TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M.A. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/6757)
|
|
Karar Tarihi: 29/4/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Ali Erdem ŞAHİN
|
Başvurucu
|
:
|
M.A.
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sürekli işçi kadrosunda çalıştırılma talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/2/2021 tarihinde yapılmıştır.
3. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği, bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar şöyledir:
6. Başvurucu, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünde (İdare) alt işverene bağlı olarak temizlik işçisi olarak görev yaparken 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (696 sayılı KHK) 127. maddesiyle 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23. madde kapsamında sürekli işçi kadrosunda çalıştırılmak üzere başvurmuştur.
7. İdare, anılan talebi başvurucunun daha önce kasten işlediği bir suçtan dolayı bir yıldan fazla hapis cezası almış olması nedeniyle 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde belirtilen devlet memurluğuna alınacaklarda aranan şartları taşımadığından bahisle reddederek başvurucunun iş akdini feshetmiştir. Anılan karara karşı yapılan itiraz başvurusu da aynı gerekçeyle reddedilmiştir.
8. Öte yandan 31/3/2018 tarihli ve 30377 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan düzenlemeyle 19/9/2009 tarihli ve 27354 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Eski Hükümlü veya Terörle Mücadelede Malul Sayılmayacak Şekilde Yaralananların İşçi Olarak Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'e geçici 1. madde eklenmiştir. Anılan maddeyle 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesinde aranan diğer tüm şartları taşımakla birlikte yalnızca 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde belirtilen şartı taşımayan başvurucuların bu Yönetmelik kapsamında eski hükümlü olduğunu belgelendirmeleri hâlinde sürekli işçi kadrosuna geçiş yapamadığı ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kurumdan talepte bulunmaksızın eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü kapsamında işe alınabilmelerine olanak sağlanmıştır. Başvurusu bunun üzerine İdareye yeniden sürekli işçi kadrosuna geçiş başvurusunda bulunmuştur.
9. İdare, söz konusu talebi 11/5/2018 tarihli ve 3555 sayılı işlemiyle reddetmiştir. Kararın gerekçesinde; öncelikle 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 30. maddesi kapsamında hazırlanan 25/4/2009 tarihli ve 27210 sayılı Yurtiçinde İşe Yerleştirme Hizmetleri Hakkında Yönetmelik'in 20. maddesinde, kamu güvenliği ile ilgili hizmet üreten işyerlerinde eski hükümlü çalıştırılamayacağının belirtildiğine ve bu işyerlerinin ilgili bakanlıkların görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından tespit edileceğine ilişkin mevzuat yer verildikten sonra ÇSGB'nin 4/11/2011 tarihli ve 17580 sayılı yazısı uyarınca Emniyet Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatının eski hükümlü çalıştırmaktan muaf tutulduğu ifade edilmiştir.
10. Başvurucu, anılan işleme karşı 30/1/2019 tarihinde Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır. Dava dilekçesinde; alt işverene bağlı temizlik işçisi olarak Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünde 9 yıl görev yaptığını, sürekli işçi kadrosunda çalıştırılmak için yaptığı başvurunun reddedilmesiyle işsiz kaldığını, sonrasında Türkiye İş Kurumuna (İşkur) başvurduğunu ve Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında yaklaşık 6 ay süresince yine Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünde çalıştığını belirtmiştir. Bunun yanında çalıştığı sürede defalarca güvenlik soruşturmasından geçtiğini belirten başvurucu, hakkında daha önce verilen mahkûmiyet kararının basit yaralamadan ibaret olduğunu ve kurumun işleyişine yönelik herhangi bir tehdit oluşturmadığını belirterek tesis edilen işlemin mevzuatın yanlış yorumlanmasından kaynaklandığını ileri sürmüştür. Davalı idare, savunma dilekçesinde İdarenin ret gerekçesinde belirttiği hususları yinelemiştir (bkz. § 9).
11. Mahkeme 31/10/2019 tarihli kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; ÇSGB'nin görüş yazısıyla Emniyet Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatının eski hükümlü çalıştırmaktan muaf tutulduğu, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Eski Hükümlü veya Terörle Mücadelede Malul Sayılmayacak Şekilde Yaralananların İşçi Olarak Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'e eklenen geçici 1. maddeyle 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesinde belirtilen şartlardan yalnızca 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde belirtilen şartı taşımayan alt işveren işçilerine eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü kapsamında işe alınabilme olanağı sağlanmış olsa da bu düzenlemenin mutlak suretle talepte bulunanların kamu görevine alınmalarını zorunlu kılmadığı ve bu düzenlemenin idareye takdir yetkisi tanıdığı belirtilmiştir. Nihayetinde işlemin idareye tanınan takdir yetkisi kapsamında kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca tesis edildiği sonucuyla dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
12. Başvurucu, mahkeme kararına karşı Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesine (Daire) istinaf başvurusunda bulunmuştur. Daire 10/11/2020 tarihli kararıyla davanın kesin olarak reddine karar vermiştir.
13. Başvurucu, nihai kararı 12/1/2021 tarihinde öğrendikten sonra 2/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. İlgili Mevzuat
14. 696 sayılı KHK'nın 127. maddesiyle 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23. maddenin ilgili kısmı şöyledir:
''5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri (MİT Müsteşarlığı hariç) ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı listede yer alan idarelerin merkez ve taşra teşkilatlarında; ödemeleri merkezi yönetim, sosyal güvenlik kurumu, fon, kefalet sandığı, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı, gençlik hizmetleri ve spor il müdürlüğü bütçelerinden veya döner sermaye bütçelerinden, anılan liste kapsamındaki diğer idareler için ise kendi bütçelerinden karşılanan 4734 sayılı Kanun ve diğer mevzuattaki hükümler uyarınca personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olanlar;
a)657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımak,
..."
15. 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin ilgili kısmı şöyledir.
" Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır.
A) Genel şartlar:
...
5. (Değişik altbent: 23/01/2008-5728 S.K./317.mad) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
..."
16. Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Eski Hükümlü veya Terörle Mücadelede Malul Sayılmayacak Şekilde Yaralananların İşçi Olarak Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in geçici 1. maddesi şöyledir:
"(1) 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 23 üncü maddesi kapsamında aranan diğer tüm şartları taşımakla birlikte yalnızca 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde belirtilen şartı taşımaması nedeniyle sürekli işçi kadrosuna/geçici işçi pozisyonuna geçirilemeyen alt işveren işçilerinden; bu Yönetmelik kapsamında eski hükümlü olduğunu belgelendirenler, sürekli işçi kadrosuna/geçici işçi pozisyonuna geçiş yapamadığı ilgili kamu kurum ve kuruluşunca Kurumdan talepte bulunmaksızın 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 23 üncü maddesi hükümlerine tabi olmak kaydıyla eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü kapsamında işe alınabilir."
17. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 30. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Eski hükümlü çalıştırılmasında, kanunlardaki kamu güvenliği ile ilgili hizmetlere ilişkin özel hükümler saklıdır."
18. Yurtiçinde İşe Yerleştirme Hizmetleri Hakkında Yönetmelik'in 20. maddesi şöyledir:
"Eski hükümlülerin, herhangi bir sınırlama olmaksızın kamuya ait işyerlerinde çalıştırılmaları esastır. Ancak, kamu güvenliği ile ilgili hizmet üreten işyerlerinde eski hükümlü çalıştırılamaz. Bu kapsamdaki işyerleri ilgisine göre, Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlıklarının görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından tespit edilir."
19. ÇSGB'nin 4/11/2011 tarihli ve 17580 sayılı görüş yazısının ilgili kısmı şöyledir:
",...,Konu ile ilgili olarak Adalet Bakanlığından alınan 21/10/2011 tarihli ve 132406 sayılı yazı ve Milli Savunma Bakanlığından alınan 19/10/2011 tarihli ve 15523 sayılı yazılarda, kamu güvenliğine yönelik faaliyetler yürütmesi nedeniyle Emniyet Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatı emniyet müdürlüklerinin eski hükümlü çalıştırmaktan muaf tutulmasının uygun olacağı yönünde görüşler bildirilmiştir.
Bu görüşlerin değerlendirilmesinden, Emniyet Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatı emniyet müdürlüklerinin eski hükümlü çalıştırmaktan muaf tutulması görüşüne varılmıştır."
B. Anayasa Mahkemesi Kararı
20. Anayasa Mahkemesi 696 sayılı KHK'nın 127. maddesiyle 375 sayılı KHK'ya eklenen ve 7079 sayılı Kanun’un 118. maddesiyle aynen kabul edilen geçici 23. maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan "657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımak" hükmün "(4), (5), (6), (7) ve (8)" ibaresinin iptali talebini incelemiş; 27/12/2023 tarihli ve E.2018/96, K.2023/222 sayılı kararı ile anılan ibarenin iptal talebini reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"343. Kuralla 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (A) beninde yer alan bazı alt bentlere atıfla şartların belirlendiği görülmektedir. Söz konusu alt bentlerin açık ve net bir şekilde düzenlendiği anlaşıldığından kuralın belirsiz olduğundan söz edilemez.
344. Anayasa’nın 49. maddesinde çalışma hakkı için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da o hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir. Öte yandan Anayasa'nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler, özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebilir.
345. Kamuya yönelik hizmetlerde istihdam edilecek kişilerde devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlardan,..., Kanun’da belirtilen suçlardan mahkûm olmamış olması,..., şartlarının aranmasının hizmetin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi bakımından taşıdığı önem açıktır. Bu itibarla kuralın verilecek hizmetlerin sağlıklı ve etkin bir şekilde yürütülmesine yönelik meşru bir amacının olduğu anlaşılmaktadır.
346. Öte yandan alt bentlerde belirtilen ve dava konusu edilen şartların devlet memurlarında aranacak genel şartlar olduğu, nitelikleri itibarıyla de asgari düzeyde bir belirleme içerdikleri açıktır. Bu itibarla söz konusu şartların hizmetin etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez.
347. Kamu kurum ve kuruluşlarında yükleniciler tarafından çalıştırılan kişilere tanınan sürekli işçi olarak istihdam edilme imkânına ilişkin şartların belirlenmesi noktasındaki takdir yetkisinin devlet memurluğu için belirlenen genel şartlardan bazılarının aranması şeklinde kullanılması her şeyden önce görülen hizmetin ve istihdam edilen yerin niteliğinden kaynaklanmaktadır. Söz konusu genel şartlardan (2) ve (3) numaralı alt bentlerde yer verilen yaş ve öğrenim şartlarının dışında kalan asgari düzeydeki şartların bu kişilerde aranıyor olması dikkate alındığında kuralla ulaşılmak istenen amaca ilişkin kamu yararı ile çalışma hakkı arasında bulunması gereken makul dengenin gözetildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla söz konusu sınırlamanın orantısız olduğu söylenemez.
348. Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
...
350. ,..., söz konusu Yönetmelik gereği işçi alımı için ilk kriter kamu kurum ve kuruluşu tarafından işçi ihtiyacı oluşmasıdır. Bu işçi ihtiyacı sürekli veya geçici iş sözleşmesi imzalanmak suretiyle giderilebilecektir. Dava konusu kural gereği sürekli işçi kadrosunda istihdamı öngörülen kişiler ise kamu kurum ve kuruluşunun hizmet alımı ile alt işverence çalıştırılan kişilerdir. Kural bu kişilerin sürekli iş sözleşmesi ile istihdam edilmesini öngörmekle birlikte istihdam gerekçesinin ihtiyaca dayanmadığı ve sadece madde kapsamında alt işveren tarafından çalıştırılan kişilere söz konusu imkânın tanındığı dikkate alındığında, bu kişilerin eşitlik ilkesinin gereği olarak karşılaştırma yapılmaya müsait olacak şekilde benzer durumda olmadıkları anlaşılmaktadır. Dolayısıyla söz konusu kişilerin Yönetmelik’te belirlenen şartlar yerine başka şartlara tabi kılınmasının eşitlik ilkesini zedeleyen bir yönü bulunmamaktadır.
351. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 10., 13. ve 49. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Anayasa Mahkemesinin 29/4/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu; basit yaralama suçundan aldığı hapis cezasının infaz edildiğini, memnu haklarının iade edildiğini, yönetmeliğe eklenen kuralın eski hükümlü olarak çalışmasını mümkün kıldığını, 375 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosunda çalışmak için yaptığı başvurunun hukuka aykırı şekilde reddedildiğini ve mahkeme gerekçesinin yeterli ve makul olmadığını belirterek hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ve gerekçeli karar hakkı bağlamında adil yargılanma hakkının ve çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Bakanlık görüşünde; başvurucunun temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiğine yönelik şikâyetleri hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevap vermemiştir.
B. Değerlendirme
1. Uygulanabilirlik Yönünden
24. Anayasa’nın "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, özel hayatına ... saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ... gizliliğine dokunulamaz."
25. Somut olayda alt işverene bağlı olarak uzun bir süre Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünde görev yapan eski hükümlü başvurucu, bu görevini sürdürürken sürekli işçi kadrosuna geçiş talebinde bulunmuştur. Ancak İdare eski hükümlülerin kamu güvenliği ile ilgili hizmet üreten işyerlerinde çalıştırılamayacağından bahisle bu talebi reddetmiştir. Buna göre başvurucunun mesleki hayatına yönelen müdahalenin özel hayata dayanan bir nedenden -eski hükümlü olma- kaynaklandığı açık olduğundan başvuru konusu iddiaların bir bütün olarak özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir nitelikte olduğu değerlendirilmiştir (benzer değerlendirmeler için C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, §§ 97-101; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 106-110; Enis Aras [GK], B. No: 2018/36485, 14/12/2022, §§ 40, 41).
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
27. Başvurucunun sürekli işçi kadrosuna geçiş talebinin İdare tarafından reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkına müdahalede bulunulduğu sonucuna varılmıştır.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
28. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
29. Yukarıda belirlenen müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama kriterlerine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halil Berk[1. B.], B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49; Süveyda Yarkın [2. B.], B. No: 2017/39967, 11/12/2019, § 32; Şennur Acar [1. B.], B. No: 2017/9370, 27/2/2020, § 34; R.G. [GK], B. No: 2017/31619, 23/7/2020, § 82).
i. Kanunilik
30. Anayasa uyarınca temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların öncelikle kanunla öngörülmesi gerekir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre de Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan kanunilik ölçütünün karşılanması için müdahale şekli anlamda bir kanuna dayanmalıdır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 31; Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 75; Fatih Saraman [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 65; Turgut Duman [1. B.], B. No: 2014/15365, 29/5/2019, § 66; Tamer Mahmutoğlu [GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, § 103; Ayşe Ortak [GK], B. No: 2018/25011, 6/1/2022, § 72).
31. Somut olayda, sürekli işçi kadrosuna başvurabilmek için öngörülen kasıtlı bir suçtan belirli bir süre mahkûm olmama şartının yapılan yönetmelik değişikliğiyle başvurucu gibi bu şartı taşımayan diğer alt işveren işçileri yönünden eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü kapsamında aşıldığı ve başvurunun olumlu sonuçlandırılmasının ilgili kamu kurumunun takdirine bırakıldığı anlaşılmaktadır. İdare ise mevcut başvuruda takdiri bir değerlendirmeden ziyade Yurtiçinde İşe Yerleştirme Hizmetleri Hakkında Yönetmelik'in 20. maddesi kapsamında hazırlanan ÇSGB'nin 4/11/2011 tarihli ve 17580 sayılı yazısında yer alan "emniyet müdürlüklerinin eski hükümlü çalıştırmaktan muaf olduğuna" ilişkin görüşü gerekçe göstererek başvurucunun talebini reddetmiştir (bkz. § 9).
32. Bahse konu Yönetmelik'in dayanağı olan 4857 sayılı İş Kanunu'nun 30. maddesine bakıldığında ise eski hükümlü çalıştırılmasında, kanunlardaki kamu güvenliği ile ilgili hizmetlere ilişkin özel hükümlerin saklı olduğunun belirtilmesi haricinde herhangi bir belirlemeye yer verilmediği görülmektedir (bkz. § 17). Dolayısıyla somut olaya konu müdahalenin salt kamu güvenliği ile ilgili hizmet üreten işyerlerinde eski hükümlü çalıştırılamayacağına ilişkin verilen bir görüş yazısı üzerinden yapıldığı ve bir kanuni düzenlemeye dayanmadığı anlaşıldığından kanunilik şartını karşılamadığı kanaatine ulaşılmıştır. Bununla birlikte somut olayın koşulları dikkate alındığında başvuruda sadece kanunilik ölçütünün değerlendirilmesi ile yetinilmesi, özel hayata saygı hakkının kapsamına ilişkin uygulamada yaşanan anayasal sorunların çözümü için tek başına yeterli olmayacaktır. Bu nedenle müdahalenin meşru amacının olup olmadığı ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının da belirlenmesine ihtiyaç olduğu değerlendirilmiştir.
ii. Meşru Amaç
33. Başvurucunun eski hükümlü olması nedeniyle kamu güvenliği ile ilgili hizmet üreten işyerinde çalıştırılmaması şeklindeki müdahalenin kamu hizmetinin gereği gibi yerine getirilmesine yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve kamu düzeninin korunması meşru amacını taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
34. Özel hayata saygı hakkına yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve ölçülü olması gerekir. Anılan ölçütlere uygun bir sınırlandırma yapılıp yapılmadığının tespiti için müdahale teşkil eden önlemin temelini oluşturan meşru amaç karşısında, bireye düşen fedakârlığın ağırlığının gözönünde bulundurulması ve gözetilen genel yararın gerekleri ile bireyin temel hakkının korunması arasında adil bir dengenin kurulup kurulmadığının belirlenmesi zorunludur. Ayrıca yargısal makamların bahse konu dengelemede oluşturdukları gerekçelerin ikna edici nitelikte ilgili ve yeterli olması da gerekir (Ata Türkeri [1. B.], B. No: 2013/6057, 16/12/2015, §§ 43-48; Bülent Polat, §§ 105-111; Haluk Öktem [GK], B. No: 2014/13433, 13/10/2016, §§ 47-54; Erhun Öksüz [GK], B. No: 2014/12777, 13/10/2016 §§ 52-58; C.A. (3), §§ 114-118 ).
35. Bir kamu kurumunda alt işveren bünyesinde çalışan başvurucu, 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesi uyarınca bu statüdeki kişilere çalıştıkları kurumlardaki sürekli işçi kadrolarına geçiş hakkı tanınması üzerine görev yaptığı emniyet müdürlüğüne başvuruda bulunmuştur. Başvurucunun talebi, ilgili düzenlemede öngörülen “kasıtlı bir suçtan bir yıl veya daha uzun süreyle hapis cezasına mahkûm edilmemiş olma” şartını sağlamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir (bkz. §§ 6, 7). Bununla birlikte 19/9/2009 tarihli ve 27354 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik'e sonradan eklenen geçici bir hükümle diğer tüm şartları taşımasına rağmen yalnızca mahkûmiyete ilişkin şartı sağlayamayan alt işveren işçilerinin eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü kapsamında işe alınması mümkün hâle getirilmiştir (bkz. § 8). Başvurucu bu doğrultuda İdareye yeniden başvurmuşsa da emniyet müdürlüklerinin kamu güvenliği ile ilgili hizmet üreten işyerlerinden olması nedeniyle eski hükümlü çalıştırmaktan muaf olduğunu belirten ÇSGB görüşü uyarınca talebi reddedilmiştir (bkz. §§ 9-12).
36. Somut olaya konu sürekli işçi kadrosuna başvurabilmek için öngörülen kasıtlı bir suçtan belirli bir süre mahkûm olmama şartının yapılan yönetmelik değişikliğiyle başvurucu gibi bu şartı taşımayan diğer alt işveren işçileri yönünden eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü kapsamında aşıldığı ve başvurunun olumlu sonuçlandırılmasının ilgili kamu kurumunun takdirine bırakıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü kapsamında bu kadroya başvurmasının önünde ilkesel olarak herhangi bir engel bulunduğu söylenemez. Nitekim anılan şartı taşımadığı gerekçesiyle başvurucunun ilk müracaatını reddeden İdare de yönetmelik değişikliği çerçevesinde yapılan ikinci başvuruyu değerlendirmeye alarak emniyet müdürlüklerinin eski hükümlü çalıştırmaktan muaf olduğuna ilişkin farklı bir gerekçeyle başvuruyu reddetmiştir. Bu bağlamda eldeki mesele, alt işverene bağlı olarak emniyet müdürlüğünde görev yapan başvurucunun eski hükümlü olması nedeniyle bu kamu kurumunun sürekli işçi kadrosunda istihdam edilmemesinin özel hayata saygı hakkı çerçevesinde değerlendirilmesidir.
37. İdare ret gerekçesinde, sürekli işçi kadrosuna geçişe ilişkin mevzuat düzenlemesinden yaklaşık altı yıl önce -2011 yılında- ÇSGB tarafından verilen ve emniyet müdürlüklerinin eski hükümlü çalıştırmaktan muaf olduğunu belirten görüş yazısına dayanmıştır. Bu noktada İdarenin ilgili görüşü bağlayıcı nitelikte gördüğü ve bu görüşün verildiği tarih itibarıyla işyerinde eski hükümlü çalıştırılamayacağını kabul ettiği söylenebilir. Ancak somut olayda başvurucuya verilen hapis cezası, 2014 yılında kesinleşerek infaz edilmesine rağmen başvurucu emniyet müdürlüğündeki görevine sürekli işçi kadrosuna geçiş başvurusunun İdarece reddedildiği 2018 yılına kadar devam etmiştir. Bunun yanı sıra başvurucunun işsiz kalmasının ardından İşkura müracaat ettiği ve TYP kapsamında yine aynı emniyet müdürlüğünde altı ay süreyle çalıştırıldığı görülmektedir (bkz. § 10).
38. Buna göre ilgili görüşün varlığına rağmen İdarenin hem infazdan sonra başvurucunun işyerinde çalışmasına yaklaşık dört yıl boyunca izin vermesi hem de sürekli işçi kadrosuna geçiş talebini reddettikten sonra TYP kapsamında işyerinde tekrar çalışmasına müsaade etmesi gözönüne alındığında ret gerekçesine esas alınan görüş yazısının somut olayın koşullarında bağlayıcı olduğunu söylemek mümkün değildir. Ayrıca anılan açıklamalar ışığında İdarenin başvurucunun emniyet müdürlüğünde çalışmasını güvenlik hizmetlerinin gereği gibi -sürekli ve düzenli- yürütülmesine bir tehdit olarak algıladığını da kabul etmek mümkün olmamıştır.
39. Öte yandan daha önce açıklandığı üzere yönetmelikte yapılan değişiklik, eski hükümlülerin sürekli işçi olarak istihdam edilmesini zorunlu kılmaksızın başvuruların değerlendirilmesini ilgili kamu kurumunun takdirine bırakmaktadır. Ancak mevcut olayda İdare, ÇSGB'nin bağlayıcı olmayan görüşünü gerekçe göstermenin ötesinde başvurucunun geçmiş çalışmalarındaki tutum ve davranışları, infaz edilen mahkûmiyet kararının özellikleri ve bunların kamu hizmetinin sürekli ve düzenli yürütülmesine etkileri gibi hususlara hiç değinmeden başvurucunun talebini reddetmiştir. Diğer bir ifadeyle İdare, somut olayın koşullarında bireyselleştirilmiş bir gerekçe sunmaksızın takdir yetkisini olumsuz yönde kullanmıştır. Yargı mercileri ise ÇSGB'nin görüş yazısına yer verdikleri kararlarında işlemin idarenin takdir yetkisi kapsamında hukuka uygun olarak tesis edildiğini belirtmenin haricinde başkaca bir açıklamada bulunmamıştır (bkz. §§ 11, 12).
40. Nihayetinde yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde somut olayda İdare ve yargı mercilerinin müdahalenin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyamadığı kanaatine varılmıştır.
41. Son olarak mevcut başvuruda ulaşılan sonucun eski hükümlülerin sürekli işçi olmak için yaptıkları başvuruların doğrudan kabul edilmesi anlamına gelmediğini, bu gibi başvuruların değerlendirilmesinin yukarıda açıklanan bağlamlarda ilgili kamu kurumunun takdirine bırakıldığını ve anılan takdir yetkisinin hukuka uygun kullandığının ilgili ve yeterli gerekçeyle ortaya konulmasının bariz takdir hatası ve keyfîliği önlemek adına elzem olduğunu tekrar vurgulamak gerekir (bkz. §§ 31, 36, 39).
42. Açıklanan gerekçelerle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
43. Başvurucu; ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve 100.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
44. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiğiyargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
45. İhlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için manevi zararları karşılığında başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin RESEN GİZLİ TUTULMASINA,
B. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır 3. İdare Mahkemesine (E.2019/197, K.2019/2097) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. 487,60 TL harç ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.