logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Emin Acet [1. B.], B. No: 2021/65910, 26/2/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET EMİN ACET BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/65910)

 

Karar Tarihi: 26/2/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Şahap KAYMAK

Başvurucu

:

Mehmet Emin ACET

Vekili

:

Av. Metin KABAKÇIOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, vazife malulü sayılmama işlemine karşı açılan davada usule ilişkin imkânlar bakımından zayıf duruma düşürülme nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvuruya konu olayda süreç ve başvurucunun sağlık durumu ile ilgili düzenlenen raporlar özetle şu şekildedir:

i. 25/8/1988 tarihli ve 7506 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Sağlık Raporu uyarınca başvurucunun askerî öğrenci olmasında bir sakınca bulunmamıştır.

ii. Başvurucu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrinde 30/8/1992 tarihinde astsubay çavuş olarak göreve başlamıştır.

iii. Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) Haydarpaşa Asker Hastanesince düzenlenen 4/2/1998 tarihli ve 127 sayılı sağlık raporunda "bilateral orta derecede işitme kaybı+ince tonlarda ileri derecede işitme kaybı" teşhisine istinaden başvurucunun sınıf görevini yapamayacağına, Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği'nin 2 No.lu çizelgesinde (+) sınıflardan birinde sınıflandırılmasının uygun bulunduğuna ve sağ kulağında işitme cihazı kullanmasının uygun olduğuna karar verilmiştir.

iv. GATA tarafından başvurucu hakkında 1/4/1998 tarihli ve 2157 sayılı sağlık kurulu raporu düzenlenmiş, bu raporda "bilateral orta derecede işitme kaybı, hâlen sağlam ve askerliğe elverişli" tanısı konmuştur. Ancak başvurucunun B/19 F-2 sınıfı görevini yapamayacağı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği'nin 2 No.lu çizelgesinde durumuna uyan (+) işaretli sınıflarda yeniden sınıflandırılmasının uygun olduğu belirtilmiştir.

v. GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığının düzenlediği 29/11/2006 tarihli ve 14298 sayılı raporda başvurucuya "sensorinöral işitme kaybı, bilateral" teşhisi konulmuş, daha önceden hakkında B/19 F-2 kararı alınan başvurucunun her iki kulağında birer adet işitme cihazı kullanmasının uygun bulunduğu ifade edilmiştir.

vi. Gelibolu Asker Hastanesinin 6/1/2015 tarihli ve 1 sayılı sağlık kurulu raporunda "sensorinöral işitme kaybı, bilateral" teşhisi kapsamında başvurucu için 19/D/1 TSK'da görev yapamaz kararı verilmiştir. Başvurucu 3/2/2015 tarihinde söz konusu rapora itiraz etmiştir.

vii. Bunun üzerine 23/3/2015 tarihli ve 4337 sayılı TSK Sağlık Raporunda da aynı teşhis konularak başvurucunun TSK'da görev yapamayacağı değerlendirilmiştir.

viii. Anılan raporun incelenmesi sonucunda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Sağlık Kurulunun 11/5/2016 tarihli ve 4167 sayılı kararı ile başvurucunun hakkında karar verilebilmesi için GATA'da yeniden muayenesi, ayrıntılı anamnez klinik laboratuvar bulgularını, hastalıklarının tanılarını, her iki kulak 500 1000 2000 ve 2000 hertzteki işitme seviyelerini, işitme kaybının akustik travmaya bağlı olup olmadığını ve bilateral işitme kaybının askerlik görevinin etkisi ile meydana gelip gelmediğini açıklayan yeni bir sağlık kurulu raporu alınması uygun bulunmuştur.

ix. GATA Komutanlığınca düzenlenen 14/7/2016 tarihli ve 9128 sayılı sağlık kurulu raporunda da başvurucuya "(sensorinöral işitme kaybı, bilateral) bilateral ileri derecede sensorinöral işitme kaybı)" teşhisi konulmuş, mevcut belgeler ışığında işitme kaybının akustik travmaya bağlı olarak gelişip gelişmediği veya askerlik görevinin etkisi ile meydana gelip gelmediği hakkında kesin hüküm verilemeyeceği değerlendirilmiş, başvurucunun TSK'da görev yapamayacağı açıklanmıştır.

x. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Sağlık Kurulunun 16/6/2017 tarihli ve 6423 sayılı kararı ile mevcut tüm tıbbi bilgi ve belgeler ile 14/7/2016 tarihli raporun incelenmesi neticesinde başvurucunun işitme kaybının görevinin etkisiyle meydana gelmediğine ve adi malul olduğuna karar verilmiştir.

3. Kara Kuvvetleri Komutanlığı 14/7/2016 tarihli raporu esas alarak başvurucuyu 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 44. maddesi kapsamında 8/9/2017 tarihinde malulen emekliye ayırmıştır.

4. Başvurucu tarafından, vazife malulü yerine adi malul sayılarak emekliye sevk edilmesine ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle mahrum kaldığı özlük haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi talebiyle Ankara 5. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açılmıştır.

5. Mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; maluliyet ve vazife maluliyeti hâllerinin 5434 sayılı Kanun'un 44. ve 45. maddelerinde düzenlendiği, vazife maluliyeti hükümlerinin uygulanabilmesi için maluliyet hâlinin vazife sırasında ve ilgilinin vazifesinin sebep ve etkisi ile ortaya çıkması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle 2/11/2018 tarihli ara kararı ile başvurucunun Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevkinin yapılarak durumunun 5434 sayılı Kanun'un 44. ve 45. maddeleri kapsamında değerlendirilmesi suretiyle vazife malulü olup olmadığı hususunun saptanmasının istenildiği, anılan hastanenin düzenlediği 11/12/2018 tarihli sağlık kurulu raporunda başvurucunun işitme kaybının görevinin etkisi ile meydana gelip gelmediğine karar verilmesinin tıbben mümkün olmadığının bildirildiği ifade edilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun maluliyetine neden olan hastalığının vazifesinin etkisiyle meydana geldiğine yönelik herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı da dikkate alındığında vazife malulü sayılamayacağı sonucuna varılmıştır.

6. Bu karara yönelik başvurucunun istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir.

7. Başvurucu, nihai hükmü 10/12/2021 tarihinde öğrendikten sonra 30/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, komando olarak görev yaptığı dönemde birçok defa operasyona katıldığını, bu operasyonlar sırasında ortaya çıkan sesler nedeniyle kulaklarında akustik travma oluştuğunu ve duyma kaybı yaşadığını, idare tarafından tüm bu görev sürecinde kulak koruyucu teçhizat verilmediğini iddia etmiştir. Bu nedenle asker hastanesine sevk edilerek tedavi gördüğünü ancak sağlık durumuna ilişkin bilgi ve belgeler dikkate alınmadan Mahkemece rapor aldırıldığını belirtmiştir. Mahkemenin hastaneye sevk edilmesine ilişkin yazısı ile sağlık ve görev safahatı ile bunlara dair bilgi ve belgeleri gönderip göndermediğini, dava dilekçesinin ve eklerinin bilirkişilik yapacak merciye tevdi edilip edilmediğini bilmediğini ifade etmiştir. Ayrıca Mahkemece aldırılan raporun gerekçeli karar ile tebliğ edilmek suretiyle rapora karşı beyanda bulunamadığını ve sunduğu resmî belgelerin gerekçeli kararda değerlendirilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüş yazısında; konuyla ilgili olarak Millî Savunma Bakanlığından ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından temin edilen görüş ve ilgili belgelerin başvurucunun şikâyetlerine ilişkin olarak yapılacak incelemede dikkate alınmak üzere sunulduğu belirtilmiştir. Ayrıca başvurucunun temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü şartlarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ise başvurucunun rahatsızlığının vazifesinin etkisiyle meydana geldiğine dair tevsik edici bilgi ve belgelerin bulunmadığı ve bu nedenle rahatsızlığı ile görevi arasında illiyet bağı kurulamadığından vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmadığı, vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmaması işleminin yargı mercilerince hukuka uygun bulunduğunu belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı başvuru formundaki iddialarını tekrar etmiştir.

11. Başvuru, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan [1. B.], B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).

14. Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması imkân dâhilinde değildir (Mehmet Fidan, § 38).

15. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan [2. B.], B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).Bu usul güvencesi uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını kapsamaktadır (Yüksel Hançer [1. B.], B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).

16. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılanma hakkı, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir. Bu çerçevede başvuranların bilirkişi raporunun sonucuna itiraz edememesi ya da delillerle ilgili görüş bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir (Hüseyin Sezen [2. B.], B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).

17. Hakkaniyete uygun yargılanmanın temel unsurları, yargılamanın çelişmeli olması ve taraflar arasında silahların eşitliğinin sağlanmasıdır. Anılan ilkelere uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir. Ancak silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri uyarınca taraflara delillerini sunma ve inceletme noktasında uygun imkânların tanınıp tanınmadığı yargılamanın bütünü nazara alınarak değerlendirilecektir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi, somut olayın usul kurallarına uygunluğunu denetlemek değil adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini yargılamanın bütünü ışığında denetlemektir (Fazlı Celep [1. B.], B. No: 2015/1025, 21/3/2018, § 25).

18. Başvuruya konu olayda ihtilaf, başvurucunun TSK bünyesinde görev yapamaz hâle gelmesine neden olan işitme kaybı rahatsızlığının askerî görevin etkisi ile ortaya çıkıp çıkmadığı noktasındadır. Başvurucu, komando olarak Muş'un Hasköy ilçesinde görev yaptığı dönemde katıldığı operasyonların etkisiyle işitme kaybı rahatsızlığının oluştuğunu ileri sürmüş, Mahkeme ise başvurucunun işitme kaybı rahatsızlığının görevin ifası sırasında ve bu görevin etkisi ile meydana geldiğini kabule yeterli somut dayanak bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

19. Mahkeme 2/11/2018 tarihli ara kararı ile başvurucunun Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevkinin sağlanarak görevinden kaynaklı olarak vazife malulü olup olmadığı hususunda ayrıntılı muayenesi yapılmak suretiyle düzenlenecek sağlık kurulu raporunun temin edilmesine karar vermiştir. Söz konusu ara kararı üzerine 28/11/2018 tarihli yazıyla da Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinden, başvurucunun vazife malullüğü talebine dayanak olarak gösterdiği işitme kaybı rahatsızlığının görevinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının, görevinin etkisi ile meydana gelip gelmediğinin tespiti amacıyla düzenlenecek ayrıntılı sağlık kurulu raporunun gönderilmesi talep edilmiştir. Bu yazının ekinde başvurucuya ait raporların da bulunduğu belirtilmiştir.

20. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 11/12/2018 tarihli ve 18660 sayılı sağlık kurulu raporunda, başvurucuda bilateral timpan membran intakt biateral orta derecede SNİK gözlemlendiği, başvurucunun işitme kaybının görevinin etkisi ile meydana gelip gelmediğine karar vermenin tıbben mümkün olmadığı belirtilmiştir. Mahkeme anılan raporu hükme esas almıştır.

21. Başvurucu istinaf dilekçesinde, sağlık ve görev safahatı gözönünde bulundurularak mevcut olan rahatsızlığının akustik travma ile meydana gelip gelmediği, bu rahatsızlığa akustik travma dışında başka hangi durumların sebep olabileceğinin araştırılması ve bu araştırma neticesinde tespit edilecek hususların alınacak sağlık kurulu raporunda yer verilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Ancak Bölge İdare Mahkemesi herhangi bir açıklama yapmadan istinaf başvurusunu reddetmiştir.

22. Askerlik görevine başladığı tarihten önce başvurucunun askerî hastaneden aldığı raporda görevini yapmasına engel bir durumun olmadığı belirtilmiştir. Bu durumun aksi yönünde bir tespitin bulunmadığı dikkate alındığında başvurucunun işitme kaybı nedeniyle malul hâle gelmesinin görevinden kaynaklandığı yolundaki iddiasının temelsiz olduğu söylenemez. Başvurucunun iddiasının temelsiz olmaması ispatlandığı anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla bu iddiaya dair daha güçlü ve ikna edici kanıtların varlığının aranması anlaşılabilir bir durumdur. Ancak başvurucunun işitme kaybının oluşmasının askerî görevden kaynaklandığını kendi imkânlarıyla ispatlamasının güçlüğü de gözönünde bulundurulmalıdır.

23. Mahkemece tıbbi rapor alınmışsa da söz konusu 11/12/2018 tarihli rapor ile başvurucunun malulen emekliye ayrılmasının sebep unsuru olan 14/7/2016 tarihli raporda işitme kaybının görevin etkisi ve tesiri ile oluşup oluşmadığının tespitinin mümkün olmadığı kanaatine varılmış ancak her iki raporda başvurucunun sağlık ve görev safahatı ile bunlara ilişkin bilgi ve belgelerin somut olarak değerlendirildiği ortaya konulamamıştır. Bununla birlikte Mahkeme ve Bölge İdare Mahkemesi de başvurucunun komando olarak askerlik görevini yaptığı dönemde katıldığı operasyonlar sebebiyle işitme kaybı yaşadığı ve idarenin kulak koruyucu malzeme veya teçhizat vermediğine ilişkin iddialarına yönelik inceleme yapmamıştır. Oysa başvurucu tarafından ileri sürülen bu iddianın açıklığa kavuşturulması ile başvurucunun askerlik görevine başladığı tarihten sonraki sağlık durumuna yönelik tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi işitme kaybının görevin etkisi ile ortaya çıkıp çıkmadığını etkileyecek niteliktedir. Başvurucunun iddiasını ispatlamada hayati öneme sahip olan söz konusu hususlar dikkate alınmadan uyuşmazlığın sonuçlandırılmasının başvurucunun davalı idareye nazaran zayıf bir konuma düşürülmesine yol açtığı anlaşılmıştır.

24. Öte yandan başvurucu istinaf dilekçesinde, Mahkemece aldırılan sağlık kurulu raporunun gerekçeli karar ile birlikte tebliğ edildiğinden bu rapora karşı itirazlarını dile getiremediğini ileri sürmüştür.

25. Mahkemenin nihai kararında, başvurucunun tebliğ edilmediğini belirttiği 11/12/2018 tarihli raporun sadece karar başlıklı bölümüne kısmen yer verilmiş, raporun bütünüyle ve ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmediği görülmüştür. Bu bağlamda başvurucunun raporun tamamından Mahkemenin gerekçeli kararı ile haberdar olduğu ve rapora karşı itirazlarını dile getiremediği iddiasının ciddi olduğunun ve Bölge İdare Mahkemesi kararında bu durumun tartışılmadığının altı çizilmelidir.

26. Dolayısıyla başvuruya konu yargılamanın bütünü yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda incelendiğindebaşvurucunun yargılamanın sonucunu etkileyecek usule ilişkin imkânlardan mahrum kaldığı anlaşıldığından silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

28. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

29. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

30. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 5. İdare Mahkemesine (E.2017/3141, K.2018/2673) GÖNDERİLMESİNE,

D. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mehmet Emin Acet [1. B.], B. No: 2021/65910, 26/2/2025, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET EMİN ACET
Başvuru No 2021/65910
Başvuru Tarihi 30/12/2021
Karar Tarihi 26/2/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, vazife malulü sayılmama işlemine karşı açılan davada usule ilişkin imkânlar bakımından zayıf duruma düşürülme nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (İdare) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi