TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABUZER SERDAR ÖZLÜ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/56372)
|
|
Karar Tarihi: 26/3/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
Aydın DEMİREL
|
Başvurucu
|
:
|
Abuzer Serdar ÖZLÜ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gözaltında kalınan sürenin hükmedilen ceza süresinden mahsup edilmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu hakkında Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan yürütülen soruşturma kapsamında başvurucu 25/5/2016 tarihinde gözaltına alınmış, Mersin 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin (Sulh Ceza Hâkimliği) 27/5/2016 tarihinde başlayan sorgusu sonrası 31/5/2016 tarihinde verilen adli kontrol tedbiri uygulanmasına dair kararla serbest bırakılmıştır. Başvurucu aynı soruşturma kapsamında 29/5/2018 tarihinde yeniden gözaltına alınmış ve 5/6/2018 tarihinde tutuklanmıştır.
3. Başvurucu, Isparta 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) tarafından 26/2/2019 tarihli kararla müsnet suçtan 8 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmıştır. Mahkûmiyet kararı Yargıtay tarafından onanarak 29/9/2020 tarihinde kesinleşmiştir.
4. Başvurucu hakkında Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15/6/2021 tarihinde düzenlenen müddetnamede başvurucunun bihakkın tahliye tarihi 21/2/2027, koşullu salıverilme tarihi ise 15/12/2024 olarak tespit edilmiştir. Başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçu nedeniyle gözaltında kaldığı 7 gün ile tutuklu kaldığı 925 gün (toplamda 932 gün) ceza süresinden mahsup edilmiştir.
5. Başvurucu 12/7/2021 tarihli dilekçeyle, müddetnamede gözaltında kaldığı sürenin ceza süresinden eksik mahsup edildiğini, 25/5/2016-31/5/2016 tarihleri arasında gözaltında kaldığı sürenin mahsup edilmediğini belirterek bu sürenin de mahsup edilmesini infaz hâkimliğinden talep etmiştir.
6. Burdur İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği), Ağır Ceza Mahkemesinden başvurucunun gözaltında geçirdiği sürelerin, bu sürelerin daha önce mahsup edilip edilmediğinin bildirilmesini ve mahkeme dosyasına ait iddianame, tutuklama ve tahliye müzekkereleri ile kesinleşme şerhli gerekçeli kararın iletilmesini istemiştir. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun 29/5/2018-5/6/2018 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, tutukluluk süresinin başka bir hükümlülüğünde infaz edildiğine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı bilgilerini iletmiştir. Cevap yazısında, 25/5/2016-31/5/2016 tarihleri arasında gözaltında kaldığına ilişkin bir bilgiye yer verilmemiştir.
7. İnfaz Hâkimliği 22/10/2021 tarihinde başvurucunun talebini reddetmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şu şöyledir:
"... Hükümlü talebinde 2016 yılında Isparta 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/445 Esas sayılı dosyasında 7 gün gözaltında kaldığı sürelerin mahsubunu talep etmiş, bu konuda Isparta 3. Ağır Ceza Mahkemesine yazılan müzekkere cevabında; 29/5/2018-5/6/2018 tarihleri arasında gözaltında kaldığı bildirilmiş, bu günlerin ise Burdur CBS tarafından düzenlenen müddetnameyle mahsubunun yapıldığı müddetnamesinden anlaşılmış olmakla hükümlünün talebin reddine karar verilerek...."
8. Başvurucunun itirazı 22/11/2021 tarihinde reddedilmiştir. Başvurucu 15/12/2023 tarihinde denetimli serbestliğe ayrılarak ceza infaz kurumundan tahliye olmuştur.
9. Nihai karar başvurucuya 25/11/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucu 6/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne ve başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu, hakkında uygulanan ilk gözaltı tedbirinin mahsup edilmesi talebinin haksız olarak reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve diğer bazı anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun 25/5/2016 tarihinde gözaltına alındığı, 25/5/2016 tarihinde adliyeye sevk edildiği, 27/5/2016 tarihinde başlayan sorguda Sulh Ceza Hâkimliğince 31/5/2016 tarihinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilmesi sonrası serbest bırakıldığı ifade edilmiştir. Bakanlık görüşünde, ilgili mevzuat hükümleri ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
13. Başvuru, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. Anayasa Mahkemesi, hükümlülerin ceza infaz kurumlarında kalacağı süreyi doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen durumların Anayasa'nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (Burhan Yaz (3) [GK], B. No: 2021/7919, 29/5/2024, § 43; İbrahim Uysal [2. B.], B. No: 2014/1711, 23/7/2014, § 26; Günay Okan [1. B.], B. No: 2013/8114, 17/9/2014, § 13). Mahsup, koşullu salıverme süresinin belirlenmesiyle ve dolayısıyla ceza infaz kurumunda kalınması gereken süreyle doğrudan ilgilidir (Ercan Bucak (2) [1. B.], B. No: 2014/11651, 16/2/2017, § 41).
16. Mahkeme tarafından verilen bir mahkûmiyet kararının infazının sağlanması ve bu bağlamda ceza infaz kurumunda tutulma süresi bakımından, ceza mahkemesinin kararına uygun hareket edilmesi kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının korunması açısından zorunludur. Dolayısıyla hükümlülerin ceza infaz kurumunda kalacakları sürenin, mahkûmiyet kararına ve ilgili mevzuata uygun olması Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında güvence altına alınmıştır (İbrahim Uysal, § 32). Bununla birlikte Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece mahkemelerin kararlarındaki kanunun yorumuna ya da maddi veya hukuki hatalara dair hususlar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz (Abdullah Ünal [2. B.], B. No: 2012/1094, 7/3/2014, § 39).
17. Mahsuba ilişkin 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 63. maddesinde yer alan hükmün kesinleşmesinden önce gerçekleşen ve kişinin hürriyetini kısıtlayan bütün hâller nedeniyle geçirilen sürelerin hükmolunan hapis cezasından indirileceğine ilişkin düzenleme karşısında, yargı organlarına mahsuba ilişkin bir takdir yetkisinin tanınmadığı anlaşılmaktadır. İlgili yargı organları mahsuba ilişkin incelemelerinde mahsup şartlarının bulunup bulunmadığını incelemekle ve şartları oluşmuşsa mahsup kararı vermekle yükümlüdürler (Ercan Bucak (2),§ 49).
18. 25/5/2016-31/5/2016 tarihleri arasında gözaltında kaldığı tespit edilen başvurucunun bu sürenin ceza süresinden mahsup talebi Ağır Ceza Mahkemesince İnfaz Hâkimliğine eksik bilgi iletilmesi nedeniyle reddedilmiştir. Bu durum başvurucunun mahsup talep ettiği ceza bağlamında hapiste kalma süresinin uzamasına neden olacaktır. Hukuk sistemimizde mahsubun mecburiliği söz konusudur. Bu durumda başvurucunun belirlenenden daha fazla bir süre hürriyetinden yoksun kalmasının Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında hukuka uygun bir tutma niteliğinde bulunduğu söylenemez.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu; ihlalin tespiti ve miktar belirtmeksizin maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
21. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu itibarla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Başvurucu, ceza infaz kurumundan tahliye olmuştur. Dolayısıyla ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Diğer taraftan yalnızca kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğinin tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya -söz konusu sürelerin daha sonra mahsup talebine konu edilebileceği de gözetilerek- net 24.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Öte yandan başvurucunun uğradığını iddia ettiği zararla ilgili bilgi ve belge sunmaması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net24.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
E. Kararın bir örneğinin bilgi için Burdur İnfaz Hâkimliğine (E.2021/2123, K.2021/2741) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.