yapılan yargılama sırasında sunduğu dilekçelerle duruşmada bizzat hazır edilmesi için talepte bulunduğunu dile getirmiştir.

b. Değerlendirme

68. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

''Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

69. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucuların iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı ile tanık sorgulama hakkı kapsamında incelenmiştir.

70. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt [2.B.], B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

71. Somut olayda başvurucuların anılan itirazlarını temyiz kanun yolu başvurusuna dair dilekçelerinde ileri sürmedikleri, dolayısıyla olağan kanun yollarını tüketmeksizin bireysel başvuruda bulundukları anlaşılmıştır.

72. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Tanık Sorgulama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

a. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

73. Başvurucular; gizli tanığın beyanlarının kendisinin ve müdafilerinin hazır bulunmadığı oturumda, diğer tanıkların beyanlarının da istinabe yoluyla alındığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

74. Bakanlık görüşünde; gizli tanığın başvurucular ve müdafilerinin yokluğunda dinlenmesi hususunda Mahkemece yasal gerekçenin ortaya konulduğu ayrıca gizli tanığın beyanlarının hükümde belirleyici delil olarak kabul edilmediği ve başvurucunun ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu Haci Sülük; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, başvuru formlarındaki iddialarını tekrar etmiştir.

b. Değerlendirme

75. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

76. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucuların şikâyetlerinin özü, soru sorma imkânı bulamadıkları ve esas hakkında karar veren hâkimin huzurunda dinlenmeyen tanıkların farklı mercilerde verdikleri ifadeler esas alınarak mahkûmiyetlerine karar verildiğine ve bu durumun yargılamanın adilliğini zedelediğine ilişkindir. Başvurucuların iddialarının, doğrudan doğruyalık ilkesi ışığında tanık sorgulama hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

i. Kabul Edilebilirlik Yönünden

77. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. Esas Yönünden

 (1) Doğrudan Doğruyalık İlkesine İlişkin Genel İlkeler

78. Hükme temel alınan delillerin hâkim huzurunda ikame edilmesi zorunluluğunu ifade eden doğrudan doğruyalık, anayasal düzeyde bir ilkedir (Erdal Sonduk [GK], B. No: 2020/23093, 15/2/2024, § 46).

79. Doğrudan doğruyalık ilkesi hâkimin olayı aydınlattığı ileri sürülen delillerle doğrudan temasa geçmesi, araya herhangi bir aracı katmaksızın deliller hakkında bilgi sahibi olması anlamına gelir. Bu değerlendirme tanık delili bakımından ziyadesiyle geçerlidir. Çünkü bir tanığın anlatımı sırasındaki tavırları (reaksiyonları) ve inanılırlığı konusunda mahkeme tarafından yapılan gözlemler maddi gerçeğin anlaşılabilmesi için önemlidir (Yusuf Deniz Dilsizoğlu ve Aral Ali Ersin [1. B.], B. No: 2013/4711, 16/12/2015, § 47).

80. Anılan ilke, adil (hakkaniyete uygun) bir ceza yargılaması için sanığın suçluluğu hakkında karar verecek olan hâkimin ilgili kişileri dinleyerek güvenilir delil elde etmesini gerekli kılar. Bu kapsamda hakkaniyete uygun yargılanma hakkının özel bir görünümü olan doğrudan doğruyalık ilkesi uyarınca hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilecek ve bu deliller hâkimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilecektir. Dolayısıyla bu ilke, sanığın suçluluğu konusunda karar verecek hâkimin isnat konusu olay hakkında vicdani kanaatini şekillendirme süreciyle ilgilidir. Bu bağlamda ceza yargılamasında kural olarak özellikle tanık beyanlarının kararı verecek hâkim/mahkeme tarafından alınması, tanık beyanlarının bu hâkim/mahkeme tarafından takdir edilmesi gerekir (Erdal Sonduk, §§ 43-44).

81. Sanığın, aleyhinde beyanda bulunan tanıklarla esas hakkında kararı verecek hâkimin huzurunda yüz yüze gelmesi, onların güvenilirliğini bu esnada test etme fırsatı elde etmesi adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı bakımından da büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle sanığın suçluluğu konusunda karar verecek hâkim, sağlıklı gözlem yapabilmek ve sadece iddia makamının yorum şekliyle değil savunma makamının iddia ve itirazlarını da değerlendirerek doğru bir vicdani kanaate ulaşabilmek için anlatımlarıyla sanığın hukuki durumunu önemli ölçüde etkileyecek tanıkları huzurda dinlemelidir. Böylelikle hâkim, yapacağı gözlem ve değerlendirmelerle bu tanıkların güvenilirliği konusunda bizzat fikir sahibi olabilecektir. Sanık da isnadın temelini oluşturan olayları hâkime bizzat izah edebilecek ve tanıkların beyanlarının güvenilirliğini hâkim huzurunda sarsabilecektir. Dolayısıyla tanıkların duruşma öncesinde veya haricindeki dinlenmeleri sırasında düzenlenmiş tutanakların veya yazılı açıklamaların duruşmada okunması huzurda dinlemenin eş değeri olarak değerlendirilemez (bazı farklılıklar ve eklemelerle birlikte bkz. Erdal Sonduk, § 45).

 (2) Tanık Sorgulama Hakkına İlişkin Genel İlkeler

82. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme'nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d) bendinde bir suç ile itham edilen herkesin iddia tanıklarını sorguya çekme hakkının olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının tanık sorgulama hakkını da kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Serdar Batur [2. B.], B. No: 2014/15652, 24/5/2018, § 41).

83. Tanık sorgulama hakkı, hakkaniyete uygun yargılanma hakkının özel görünüm biçimlerinden birini oluşturmaktadır. Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmak olduğundan bu yargılamada delil sınırlaması mevcut değildir. Ceza yargılamasının bu niteliği, sanığın mahkûm olmadan önce aleyhine olan tüm delillerin kamuya açık bir duruşmada tartışılmasını ve bu delillerle çelişebilme imkânının sanığa tanınmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla hakkaniyete uygun bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorgulama veya sorgulatma hakkına sahip olması gerekir. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir ceza yargılamasının yapılabilmesi bakımından gereklidir (bazı değişiklikler ve eklemelerle birlikte bkz. AZ. M. [2. B.], B. No: 2013/560, 16/4/2015, § 55).

84. Bir sanığı suçlayan tanıklık veya başka beyan türleri gerçek dışı düzenlenmiş veya sadece hatalı olabileceği gibi, savunma eğer bu ifadenin sahibinin güvenilirliğini sınayabileceği veya itibarına şüphe düşürebileceği bilgilerden yoksun kalırsa bunları aydınlatma ihtimali çok düşük olacaktır. Böyle bir durumda var olan tehlikeler çok belirgindir (Sebahat Tuncel [1. B.], B. No: 2014/1440, 26/2/2015, § 95). Bu bakımdan, sanığın aleyhine olan tanıkları sorgulaması adil yargılamanın kilit unsurlarından biridir (bazı farklılarla birlikte bkz. Ali Rıza Telek [2. B.], B. No: 2013/2630, 30/12/2014, § 48). Bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya kovuşturma evresinde sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve bu konuda karşı dengeleyici güvenceler sağlanmamışsa ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz [1. B.], B. No: 2019/30221, 28/12/2021, § 35).

85. Anayasa Mahkemesi -AİHM gibi- tanık kavramını ceza muhakemesi hukukunda anlaşıldığından daha geniş bir içerikte değerlendirmektedir. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı [2. B.], B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir [2. B.], B. No: 2014/9783, 22/1/2015; Baran Karadağ [2. B.], B. No: 2014/12906, 7/5/2015).

86. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında duruşma öncesinde veya haricinde elde edilen tanık ifadelerinin mahkûmiyette delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmiştir. Buna göre;

i. İlk olarak tanığın veya tanıkların duruşmada hazır edilmemesinin geçerli bir nedeni olup olmadığı aranmalıdır.

ii. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanığın veya tanıkların verdiği ifadenin mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir.

iii. Sanığa duruşmada sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın veya tanıkların ifadesinin tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu engellerin/zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlanıp sağlanmadığı ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur [2.B.], B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay [1.B.], B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim [2.B.], B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51.

87. Testin birinci aşaması yönünden öncelikle başvurucu aleyhine beyanda bulunan tanığın duruşmada hazır edilmemesinin ve onun sorgulanması/sorgulatılması imkânının başvurucuya tanınmamasının geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığı incelenir. Hangi nedenlerin tanığın duruşmada hazır edilmemesini haklı kılabileceği her somut olayın kendi koşulları çerçevesinde değerlendirilir. Tanığın duruşmada dinlenmemesi hususunda geçerli bir neden gösterilmemesi tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılabilmesi bakımından tek başına yeterli değildir. Testin diğer aşamalarının da incelenmesi gerekir.

88. Testin ikinci aşaması uygulanırken delilin tekliğinden o delilin sanık aleyhine yegâne delil olması, delilin belirleyiciliğinden ise davanın sonucunu ağırlıklı olarak etkileme eğilimi olan delil anlaşılmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Baran Karadağ, § 65).Belirtilmelidir ki bir delilin belirleyici olup olmadığı sadece başvurucunun mahkûmiyeti yönünden değil temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi açısından da dikkate alınmalıdır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hasan Bati [2. B.], B. No: 2019/8419, 28/6/2022, §§ 33-35).

89. Duruşmada sorgulanmayan tanığın ifadesinin tek veya belirleyici delil olup olmadığı hususu öncelikle mahkûmiyet gerekçesine bakılarak tespit edilir. Bu açıdan mahkemenin sorgulanmamış tanığın ifadesinin ağırlık derecesini gerekçeli kararda tartışmış olması beklenir. Ancak gerekçeli kararda bu tartışmanın yapılmadığı veya mahkemenin yaptığı değerlendirmenin bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içerdiği hâllerde Anayasa Mahkemesinin kendisi bu değerlendirmeyi yapacaktır.

90. Tanığın sorgulanmaması sebebiyle savunmanın maruz kaldığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin tanınması ceza yargılamasının hakkaniyete uygun gerçekleşmesinin bir gereğidir. Testin üçüncü aşaması uygulanırken sanığın birtakım usul güvencelerinden yararlandırılması telafi edici bir araç olarak değerlendirilebilir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi, mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların onlara soru sorulmasına imkân sağlayacak şekilde aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniği kullanmak suretiyle dinlemesini (Metin Akdemir (2) [1. B.], B. No: 2020/3964, 21/9/2022 § 36) ve somut olayın şartları altında sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınması da (Orhan Güleryüz, § 40) birer telafi edici karşı dengeleyici güvence olarak değerlendirmiştir.

91. Ceza muhakemesi hukukunda savunma, şüpheli (sanık) yönünden bir hak olarak düzenlenmiştir. 5271 sayılı Kanun’un 147. ve 191. maddelerinde belirtilen kanuni hakları kendisine hatırlatılan ve susma hakkını kullanmayan sanığın dinlenilmesi zorunludur. 5271 sayılı Kanun’un 215. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre de tanığın dinlenmesinden ve herhangi bir belgenin okunmasından sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı sanığa sorulacaktır. Ancak sanığa savunma hakkı tanınması veya okunan belgelere karşı diyeceklerinin sorulması -tek başına- bir karşı dengeleyici güvence olarak değerlendirilemez. Dahası, sanığa savunma imkânının tanınmasının bir karşı dengeleyici güvence olarak değerlendirilebilmesi için mahkemenin olayın sanık tarafından anlatılan versiyonuna baştan kapalı bir tutum takınmadığını, bu ihtimale de yeterli ölçüde şans tanıdığını göstermesi önem taşımaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi birçok başvuruda, yargılama sırasında başvurucunun olayı kendi bakış açısına göre anlatma imkânı bulmasını savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek düzeyde karşı dengeleyici güvence olarak kabul etmemiştir (birçok karar arasından bkz. İsmet Altuntaş [2. B.], B. No: 2021/47519, 2/10/2024, § 23; Sertaç Ekici [1. B.], B. No: 2020/6698, 21/6/2023, § 24; Uğur Özcan [1. B.], B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40; Hasan Ballı [2. B.], B. No: 2017/21825, 2/6/2020, § 47).

 (3) İlkelerin Olaya Uygulanması

92. Mahkemenin mahkûmiyet kararı ile Genel Kurulun başvurucular yönünden itirazın reddine dair kararında diğer delillerin yanı sıra istinabe yoluyla ifadeleri alınan tanıkların beyanlarına dayanıldığı ancak kararların gerekçesinde gizli tanık Mavi'nin anlatımlarına yer verilmediği anlaşılmaktadır. Mahkeme, katılan A.A. ile gizli tanık Mavi ve tanık H.Ç. dışındaki diğer tanıkların başvurucuların da hazır bulundukları bir celsede dinlenmemelerine ilişkin olarak geçerli nedene yer vermemiştir. Dolayısıyla başvurucuların tanık sorgulama imkânından yararlandırılmamalarının gerekçelendirilmesi yükümlülüğü somut olayda kamu makamları tarafından yerine getirilmemiştir.

