logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Merve Tire (2) [1. B.], B. No: 2021/58256, 25/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MERVE TİRE BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2021/58256)

 

Karar Tarihi:25/3/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Aydın DEMİREL

Başvurucu

:

Merve TİRE

Vekili

:

Av. Seranur ÖZMEN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1-  Başvuru, gözaltı süresinin makul olmaması ve tutukluluk incelemesinin duruşmasız yapılması sebebiyle açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

A. Başvurucu Hakkındaki Ceza Soruşturması Süreci

2. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından otuz beş kişiyi aşkın şüpheli hakkında ByLock kullandıkları iddiasıyla 2017 yılında başlatılan bir soruşturma kapsamında 22/5/2018 tarihinde gözaltı kararı verilmiştir.

3. Avukat olan başvurucu, evinde bulunamadığı için gözaltına alınamamıştır. Bunun üzerine başvurucu ve diğer bir şüpheli hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma isnadına dayalı olarak yakalama emri verilmesi talep edilmiştir. Talepte, başvurucu ve bir şüphelinin yakalama anından itibaren 24 saat içinde Başsavcılık nezdinde hazır edilmeleri, edilemeyecekse Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) vasıtasıyla Başsavcılık tarafından ifadelerinin alınması için hazır edilmeleri, yakalandıkları yerde SEGBİS yoksa bu sistemin bulunduğu en yakın yer Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilmeleri, en geç 24 saat içinde bu işlemler yapılamıyorsa aynı süre içinde en yakın sulh ceza hâkimi önüne çıkarılarak Başsavcılığa gönderilmek üzere haklarında sevk tutuklaması kararı verilmesi ve bu hususun yakalama emri kararında belirtilmesi istenmiştir.

4. Başvurucu ve diğer şüpheli hakkında Antalya 5. Sulh Ceza Hâkimliğince 2/6/2018 tarihinde yakalama emri çıkartılmıştır. Yakalama kararında "...6526 SY ile değişik CMK'nın 94 hükmü... karşısında şüphelinin yakalanması halinde sevk tutuklaması kararı verilmesine imkan kalmayıp yakalanması sonrası yetkili hakim önüne mevcutlu veya SEGBİS sistemi üzerinden çıkartılıp sorgusunu takiben tutuklama talebi yönünden bir karar verilmesi şeklinde işlem yapılması gerekliliği dikkate alınarak, şüpheliler [H.H.Ö.] ve Merve TİRE'nin şüphesi altında bulundukları silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlemiş olduklarına dair somut delillere rastlanılması, şüphelilerin olay sonrası temininin mümkün olmayışı itibariyle CMK 94, 98 hükmünde sayılan ifadesinin tespit ve sorgusuna başvurulmaya yönelik yakalama emri çıkartmaya yasalve yeter koşulların oluştuğu kanaatine varılarak ... Şüpheliler yakalandığında CMK 94-98 hükümleri uyarıncaAntalya C. Başsavcılığındasavunması alınmak üzere hazır edilmesi, mümkün olmadığı taktirde yakalandığı yere en yakın C.Başsavcılığı huzurundahazır edilerek öncelikle... SEGBİS vasıtasıyla, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dinlenilmesi için hazır edilmesi, bu işlemler yapılamıyorsa CMK 94/2 gereği en geç yirmi dört saat içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değil ise en yakın adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle yetkili hâkim veya mahkeme tarafından Cumhuriyet Başsavcılığının Tutuklama kararı verilmesine ilişkin talebi yönünden SORGULARININ YAPILMASINA..." şeklinde yapılması istenen işlemler belirtilmiştir.

5. Güvenlik güçleri tarafından Burdur'un Bucak ilçesinde olduğu tespit edilen başvurucunun bulunduğu düşünülen evde yapılan aramada başvurucu söz konusu yakalama kararı uyarınca 3/3/2020 tarihinde saat 20.10 sıralarında yakalanmış, Bucak İlçe Emniyet Müdürlüğüne (İlçe Emniyet Müdürlüğü) getirilmiş, burada saat 22.20 sıralarında İlçe Emniyet Müdürlüğüne ulaşan Antalya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü (Şube Müdürlüğü) görevlilerine teslim edilmiştir.

6. Başvurucu ve diğer şüpheliler hakkındaki soruşturma, yakalama emri gereğince arama işlemlerinin devam etmesi nedeniyle bir başka soruşturmaya kaydedilmiştir. Başvurucu, müsnet suçtan 3/3/2020 tarihinde saat 20.10 itibarıyla 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (3713 sayılı Kanun) geçici 19. maddesi uyarınca dört gün süreyle gözaltına alınmıştır. Başsavcılık 6/3/2020 tarihinde Sulh Ceza Hâkimliğinden başvurucu hakkındaki gözaltı süresinin 7/3/2020 tarihinden (saat 20.10) itibaren dört gün daha uzatılmasını (ilk talep) talep etmiştir. Talepte Başsavcılık, başvurucunun ByLock içeriklerinin GSM hattı aracılığıyla tespit edilememesi nedeniyle ByLock ID numarasının tespitine yönelik çalışma yapılarak ID numarasının tespit edildiğini ve bu bilgiyle ilgili olarak güvenlik biriminden ByLock içeriklerinin talep edildiğini belirterek Şube Müdürlüğüne ByLock içeriklerinin henüz ulaşmamış olması, başvurucu hakkındaki araştırma ve delil toplama işleminin devam ediyor olması, sorgulamadaki güçlük nedenleri ve soruşturma dosyasının eksiksiz tamamlanabilmesi amacıyla istekte bulunulduğunu bildirmiştir. Antalya 2. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun gözaltı süresinin dört gün daha uzatılmasına karar verilmiştir.

7. Başsavcılık 5/3/2020 tarihinde ilgili barodan başvurucunun beyan ettiği GSM hatları, e-posta hesapları gibi tüm iletişim bilgilerinin bildirilmesini talep etmiştir.

8. 9/3/2020 tarihinde kolluk nezdinde, 10/3/2020 tarihinde Başsavcılık nezdinde ifadesi alınan başvurucu, Antalya 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 10/3/2020 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır.

9. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle hazırlanan 29/5/2020 tarihli iddianamenin kabul edilmesiyle başvurucu hakkında Antalya 8. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) nezdinde kamu davası açılmıştır.

10. Ağır Ceza Mahkemesi 8/6/2020 tarihinde yaptığı tensip incelemesiyle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucu 29/9/2020 tarihli ilk celsede hâkim önüne çıkmış, atılı suça ilişkin savunmaları ile tutukluluk hâline ilişkin itirazlarını dile getirmiştir. Bu celsede de başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

11. Ağır Ceza Mahkemesi 8/10/2020 tarihinde başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hükümle birlikte tahliyesine karar vermiştir.

12. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından başvurucunun istinaf talebi 10/11/2021 tarihinde esastan reddedilmiş olup anılan hükme karşı yapılan temyiz kanun yolu incelemesi devam etmektedir.

B. Başvurucu Hakkındaki Tazminat Davası Süreci

13. Başvurucu 11/2/2021 tarihli dilekçeyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca hakkında uygulanan koruma tedbirleri nedeniyle 50.000 TL manevi tazminatın ödenmesini talep etmiştir.

14. Başvurucu, 5271 sayılı Kanun'un 94. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince doğrudan yetkili hâkim önüne çıkarılması gerekirken gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğunu, tek başına gözaltına alındığı hâlde toplu suçun varlığı kabul edilerek hakkında 3713 sayılı Kanun'da öngörülen dört günlük gözaltı süresinin haksız olarak uygulandığını, terör suçu olsa da üç kişiden az sayıda kişinin gözaltına alınması durumunda 24 veya 48 saatlik gözaltı sürelerinin uygulanması gerektiği hâlde kendisinin yedi gün süreyle kanuna aykırı olarak gözaltında tutulduğunu dilekçesinde belirtmiştir. Başvurucu ayrıca dört günlük gözaltı süresinin mutlaka sonuna kadar tüketilmesi gerekmediğini, gözaltı süresinde yapılacak soruşturma işlemi kalmasa da kişinin gözaltı süresi bitene kadar gözaltında bekletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, keyfî olarak yedi gün gözaltında tutulduğunu, 10/3/2020 tarihinde tutuklandıktan sonra makul süre içinde hâkim önüne çıkarılmadığını, 29/9/2020 tarihli celsede hâkim önüne çıkma imkânı bulduğunu, sulh ceza hâkimi önüne çıkarılmasının hâkim önüne çıkarılma olarak kabul edilemeyeceğini, 29/9/2020 tarihine kadar tutukluluk incelemelerinin ve tahliye taleplerinin dosya üzerinden incelendiğini ileri sürmüştür.

15. Burdur Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 16/6/2021 tarihinde başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine, başvurucu aleyhine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 8.200 TL maktu vekâlet ücretine karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:

"...davacının 03.03.2020 tarihinde Burdur ili Bucak ilçesinde gözaltına alındığı ve 4 (dört) gün gözaltı kararı verildiği, 06.03.2020 tarihinde Antalya Sulh Ceza Hakimliği tarafından gözaltı süresinin yine 4 (dört) gün süreyle uzatıldığı ve 10.03.2020 tarihinde hakim önüne çıkarıldığının anlaşıldığı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun geçici 19. maddesinde toplu olarak işlenen terör suçlarında 4 (dört) gün gözaltına alma kararı verilebileceğinin ve ihtiyaç halinde hakim kararıyla bu sürenin iki defa uzatılabileceğinin belirtildiği, davacının işlediği iddia edilen terör örgütüne üye olma suçunun toplu işlenen bir suç olduğu, bu durumda TCK'nun 141/1-b ve 141/1-d maddeleri uyarınca kanuni süre geçtikten sonra hakim önüne çıkarıldığının kabul edilemeyeceği, tutuklama kararının Sulh Ceza Hakimliğince verilmiş olması sebebiyle de davacının ilk olarak 29.09.2020 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda hakim karşısına çıkarıldığının kabul edilemeyeceği, yapılan işlemlerin usule ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından davacının manevi tazminat isteminin reddine..."

16. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 14/10/2021 tarihinde, vekâlet ücreti 7.300 TL olarak düzeltilmek suretiyle başvurucunun istinaf kanun yolu başvurusunun reddine karar verilmiştir.

17. Nihai karar başvurucuya 15/11/2021 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu 30/11/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

19. Başvurucu, gözaltı tedbiri süresinin makul olmaması ve tutukluluk incelemesinin duruşmasız yapılması nedeniyle açtığı tazminat davasının reddedildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşulları gözönüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki iddialarına benzer itirazlarda bulunmuştur.

21. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddiaları ile olağanüstü hâl şartları altında geçici bir süre için azami olarak otuz güne kadar uygulanan gözaltı süresinin uzunluğunun makul olup olmadığı şikâyetlerine ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47; Neslihan Aksakal, B. No: 2016/42456, 26/12/2017, §§ 30-37).

22. Tutukluluk incelemesinin duruşmasız yapılması şikâyetine ilişkin olarak ise Salih Sönmez (B. No: 2016/25431, 28/11/2018) kararında yapılan incelemede, başvurucunun hâkim/mahkeme önüne çıkarıldığı, bu nedenle verilecek bir ihlal kararının başvurucunun yeniden hâkim önüne çıkarılmasını ve serbest kalmasını sağlamayacağı belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu bağlamda yalnızca kişinin uzun süre hâkim/mahkeme önüne çıkarılmamasıyla ilgili bir hak ihlalinin tespiti ve gerekiyorsa belli bir miktar tazminata hükmedilmesiyle yetinileceği değerlendirmesini yapmış ve ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak asıl dava sonuçlanmamış da olsa 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Salih Sönmez, §§ 164-167).

23. Başvurucu tarafından gözaltı süresinin makul olmaması ve tutukluluk incelemesinin duruşmasız yapılması şikâyetine ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi uyarınca tazminat davası açılmıştır. Başvuru yollarını tükettiği anlaşılan başvurucunun şikâyetlerinin açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı değerlendirilmekle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

1. Gözaltı Süresinin Makul Olmaması Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

24. Başvurucu, gözaltı süresinin makul olmaması nedenine dayanan tazminat davasının reddedilmesi sebebiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı devletin bireylerin özgürlüğüne keyfî olarak müdahale etmemesini güvence altına alan temel bir haktır (Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No: 2015/18567, 25/2/2016, § 62).

26. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında hürriyetten yoksun bırakma kavramını tanımlamıştır. Buna göre hürriyetten yoksun bırakma, bir kimsenin kısıtlı bir alanda ihmal edilemeyecek bir süre için tutulması ve söz konusu tutmaya rıza göstermemiş olması şeklinde ifade edilebilecek iki unsuru içermektedir (Cüneyt Kartal, B. No: 2013/6572, 20/3/2014, § 17).

27. Maddenin birinci fıkrasında geçen hürriyet sözcüğü, özgürlük ve bağımsızlığın yanı sıra serbestlik anlamına da gelmektedir. Bu anlamda kişi hürriyetine yönelik bir müdahalenin bulunduğunun söylenebilmesi için kişinin hareket serbestîsinin maddi olarak sınırlandırılmış olması gerekir. Buradaki hareket serbestîsine yönelik kısıtlama, Anayasa'nın 23. maddesinde güvence altına alınan seyahat hürriyetine yönelik bir müdahaleye göre çok daha yoğundur. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale için kişi, rızası olmaksızın en azından rahatsızlık verecek uzunlukta bir süre boyunca belirli bir yerde fiziki olarak tutulmalıdır (Galip Öğüt [GK], B. No: 2014/5863, 1/3/2017, § 34).

28. Anayasa'nın 19. maddesinin metni bir bütün olarak değerlendirildiğinde maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki sınırlama sebeplerinin kişilerin fiziksel özgürlüklerine ilişkin olduğu, ayrıca devam eden fıkralardaki güvencelerin de fiziki olarak hürriyetinden yoksun bırakılmış kişiler bakımından getirildiği görülmektedir. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının güvence altına aldığı şey bireylerin yalnızca fiziksel özgürlüğüdür (Galip Öğüt, § 35).

29. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak konulduktan sonra ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek kaydıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır. Maddenin dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahalede bulunulan kişilere tanınan güvencelere ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir (Safkan Aydoğdu, B. No: 2014/7498, 5/4/2017, § 43). Bu bağlamda anılan fıkralarda yakalama veya tutuklama sebepleri ile iddiaların bildirilmesi, yakalanan kişinin hâkim önüne çıkarılma süresi, yakalama veya tutuklamanın yakınlara bildirilmesi, tutuklanan kişilerin makul sürede yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakkı, hürriyetten yoksun bırakılmaya karşı yargı merciine başvurma hakkı güvence altına alınmıştır.

30. Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında ise bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zararların tazminat hukukunun genel prensiplerine göre devlet tarafından ödeneceği ifade edilmiştir. Anılan fıkrada yer alan "bu esaslar dışında bir işleme tâbi tutulan kişiler" tabiri ile maddenin diğer tüm fıkralarında belirtilen kurallara aykırı bir işleme tabi kılınmanın kişiye tazminat hakkı doğurduğu belirtilmiştir. Buna göre maddenin ikinci veya üçüncü fıkralarında belirtilen durumlara aykırı şekilde kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahalede bulunulması ya da kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale edilen kimsenin maddenin dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarındaki güvencelerden yararlandırılmaması hâlinde uğranılan zararlar devlet tarafından ödenecektir (Safkan Aydoğdu, § 44).

31. Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları bir bütün olarak değerlendirildiğinde suç isnadına bağlı olarak bir kimsenin kamu makamlarınca özgürlüğünden yoksun bırakılmasının tutuklama veya yakalama yoluyla gerçekleştirilebileceği anlaşılmaktadır. Anılan fıkralarda sözü edilen yakalama kavramı özerk bir anlama sahip olup 5271 sayılı Kanun'da düzenlenen yakalama müessesesinden daha geniş bir içeriğe sahiptir. Anayasal anlamda suç isnadına bağlı yakalama, kişinin fiziksel özgürlüğünden yoksun bırakıldığı andan tutuklandığı veya tutuklanmaksızın serbest bırakıldığı ana kadar devam eden tüm süreci kapsamaktadır. Bu bağlamda Anayasa'nın 19. maddesinde düzenlenen yakalama kurumunun 5271 sayılı Kanun'daki gözaltını da kapsadığı söylenebilir.

32. Yakalama suretiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik müdahale -temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin ölçütlerin belirlendiği Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe- Anayasa'nın 19. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve yakalama tedbirinin niteliğine uygun düşen kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (tutuklama tedbirine ilişkin olarak benzer değerlendirme için bkz. Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54).

33. ByLock kullanıcısı olduğu iddia edilen ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla 2/6/2018 tarihinde hakkında yakalama kararı çıkarılan başvurucunun3/3/2020 tarihinde 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun geçici 19. maddesi uyarınca dört gün süreyle gözaltına alınmasına karar verilmiş ve bu süre daha sonra hakim kararı ile bir kez uzatılmıştır (bkz. § 6).

34. Anayasa Mahkemesi 3713 sayılı Kanun'un geçici 19. maddesinin Anayasaya aykırılığının ileri sürüldüğü başvuruda bir takım tespitlerde bulunmuştur. Öncelikle söz konusu düzenlemede gözaltı süresinin uzatılmasının usul ve şartlarının açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralla öngörülen sınırlamanın kanuni bir temele dayandığının açık olduğu belirtilmiştir. Ardından gözaltı sürelerini uzatan ve hâkim kararıyla ek gözaltı süresi verilmesi imkânını tanıyan kuralların özellikle terör ve örgüt faaliyetleri kapsamında işlenen suçlar bakımından, bu suçlarla mücadele etmenin zorluğu, şüphelilerin örgüt bağlantılarının çözülmesinin zaman alması, somut delillere ulaşmadaki sorunlar nedeniyle ceza soruşturmasının sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve böylelikle suçla etkin mücadele edilerek kişilerin hak ve özgürlükleri ile kamu düzeninin korunmasına yönelik meşru bir amaca dayandığı ifade edilmiştir. Sonuç olarak etkin ve sağlıklı bir şekilde soruşturma yapılmak suretiyle kişilerin hak ve özgürlükleri ile kamu düzeninin korunmasına amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemeyeceği belirtilen kuralın kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına bir orantısız sınırlama getirmediğinden Anayasa’nın 13. ve 19. maddelerine aykırı olmadığı tespitinde bulunulmuştur(E.2018/137, K.2022/86, 30/06/2022, § 263-291).

35. Başvurucu tarafından kanuni dayanağı ve ön koşul olan suç işlediğine dair somut belirtilerin bulunduğu anlaşılan gözaltı süresinin makul olmadığı iddia edilmiştir. Yakalama ve gözaltının ölçülü olup olmadığının değerlendirilirken yakalama tedbirine başvurulmasının gerekçesi, kamu makamlarının ve başvurucunun tutumu ile gözaltı süresi gözönünde bulundurulur.

36. Başvurucunun da aralarında olduğu yaklaşık otuz beş kişi hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2017 yılında soruşturma başlatılmıştır Başvurucu 2/6/2018 tarihinde verilen yakalama kararı uyarınca 3/3/2020 tarihinde yakalanmış ve Bucak İlçe Emniyet Müdürlüğüne getirilmiştir. Başvurucu burada saat 22.20 sıralarında İlçe Emniyet Müdürlüğüne ulaşan Antalya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerine teslim edilmiştir. Dolayısıyla başvurucu yakalanmasından itibaren 24 saat içinde soruşturmayı yürüten Başsavcılık olan Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının yetki alanına getirilmiştir. Başvurucu yakalandıktan sonra delillerin toplanması amacıyla soruşturmanın genişletilip genişletilmeyeceği, başvurucunun gözaltına alınıp alınmayacağı gibi hususlar soruşturmayı yürüten Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca takdir edilmiştir.

37. Anayasa’nın 19. maddesinin beşinci fıkrasına göre yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırk sekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. 3713 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca delillerin toplanmasındaki güçlük veya dosyanın kapsamlı olması nedeniyle gözaltı süresi iki defa uzatılabilir. Bu çerçevede 5271 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suç olarak tanımlanan toplu suçun faillerinden olduğu değerlendirilen başvurucu yönünden Başsavcılıkça gözaltı süresinin dört gün olarak takdir edilmesinde keyfîlik bulunmamaktadır. Başvurucunun söz konusu gözaltı süresinin keyfi olduğu, bu süre içerisinde adli makamların hareketsiz kaldığı iddiası da bulunmamaktadır. FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmanın kapsamı ve niteliğinin yanı sıra ByLock içeriklerinin henüz ulaşmamış olması, başvurucu hakkındaki araştırma ve delil toplama işleminin devam ediyor olması, sorgulamadaki güçlük nedenleriyle gözaltının bir defa daha dört günlük süre ile uzatılmasının da makul olmadığı söylenemez.

38. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'nın 19. maddesinin beşinci fıkrasındaki esaslara aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.

39. Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası bağlamında tazminat hakkı ancak maddenin ilk sekiz fıkrasındaki esaslara aykırı bir durumun varlığı hâlinde söz konusu olabilir. Başvurucu bakımından yukarıda bu yönde bir tespit söz konusu olmadığı için Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası yönünden farklı bir değerlendirme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

2. Tutukluluk İncelemesinin Duruşmasız Yapılması Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

40. Başvurucu 10/3/2020 tarihinde tutuklandıktan sonra 29/9/2020 tarihine kadar tutukluluk incelemelerinin dosya üzerinden yapıldığını ifade ederek açtığı tazminat davasının reddine karar verilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

41. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca hürriyeti kısıtlanan kişi kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı hâlinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir (Mehmet Haberal, B. No: 2012/849, 4/12/2013, § 122).

42. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasından kaynaklanan temel güvencelerden biri de tutukluluğa karşı itirazın hâkim önünde yapılan duruşmalarda etkin olarak incelenmesi hakkıdır. Zira hürriyetinden yoksun bırakılan kimsenin bu duruma ilişkin şikâyetlerini, tutuklanmasına dayanak olan delillerin içeriğine veya nitelendirilmesine yönelik iddialarını, lehine ve aleyhine olan görüş ve değerlendirmelere karşı beyanlarını hâkim/mahkeme önünde sözlü olarak dile getirebilme imkânına sahip olması, tutukluluğa itirazını çok daha etkili bir şekilde yapmasını sağlayacaktır. Bu nedenle kişi, bu haktan düzenli bir şekilde yararlanarak makul aralıklarla dinlenilmeyi talep edebilmelidir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013 § 66; Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 267; Aydın Yavuz ve diğerleri, § 333).

43. Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlal edilip edilmediğini belirleyebilmesi yani Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının uygulanabilmesi için başvurucunun anılan maddenin diğer fıkralarında belirtilen esaslar dışında bir işleme tabi tutulup tutulmadığının derece mahkemelerince ya da Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi gerekir. Bu bağlamda kişinin Anayasa'nın 19. maddesinin ilk sekiz fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu, bu kapsamda uğradığı zararın devlet tarafından tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmediği veya bir tazminat imkânının bulunmadığı tespit edilirse Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlali söz konusu olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 46).

44. Somut olayda başvurucu 10/3/2020 tarihinde tutuklanmış, tutukluluk incelemesi 9/4/2020, 8/5/2020 ve 2/6/2020 tarihinde sulh ceza hâkimi tarafından başvurucunun yokluğunda gerçekleştirilmiştir. 2/6/2020, 7/7/2020, 5/8/2020 ve 3/9/2020 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun yokluğunda tutukluluğun devamına karar verilmiş, başvurucu tarafından tutukluluğa yönelik itirazlar ilk kez 29/9/2020 tarihli duruşmada ileri sürülebilmiştir. Başvurucunun tutuklandığı 10/3/2020 tarihi ile ilk kez mahkeme huzuruna çıktığı 29/9/2020 tarihi arasında 6 ay 19 gün süreyle hâkim/mahkeme huzuruna çıkarılmadığı anlaşılmaktadır.

45. Anayasa Mahkemesi; Mehmet Halim Oral (B. No: 2012/1221, 16/10/2014, § 53) ve Ferit Çelik (B. No: 2012/1220, 10/12/2014, § 53) kararlarında başvurucuların tutukluluk durumunun 7 ay 2 gün, Ulaş Kaya ve Adnan Ataman (B. No: 2013/4128, 18/11/2015, § 61) kararında 3 ay 17 gün, M.S. (B. No: 2020/15221, 5/10/2023, §§ 64-73) kararında 2 ay 26 gün, Önder Çetin (B. No: 2020/35096 14/12/2023, §§ 42-57) kararında 2 ay 15 gün boyunca duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden gerçekleştirilen incelemeler sonucunda verilen kararlarla devam ettirilmesinin Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasını ihlal ettiği sonucuna varmıştır.

46. Başvuruya konu olan karmaşık olduğu değerlendirilemeyecek davada başvurucunun tutukluluk hâlinin 6 ay 19 gün süreyle duruşmasız olarak incelenmesi Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının gereklilikleriyle bağdaşmamaktadır.

47. Somut olayda derece mahkemeleri başvurucunun açtığı tazminat davasını reddetmiştir. Dolayısıyla başvurucu, Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlali nedeniyle herhangi bir tazminat elde edememiştir.

48. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -sekizinci fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

49. Kişi Hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından başvurucunun aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili olarak bu aşamada bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

50. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 50.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

51. Anayasa'nın 19. maddesinin -sekizinci fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu itibarla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

52. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Gözaltı süresinin makul olmadığına dayalı tazminat talebinin reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinin -beşinci fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

2. Tutuklama tedbiri sonrasında tutukluluk incelemesinin duruşmasız yapılmasına dayalı tazminat talebinin reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinin -sekizinci fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

3. Diğer ihlal iddiaları hakkında İNCELEME YAPILMASINA GEREK OLMADIĞINA,

C. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Burdur Ağır Ceza Mahkemesine (E.2021/85 K.2021/400) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 487,60 TL başvuru harcı ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Merve Tire (2) [1. B.], B. No: 2021/58256, 25/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı MERVE TİRE (2)
Başvuru No 2021/58256
Başvuru Tarihi 30/11/2021
Karar Tarihi 25/3/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, gözaltı süresinin makul olmaması ve tutukluluk incelemesinin duruşmasız yapılması sebebiyle açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) İhlal Olmadığı
Tutma nedeniyle tazminat hakkı İhlal Yeniden yargılama
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Mahkemeye erişim hakkı İncelenmesine Yer Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi