|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
MUSTAFA ASIM KAFKAS BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2021/65659)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 16/7/2025
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
|
Raportör
|
:
|
Burak TOPALOĞLU
|
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa Asım KAFKAS
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; atama işleminin iptali için açılan davanın reddedilmesinin mükerrer cezalandırma sonucunu doğurması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, bölge idare mahkemesi kararında yeterli gerekçe bulunmaması nedeniyle de gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu 15/8/1997 tarihinde Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) genel müdür yardımcısı olarak görevlendirilmiştir. Başvurucu, bu göreve atandıktan sonra 19/4/2004 tarihli müşterek kararname ile görevinden alınmıştır. Başvurucu yargı kararı sonrası görevine dönmüştür. Daha sonra 12/11/2007, 24/1/2012, 4/12/2014 tarihli kararnamelerle görevinden alınmış ve yine yargı kararlarıyla görevine dönmüştür.
3. Başvurucu hakkında, görevine döndükten sonra resmî görevli olmadığı hâlde kamu araçlarını özel işlerinde kullandığı iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma neticesinde 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (e) alt bendi uyarınca başvurucunun kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun disiplin cezasına karşı açtığı dava reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir.
4. Başvurucu, disiplin cezası ile cezalandırıldıktan sonra 6/9/2016 tarihli ve K.2016-657 sayılı müşterek kararname ile başka bir göreve atanmak üzere görevinden alınmıştır. Bu kararnameye istinaden başvurucu, BOTAŞ Yönetim Kurulunun 8/9/2016 tarihli ve 2016/27/188 sayılı kararı ile BOTAŞ genel müdür başmüşaviri olarak görevlendirilmiştir. Başvurucu, bu işlemlerin iptali için dava açmıştır.
5. Ankara 9. İdare Mahkemesi (Mahkeme) işlemlerin iptaline karar vermiş; karar gerekçesinde başvurucunun görevini yerine getiremediğine veya başarısız olduğuna ilişkin herhangi bir somut bilgi ve belge sunulmaksızın hizmetlerinden verim alınamadığı hususunun davalı idarelerce ortaya konulamadığını, kınama disiplin cezasına sebep eylemi başvurucunun mesaisi dışında, doğrudan işi ile ilgisi olmayacak şekilde gerçekleştirdiğini, ayrıca kamu hizmetine tahsis edilmiş aracı özel işinde kullandığından bahisle hakkında verilen kınama disiplin cezası üzerine orantısız şekilde dava konusu işlemlerin tesis edildiğini belirtmiştir.
6. Davalı idare, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermiş; karar gerekçesinde başvurucunun tecziyesine neden olan disiplin cezası tek başına görevden almayı gerektirecek nitelikte olmasa da başvurucu hakkındaki tespitlerin uzun bir döneme yayıldığını, personele karşı yönetici olarak kendisinden beklenen sorumluluğu görevin ifasında gerektiği şekilde gösterdiğinden söz edilemeyeceğini, soruşturma raporuna göre resmî araç kullanımıyla ilgili tespitlerin süreklilik arz ettiğini ve bariz olduğunu, olayda başvurucunun hataya düştüğüne dair bir beyanının ve savunmasının da olmadığını, müşterek kararnamenin tesisi yönünden takdir yetkisinin idarece kamu yararı ve hizmetin gereklerine uygun olarak kullanıldığını belirtmiştir.
7. Başvurucu, karara karşı temyiz başvurusunda bulunmuştur. Danıştay İkinci Dairesi temyiz başvurusunun reddine, Bölge İdare Mahkemesi kararının onanmasına kesin olarak karar vermiştir.
8. Başvurucu hakkında verilen disiplin cezası (bkz. §3) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 22/10/2021 tarih ve 84500 sayılı işlemi ile kaldırılmıştır.
9. Başvurucu, nihai kararı 4/12/2021 tarihinde öğrenmiş, 31/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
10. Başvurucu; görevi ile ilgili olmayan fiilin disiplin suçu olarak nitelendirildiğini, aynı fiil nedeniyle hem kınama cezası ile cezalandırılmasının hem de görevden alınmasının mükerrer cezalandırma nitelinde olduğunu, 2003 yılından bu yana kendisini yıldırmak amacıyla yürütülen dayanaksız soruşturmalar sonucu yargı kararlarıyla dokuz kez görevine döndüğünü, dava konusu işlemlere dayanak olan kınama cezasının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının işlemi ile kaldırıldığını belirterek adil yargılanma hakkının, suçta ve cezada kanunilik ilkesi ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Bakanlık görüşünün ekinde yer alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yazısında başvurucunun mobbing iddialarına karşı açtığı bir dava veya bir idari başvurusunun olmadığı, bu nedenle başvuru yollarını tüketmediği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyan dilekçesinde Bakanlık görüşündeki değerlendirmelerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirtmiştir.
12. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, [2. B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
13. Somut olayda başvurucu, müşterek kararname ile görevinden alınmış ve BOTAŞ yönetim kurulu kararı ile BOTAŞ genel müdür başmüşaviri olarak atanmıştır. Bölge İdare Mahkemesi dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi sonucu (bkz. § 6) dava konusu işlemlerin hukuka aykırı olmadığı sonucuna varmıştır.
14. Başvurucu, idarenin kendisini yıldırmak amacıyla daha önce defalarca görevden aldığını ancak yargı kararlarıyla görevine döndüğünü ileri sürmüştür. Başvurucunun başvuru formunun ekinde sunduğu belgeler ve başvuru konusu davada iptalini istediği işlemler incelendiğinde, işlemlerin başvurucunun disiplin cezası aldığı -her ne kadar disiplin cezası sonradan kaldırılmış olsa da- resmî görevli olmadığı hâlde kamu araçlarını özel işlerinde kullanması fiilinden sonra tesis edildiği anlaşılmıştır. Bölge İdare Mahkemesi kararında da bu olgu ve deliller değerlendirilerek sonuca ulaşılmıştır.
15. Başvurucu, aksini iddia etmiş olsa da başvurucunun idari görevden alınması ve yeni bir görevlendirme yapılmasının ikinci bir cezalandırma olduğu kabul edilemez. Zira idare, kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin yetkisi ve takdir marjı içinde görev değişikliği yapmıştır. İdari görevlerde idarenin diğer atamalara göre takdir alanının daha geniş olduğu kabul edilmelidir (İbrahim Çiçek [2. B.], B. No: 2015/19462, 26/12/2018, § 44)
16. Bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale iddiası içermeyen, yargılama aşamasında elde edilen delillerin takdiri ile bu deliller ışığında hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasına ilişkin somut başvuru, yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup gerekçeli kararda yer verilen hukuki tespitler ve dayanaklar (bkz. § 6) gözönünde bulundurulduğunda Bölge İdare Mahkemesi kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum tespit edilmemiştir. Bu itibarla ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu, Bölge İdare Mahkemesinin kararında gerekçesinde hangi somut normlara dayanıldığının açıklanmadığını, yetersiz gerekçe ile karar verildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, başvurucunun temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Bakanlık görüşünün ekinde yer alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yazısında başvurucunun mobbing iddialarına karşı açtığı bir dava veya bir idari başvurusunun olmadığı, bu nedenle başvuru yollarını tüketmediği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyan dilekçesinde Bakanlık görüşündeki değerlendirmelerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirtmiştir.
19. Anayasa’nın 36. ve 141. maddeleri gereği mahkemelerin her türlü kararı gerekçeli olmalıdır. Ancak bu hak, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmesi bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
20. Somut olayda Bölge İdare Mahkemesinin davanın reddi kararına ne şekilde ulaştığını -dosyadaki bilgi ve belgeler çerçevesinde değerlendirme yapmak suretiyle- esaslı iddiaları karşılayacak ölçüde, objektif, kabul edilebilir nedenlerle açıkladığı görülmüştür. Bölge İdare Mahkemesi kararında tarafların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmalarını dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
21. Açıklanan gerekçelerle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 16/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.