93. Tanıkların duruşmada dinlenmemesi hususunda geçerli bir neden gösterilmemesi adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılabilmesi bakımından tek başına yeterli değildir. Mahkûmiyet hükmünün tek veya belirleyici ölçüde sanığın duruşmada sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı tanıklar tarafından verilen ifadelere dayalı olup olmadığı da tespit edilmelidir. Bu bağlamda gizli tanık beyanı, Mahkeme ve Genel Kurul kararlarında başvurucular aleyhine delil olarak değerlendirilmemiş ise de, anılan kararlarda başvurucuların iki ayrı kasten öldürme suçuna müşterek fail olarak iştirak ettiklerinin değerlendirilmesinde katılan A.A. ile tanık H.Ç. dışında istinabe yoluyla ifadeleri alınan diğer tanıkların beyanlarının da bir bütün hâlde değerlendirilip hükme esas alındığı gözetildiğinde, istinabe yoluyla ifadeleri alınan tanıkların beyanlarının mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici deliller olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle üçüncü aşama olarak istinabe yoluyla ifadeleri alınan tanıkların, başvurucuların da bulunduğu duruşmada dinlenilmemesi nedeniyle savunma tarafının karşılaştığı zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği belirlenmelidir.

94. Bu noktada, suç tipi için kanunda belirlenen cezanın ağırlığı arttıkça duruşmada hazır bulunarak savunma yapmanın da öneminin artacağı hususunda tartışma bulunmamaktadır (Mehmet Ergün [GK], B. No: 2019/34180, 25/7/2023, § 41). Diğer bir ifadeyle sanığın yokluğunda beyanları tespit edilen tanıkların başvurucunun müdafileri huzurunda dinlenip müdafiye tanıklara soru sorma imkânı verilmesinin yeterli bir dengeleyici güvence olup olmadığı tartışılırken suç tipi için kanunda belirlenen cezanın ağırlığı da dikkate alınmalıdır (Kadir İnan, § 36).

95. Buna karşılık başvurucuların yokluğunda beyanda bulunan tanıkların, sanıkların müdafilerinin katıldığı ve soru sorma hakkını kullanabildiği duruşmada dinlenmesi, -bazı durumlarda- yeterli bir dengeleyici güvence olabilir. Diğer bir ifadeyle sanık ile tanığın yüzyüze gelmesinin önem arz etmediği davalarda sadece müdafiin, sanığın yokluğunda dinlenen tanığa doğrudan soru sorabilme imkanına ulaşması yeterli bir karşı dengeleyici güvence olarak kabul edilebilir. Bahsi geçen güvencenin yeterli düzeyde dengeleyici olup olmadığına karar verirken tanık beyanının, fiziksel teşhise ilişkin olup olmadığının ve güvenilirliğini sarsan unsurların bulunup bulunmadığının tespiti önemlidir. Bu kapsamda tek ya da belirleyici delilin, fiziksel teşhise ya da maddi olaya ilişkin tanık beyanı olduğu bir ceza yargılamasında sanığın bu delilin güvenilirliğine etkili bir şekilde itiraz edebilmesi için tanık ile aynı duruşmada bulunması gerekebilir (aynı yönde değerlendirmeler için bkz. Kadir İnan, § 37).

96. Somut olayda, sınıfta gerçekleşen silahlı saldırı sırasında olay yerinde bulunan katılan A.A. ile tanık H.Ç. dışındaki -özellikle sandık görevlileri olup taraflarla akrabalıkları da bulunmayan- diğer tanıklar, istinabe talep edilen mahkemece yapılan ve başvurucuların müdafilerinin de katıldığı duruşmalarda dinlenmiş ve müdafiler bu duruşmalarda tanıklara soru sorma hakkını kullanabilmiştir (bkz. § 27).

97. Bununla birlikte, uzmanlık raporuna göre olayda iki ayrı ateşli silahın kullanıldığının belirlenmesi de dikkate alındığında, suçları sabit görülen başvurucular hakkında istinabe yoluyla dinlenen tanıkların -özellikle başvurucuların iştirak durumlarının belirlenmesine ilişkin önem taşıdığı anlaşılan belirleyici nitelikteki- beyanlarının fiziksel teşhise ilişkin olduğu da görülmektedir. Buna ek olarak başvuruculara verilen cezanın ağırlığı ile -özellikle- taraflarla akrabalığı bulunmayan sandık başkanı R.Y. ile sandık görevlisi H.Y.nin kovuşturma evresinde alınan beyanlarına göre, bu tanıklara soruşturma evresinde teşhis işlemlerinin kendilerine gösterilen fotoğraflar üzerinden yaptırıldığı da dikkate alındığında, tüm tanıkların başvurucularla teşhise elverişli şekilde yüzleştirilmek ve başvuruculara da tanıklara soru sorabilme imkânı sağlanmak suretiyle doğrudan hükmü verecek Mahkemece dinlenmelerinin önemi daha da görünür hâle gelmektedir (ayrıntılı açıklamalar için bkz. § 95). Bu durumda, somut olayda başvurucuların istinabe yoluyla dinlenen tanıklara soru sorma imkânını elde edememesiyle oluşan dengesizliğin, müdafilerin bu tanıkları sorgulayabilmesiyle ortadan kaldırıldığını kabul etmek mümkün görünmemektedir.

98. Duruşma devresinde başvuruculara olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Ancak Mahkemenin 5271 sayılı Kanun'un 180. maddesinin "...tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak ifade alınır." şeklindeki (5) numaralı fıkrasına rağmen katılanlar ile H.Ç. dışındaki tanıkları Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye de ulaşılamamıştır. Tanıkların yazılı beyanları duruşmada okunmuş ve müdafiler istinabe yoluyla ifade alma işlemi sırasında tanıklara soru sorabilmiş ise de başvurucular, istinabe yoluyla ifade veren tanıkların beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadıklarından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onları sorgulayamamış; sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanıkların gösterdiği reaksiyonlar konusunda Mahkemenin dikkatini çekememiş, tanıkların beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Esas hakkında karar veren Mahkeme de tanıklar beyanda bulunurken gösterdikleri reaksiyonlarla ilgili olarak izlenim edinememiş, gözlem yapamamıştır. Sonuç olarak fiziksel teşhis somut olayın kendine özgü koşullarında son derece önem taşıdığı, güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanıkların beyanları belirleyici delil olarak hükme esas alındığı hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda katılanlar ile tanık H.Ç. dışındaki diğer tanıkların duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemelerinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

99. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

100. Başvuruda tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden kararda varılan sonuç ve uygun görülen giderime göre, adil yargılanma hakkının diğer güvencelerine ilişkin şikâyetler hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir incelenme yapılmasına gerek bulunmadığına karar vermek gerekir.

VI. GİDERİM

101. Başvurucular, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması; başvuruculardan Haci Sülük ayrıca manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

102. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1.B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

103. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

104. Tanık sorgulama hakkı tanığın yargılama evrelerindeki beyanlarının delil değeriyle ilgili bir derecelendirme yapılmasını güvence altına almamaktadır. Diğer birifadeyle bu hak, tanığın duruşmadaki beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği yönünde bir güvence içermemektedir. Savunmaya duruşmada tanığı sorgulama fırsatı tanındığı ve sanığın diğer anayasal haklarına saygı gösterildiği sürece tanığın aşamalardaki beyanlarının hangisine itibar edileceği meselesi karar veren mahkemenin takdirindedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Musa Yılmaz Acar [1.B.], B. No: 2013/1664, 16/7/2014, § 53).

105. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucu Haci Sülük'ün manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucu Haci Sülük'ün Ceza Dairesinin 8/12/2020 tarihli kararı üzerine yaptığı bireysel başvurular bakımından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,

B. Başvurucular Haci Sülük ve Ömer Sülük'ün, Ceza Genel Kurulunun 6/10/2022 tarihli kararı üzerine yaptıkları bireysel başvurular bakımından;

1. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,

C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/400, K.2019/585) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucu Haci SÜLÜK'ün tazminat talebinin REDDİNE,

F. 5.416,40 TL harç ve 30.000 vekâlet ücretinden oluşan toplam 35.416,40 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Haci Sülük ve Ömer Sülük [1. B.], B. No: 2021/5155, 13/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı HACİ SÜLÜK VE ÖMER SÜLÜK
Başvuru No 2021/5155
Başvuru Tarihi 7/1/2021
Karar Tarihi 13/3/2025
Birleşen Başvurular 2023/3030, 2023/3747, 2023/3030, 2023/5452

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza davasında sanıklar hakkında yürütülen kovuşturma işlemleri nedeniyle adil yargılanma hakkının çeşitli güvencelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
Sözlü yargılanma hakkı (aleni yargılanma, duruşmada hazır bulunma vs.) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) Başvurunun Reddi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi