logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Zuhal Kara [2. B.], B. No: 2021/57450, 27/11/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ZUHAL KARA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/57450)

 

Karar Tarihi: 27/11/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 23/5/2025 - 32908

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Zuhal KARA

Vekili

:

Av. Canberk KARA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, mevzuata aykırı olarak aleyhe nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/11/2021 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu; Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) muris muvazaasına dayalı olarak, saklı miras payı hissesi oranında tapu iptal ve tescil davası açmıştır. Mahkeme 2/7/2020 tarihli kararla davalılardan biri yönünden davanın husumet yokluğundan, diğeri yönünden esastan reddine karar vermiştir. Husumet yokluğundan ret kararı verdiği davalı lehine maktu, esastan ret kararı verdiği davalı lehine 30.150 TL nispi vekâlet ücretinin başvurucudan alınarak ödenmesine hükmetmiştir. Karar gerekçesinde, tüm dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde muris muvazaasının ispatlanamadığı sonucuna varıldığını ifade etmiştir.

8. Başvurucu, Mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, ayrıca avukatlık asgari ücret tarifesine aykırı yüksek miktarda aleyhine vekâlet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.

9. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 19/11/2020 tarihli kararla istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir. Kararda iki hafta içinde Yargıtaya temyiz talebinde bulunulabileceğini belirtmiştir.

10. Başvurucu, temyiz talebinde bulunmuş ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 6/10/2021 tarihli kararla dava değerinin temyiz kesinlik sınırının altında kaldığını belirterek dilekçenin reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde, pay oranında açılan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal tescil davalarında davacılar ve davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçılardan her birinin payına isabet eden değer olacağını belirtmiştir. Somut olayda başvurucunun hissesinin 1/8 olduğunu davaya konu taşınmazın toplam değerinin yapılan keşif sonucunda 505.000 TL olarak belirlendiğini, bu durumda başvurucunun payına isabet eden toplam değerin ise 63.125 TL olduğunu vurgulamıştır. Bu durumda başvurucunun payına karşılık gelen 63.125 TL2020 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 72.070 TL'nin altında kaldığından başvurucunun temyiz dilekçesinin değerden reddine karar vermiştir.

11. Nihai karar başvurucuya 25/11/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 29/11/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

12. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Yargılama giderleri şunlardır:

...

ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti.”

13. 6100 sayılı Kanun'un 57. maddesi şöyledir:

"(1) Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:

a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.

b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.

c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması."

14. 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men'i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır."

15. 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.

...

Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. ... Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır."

16. 1136 sayılı Kanun'un 168. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler.

Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. ... Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. ...

Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır."

17. 2/1/2020 tarihli ve 30996 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 2020 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 3. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

"Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur."

18. AAÜT'nin 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1)Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir."

B. Yargıtay Kararları

19. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 3/10/2019 tarihli ve E.2017/11-415, K.2019/989 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"... Dava konusu olan hak, birden fazla kişi arasında ortak olup da bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hâllerde dava arkadaşlığının maddi bakımdan mecburi olduğunun kabulü gerekir. Diğer bir ifadeyle, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının zorunlu olduğu hâllerde, bu hak dava konusu edildiği zaman o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır. Dava arkadaşlığının hangi durumlarda mecburi olduğu maddi hukuka göre belirlenir. Zorunlu dava arkadaşlığında; dava arkadaşları arasındaki ilişki çok sıkı olduğundan, bunlar davada birlikte hareket etmek durumundadırlar. Mahkeme ise dava sonunda zorunlu dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve tek bir karar verecektir. Zorunlu dava arkadaşlığında dava konusu olan hak tektir ve dava arkadaşı sayısı kadar müddeabih bulunmamaktadır.

Bazı durumlarda ise birden fazla kişiye karşı birlikte dava açılmasında maddi birzorunluluk olmadığı hâlde kanun, gerçeğin daha iyi ortaya çıkmasını ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin doğru sonuca bağlanmasını sağlamak için birden fazla kişiye karşı dava açılmasını usulen zorunlu kılmıştır ki bu durumda şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Böyle bir davada, dava arkadaşları hakkında tek bir karar verilmesi veya dava arkadaşlarının hep birlikte ve aynı şekilde hareket etme zorunluluğunun varlığından söz edilemez.

Açıklanan bu mecburi dava arkadaşlığı hâlleri dışında ise dava arkadaşlığı ihtiyaridir.

...

... vekâlet ücreti de bir yargılama gideridir (HUMK 423/6. ve HMK323/ğmaddeleri). Bu sebeple 29.05.1957 gün ve 4/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yazılı olduğu şekilde, yargılama giderlerinden olan avukatlık parası, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden hükme bağlanır. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (Hukuk Genel Kurulunun 25.02.2004 tarihli ve 2004/18-92 E., 2004/107 K. sayılı kararı).

Bundan başka, mahkeme, haksız çıkan dava arkadaşlarının yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olduklarına açık biçimde karar vermemişse, her dava arkadaşı yargılama giderlerinin kendi payına düşen miktarından sorumludur. Davada haksız çıkan ihtiyarî dava arkadaşları da davada kendisini vekil ile temsil ettirmiş olan karşı tarafa ayrı ayrı vekâlet ücreti ödemeye mahkûm edilirler (Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.3, 6.Baskı, İstanbul 2001, s.3371-3373).

Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelindiğinde, her ne kadar davacılar vekili dava dilekçesinin talep sonucunda, ayrı ayrı belirttikleri miktarların toplamı olan tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ederek harcı da toplam değer üzerinden yatırmış olsa da, davacılar arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığı olup, ihtiyari dava arkadaşlığında da her bir dava birbirinden bağımsızdır. ... Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 326. maddesinin 3. bendine göre davacıların yargılama giderinin bir türü olan vekâlet ücretinden müteselsilen sorumlu olacaklarına dair bir hüküm de kurulmadığına göre bu şekilde hükmedilen vekâlet ücreti doğru olmayıp, temyiz edenin sıfatı ve davada haksız çıkan davacıların (ihtiyarî dava arkadaşları) reddedilen maddi tazminat tutarları esas alınarak davacıların sorumlu olacakları vekâlet ücreti miktarlarının ayrı ayrı belirlenmesi gerekir."

20. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2/7/2024 tarihli ve E.2023/3537, K.2024/4540 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"... Muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak pay oranında açılan tapu iptali ve tescil davalarında, tarafların kendi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur."

21. Ayrıca ilgili Yargıtay kararları için bkz. Leyla Coşkun, B. No: 2019/9077, 21/11/2023, §§ 12,13; Arzu Özcanoğlu, B. No: 2019/7244, 23/11/2022, §§ 22-25.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Anayasa Mahkemesinin 27/11/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu; Yargıtay kararında belirtildiği üzere davada gayrimenkullerin değerinin 505.000 TL olduğunu, davayı miras payına düşen oranda açtığını, hatalı bir şekilde gayrimenkulden payına düşen oran (63.125 TL) üzerinden değil de gayrimenkulün tamamı üzerinden (505.000 TL) hesap yapılarak aleyhine 30.150 TL yüksek vekâlet ücretine hükmedildiğini, hükmedilen yüksek vekâlet ücreti nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

24. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun hukuka aykırı olarak nispi vekâlet ücretine hükmedildiğine ilişkin şikâyetinin adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

26. Başvurucunun temyiz talebinin reddinden sonra bireysel başvuruda bulunduğu görülmüştür. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19/11/2020 tarihli esastan ret kararı, temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilmiştir. Temyiz incelemesinde ise dava değerinin temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı belirtilerek dilekçenin reddine karar verilmiştir. İstinaf mahkemesi, temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verdiğinden başvurucunun temyiz kanun yolunu tükettikten sonra yaptığı bireysel başvuruda süre aşımının bulunmadığı açıktır (benzer yöndeki karar için bkz. Yasin Şimşek [GK], B. No: 2017/37390, 29/9/2021, §§ 47-52).

27. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Hakkın Kapsamı ve Müdahalenin Varlığı

28. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmiştir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

29. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Dolayısıyla kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren ya da onu önemli ölçüde etkisizleştiren müdahaleler mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilir.

30. Başvuruya konu davada kendini vekille temsil ettiren davalı yararına ve davayı kaybeden başvurucu aleyhine 30.150 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

31. Anayasa’nın ''Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması'' kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

32. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

33. Başvuru konusu olayda başvurucu aleyhine hükmedilen 30.150 TL nispi vekâlet ücreti nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşılayıp karşılamadığı değerlendirilmelidir.

i. Genel İlkeler

34. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60). Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56).

35. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği kadar hukuki belirlilik taşıması gerekir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44). Kanunilik unsuru yönünden değerlendirme yapılırken yargı mercilerince müdahaleye imkân tanıyan kanun hükümlerinin yorumu ve bu hükümlerin olaya uygulanması bariz takdir hatası ya da açık bir keyfîlik içermediği sürece bu alanda bir inceleme yapılması bireysel başvurunun amacıyla bağdaşmaz. Ancak yargı mercilerinin müdahaleye imkân tanıyan kanun hükmünü açık bir biçimde hatalı yorumladıklarının ve uyguladıklarının tespiti hâlinde müdahalenin kanunilik temelinden yoksun olduğu sonucuna ulaşılabilir (Ramazan Atay, B. No: 2017/26048, 29/1/2020, § 29).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

36. Somut olayda başvurucu muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı nispetinde tapu iptal ve tescil davası açmış ve açtığı dava reddedilmiştir. Başvurucu aleyhine de 30.150 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

37. 492 sayılı Kanun'un 16. maddesinin birinci fıkrasında, gayrimenkulün aynına ilişkin olarak açılan davalarda yargı harçlarının gayrimenkulün değeri üzerinden belirleneceği, AAÜT'nin 13. maddesinde de dava konusu para veya para ile değerlendirilebilen hâllerde dava değeri üzerinden AAÜT'nin Üçüncü Kısmı'na göre nispi vekâlet ücretinin belirleneceği düzenlenmiştir.

38. Bu durumda konusu belli bir değerle ilgili olan davaların reddi hâlinde nispi vekâlet ücretine hükmedileceği, taşınmazın aynına ilişkin davalarda ise talep edilenden bağımsız gayrimenkul değeri üzerinden harçlandırmanın yapılacağı ve nispi vekâlet ücretine hükmedileceği açıktır.

39. İhtiyari dava arkadaşlığı ise 6100 sayılı Kanun'un 57. maddesinde düzenlenmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında, dava konusu vakıanın yahut hukuki sebebin aynı ya da benzer olması hâlinde birden fazla kişi birlikte dava açabileceği gibi birden fazla kişiye karşı birlikte dava da açılabilir. İhtiyari dava arkadaşlığında her biri ayrı dava konusu edilebilecek talepler tek bir dava dilekçesiyle aynı dava çatısı altında ileri sürülebilir. İlgili düzenleme ile davacıya sağlanan bu kolaylıkla yargılamanın usul ekonomisine uygun şekilde yürütülmesi ve çelişkili karar verilmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır.

40. İhtiyari dava arkadaşlığıyla ilgili yargılama giderlerinin hesaplanmasına ilişkin Yargıtay kararlarında haksız çıkan dava arkadaşlarının müteselsilen sorumlu olduklarına dair açık biçimde karar verilmemiş ise her dava arkadaşının yargılama giderlerden kendi payına düşen miktarda sorumlu olacağının vurgulandığı görülmektedir. Ayrıca pay oranında muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında, tarafların kendi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kararlarda belirtilmiştir (bkz. §§ 22-25).

41. Anılan ilkeler çerçevesinde somut olay incelendiğinde başvurucunun muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı nispetinde tapu iptal ve tescil davası açtığı, yargılama neticesinde Mahkemenin davayı reddetmekle birlikte aleyhine nispi olarak 30.150 TL yargılama giderine hükmettiği anlaşılmıştır.

42. Başvuruya konu tapu iptal ve tescil davası taşınmazın aynına ilişkin olduğundan dava değeri belirlenirken gayrimenkulün değerinin dikkate alınması ve bu değer üzerinden nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği açıktır. Ancak somut olayda başvurucunun saklı miras payı nispetinde davayı açtığı Mahkemenin kararında da belirtilmiştir. Bu bağlamda somut uyuşmazlıkta ihtiyari dava arkadaşlığının bulunması ve dava dilekçesinde başvurucunun sadece kendi miras payı oranında tapu iptal ve tescil davası açtığı hususları birlikte değerlendirildiğinde aleyhe vekâlet ücretinin taşınmazın tamamının değeri üzerinden değil başvurucunun payına düşen değer üzerinden hesaplanması gerekirken bu husus gözetilmeden başvurucunun aleyhine yüksek oranda vekâlet ücretine hükmedildiği görülmüştür.

43. Bu itibarla Mahkemenin reddettiği davada başvurucunun miras payına isabet eden değeri dikkate almadan yüksek miktarda nispi vekâlet ücretine hükmetmesinin kanuni dayanağının olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

44. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

45. Başvurucu, ihlal tespiti ve 30.000 TL maddi ile 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

46. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

47. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

48. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2016/163, K.2020/113) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Zuhal Kara [2. B.], B. No: 2021/57450, 27/11/2024, § …)
   
Başvuru Adı ZUHAL KARA
Başvuru No 2021/57450
Başvuru Tarihi 29/11/2021
Karar Tarihi 27/11/2024
Resmi Gazete Tarihi 23/5/2025 - 32908

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, mevzuata aykırı olarak aleyhe nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi