logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Burak Akın [2. B.], B. No: 2021/62165, 27/2/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BURAK AKIN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/62165)

 

Karar Tarihi: 27/2/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Eren Can BENAKAY

Başvurucu

:

Burak AKIN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; ücretsiz seyahat kartının iptali ve geri alınmasına dair işleme karşı açılan davada, davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucuya 15 Temmuz darbe girişimi esnasında kara kuvvetleri komutanını koruma timi komutanı olarak görev yapmaktayken yaralandığından bahisle 16/12/2016 tarihinde 39.780 TL nakdi tazminat ödenmesine ve başvurucu ile eşine ücretsiz seyahat kartı verilmesine karar verilmiştir. Daha sonra 21/1/2019 tarihinde başvurucuya ve eşine verilen ücretsiz seyahat kartının iptali ve geri alınmasına karar verilmiştir.

3. Başvurucu, söz konusu işlemin iptali talebiyle 13/2/2019 tarihinde dava açmıştır. Dava dilekçesinde, idarenin hatalı işlemi sonucunda kamu görevinden çıkarılmasının ücretsiz seyahat kartının iptali sonucunu doğurmayacağını belirtmiştir. Hakkında başlatılan ceza yargılaması sonucunda etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması neticesinde ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, bu husus gözönünde bulundurulduğunda dava konusu işlemin iptal edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ücretsiz seyahat kartı verilmesinin sebebinin darbe teşebbüsü sırasında yaralanması olduğunu ve bu durumun asla değişmediğini iddia etmiştir.

4. Ankara Valiliği 7/3/2019 tarihli savunmasında, başvurucunun kamu görevinden çıkarıldığını belirtmiştir. Başvurucunun yaralanma olayının 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında olmadığını, bu nedenle de seyahat kartının iptal edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

5. Başvurucu 15/4/2019 tarihinde savunmaya cevap vermiştir. Dilekçesinde, yaralanma olayının 2330 sayılı Kanun kapsamına girdiğini belirtmiştir. Kamu görevinden çıkarılmasının hukuka aykırı olduğunu ve bu durumun doğrudan seyahat kartının iptal edilmesini doğurmayacağını ifade etmiştir. Seyahat kartının kamu görevlisi olması nedeniyle değil darbe teşebbüsü esnasında yaralanması nedeniyle verildiğini savunmuştur. Öte yandan dava açma süresi geçtikten sonra verilen kartın geri alınamayacağını da dilekçede dile getirmiştir.

6. Ankara 15. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 27/10/2020 tarihinde davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Uyuşmazlık konusu olayda; davacının darbe girişiminden sonra Ankara Emniyet Müdürlüğüne ifade verdiği, 701 sayılı KHK uyarınca kamu görevinden çıkarıldığı, ardından Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2018/35 E. sayılı dosyasında yargılamasının yapılarak 'örgütün eylem ve faaliyetleri ile ilgili faydalı bilgiler verdiği...örgüt içerisinde yer aldığı....etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde cezasızlık hâli oluştuğu kanaatine varıldığı' gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, darbe girişiminin önlenmesine, darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı olunduğu sırada yaralandığına dair bir saptama bulunmadığı ve 2330 sayılı yasa kapsamında olmadığı görüldüğünden davacı ve eşi adına çıkarılan ücretsiz seyahat kartının iptal edilmesine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."

7. Başvurucu, bu karara karşı 12/3/2021 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde, dava dilekçesinde belirttiği hususları yinelemiştir.

8. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 20/10/2021 tarihinde istinaf başvurusunu kesin olarak reddetmiştir.

9. Nihai karar başvurucuya 25/11/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 22/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başlatılan kovuşturma sonucunda Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi 24/10/2018 tarihinde ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Kararda; başvurucunun, herhangi bir soruşturma işlemi başlamadan önce etkin pişmanlık hükümleri kapsamında, örgüt faaliyeti içinde suç işlemeden gönüllü olarak örgütten ayrıldığı ve örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde bilgi verdiği belirtilmiştir. Örgüt içinde bulunan kişilerle ilgili teşhis işlemlerinde bulunduğu, örgütün ankesörlü telefon ve hatta Twitter gibi sosyal medya platformları aracılığıyla haberleşme yöntemlerini kullandığı hususunda bilgiler paylaştığı ifade edilmiştir. Başvurucunun paylaştığı bilgilerin sonucunda başka sanıklar hakkında dava açıldığı aktarılmıştır. Başvurucunun darbeye teşebbüs sırasında Genelkurmay Başkanlığı önünde bacağından vurulduğu ve gazi olduğu, bu davranışı sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından ödüllendirildiği de kararda yer almıştır. Karar, istinaf aşamasından geçerek 19/11/2020 tarihinde kesinleşmiştir.

11. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucu, Mahkemenin sebep ikamesi yapmasına rağmen konu hakkında görüşüne başvurmadan karar vermesi nedeniyle silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini belirtmiştir. Ceza yargılaması sonucunda ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen haksız bir şekilde davanın reddedilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ifade etmiştir. İstinaf aşamasında Bölge İdare Mahkemesince taleplerinin karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ve darbe girişimine katkısı olmadığı şeklinde hukuka aykırı bir yorum yapılması nedeniyle de hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; yargı mercilerince kurulan hüküm ile olgular arasında gerekli bağlantı gösterecek şekilde karar verildiği belirtilmiştir. Kararların dayandığı hukuksal düzenlemelerin anlaşılabilir şekilde ortaya konulduğu ifade edilmiştir. Başvurucunun iddialarının mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup olmadığının ve mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun bulunup bulunmadığın değerlendirilmesi gerektiği aktarılmıştır.

14. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı hakkında ceza soruşturması olmadan kendi isteğiyle ifade vermesi neticesinde ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildiğini belirterek bireysel başvurusunun kabul edilmesini talep etmiştir.

15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

16. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının, davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

17. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).

18. Başvurucunun darbe teşebbüsü sırasında yaralanması nedeniyle kendisine ve eşine ücretsiz seyahat kartı verilmiştir. Daha sonra bu kartın geri alınmasına karar verilmesi üzerine dava açılmıştır. Mahkeme başvurucunun etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildiğini belirtmiştir. Kararda, başvurucunun darbe girişiminin önlenmesine, darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılmasına, etkilerinin azaltılmasına veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı olunduğu sırada yaralandığına dair bir saptamanın olmadığı vurgulandığı gibi 2330 sayılı Kanun'un uygulama alanının da bulunmadığı ifade edilerek dava reddedilmiştir. Karar, istinaf aşamasından geçerek kesinleşmiştir.

19. 2330 sayılı Kanun'un uygulama alanı bulunup bulunmadığını değerlendirmek hukuk kurallarını öncelikle yorumlama yetkisini haiz olan mahkemelerin takdirindedir. Anayasa Mahkemesinin görevi mahkemelerin yorumlarının açıkça keyfî veya bariz takdir hatası içerecek nitelikte olup olmadığını incelemekten ibarettir.

20. Başvurucu, 15 Temmuz darbe girişimi esnasında kara kuvvetleri komutanını koruma timi komutanı olarak koruma görevini yerine getirmekteyken bacağından vurularak yaralanmıştır. Mahkeme de koruma görevinin yerine getirilirken yaralanmanın gerçekleşmesi nedeniyle başvurucunun darbe girişiminin önlenmesine, darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılmasına, etkilerinin azaltılmasına veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı olunduğu sırada yaralandığına dair bir tespit bulunmadığı sonucuna varmıştır. Buradan hareketle 2330 sayılı Kanun'un uygulama alanına girmemesi nedeniyle dava konusu işlemi hukuka uygun kabul etmiştir. Bölge İdare Mahkemesi de Mahkeme ile aynı görüşü paylaşmıştır.

21. Eldeki başvuruda yargı mercileri varılan sonuca hangi nedenle ulaştığını ve delillerin değerlendirilmesini başvurucu ve üçüncü kişiler tarafından objektif olarak anlaşılmasına imkân verecek yeterli gerekçe ile ortaya koymuştur. Yargı mercilerinin yaptığı yorum hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasına yönelik olup bu yorumun bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir unsur içermediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvuru konusu olayda yargılamanın esasına tesir eder nitelikte karşılanmayan bir iddia bulunmadığından gerekçeli karar hakkının ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Engin YILDIRIM ve Kenan YAŞAR bu sonuca katılmamıştır.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Engin YILDIRIM ve Kenan YAŞAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 27/2/2025 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvuru; ücretsiz seyahat kartının iptali ve geri alınmasına dair işleme karşı açılan davada, davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaralandığı için kendisine ve eşine ücretsiz seyahat kartı verilmiştir. Ancak, daha sonra kamu görevinden ihraç edilmesi gerekçesiyle bu kart iptal edilmiştir. Başvurucu, iptalin hukuka aykırı olduğunu savunarak dava açmış, yaralanmasının 2330 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

3. Ankara 15. İdare Mahkemesi, başvurucunun etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak ceza almadığını, ancak darbe girişiminin engellenmesine yönelik doğrudan bir katkısının tespit edilmediğini belirterek davayı reddetmiştir. İstinaf başvurusu da Ankara Bölge İdare Mahkemesi tarafından kesin olarak reddedilmiştir. Başvurucu, bireysel başvuruda bulunmuştur. Ağır Ceza Mahkemesi ise başvurucunun darbeye teşebbüs sırasında yaralandığını ve gazi olduğunu kabul etmiştir.

4. Mahkememiz çoğunluğunca verilen başvurunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edilmediğine dair kararına katılmamaktayız.

5. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu [1. B.], B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.

6. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

7. Başvurucunun darbe teşebbüsü sırasında yaralanması nedeniyle kendisine ve eşine ücretsiz seyahat kartı verilmiştir. Daha sonra bu kartın geri alınmasına karar verilmesi üzerine dava açılmıştır. İdare mahkemesi; başvurucunun etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildiğini, darbe teşebbüsü ve terör eylemlerinin bertaraf edilmesi sırasında yaralanmadığını ve 2330 sayılı Kanun'un uygulama alanının bulunmadığını belirterek davayı reddetmiştir. Karar, istinaf aşamasından geçerek kesinleşmiştir.

8. Yargılama makamlarınca gerçekleştirilen araştırma ve incelemeler neticesinde tespit edilen hususların, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini temin edecek ve keyfî uygulamaların önüne geçecek şekilde somut olayın özelliği dikkate alınarak gerekçeli kararda ortaya konulması gerekmektedir. Bu kapsamda sadece şeklî anlamda bir gerekçenin varlığı yeterli olmayıp gerekçenin aynı zamanda makul olması da aranmaktadır. Makul gerekçeden anlaşılması gereken mahkemelerin dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu, sonuca varılmasında kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini ortaya koymasıdır.

9. Başvurucu; darbe teşebbüsü esnasında yaralandığını, bu nedenle kendisine tazminat ödendiğini ve ücretsiz seyahat kartı verildiğini her aşamada iddia etmiştir. Mahkeme; yaralanma olayının nasıl gerçekleştiğini, gerçekten darbe teşebbüsü sırasında meydana gelip gelmediğini, başvurucunun darbe teşebbüsüne karşı mücadele edip etmediğini irdelememiştir. Bunun yanı sıra hangi şartlara göre ücretsiz seyahat kartı verilebileceği açıklanmadığı gibi başvurucunun bu şartları hangi nedenle sağlamadığı da belirtilmemiştir.

10. Mahkeme, davayı reddederken Ağır Ceza Mahkemesi kararında yer alan bazı verileri aktarmıştır. Ağır Ceza Mahkemesi kararında, başvurucunun darbeye teşebbüs sırasında Genelkurmay Başkanlığı önünde bacağından vurulduğu ve gazi olduğu, bu davranışı sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından ödüllendirildiği bilgisine de yer verilmiştir. Ancak Mahkeme tarafından bu bilgi herhangi bir şekilde değerlendirilmemiştir. Ceza kovuşturmasında yer alan bilgi ve belgelere ulaşılarak söz konusu verilerin başvurucu hakkında tesis edilen işleme olan etkisinin değerlendirilmesinin önünde -masumiyet karinesine uygun olmak koşuluyla- herhangi bir engel bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından ceza yargılamasında yer alan verilerin seyahat kartının iptal edilmesine dair işleme olan etkisinin ortaya konulması mümkündür. Olaya bakıldığında ise Mahkeme yalnızca Ağır Ceza Mahkemesi kararında yer alan bazı verileri aktarmakla yetinmiş ve başvurucunun darbeye karşı eylemde bulunduğunun saptanmadığını söylemiştir.

11. Kural olarak mahkeme kararlarında esasa ilişkin hususlarda yeterli gerekçe bulunması hâlinde kanun yolu merciince bu karara atıf yapılarak değerlendirme yapılması makul görülebilir. Mahkeme kararlarında gerekçe bulunmadığı hâllerde ise kişilerin ileri sürdüğü esaslı itirazların kanun yolu mercii tarafından gerekçeli bir şekilde karşılanması gerekir. Somut olayda İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen bağlamda bir gerekçe içermediği, Bölge İdare Mahkemesi tarafından ise bu karara atıf yapılarak herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.

12. Bu itibarla yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği kanaati ile çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz.

 

Üye

Engin YILDIRIM

Üye

Kenan YAŞAR

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Burak Akın [2. B.], B. No: 2021/62165, 27/2/2025, § …)
   
Başvuru Adı BURAK AKIN
Başvuru No 2021/62165
Başvuru Tarihi 22/12/2021
Karar Tarihi 27/2/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ücretsiz seyahat kartının iptali ve geri alınmasına dair işleme karşı açılan davada, davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi