TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HASAN HÜSEYİN TOPUK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/6955)
Karar Tarihi: 22/5/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA
Başvurucu
Hasan Hüseyin TOPUK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gözaltında fiziksel şiddete maruz kalınması ve olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla hakkında yürütülen bir ceza soruşturması kapsamında 30/5/2018 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmış, 30/5/2018-13/6/2018 tarihleri arasında gözaltında tutulmuş; sulh ceza hâkimliğince verilen tutuklama kararı üzerine ceza infaz kurumuna sevk edilmiştir.
3. Başvurucu hakkında Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesince (Hastane) 30/5/2018-13/6/2018 tarihleri arasında gözaltında geçen her bir gün için düzenlenen adli muayene raporlarının ilk beşinde darp cebir izi bulunmadığı; 4/6/2018 tarihli raporda sağ ve sol el bileğinde kelepçe izi bulunduğu; sonraki iki raporda darp cebir izi bulunmadığı; 7/6/2018 tarihli raporda her iki omuz arasında 3-4 tane 3x0,5 cm ebadında ekimotik alan bulunduğu; 8/6/2018 tarihli raporda her iki omuz bölgesinde düzensiz sınırlı morluk izleri, yüzünde göz altı bölgesinde morluk, kafada sağ temporaoccipital bölgede kızarıklık bulunduğu; son beş raporda darp ve cebir izine rastlanmadığı belirtilmiştir.
4. Başvurucu gözaltında tutulurken uğradığını iddia ettiği kötü muameleler nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) 1/10/2018 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştur. İddiasına göre başvurucu yakalandıktan sonra götürüldüğü kolluk biriminde koridorda elleri arkada kelepçeli, yüzü duvara dönük hâlde 20 saat süresince ayakta bekletilmiştir. Kelepçeleri çıkarılmadan ve müdafii hazır olmadan görüşmeye alınan başvurucuya burada S. isimli komiser 5-6 defa tokatla vurmuş, başvurucunun boğazını sıkmış, dizlerine tekme atmış ve tehdit etmiştir. SE. isimli komiser ise yine başvurucuyu tehdit etmiştir. Ertesi gün yine elleri arkada kelepçeli, yüzü duvara dönük hâlde 15 saat bekletilen başvurucu, Me. isimli şube müdürü ve M. isimli müdür yardımcısı ile üç polis tarafından diz çöktürülmüş ve psikolojik baskıya uğramıştır. Her iki amir tarafından çırılçıplak soyulan başvurucu fiziksel şiddete maruz kalmış, sonrasında hortum ile üzerine 20 dakika süresince soğuk su tutulmuştur. 6/6/2018 tarihinde gece saat 00.30'da nezarethaneden çıkarılan başvurucu kafasına S. isimli memur tarafından çöp torbası geçirilerek fiziksel şiddete uğramıştır. Yeniden üzerine hortumla soğuk su tutulan başvurucu aynı gün akşam saatlerinde başka memurların fiziksel şiddetine uğramıştır. Başvurucunun gözaltında fiziksel şiddete uğradığını ifadesine eklemek istemesine rağmen bu husus memur tarafından yazılamayacağı söylenerek tutanağa geçirilmemiş, susma hakkını kullandığından bahisle tutanak düzenlenmiştir.
5. Başvurucunun suç duyurusu üzerine Başsavcılık tarafından başlatılan ceza soruşturması kapsamında Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevapta gözaltına alınan kişilerin nezarethane kameralarının görüş açısı dışında kalan alanlarda vücutlarının muhtelif yerlerinde kızarıklık, çizik gibi yaralanmalar oluşturarak adli muayene raporlarına yazdırdıkları, şikâyet haline getirerek yargı ve adli kolluk görevlilerini zor durumda bırakmak istedikleri, kamera açısında bulunmayan noktalarda gerçekleşen bu durum hakkında düzenlenen tutanak bulunmadığı bildirilmiştir.
6. Başsavcılık tarafından başvurucunun şikâyeti hakkında başvurucunun nezarethanede bulunduğu sırada polis memurlarının fiziksel şiddetine maruz kaldığına ilişkin yeterli delil elde edilemediği, başvurucuya yapılan müdahale sırasında zor kullanma yetkisinin aşıldığına ilişkin bir delil bulunmadığı, adli raporlarla tespit edilen yaralanmaların nezarethanede sorgusu sırasında gerçekleştiğine ilişkin delil bulunmadığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Başvurucunun karara itirazı Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince 28/12/2020 tarihinde reddedilmiştir.
7. Başvurucu, nihai kararı 2/2/2021 tarihinde öğrendikten sonra 25/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
10. Başvurucu gözaltında fiziksel şiddete maruz kaldığını ve olay hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmediğini, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını belirterek kötü muamele yasağı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde özetle ihlal iddialarının incelenmesi sırasında ilgili mevzuat hükümleri ve içtihatlar ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
11. Başvuru kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gözaltında fiziksel şiddete maruz kalınması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin, tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal etmektedir. Kesin gerekli olduğu hâllerde bile güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).
14. Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin kontrolü altında bulunduğu sırada bir yaralanma olayı meydana gelmiş ise bu olaya ilişkin olarak tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamlara aittir (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95). Bunun sebebi bu tür olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgilerin çoğunlukla yetkili makamların erişiminde olmasıdır (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).
15. Somut olayda başvurucu 30/5/2018 - 13/6/2018 tarihleri arasında gözaltında tutulmuştur. Daha önceki adli raporlarda herhangi bir yara tarif edilmemişse de başvurucu hakkında düzenlenen 7/6/2018 ve 8/6/2018 tarihli raporlarda her iki omuz arasında 3-4 tane ekimotik alan, göz altı bölgesinde morluk, kafada kızarıklık bulunduğu belirtilmiştir. Başvurucunun şikâyeti üzerine yürütülen soruşturmada, yaralanmanın kaynağıyla ilgili bir değerlendirmede bulunulmadan iddianın soyut olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararda ayrıca başvurucuya yapılan herhangi bir müdahaleden bahsedilmemesine rağmen müdahale sırasında zor kullanma yetkisinin aşıldığına ilişkin bir delil bulunmadığı açıklanmıştır. Başvurucuya karşı zor kullanımını gerektiren bir hâlin varlığına ilişkin soruşturma dosyasında hiçbir verinin bulunmadığı dikkate alındığında başvurucuda meydana gelen yaralanmaya ilişkin tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirildiği söylenemez. Dolayısıyla kötü muamele yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.
16. Anayasa Mahkemesinin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerle ilgili değerlendirmelerine göre başvurucunun yaralanmasına neden olan muamele, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muamele olarak kabul edilebilir (bahsi geçen muamelelerle ilgili ayrıntılı açıklamalar için birçok karar arasından bkz. S.D., § 84-88; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, §§ 90-94). Bu durumda insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.
17. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103; S.D., §§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).
18. Somut başvuruda adli raporda fiziki bulgular yer aldığı hâlde resen ceza soruşturması başlatılmadığı, başvurucunun ve şüphelilerin olay nedeniyle ifadelerinin alınmadığı, olaya tanık olabilecek kişiler ve olay yerindeki kameralara ait görüntülerle ilgili bir araştırma yapılmadığı, esasa etki eden bir soruşturma işlemi yapılmadığı hâlde soruşturmanın 1 yıl 5 ay sürdüğü anlaşılmaktadır. Bu hususlar insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılması için yeterlidir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden soruşturma yapılması ve 50.000 TL maddi tazminat ile 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
22. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında taleple bağlı kalınarak net 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE (Sor.Nu.2018/188424),
E. Başvurucuya net 50.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.